Kategori: İstanbul

  • Fatih’te kadın hırsız kucağındaki bebekle iş yerine girdi, kask çaldı: O anlar kameraya yansıdı

    Fatih’te kadın hırsız kucağındaki bebekle iş yerine girdi, kask çaldı: O anlar kameraya yansıdı

    Olay 8 Ekim Salı günü öğle saatlerinde Fatih Derviş Ali Mahallesi’ndeki motosiklet aksesuarları satan bir dükkanda meydana geldi. İddiaya göre, motosikletle gelen şüphelilerden biri motosiklet aksesuarı alma bahanesiyle iş yeri sahiplerini oyalamaya başladı. Daha sonra gelen kadın şüpheli ise kucağındaki bebekle işyerine girerek işyeri sahibinin arkadaşına ait olan kaskı çaldı. Daha sonra durumun farkına varan iş yeri sahibi, arkadaşının kaskını bulamayınca güvenlik kamera görüntüleri inceleyince kaskın çalındığını tespit etti. Arkadaşına mahcuba olan esnaf, bir kask hediye etti. Hırsızlık anı ise kameraya yansıdı. Görüntülerde adamın dükkanın önündekileri oyaladığı sırada kadının kucağındaki bebeğiyle içeri girerek kaskı çaldığı görülüyor.

    “Yazıklar olsun”
    Olay anını anlatan iş yeri sahiplerinden Feras Ateş, “Biz burada arkadaşlarla beraber 4 kişiydik. Adam buraya geldi bizi oyaladı, sonra kadın buraya yanaşmaya başladı. Adam küçük mü büyük mü çanta takmam lazım diye sordu. Biz orada konuşurken kadın içeri girip kaskı çalıyor, yanında da bir tane çocuğun olduğu görülüyor. Nasıl çaldığını anlamadım? Olay anı güvenlik kamerasına yansıyor. O esnada bizi konuşmaya tutan adam geleceğini söylüyor. Yazıklar olsun kaskı çalıp gitmiş. Yarım saat sonra arkadaşım gidecekti. Çay içtik, kaskı bulamadık. Kamera kayıtlarını bir açtım ki kadının kaskı çaldığı görülüyor. Kask benim yakın arkadaşıma aitti. Ama adama anlatma durumun yok. Kendisi de motoru yeni almış. Bunu yapana yazıklar olsun. Bizim arkadaşa da bir tane kaskı hediye ettik. Yapabileceğimiz başka bir şey yok” şeklinde konuştu.

  • İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısına ilişkin firari sanıkların yakalanması bekleniyor

    İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısına ilişkin firari sanıkların yakalanması bekleniyor

    Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı. Olaya ilişkin 26 Nisan tarihinde görülen davanın karar duruşmasında bombayı bırakan Ahlam Albashir 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezasına çarptırılırken, aralarında örgütün özel istihbarat elemanı olan ve olay yerine Albashir ile patlayıcı malzeme getiren Bilal Elhacmaos’un da bulunduğu 10 firari sanığın dosyalarının ayrılmasına hükmedilmişti. Firari 10 sanıklı davanın görülmesine İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

    Yakalanmaları bekleniyor
    Duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme, firari sanıklar Bilal Elhacmaos, Sabri Ok, Hülya Oran, Ferhat Abdi Şahin, Layika Gültekin, Velid Halil, Cemil Bayık, Fehman Hüseyin, Saliha Bişkin ve Khalil Manja Hussein’in haklarındaki yakalama kararlarının devamına hükmederek duruşmayı erteledi.

    Olayın geçmişi
    Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı.
    Olaya ilişkin 26 Nisan 2024 tarihinde görülen davanın karar duruşmasında mahkeme, sanık Albashir’e 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası vermiş, aralarında örgütün özel istihbarat elemanı olan ve olay yerine Albashir ile patlayıcı malzeme götüren Bilal Elhacmaos’un da bulunduğu 10 firari sanığın ise dosyalarının ayrılmasına hükmetmişti.

  • Cem Garipoğlu’nun Adli Tıp Kurumu’nda DNA işlemleri tamamlandı

    Cem Garipoğlu’nun Adli Tıp Kurumu’nda DNA işlemleri tamamlandı

    – Cem Garipoğlu’nun Adli Tıp Kurumu’nda DNA işlemleri tamamlandı. Garipoğlu’nun avukatı bugün Adli Tıp Kurumu’na gelerek kemikleri teslim alarak defnedilmek üzere götürdü.

  • Avcılar’da operasyonda yakalanan 2 şahıs tutuklandı

    Avcılar’da operasyonda yakalanan 2 şahıs tutuklandı

    Operasyonda gözaltına alınan 2 kişinin kasten yaralama ve narkotik suçlarının yanı sıra kesinleşmiş hapis cezalarının da olduğu öğrenildi. 2 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi.
    Olay, 8 Ekim Salı Günü Avcılar ilçesi Denizköşkler Mahallesi’nde yaşanmıştı. Polis ekipleri Bahçelievler ilçesinde işlediği suçtan araması bulunan B.E. ve S.A. isimli iki şahısın Denizköşkler Mahallesi’nde bir adreste saklandığına ilişkin bilgi alması üzerine özel harekat destekli bir eve operasyon düzenledi. Düzenlenen operasyonda yağma, hırsızlık, narkotik madde suçlarından oluşan 39 kaydı bulunan ve kasten yaralama suçundan 16 yıl 25 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan B.E. ile benzer suçlardan 59 suç kaydı olan ve hakkında 18 yıl 25 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan 2 şahıs yakalandı. Şahıslar operasyonun ardından sevk edildiği mahkemede tutuklandı.

  • Tartıştığı adamın aracına jop ile saldırdı

    Tartıştığı adamın aracına jop ile saldırdı

    Olay, dün akşam saatlerinde Esenyurt Balıkyolu Mahallesi’nde yaşandı. İddiaya göre iki şahıs arasında bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Kısa sürede büyüyen tartışmada öfkeden deliye dönen adam ise jop ile tartıştığı şahsın arabasına saldırdı. Yaşanan o anlar ise kameraya yansıdı.

  • Cenaze namazında tabuttan ses geldi, cemaat şoka girdi

    Cenaze namazında tabuttan ses geldi, cemaat şoka girdi

    Olay, bugün öğle saatlerinde Fatih Ayvansaray Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 84 yaşındaki Halit Bayşu için Hacı İlyas Yatağan Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Namaz öncesi yapılan hazırlıklar esnasında Bayşu’nun içinde olduğu tabuttan sesler gelmesi üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, yaptıkları incelemede Bayşu’nun yaşadığını tespit etti. Bayşu, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Halit Bayşu, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

    “Tabutu açtılar, nabzına baktılar. ‘Bu adamın nabzı atıyor’ dediler”

    Olayı anlatan Rafet Kupa, “Camiye geldim. Cenaze namazı kılacaktım. Baktım orada polisler var. Tabutu açtılar, nabzına baktılar. ‘Bu adamın nabzı atıyor’ dediler. Herkes şaşırdı. Polis herkesi dışarı çıkardı. Ben de biraz uzaklaştım ama her şeyi duydum. ‘Hastaneye götürelim, başka bir çare yok’ diye söylediler. Aldılar, hastaneye götürdüler. Öldü ve dirildi denildi. Bunlar saçma şeyler ama her insan için bir vakit vardır. Allah kimsenin canını vakti gelmeden almaz. Öldüğü düşünülmüş” dedi.

    “Sağlık ekipleri tabutu açıp adamın kefenlerini çıkardılar, ambulansın içerisinde kalp masajı yapmaya başladılar”

    Yaşlı adamı yakından tanıyan Erdoğan Baysal ise, “Sabah selasını duyduk. Sevdiğimiz bir ağabeyimizdi, iyi bir aile dostumuzdu. Saat 12.15’te baktım buraya cenaze arabasıyla cenazesi geldi. Ben de yakınlarına gelip başsağlığı diledim. Adamı cenaze arabasından alıp musalla taşına koyduk. Arkamı döndüm, hamama gidene kadar dediler ki tabuttan ses geliyor. Bu sefer dedik tabuttan nasıl ses gelir. Bu adam öldü, yıkandı ve kefenlenip tabuta konuldu. Bu adamdan nasıl ses geliyor. Arayın o zaman ambulansı. Ambulans geldi. Sağlık ekipleri tabutu açıp adamın kefenlerini çıkardılar. Ambulansın içerisinde kalp masajı yapmaya başladılar. Sonra adamı hastaneye geri götürdüler. Hastanede tekrardan ölmüş” ifadelerini kullandı.

  • Uygulamada sahte kimlik kartları ve 50 bin Euroyla yakalanmıştı: 3 kişi daha gözaltına alındı

    Uygulamada sahte kimlik kartları ve 50 bin Euroyla yakalanmıştı: 3 kişi daha gözaltına alındı

    Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Devriye Ekipleri Amirliğine polisler 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde uygulama noktasında şüphelendikleri MO MH 460 Almanya plakalı aracı durdurmuş, aracın sürücüsü Ü.D. (19), sahte polis kimliğini ve silahını göstermişti. Polis ekipleri, araçta arama yapmış, yapılan aramanın ardından aracın içinde 50 bin Euro, 1 adet tabanca, 3 adet şarjör, 48 adet fişek, 1 adet silah ruhsatı, 1 adet sahte polis kimliği, 1 adet sahte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı personel kartı, 1 adet sahte İstanbul Emniyet Müdürlüğü personel giriş kartı,1 adet sahte Türkiye Cumhurbaşkanlığı Milli istihbarat Teşkilatı kartı, 1 adet sahte Kempo Savunma Sporları Federasyonu kartı, 1 adet biber gazı, 1 adet tablet, 1 adet teçhizat kemeri ele geçirilmişti. Gözaltına alınan şüpheli emniyete götürülmüştü.

    3 kişi daha gözaltına alındı

    Sahte kurumsal kimlikler ile yakalanan Ü.D.’nin 8 Haziran 2024’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fatih Camii’ndeki programına katılmaya çalışırken, yine üzerinde farklı kurumlara ait sahte kimlik kartları ile yakalandığı belirlendi. Şüphelinin adli soruşturma geçirdiği de tespit edildi. Şüphelinin araçta ele geçirilen paranın yanında çalıştığını iddia ettiği patronuna ait olduğunu ifade ettiği öğrenildi. Çalışmalarının genişleten polis ekipleri paranın sahibi de dahil 3 kişiyi daha gözaltına aldı. Gözaltına alınanların sorgusunun devam ettiği öğrenildi.

  • Acil organ nakli bekleyen hasta için Hava Kuvvetleri’nin ambulans uçağı devreye girdi

    Acil organ nakli bekleyen hasta için Hava Kuvvetleri’nin ambulans uçağı devreye girdi

    Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ait ambulans uçak acil organ nakli bekleyen bir hasta için devreye girdi. Konuya ilişkin Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait ambulans uçağımız ile acil organ nakli bekleyen bir vatandaşımız için Samsun’un Çarşamba ilçesinden İstanbul’a kalp grefti başarıyla ulaştırıldı” ifadelerine yer verildi.

  • Kediyi 5. kattan atan gözetmene 3 yıla kadar hapis istemi

    Kediyi 5. kattan atan gözetmene 3 yıla kadar hapis istemi

    Beşiktaş’ta 23 Mart 2024’te sınıf gözetmeni olarak görev yaptığı okulda, okulca sahiplenilen kediyi 5. katta bulunan sınıfın penceresinden aşağı iterek yaralanmasına neden olduğu iddia edilen sınıf gözetmeni Ferhat A.’nın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanık Ferhat A. ve taraf avukatları hazır bulundu.

    ‘’Kedinin düşme ve bağırma sesini duyduk”

    Olay sırasında sınıfta bulunduğunu söyleyen M.Ç. tanık olarak dinlendi. Tanık ifadesinde, ‘’Olay günü beş numaralı sınıfta İELTS sınavı için bulunuyordum. Sınavımız İngilizce dinleme sınavıydı. Ayağı kalkmamız sınav süresince yasaktı. Ancak sınıfta bulunan gözetmen kalkıp kağıtlarımızı kontrol edebiliyordu. Sınav sırasında cam ve kapılar açıktı. Sınıfta kedinin cama doğru yürüdüğünü gördüm. Kedinin nereden girdiğini tam olarak görmedim. Kedi sınıfa girer girmez sanık kediyi alıp cama iter gibi bıraktı. Daha sonra biz kedinin düşme ve bağırma sesini duyduk. Bu sırada sanık bize ‘ben kediye bir şey olmadı, ben yürürken gördüm’ dedi. Ben sanığın kediyi cam kenarına bırakırken ittiğini gördüm. Bizim sınava girdiğimiz sınıfın pencere dış kısmında kolonlar bulunduğundan kedinin yürümesi mümkün değildi. Dışarıda kedinin durabileceği bir alan vardı ancak yürüyebileceği bir alan yoktu” dedi.

    Mütalaa açıklandı

    Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, olay günü sanık Ferhat A.’nın sınıf gözetmeni olarak görev yaptığı okulda, okulca sahiplenilen ve olay sırasında sınıf penceresinin önünde bulunan kediyi camdan aşağı ittiğini, yüksekten düşen kedinin ise yaralandığını anlattı.

    Kedinin camdan aşağı düşebileceğini ön gördüğü belirtildi

    Açıklanan mütalaada, kedinin vücudunda iç kanama ve kemik kırığı meydana geldiği, her ne kadar sanık kediyi camdan bıraktığını ve düşebileceği bir durumun olmadığını söylese de camın önüne kediyi koyması durumunda kedinin camdan aşağı düşebileceğini ön gördüğü aktarıldı.

    3 yıla kadar hapis talebi

    Mütalaada, sanık Ferhat A.’nın ‘bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence etme’ suçundan 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

    ‘’Ben kesinlikle kediyi itmedim, camın kenarına bıraktım”

    Açıklanan mütalaaya karşı savunma yapan sanık Ferhat A., ‘’Bana edilmedik küfür, hakaret kalmadı. Asla işlemediğim bir suçtan hapiste yattım. Yaklaşık yedi aydır psikolojik baskı ve tehditlere maruz kalıyorum. Değil bir kediyi, bu zamana kadar hiçbir canlıya zarar vermedim. Tüm aileme küfür edildi. Her yerden tehdit ediliyorum. Ne dışarı çıkabiliyorum, ne nefes alabiliyorum. Sosyal hayatım tamamen bitti. Aleyhte hususları kabul etmiyorum. Sınav esnasında kapı kilitliydi. Kedi, camdan içeri girdi. Benim kediyi tekrar bıraktığım yer kedinin yürüyüp, manevra yapabileceği, alandı. Ben kesinlikle kediyi itmedim, camın kenarına bıraktım. Olay sırasında tanığın sırtı cama dönüktü olay anını görmesinin imkanı yoktur” ifadelerini kullandı. Duruşmada taraf avukatları, açıklanan mütalaaya karşı savunma yapabilmek için mahkemeden süre talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, taraflara mütalaaya karşı savunma ve beyanda bulunabilmeleri için süre verilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.

  • FETÖ’cü profesörün yargılandığı davada dikkat çeken iddia

    FETÖ’cü profesörün yargılandığı davada dikkat çeken iddia

    İstanbul’da bir psikiyatri kliniğinde hayvanlarda kullanılan ilaçları çocuklara vererek ailelere ‘cinsel istismar’ tuzağı kurmakla suçlanan doktor Süleyman Salih Zoroğlu ve yardım ettiği öne sürülen 5 diğer sanığın yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutuklu sanık Süleyman Salih Zoroğlu ve eşi tutuksuz sanık Özgül Zoroğlu hazır bulundu. Duruşmaya bir kısım tutuksuz diğer sanıklar ile taraf avukatları ve müştekiler de katıldı.

    “Cehennemi yaşadık”

    Duruşmada beyanda bulunan Naşid Y. “Ben Z.Ö.’nün babasıyım. Eşimle bazı sorunlar yaşadım 2021 yılında. Kızımın psikolojisi bu durumdan etkilendi. Eşim bu nedenle bir doktor bulduğunu ve kızımızı götürmek istediğini söyledi. Salih Zoroğlu, benim kızıma cinsel istismarda bulunduğumu söylemiş. Kızım Salih Zoroğlu’nda tedavi görmeye başladıktan sonra uyuşturucu bağımlısı gibi gezmeye başladı. Sonra biz başka bir doktor bulduk. Bulduğumuz doktor ‘Süleyman Salih Zoroğlu’nun hastaları hep bize geliyor. Kendisinin FETÖ’cü olduğunu da duydum’ dedi. Ben olayları anlayınca gidip şikayetçi oldum. Bir avukat beni aradı ‘Kızınızın ses kaydını aldık, savcılığa vereceğiz şu kadar parayı vermeniz lazım’ dedi. Cehennemi yaşadık. Şikayetçiyim” şeklinde konuştu.

    Bir diğer müşteki Türkan H. ise “Ben D.A.’nın annesiyim. Ben Azerbaycan’da yaşıyorum. Sırf buraya sağlık konusunda güvenerek geldik. Ben çok zor zamanlar yaşadım. Maddi ve manevi anlamda tükendim. Eşimle sorunlarım vardı. Bu nedenle kızımı doktora götürdüm. Kızım bu olaylar esnasında 7-8 yaşındaydı. Salih Zoroğlu bana üçüncü seansta ‘baba tacizi muhtemelen, senin ondan şüphen var mı?’ dedi. Ben de ona buna inanmadığımı söyledim. Sadece taciz konusunun üzerinde durdu. Ketamin kullandığından hiç haberim yoktu. Kızım bana ‘Salih Hoca beni Fethullah Gülen’in yanına götürecekmiş” dedi. Hatta kızım bana ‘Gülen kim anne’ diye sordu” şeklinde beyanda bulundu. Duruşma diğer müştekilerin beyanlarının alınması ile sürüyor.

    İddianameden

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 20 müşteki aile ve 21 mağdur çocuğun beyanlarının alındığı belirtilmişti. İddianamede, yaşları 7 ile 18 arasında değişen 21 mağdur çocuğun ve ebeveynlerinin alınan beyanlarına, mağdur çocuklarla ilişkili seans kayıtlarına, ailelere gönderilen mesaj içeriklerine de yer verilmişti. İddianamede Süleyman Salih Zoroğlu’nun mağdurlara teşhis koyarak seanslar sırasında Ketamin maddesi verdiği, cinsel içerikli sorular yönelttiği, bedensel ve ruhsal yönden sağlıklarının bozulmasına neden olduğu, ailenin çeşitli üyelerini istismarla suçlayarak maddi talepler içeren tehditvari girişimlerde bulunduğu, çocukları kendi tutacağı bir eve yerleştirmeye ve yurt dışına göndermeye çalıştığı yönündeki beyanlarla şikayetçi olunduğu anlatılmıştı. Sanık Zoroğlu’nun klinik ve ev adreslerinde ele geçirilen maddeler üzerinde Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi tarafından yapılan inceleme ve analizler neticesinde Ketamin ve Ketamin bulaşıklı madde ve materyaller tespit edildiği de iddianamede açıklanmıştı. İddianamede sanık Zoroğlu’nun mağdur çocuklara yönelttiği kapalı uçlu soruları, hasta mahremiyetini ihlal edici uygulamaları, ebeveynlere yönelik düşmanca ifadeleri, intihar girişimlerine ilişkin pozitif pekiştirgeçlerinin temel mesleki ve etik ilkelere aykırı olduğu, eylemlerinin çocuğun duygusal istismarı kapsamında değerlendirilebileceği ifade edilmişti. İddianamede mağdur çocukların hiçbirinin kliniğe cinsel istismar iddiası/şüphesi/ihtimaline bağlı bir travma sebebiyle gitmediği de belirtilmişti. Sanık Süleyman Salih Zoroğlu’nun tüm vakalara, öykülerinde bir cinsel istismar olmamasına karşın hızlıca Çoklu Kişilik Bozukluğu (ÇKB) / Disosiyatif Kimlik Bozukluğu (DKB) teşhisi koyduğu da belirtildi. Başlangıçta bizzat çocukların direnç göstererek istismara uğramadıklarını, müracaat sebeplerinin bu olmadığını doktora anlatmaya çalıştığı ancak Zoroğlu’nun ensesti “Allah’ın verdiği özel yeteneklerle, bir önsezi sayesinde, manevi bir gözle bakarak hemen anladığını” iddia ettiği iddianamede kaydedilmişti. Zoroğlu’nun dosya mağduru çocukların pek çoğunu okullarını bırakmaya, ailelerinden ayrılarak oluşturacağı evlerde kalmaya, pasaport çıkarıp yurt dışına gitmeye ikna etmeye çalıştığının tespitine de iddianamede yer verildi. Sanık Zoroğlu’nun bu noktada mağdurların ailelerinden şantaj yoluyla temin edeceği paraları kullanmayı planladığı, yurtdışındaki temel bağlantı noktasının da firari durumdaki FETÖ şüphelisi ablasının olduğunu ikrar ettiği iddianamede kaydedilmişti. Zoroğlu’nun mağdur çocukların bir bölümüne çeşitli zehirleyici maddeler kullanarak ebeveynlerini öldürme tavsiyesinde bulunulduğu, çocuğun bu maddeleri kullanması halinde otopside tespit yapılamayacağını söyleyerek suç işleme kararlılıklarını arttırmaya çalıştığı da belirlenmişti. İddianamede Süleyman Salih Zoroğlu’nun 21 kez “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama”, 21 kez “Eziyet”, 4 kez “İftira”, 2 kez “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, 2 kez “Şantaj”, 2 kez “Uyuşturucu Madde Kullanımını Özendirme”, 1 kez “Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme” 1 kez “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etme” suçlarından toplam 96 yıldan 972 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan Zoroğlu’na yardım ettiği öne sürülen diğer 5 sanık hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti.