Kategori: İzmir

  • Zihinsel engelli Özgür’ün katil zanlısı 17 ay sonra yakalandı

    Zihinsel engelli Özgür’ün katil zanlısı 17 ay sonra yakalandı

    İZMİR’in Urla ilçesinde, zihinsel engelli Özgür Bağış’ı (41) bıçaklayarak öldürdüğü ileri sürülen Ferdi Özgür (37) 17 ay sonra polis tarafından yakalandı. Polisteki sorgusunda hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Ferdi Özgür, işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı.

    Olay, 29 Nisan 2020 tarihinde Sıra Mahallesi’nde meydana geldi. Zihinsel engelli Özgür Bağış’tan 3 gün boyunca haber alamayan komşuları, durumu polise bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen polis ekipleri, kapısını çilingire açtırıp girdikleri evde Bağış’ı kanlar içerisinde yerde buldu. Çağırılan sağlık ekibinin yaptığı kontrolde vücudunda 2 bıçak yarası bulunan Bağış’ın yaşamını yitirdiği belirlendi. Olaydan 13 gün önce Bağış’ın ev arkadaşı Sergin Coşgun’un (51) da aynı evde ölü bulunduğu belirtildi.

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Cinayet Büro Amirliği ekipleri, cinayeti çözmek için özel ekip kurdu. Ekipler daha önce gözaltına alınıp serbest bırakılan şüphelileri tekrar gözaltına aldı. Geçen yıl şüpheli olarak gözaltına alınan işsiz Ferdi Özgür, çelişkili ifade verince çapraz sorguya alındı. Olay anında nerede olduğunu ispatlayamayan Ferdi Özgür, öldürülen Bağış ile daha önce hiç görüşmediğini ileri sürdü. Ancak, polis, teknik çalışması sonucu Ferdi Özgür.’ün daha önce Bağış ile görüştüğünü ortaya çıkardı. Polisteki sorgusunda hakkındaki suçlamaları reddeden Ferdi Özgür, işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

    Bu arada Bağış’ın ölümünden 13 gün önce aynı evde ölü bulunan Sergin Coşgun’un ölümünde ise şüpheli bir durumun bulunmadığı bildirildi.

     

  • Ameliyathanede görevdeyken ölmek isteyen cerrah, yoğun bakımda yaşamını yitirdi

    Ameliyathanede görevdeyken ölmek isteyen cerrah, yoğun bakımda yaşamını yitirdi

    İZMİR Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çocuk cerrahisi uzmanı olarak görev yapan Dr. Ali Sayan (62), 22 yıl önce böbrek nakli operasyonu geçirdi ancak mesleğine ara vermedi. Yakalandığı koronavirüs nedeniyle 25 Eylül’de yoğun bakımda yaşamını yitiren Sayan’ın, eşi emekli hemşire Nuran Sayan (60), “Daha önce böbrek nakli olmasına rağmen normal hayata döndü. Cerrahlığa devam ediyordu. Ameliyatı, nöbeti hep öncelikliydi. İşine aşıktı. Ölünceye kadar hastanede olmak ve ameliyathanede ölmek istedi ama yoğun bakımda yaşamını yitirdi” dedi.

    SBÜ Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çocuk cerrahisi uzmanı olarak görev yapan Dr. Ali Sayan, 1999 yılında geçirdiği böbrek nakli ameliyatının ardından cerrahlığı bırakmadı. Çocuk hastalarının sağlığına kavuşması için özveriyle görev yapan Sayan, koronavirüs nedeniyle tedavi gördüğü hastanedeki 22 günlük yaşam mücadelesini, geçen 25 Eylül’de kaybetti. Dr. Sayan’ın yoğun bakımda kendisini ziyaret eden asistanlarına, son güne kadar çocuk hastalarının durumunu sorduğu öğrenildi. Eşi emekli hemşire Nuran Sayan, Ali Sayan’ın işine aşık bir hekim olduğunu söyledi. Nuran Sayan, 1999 yılında böbrek nakli olan eşinin o tarihten itibaren gayet sağlıklı biri olduğunu ve kısa sürede görevine döndüğünü belirtti. Uzun yıllar ilaç kullanmak zorunda olan eşinin sağlığına çok dikkat ettiğini anlatan Sayan, “Daha önce böbrek nakli olmasına rağmen normal hayata döndü. Cerrahlığa devam ediyordu. Görevinin dışında kendine çok dikkat etti. Evinin balkonuna çıkmadı. Ama hastaneye gitmeyi aksatmadı. Ameliyatı, nöbeti hep öncelikliydi. İşine aşıktı. İşi dışında başka bir hayatı yoktu. Emeklilik sözünü hiç duymak istemedi. Ölünceye kadar hastanede olmak ve ameliyathanede ölmek istedi ama yoğun bakımda yaşamını yitirdi” dedi.

    ‘AŞILARINI OLMUŞTU’

    Ali Sayan’ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde biyolog olarak çalışan kızı Gizem Sayan (33) ise babasının pandeminin başlangıcında özel durumu nedeniyle yaklaşık 2 ay idari izinli olduğunu belirtip, normalleşme sürecinde işine geri döndüğünü anlattı. Hastanede çalışan babasının kalabalık ortamlara girmemek için dikkatli olduğunu hatırlatan Sayan, işini yapmaya hep devam ettiğini söyledi. Gizem Sayan, “Bir yandan polikliniği bir yandan ameliyatı bir yandan nöbetleri devam etti. Maskesiz ortamlarda bulunmuyor, sosyal yaşantısına dikkat ediyordu. Evden işe, işten eve bir hayatı vardı. Biz de virüsü taşımamak ve ona da bulaştırmamak adına hep dikkatliydik. Bu hastalığa mesleğine devam ettiği için yakalandı” diye konuştu.

    Babasının bir sağlık çalışanı olarak 3 doz aşısını yaptırdığını ifade eden Gizem Sayan, “2 doz Sinovac oldu, 3’üncü dozu da özel durumu nedeniyle Biontech yan etki yapmasın diye öneriler üzerine yine Sinovac yaptırmıştı. Aşıları eksik ya da yanlış değildi. Yakın bir zamanda akciğer enfeksiyonu geçirmişti. Üzerine Covid-19 eklendi. Sonra Covid-19’u atlattığı söylendi ama akciğerdeki enfeksiyon karşısında tedavi yeterli gelmedi. 2 Eylül akşamı Covid -19 testi pozitif çıktı. 3 Eylül’de hastaneye yatışı yapıldı. 25 Eylül’de kaybettik” dedi.

    ‘O EVDEYKEN AYNI SOFRADA YEMEK BİLE YEMEDİK’

    Babasının hekimliği çok sevdiğini ve bırakmayı asla düşünmediğini kaydeden kızı Gizem Sayan, şöyle devam etti:

    “İşi konusunda bize hiçbir şey söyletmezdi. ‘Yapma artık bırak’ diyemezdik. Kendisine dikkat ettiğini, bunun da onun işi olduğunu, söylerdi. ‘Başkasına faydalı olmak ve sağlıklı bir hayat sürmesi için benim mesleğimi devam ettirmem gerekir’ derdi. Emekli ol, gibi bir şey söyleyemezdik çünkü acayip bir savunması vardı. Mesleği önce gelirdi. Biz elimizden geleni onu da koruyabilmek için kendimizi izole ederek sağlamaya çalıştık. Ben de hastanede çalışıyorum. O işe gitmediğinde, idari izinli olduğu dönemde mümkün olduğu kadar mesafeliydik. Aynı sofrada yemek bile yemedik. Ama o kadar korunmamıza rağmen yakalandı. Onun hastaları, süper taşıyıcılardı. Yoğun bakımdaki sürecinde bile ziyaretine gelen asistanlarına, uzmanlarına klinikteki vakaların ne olduğunu, bir hastanın gelip gelmediğini sorardı. Hiç bırakmadı bu sorguyu.”

  • Orhanlı’da JES projesi iptal edildi

    Orhanlı’da JES projesi iptal edildi

    İZMİR 3’üncü İdare Mahkemesi, Seferihisar ilçesine bağlı kırsal Orhanlı Mahallesi’nde yapılması planlanan jeotermal enerji santrali (JES) projesini, bilirkişi heyeti raporunu göz önünde bulundurarak iptal etti.

    Şirket tarafından ilçeye 21 kilometre mesafedeki Orhanlı Mahallesi’nde 37,5 MWe jeotermal enerji santrali, yardımcı kaynak olarak güneş enerji santrali (GES) ile rüzgar enerji santrali (RES) projesi planlandı. Yılda 280 GWh elektrik üretilecek proje kapsamında toplam 23 jeotermal kaynak sondajı çalışması yapılacağı açıklandı. Sondajların 12’sinin üretim kuyusu, 10’u tekrar basma (reenjeksiyon) ve 1’inin de arama kuyusu olarak planlandığı kaydedildi.

    BİLİRKİŞİ RAPORU İSTENDİ

    Jeotermal enerji santrali projesi kapsamında yürütülen sondaj faaliyetlerinin, 2016 tarihli ‘Çevresel etki değerlendirme (ÇED) gerekli değildir’ kararını gerekçe gösteren 99 köylü ve Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği, projenin iptali için şikayette bulundu. Açılan davada İzmir 3’üncü İdare Mahkemesi, ilk olarak yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yapılan itirazlar sonucu bilirkişi raporu istendi. Bilirkişi raporunda projenin, tarımsal ürünlerin ve toprağın kirletme riski olduğu, sondaj alanının yerinin doğru olmadığı, sondaj kuyularının yerleşim yerlerine yakın olması nedeniyle ağır metallerin ve çıkan gazların çevreye ile halk sağlığına zarar verebileceği yer aldı. Raporda; JES projesinin, ÇED yönetmeliği dışında yapılamayacağı da belirtildi.

    Raporun ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, 1257 nüfuslu kırsal Orhanlı Mahallesi’nde yapılmak istenen projenin iptaline karar verdi.

     

  • Bisiklet sporcusu Zeynep’in ölümünde 3 sanığa ‘iyi hal’ indirimli ceza

    Bisiklet sporcusu Zeynep’in ölümünde 3 sanığa ‘iyi hal’ indirimli ceza

    İZMİR’in Çiğli ilçesinde bisiklet sürücüsü Zeynep Aslan’ın (32) kamyonun çarpmasıyla öldüğü kazanın davasında karar çıktı. 3 sanığa da iyi hal indirim uygulanan kararda, şoför Aycan Yörük ‘bilinçli taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 5 yıl 6 ay, yol çalışmasında görevli İdris Karataş ve Mustafa Yaman ise ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 3 yıl 4’er ay hapis cezasına çarptırıldı.

    Çiğli ilçesi Kaklıç Mahallesi’nde geçen 14 Ekim’de Aycan Yörük’ün kullandığı 35 AİM 602 plakalı kamyon, bisikletiyle antrenman yapan Karşıyaka Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Bisiklet Takımı sporcusu Zeynep Aslan’a çarptı. Bir çocuk annesi Aslan, kazada hayatını kaybetti. Başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda Aslan’ın kural hatası yapmadığı, kamyon sürücüsü Aycan Yörük’ün ise ‘trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirdiği’ belirterek asli kusurlu olduğu belirtildi. Yörük, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Savcılık soruşturmayı tamamlayıp iddianameyi hazırladı. Menemen 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, Zeynep Aslan’a çarpan kamyon şoförü Aycan Yörük ile bölgede yol çalışması yapan park halindeki 35 MFE 70 plakalı kamyonun şoförü İdris Karataş ile iş makinesi operatörü Mustafa Yaman sanık olarak yer aldı. Sanıkların, ‘bilinçli taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 9 yıla kadar hapisleri istendi.

    İddianamede, kamyonuyla Sasalı yönüne giden Yörük’ün, yol çalışmasını görmesine rağmen İdris Karataş’ın park halindeki 35 MFE 70 plakalı kamyonunu kontrolsüz, aceleyle ve hatalı şekilde sollamaya başlayıp karşı şeridi kapatarak ilerlerken banket çizgisine yakın Zeynep Arslan’a çarpıp ölümüne neden olduğu belirtildi. Davanın 1 Nisan’da görülen ikinci duruşmasında ise tutuklu sanık Yörük tahliye edildi. Savcı mütalaasında sanıkların ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan ayrı ayrı 6 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmalarını istedi.

    ZEYNEP’İN AİLESİ EN AĞIR CEZAYI İSTEDİ

    Karar duruşması bugün Menemen 1’inci Asliye Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz sanık Aycan Yörük’ün yanı sıra Zeynep Aslan’ın annesi Nurten Aslan, babası Reşat Kemal Aslan ve taraf avukatları katıldı. Hakimin söz verdiği Aslan ailesinin avukatları Suat Selman Saloğlu ve Cansu Koç, sanıkların üçünün de ‘bilinçli taksirle öldürme’ suçundan yargılanmaları gerektiğini savundu. Söz alan Zeynep’in babası Reşat Kemal Aslan da sanıkların en üst sınırdan cezalandırılması gerektiğini belirtip, “Kızım, araçları geçmekte iken sanık sürücü tarafından kendisine çarpılmıştır. Sanıklar için en üst sınırdan ve indirim yapılmadan ceza verilmesini talep ediyorum” dedi. Anne Nurten Aslan da sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.

    ‘ARACIN BAŞKA YERİNE ÇARPSA VEFAT ETMEYECEKTİ’

    Mütalaayı kabul etmediğini belirten sanık Aycan Yörük, Zeynep Aslan’ın kendisine çarptığını ileri sürdü. Yörük, “Ben o yolu 10 yıldır kullanıyorum. Orada kavşak olduğunu bildiğim için yavaşlayarak araçların bulunduğu yeri, karşı şeridini kontrol ettim. Uzaktan gelen aracın mesafesinin yeterli olduğunu düşünüp sollama yaptım. Bu sırada ‘Dur’ levhasına uymayan Zeynep Aslan’ın bana çarpmasıyla olay meydana geldi. Eğer hızlı olsaydım aracın altına girerdi. Aracın sert yerine çarptığı için vefat etti. Başka bir yere çarpsa vefat etmeyecekti. Olay mahallinde yolun kenarında bulunan ağaçlar nedeniyle birbirimizi göremezdik. Yolum dümdüz. O benim solumdan, önüme çıkmıştır” dedi.

    Sanık avukatları da müvekkillerinin beraatini talep etti. Hakimin son sözünü sorduğu Yörük, “Suçsuzum. Kardeşime bile bile bir şey yapmadım” diye konuştu.

    Savunmaların ardından karar açıklandı. Sanık Aycan Yörük’e, ‘bilinçli taksirle ölüme neden olmak’ suçundan önce 6 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Ardından bu cezası iyi hal indirimiyle 5 yıl 6 ay hapse çevrildi. Yörük’ün E sınıfı ehliyetine de 1 yıl boyunca el konuldu. Diğer sanıklar İdris Karataş ve Mustafa Yaman ise önce ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan 4’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Andından duruşmalardaki iyi halleri göz önüne alınıp, indirimle 3 yıl 4’er ay hapis cezası verildi.

  • Yoğun bakımdaki hastaların yüzde 80’i aşısız

    Yoğun bakımdaki hastaların yüzde 80’i aşısız

    ÜLKE genelinde olduğu gibi İzmir’de de koronavirüs vakaları hızla artarken, yoğun bakımlardaki son durumu, DHA görüntüledi. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Birimi Sorumlusu Dr. Nagihan Altıncı Karahan, “Aşınızı olun. Eylül boyunca bu servise gelen hastaların yüzde 80’i aşısız” dedi.

    Koruyucu kıyafetler giyerek, yoğun bakım ünitesine giren DHA ekibi, yüzde 80’i aşısız olan yoğun bakım hastalarının son durumunu ve sağlık görevlilerinin müdahalelerini görüntüledi. Yoğun bakım servisindeki aşısız hastalar, ‘Aşı olun’ çağrısı yaparken, solunum cihazına bağlı bir hastanın, sağlık çalışanının eline sımsıkı sarılması dikkat çekti.

    İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Birimi Sorumlusu Dr. Karahan, “Eylül ayı boyunca koronavirüs yoğun bakım servislerine yatan hastaların yüzde 80’i aşısız ya da aşı programını tamamlayamamış kişiler. Geri kalan yüzde 20 ise aşılı ancak bu yüzde 20’lik rakam yanıltıcı olmasın. Bu kişilerin bir kısmı eşlik eden yandaş hastalıklar nedeniyle genel durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye getirilmiş ya da başka bir işlem için hastaneye müracaat ettiğinde yapılan kontrollerde PCR testi pozitif olan kişiler. Aşısız kişilerin hastalığı çok ağır geçirdiğini görüyoruz” dedi.

    ‘DAHA ÇOK GENÇ HASTALAR GELİYOR’

    Pandeminin ilk döneminde ileri yaşta ve kronik rahatsızlığı bulunan hastalar olduğunu ancak son dönemde daha çok genç hastaların tedavi için geldiğini belirten Dr. Karahan, “Pandeminin ilk dönemlerinde aşı elimizde yoktu ancak koruyucu önlemler çok daha fazlaydı. Sokağa çıkma kısıtlamaları, uzaktan çalışma gibi uygulamalar vardı ve okullar kapalıydı. Bundan önceki dönemde farklı bir hasta popülasyonuyla karşı karşıyaydık. Genellikle yoğun bakım servislerine daha ileri yaş, kronik rahatsızlığı olan hastalar geliyordu. Son dönem ise diğerleriyle benzerlik göstermiyor. Biz bu dönemde daha çok genç hastaları görüyoruz” diye konuştu.

    ‘AŞISIZ GENÇ HASTALARI KAYBEDİYORUZ’

    Hastaların özelliklerine değinen Dr. Karahan, “İçinde bulunduğumuz süreçte hastaların dikkatimizi çeken belli özellikleri var. Birincisi genç hastalar olması. 20-40 yaşları arasında aşısız çok hasta gördük ve bunların bir kısmını maalesef kaybettik. İkinci olarak hamile hastaları çok görüyoruz. Bu hastalar da bebeği koruma adına aşı olmayan kişilerden oluşuyor. Ben aşılanmanın bireysel olmadığına inanıyorum. Bizler sosyal varlıklarız. İşe gidiyoruz, okula gidiyoruz. Sürekli insanlarla temas halindeyiz. Aşıyla ilgili bilinmezlik artık yok. Elimizde yeterli veriler var. Yan etkilerini biliyoruz. Aşı ayağımıza kadar geliyor. Yurdumuzda aşıya ulaşmak çok kolay. Yan etkiler yönünden son derece deneyimliyiz. Aşı olmak bir yurttaşlık görevidir” dedi.

    İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi uzmanlarından Dr. Atilla Şencan ise “1,5 yıldır koronavirüs yoğun bakım ünitesinde hizmet vermekteyiz. Kişisel koruyucu kıyafetleri giyerek yoğun bakım koşullarında çalışmak oldukça zor. Vatandaşlarımızı maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmeleri konusunda bir kez daha uyarıyoruz” diye konuştu.

    ‘AŞI OLMADIM, YOĞUN BAKIMDAYIM’

    Yoğun bakım servisinde tedavi gören hastalardan Osman Coşkun (47) da “Aşı olacaktım ama oğlumu farklı bir kente yerleştirdik ve bu işlerle ilgilenirken aşı olmayı ihmal ettim. Aşı olacaktım ama fırsat bulamadığım için olmadım. Şimdi yoğun bakımdayım. Çok zor bir hastalık. Herkes aşısını olsun” dedi.

  • Yunanistan unsurlarının geri ittiği 197 göçmen kurtarıldı

    Yunanistan unsurlarının geri ittiği 197 göçmen kurtarıldı

    İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında, 114 kaçak göçmen yakalanırken, Yunanistan unsurlarınca Türk kara sularına geri itilen 197 göçmen de kurtarıldı.

    Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, yasa dışı yollarla yurt dışına çıkmaya çalışan göçmenlerin bulunduğu bir teknenin Seferhisar açıklarında olduğunu tespit etti. Harekete geçen ekipler, 114 kaçak göçmenin bulunduğu tekneyi durdurdu. Yakalanan göçmenler, ekipler tarafından kıyıya çıkartıldı. İşlemleri tamamlanan göçmenler, İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne gönderildi. Öte yandan, Yunanistan unsurlarınca Türk kara sularına geri itilen 172 göçmen Dikili açıklarında, 23 göçmen Karaburun açıklarında ve 2 göçmen ise Foça açıklarında kurtarıldı. Ayrıca, göçmen kaçakçısı olduğu değerlendirilen 2 şüpheli de gözaltına alındı.

  • Danıştay onadı! Uzundere’ye JES projesi iptal

    Danıştay onadı! Uzundere’ye JES projesi iptal

    Danıştay 6’ncı Ceza Dairesi, İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nin Karabağlar ilçesine bağlı Uzundere Mahallesi’ndeki zeytinlik alana jeotermal enerji santrali (JES) kuyusu açılmasına yönelik proje için verdiği iptal kararını oy birliğiyle onadı.

    Karabağlar ilçesine bağlı kırsal Uzundere Mahallesi’ne yapılmak istenilen jeotermal santralin projesine karşı çıkan 270 mahalleli, zeytinlik alanlarda yapılacak olmasından dolayı projenin iptali için suç duyurusunda bulundu.

    İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nde açılan davada, 3 kilometrelik bölgede zeytinliklerin bulunması ve sondaj çalışmalarının çevreye zarar vereceği gerekçesiyle planın iptaline karar verildi. Firma avukatlarının karara itirazları sonucu dosya, Danıştay’a gitti.

    Eksik inceleme nedeniyle yerel mahkemenin kararı bozulurken, bilirkişi raporu istendi. Yeniden İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nde görülen dosyaya atanan bilirkişinin, raporda planın çevreye zarar vereceği yönünde rapor sunması üzerine mahkeme de JES için bir kez daha iptal kararı verdi.

    Firma yetkililerinin itirazı üzerine dosya, bu kez de Danıştay 6’ncı Dairesi’nde görüşüldü. Üyeler, projenin bölgedeki zeytinlik alanlara olumsuz etkisi olduğu sonucuna vardı.

    Bunun üzerine İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın hukuk ve usule uygun olduğu, bozulmasını gerektirecek bir durum olmadığı gerekçesiyle kararın oy birliğiyle onanmasına karar verildi. Danıştay 6’ncı Ceza Dairesi’nin kararının ardından Uzundere’ye yapılması planlanan JES projesi iptal oldu.

  • Eşi ve oğlunun üzerine kolonya döküp yaptı

    Eşi ve oğlunun üzerine kolonya döküp yaptı

    İzmir’in Menderes ilçesinde, 15 gün önce eşi Fatma E. (21) ve oğlu Ömer E.’yi (1,5) üzerlerine kolonya dökerek yakan Veysi E., eşinin, ‘yanlışlıkla oldu’ ifadesini tehdit altında verdiğini söylemesiyle gözaltına alındı.

    Olay, 31 Ağustos’ta, saat 15.00 sıralarında, Kemalpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. Yaralama, hırsızlık, uyuşturucu bulundurmak gibi birçok suçtan tutulduğu cezaevinden, yaklaşık 4 ay önce pandemi nedeniyle şartlı tahliye edilen Veysi E., iddiaya göre, bir süpermarkette çalışan eşi Fatma E. öğle yemeğine eve gelmeyince kıskançlık krizine girdi. Markete giden Veysi E., eşi Fatma E.’yi darbedip zorla eve getirdi. Veysi E., evde de darbetmeyi sürdürdüğü eşi Fatma E. ve oğlu Ömer E.’yi üzerlerine kolonya dökerek, ateşe verdi. Fatma E.’nin feryadı ve Ömer E.’nin ağlamasını duyan komşularının ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Vücutlarında ağır yanıklar oluşan anne ve oğlu, ambulansla Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılıp, tedaviye alındı.

    EŞİ İFADESİNİ DEĞİŞTİRDİ

    Soruşturma başlatan polisin ifadesine başvurduğu Fatma E., olayın yanlışlıkla olduğunu söyledi. Hayati tehlikeyi atlatan ancak tedavisi halen süren Fatma E., polise ilk ifadesini, eşi tarafından tehdit edildiği için korkup o haliyle verdiğini belirtti. Fatma E.’nin ifadesini değiştirmesi üzerine polis, Veysi E.’yi dün gözaltına aldı. Eşini daha önce de kıskandığı için darbettiği ileri sürülen Veysi E., Menderes İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Veysi E.’nin polisteki işlemlerinin sürdüğü bildirildi.

  • Kızına cinsel istismarı ses kaydıyla ortaya çıktı

    Kızına cinsel istismarı ses kaydıyla ortaya çıktı

    İzmir’in Konak ilçesinde Asya D. (36), iki kızına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla boşanmalarına rağmen aynı evi paylaştığı eşi Serkan E.’yi (42) tabancayla yaraladı. Tutuklanan Asya D.’nin başta olaya inanmadığı, küçük kızı Sıla E.’nin (15) üzerine yerleştirdiği kayıt cihazıyla cinsel istismarın ortaya çıktığı öğrenildi.

    İzmir’in Konak ilçesinde 7 Eylül günü gece saatlerinde 2’si erkek 4 çocuk  babası Serkan E., iddiaya göre, 9 yıl önce büyük kızı Ecem B.’ye (19) cinsel istismarda bulunmaya başladı.  4 yıl süren istismar olayı, Serkan E.’nin bir başka suçtan cezaevine girmesiyle son buldu.

    Ecem B. durumu sonradan annesine anlattı. Ancak gerçek olabileceğini düşünmeyen anne Asya D., çocuğunu doktora götürdü. Psikiyatri tedavisi gören ve ilaç kullanan Ecem B. bir süre sonra kaçarak evlilik yaptı ve evden uzaklaştı.

    Tahliye olduktan sonra eve dönen Serkan E., bu kez küçük kızı Sıla E.’ye istismarda bulunmaya başladı. Ecem B. ise eşi askere gidince ayrıldığı baba evine geri döndü.

    Bir gün Sıla E., annesi Asya D.’ye olayı anlattı. Bunu duyan Ecem B. de kendi yaşadıklarını hatırlattı. Asya D. ses kayıt cihazı alarak kızı Sıla E.’nin üzerine yerleştirdi. Bir süre sonra tekrar eden istismar, kayıt cihazıyla kaydedildi.

    Sesleri dinleyen anne boşanmalarına rağmen aynı evi paylaştığı eski eşinin odasına girdi. Çıkan tartışmada kadın evde bulunan tabancayla Serkan E.’ye ateş eti. Ağır yaralanan Serkan E. hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı. Gözaltına alınan Asya D. ise, işlemleri sonrası sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı.

    SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU

    Asya E.’nin avukatı Abdi Yaşar öncülüğünde sosyal medyada şüphelinin serbest kalması için #asyatutuksuzyargılansın başlığıyla kampanya başlatıldı. Öte yandan tedavisi süren Serkan E. hakkında, ‘cinsel amaçla çocuğu hürriyetinden yoksun bırakma’ ve ‘öz çocuğuna cinsel istismarda bulunma’ suçlarından, suç duyurusunda bulunuldu.

    ‘ÜÇÜNÜZ BENİM İSTEDİĞİMİ YAPACAKSINIZ’

    Soruşturma kapsamında alınan ifadelerde olayın detayları da ortaya çıktı. Serkan E.’nin istismarda bulunduğu öne sürülen ilk çocuğu Ecem B.’nin ifadesinde, “Annem ve babam boşanmasına rağmen birlikte yaşıyordu. Babam beni de taciz etti. Yaklaşık 9 yıl önce bu olay başladı. Bu olay 4 yıl sürdü. Cinsel birliktelik olmuyordu. Annem böbrek hastası. Eğer söylersen ‘Annen ölür, kardeşlerini öldürürüm’ diyordu. Korkudan bir şey an anlatamadım. 7 Eylül’de annem kaydı dinledi. Ses kayıtlarında kardeşim Sıla, ‘git başımdan artık’ diyordu. Ve yine kayıtlarda babamın kardeşimi taciz ettiği vardı. Annem bu sesleri duyunca babamın bulunduğu odaya girdi. Diğer 2 kardeşim uyuyordu. Sadece annem, babam, ben ve Sıla ayaktaydık. Annem ve babam tartışmaya başladı. Annem ‘Bunu nasıl yaparsın’ dedi. Babam ise ‘Madem öğrendin kabulleneceksin. Büyük kızın eşinden boşanacak. Üçünüz benim istediğimi yapacaksınız’ dedi. Bunun üzerine annem ‘Karakola gideceğim’ dedi. Ardından annemin ‘Bırak saçımı’ dediğini duydum. Sonrasında silah sesi duyuldu” dediği öğrenildi.

    Asya D.’nin ise, kızı Sıla’nın babasını kendisini taciz ettiğini söylediğini belirterek, “Ecem B.’nin yıllar önce bana bu tarz konulardan bahsettiğinden küçük kızım Sıla E.’nin haberi yoktu. Duyduklarımdan sonra aynı şeyleri anlatmalarının tesadüf olmadığını düşündüm. Ses kayıt cihazı aldım. Kızımın iç çamaşırının içine dikerek yerleştirdim. Eğer ki baban yine aynı şeyleri yaparsa tuşuna bas, çalıştır dedim. Böyle yapmamın nedeni, gerçekten böyle bir durum varsa polise giderek şikayetçi olma istediğimdendir. Ses kaydını yapmış ama utandığından hemen verememiş. Olay günü dinlediğim ses kaydında ‘Ecem B ile yaşayamadığımı senle yaşadık. Neydik ne olduk’ diyordu. Serkan, üçümüze bakarak. ‘Madem öğrendin. O zaman üçünüz de kuma olursunuz, aynı anda ilişki yaşarız’ dedi. Polise şikayet edeceğimi söyledim. Saçımı çekip beni fırlattı. Yere düştüm. Kalkınca aynanın önünde eşime ait silahı aldım. Ateşledim” dediği öğrenildi.

    ‘YAŞADIKLARI SONRASI İÇİNE KAPANDI’

    Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) ise Sıla ‘nin ifadesi alındı. Sıla E. sonrasında büyükannesine teslim edildi.

    Konuyla ilgili konuşan Asya D. ve Sıla E.’nin avukatı Abdi Yaşar, Serkan E.’nin çocuğunu fırsat bulduğu her yerde istismar ettiğini belirtip, “Bu çocuk yaşadıkları sonrası içine kapandı. Arkadaşlarıyla oturamıyor, yemek yiyemiyor. İstismarın yer aldığı ses kaydını dinlediğinizde insan olarak tüyleriniz diken diken oluyor, yüreğiniz yanıyor. Arabada, kızı zorla öpmeye çalışıyor. Çocuğa söylediği sözler var. Yaklaşık 20 saatlik ses kaydı mevcut. Artık toplum olarak bunları kaldırabilecek gücümüz ve enerjimiz kalmadı” diye konuştu.

    Olayı öğrenen Asya D.’nin, Serkan E.’ye bu durumu sorup polise şikayetçi olacağını söylemesi üzerine darba uğradığını, bunun üzerine odadaki silahı alıp hedef gözetmeden havaya ateş edip sokağa kaçtığını söyleyen avukat Yaşar, “Türkiye için hassas bir konu. Türkiye’nin arkamızda olacağını biliyoruz. Bu nedenle sosyal medyada kampanya başlattık. Küçük kızı istismar eden baba için adalet mekanizması hızlı kullanılsın. Çocuk şu an psikoloğa gitmeye başladı, psikolojisi çok kötü durumda” dedi.

  • Polise bıçak çekti, bacağından vuruldu

    Polise bıçak çekti, bacağından vuruldu

    İzmir’in Karabağlar ilçesinde, kendisine ehliyet soran trafik polislerine bıçak çektiği iddia edilen şüpheli, polislerin tabanca ile ateş açması sonucu etkisiz hale getirildi. Bacağından vurulan şüpheli, ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.

    Olay, saat 01.30 sıralarında İnönü Caddesi’ndeki bir tekel bayinde meydana geldi. İddiaya göre, İnönü Caddesi’nde denetim yapan Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü’nde görevli trafik polislerini gören 35 ALZ 622 plakalı motosiklet sürücüsü A.S., motosikletini park ederek arkadaşı ile tekel bayisine girdi. A.S.’den şüphelenen trafik polisleri, tekel bayine gelerek sürücüye ehliyet ve kimlik sordu.

    Sinirlenerek ehliyetini vermek istemeyen A.S., polislerle tartışmaya başladı. Tartışmanın ardından polis ekipleri, A.S.’yi etkisiz hale getirmek için müdahale etti. Müdahale sırasında, A.S.’nin polise bıçak çektiği ileri sürülürken, bir polis memuru tabanca ile ateş ederek A.S.’yi bacağından vurdu. Etkisiz hale getirilen A.S.’ye olay yerine gelen sağlık ekiplerince ilk yardım müdahalesi yapıldı. Ambulansa alınan A.S., tedavi edilmek üzere İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Öte yandan, polis ekipleri tekel bayinde incelemelerde bulundu. A.S.’nin kullandığı iddia edilen bıçak delil torbasına konuldu.

    OLAY  ANI GÜVENLİK KAMERASINDA

    Öte yandan, olay anı çevredeki bir marketin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, tekel bayisine giren A.S. ve arkadaşı alışveriş yaptığı sırada, arkasından bir trafik polisi geliyor. Daha sonra geri giden polis memuru, bu kez ekip arkadaşı ile tekrar markete geliyor. Burada A.S. ile polis memurları arasında bir tartışmanın yaşandığı görülüyor. Tartışmanın büyümesinin ardından A.S., polis ekiplerince etkisiz hale getirilmek istendiği sırada, müdahale eden trafik polisi tabanca ile ateş ederek A.S.’yi vuruyor. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.