Kategori: İstanbul

  • İki teker arasında ölümüne yolculuk

    İki teker arasında ölümüne yolculuk

    İstanbul’dan Bulgaristan’a gitmek için yola çıkan tur otobüsünün altında, iki tekerlekle şasi arasına saklanan 2 göçmen yakalandı.

    Bulgaristan’ın başkenti Sofya’dan İstanbul’a turist getiren otobüsle önceki gün turun tamamlanmasının ardından geri dönüş için yola çıkıldı. İstanbul ile Edirne arasındaki istasyonda mola veren otobüsün Bulgar sürücüsü, aracı incelerken iki tekerlek ile şasi arasında 2 kişinin olduğunu fark edip, polise haber verdi. Bölgeye sevk edilen polis ekipleri, kişileri bulundukları yerden çıkardı. Bu anlar, yolcular tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.

    Polis, otobüsün altında ölüme yolculuk yaparken tesadüfen bulunan kişilerin, ülkeye kaçak giren göçmenler olduğunu belirledi. Bulgaristan’a yasa dışı yollardan gitmek için otobüsün altına gizlendikleri belirlenen 2 göçmen, sağlık kontrollerinin ardından sınır dışı edilmek üzere Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldü.

  • İki kalbi olduğu için 9 yıl baba olamadı! Evlat hasreti son buldu

    İki kalbi olduğu için 9 yıl baba olamadı! Evlat hasreti son buldu

    Gaziantep’te yaşayan Murat (32) ve Duygu (26) Ceylan çifti, baba Ceylan’da bulunan Kartagener Sendromu nedeniyle 9 yıl boyunca çocuk sahibi olamadı. İki kalbi bulunan ve organlarının yerleri ters olan baba Murat Ceylan, İstanbul’da gerçekleştirilen özel bir tüp bebek tedavisi sonucu kızı ‘Ömür’ü kucağına aldı.

    Doğuştan iki kalbi olan ve soldaki kalbi çalışmayan Kartagener Sendromu hastası Murat Ceylan, 2013 yılında hayatını Duygu Ceylan ile birleştirdi. Evlendikten 1 yıl sonra çocuk sahibi olmak isteyen çift, çocukları olmayınca Gaziantep’te bir tüp bebek merkezine başvurdu. 6 yıl boyunca birçok merkezde tedavi gören Murat Ceylan, rahatsızlığının kaynağını öğrenemedi. 2 ameliyat geçirmesine rağmen çocuk sahibi olamayan Ceylan, pratisyen bir doktorun tavsiyesi ile İstanbul’da özel bir kliniğe başvurdu. Bahçeci Tüp Bebek Merkezi doktorları tarafından testleri yapılan ve detaylı tedaviye alınan Murat Ceylan’ın hastalığının Kartagener Sendromu olduğu belirlendi. İleri tekniklerin kullanıldığı özel bir tüp bebek tedavisi uygulanan baba Ceylan, tedavinin ardından çocuk sahibi oldu. Aile, 3 aylık bebeklerine Ömür ismini verdi.

    “BİTTİ DEDİĞİMİZ YERDE HAYAT YENİDEN BAŞLADI”

    9 yılın ardından kızını kucağına almanın mutluluğunu yaşayan baba Murat Ceylan, bu süreçte pes etmemek gerektiğini söyledi. Sorunun kendisinden kaynaklı olduğunu bildiği için yıllar boyunca çok yıprandığını ve psikolojik bunalıma girdiğini belirten Ceylan, emeği geçen herkese teşekkür etti. Şimdilerde çocuğunun geleceği için iş aradığını belirten genç adam, “Doğuştan iki tane kalbim var. Biri sağda biri solda. Sol taraftaki kalbim çalışmıyor, sağ taraftaki kalbim çalışıyor. Diğer organlarımın da hepsinin yeri farklı. Tıptaki ismi Kartagener ve Situs İnversus olarak geçiyor. Aynı zamanda astım ve akciğer yetmezliğim var. Sebebi açıklanamayan bir kısırlık hastalığım vardı. Tüp bebek için çok klinik gezdik. Tedaviler oldum, ameliyatlar oldum. Yine hacısına hocasına da gittik. Her yere koşturduk ancak bir sonuç alamadık. Bu kısırlığın sebebinin kalp sorunumdan kaynaklandığını bilmiyorduk. Bunu bir gün hastaneye gittiğimde bir pratisyen doktor tahmin etti. Onun tavsiyesi ile İstanbul’da bir kliniğe başvurduk, tedavimizi yaptılar” diye konuştu.

    “HALEN ÇOCUĞUMUZ OLDUĞUNA İNANAMIYORUZ”

    Çocuk sahibi olmak isteyen ailelere seslenen Murat Ceylan, “Çok yıpranmıştım ama aileler asla umudumuzu kaybetmeyin. Bu durumda olan insanlara sesleniyorum. Hiçbir zaman umutlarını kaybetmesinler. Asla ‘bitti’ demesinler çünkü bitti dediğiniz yerde başlıyor. Şu anda bizim kızımız kucağımızda 3 aylık oldu, ismini Ömür koyduk. Tabi bu mutlu haberi alırken biz inanamadık. Sonuç pozitif olduğu halde inanamadığımız için farklı farklı hastanelerde testler yaptırdık. Halen inanamıyoruz bizim çocuğumuz olduğuna. Dünyadaki görülebilecek yaşanabilecek en büyük mutluluk evlat mutluluğuymuş” ifadelerini kullandı.

    Hastalığı nedeniyle uzun süre işsizlik yaşadığını da belirten Ceylan, “Büyüklerimden çocuğumun rızkı için bir iş desteği bekliyorum” dedi.

    “30 BİNDE 1 GÖRÜLEN BİR SENDROM”

    Murat Ceylan’ın tedavisini gerçekleştiren Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Güvenç Karlıkaya, “Spermin hem sayısı azdı hem de daha önemlisi hiç hareketli değildi. Bütün spermleri hareketsiz olarak duruyordu. Böyle bir durumda çiftin doğal yollarla çocuk sahibi olma şansları yok denecek kadar az. Bunu araştırdığımızda sperm kuyruklarının hareket etmediğini bu yüzden de spermin ileriye doğru gidemediğini gördük. Hastamızda Kartagener Sendromu adını verdiğimiz çok nadir görülen, 30 binde 1 görülen sendromun olduğunu gördük” değerlendirmesinde bulundu.

    “TÜYCÜKLÜ HÜCRE OLAN SPERM ÇALIŞMIYORDU”

    Hastalık hakkında bilgi veren Op. Dr. Güvenç Karlıkaya, “Kartagener Sendromu ilginç bir sendrom. Kişinin tüm iç organları yer değiştirmiş. Solda olması gereken kalp sağda. Karaciğeri sağda değil solda ve midesi tam tersidir. Asıl önemli problem ise vücuttaki zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlayan hücreler tüycüklü hücreler. Bizi ilgilendiren tarafı yine tüycüklü hücre olan spermin çalışmaması nedeniyle gebeliğin gerçekleşememesi. Hareketsiz spermi tüp bebek için seçtiğinizde bunun canlı olup olmadığını bilmenin mümkün değil. İleri tekniklerle bunu ayırt edebilirsiniz. Biz bu tekniklerle hastamızdan 19 tane yumurta elde ettik. Bunların 8’i ise döllendi. Bu normal şartlarda düşük de olsa bu hasta için çok iyi bir oran. 8 taneden çok kaliteli embriyo elde edip transfer ettiğimizde tekil bir gebelik ve canlı doğum elde ettik” ifadelerini kullandı.

  • “Son çeyreğe girdik” İstanbul’a deprem uyarısı

    “Son çeyreğe girdik” İstanbul’a deprem uyarısı

    Büyük kayıplara neden olan 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 22’nci yıl dönümünde açıklamalar yapan Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Müdürü ve inşaat mühendisi Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, “1999 depreminden sonra, 30 yıl içinde büyük bir deprem bekliyoruz deniyordu, üzerinden 22 yıl geçti. Yani İstanbul depreminde son çeyreğe girdik. 8 yıl içinde büyük bir deprem olma olasılığı yüzde 64’tür. Ama hala yapılarımız sağlam değil. İstanbul’un yapı stoku S.O.S. veriyor, çürük” dedi.

    17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 22 yıl geçti. İzmit Gölcük merkezli 7,4 büyüklüğünde gerçekleşen depremde, 17 binden fazla kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi yaralandı. Büyük kayıplara neden olan felaketten 200 binin üzerinde ev ve işyeri etkilendi.

    İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Müdürü ve inşaat mühendisi Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 22’nci yıl dönümünde, deprem riskine ilişkin alınması gereken önlemleri sıralayarak, kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti.

    İSTANBUL’UN YAPI STOKU HALA S.O.S. VERİYOR

    İstanbul depreminde son çeyreğe girildiğini vurgulayan Prof. Dr. Altan, “Çünkü 1999 depreminden sonra İstanbul’da 30 yıl içinde büyük deprem olma olasılığı yüzde 64’tür. Gölcük depreminin üzerinden 22 yıl geçti, 8 yıl kalmış. Deprem olmadan önce alacağımız en önemli önlem yapı güvenliğidir. İstanbul’un yapı stoku hala S.O.S. veriyor, çürük. Çünkü 2000 yılından önce yapılan binalar çok fazla ve o yapılarda insanlar yaşıyor” diye konuştu.

    700 BİN BİNANIN KENTSEL DÖNÜŞÜME GİRMESİ GEREKİYOR

    İstanbul’da 700 bin binanın kentsel dönüşüme girmesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Altan, “Şu anda 75 bin binanın kentsel dönüşümle yenilendiğini görüyoruz. Kentsel dönüşümde yerimizde sayıyoruz, ivme kazandırmak lazım. Devletimiz süreci biraz hızlandırmalı, vatandaş ise binalarını yenilemeye gitmelidir. Büyük depremin üzerinden 22 yıl geçti, yapılarımız sağlam değil. Depreme karşı dayanıklı bina sayımız az” ifadelerini kullandı.

    ANALİZİNİ YAPTIĞIMIZ BİNALARIN YÜZDE 95’İ ÇÜRÜK

    Yapıların bir an evvel ya güçlendirilmesi ya da yıkıp yeniden yapması uyarısında bulunan Prof. Dr. Altan, “Üniversitemizin inşaat laboratuvarında deprem performans analizleri yapıyoruz. Bize Küçükçekmece, Bağcılar, Esenler gibi ilçelerden gelen bina örneklerinden neredeyse yüzde 95’i çürük çıkıyor. Bu binalar 2000 yılı öncesinde yapılmış ve genelde 5 ilâ 9 katlı. Kişiler, özellikle 2000 yılı öncesinde yapılan binaları son çıkan deprem yönetmeliğine uygun mu diye kontrol ettirmelidir. Yoksa depremi evde karşılayamayız” dedi.

    BÜYÜKÇEKMECE, AVCILAR, PENDİK RİSKLİ İLÇELER

    Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, “Büyükçekmece’den başlayarak özellikle Avcılar, Küçükçekmece depremden en çok etkilenecek ilçelerdir. Sonra Kadıköy, Üsküdar, Kartal ve Pendik’e kadar giden güzergahta eski yapı stoku var. Fayın Adalar ve Silivri tarafında kilitlendiğini biliyoruz. Özellikle bu ilçelerde yaşayanlar yapılarını kontrol ettirsin. 2000 yılı öncesinde yapılan binaları artık silmek gerekir” diye konuştu.

    DEPREMİN 7-7,5 BÜYÜKLÜĞÜNDE OLMASI BEKLENİYOR

    1 milyona yakın binanın etkileneceğini söyleyen Prof. Dr. Altan, “İstanbul depreminde merkez üssünün Adalar ya da Silivri olacağını tahmin ediyoruz. Adalar’da meydana gelirse 7, Silivri’de ise 7-7,5 büyüklüğünde bekliyoruz. Bu depremden sadece İstanbul değil bütün Marmara Bölgesi etkilenecek. Yani 30 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. 70 bin civarında binanın ağır hasar alacağını, toplamda 1 milyona yakın binanın depremden etkileneceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

  • İstanbul Esenyurt’ta lojistik deposunda yangın

    İstanbul Esenyurt’ta lojistik deposunda yangın

    İstanbul Esenyurt’ta lojistik firmasına ait depoda beyaz eşyaların tutulduğu kısımda yangın çıktı. Yer yer patlamalarında olduğu depoda yangını söndürmek için çalışmalar devam ediyor.

    Esenyurt Akşemsettin Mahallesi’nde bulunan lojistik firmasına ait deponun beyaz eşyalarının tutulduğu kısımda saat 12.00 sıralarında henüz bilinmeyen nedenle yangın çıktı. Alevler kısa sürede 10 bin metrekarelik deponun tamamını sardı. İçerde bulunan eşyalarda patlamalar meydana geldi. Olay yerine çevredekilerin ihbarı üzerine çevre ilçelerden de olmak üzere çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Çevre iş yerlerinde ve apartmanlarda oturanlar da tahliye edildi. İtfaiye ekiplerinin yangını söndürmek için çalışmaları devam ediyor.

    “2 BUÇUK SAATTİR YANIYOR”

    Yangını gören bir vatandaş, “Biz evdeydik. Markete gidip geldik, o sırada az yanıyordu. Ondan sonra söndürdüler, tekrar başladı. Kontrolden çıktı. Çevredeki yerleri tahliye ettiler. Şimdi müdahale ediyorlar. İnşallah kontrol altına alırlar. Yaklaşık 2 buçuk saattir yanıyor” dedi.

    “ÇOK FELAKET”

    Başka bir vatandaş da “Burası 2 dakika da alev aldı. Küçük bir trafoları varmış orada. 2 dakikanın içinde. Dumanlar falan çok felaket” ifadelerini kullandı.

    “ALEV ALMIŞ PATLAMIŞ”

    Patlama olduğunu söyleyen bir kişi ise “Tiner varmış. Beyaz eşyalar da bir anda alev almış patlamış. Aşağı yukarı 11.00 – 11.30 gibi başladı. Yaralanan olmadı” şeklinde konuştu.

  • Kedilerin patilerini ve kuyruklarını kestiler

    Kedilerin patilerini ve kuyruklarını kestiler

    İstanbul Esenlerde’de kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce bir kedinin bacağı diğerinin ise kuyruğu kesildi. Hayvanseverler tarafından yaralı halde bulunan kediler, tedavi edildikten sonra yuvaya verildi.

    Esenler Metro İstasyonu önünde geçen ay çevre sakinleri tarafından beslenen kedilerinden biri ön bacağı diğeri ise kuyruğu kesik halde bulundu. Hayvanseverler tarafından bacağı kesilen kedi özel bir klinikte tedavi ettirdikten sonra yuvaya verildi.

    “ÖZEL KLİNİKTE 1 AY BOYUNCA TEDAVİ GÖRDÜ”

    Çevre sakinlerinden Elay Algül, “Bundan 1 ay önce patileri kesilen kedi gördük. Biz bunu belediye ekiplerine bildirdik fakat ekiple saatler sonra geldi. Sonra onu kafese koyup özel bir kliniğe götürdük. Bu klinikte 1 ay boyunca tedavi gördü. Veterinerin belirttiği kadarıyla bir insan tarafından kesilmiş. Biz buraya gelip kedileri besliyoruz fakat kuyrukları, kulakları ve patileri kesilen kediler görüyoruz. İnsanlar fazlasıyla duyarsız. Belediyelerin hem kısırlaştırma yapmalarını hem de bilinçlendirici afişler asmalarını istiyoruz. Biz burada hayvansever olarak birkaç kişiyiz. Elimizden geldiğince su ve mama veriyoruz. İnsanlar duyarsız olduğu için ne yazık ki, bu tarz yaralamalar oluyor” dedi.

  • 9 Afgan, askeri kamuflajla gezerken yakalandı

    9 Afgan, askeri kamuflajla gezerken yakalandı

    Türkiye’de son zamanlarda tartışmaların odağında olan ve Türkiye’ye kaçak yollarla girmeye çalışan Afgan göçmenler İstanbul Zeytinburnu Kazlıçeşme Sahili’nde askeri kamuflajla gezerken yakalandı.

    Yasadışı yollarla Türkiye’ye doğru göç halindeki Afgan göçmenlerle mücadele kapsamında Türkiye-İran sınırına 295 kilometrelik beton duvar örülüyor.

    Türkiye’ye olası yeni bir göç dalgasını önlemek amacıyla çalışmalara devam edilirken İstanbul’da 9 Afgan askeri üniformayla gezerken yakalandı.

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada 9 göçmenin sınır dışı edilmek üzere İstanbul İl Göç İdaresi’ne gönderildiği belirtildi.

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, 21 Temmuz Çarşamba günü Zeytinburnu Kazlıçeşme Sahili’nde görüntülenen ve bazı sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılan askeri kamuflajlı Afganistan uyruklu M.R. (27), Z.C. (25), R.N. (18), A.H. (25), A.A. (22), M.U. (18), C.T. (21), H.R. (21) ve H.O. (21) isimli 9 kaçak göçmeni dün yakaladı.

    Göçmenlerin herhangi bir suç veya terör örgütü ile bağlantısı bulunmadığı belirlendi. Göçmenlerin sınır dışı edilmek üzere İstanbul İl Göç İdaresine sevk edildiği belirtildi.

  • Dünür dehşetinde yeni görüntüler ortaya çıktı

    Dünür dehşetinde yeni görüntüler ortaya çıktı

    İstanbul Beyoğlu Örnektepe’de, dayısına sığınan eşini geri götürmek isteyen damat tarafı ile gelin tarafı arasında çıkan silahlı kavga cep telefonu ile görüntülendi. Görüntülerde, taraflar arasında yaşanan tartışma ile Mürsel Ağrı’nın üç kişiyi silahla vurması görülüyor.

    Örnektepe Mahallesi’nde eşiyle bir süredir sorunlar yaşayan Hacer Giray, dayısının evine sığındı. Hacer Giray’ı eve dönmeye ikna edemeyen kocası Enes Berk Giray, yanına babası Hulusi Giray ve amcasının oğlu Burak Giray’ı da alarak eşinin dayısı Mahmut Akçay’ın evinin bulunduğu sokağa geldi. Sokakta Hacer Giray’ın yakınları ile tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Hacer Giray’ın kuzenleri Beytullah ve İrfan Akçay tabanca ile vuruldu. Bu sırada yaşananları duyarak olay yerine gelen Hacer Giray’ın babası Mürsel Ağrı, belinden çıkardığı tabancayla dünürü Hulusi Giray, damadı Enes Berk Giray ve Burak Giray’a ateş ederek kafalarından vurdu.

    YAŞANAN TARTIŞMA VE CİNAYET ANI KAMERADA

    Taraflar arasında yaşanan tartışma ve sonrasında Mürsel Ağrı’nın 3 kişiyi vurması cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi. Görüntülerde tarafların tartışması ve araya girenlerin olayı yatıştırmaya çalışması görülüyor. Bu sırada Mürsel Ağrı belinden çıkardığı silahla dünürü Hulusi Giray, damadı Enes Berk Giray’ı ve damadının kuzeni Burak Giray’ı vuruyor. Yerde yatan üç kişinin daha sonra kafalarına ateş ediyor.

  • Otobüste tekme tokat maske kavgası

    Otobüste tekme tokat maske kavgası

    İstanbul Üsküdar’da otobüste yolculuk yaptıkları esnada maske takmadığı iddia edilen 2 yolcu ile diğer yolcular arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle otobüsün içinde maske takmayan 2 kişi diğer yolcular tarafından tekmelerle darp edildi. O anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.

    Üsküdar’da seyir halinde olan içi yolcu dolu bir otobüste yaşandı. İddiaya göre otobüste yolculuk yaptıkları sırada maske takmayan 2 yolcu ile diğer yolcular arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesiyle otobüs içerinde kavga çıktı. Tekme ve yumrukların havada uçuştuğu kavgada maske takmayan kişiler diğer yolcular tarafından darp edildi. Kavgayı çığlıklar içerisinde izleyen diğer yolcular ise büyük panik yaşadı.
    Otobüste maske takmama nedeniyle çıkan tekmeli yumruklu kavga vatandaşın cep telefonu kamerasınca saniye saniye kaydedildi.

  • Bebeğine işkence ettiği iddia edilen babaya meydan dayağı

    Bebeğine işkence ettiği iddia edilen babaya meydan dayağı

    İstanbul Şişli’de bir apartmanın bodrum katında Suriyeli babasıyla yaşayan Seyf isimli bebeğin ağlama seslerine inen komşuları, bebeğin vücudunun yaraları gördü. Seyf bebek hastanede tedavi altına alınırken, babayı mahallede gören komşuları darbetti.

    Olay, dün sabah saatlerinde Şişli Kurtuluş’ta meydana geldi. İddiaya göre, apartmanın bodrum katından bebeğin ağlama seslerini duyan üst kat komşusu Zilan Akman ve arkadaşı Safa Bayad aşağı indi. Apartman boşluğundaki pencereden bakan Zilan Akman babasıyla yaşayan 1,5 yaşındaki Seyf isimli bebeğin titreyerek ağladığını gördü. Bebeğin yanına giden Akman, vücudunda morluklar ve yaralar gördü. Durumu polise bildiren Akman, bebekle birlikte hastaneye gitti. Seyf bebek hastanede tedavi altına alınırken, Suriyeli baba ise gözaltına alındı. İfadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı öğrenilen Suriyeli baba evinin önünde mahalleli tarafından darbedildi.

    “BEBEĞİN HER YERİNE SİGARA YANIKLARINI GÖRDÜK”

    Zilan Akman “Bebek ağlama sesine indik aşağıya, apartman boşluğunun orada bir cam var oradan baktık. Çocuk yere çömelmiş titriyor ve ağlıyordu. İçeriye girdik. Bebeğin her yerinde sigara yanıklarını gördük. Polisi aradık. Polisle beraber bebeği hastaneye götürdük. Çocuk şu an tedavi altında durumu iyi değil. Bir aydır burada kalıyorlar, annesi 3 aylıkken terk etmiş memleketine gitmiş. Daha önce de babası bebeğini sürekli bırakıp gidiyordu. Arkadaşım Arapça biliyor. Ayağına ne olduğunu anlat diye söyledi. Çocuk yerden sigara paketini aldı yaralarına bastı. Doktor da gördü zaten sigara yanığı olduğunu söyledi. Hastanede bir gün çocuğun yanında kaldım. Sonra kurumdan geldiler beni gönderdiler. Bebeğin çektiği acıya büyük bir insan dayanamaz, babanın yarım saat önce serbest bırakılıp eve geldiğini söylüyorlar. Biz Seyf bebek için adalet istiyoruz” dedi.

    “VÜCUDUNA BAKTIK HER YERDE MORLUK VARDI”

    Safa Bayad “Bir ses geldi. Çocuk çok bağırıyordu. Aşağıya indik, çocuğun çok korktuğunu gördük. Çocuğun vücuduna baktım her yerde morluk vardı. Her yerde kan vardı. Çok kötü durumdaydı. Hemen polisi aradık” dedi.

    “ÇOCUĞUNU HER GÜN BAŞKA BİRİLERİNE BIRAKIYORDU”

    Komşu Kazım Akman “Sabah kızım aradı. Alt kattan çocuk sesi geldiğini söyledi. Aşağı inip bakmış, çocuk çığlık atıyor ve titriyordu. Sonra hastaneye götürdüler. Tırnağında yara vardı çocuğun, can havliyle çocuk kendi tırnağını söküyor. Kızım ‘Ne yapalım’ diye sordu. Ben de hemen polisi arayın dedim. Babasının böyle bir şey yapacağını beklemiyorduk. Çocuk şu an tedavi altında. Eğer babası bunu yaptıysa en ağır ceza neyse onu almasını istiyoruz. 25 gündür burada kalıyordu. Çocuğunu her gün başka birilerine bırakıyordu. Daha önce cezaevine girdi. Çocuğu başkasına bırakmıştı. Çocuğun babası seviliyordu mahallede ama çocuğun vücudunu hiç görmemiştik. Sigara izlerini görmemiştik. Görseydik müdahale ederdik. Çocuğu annesi terk etmiş. Çocuğun videosunu attılar bana bakamadım. Adalet yerini bulsun. Adam başımıza musallat olsun öldürelim mi? Nasıl bunu bırakıyorlar. Toplumda böyle insanın bir dakika durması zarardır.” dedi.

    “ÇOCUĞUN VÜCUDUNDAKİ YARALARDAN HABERİMİZ YOKTU”

    Burhan Aygün “Lokantadaki esnafın elinde görüyorduk bebeği. Bir işi olup acil gitmesi gerektiğini söylüyordu. Biz de inanıyorduk. Çocuğun vücudundaki yaralardan izlerden hiç haberimiz yoktu. Bebeğin bazen ağlama sesleri geliyordu. Biz normal bebek ağlaması sesi zannediyorduk.” dedi.

    “BABASI ÇOCUĞA HER ZAMAN VURUYOR”

    Türkçe konuşamayan Suriye uyruklu Cemal isimli bir kişi, kendisini tercüme eden Safa Bayat aracılığıyla şöyle konuştu: “Bazen aynı evde kalıyoruz. Babası çocuğa her zaman vuruyor. Yemek vermiyor. Kötü muamele yapıyor. Akli dengesi yerinde değil”

  • Hırsızlık için girdi, pencerede mahsur kaldı

    Hırsızlık için girdi, pencerede mahsur kaldı

    İstanbul Sultangazi’de, hırsızlık amacıyla eve giren bir kişi, ev sahibinin fark etmesi üzerine arka balkondan kaçmak istedi. Yakalanacağını anlayan hırsız, balkondan yan binaya geçmeye çalışırken, pencereye tutunup, mahsur kaldı. Ev sahibi ve sokaktakilere adeta yalvaran şüpheli bir anlık boşluktan faydalanıp, balkondan kaçtı.

    İstanbul Sultangazi’de akşam saatlerinde bir binanın üçüncü katına çıkan bir kişi, dairenin kapısını çaldı. Kapıyı açan olmayınca evde kimsenin olmadığını anlayan hırsız, kısa bir süre sonra kapıyı manyetik bir kartla açarak içeri girdi. Bir süre içeride oyalanan hırsız daha sonra yatak odasına yöneldi. Çekmeceleri ve dolapları karıştıran hırsız, bina içerisinden gelen sesler üzerine kaçmak istedi. Yakalanmamak için kaçmaya çalışan hırsız, evin arka balkonundan yan binaya geçti. Yan binadakilerin fark etmesi üzerine geri gelen hırsız, ilk girdiği dairenin penceresine tutundu.

    BİNA SAKİNLERİNE ADETA YALVARDI

    Yakalanmamak için yaklaşık 10 metre yükseklikte mahsur kalan hırsıza ev sahibi Şefika Yeşil ve bina sakinleri tepki gösterdi. Pencereye tutunan hırsız, bina sakinlerine kendisini bırakmaları için adeta yalvardı. Kısa bir süre sonra ise tutunduğu pencereden balkona geçen hırsız, kaçmayı başardı. O anlar ise bir kişinin cep telefonu kamerasına yansıdı. Görüntülerde, pencereye tutunan hırsızın kendisine tepki gösteren bina sakinlerine “düşeceğim” dediği duyuluyor.

    “VİCDANIM RAHAT ETMEDİ”

    Olay anını anlatan ev sahibi Şefika Yeşil, “İşten geldim. Dairemizin kapısının açık olduğunu gördüm. Açık bulunca ben ‘eşim gelmiştir’ diye düşündüm. Baktım eşimin ayakkabısı evde yok. Yukarı komşuma seslenerek kapının kırıldığını, eve hırsızın girdiğini söyleyerek yardım istedim. Bu esnada hırsız benim sesimi duyunca kaçmak istemiş. Ama camda asılı kalmış. Camda asılı kaldığını gördüm. Camdan önce yan binadaki komşunun dairesine girmeye çalışmış. Asılı kalınca ben bir şey yapamadım. Bana ‘abla ne olursun ben buradan düşeceğim, canımdan olacağım’ dedi. Bende bir şey yapamayacağımı, karışmayacağımı söyledim. Komşularımız müdahale etmememi istedi. Benim bu sefer vicdanım rahat etmedi. Bu sefer tutunacak yeri buldu. Kaçtı, gitti, yakalayamadık. Daha sonra eve girip ayakkabısını alıp binadan çıkıp gitti” dedi. Şefika Yeşil’in evine giren hırsızdan şikayetçi olurken, polisin olayla ilgili soruşturması devam ediyor.