Kategori: İstanbul

  • Çocuklarda internet kullanımı %91,3’e ulaştı

    Çocuklarda internet kullanımı %91,3’e ulaştı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Çocuklarda internet kullanımı, 2021 yılında yüzde 82,7 iken 2024 yılında yüzde 91,3 oldu. internet kullanımı cinsiyete göre incelendiğinde; erkek çocukların yüzde 92,2’sinin kız çocukların ise yüzde 90,3’ünün internet kullandığı görüldü. Bu oranlar 2021 yılında sırasıyla yüzde 83,9 ve yüzde 81,5’ti.

    İnternet kullanan çocukların yüzde 97,4’ü düzenli internet kullandığını beyan etti. Bu oran, 2021 yılında yüzde 98,6 idi. Düzenli internet kullanan çocukların yüzde 42,9’unun hafta içi, yüzde 53,6’sının ise hafta sonu günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre internette vakit geçirdiği gözlendi. Günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre internet kullanımı yaş gruplarına göre incelendiğinde; bu oran hafta içi 6-10 yaş grubu için yüzde 30,6, 11-15 yaş grubu için yüzde 54,4 oldu. Hafta sonu ise sırasıyla yüzde 43,2 ve yüzde 63,5 oldu.

    Çocuklar interneti en fazla video izleme amacı ile kullandı
    Düzenli internet kullanan çocukların internet kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla yürüttükleri faaliyetler sırasıyla yüzde 83,9 ile video izleme, yüzde 75,0 ile ödev, öğrenme veya çevrimiçi derslere katılma ve yüzde 72,7 ile oyun oynama veya oyun indirme oldu. Çocukların internette en az yürüttüğü faaliyet ise yüzde 13,2 ile e-posta gönderme veya alma oldu.

    Çocukların yüzde 66,1’i sosyal medya kullandı
    Sosyal medya kullanan çocukların oranı 2024 yılında yüzde 66,1 oldu. Erkek çocukların yüzde 68,1’inin, kız çocuklarının ise yüzde 64,0’ının sosyal medya kullandığı görüldü. Yaş gruplarına göre sosyal medya kullanımı izlendiğinde; bu oran 6-10 yaş grubunda yüzde 53,5, 11-15 yaş grubunda ise yüzde 79,0 oldu.

    Sosyal medya kullanan çocukların yüzde 97,9’u düzenli olarak sosyal medyayı kullandı. Düzenli sosyal medya kullanan çocuklardan sosyal medya platformlarında yaklaşık iki saat ve daha fazla süre geçirenlerin oranı; hafta içi yüzde 37,1, hafta sonu yüzde 49,5 olarak gözlendi. Sosyal medyada yaklaşık iki saat ve daha fazla zaman geçiren 11-15 yaş grubundaki çocukların oranının 6-10 yaş grubundaki çocuklardan yaklaşık 20 puan daha fazla olduğu görüldü.

    Çocukların yüzde 96,3’ü YouTube kullandı
    Çocukların en fazla kullandıkları sosyal medya platformu, yüzde 96,3 ile YouTube oldu. Bunu sırasıyla, yüzde 41,5 ile Instagram, yüzde 26,2 ile TikTok, yüzde 21,4 ile Snapchat, yüzde 13,6 ile Pinterest, yüzde 9,5 ile Facebook ve yüzde 4,9 ile X izledi. Yaş gruplarına göre sosyal medya platformlarının kullanımı incelendiğinde; YouTube her iki yaş grubunda da en fazla kullanılan uygulama oldu. İkinci sırayı 6-10 yaş grubunda yüzde 11,7 ile TikTok, 11-15 yaş grubunda ise yüzde 63,0 ile Instagram aldı.

    Çocukların yüzde 76,1’i cep telefonu/akıllı telefon kullandı
    Cep telefonu/akıllı telefon kullandığını belirten çocukların oranı, 2024 yılında yüzde 76,1 oldu. Cep telefonu/akıllı telefon kullanma oranı yaş gruplarına göre incelendiğinde ise bu oranın 6-10 yaş grubundaki çocuklarda yüzde 66,3, 11-15 yaş grubundaki çocuklarda ise yüzde 86,2 olduğu görüldü.

    Cep telefonu/akıllı telefon en fazla internette gezinme amacı ile kullanıldı
    Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullandığını beyan eden çocukların oranı yüzde 98,2 oldu. Bu çocukların cep telefonu/akıllı telefonu kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla yüzde 77,9 ile internette gezinme, yüzde 77,3 ile görüntülü veya görüntüsüz konuşma, yüzde 75,0 ile film, dizi, TV yayınları veya video izleme ve yüzde 73,6 ile sosyal medya kullanımı olduğu tespit edildi.

    Çocukların yüzde 32,6’sı her yarım saate bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol etti
    Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklardan yüzde 32,6’sı cep telefonu/akıllı telefonunu en az 30 dakikada bir kontrol ettiğini belirtti. Bu oran, erkek çocuklarında yüzde 33,9 iken kız çocuklarında yüzde 31,2 oldu. Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan ve her yarım saatte bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol ettiğini belirten 6-10 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 19,6,11-15 yaş grubundaki çocukların oranı ise yüzde 42,8 oldu.
    Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanıp en az 30 dakikada bir telefonunu kontrol eden, uyumadan önce en son ve uyandıktan sonra ilk yaptığı şey telefonunu kontrol etmek olan, televizyon izlerken ve başkalarıyla yemek yerken dahi telefon kullanan çocukların oranı yüzde 3,4 iken bunlardan en az birini yapan çocukların oranı yüzde 58,6 oldu. Bu davranışlardan en az birini gerçekleştiren çocukların oranı 2021 yılında yüzde 52,4’tü.

    Sadece kendi kullanımında en az bir bilişim teknoloji ürünü olan çocukların oranı yüzde 63,8 oldu
    Bilgisayar (masaüstü/dizüstü/tablet), cep telefonu/akıllı telefon, akıllı saat ve oyun konsolu teknoloji ürünlerinden en az birinin sadece kendi kullanımında olduğunu beyan eden çocukların oranı, 2024 yılında yüzde 63,8 oldu. Bu oranın erkek çocuklarında yüzde 66,9, kız çocuklarında yüzde 60,5 olduğu görüldü. Sadece kendi kullanımında bir bilişim teknoloji ürünü olan çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde, en belirgin farkın cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklarda olduğu görüldü.

    Sadece kendi kullanımında cep telefonu/akıllı telefonu olan çocukların oranı 2024 yılında yüzde 43,9, bilgisayarı olan çocukların oranı yüzde 35,7, akıllı saati olan çocukların oranı ise yüzde 14,3 oldu. Bu oranlar 2021 yılında sırasıyla; yüzde 39,0, yüzde 46,3 ve yüzde 3,9’du.

    Erkek çocuklar kız çocuklardan daha fazla dijital oyun oynadı
    Dijital oyun oynadığını belirten çocukların oranı 2024 yılında yüzde 74,0 oldu. Dijital oyun oynama oranı cinsiyete ve yaş grubuna göre incelendiğinde; erkek çocukların dijital oyun oynama oranı yüzde 82,8 iken kız çocukların oranı yüzde 64,8 oldu. Bu oran, 6-10 yaş grubundaki erkek çocuklarda yüzde 80,6, kız çocuklarda yüzde 70,6, 11-15 yaş grubundaki erkek çocuklarda yüzde 85,0, kız çocuklarda yüzde 58,7 oldu.

    Düzenli oyun oynayan çocukların yüzde 25,6’sı hafta içi günde yaklaşık iki saatten fazla oyun oynadı
    Dijital oyun oynayan çocukların yüzde 90,8’i düzenli dijital oyun oynadığını beyan etti. Düzenli dijital oyun oynayan çocukların yüzde 25,6’sının hafta içi, yüzde 41,8’inin ise hafta sonu günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre dijital oyun oynadığı gözlendi. Günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre dijital oyun oynayan çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde; bu oran hafta içi 6-10 yaş grubu için yüzde 21,8, 11-15 yaş grubu için yüzde 29,8 oldu. Hafta sonu ise sırasıyla yüzde 37,4 ve yüzde 46,6 oldu.

    Düzenli dijital oyun oynayan çocukların yüzde 40,1’i planladığı süreden daha fazla oynadı
    Düzenli dijital oyun oynayan çocuklara dijital oyun oynamalarıyla ilgili kişisel düşünceleri sorulduğunda; çocukların yüzde 46,3’ü ebeveynlerinin kendisi hakkında çok fazla oyun oynadığını düşündüklerini belirtti. Düzenli dijital oyun oynayan çocukların yüzde 40,1’i planladığı süreden daha fazla oyun oynadığını, yüzde 35,6’sı oyun oynamanın sorumluluklarını aksatmaya neden olduğunu, yüzde 29,9’u oyun oynamak için çok fazla zaman harcadığını ve yüzde 23,4’ü dijital oyun oynamadığı zaman kendisini huzursuz ve mutsuz hissettiğini ifade etti.

    Çocuklar ekran başında daha fazla kalabilmek için daha az kitap okudu
    Çocuklara; bilgisayar, cep telefonu/akıllı telefon, internet ve sosyal medya kullanımı, dijital oyun oynama, TV izleme gibi faaliyetler için ekran başında geçirdikleri sürenin neden olduğu durumlar sorulduğunda çocukların yüzde 34,4’ü ekran başında daha fazla zaman geçirdiği için daha az kitap okuduğunu belirtti. Bunu yüzde 33,3 ile daha az ders çalışmak, yüzde 25,5 ile ailesiyle daha az vakit geçirmek, yüzde 18,6 ile arkadaşlarıyla yüz yüze daha az görüşüp daha az oyun oynamak ve yüzde 17,2 ile daha az uyumak takip etti.

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, İstanbul, Sinop ve Artvin çevreleri, Kastamonu’nun kuzey ilçeleri, Çanakkale’nin doğusu, Kırklareli’nin kıyı kesimleri ile Balıkesir’in kuzey kesimlerinin yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların Trabzon ve Rize çevreleri ile Artvin’in kıyı kesimlerinde yerel olarak kuvvetli olması bekleniyor. Sabah ve gece saatlerinde kuzey ve iç kesimlerde yer yer pus ve sis bekleniyor.
    Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı ülke genelinde 1-3 derece artacak. Rüzgar, kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta, Marmara’nın güneybatısı ile Kuzey Ege’de kuvvetli olarak (40-60 km/saat) esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
    Ankara: Az bulutlu ve açık 19
    İstanbul: Parçalı ve az bulutlu, akşam saatlerinden sonra yağmur ve sağanak yağışlı 19
    İzmir: Az bulutlu ve açık 25
    Adana: Az bulutlu ve açık 28
    Antalya: Az bulutlu ve açık 28
    Samsun: Çok bulutlu, akşam saatlerinden sonra aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı 19
    Trabzon: Çok bulutlu, aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı (Yağışların akşam saatlerinden sonra yerel kuvvetli olması bekleniyor) 17
    Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 11
    Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 22

  • Otomobil ustaları yetiştirecek çırak bulamıyor

    Otomobil ustaları yetiştirecek çırak bulamıyor

    Ümraniye’de bulunan otomobil tamirhane esnafı, birçok meslek gibi kendilerinin de yetiştirmek üzere çırak bulamadıklarından söyledi.
    Ümraniye’de otomobil tamirhane esnafı, ara elaman bulamadıklarını, özellikle ebeveynlerin çocuklarını çırak olarak teslim etmediklerini ve böyle giderse 10-15 sene sonra mesleklerinin zora gireceğini dile getiriyor. Otomobil tamir ustası Hasan Torun, sektörde ara elaman açığı olduğunu ve bu sebeple sorun yaşadıklarını ifade etti. Torun, ücretlerin yüksek seviyelerde olmasına rağmen verilen iş ilanlarına talep olmadığını belirtti.

    “İyi bir kalfa 30-35 bin lira civarında alıyor”
    Otomobil ustası Hasan Torun, “Otomobil sektöründe yeni güncel duruma bakıldığında piyasası büyümekte fakat ara eleman veya sektöre girecek çalışanlardan öğrencilerde bir sıkıntı yaşanmakta. Aileler, otomobil sektörüne çocuklarını ağır iş dolayısıyla vermiyor. Otomobil gerçekten ücretlendirme olarak iyi bir pozisyona geliyor. Şu anda iyi bir kalfa 30-35 bin lira civarında alıyor. Bu sektörde bu işleri daha iyi yapılabildiğinde maaşlar 45-50 bin TL’ye gelebiliyor.” ifadelerini kullandı.

    “Ara elaman sıkıntısının giderilmesi lazım”
    Torun, “Çocukların okulda olup kendilerini geliştirmeleri ve bu sektöre adım atmaları gerekiyor. Kendi oğlumu da üniversitede otomobil sektörüne yazdırdım. Piyasa büyüyor ancak ara eleman sıkıntısının giderilmesi lazım” dedi.

  • Kekemelik 2-6 yaş arasında ortaya çıkıyor

    Kekemelik 2-6 yaş arasında ortaya çıkıyor

    Kekemeliğin çoğunlukla çocukluk döneminde dil ve konuşma becerilerinin hızla geliştiği 2-6 yaş arasında ortaya çıktığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Aşena Karamete, kekemeliğe erken müdahalenin önemini vurguladı. Kekemeliğin bir hastalık değil, nöro-çeşitlilik olduğunu kaydeden Karamete, “Kekemeliğin beynin plastik yapısı nedeniyle özellikle çocukluk döneminde tamamen ortadan kalktığı durumlar söz konusudur. Erken dönem müdahalede, dil ve konuşma terapilerinin bu sürece olumlu katkı sağlayabileceği bilinmektedir” dedi.

    İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Aşena Karamete, kekemelikle ilgili değerlendirmede bulundu. Kekemeliğin birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir akıcılık bozukluğu olduğunu belirten Karamete, “Genetik yatkınlık, nörolojik farklılıklar ve çevresel etkenler kekemeliğin başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Beynin konuşma kontrol mekanizmalarındaki işleyiş farklılıkları da kekemeliğin ortaya çıkmasına neden olabilir” açıklaması yaptı.

    Çoğunlukla 2-6 yaş arasında görülüyor
    Kekemeliğin çoğunlukla çocukluk döneminde ortaya çıktığını belirten Karamete, “Çocukluk döneminde, dil ve konuşma becerilerinin hızla geliştiği 2-6 yaş arasında kekemeliğin ortaya çıktığı görülmektedir. Ergenlik veya yetişkinlik döneminde de kekemelik başlayabilir ancak bu nadir görülen bir durumdur” diye konuştu.

    Kekemelik bir nöro-çeşitliliktir
    Kekemeliğin bir hastalık olmadığını belirten Karamete, “Kekemelik tam anlamıyla tedavi edilebilen bir durum değildir, çünkü bir hastalık değil nöro-çeşitliliktir. Ancak doğal süreçte kekemeliğinin beynin plastik yapısı nedeniyle özellikle çocukluk döneminde tamamen ortadan kalktığı durumlar söz konusudur. Erken dönem müdahalede, dil ve konuşma terapilerinin bu sürece olumlu katkı sağlayabileceği bilinmektedir” dedi.

    Etkili terapi yöntemleri, konuşmayı daha akıcı hale getirebilir
    Kekemelik terapisinde bireyin kekemeliği yönetme becerisinin geliştirildiğini kaydeden Karamete, “Terapide hedef, kişinin kekelemesini tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade, kekelemenin getirdiği olumsuz duygusal ve sosyal etkileri azaltarak, kişinin daha rahat ve etkili bir şekilde iletişim kurmasını sağlamaktır. Terapilerle birlikte, bireyin kekemeliği yönetme becerileri gelişir ve kendini ifade etme sürecinde yaşadığı sıkıntılar en aza indirilebilir. Kekemelikle yaşayan birçok birey, etkili terapi yöntemleri sayesinde konuşmalarını daha akıcı hale getirebilir. Terapi süreci boyunca bireyin motivasyonu, terapiye düzenli katılımı ve terapistin uzmanlığı büyük önem taşır” diye konuştu.

    Kekeme bireyin konuşması kesilmeden dinlenmeli
    Kekemelik yaşayan bireylere toplumun yaklaşımının, onların kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlamak adına son derece önemli olduğunu vurgulayan Karamete, “Kekemelikle karşılaştığınızda sabırlı olmak, konuşmalarını kesmeden dinlemek ve onları düzeltmeye çalışmamak gerekmektedir. Dünya Kekemelik Farkındalık Günü’nde, kekemelikle ilgili toplumsal bilinç ve anlayışın artmasına yönelik farkındalık oluşturmak, kekeleyen bireylerin yaşam kalitesini yükseltmeye katkı sağlayacaktır” dedi. Dr. Öğretim Üyesi Aşena Karamete, Atlas Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi kliniğinde, kekemelik ve diğer akıcılık bozukluklarının terapisinin, alanında yetkin ve deneyimli terapistler tarafından yürütüldüğünü sözlerine ekledi.

  • “Palamuta geldik, domuz bulduk”

    “Palamuta geldik, domuz bulduk”

    Beykoz’da yaban domuzu şehre inerek denize girdi. Denizde yüzen domuzu gören vatandaşlar cep telefonuyla o anları kayıt altına aldı. Beykoz’da ormanlık alanlardan ilçeye inen bir yaban domuzu Çubuklu Sahili’nde denize girerek yüzdü. Denizin ortasında yüzen domuz görenleri şaşırttı. Kıyıdan yüzerek ilerleyen domuz vatandaşların cep telefonu kamerasına yansıdı. Domuzu gören bir balıkçı ise, “Palamuta geldik, domuz bulduk” dedi.

  • Beyoğlu’nda köleli sapık partiye polis baskını: 32 gözaltı

    Beyoğlu’nda köleli sapık partiye polis baskını: 32 gözaltı

    İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri tarafından yapılan saha çalışmalarında internet sitesi üzerinden Tolga T., Laden S., isimli şahısların tarafından cinsel içerikli müstehcen partiler düzenlediklerini tespit edildi. Yapılan çalışmalarda Tolga T., Laden S., isimli şahıslar tarafından organize edilen partilerin biletlerinin 250 liradan internet üzerinden satışa çıkarıldığı belirlendi.
    Ahlak Büro Amirliği ekipleri tarafından 20 Ekim tarihinde Beyoğlu Şehit Muhtar Mahallesinde bulunan bir gece kulübüne baskın yapıldı.

    ‘Hayasızca ve müstehcen hareketler
    Polis ekipleri tarafından yapılan baskın esnasında içeride parti olduğu ve partide hayasızca ve müstehcen hareketler sergilendiği tespit edildi. Polis ekiplerinin bir kadını demir kafesten çıkardığı görülürken, “köle” durumundaki bir şahsın da katılımcılar tarafından kırbaçlandığı belirlendi.


    Çok sayıda cinsel içerikli materyale el konuldu. Baskında gece kulübü işletmecisinin de aralarında bulunduğu 32 kişi gözaltına alındı.
    Gözaltına alınan şahıslardan ifadesi alınan 23’ü serbest bırakılırken, gece kulübü sahibi ve partiyi organize edenler olmak üzere 9 şüpheli şahıs emniyetteki ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi. Gece kulübü sahibi bir kadın adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, 8 şüpheli şahıs çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
    Öte yandan gece kulübüne yapılan baskın anı ise polis kamerasına yansıdı.

  • UNIMED Genel Kurulu açılış töreni gerçekleşti

    UNIMED Genel Kurulu açılış töreni gerçekleşti

    Bu yıl İstanbul Aydın Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı Akdeniz Üniversiteler Birliği (UNIMED) Genel Kurulu’nun açılış töreni gerçekleştirildi. UNIMED Başkanı Prof. Khereih Rassas, Prof. Hmaid Ben Aziz ve İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın açılış konuşması yaptığı törende, UNIMED yönetimi, üniversite temsilcileri ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı yer aldı. Törende, Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli’ye Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı tarafından plaket takdim edildi.

    “Eğitimciler ne kadar güçlü ışık verirse, bulunduğu toplumu o kadar aydınlatır”
    25 ülkeden 174 üyenin bulunduğu, Akdeniz, Orta Doğu, Sahra Altı Afrika ve Batı Balkanlar’daki üniversiteler arasındaki akademik ve bilimsel iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen UNIMED Genel Kurulu’nun açılış töreninde konuşan Prof. Dr. Mustafa Aydın, Gazze’de yaşananlara dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

    “Bu yılki toplantımızı maalesef, bir insanlık dramının yaşandığı, zalimin zulmüne maruz kaldığı, binlerce kadının, çocuğun, ihtiyarın suçsuzca katledildiği yüz karası bir ortamda yapıyoruz. Keşke bu toplantıyı böyle bir ortamda değil de, eğitimde daha neler yaparak güzel şeyler paylaşabiliriz duygusu ve sevinci içerisinde yapmış olsaydık. Ama maalesef o sevinci o huzuru bulamıyoruz. Her zaman şunu söylemişimdir: Eğitimciler ne kadar güçlü ışık verirseler, bulunduğu toprağı ve toplumu aydınlatırsalar o toplumdaki liderler o ışıklardan aydınlanarak yollarını doğru bulurlar. Bu olaylar karşısında buradaki yüzlerce üniversite temsilcilerimize hocalarımıza şu soruyu sormak lazım: Ne kadar ışık veriyoruz? Üniversiteler olarak burada bir duruş sergilememiz gerektiğini düşünüyorum. Burada kendimizi sorgularsak doğru ve gerçek ışığı verirsek, dünyayı yöneten liderler de o ışıktan doğru yolu bulurlar” dedi.

    “UNIMED ile eğitim alanında uluslararası iş birlikleri ön plana çıkıyor”
    “UNIMED, yürüttüğü projeler, dünya ile ilgili inovatif düşünceleri ile Libya’da, Suriye’de yükseköğretimin yeniden yapılanması için, gerek Gazze’de gerek Filistin’de eğitimden mahrum insanlar için ortak akıl toplantıları gibi birçok çalışmalar yapıyor. İstanbul Aydın Üniversitesi, 17 yıldan beri UNIMED’in içerisinde bir partner olarak bu çalışmalara ciddi destek vermektedir” diyen Aydın, “Yerelde kaldığımız sürece bir yere varmamız mümkün değildir. İşte burada uluslararası iş birlikler ön plana çıkıyor. UNIMED’in de temelde kuruluş amacı bu. Akdeniz havzasını kuzeyiyle güneyiyle, batısıyla doğusuyla bir barış denizi haline dönüştürmek” şeklinde konuştu.

    Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’dan Restelli’ye plaket
    Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Malatya’da bulunan Arslantepe Höyüğü’nün 2021 yılında UNESCO Listesi’ne girdiğini hatırlatarak, “Günümüz şartlarına ışık tutacak çok önemli bir yer. Mezopotomya’da gerçek manada devlet bürokrasisinin gücünün, en önemlisi adaletin olduğu bir alandan bahsediyoruz. Henüz yazı yok ama insanların hem mal hem can güvenliklerinin bir otorite tarafından güvence altına alındığı bir site ya da devlet yönetimi. Burası 63 yıldır kazılıyor ve korunuyor” dedi.

    Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ile bir anısına paylaşan Yazgı, “6 Şubat depreminde saat 8 buçuk itibariyle Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’la birlikte Malatya’daydık. İkinci depreme yakalandık. 1 gün sonra telefonumuz çaldı, arayan Francesca’ydı. ‘İyi misiniz, bir şeye ihtiyacınız var mı’ dedi. Hemen 3’üncü sorusu ise ‘Arslantepe nasıl, iyi mi, bana ondan haber verin’ oldu. Kendini gerçekten bu kazıya adamış, arkeoloji anlamında örnek bir isim. Francesca hanıma bu emekleri için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Plaketini Yazgı’nın elinden alan Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli’nin yaptığı teşekkür konuşmasıyla tören sona erdi.

  • Tarihçi Prof. Dr. İsmet Miroğlu vefatının 27. yıl dönümünde yad edildi

    Tarihçi Prof. Dr. İsmet Miroğlu vefatının 27. yıl dönümünde yad edildi

    Yeni Dünya Vakfı’nın düzenlediği “Eyüp Sultan’ın Sakinleri” programında merhum Yazar ve Tarihçi Prof. Dr. İsmet Miroğlu yad edildi. Gazeteci Yazar Mehmet Nuri Yardım’ın sunduğu anma programında, Prof. Dr. İsmet Miroğlu ile dostluğu olan Rahim Er ve Tarihçi Yazar Mehmet Fatih Can konuşmacı olarak yer aldı. Rahim Er, Miroğlu’nun Osmanlı arşivlerine verdiği emeklere değindi.
    Tarih ve Medeniyet Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevi sırasında İsmet Miroğlu’nun Yazı İşleri Müdürlüğünü yapan Mehmet Fatih Can da, Miroğlu’nun önemli bir şahsiyet olduğunu ifade etti.
    Başbakanlık Arşivleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Miroğlu, Türkiye Gazetesi’nde yazılar kaleme almıştı. Tarihçi Prof. Dr. İsmet Miroğlu, 22 Ekim 1997 tarihinde vefat etmişti.

  • Huzursuz bacak sendromu: Uyku kalitenizi tehdit eden gizli düşman

    Huzursuz bacak sendromu: Uyku kalitenizi tehdit eden gizli düşman

    Huzursuz bacak sendromu (HBS), uyku ile ilişkili hareket bozuklukları arasında yer alan bir rahatsızlıktır. Bu sendrom, uykuya dalmayı zorlaştıran, bacaklarda rahatsız edici bir his ve karşı konulamaz hareket ettirme isteği ile karakterizedir. Özellikle akşam saatlerinde ve geceleri daha belirgin hale geldiğinin altını çizen Nöroloji Uzmanı Doktor Ayşegül Daldal bu hissin, kişinin uykuya dalmasını ve uyku süresini olumsuz etkilediği belirtti.
    Toplumda yapılan araştırmalardan bahseden BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Doktor Ayşegül Daldal, “HBS’nin görülme sıklığının %10-15 oranında olduğunu göstermektedir. Ancak, belirtilerini net bir şekilde ifade edemeyen hastalar yıllarca farklı branşlarda birçok tedavi denemek zorunda kalabilmektedir” dedi.

    Huzursuz bacak sendromu geceleri artıyor
    HBS tanısı, klinik gözlemlerle rahatlıkla konulabilir. Ancak hastalığın teşhis edilebilmesi için şu özelliklerin birlikte bulunması gerektiğini sıralayan Dr. Daldal:
    Özellikle bacaklarda, karşı konulamayan hareket ettirme isteği ile ortaya çıkan rahatsız edici duyumlar, hareket etmekle rahatlama veya belirtilerin tamamen ortadan kalkması, bulguların dinlenme durumunda artış göstermesi, akşam saatlerinde ya da geceleri belirtilerin daha belirgin hale gelmesi bu kriterlerin varlığı, HBS tanısını kesinleştirmede önemli rol oynadığını vurguladı.

    Yaşadıkları rahatsizliği tanimlamakta zorlanabilirler
    Dr. Daldal, hastalığın başlangıcında bulgular tek taraflı olabilir, ancak zamanla her iki bacağı da etkileyebilir. Hastaların yaklaşık yarısında kollarda da benzer belirtiler ortaya çıkabilir. HBS’yi yaşayan kişiler, yaşadıkları rahatsızlığı tanımlamakta zorlanabilirler ve hislerini,”Kramp girecekmiş gibi, bacaklarım kıpraşıyor, bacaklarım geriliyor, karıncalanma hissi,zonklama ya da yanma hissi, bacaklarda elektriklenme, diş ağrısına benzer bir rahatsızlık.HBS, hastalar için haftalar ya da aylar süren rahatlama ve alevlenme dönemleriyle seyreden, yaşam boyu süren bir durumdur” dedi.

    HBS tedavisinde temel adim: Altta yatan hastaliklarini belirlemek
    Dr. Daldal, HBS tedavisinde ilk adım olarak, altta yatan muhtemel bir hastalığın tedavi edilmesidir. Özellikle demir eksikliği gibi nedenler göz önünde bulundurulmalıdır. Dopamin agonistleri, hem idiyopatik hem de semptomatik HBS’de etkili tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. HBS, hayat kalitesini düşüren ve uyku düzenini bozan bir rahatsızlık olup, hastaların tanı ve tedavi için nöroloji uzmanlarına yönlendirilmesi önemlidir. Erken tanı ve doğru tedavi ile hastaların şikayetleri büyük ölçüde kontrol altına alınabilir, diyerek konuşmasını sonlandı.

  • Üsküdar’da polise çekiçle saldırdılar: 3 yaralı

    Üsküdar’da polise çekiçle saldırdılar: 3 yaralı

    Olay, Üsküdar Söğütlü Çayır Caddesi’nde sabah saatlerinde meydana geldi. İddiaya göre, arabasıyla seyir halinde olan ve emekli subay olduğu öğrenilen Y.T.O., denetim yapan polis tarafından durduruldu. Bu nedenle aralarında çıkan tartışma sonrasında emekli subay Y.T.O., avukat oğlu K.O.’yu arayarak olay yerine gelmesini istedi. Olay yerine gelen avukat, babasını durduran polisle tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle emekli subay Y.T.O, çekiçle polisin kafasına vurdu. Oğlu K.O. ise silahla ateş etti. Bunun üzerine görevli diğer polis memurunun da ateş açması sonucu Y.T.O. ve K.O. isimli şüpheli şahıslar yaralandı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Yaralanan 1’i polis 3 kişi hastaneye kaldırılırken, polis olaya ilişkin çalışma başlattı.