Olay, geçtiğimiz gün Pendik Şeyhli Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, bir taksiye binen 5 yabancı turist, inecekleri noktaya geldiğinde taksi şoförü tarafından talep edilen taksimetre ücretini fazla bulunca aralarında sözlü tartışma çıktı. Taksi içerisinde başlayan sözlü tartışma dışarıya taştı. Taraflar birbirine yumruklarla saldırdı. Kavga ihbar üzerine adrese gelen polis ekiplerinin raya girmesiyle son buldu. Tarafların birbirinden şikayetçi olduğu öğrenildi. Yaşanan o anlar bir vatandaşın cep telefonu kamerasına yansıdı.
Kategori: İstanbul
-
Uyuşturucudan gözaltına alınan Kalben adliyeye sevk edildi
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından bu sabah uyuşturucu operasyonu düzenlemişti. Yürütülen soruşturma doğrultusunda alınan ihbarı değerlendiren polis, Beyoğlu ilçesinde, “Kalben Sağdıç” olarak bilinen müzisyenin evine baskın düzenlemişti. Belirlenen ikamette yapılan baskında şarkıcı Kalben Sağdıç gözaltına alınmıştı. Evde yapılan aramalarda ise üç parça halinde daralı ağırlığı 15 gram gelen ‘skunk’ türü uyuşturucu madde ile birlikte 2 bin avro, 730 dolar ve bin 500 TL ele geçirilmişti. Türk Ceza Kanunu’nun 188’inci maddesinden gözaltına alınan şarkıcı, emniyetteki tamamlanan işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Şarkıcı Kalben Sağdıç’ın emniyetteki ifadesinde, “İçiciyim ben, satmıyorum” dediği öğrenildi.
-
Karadeniz somonu yüzleri güldürdü
Denizlerde av yasağının başlamasının ardından bir çok tezgahta balık fiyatlarında artış yaşanmıştı. Beylikdüzü’nde bulunan Türkiye Deniz Canlı Müzesi Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi Kenan Balcı, son aylarda yaşanan fiyat artışlarına ve enflasyona karşı farkındalık oluşturmak için yeni bir kampanya başlattı. Sezonunda dahi kilosu 300 liradan tezgahlarda yer bulan Karadeniz somonu ve alabalığını 120 liradan satmaya başladı. Ortalama kilosu 2 ile 3.5 arasında olan Karadeniz somonunun ucuz olması vatandaşların yüzünü güldürdü. Ucuz balığı duyan bir çok vatandaşın tezgaha gelerek balık aldığı görüldü.
“120 lira gerçekten ucuz, bol bol alacağız inşallah”
Karadeniz somonunun kilosunun 300 liradan 120 liraya düştüğünü duyup balık almaya gelen Ali İhsan Küçük isimli vatandaş, “Balıklar ucuz vallahi bizim hesabımıza da uyuyor. 120 lira gerçekten ucuz, bol bol alacağız inşallah. Balığı çok severim burada taze balıklar. Her sezon balık yiyoruz” dedi.
“Bizim tek gayemiz bol olan balığı halkımıza ucuza sunmak”
Beylikdüzü’ndeki tesisinde pahalılığa ve enflasyon ile mücadeleye dikkat çekmek için kampanya yaptığını duyuran balıkçı Kenan Balcı, “Dolaplarda, dipfrizlerde boş yeriniz varsa doldurun. Niçin? Gelecek için pahalılığa inat. Efendim, her şeyden ucuz. Balık nedir efendim, balık altındır. Çok çok ucuz üçte bir fiyatına. Arkadaşlara çok teşekkür ederim. Biz ucuz fiyata sattığımız için halkımıza gönül verdiğimiz için bize de ucuz veriyorlar. Biz de ucuz satmaya devam edeceğiz. Balık, anne sütüyle eş değer. Balık çok önemli. Efendim neden önemli yan etkisi olmayan tek ilaç balık. Her zaman halkımıza ucuz balık uygun balık yedirmeye gayret edeceğiz. Gemilerimiz otomatik ağ çeken gemilerimizde balık avı yasaklandı. İnsan gücüyle çekilen ağlarımız, dalyanlarımız bunlar serbest. Balık bazı türler çok pahalı. Bizim tek gayemiz var halkımıza ucuz olan bol olan balığı sunmak. Bir gün yiyen haftada 3 defa yesin kilosu yalnızca 120 lira. Bakın efendim Karadeniz alası, Karadeniz somonu. Türk halkı çok şanslı çünkü Allah Karadeniz’i Marmara’yı Türk halkına armağan vermiş. Tükenmeyen madenlerimiz efendim. Tut tut bitmiyor sat sat bitmiyor” diye konuştu.
-
Türkiye’nin ilk ayakkabı üreten lisesi
Son yıllarda en çok karşılaşılan kalifiye eleman sorununa merhem olan meslek liseleri alanındaki sektörlerin gelişmesi için büyük katkı sunuyor. Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulan ve 2003 yılından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okul, yardıma muhtaç öğrencilere ayakkabı üretiyor. Malzeme desteği vakıf tarafından okula veriliyor. Buradaki öğrenciler ise yardıma muhtaç olan okullardaki öğrencilere ayakkabıları üretiyorlar. Ardından vakıf aracılığı ile üretilen ayakkabılar okullardaki öğrenciler ulaştırılıyor. Okulda eğitim gören her 9’uncu sınıf öğrencisi asgari ücretin yüzde 10’u kadar burs alıyor. Daha sonraki yıllarda ise başarılı öğrencilere bu burs verilmeye devam ediliyor. Öğrenciler aynı zamanda okulun döner sermayesine katkıda bulunan üretimler de yapıyor. İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerinin güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler hem üretim aşamalarını iyi bir şekilde öğreniyorlar hem de kendilerine harçlık kazanıyor. Okul aynı zamanda malzeme ve lojistik desteği alarak afet durumlarında bölgedeki vatandaşlar için yine gönüllü olarak ayakkabı üretimi yapıyor.
“Adliyelerde güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık”
TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Selim Şahin, “2002 yılında Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulup bakanlığa devredilmiş bir okuluz. O günden bu yana vakfın ve sektörün de destekleriyle ayakkabı sektöründe eğitim vermeye devam ediyor. Bizim çapımızda ayakkabı eğitimi veren ilk okul olma özelliğini taşıyoruz. Bizden yıllar sonra bir iki okul da bu eğitimi vermeye başladı. Uzun yıllar boyunca ayakkabı eğitimi veren tek okulduk. Okulumuz içerisinde ayakkabı tasarım ve üretim dalı var. Öğrenciler el ile tasarıma başlayarak oradan 3D uygulama ile tasarımına oradan kesim, dikim, montaj süreçleri ve son olarak paketlemeye kadar sıfırdan bir ayakkabıyı üretip paketlemeye kadar tüm süreçleri öğrenmiş oluyorlar. Biz burada iki tip üretim yapıyoruz. Birincisi döner sermayeye katkı sağlamak için yaptığımız üretim. Yıllar içerisinde İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” dedi.
“Döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar”
Yardım yapmak için ayakkabıları TASEV Vakfı’nın destekleri ile ürettiklerini ifade eden Şahin, “Vakıfın bize sağladığı malzemeler ile öğrencilerimi atölyelerimizde üretimlerini yapıyorlar. Daha sonra ürünleri vakıfa teslim ediyoruz. Vakıfta bunları Türkiye’nin her yerindeki ihtiyaç sahibi öğrencilere gönderiyor. Özellikle vakıf ihtiyaç sahibi öğrencilere vermeye öncelik gösteriyor. Deprem yangın ve doğal afet durumlarında ise o bölgeye yine yardım için ayakkabı üretip gönderiyoruz. Vakıf öğrenicilere 9 sınıfta askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs sağlıyor. Eğer öğrenci başarılı ise bu son sınıfa kadar devam ediyor. Bunun dışında döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” diye sözlerini tamamladı.
“Öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor”
Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Genel Koordinatörü Atilla Başlar ise, “2002 yılında tüm ayakkabı sektörünün destekleri ile 4 ay gibi kısa bir sürede içerisinde bulunduğumuz kampüs inşa ediliyor. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanıyor. 20 yıldır eğitim devam ediyor. Eğitim kampüsümüzün içerisinde bir laboratuvar ve ARGE merkezi de var. Şu anda ayakkabı sektörünün test ve analiz ihtiyaçlarını karşılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve vakfımız arasında yapılan bir protokol ile her yeni kaydolan öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor. Diğer üst sınıflara geçtiklerinde ise başarılı olan öğrencilere burs verilmeye devam ediliyor” diye konuştu.
“Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor”
12’nci sınıf öğrencisi Cansu Yakar, okulda perşembe günleri atölye dersi olduğunu söyleyerek, “Burada farklı tarzda babet, spor ve bot gibi ayakkabılar yapmayı öğreniyoruz. Geçen sene çizim ve model üretim eğitimimizi tamamladık. Bu yıl ise üretim kısmına geçerek çizdiğimiz modeller tamamen bir ayakkabı haline geliyor. Okula başladığım ilk günden bu yana yaklaşık 10 tane ayakkabı üretimi yapmışımdır. Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor evde kullanıyoruz” dedi.
“En sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri”
Üretim yapılan atölye derslerinin eğlenceli geçtiğini ifade eden 12’nci sınıf öğrencisi İrem Nur Koç ise, “Bizim en sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri oluyor. Ayakkabının ön arka montaj işlemleri, dikimleri her şeyini yapabiliyoruz. Burada öğrendiklerimiz sayesinde bir ayakkabının nasıl üretildiğini ve nerelerinde hataları olduğunu anlayabiliyoruz. İlk önce kesim makinasından sayalarını çıkartıyoruz. Sayalarının dikimini yaptırıyoruz. Daha sonra atölyelerimizde ayakkabının üretimini yapıyoruz” diye konuştu.
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlamlı hediye
İsviçre’nin Davos kentinde 2009 yılında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu panelinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu Moderatörü David Ignatius ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e tepki göstermişti. Dünya Ekonomik Forumu panelinde İsrail’in Filistin’e karşı zulümde bulunduğunu savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘One Munite’ diyerek bir çıkış gerçekleştirmiş ardından da paneli terk etmişti. Hattat Mahmut Şahin tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye edilmek üzere ‘One Minute’ hattı yazıldı. Şahin’in bir gecede canla başla yazdığı hat ardından yetkililer tarafından Ankara’ya gönderildi. Uluslararası Demokratlar Birliği Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı’nda ise o dönemi hatırlatan ‘One Minute’ hattı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye edildi. Hattat Mahmut Şahin, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in, Filistin’e yönelik saldırılarının devam etmesi üzerine hattı hazırladığını ifade etti.
“Gazze’de de artık bir ‘One Minute’ çekme zamanı gelmişti”
Hattat Mahmut Şahin, “Avrupa’da çalışmalar yürüten Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) diye bir kurulum var. Onun bugün Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bir ziyareti oldu. O ziyaret öncesinde benim Kocaeli Milletvekili olan öğrencim Raziye Sezer Katırcıoğlu benden rica etti. ‘Hocam, önemli bir toplantı var. Orada takdim edilmek üzere bir yazı istiyoruz’ dedi. Ben de 2009 yılında Dovos mevzusu olduğu zaman bizim Arabi harflerle ‘One Minute’ yazısı yazmıştım. Çok küçük bir şeydi. Tabii Tayyip Bey’e hediye edilecek denilince onu büyüttük. Salı günü yazıyı yazdık ve bugün takdim edildi. Gündem hiçbir zaman değişmiyor. Gazze’de de artık bir ‘One Minute’ çekme zamanı gelmişti. Muhtemelen dünya basını da bunu görecektir diye düşünüyorum. O amaçla böyle bir levha yaptık. Biz sanatçılar, söylemlerimizi mutlaka yazıyla yaparız. Sosyal medyada polemiğe girmemize gerek yok. Biz gündemimizi, sanatımızla belli ediyoruz. Paylaşımlarımızdan anlayan anlıyor zaten” dedi.
-
Gecekondu alevlere teslim oldu
Yangın, dün akşam saatlerinde Beyoğlu Piyelapaşa Candan Sokak’taki tek katlı bir gecekonduda henüz belirlenemeyen bir nedenle çıktı.
Çıkan yangında alevler kısa sürede tüm evi sardı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. Ancak gecekondunun bulunduğu sokağa hatalı park halindeki araçlar nedeniyle, yangına müdahale etmekte güçlük çekti. İtfaiye ekiplerini beklerken, vatandaşlardan biri ise hortumla yangını söndürmeye çalıştı. Sokağa ters olarak giren ekipler yangını kontrol altına alarak söndürdü. Çıkan yangında yaralanan olmazken gecekondu ise kullanılamaz hale geldi. Ekipler yangının çıkış nedeniyle ilgili çalışma başlatırken, gecekondunun yandığı anlar bir vatandaşın cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı.
-
Yaşlı kardeşlerin evinden 4 kamyon çöp çıktı
Sultangazi Cumhuriyet Mahallesi’nde iddiaya göre uzun zamandır birlikte yaşayan Halime İlkçağlı (74) ile kardeşi Yusuf İlkçağlı (68) bir süre önce ev sahipleri tarafından 5 aydır kira ödemedikleri iddiası ile dava edilmişti.
Gelen mahkeme celbine itiraz eden kardeşler, bin 500 TL olan kiralarını aksatmadan ödediklerine dair dekontları mahkemeye sunmalarına rağmen kendileri hakkında tahliye kararı verilmişti. Kararın ardından ev sahibi ise iddiaya göre 2 kardeşi akşam saatlerinde polis ekipleri eşliğinde eşyaları ile birlikte dışarı çıkarmıştı. Gidecek yerleri olmayan kardeşlerin durumunu öğrenen mahalle muhtarı ise kaymakamlık ile irtibata geçip kardeşleri geçici olarak Selahattin Eyyubi Uygulama Oteli’ne yerleştirmişti.
Çöp ev ortaya çıktı
Ev sahibi, yaşlı kardeşlerin evden çıkartılmasından sonra temizlik yaptırmak istedi. Temizlik için gelen ev sahibi mutfak ve banyosu dahil tamamen dolu olan evi görünce şaşkına döndü. Yaşlı kardeşlerin evi, çöp eve çevirdikleri ortaya çıktı. Evden 4 kamyon çöp boşaltılırken, temizlik çalışmaları cep telefonu kamerasına yansıdı. Görüntülerde, daire içerinde temizlik çalışması yapıldığı ve tüm odaların çöp malzemeleri ile dolu olduğu görülüyor.
-
1-19 Mayıs’ta raylı sistem ücretsiz
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ile 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı’nda Ankara, İzmir ve İstanbul’da raylı sistemler için karra Resmi Gazete’de yayımlandı.
Karara göre, 1 Mayıs ve 19 Mayıs’ta Başkentray, Marmaray, İZBAN, Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistem hattı ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı-Arnavutköy metro hattı seferleri ücretsiz olacak.
-
Taksim’de 1 Mayıs hazırlıkları başladı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle İstanbul’da alınacak tedbirleri açıklamış, “Taksim Meydanı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu kapsamında belirlenen ve ilan edilen yer ve güzergahlar arasında değildir. Ayrıca; İstanbul Valiliğine başvuran konfederasyon ve bağlı sendikaların belirli sayıdaki temsilcileri, Taksim Anıtı’na çelenk koyabilecek, basın açıklaması yapabilecek, Kazancı Yokuşu’na karanfil bırakarak, saygı duruşunda bulunulabileceklerdir” demişti.
Yaklaşan 1 Mayıs nedeniyle Taksim Meydanı ve çevresine güvenlik bariyerleri yerleştirilmeye başlandı. Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın etrafı bariyerlerle kapatıldı. Bariyerlerin bir kısmı ise hazır bekletiliyor. 1 Mayıs sabahı Taksim Meydanı ve meydana çıkan yollar araç ve yaya trafiğine kapalı olacak. -
‘Bir Destandır Kut’ül Amare’ tiyatrosu sahnelendi
Fatih’te İstanbul Valiliği ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklığında Kut’ül Amare Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle ‘Kut’ül Amare Zaferi ve Şehitleri Anma” programı düzenlendi. Ali Emiri Kültür Merkezi’nde düzenlenen program, 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programda, Kocamustafapaşa Anadolu İmamhatip Lisesi öğrencisi Faik Eren Kurtuluş’un gerçekleştirdiği Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürü Muhammet Fatih Çepni ve Davutpaşa Anadolu Lisesi Müdürü Ceyda Çakıroğlu açılış konuşması yaptı. Konuşmalardan sonra Halil Kut Paşa’nın, Irak Cephesi’ne gelişini ve Kut’ül Amare Zaferi’ni anlatan kısa bir belgesel izletildi. Sahneye çıkan Davutpaşa Anadolu Lisesi öğrencileri şiirlerini okudu ardından bir bir oratoryo sergiledi. Öte yandan, programda Türkiye’de ilk defa 22. Dönem AK Parti Bursa Milletvekili Faruk Anbarcıoğlu tarafından yazılan ‘Bir Destandır Kut’ül Amare’ tiyatrosunu da ilk kez Kocamustafapaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri oynadı. İlk defa yazılan ve oynanan tiyatroya katılımcılar yoğun ilgi gösterdi.
“Türkiye’de bu tiyatro ilk bana nasip oldu ve bugün de ilk defa sahnelenecek”
‘Bir Destandır Kut’ül Amare’ tiyatrosunu yazarı, 22. Dönem AK Parti Bursa Milletvekili ve Türk Parlamenterler Birliği Bursa Şube Başkanı Faruk Anbarcıoğlu, “2016 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın gündeme taşımasıyla halkımız konuya biraz daha ilgi duydu. 1915 yılında İngilizler, Basra Körfezi’ne geliyorlar. O dönemde Irak, Suriye ve İran’ın bir bölümü Osmanlı Cihan Devleti hakimiyetindeydi. Yani bundan 109 yıl önce İngilizlerin orada ne işi var diye insanların sorması gerekiyor. İngilizler egemenliklerini sürdürebilmek ve sömürgelerini devam ettirebilmek için bilhassa İngilizlerin hakimiyetindeki Hindistan’da bulunan Müslüman askerleri ülkemize savaşmaya getiriyorlar. Ülkemize derken geniş bir coğrafyadayız. Yaklaşık 22 milyon kilometrekarede 624 yıl hüküm sürmüş, dünyanın 3 kıtasında büyük bir devleti çökertmek için İngilizler uğraşıyorlar. Bunun için ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar. Mesela, Arapça’yı ve Kuran-ı Kerim’i çok mükemmel bilen ve fıkıh alanında bile mükemmel yetiştirdikleri casuslarıyla Osmanlı-Arap kışkırtmacılığı yapıyorlar. Yüzyıllarca kardeşçe yaşamış bu toplumları, birbirine düşürmek için çabalıyorlar. Savaşın içinde bile biz insanlara, insanlık dersi veren bir milletin insanlarıyız. Kut’ül Amare’de yaklaşık 5 generali, 980 üst düzey subayı ve 13 bin 300 İngiliz askerini esir aldık. Ama onlara insanca muamele yaptık. Bizim orada yaklaşık 10 binin üzerinde şehidimiz var. Orada Dicle’nin azgın sularında, eksi 10 derece soğukta bir yandan düşmanla bir yanda da sel baskınlarının içerisinde bu savaşı yaptılar. Böyle bir asil milletin zaferi. Bu zafer yıllarca bizim askeri birliklerimizde kutlandı. Türkiye’de bu tiyatro ilk bana nasip oldu ve bugün de Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde ilk defa sahnelendi. Onun da ilk tanığı sizler olacaksınız” dedi.
Kut’ül Amare Zaferi’nin tarihi
1. Kut Muhaberesi İngiliz kuvvetleri ve müttefikleriyle, Osmanlı Cihan Devleti askerleri arasında 7 Aralık 1915 – 29 Nisan 1916 tarihlerinde gerçekleşti. İngiltere, 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Hint denizinin güvenliğini sağlamak, Mezopotamya’ya ve Osmanlı Cihan Devleti’ne ait petrol yataklarına hakim olmak için Irak seferine çıktı. Bağdat’ı ele geçirmek üzere çıktığı bu seferin başlangıcında hızla ilerleyen İngiliz birlikleri, Selman-ı Pak’ta Türk birliklerine yenilerek geri çekildi ve Kut’ül Amare’de savunmaya geçti. Halil Paşa komutasındaki Osmanlı Cihan Devleti birlikleri Kut’ül Amare’yi kuşatarak İngilizlere yaklaşık 5 ay süresince yardım gitmesini engelledi. Dicle Nehri kıyısında Kut’ül Amare şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, kasabanın Osmanlı Cihan Devleti ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla zaferle sonuçlandı. 1. Dünya Savaşı içerisinde İngilizler, Çanakkale’den sonra Kut’ül Amare’de Osmanlı Cihan Devleti tarafından mağlup edildi. 29 Nisan 1916’da General Sir Charles V. F. Townshend komutasındaki 5 general, 481 subay ve 13 bin 300 askerden oluşan İngiliz birliği 4 ay 23 gün süren Kut kuşatmasından sonra Osmanlı Cihan Devleti’ne teslim oldu.