Kategori: İstanbul

  • Başına zorla kolonya döküp sosyal medyada yayınlamıştı! Dava düştü

    Başına zorla kolonya döküp sosyal medyada yayınlamıştı! Dava düştü

    İstanbul Bağcılar’da 53 yaşındaki İhsan Ö.’nün başına zorla kolonya döktüğü ve maske taktığı videoyu sosyal medyada paylaşan Osman K.’nın 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava karara bağlandı. Mahkeme, İhsan Ö.’nün şikayetçi olmaması üzerine davayı düşürdü.

    Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci dur uşmaya sanık Osman K., ile müşteki İhsan Ö. katıldı. Sanık Osman K. duruşmadaki savunmasında suç işleme kastının olmadığını belirterek, “Müştekiyi aynı mahallede oturmamız sebebiyle yıllardır tanırım. Olay günü de sadece şaka amaçlı yapmış olduğum bir davranış üçüncü bir kişi tarafından kayda alınmış ve internet ortamında yayınlanmış. Tüm bu durumun yanlış bir anlaşılmadan kaynaklandığını düşünüyorum. Beraatime karar verilmesini istiyorum” dedi. Duruşmada ifade veren müşteki İhsan Ö., de “Sanığı mahalleden tanımaktayım, olay günü biz şakalaşıyorduk, şikayetçi değilim” dedi.

    DAVA DÜŞTÜ

    Duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, müştekinin şikayetçi olmaması sebebiyle davanın düşürülmesini talep etti. Mahkeme de müştekinin şikayetçi olmadığı, atılı eylemin şikâyete tabi olduğu ve şikâyet yokluğu sebebiyle davanın düşürülmesine karar verdi.

    İDDİANAME

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Osman K.’nın 19 Mart 2020 tarihinde müşteki İhsan Ö.’yü yanına çağırdığı, yüzüne maske takarak “Virüs vakasına yakalanmış, acil müdahale timi geldi” diyerek müştekinin kafasına sıvı bir madde döktüğü belirtilmişti. Osman K.’nın sözlerine “Tamam tamam aferin sana kesinlikle kimseye bulaşmıyorsun” diyerek devam ettiği anlatılan iddianamede, söz konusu videoyu sosyal medya platformunda paylaştığı anlatılmıştı. Videonun müştekinin oğlu Ahmet Ö. tarafından görüldüğü ve şikâyette bulunulduğu kaydedilen iddianamede, Osman K.’nin “Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek” suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istemişti.

  • Mesafeye uyarısına bıçakla tehdit: Seni süzgece çeviririm

    Mesafeye uyarısına bıçakla tehdit: Seni süzgece çeviririm

    İstanbul Kadıköy’de kısıtlama günü markette alışveriş yapan bir kişiye sosyal mesafe kuralına dikkat edelim diye uyardığı kişi tarafından bıçak çekildi. Kendisini uyardığı için sinirlen adam bıçağını savurarak “seni burada süzgece çeviririm” diye tehditte bulundu.

    Olay, sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu Pazar günü saat 12.00 sıralarında Kadıköy’de bulunan bir markette meydana geldi. Edinilen bilgiye göre Hamdi Keskik alışveriş için markette gitti. Alışverişini tamamlayan Keskik ödeme yapmak için kasaya doğru yönelerek sıraya girdi. O esnada kasa sırasında bekleyen bir kişiye ilerlemesini belirterek, sosyal mesafe kuralı konusunda uyarıda bulundu. Mesafe kuralına uyalım dendiği için deliye dönen şahıs küfürler ederek Keskik’e hakarette bulundu. Bununla da kalmayan şahıs cebinden çıkarmış olduğu bıçağı Keskik’e doğru çekti. Öfkeden gözü dönen kişi daha sonrasında bağırarak “ benim canımı sıkma seni süzgeçe çeviririm” diyerek tehditler yağdırdı. Öfkeden gözü dönen adamı ise marketteki diğer vatandaşlar susturmaya çalıştı. Markette alışveriş yapan bayan vatandaşlar ise konuya dahil olarak şehir magandasını haksız bularak terbiyeli olması konusunda uyardı. Bayan müşterilerin tepkisi karşısında bıçak çekip tehdit eden kişi önce özür diledi sonra uyarılarda bulunan kişiye “ Market çıkışı fırının oraya gel “ diyerek tehditlerini yeniledi.

    “Seni süzgece çeviririm diye tehditte bulundu”

    Sokağa çıkma kısıtlamasında ihtiyaçlarını almak üzere markete gittiğini belirten Hamdi Keskik, “İhtiyaçlarım için sabah markete gittim. Gayet sosyal mesafemi koruyarak bulunmuş olduğum noktadaydım. Ürünlerimi kasaya indiriyordum. Önümdeki arkadaşta kasa boş olmasına rağmen ilerlemiyordu. Gayet nazikçe mesafeyi korumak adına uyarıda bulundum. Sanki o anı bekliyordu çıldırmış bir deliye döndü. Hakaret ederek “ seni süzgeçe çeviririm” diyerek çok çirkin hakaretler etti. İşin boyutu değiştiği için o anları video kayıta aldım” dedi

    “Seni “asıp keserim diyerek bıçak çıkardı”

    Şehir magandasının video kayıta alındığını görünce kendisine bıçak çekildiğimi belirten Keskik, “Ben video çekmeye başlayınca hemen “ sen beni tanıyor musun? Seni asıp keserim” diyerek bıçak çekmeye başladı. Ben sakinliğimi korumaya çalıştım. Beni sonrasında tehdit ederek köşedeki fırının orda seni bekliyorum dedi. Ben alışverişimi yapıp dediği yere gittim. Gelseydi polis çağıracaktım” şeklinde konuştu.

    “Bu olaydan ben yaralanmadım ama başkası yara alabilir”
    Olay karşısında soğuk kanlı davranıp yara almadan atlattığını belirten Hamdi Keskik“ Ben bu olaydan yara almadım ama başkasının başına daha kötüsü gelebilir. İcabında dışarıda bıçaklayabilirdi. Ben böyle kişilerin ülkemizden temizlenmesini istiyorum” ifadeleri kullandı.

  • Fiyatta anlaşamayınca testere ile saldırdı

    Fiyatta anlaşamayınca testere ile saldırdı

    İstanbul Pendik’te ısıtıcı almak için dükkana gelen 3 şahıs, fiyatta anlaşamadığı işyeri sahibi baba ile oğluna bıçak ve testere ile saldırdı. Çıkan kavgada baba ve oğul yaralandı.

    Olay, Pendik’te bulunan bir hurdacı dükkanında meydana geldi. İddiaya göre, ısıtıcı almak için dükkana gelen 3 şahıs fiyat konusunda işyeri sahibi olan baba ve oğul ile anlaşamayınca tartışma çıktı. Sözlü başlayan tartışma bir anda yumruklu kavgaya dönüştü.

    Arkadaşlarını da çağırdılar

    Müşteri olarak geldikleri iddia edilen şahıslar kavganın büyümesi üzerine olay yerine arkadaşlarını da çağırınca 4 kişi daha baba ve oğulun hurdacı dükkanına geldi. Saldırgan şahıslar, dükkan içerinde bulunan bıçak ve testere ile baba ve oğula saldırdı. Yaşanan olay sonrası iş yeri sahibi olan Veysel U. ile oğlu Akli U. yaralandı. Saldırgan şahıslar ise kaçarak olay yerinden uzaklaştı.

    Olayı anlatan Beytullah Güldane, “Ben arkadaşımla birlikte şuradan geçiyorduk. Yoldan bir baktık, kavga var. Adamlar sopalı. Adam baygın bir şekilde yerde kanlar içinde. Baygın bir şekilde vurmaya başladılar sopayla sonra. Ambulansı falan aradım. Acil 112’yi, polis imdadı aradım gelsinler diye. Ondan sonra adamlar bizim üzerimiz üzerimize geleceği için biz de korktuk. Testere ile saldırdılar. Bıçakla saldırdılar. Sopayla saldırdılar. Silah vardı. Adamın belinde iki yaralı var” dedi.

  • Feminist Gece Yürüyüşü’ne 13 gözaltı

    Feminist Gece Yürüyüşü’ne 13 gözaltı

    İstanbul Valiliği, Beyoğlu’nda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen “Feminist Gece Yürüyüşü”ne katılan 13 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

    İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamada, “Beyoğlu’nda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle çeşitli gruplarca “Feminist Gece Yürüyüşü” adı altında yapılan eylem sonrasında slogan atan gruba ait görüntüler incelenmiştir. Konuya ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığı talimatları doğrultusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerince 10 Mart’ta düzenlenen operasyonda açık kimlikleri tespit edilen 18 şüpheli kişiden biri yaşı küçük, toplam 13 şüpheli 10 Mart’ta yakalanmıştır. Konuyla ilgili soruşturma devam etmektedir” denildi.

  • İstanbul’un en büyük koronavirüs test laboratuvarı… Günde 10 bin test yapılıyor

    İstanbul’un en büyük koronavirüs test laboratuvarı… Günde 10 bin test yapılıyor

    Günde yaklaşık 100 bin koronavirüs testinin yapıldığı İstanbul’daki laboratuvarlardan en büyüğü Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi laboratuvarı. Burada günde 10 bine yakın test sonucu çıkıyor. Laboratuvardaki çalışmalar Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından görüntülendi. Hastanedeki çalışmalarla ilgili bilgi veren İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Laboratuvar Direktörü Uz. Dr. Cemal Kazezoğlu, “İlimiz şu anda turuncu kapasitede. Biz daha çok test yaptığımız için daha çok vaka yakalıyoruz o nedenle turuncudayız şu anda.”dedi. Dr. Kazezoğlu, ” Eğer bu yeni normal döneminde bu kısıtlı sosyalleşmeye hep birlikte ilan edilmiş kurallara uyarak sahip çıkarsak, buna özen gösterirsek turuncu sarıya, sarı maviye dönebilir” diye konuştu.

    İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün İstanbul’da bu alanda hizmet veren 14 laboratuvarı var. Ayrıca ill sağlık müdürlüğünün yetkilendirdiği 63 özel laboratuvar bulunuyor. Bu laboratuvarların günlük toplam test sayısı yaklaşık 100 bine kadar çıkıyor. Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki laboratuvar cihaz kapasitesi ve çalışan açısından en büyüğü. Hastanenin laboratuvarında uzmanlar ve personelden oluşan 40 kişilik ekip çalışıyor. Laboratuvarda gelen numuneleri önce numaralandırıyor, pencere bölümlü odalarından kayıt ediliyor, sonrasında izolasyon yapılan numuneler, PCR cihazları ile sonuçlandırılıyor. Numunelerin sonuçları bilgisayar ekranında da tek tek inceleniyor. Uzman ekip tarafından yapılan çalışmaların ardından sonuçlar 4 ila 8 saat arasında hastalara Sağlık Bakanlığı’na ait olan e-nabız üzerinden dijital ortamda ulaştırılıyor.

    MUTASYON TESTLERİ

    Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi koronavirüs test laboratuvarında mutasyon araştırmaları ve testleri de yapılıyor. Pozitif çıkan numunelerde, Güney Afrika, İngiltere, Brezilya gibi tanımlanmış mutasyonlara bakılıyor. Ayrıca mutasyondan şüphe edilip ancak taramayla görülemeyen şüpheli örnekleri de Ankara’ya Sağlık Bakanlığı’nın Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ndeki laboratuvara gönderiliyor.

    “40 KİŞİLİK BİR EKİP ÇALIŞIYOR”

    İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Laboratuvar Direktörü Uz. Dr. Cemal Kazezoğlu, laboratuvarlar hakkında bilgi vererek, “Bizim İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü olarak 14 tane laboratuvarımız var İstanbul’da bu hizmeti veren. Bunlardan en büyük kapasiteli olan şu anda konuştuğumuz Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi kovid test merkezi. Buraya gelen örnekler, burada yaklaşık 40 kişilik bir ekip çalışıyor. Gelen örnekler öncelikle kabuller, değerlendirmeleri yapılıyor. Daha sonra izolasyon aşamasına, sonrasında da PCR çalışmasına alınıyorlar. Çıkan sonuçlar yapay zeka yardımıyla uzman arkadaşlarımız tarafından değerlendirilip onaylanıyor” dedi.

    “HEPSİNİN TOPLAM KAPASİTESİ 90-100 BİN”

    Dr. Kazezoğlu, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki laboratuvar konusunda da bilgi vererek, “En büyük dememin sebebi; cihaz kapasitesi, uzman sayısı, çalışan sayısı açısından. Bu laboratuvarda bizim günde 10 bin test çalıştığımız günler oldu” dedi.

    Kazezoğlu, İstanbul’daki diğer laboratuvarlar konusunda ise, “Şu an itibariyle öyle sayılarımız yok daha az sayıda test çalışılıyor gelen örnek sayısı az olduğu için ama günde 10 bin test verdiğimiz zamanlar olmuştu. İstanbul’da da İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yönetilen 14 laboratuvar günlük toplam 60-65 bin ortalama test kapasitesine sahip. Bu kadar şu an çalışılmıyor, o kadar örnek gelmiyor ama oraya kadar çıkabiliyor. Ayrıca 63 tane özel laboratuvar var yetkilendirdiğimiz, yetki vermiş olduğumuz. Hepsinin toplam kapasitesi 90-100 bin arasına kadar çıkabiliyor. Biz Kasım ayında pandeminin yoğun yaşandığı günlerde, Kasım ortasında bu rakamları gördük. Şu an itibariyle sayılarımız bu düzeyde değil, düştü” ifadelerini kullandı.

    “PCR POZİTİF ÖRNEKLERDE İLAVETEN MUTASYON ÇALIŞMASI YAPIYORUZ”

    Dr. Cemal Kazezoğlu, laboratuvarlarda yapılan mutasyon çalışmaları konusunda da bilgi vererek, “Aşağı yukarı 1 aydır Bakanlığımız sağlanan kitlerle mutasyon tarama çalışmaları yapıyoruz. Bu laboratuvar o konuda da öncü olarak ilk mutasyon çalışmalarına başlayan laboratuvardır. Daha sonra şu anda diğer kamu laboratuvarlarımızda, 10 laboratuvarımızda mutasyonlu tarama kiti dediğimiz kitlerle çalışma yapılıyor. PCR pozitif örneklerde ilaveten mutasyon çalışması yapıyoruz. Güney Afrika, İngiltere, Brezilya gibi tanımlanmış mutasyonlara bakıyoruz. Ayrıca mutasyondan şüphe ettiğimiz ancak taramayla göremediğimiz şüpheli örnekleri de Ankara’ya Sağlık Bakanlığı’nın Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ndeki laboratuvarına gönderiyoruz. Acaba farklı bir mutasyon var mı diye onlar daha ileri, bir üst teknolojiyle orada değerlendirmesini yapıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “TURUNCU SARIYA, SARI MAVİYE DÖNEBİLİR”

    Dr. Kazezoğlu, şöyle devam etti:

    “Arkadaşlarımız sağ olsun, Allah hepsinden razı olsun, 11 Mart’tan beri giderek artan bir tempoyla çalışmaya devam ediyorlar. Çok fazla dinlenmeye fırsatları da olmuyor. Burada ne zaman ki bu salgın artık iyice küçülme noktasına gider bizlerde o zaman dinlenmiş olacağız. Ama şu an hala daha çalışmaya hep beraber ekip olarak devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı yeni normalleşme dönemine girdik. İlimiz şu anda turuncu kapasitede. Biz daha çok test yaptığımız için daha çok vaka yakalıyoruz o nedenle turuncudayız şu anda. Bu hem ekonomik hem de sosyolojik temeli olan bir durum. İnsanlar yoruldular artık kapanmaktan, sosyalleşme ihtiyacı içindeler. Biz bunu anlıyoruz ama bu dönemin hep beraber toplum olarak birlikte sahip çıkmamız gereken bir dönem olduğunu düşünüyorum. Eğer bu yeni normal döneminde bu kısıtlı sosyalleşmeye hep birlikte ilan edilmiş kurallara uyarak sahip çıkarsak, buna özen gösterirsek turuncu sarıya, sarı maviye dönebilir. Bu tamamen bizim elimizde ama sadece sağlık çalışanlarının elinde olan bir durum değil. Toplum olarak hep beraber burada dayanışma içinde, kurallara uyarak sahip çıkarak davranmamız lazım” diye konuştu.

  • İstanbul’da Salı günü 3 ilçede 17 saatlik su kesintisi

    İstanbul’da Salı günü 3 ilçede 17 saatlik su kesintisi

    İstanbul’da Büyükçekmece, Çatalca ve Silivri’de Büyükçekmece Arıtma Tesisleri – Mimarsinan su dağıtım hattında gerçekleştirilecek olan yenileme çalışmaları nedeniyle 17 saatliğine Salı gününden itibaren 17 saatliğine su kesintisi yaşanacağı açıklandı.

    İSKİ’den yapılan açıklamada, “Büyükçekmece Arıtma Tesisleri – Mimarsinan su dağıtım hattında gerçekleştirilecek olan yenileme çalışmaları nedeniyle; 09 Mart 2021 Salı günü 22.00 ile 10 Mart 2021 Çarşamba günü 15.00 saatleri arasında, aşağıda belirtilen bölgelere 17 saat süreyle su verilemeyecektir.” denildi.

    Su alamayacak bölgeler ise şöyle açıklandı:

    “Büyükçekmece İlçesi: Mimarsinan, Muratçeşme, Türkoba, Mimaroba, Sinanoba, Ekinoba, Ulus, Hürriyet, Ahmediye, Güzelce, Bahçelievler, Yenimahalle, Kumburgaz, Kamiloba ve Celaliye Mahalleleri.

    Çatalca İlçesi: Çakıl, Ovayenice, Elbasan, Ferhatpaşa, Kaleiçi ve Muratbey Mahalleleri.

    Silivri İlçesi: Yenimahalle, Cumhuriyet, Mimarsinan, Selimpaşa ve Semizkumlar Mahalleleri ile Çanta Mahallesi’nin üst kotları.”

  • Ekrem İmamoğlu hakkında ‘hapis’ cezası istemi

    Ekrem İmamoğlu hakkında ‘hapis’ cezası istemi

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, dönemin Ordu Valisi Seddar Yavuz’a hakaret ettiği iddiasıyla açılan davanın altıncı duruşması görüldü. Duruşmada İmamoğlu hakkında, ‘hakaret ve küfür ettiği’ gerekçesiyle hapis cezası verilmesi talep edildi.

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 5 Haziran tarihinde İstanbul’a dönüş için gittiği Ordu-Giresun Havalimanı’nda yaşanan ‘VIP’ tartışması sırasında, dönemin Ordu Valisi Seddar Yavuz’a hakaret ettiği öne sürülmüş, Ordu Valiliğince İmamoğlu hakkında dava açılmıştı.

    ‘Ses kısıklığı’ nedeniyle yanlış anlaşıldığı iddiası

    Bugün Ordu 4. Asliye Mahkemesi’nde görülen altıncı davada, tanıklar dinlendi. Tanık sıfatında bulunan Ordu’nun Gülyalı ilçesi Belediye Başkanı Ulaş Tepe, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun miting sonrası belediyeyi ziyaret ettiğini ve yorgun olduğunu, olay sırasında da kendisinin yanında bulunduğunu söyledi. Tepe, “Vali itlik yapmıştır” ifadesinin aslının “Vali basitlik yapmıştır” olduğunu, ses kısılmasından dolayı yanlış anlaşılma olduğunu öne sürdü.

    İmamoğlu’nun yakın koruması olan tanık Mustafa Akın da, yoğun bir tempo ile süren mitingler sonrası yaşanan ses kısıklığından dolayı ifadelerin yanlış anlaşıldığını iddia etti.

    Savcılık mütalaası talebi: ‘Hapis cezası ve kamu haklarından da yoksun bırakılması’

    Savcılık makamınca sunulan mütalaada, “Halen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapan sanık Ekrem İmamoğlu’nun seçim çalışmaları nedeniyle Karadeniz Bölgesi’ne geldiği, 5 Haziran 2019 günü ise Ordu iline geldiği ve aynı gün saat 22.20 sıralarında Ordu ilinden ayrılmak üzere Ordu-Giresun Havalimanı’na gelerek, VIP salonundan geçmek istediği, VIP salonundan geçmesine izin verilmemesi üzerine olay tarihinde Ordu Valisi olarak görev yapan Seddar Yavuz’a hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada, dosya içerisinde mevcut televizyon kanallarından alınan görüntülerde sanık Ekrem İmamoğlu’nun olay yerinde bulunan ve dosya kapsamında dinlenen bir kısım tanıklara hitaben ‘vali itlik yapmıştır, aynen iletin vali itlik yapmıştır’ şeklinde söz söylemek suretiyle Seddar Yavuz’a gıyabında ve olay yerinde bulunan tanıklarla ihtilat ederek hakarette bulunduğu ve bu şekilde üzerine atılı kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret suçunu işlediği anlaşılmakla sanık Ekrem İmamoğlu’nun TCK’nın 125/1, 125/3-a, 125/4 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, sanığın hapis cezası ile mahkumiyeti halinde TCK’nın 53/1 maddesinde yazılı bulunan hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi talep ve mütalaa olunur” denildi. Mütalaada talep edilen cezanın, 6 aydan 2 yıla karşılık geldiği öğrenildi.

    İmamoğlu’nun avukatı ek süre talep ederken, mahkeme ertelendi.

  • 21 katlı apartmanın 12’nci katından düştü

    21 katlı apartmanın 12’nci katından düştü

    İstanbul Esenyurt’ta, yaşadığı site içindeki 21 katlı apartmanın 12’nci katından aşağı düşen 16 yaşındaki İsmail Ababey hayatını kaybetti. Gencin düştüğü anlar çevredeki bir binanın güvenlik kamerasına yansıdı.

    Olay, dün öğlen saatlerinde Esenyurt Gökevler Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, site içinde bulunan 21 katlı apartmanın 12’nci katında yaşayan İsmail Ababey bilinmeyen bir nedenle aşağı düştü. Yaşananları gören vatandaşlar, durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaptıkları kalp masajına rağmen 16 yaşındaki genci kurtaramadı. Elinde telefon ve kulağında kulaklık bulunan gencin ölümünün, intihar ve cinayet şüphesi taşımadığı öğrenildi. Polis ekiplerinin olay hakkındaki incelemesi devam ediyor.

  • Bilim Kurulu üyesinden kötü haber

    Bilim Kurulu üyesinden kötü haber

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, koronavirüs pandemisinde “yerinde karar” döneminin başlamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Yavuz, İstanbul’daki son durumu da değerlendirdi ve “İstanbul, ilçeler arası nüfus geçişinin çok fazla olduğu bir il. Bu nedenle açılmalarla ilgili kararlar, ilçe değil il bazında alınmalı. Son bir haftadır test pozitiflik oranları ve vaka sayısında bir artış gözlüyoruz. Bu nedenle İstanbul’da tam açılma için henüz erken” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, illere göre vaka oranlarının açıklanmasının ardından yerinde yönetim dönemine geçilen Türkiye’de, il pandemi kurullarının gözeteceği kriterleri anlattı. İl pandemi kurullarının birtakım eşik değerlere göre açılma ya da kısıtlama kararlarına gideceğini belirten Prof. Dr. Yavuz, “100 bin nüfusta son 7 günde görülen enfeksiyon insidansına (yeni olguların nüfusa oranı) bakılacak. Bu insidans belli eşik değerlerin altına düştüğü zaman açılmaya gittiğinizde riski de düşürmüş oluyorsunuz. Daha güvenli bir yöntem. Şu an Türkiye’de o eşik değerlerin altında olan 10-20 kadar il var mesela. Buralar hem okullar, hem diğer kapalı olan yerlerin açılması anlamında daha güvendeler. Yalnız sadece oranlardaki düşüş değil, bu düşüşün süreklilik göstermesi de gerekiyor. Yani il pandemi kurullarının bakması gereken bir diğer parametre de tabii ki infeksiyon hızının haftalar boyunca düşüş trendi içinde gitmesi, yani artmaması. Düşüş olmuş ama artışa geçtiği bir ortamda açılmalara giderseniz o da sıkıntı yaratabilir” dedi.

    “SADECE NÜFUSA GÖRE ORANLAR DEĞİL, TEST POZİTİFLİK ORANLARI DA ÖNEMLİ”

    Sadece nüfusa göre oranlar değil test pozitiflik oranlarının da önemli bir parametre olacağına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, “Test pozitif oranlarının artması da istenmeyen bir durum. Yani salgının kontrolü açısından olumsuz bir durum. Ayrıca açılma olduğunda da (okul, kafeler vb), enfeksiyon kontrol önlemlerinin sıkı kurallarla belirlenmiş olması gerekiyor. İl pandemi kurulları bunların hepsini bir arada değerlendirerek kararlarını verecek” diye konuştu.

    “YERİNDE YÖNETİMDE İSTANBUL FARKLI DEĞERLENDİRİLMELİ”

    Yerinde yönetim kararlarında İstanbul gibi büyük şehirlerin farklı bir pozisyonda değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, bunun nedenini ise şu şekilde açıkladı: “İstanbul gerçekten hem iş akışı açısından hem de nüfus hareketliliği açısından farklı bir durumda. İlçeler arası hareketliliği çok fazla olan bir il. Onun için İstanbul’da il bazında kararlar alınmalı. İl pandemi kurulu burada ilçe ilçe de tespit edebiliyor enfeksiyon oranlarını ama bu şekilde çok geçiş olduğu için il bazında değerlenmek daha sağlıklı olur. Küçük yerlerde belki il pandemi kurulları diyelim bir köyde çok düşük bir enfeksiyon oranına göre açılma ya da bir köyde çok yüksek oralar nedeniyle kapanma kararı alabilir ama İstanbul’un bu anlamda diğer illere göre gerçekten daha farklı değerlendirmesi gerekir.”

    “HASTANE KAPASİTELERİ DOLU DEĞİL AMA TEST POZİTİFLİK ORANLARI ARTIYOR”

    İstanbul’daki oranların bir önceki haftaya göre yükselme eğiliminde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, bu nedenle tam açılma için henüz erken olduğunu belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bir önceki haftaya göre artış var. Bizim kendi hastanemizde ya da arkadaşlarımızla konuştuğumuzda, hafif bir kıpırdanma olduğunu söyleyebiliriz hem test pozitifliği oranları hem de vaka sayısı anlamında. Bu da biraz alarmda olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Demin söylediğim o azalma trendinin görülmesi ve devam etmesi gerekiyor. Şu anda henüz bu durum yok, hatta biraz yukarı doğru gidiyor test pozitifliği olarak da vaka sayısı olarak da. Her ne kadar hastanelerde bir kapasite sıkıntısı, yoğun bakım kapasitesinde bir doluluk olmasa da ki açılma kararlarında bunlar da önemli kriterler arasında yer alıyor, ağır hasta sayısının çok fazla olmaması iyi bir şey ama test pozitifliği oranlarında ve vaka sayısındaki yukarı doğru gidiş düşündürüyor. Bence İstanbul için tam açılma konusu şu an biraz erken gibi duruyor.”

    “UMARIM BU ARTIŞ MUTANT SUŞA BAĞLI DEĞİLDİR”

    İstanbul’daki artış eğiliminin mutant suşa bağlı olma riski olduğuna da değinen Prof. Dr. Yavuz, “Umarız ki bu artışın nedeni mutant suş değildir. Çünkü o zaman bu önlemler altında hız kesmemiz mümkün olmayacak ve önlemleri arttırmamız gerekebilecek demektir. Ama mutant suşun da özellikle V1’in (İngiltere varyantı) Türkiye’de yayıldığını biliyoruz. Bu nedenle temkinli olmakta çok fayda var. Ayrıca aşı sırası gelen herkesin bir dakika bile kaybetmeden aşısını olması, burada kritik önem taşıyor. Mutant suşun yayılmasını engellemek açısından da bir an önce aşılanmak çok büyük önem taşıyor” dedi.

    “ÇOCUKLARIN EĞİTİMSİZ KALMASI KOVİD’DEN DAHA TEHLİKELİ HALE GELDİ”

    Okulların açılmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Yavuz, şu uyarılarda bulundu: “Belli eşik değerlerin altına düşülse bile okullar açıldığında alınması gereken önlemlere dikkat edilmesi gerekiyor. Aileler çocuklarının maske kullanımına dikkat etmeli. Sınıfların kalabalık olmaması, öğrencilerin belli günler gitmesi, bu tip önlemlerin alınıp alınmadığını aileler de takip etmeli. Çocukların gerçekten artık eğitime dönmesi gerekiyor. Çok büyük öncelik haline geldi bu. Çünkü eğitimden eksik kalmaları, Kovid’in yarattığı tehlikelerden daha büyük bir hale geldi. Bu nedenle aslında her yerde eğitimi öncelemek gerekiyor. Çocukların da aileleri tarafından hem maske kullanımı, hem arkadaşlarıyla mesafelerini korumaları ve el temizliği ile hijyen konusunda eğitilmelerini tavsiye ediyorum. Ayrıca çocuk hastayken kesinlikle okula gönderilmemeli. Bu özellikle önemli. Çünkü çocuklar aslında hastalıktan çok etkilenmese de hastalığın yayılımı açısından risk yaratıyor bu. Ayrıca evde riskli biri varsa (komorbit hastalığı olan biri ya da risk grubu bir yaşlı), eğer mümkünse okula giden çocukla aynı evde kalmamalı. Ayırma şansı yoksa da aynı odada ikamet etmemeli.”

    “65 YAŞ ÜSTÜ İÇİN SERBESTLEŞMEYİ BİR AY SONRA DAHA NET SÖYLEYEBİLİRİZ”

    Büyük çoğunluğu aşılanan 65 yaş üstü vatandaşlar için serbestleşmenin de işaretlerini veren Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı: “Hastalıktan koruduğu düşünülen aşıların ülkemizdeki Faz 3 sonuçlarını kısa bir sürede görmeyi umuyoruz. Eğer 65 yaş üstünde korunma oranları da beklediğimiz yönde çıkarsa, onlara da gevşetmeler getirilebilecek. Tabii ki gene maskelerini bırakmayacaklar. Ama onların aşı olduktan sonra ağır hastalık geçirmeyeceklerine tam olarak ikna olmamız gerekiyor. Önümüzdeki 1 ay içinde de bunları çok daha net bir şekilde görebileceğiz. Kısaca 1-2 ay daha temkinli davranıp aşı sonuçlarını da bekleyecek şekilde hareket etmekte fayda var.”

  • Flaş iddia: İstanbul Boğazı donacak!

    Flaş iddia: İstanbul Boğazı donacak!

    İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, küresel soğumanın yaklaştığını belirtip, “2022, 2023 veya 2024 olur. Bu dönemlerde biz, mini soğumaya gireceğiz. Sıcaklık mola verecek. Bu molada, İstanbul Boğazı’nın donduğunu göreceğiz. İstanbul Boğazı’ndan karşıdan karşıya yürüyerek geçilecektir. En son 1929 yılında geçildi. İki, üç yıla kadar tekrar bekliyorum” dedi.

    Dünyada küresel ısınma nedeniyle iklim değişikliğinin birçok olumsuzluğa yol açtığı konuşulurken; DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, asıl tehlikenin sanılan aksine ısınma değil, küresel soğuma olduğunu kaydetti.

    ‘İSTANBUL BOĞAZI DONACAK’

    Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Soğuma demek, kuraklık demektir. Soğuma demek, kıtlık demektir. Bu nedenle, soğumadan korkacağız. 90’lı yıllardan beri hep şunu söylerim; 2020’lere kadar küresel ısınma artarak devam edecek. Tıpkı 900’lü yıllarda olduğu gibi. Ama 2022, 2023 veya 2024 olur. Bu dönemlerde biz, mini soğumaya gireceğiz. Sıcaklık mola verecek. Bu molada, İstanbul Boğazı’nın donduğunu göreceğiz. İstanbul Boğazı’ndan karşıdan karşıya yürüyerek geçilecek. En son 1929 yılında geçildi. 2- 3 yıla kadar tekrar bekliyorum” dedi.

    ‘ÜRETTİĞİMİZ TARIM ÜRÜNLERİ DEĞER KAZANACAK’

    Küresel soğumanın getireceği sorunlara değinen Prof. Dr. Doğan Yaşar, “En önemli sorun kuraklık olur ve yağışlar çok düşecektir. İkinci olarak tarım ürünlerinde çok ciddi düşüşler olacaktır. Anadolu için bu durum, muhteşem avantajlı bir dönem olabilir. Düzgün bir tarım politikasıyla, biz cari açığımızı kapatırız. Çünkü bu dönemde buzullar, Orta Avrupa’ya kadar inecektir. Kuzey Avrupa’da hiçbir şekilde tarım yapılamayacaktır. Bizde de verimlilik düşecektir. 10 kilogram yerine 3 kilogram alacağız. Ama bizde yine de bir verimlilik olacaktır. Az da olsa alacağız. Ürettiğimiz tarım ürünleri değer kazanacak” dedi.

    ‘DÜNYA, GIDA İÇİN KAPIMIZDA SIRA OLACAKTIR’

    Yağış oranında 2008 yılında yüzde 30 oranında düşüş yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Son ciddi kuraklığımız, 2008’di. Bu yağışlar düşünce, bir anda buğday üretimiz yüzde 7 gibi azaldı. Buğday fiyatları dörde katlandı. Şu an Çin aşıları nasıl birinci sırada. Soğuma döneminde dünya, gıda için bizim kapımızda sıra olacaklar. Ege’de dünyanın en verimli topraklarına sahibiz. Küresel soğuma için yapmamız gereken, akıllıca tarım politikası üretmek” diye konuştu.

    Prof. Dr. Doğan Yaşar, önerini de şöyle sıraladı:

    “Suyu çok dikkatli kullanmamız lazım. Yeraltı sularını biz çok hoyratça kullandık. Kanunlarla bunları bir çerçeveye almak lazım. Uzun zamandır söylerim. Büyükşehirlerde özellikle kanalizasyon ve yağmur suları ayrılmalı. Şu anda yavaş yavaş ayrılıyor. Yağmur suları denize verilmemeli. Yağmur suları tekrar barajlara basılmalı. Kurak dönemde yüzde 30 eksik yağacak yağışlar. Çok şiddetli suya ihtiyacımız olacak. 1992 yılındaki kuraklıkta, Amerika rezervuarlarını 1.5 litre küçülttü. Bu şekilde önlemler alabiliriz. En önemli konuda, devletin tarıma kesinlikle el atması gerekir. Bu yıl ne üreteceğine, devlet karar verir. ABD, yılda 150 milyar dolarlık bir ihracat yapıyorsa buna borçlu. Önce ne üretecek ona bakıyor. Kendine ne lazım, ona göre üretim planı yapıyor. Arkadan dünyaya ne lazım ona göre üretim yapıyor.”