Kategori: İstanbul

  • Adalar’da yasak öncesi “korsan akülü taksi” denetimi

    Adalar’da yasak öncesi “korsan akülü taksi” denetimi

    ADALAR’da izinsiz yolcu taşıyan ‘korsan’ akülü araçlara denetim yapıldı. Adalar Trafik Denetleme Büro Amirliği ekiplerinin yaptığı denetimlerde sürücülere 3 bin 156 lira ceza kesildi.

    Adalar’da sabah erken saatlerde eş zamanlı olarak yapılan denetimlerde özellikle iskele çevresinde izinsiz taşımacılık yapan akülü araçların yoğun olduğu dikkat çekti. Trafik ekiplerinin denetimleri sırasında akülü araç kullanıcıların kontrolden kaçınmak yol değiştirmeye çalıştığı görüldü. Polis ekipleri akülü araçları durdurarak ehliyet ve ruhsat kontrolü yaptı. Denetimlerde izinsiz yolcu taşıdığı tespit edilen sürücülerin akülü araçları Adalar dışına çıkarıldı. Akülü araçların izinsiz yolcu taşımacılığı yapmasının engellenmesi için denetimlerin 5 Ekim’e kadar devam edeceği öğrenildi. Adalar’da 5 Ekim’den itibaren akülü araç yasağı başlayacak.

    “KORSAN YOLCU TAŞIMACILIĞINA KARŞIYIZ”

    Yolcu taşırken trafik ekiplerine yakalanan Kerem Bilir, “Korsan yolcu taşımacılığı yapmıyorum. Ancak kendi müşterimi aldığım için akülü aracım bağlandı. İşletme sahibiyim. Yoldan müşterimi aldım. O yüzden ekipler aracımı bağladı. Adalar’da korsan yolcu taşımacılığı yapan çok kişi var. 458 lira ödeyeceğim” diye konuştu.

    Büyükada sakini Sevim Orak de, “Akülü araçlarla korsan yolcu taşımacılığı olmaması gerekiyor. Korsan yolcu taşımacılığına karşıyız. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yapmış olduğu bir ulaşım ağı var. Ancak 5 Ekim’de lütfen ihtiyaç sahiplerinin araçlarını almasınlar. Biz korsan yolcu taşımacılığı yapmıyoruz. Yapılana da karşıyız” dedi.

  • İstanbul merkezli 5 ilde operasyon; ele geçirilen 5 bin 829 adet tarihi eser sergilendi

    İstanbul merkezli 5 ilde operasyon; ele geçirilen 5 bin 829 adet tarihi eser sergilendi

    İstanbul merkezli 5 ilde eş zamanlı tarihi eser kaçakçılığı operasyonunda Geç Roma, Bizans, Osmanlı Dönemi, Türk İslam Dönemlerine ait olduğu düşünülen 4 bin 844 adet sikke, çeşitli form ve biçimlerde 901 adet obje olmak üzere toplamda 5 bin 829 adet tarihi eser ele geçirildi. 11 şüpheli gözaltına alınırken, ele geçirilen malzemeler İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, iletişim dinlenmesi sonucu 3 yakalama gerçekleştirilerek 12 şüpheli tespit edildi. Şüphelilerden 2863 sayılı Kanun kapsamında Geç Roma, Bizans, Osmanlı Dönemi, Türk İslam Dönemlerine ait olduğu düşünülen 4 bin 844 adet sikke, çeşitli form ve biçimlerde 901 adet obje olmak üzere toplamda 5 bin 829 adet tarihi eser ele geçirildi. İstanbul’da Fatih, Eyüpsultan, Küçükçekmece, Ümraniye, Esenler, Zeytinburnu ilçelerinde ve Ankara, Sivas, Tekirdağ ve Balıkesir’de şüphelilerin yakalanmasına yönelik eş zamanlı operasyon yapıldı. Operasyonda 11 şüpheli gözaltına alındı. 1 şüpheliyi yakalama çalışmalarının sürdüğü bildirildi. Operasyonlarda ele geçirilen tarihi eserler İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan yerleşkesinde sergilendi.

     

     

  • Ulaşımda “İstanbulkart” krizi

    Ulaşımda “İstanbulkart” krizi

    İSTANBUL’da toplu ulaşım için kullanılan İstanbulkart sıkıntısı yaşanıyor. İstanbulkart satan gişeler önünde bir süredir uzun kuyruklar oluşuyor. Biletmatiklerde ise “İstanbulkart yoktur” yazısı ile karşılaşılıyor.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 1,5 milyon İstanbulkart alımı için ihale açtı. İBB iştiraki BELBİM Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri Genel Müdürü Yücel Karadeniz, “Eskiden bir İstanbulkart birden fazla kişi tarafından kullanılabiliyordu. Ama özellikle Sağlık Bakanlığı’nın getirdiği yönergelerle bir İstanbulkartın sadece bir kişi tarafından HES koduyla eşleştirilmiş olması gündeme geldikten sonra kullanılan İstanbulkart sayısında bir artış oldu” diyerek kart sıkıntısının nedenini açıkladı.

    İstanbul’da toplu ulaşım kullanımı için İstanbulkart gerekiyor. Pandemi önlemleri kapsamında HES kodu eşleştirme zorunluğu nedeniyle İstanbulkart kişiye özel hale geldi. Bununla birlikte İstanbulkart’a talep artınca gişeler önünde uzun kuyruklar oluştu. Biletmatiklerde ise “İstanbulkart yoktur” yazısı ile karşılaşılıyor.

    Kart sıkıntısı nedeniyle İBB yeni kart ihalesi açtı. İBB iştiraki BELBİM AŞ.’nin düzenlediği ihale 1 Kasım’da yapılacak. İhaleyle 1,5 milyon İstanbulkart alımı yapılacak.

     

    “TEDARİĞİMİZ 4,5 MİLYONDU ŞU AN 6,5 MİLYON OLDU”

    BELBİM Genel Müdürü Yücel Karadeniz’e göre, kart eksikliğinin sebebi HES kodu zorunluluğu. Karadeniz, normalde her yıl 4,5 milyon kart tedarik edilirken, bu yıl 6,5 milyon kadar kart tedariği gerçekleştiğini söyledi.

    Karadeniz, “Diğer yıllara göre özellikle, HES kontrolünden kaynaklanan bir kart kullanım sayısında artış var. Bu artışı göz önüne alarak, yeni ihalelerimizi güncelledik. Biliyorsunuz eskiden bir İstanbulkart birden fazla kişi tarafından kullanılabiliyordu ama özellikle Sağlık Bakanlığı’nın getirdiği yönergelerle bir İstanbulkartın sadece bir kişi tarafından HES koduyla eşleştirilmiş olması gündeme geldikten sonra kullanılan İstanbulkart sayısında bir artış oldu. Bu artış karşısında tedarik sürecimizi yönetiyoruz. Rutinlerimiz yaklaşık 4,5 milyondu şu an 6,5 milyon kadar kart tedariği gerçekleşti. Bazı kötü niyetli kullanımlar oluyor özellikle vatandaşlar HES eşleştirmesi yapmakta zorlanıyorlar. Bundan dolayı biletmatiklerimizden İstanbulkart alıp topluca eşleştirme hizmeti adı altında vatandaşlardan karaborsa paralar alıp İstanbulkart satmaya yeltenen insanlar oldu. Bunu önleyebilmek için İstanbulkart tedariğimizi makinalardan daha çok yüz yüze kanallarımıza doğru yönlendirdik” dedi.

     

    “TAKSİ KULLANMAK ZORUNDA KALDIM”

    İstanbulkart alamadığını belirten Muhammet Eren Saygın, taksi kullanmak zorunda kaldığını belirtti.

    Saygın, “İl dışından geldim. Kesinlikle metroya binemedim. Çok sorun yaşadım o yüzden taksiye binmek zorunda kaldım. Maddi olarak da ben sorun yaşadım. Her yer İstanbulkart satmıyor. İnsanlar çok sorun çekiyor bu durumdan. Ben de çok sorun çektim. İstanbulkart vermediği için giremiyoruz. Bazı yerlerde satılıyor büfe gibi yerlerde ama metro girişlerinde öyle bi olasılık yok. Sadece 2 bilet veriyor ona HES kodu yükleyemiyorsunuz. Güvenlikle problemler yaşıyorsunuz” diye konuştu.

     

    “BELEDİYENİN BUNA EL ATMASI LAZIM”

    Ekrem Almalı ise, “Belediyenin sorumluluğu altında olduğu için belediyenin buna el atması lazım. Bu çözülmeyecek bir problem değil. Gerekirse insanların buraya HES kodlarını gireceği sistem oluşturulabilir” ifadelerini kullandı. Hasan Bağcı kartların daha çok yaygınlaştırılması gerektiğini belirterek, “Büyük bir sıkıntı bu kart olmaması. Belediyenin kart olayını daha fazla aktifleştirmesi lazım, her yerde kartları bulundurması lazım. Dolum yerlerinin daha fazla olması lazım” diye konuştu

     

  • Oto galerideki fiyatlar bayileri geride bıraktı

    Oto galerideki fiyatlar bayileri geride bıraktı

    OTO galerilerde satılan araçların fiyatı bayileri geride bıraktı. Galericiler bayilerde sıfır araç bulunamadığı için fiyatların kendilerinde daha yüksek olduğunu belirtti. Bayiler, galericilere araç satmamak için çaba sarf ettiklerini kaydetti. Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu ise galericiler ve bayiler arasında anlaşma yapılarak otomobillerin daha yüksek fiyata piyasaya sürüldüğünü söyledi.

    Pandemi döneminde üretim durması nedeniyle başlayan araç sıkıntılı çip kriziyle sürüyor. ÖTV indirimine rağmen birçok kişi araç bulmakta zorlanıyor. Galeriler bu durumu fırsata çevirmiş durumda. Öyle ki galeride otomobil bayideki aynı otomobilden daha yüksek fiyata satılıyor.

    “BAYİLERDEN DAHA YÜKSEK FİYATA ARAÇ SATIYORUZ”

    Galeri Müdürü Ahmet Elüstün, bayilerden daha yüksek fiyata otomobil sattıklarını kabul ederek, “Şu an bayilerden daha yüksek fiyata satıyoruz. Bayilerde sıfır araç bulunamadığı için esnafta daha yüksek oluyor. Çünkü biz sattığımızı yerine koyamıyoruz. Biz yerine koyamadığımız için o yüzden esnafta yüksek oluyor. Bayiler araç temin etmiyor. Araç gelmediği için onlar arz ve talebi karşılayamıyorlar. Bayilere araç geç geliyor” dedi.

    Elüstün, “Araç gelmediği için 3-4 ay sonrasına sıra veriyorlar ve yatırdığı paranın üstünü istiyorlar. Fiyat garantisi vermiyorlar. Bu yüzden insanlar dışarılara bakıyor. Bayide şöyle bir politika var. Esnaf yükselttiği için fiyatları bayi de fiyat garantisi vermiyor. İnsanlar kapora veriyorlar ama 200 bin liralık araç 240 bin lira olunca insanlar almak zorunda kalıyor. Bayide 250 olunca esnafta da 260 bin liraya çıkıyor ara. Galeride daha ucuz olması gerekmiyor çünkü biz de yüksek fiyattan almış oluyoruz. İnternette fiyatları baz alarak ona göre fiyat yazıyoruz. Bayilerde ilan koyduğu için biz onları baz alarak fiyat koyuyoruz. Aslında vatandaş fiyatı yükseltiyor. Bu şekilde fiyatlar yükseliyor. Bayiler zaten esnafa araba vermiyorlar bayi bizim koyduğumuz fiyatlara göre fiyat yükseltiyor. Doğal olarak bu da esnaf daha pahalı satıyora geliyor” diye konuştu.

    “OTOMOBİL ALMAYA GELEN BİNİCİLERİ SÜZÜYORUZ”

    Otomobil bayisinde satış Müdürü olarak çalışan Pınar Bingöl ise galericilere otomobil satmamaya dikkat ettiklerini belirtti.

    Bingöl, “Daha yüksek fiyattan satıldığını duyuyoruz. Olmaması gerekir ama araç bulunurluğu az olduğu için insanlar galerilerden tercih ediyorlar. Fiyatlar yüksek olmasına rağmen alışlarını oralardan gerçekleştiriyorlar. Biz mümkün mertebe binicileri süzmeye çalışıyoruz. Gelen müşterilerimiz arasından araçları kullanacak kişileri satmayacak kişileri seçiyoruz. Nasıl yapıyoruz? Sohbet ederek onları tanıyarak mümkün mertebe onları anlamaya çalışıyoruz. Bunu yapmayan bayiler var onlardan tedarikini sağlıyorlar. Oralardan kendi alımlarını yapıp kendi pazarlarına daha yüksek fiyatlarla sunuyorlar. Talep çok fazla ama arz düştü. Dolayısıyla belli oranda sıkıntı oluşuyor. Fiyat dengelerinde ve araç bulunurluğunda sıkıntılar oluyor. Galerici istediği fiyattan satma yetkisine sahip bir kurumdur. Aracın olmadığı zamanda elinde varsa ürün istediği fiyattan satma yetkisine sahip. Benim 234 bin liraya sattığım ürünü dışarıda 245 bin liraya bir galerici satabiliyor” dedi.

    “BAYİLER GALERİ ARACILIĞI İLE KÂRI BÖLÜŞÜYOR”

    Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, galericiler ve bayiler arasında anlaşmalar yapıldığını söyledi.

    Ağaoğlu, “Bir ÖTV fırsatçılığı var. Nedir bu ÖTV fırsatçılığı? Biliyorsunuz piyasa canlansın pandemiden sonra ekonomik durumu zayıflayan insanlar da araç sahibi olabilsinler diye kamu otoritesi bir karar aldı. Araçlardaki ÖTV oranlarını indirdi yani devlet vergisinden vazgeçti. Bazı araçlarda bu 45 bin liraya kadar çıkabiliyor. Bunu fırsata çevirmek isteyen kötü niyetli bir kısım bayi ellerindeki araçları anlaşmalı galerilere veriyorlar o aracın ederi 330 bin lira ise ÖTV indiriminden önceki fiyata galeri aracılığı ile satıyor aradaki kârı da bölüşüyorlar. Ayrıca bazı bayilerde araç yok. Araç olmayınca arz talep gereği fiyat yükseliyor. Galeride sıfır araç ne arıyor? Bayiden alıyor. Neden aldığı belli. Karaborsada satmak için. Yani aslında bayinin satması gereken araç galeriye geçiyor. Galeri o aracın fiyatını yüzde 10 arttırarak tekrar piyasaya sürüyor. Burada bazı kötü niyetli galericiler ile yetkili bayi aralarında anlaşarak haksız kazanç elde ediyorlar” diye konuştu.

  • Kartal’da motosiklet sürücüsüne çarpan şüphelinin serbest bırakılmasına itiraz

    Kartal’da motosiklet sürücüsüne çarpan şüphelinin serbest bırakılmasına itiraz

    KARTAL’da motosiklet sürücüsü Cengiz Şen’e arkadan çarparak ağır yaralanmasına neden olan ve alkollü olduğu iddia edilen otomobil sürücüsü Ender Ocaklı (43) ifadesinde kazadan sonra rahatlamak için alkol aldığını söylediği öğrenildi. Şen’in avukatı Özcan Alpaslan da şüphelinin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına itiraz etti. Şen’in sağlık durumunun ağır olduğunu, tedavilere cevap vermediğini vurgulayan Alpaslan, şüphelinin de 164 promil alkollü çıktığını belirterek, “Burada şüpheliye bu şekilde adli kontrol şartı verilmesi kamu vicdanı açısından olumlu bir yaklaşım değildir” dedi.

    Olay, 18 Eylül’de Kartal Sahil Yolu’nda meydana geldi. İddiaya göre, 34 END 32 plakalı otomobilin sürücüsü Ender Ocaklı, Kadıköy istikametinde

    07 FZC 17 plakalı motosiklet sürücüsü Cengiz Şen’e arkadan çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü Şen ağır yaralanırken, alkollü olduğu iddia edilen Ender Ocaklı olay yerinden uzaklaşarak Gebze’ye gitti. Polis ekiplerince olaydan bir gün sonra gözaltına alınan Ocaklı, Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’na sevk edildi.

    SAVCILIK İFADESİ ORTAYA ÇIKTI

    Şüpheli Ender Ocaklı’nın savcılık ifadesinde kaza sırasında alkollü olmadığını öne sürerek “Eşimin aracıyla Kartal Sahil Yolu’nda seyir halindeyken ben sol şeritteydim. Önüm boştu, orta şeritte araçlar vardı. Motosiklet aniden önüme çıktı, muhtemelen sağ taraftan önüme geçti. Bu sırada motosikletin önünden 3 tane bayan karşıdan karşıya geçmeye çalışıyordular ancak geçemediler. Motosiklet sürücüsü, bayanları görünce aniden frene bastı, ben de frene bastım ancak refüjdeki sulama fıskiyeleri çalışıp yolu ıslattıkları için yol kayganlaşmıştı. Bu nedenle fren mesafesi uzadı. Ben de motosiklete arkadan istemeyerek çarpmak zorunda kaldım” dediği öğrenildi.

    ŞÜPHELİ: OLAYDAN SONRA RAHATLAMAK AMACIYLA VİSKİ İÇTİM

    Olaydan sonra yaralının yanına gittiğini, ambulans çağırdığını ve ambulansın yaralıyı hastaneye götürdüğünü söyleyen Ocaklı savcılık ifadesinin

    devamında şunları söylediği öğrenildi: Sonrasında taksiye bindim, taksi ile hastaneye yaralının yanına gitmeyi düşündüm. Ancak hastaneden yaralanın yakınları tarafından darp edileceğimi düşünerek hastaneye gitmedim. Gebze’ye gittim. Bu olaydan sonra korktum. Korktuğum için rahatlamak amacıyla viski içtim. Alkol muayenesi sonradan yapıldı. Bu nedenle alkol testinde kanımda alkol çıktı, kaza sırasında alkollü değildim. Arabada içki şişesi yoktu, su şişesi vardı. Ben sahil yolunda yaklaşık 70 km hızla seyir halindeydim. Olay sırasında telefonla konuşmuyordum, yoluma bakıyordum. Ancak motosiklet sürücüsü aniden yavaşlayınca, daha doğrusu durunca ben de aradaki takip mesafesi bırakmama rağmen çarptım.”

    ŞÜPHELİ ADLİ KONTROL ŞARTIYLA SERBEST BIRAKILDI

    Savcılık, ifadesinin ardından şüpheli Ender Ocaklı’yı adli kontrol uygulanması talebiyle hakimliğe sevk etti. Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği de şüpheli Ocaklı hakkında “Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak” suçundan yurt dışına çıkmamak ve imza atmak şeklindeki adli kontrol tedbirleri uygulayarak, serbest bırakılmasına karar verdi.

    “164 PROMİL ALKOLLÜ OLDUĞU TESPİT EDİLDİ”

    Cengiz Şen’in avukatı Özcan Alpaslan, şüpheli Ender Ocaklı’nın kazadan sonra olay yerinden firar ettiğini ve sonrasında yakalandığını belirterek “Alkol muayenesi yapılmış ve 164 promil alkollü olduğu tespit edilmiş. Daha sonra kendisi mahkemeye çıkarıldığında adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasına karar verilmiş. Bundan sonraki aşamada biz mahkemenin vermiş olduğu adli kontrol kararına itirazlarımızı yaptık” dedi.

    Müvekkiline ait hastaneden alınan epikriz raporlarında Şen’in iyileşme şansının çok düşük gözüktüğünü de kaydeden Avukat Alpaslan, “Yapılan tedaviye olumlu bir yanıt vermediği tespit edilerek, bu epikriz raporları savcılığa ve sorgu hakimliğine sunuldu. Hukuki süreç şu an savcılık tarafından özellikle müvekkilin kazaya ilişkin kusur yönünden bilirkişi raporu beklenmekte olup adli süreç ve tıbbi süreç şu anda beklemededir” ifadelerini kullandı.

    “TUTUKLANARAK YARGI SÜRECENİNİN DEVAM ETTİRİLMESİNİ BEKLİYORUZ”

    Şüphelinin adli kontrol şartıyla serbest kalmasına itiraz ettiklerini yineleyen Alpaslan, şöyle devam etti: “Bize göre suç özellikle şüphelinin ehliyetinin olmaması ve alkollü olması, bize göre taksirle yaralamaya sebebiyet değildir. Bize göre hukuken olası kastla yapılan bir işlemdir. Bu nedenle bizim yargı aşamasında bu yönünden iddianamenin hazırlanması talebimiz olacaktır. Savcılık da raporu bekliyor, özellikle gelecek raporda kusur oranları tespit edilerek epikriz raporları da değerlendirilecek. Çünkü 5 tane epikriz raporu var ve müvekkilin iyileşme şansının çok düşük olduğu belirtiliyor. Bu nedenle biz özellikle şüphelinin tutuklanarak, yargı sürecinin devam ettirilmesini bekliyoruz.”

    “KANUNA KARŞI HİLE YAPMA YOLUNU DA SEÇMİŞTİR”

    Müvekkilinin sağlık durumunun kötü olduğunu ve tüm müdahalelere rağmen tedaviye olumlu bir tepki vermediğini de vurgulayan Alpaslan, “Şu aşamada süreci bekliyoruz ve burada şüpheliye bu şekilde adli kontrol şartı verilmesi kamu vicdanı açısından olumlu bir yaklaşım değildir. Burada normal vatandaşların beklentileri de bu tür insanlara gerçekten yaptırım uygulanması. Çünkü daha önce ehliyeti büyük ihtimalle elinden alınmış ve yapılan işlemlerde ehliyetsiz bir şekilde araç kullanması ve verilen ifadesinde yanında bulunan bayanın özellikle araçtan inmeden şoför koltuğundan yolcu koltuğuna geçmeyi planlamış, yanındaki bayanı da sürücü olarak lanse etmeye çalışmış ama o ifadelerin hepsi belli. Yani bir noktada kanuna karşı hile yapma yolunu da seçmiştir diyebiliriz” şeklinde konuştu. Kazadan sonraki otomobil ve motosikletteki hasarlar ise vatandaşların cep telefonu kamerasına yansıdı.

  • Taksici bu sefer uzun mesafe deyip almadı

    Taksici bu sefer uzun mesafe deyip almadı

    TAKSİM’de taksilere yönelik yapılan denetimde emniyet kemeri takmadığı tespit edilen 2 sürücüye ceza kesildi. Öte yandan bir kadın gideceği yerin uzak olduğu bahane edilerek taksiye alınmadı. Taksi sürücüsünü polise şikayet eden kadın “Beni almayacakmış, gideceğim yer çok uzakmış. Ayazağa’da bir AVM’ye gidecektim” dedi.

    Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü Sivil Trafik ekipleri Taksim Meydanı’nda taksilerin kısa mesafe yolcu almama, turist seçme ve taksimetre açmama gibi olumsuzluklara yönelik denetim yaptı. Durdurulan taksi sürücülerinin ehliyet, ruhsat ve belediye belgeleri kontrol edilirken şüpheli görülen bazı taksilerin de şase numaralarına bakıldı. Ekipler ayrıca taksi bekleyen turistleri durdukları boş taksilere bindirerek gönderdi.

    ÇOK UZAK DEYİP ALMADI

    Denetim noktasına birkaç metre geride durdurduğu taksiye alınmayan kadın, taksiciyi polise şikayet etti. Kadın “Beni almayacakmış, gideceğim yer çok uzakmış. Ayazağa’da bir AVM’ye gidecektim” diye konuştu. Kadın daha sonra başka bir taksiye binerek yoluna devam etti. Denetimlerde emniyet kemeri takmadığı tespit edilen 2 sürücüye cezai işlem uygulandı.

  • Avcılar’daki halı yıkama yerinde sağlıksız koşulda bekletilen etlere el konuldu

    Avcılar’daki halı yıkama yerinde sağlıksız koşulda bekletilen etlere el konuldu

    AVCILAR’daki halı yıkama yerinde yapılan denetimde sağlıksız koşullarda bekletilen 14 torba kıyma ve 4 kasa tavuk kemiğine el konuldu. Et ürünleri gömülürken, işyeri sahibi etleri sahipsiz hayvanlara vermek için hazırladığını söyledi.

    Firuzköy Mahallesi’ndeki Kadir Özdemir Caddesi üzerinde bulunan işyerinde kıyma çekildiği ihbar edildi. Bunun üzerine Avcılar Belediyesi zabıta ekipleri harekete geçti. Giden ekip, Mehmet Seydi Tombak isimli halıcının girişteki kıyma çekme makinesi ile kurutulmuş ekmek ve tavuk kemiklerini çekerek kıyma haline getirdiğini ayrıca içerideki derin dondurucuda büyük plastik torbalar içerisinde saklandığını belirleyince Avcılar Emniyet Müdürlüğü ile İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bilgi verdi. Zabıta ekibi, polis ve Tarım ve Orman Müdürlüğü görevlileri işyerinde 4 kasa tavuk kemiği, çuvallar içerisinde kuru ekmek ve çekilmiş halde derin dondurucuda saklanan kıyma dolu 14 plastik torba bulunduğunu belirledi. Halı yıkama yerinin sahibi Mehmet Seydi Tombak, bayat ekmekleri, tavuk kemiklerini ve etleri Çatalca’daki sahipsiz hayvanlara yem olarak vermek için hazırladığını söyledi. Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, bu amaçla bile olsa son derece sağlıksız bir ortamda izinsiz yapılamayacağını, çekilmiş kıyma ve diğer malzemelere el konulacağını, işyerinin tedbir amacıyla mühürleneceğini hazırlanacak rapora göre cezai işlem uygulanacağını söyledi. Belediye temizlik işleri müdürlüğünden getirilen bir kepçeye taşınan kıyma, kemik ve kuru ekmekler ilçe dışındaki bir arazide kazılan bir çukura kireçlenerek gömülmek üzere götürüldü. İşyeri için hazırlanan raporun inceleneceği hijyen olmayan yöntemle atıkların kıyma haline getirilmesi nedeniyle bunu yapana bin ile 60 bin TL arasında para cezası uygulanabileceği belirtildi.

    Tombak, ‘Hayır’ amacıyla yaptığı bu çalışmayı bir daha tekrarlamayacağını belirterek işyerinin mühürlenmemesini isterken, zabıta görevlisi “Siz hayırlı bir iş yaptığınızı söylüyorsunuz ancak, amaç veya görüntü farklı da olabilir. Bunlar farklı amaçla da kullanılıyor olabilir. Gereken yasal işlem yapılacak” dedi.

    Zabıta yetkilileri şikayet üzerine halı yıkama yerine geldiklerini geldiklerini kemik ve artıklarının ekmek ile karıştırılarak kıyma haline getirildiğini belirlediklerini mevzuata göre işyerini mühürlediklerini belirtirken Mehmet Seydi Tombak, kendisinin de kedi ve köpek beslediğini ifade ederek, “Hafta sonları Çatalca’ya gidiyorum hayrına bunları veriyorum 6-7 aydır yapıyorum. Kemikleri rahat yemeleri için kıyma haline getiriyorum” dedi.

  • “Devlet düzenleyici ve denetleyici fonksiyonuyla ‘kiralık daire krizi’ne müdahale etmeli”

    “Devlet düzenleyici ve denetleyici fonksiyonuyla ‘kiralık daire krizi’ne müdahale etmeli”

    Ekonomist Doç. Dr. Hüseyin Selimler, bir süredir gündemi meşgul eden “kiralık daire krizi”yle ilgili olarak devletin düzenleyici ve denetleyici fonksiyonuyla müdahale etmesi gerektiğini söyledi.

    Başta İstanbul olmak üzere yurdun birçok bölgesinde yaşanan ve öğrencilerin barınma sorunlarına da etki ederek büyüyen “kiralık daire krizi”ni değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Selimler, soruna devletin, düzenleyici ve denetleyici fonksiyonuyla müdahale etmesi gerektiğini söyledi.

    DEVLET NASIL MÜDAHALE ETMELİ?

    Doç. Dr. Selimler, devlet müdahalesiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Aslında devlet bu konuda, kentsel dönüşümde kira yardımı yaparak, yıllık kira artışlarında sınırlama getirerek, ev sahibi ve kiracı arasındaki uyuşmazlıklar için hukuki düzenleme yaparak bu süreçte önemli katkılar sunuyor. Ancak, zaman ve semte göre yapılacak düzenlemeler ile sürecine etkin yönetimine katkı sağlanabilir. Örneğin, kentsel dönüşüm sürecinin kısa zamanda bitirilmesi ve kiralama sürecinin daha iyi yönetilmesi, okulların yüz yüze eğitime başlaması sürecinin şehir dışına eğitime gidecek öğrencileri ilgilendirmesi düşünülerek belirlenmesi, yurtlardaki şartların iyileştirilmesi ve kontrol edilmesi, kriz fırsatçılarına da imkân verilmemesi hususlarına dikkat edilebilir.”

    EV SAHİPLERİNE “EMPATİ” ÖNERİSİ

    Kira artış oranlarının 12 aylık ortalama tüketici fiyat endeksine (TÜFE) göre belirlendiğini hatırlatan Doç. Dr. Selimler, “Dolayısıyla hangi oranda, hangi tarihlerde arttırılacağı, ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüm mercileri belli. Kira artışlarından kaynaklı hukuki uyuşmazlıkları daha kısa sürede çözümleyecek mekanizmalar ile en azından düzenli kirasını ödeyen kiracıların mağdur olması önlenebilir. Özellikle, pandemi sürecinde işyerlerinin kapanması, işten çıkarmalar, gelir kayıpları birçok kişiyi etkiledi ve mağdur etti. Aile birliğini olumsuz etkileyecek ve hayat standardını bozacak yüksek kira artışları ev/işyeri sahipleri tarafından da ‘kendi başlarına gelse ne yapılması isterlerdi’ gibi empatik bir açıdan da değerlendirilmeli” diye konuştu.

    “KIRK AYIN ÇARŞAMBASI BİR ARAYA GELDİ”

    Doç. Dr. Selimler, söz konusu krizin neden bu dönemde patladığıyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

    “Aslında burada bir nebze konjonktürel bir durum söz konusu. Günlük deyişle ‘Kırk ayın Çarşambası bir araya geldi’ de diyebiliriz. Çünkü kentsel dönüşüm sürecindeki ani ve toplu kiralık ev taleplerindeki artış, pandeminin etkisi ile yurtlarda kalmak istemeyen öğrencilerden gelen talepler, yüz yüze eğitimin başlayacak olması ile öğrenci ve ailelerinin talepleri, yabancı ve göçmen hareketlerindeki artış, konut stokların azlığı, konut kredisi faizlerinin yüksek olması nedeniyle satın almaların ertelenerek kiralık ev arayışı, konut inşaat maliyetlerinin yüksek olması ve buna paralel gerek bu maliyetler ile gerekse piyasa fiyatlarının yüksek olması nedeniyle kiralık ev arayışına yönelme, enflasyon nedeni ile kira geliri ile geçinen ev sahiplerinin satın alma gücünün azalması ve bunu telafi etmek için kira fiyatlarını arttırma istekleri, bu sene yapılmaya başlanan ve öncesinde ertelenen düğünlerin yapılıyor olması gibi olguların hepsi bir araya geldi. Bu da kiralık daire noktasında ciddi bir krize sebep oldu.”

    “KİRA ÇARPANI” VURGUSU

    Söz konusu kriterde “kira çarpanı” kavramının da önemine dikkat çeken Doç. Dr. Selimler, “Kira çarpanı, satın alınan bir konutun, kira geliriyle kendisini ne kadar zamanda amorti edeceğine dair önemli bir kriter. Özellikle konutu yatırım amaçlı alan veya kira geliri ile geçinecekler için daha da önem arz ediyor. Kira çarpanı semte göre ve zaman göre değişik sürelerde olabilir. Bunu belirleyen faktörler, mevduat, döviz, altın gibi alternatif yatırım araçlarının getirisi, enflasyondaki gelişmeler, o semtteki konut hareketliliği, arz-talep dengesi olabilir. Konut fiyatlarının ilk önce artması durumunda kira çarpanı dikkate alındığında kira fiyatları düşük kaldı, ardından da kira artışları gündeme geldi. Ancak asıl huzursuzluk, yeni kiraya verilecek konutlardan ziyade, içinde kiracı bulunan evlerin kira fiyatlarının arttırılmak istenmesinden çıkıyor. Bununla ilgili yapılabilecekler de aslında aşağı yukarı belli. Kiracı ve ev sahiplerinin de ona göre davranması lazım” ifadelerini kullandı.

    FIRSATÇILARA DİKKAT!

    Konuyla ilgili “fırsatçılık” ve “sahtekarlık” uyarısı da yapan Doç. Dr. Selimler, “Kiralık ev talep edenlerin çok olması, kiralık ev arzının sınırlı olması, parasal işlemlerle yeni tanışan öğrencilerin bu süreçte olması kriz fırsatçıları ile karşılaşma olasılığını artırıyor. Bir ev için birden fazla kişiyle kira ya da depozito anlaşması yapılması, yanlış hesap sahibine para gönderilmesi, hatalı sözleşmeler, sahip olunmayan veya kiralama yetkisinde olunmayan evlerin kiralama konusu yapılması bu dönemde karşılaşılabilecek ve mağduriyet yaratabilecek dolandırıcılık türleri. Her semtte bilinen emlakçılar ile sözleşme yapılması, ödemelerin bankalar aracılığı ile gerçekleştirilmesi, yanlış yönlendirme yapacak internet sitelerinden ve işlem yetkisi olmayan kişilerle kiralama işlemlerinin yapılmaması kiralama sürecinde yaşanabilecek olumsuzlukları azaltabilir” dedi.

    “KURAYLA KİRALIK DAİRE” YÖNTEMİ ÇOK ETİK DEĞİL”

    Doç. Dr. Selimler ayrıca, bazı emlakçıların, yoğunluk nedeniyle başvurdukları “kura çekimi ile ev kiralama” yöntemine de değinerek, “Bu yöntem aslında biraz mecburiyetten ve yoğunluktan kaynaklanan bir durum. Ama böyle dönemlerde emlakçılardan, ev sahibini tanıyan ve kiracıyı da tanıyarak bunları örtüşebileceği şekilde süreci daha ciddi ve seçici davranarak yönetmeleri beklenir. Zira bu yöntem çok etik ve çok kabul edilebilir bir yöntem değil” ifadelerini kullandı.

  • Faciayı bina sakinleri önledi

    Faciayı bina sakinleri önledi

    SULTANGAZİ’de, yaklaşık 150 kişinin yaşadığı binanın zemin katının kolonlarını kesip duvarlarını kırmaya çalışan 7 kişi gözaltına alındı.

    Olay, geçtiğimiz cuma günü sabah saat 10.00 sıralarında 50. Yıl Mahallesi’nde meydana geldi. 45 dairenin bulunduğu 3 bloktan oluşan 4 katlı binanın zemin katının kolon ve duvarları, Mehmet Rasim D. ve yanındaki 6 kişi tarafından kesilip, balyozla kırılmaya çalışıldı. Gelen sesler üzerine bina sakinleri durumu polise bildirdi. Polis, 7 kişiyi gözaltına aldı. Bina sakinleri, Mehmet Rasim D., hakkında daha önce yaşadıkları anlaşmazlık ve tehditler nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını belirtti. Bina sakinleri, Mehmet Rasim D. hakkında uzaklaştırma kararı aldırdıklarını da öne sürdü.

    “MÜDAHALE ETMESEYDİM BÜTÜN KOLONLARI KESECEKTİ”

    Yaşananları anlatan bina yöneticisi Mehmet Ali Abaza, “Mehmet Rasim D., sabah saatlerinde yanındaki kişilerle birlikte sabah saatlerinde binaya geliyor. Belediyeden hiçbir izin almadan zemin kattaki kolonlara zarar veriyor. Binada yaşayanların da bundan haberi yok. Bize haber vermeden bunu yapıyor. Ben o sırada evdeydim. Sesleri duyunca bir çalışma olduğunu düşündüm. Balkona çıkıp baktığımda onu gördüm ve birşeyler olduğunu anladım. Çünkü kendisi her zaman gelip binaya zarar veriyor. Kolonları kırdığını anladım. Hemen aşağı indim, kendisine müdahale ettim ve polise haber verdim. Eğer müdahale etmemiş olsaydım belki bütün kolonları kesecekti. Bu şekilde bizim can güvenliğimizi tehlikeye attı. Bizim can güvenliğimiz yok. Zemin katın kendisinin olduğunu söylüyor. Daha önce binada bir dairesinin bulunduğunu öne sürerek, yıkım kararı aldı. Bundan dolayı belediye bina ilgili bir çivi dahi çakılamaz kararı aldı. Bu bina 20 yıldır böyle harabe halde. Bizleri yıldırmak için uyuşturucu madde kullananları zemin kata yönlendirip, bizlere zarar vermesi gerektiğini söylüyor. Belediyeden buranın mühürlenmesini istiyoruz. Bu şahıs sürekli buralara geliyor. Daha önce bana ve eşime hakaret ettiği için kendisinden şikayetçi olmuş, hakkında uzaklaştırma kararı aldırmıştık. Buna rağmen bizleri rahatsız etmeye devam ediyor” dedi.

    “BÖYLE BİRŞEY OLAMAZ”

    Bina sakinlerinden Mehmet Yılmaz ise, “Bu adam ile 15 yıldır sorun yaşıyoruz. Binada kendisine ait bir dairenin olduğunu, tapusunun olduğunu söyleyip gelip sürekli olarak bizi burada rahatsız ediyor. Haftanın yedi gününün üç gününü ben karakolda geçiriyorum. Aile olarak 5 kişiyiz. Beşimiz de kendisinden şikayetçi olup, uzaklaştırma kararı aldık. Ben işteyken de gelip binanın zemin katındaki kolonları kesmiş, duvarları kırmış. Burada bize karşı ölüme kasıt var. Böyle bir şey olamaz. Artık benim huzurum kalmadı. Binada toplam 15 daire var. Kendisi 17 numaralı dairenin tapusu olduğunu ve kendisine ait olduğunu söylüyor. Ama binada 17 daire yok. 15’nci dairede oturan eniştemin onun dairesini işgal ettiğimi söyledi. Beş defa bilirkişi gönderdi. Her defasında mahkeme eniştemi haklı bularak, dairenin enişteme ait olduğu kararını verdi. Bu sefer yanlış daire olduğunu söyleyerek, benim oturduğum dairenin kendisine ait olduğunu ifade ederek, benden davacı oldu. Dava devam ediyor. Ben daireyi müteahhitten aldım” diye konuştu.

    “BELKİ BİNA ÇÖKÜP, ONLARCA İNSAN ÖLECEKTİ”

    Yaklaşık 20 yıldır binada oturduğunu söyleyen Şaban Küçük de, “Gelip bizim canımıza kastediyor resmen. Hiçbir kanun ve kural dinlemeden, kimseye sormadan gelip kolonları kesiyor. Eğer müdahale etmezsek belki de bu bina şu anda çökmüş olacak, bir sürü de insan ölmüş olacaktı. Burada yaşayanların canına kastetmiştir” şeklinde konuştu.

    Bina sakinlerinin şikayetçi olduğu Mehmet Rasim D., ve 6 kişi işlemlerin ardından serbest bırakıldı.

    GÖZALTINA ALINDIĞI ANLAR KAMERADA

    Öte yandan bina sakinleri ile Mehmet Rasim D., arasında yaşanan tartışma bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, sesleri duyarak aşağı inen ve müdahalede bulunan bina sakinleri ile Mehmet Rasim D., arasında yaşanan tartışma yaşanıyor. Bu sırada yerden bir taş alan Mehmet Rasim D., tartıştığı bir bina sakini kadına atmaya çalıştığı, olay yerine gelen polis ekiplerinin müdahale ederek Mehmet Rasim D.’yi gözaltına aldığı görülüyor.

  • Camide uyuşturucu kullanan kişiye sopayla dayak

    Camide uyuşturucu kullanan kişiye sopayla dayak

    SULTANGAZİ’de iddiaya göre caminin abdesthanesine giren iki kişi, uyuşturucu madde kullanırken görevlilerin fark etmesi üzerine kaçmaya başladı. Kaçan kişilerden biri görevliler tarafından yakalanarak sopalarla dövüldü. 2 kişinin uyuşturucu kullandığı anlar ve dayak yiyen bir kişi güvenlik kamerasına yansıdı.

    Olay, 26 Eylül’de İsmetpaşa Mahallesi’nde bulunan Hayırlıoğlu Camii’nde meydana geldi. İddiaya göre, saat 10.00 sıralarında caminin abdesthanesine iki kişi girdi. Üzerlerinde bulunan uyuşturucu maddeyi çıkaran ikili, daha sonra uyuşturucu kullanmaya başladı. Caminin temizliğini yapmak üzere camiye gelen görevliler, kamera odasını temizledikleri sırada iki kişinin abdesthanede uyuşturucu kullandıklarını fark etti. Gördükleri görüntü karşısında tedirgin olan görevliler, ellerine sopa alarak abdesthaneye doğru yöneldi. Görevlilerin geldiğini fark eden ikili, kaçmaya çalıştı. Kaçan kişilerden biri görevliler tarafından yakalanarak, sopalarla dövüldü. Yakalanan kişinin daha sonra bir fırsatını bularak kaçtı.

    “GÖRÜR GÖRMEZ POLİSİ ARADIM”

    Caminin daha önce şadırvan musluklarının çalındığını söyleyen Hayırlıoğlu Cami Dernek Başkanı Abdulkadir Tezbaşaran ise, “Hafta sonu olduğu için yeğenlerimle beraber camiye gelerek temizlik çalışması yaptık. Güvenlik kameralarından gençlerin abdesthanede uyuşturucu kullandıklarını gördük. Ben görür görmez polisi aradım. Abdesthaneye gelince de çocuklar kaçmaya kalktı. Yeğenlerim çocukları yakalamak için birkaç tane vurdular. Yetkililere sesleniyorum; Artık bu caminin etrafını çevirsinler. Bize yardım etsinler, biz çevirtelim. Camimizin etrafı çevrilmediği sürece burada uyuşturucu madde kullanan da çok olur, caminin musluklarını çalan da çok olur” diye konuştu.

    “İKİ KİŞİNİN UYUŞTURUCU KULLANDIĞINI GÖRDÜK”

    Dernek başkanı Tezbaşaran’ın yeğeni Furkan Tezbaşaran, “Dayılarımla beraber camiyi temizlemek için gelmiştik. Sonra güvenlik kameralarından iki genç arkadaşın uyuşturucu kullandığını gördük. Tedbir amaçlı elimize birer tane sopa aldık. Yanlarına geldiğimizde kaçmaya çalıştılar. Bizde daha önceden polise haber verdiğimiz için kaçmasınlar diye birkaç tane vurduk. Camimiz de bu tarz olayları çok yaşıyoruz. Uyuşturucu kullanımının yanı sıra daha önce camimizin muslukları çalınmıştı. Bu durumdan çok şikayetçiyiz. Bu durumdan artık bıktık” dedi.