Kategori: İzmir

  • Hastaneye bu halde getirildi

    Hastaneye bu halde getirildi

    İzmir’de Oğuzhan Sonügür’ün (33) göğsüne kazayla zıpkın, kaldırıldığı hastanede ameliyatla çıkarıldı.

    Karaburun’da hobi amaçlı balık avlamaya giden Oğuzhan Sonugür, kazayla elindeki zıpkını göğsüne sapladı. Arkadaşlarının yardımıyla kıyıya çıkartılan Sonugür, sağlık ekiplerince Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Araştırma Uygulama Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırıldı. Sonugür’e ilk müdahaleyi yapan acil servis doktorları, çekilen grafide zıpkının 21 santimetre içeriye girdiğini saptadı. DEÜ Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi’nde ameliyata edilen Oğuzhan Sonugür, ardından yoğun bakım servisine alındı.

    Hastayı ameliyat eden ekipte yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Tuğra Gençpınar, “Hasta bize geldiğinde zıpkının göğüs kafesinden kalbine doğru saplandığını gördük. Çoğu kalp ameliyatında dokuyu hareket ettirebiliyorsunuz. Ancak bu vakada zıpkının ucundaki bölüm nedeniyle böyle bir şansımız olmadı. Çünkü kalp dokusunun yırtılması söz konusuydu. Açık kalp ameliyatıyla zıpkını oradan çıkardık. Akciğeri delerek girdiği için göğüs cerrahisiyle birlikte akciğerde de onarım yapıldı. Çoğu merkezde bu tarz ameliyatlar yapılamadığı için, hastanın DEÜ Tıp Fakültesi’ne gelmesinin kendisi açısında bir şans olduğunu söyleyebiliriz. Tam teşekkülü hastanemizde, vakit kaybı olmadan zamana karşı yarışarak, multi sistemle müdahale ederek başarılı bir ameliyat gerçekleştirdik. Meslek hayatımızda çok az rastlayacağımız, bu zorlu ameliyatı başarı tamamlayarak kalpte ciddi bir onarım yaptık” diye konuştu.

    DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da, “Sağlık alanında yetiştirdiğimiz donanımlı bilim insanlarımız ülkemize, bölgemize, İzmir’imize, tüm insanlığa hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Acil serviste hastaya müdahale eden ve ameliyatı gerçekleştiren tüm ekibimizi tebrik ediyor, hastamıza acil şifalar diliyorum” ifadelerini kullandı.

    Oğuzhan Sonugür’ün babası Rıdvan Sonugür ise hastayı ameliyat eden doktorlara teşekkür ederek “112 Acil Servisi ve DEÜ Araştırma Uygulama Hastanesi’nin çabalarıyla oğlum kurtuldu. Kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.

  • Korkutan açıklama: Yeni mutasyon görülmeye başladı

    Korkutan açıklama: Yeni mutasyon görülmeye başladı

    İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, koronavirüs vakalarında İzmir ile Türkiye’deki farklı illerde henüz kesinliği tam sağlanamasa da tanımlanamayan yeni bir mutasyon görülmeye başladığını söyledi. Çamlı, İzmir’de tanımlanamayan grubun başlangıçta yüzde 20’lerdeyken son günlerde yüzde 40’lara kadar yükseldiğini kaydetti.

    Koronavirüsü tanımak için yapılan PCR testlerinin başlangıçta pozitif ya da negatiflik durumunu gösterdiğini belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, zamanla geliştirilen birtakım kitler sayesinde mutasyonlara da bakıldığına dikkat çekti.

    ”TANIMLANAMAYAN FARKLI BİR MUTASYONA RASTLADIK”

    Çamlı, İzmir’de yapılan testlerde Alfa, Beta, Gama ve Delta varyantlarının dışında tanımlanamayan farklı bir mutasyona rastladıklarını açıkladı.

    Çamlı, son dönemde yapılan testlerde özellikle Delta varyantı baskınken, bu 4 varyantın dışında bu mutasyonları göstermeyen farklı bir grubun giderek arttığını anlattı.

    ”YÜZDE 20’LERDEN YÜZDE 40’LARA KADAR YÜKSELDİ”

    İzmir’de tanımlanamayan grubun başlangıçta yüzde 20’lerde iken son günlerde yüzde 40’lara kadar yükseldiğini anlatan Çamlı, Rize’de ise bu oranın yüzde 50-60 seviyesinde olduğunu belirtti.

    “Bu yeni bir varyant mıdır yoksa testin kendi içindeki yetersizliğinden yalancı negatiflik durumu mudur bunu bilmiyoruz. Bu vakalara önce PCR testi yapılıyor ve pozitif çıkıyor” diyen Lütfi Çamlı sözlerine şöyle devam etti:

    ”Ancak detaylı klinik bilgileri konusunda bir verimiz yok. Bu bilgiler Sağlık Bakanlığı’nın kayıtlarında var. Yeni bir varyant olup olmadığı kesinleştirildikten sonra bu yönde araştırmaların yapılması lazım.”

    PCR’ın bir tarama testi olduğunu ifade eden Dr. Lütfi Çamlı, yeni varyant konusunda kesinliğin Ankara’da Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü laboratuvarlarında yapılan genomik testler ile sağlanabileceğini vurguladı.

    Bu durumun farklı illerde de ortaya çıkmasıyla birlikte örneklemeler istendiğini söyleyen Çamlı, “Bizim talebimiz bu testler yapılmadıysa yapılmalı. Yapıldıysa da bunun sonuçları açıklanmalı. Sonuçlar kamuoyuyla paylaşılmalı ki yeni bir varyant mı yoksa testin kendi içindeki bir yalancı negatiflik durumu mu bunu öğrenelim. Eğer yeni bir varyant ise buna yönelik birtakım tedbirlerin alınması lazım. Kamuoyunun bilgilendirilmesi ve stratejik planlama yapılması lazım” diye konuştu.

    ”GENOMİK TESTLER İZMİR’DE DE YAPILSIN”

    Yeni varyantların genomik testler sayesinde tespit edilebildiğini dile getiren Lütfi Çamlı, Türkiye’ye özgü varyant olup olmadığının da bu yolla anlaşılabileceğini belirterek şunları söyledi:

    “Bu test sadece Ankara’da yapılabiliyorsa bu testi yapabilecek birçok ilde yetkin laboratuvar var. İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi ya da Ege Üniversiteleri’nin laboratuvarları bunu yapabilir. Yeter ki finansman desteği sağlansın. Çünkü çok ucuz testler değil. Bunu yaygın olarak yaptığınız zaman varyantları daha erken saptayıp buna yönelik de gerek toplum sağlığı açısından gerekse salgının kontrolü açısından çok daha etkin tedbirleri erken dönemde alabilme imkanımız olabilir. İzmir’de yapılan testlerde günlük olarak bin 200, bin 300 testin sonucu pozitif çıkıyor. Bunların önemli bir kısmında Delta varyantı var ama ikinci sırada bu açıklanamayan grup var.”

    ”AŞILANMA KONUSUNDA DAHA ISRARCI OLMALIYIZ”

    Sonbahar aylarının pandeminin şiddetlendiği dönemler olduğunu hatırlatan Çamlı, yazın bulaştırıcılığın nispeten düşerken kapalı mekanlara girilmesiyle virüsün yayılım hızının arttığını belirtti.

    Sonbaharda üst solunum yolu enfeksiyonlarında da artış gözleneceğini ifade eden Çamlı, “Birçok bilim insanı sonbaharda 4’üncü pikin ortaya çıkacağını düşünüyor. PCR testlerinin haftada iki kez yapılması hiçbir zaman aşının yerini tutmaz. Aşılanma konusunda daha ısrarcı olmalıyız. Eğer kapatılması gerekecekse okullar en son kapatılması gereken kurumlar olmalı. Salgındaki düzelmede ise ilk açılması gereken kurumlar olmalı” diye konuştu.

  • SMA’lı Rüzgar’ın tedavisi için sevindiren haber

    SMA’lı Rüzgar’ın tedavisi için sevindiren haber

    İzmir’de yaşayan Çiçek ailesinin, yoğun bakım ünitesinde yaşam savaşı veren 14 aylık SMA Tip 1 hastası oğulları Rüzgar Samet’in tedavisi için açılan bağış hesabında gerekli para toplandı. Rüzgar Samet bebek, tedavi için Almanya’ya gidecek.

    Bornova ilçesinde yaşayan İbrahim (41) ve Gülistan Çiçek (28) çiftinin, Damla (10) ve Deniz Fırat’tın (2) ardından dünyaya gelen oğulları Rüzgar Samet Çiçek, SMA Tip 1 hastalığıyla mücadele ediyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde henüz 4 aylıkken teşhisi konulan ve hastalığının gün geçtikçe ilerlemesi üzerine yoğun bakımda gözetim altında tutulmaya başlanan Rüzgar bebek için,yayınlanan haberlerin ardından sevindirici haber geldi. Almanya’da yaşayan ve isminin açıklanmasını istemeyen Türk vatandaşı bir hayırsever, Valilik izinli hesapta toplanan bağış miktarının üzerini tamamladı.

    Eylül ayında Almanya’ya gideceklerini söyleyen İbrahim Çiçek, Rüzgar için bir umut ışığı doğduğunu belirterek katkı sağlayanlara teşekkürlerini iletti. Rüzgar’ın kaslarının günden güne eridiğini ve boğazında delik açılarak beslendiğini ifade eden Çiçek, “Oğlumuz boğazı delindikten sonra sürekli enfeksiyon kaptı. Uzun süren yoğun bakım süreci yaşadık. Yılbaşında kampanyamız başladı. Sosyal medya üzerinden canlı yayınlar yapmaya başladık. Allah razı olsun Almanya’daki ve Türkiye’deki gönüllüler bir oldu. Gece- gündüz destek verdiler. Bir gün hayırsever bir vatandaş bize ulaştı. Kampanyadaki paranın üzerini tamamladı. Yani 2 milyon 450 bin Euro tamamlandı” dedi.

    Rüzgar’ın Almanya’daki Ulm University Hospital’a sevk edileceğini belirten İbrahim Çiçek, “Hastaneye kayıt yapıldı. Geriye yol ve konaklama kalıyor. Bu son aşamamız. Bir senedir sürdürdüğümüz mücadele boşa gitmesin. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Yaklaşık 25 milyon lira hastaneye yatırıldı. Zoru başardık. Ama hala desteğe ihtiyacımız var, Almanya’ya gidebilmek için. İki evladım da taşıyıcı. Rüzgar’ın tedavisi bittikten sonra onlarla ilgileneceğim. Rüzgar 7-8 cihazla yaşıyor. Biri eksik olunca morarıyor. Bir jeneratör aldık. 3 saat elektrik gitse jeneratöre bağlıyoruz” diye konuştu.

  • İzmir’de gece kulübündeki cinayette yeni gelişöe

    İzmir’de gece kulübündeki cinayette yeni gelişöe

    Alaçatı’da 33 yaşındaki Alpay Kalyon’un bıçaklanarak öldürülmesine yönelik soruşturmada gözaltı sayısı 6’ya yükseldi. Kalyon’un kadına yönelik şiddete müdahale etmek isterken bıçaklandığı iddia ediliyor.

    İzmir Alaçatı’da öldürülen Alpay Kalyon’un kadına yönelik şiddeti engellemek isterken bıçaklandığı iddia edildi.

    Olay, 21 Ağustos Cumartesi gecesi Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı Ovacık Mahallesi’deki bir gece kulübünün önünde meydana geldi. İddiaya göre, gece kulübüne müşteri olarak gelen Alpay Kalyon (33) ile gece kulübünün çalışanları arasında arbede yaşandı.

    Arbedede Oktay Kalyon’un bıçakla göğsünden yaralanmasının ardından ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesini yaptığı Kalyon, ambulansla Çeşme Alper Çizgenakat Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kalyon, hastaneden yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

    Alpay Kalyon’un cansız bedeni İzmir Adlı Tıp Kurumundaki işlemlerin ardından ailesine teslim edildi. Kalyon, bugün Yamanlar Cemevi’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verildi.

    “BURADA KAVGA EDEMEZSİNİZ”

    Olay gecesi, Alpay Kalyon’un yan taraftaki gece kulübünde alkollü olduğu öne sürülen bir erkek tarafından dövülen kadını görüp olaya müdahale etmek için harekete geçtiği, bu sırada mekanın önünde kavga çıktığını gören mekan çalışanları F.B., O.G. ve M.T. de olaya dahil olduğu öğrenildi. Olayı gerçekleştirdiği iddia edilen F.B., “Burada kavga edemezsiniz” diyerek eline aldığı bıçakla arbede sırasında Kalyon’u, eşi Sırma Kalyon’un gözleri önünde bıçakladı. Kalyon, sağlık ekipleri tarafından kaldırıldığı Çeşme Alpay Çizgenakat Devlet Hastanesinde yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

    GÖZALTI SAYISI 6’YA YÜKSELDİ

    Öte yandan meydana gelen olayla ilgili 3 olan gözaltı sayısının 6’ya yükseldiği öğrenildi. Olayı gerçekleştirmekle suçlanan F.B., işletme sahibi C.Ü., mekan müdürü M.T., otel mesul müdürü O.S., şüphelileri arabayla kaçırmakla suçlanan O.G. ve bir kişinin daha gözaltına alındığı, C.Ü., M.T., O.S. ve O.G.’nin bugün adliyeye sevk edileceği öğrenildi.

    Olayla ilgili başlatılan geniş çaplı soruşturma sürüyor.

  • İstanbul ve İzmir’i bekleyen tehlike: Kıyılar sular altında kalabilir

    İstanbul ve İzmir’i bekleyen tehlike: Kıyılar sular altında kalabilir

    Kuzey Kutbu’nda bu yıl Temmuz ayında 197 milyar ton buz kütlesi eridi. Uzmanlar, 2050’ye kadar buzulların tamamının eriyebileceğini ve yükselen deniz seviyesi sebebiyle kıyı kentlerinin sular altında kalabileceğini söylüyor. İstanbul ve İzmir ise en büyük mali kaybı yaşayacak şehirler arasında.
    Ekolojik yıkım ve iklim değişikliği sorununda uzmanları en çok endişelendiren konuların başında kuzey kutup bölgesindeki buzulların hızla erimeye başlaması geliyor.

    Milliyet’ten Mert İnan’ın haberine göre; 2009-2012 yılları arasında Türkiye’nin yüzölçümü kadar buzul kaybolan kuzey kutup bölgesinde, endişe verici görüntüler oluşmaya başlarken, Temmuz ayında da toplam 197 milyar ton buz kütlesinin (yaklaşık 80 milyon olimpik yüzme havuzundaki buz) eridiği saptandı.

    Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı altıncı raporda da Kuzey Kutup Dairesi’ndeki ısınmanın dünyanın geri kalan yerlerine göre iki kat daha hızlı ilerlediği belirtilirken en iyimser senaryo doğrultusunda bile 2050’ye kadar bölgedeki buzulların tamamının eriyebileceğine dikkat çekildi.

    ‘En fazla mali zarar İstanbul’da yaşanacak’

    Uzmanlar, buzullardaki erimenin okyanus sularının sıcaklığı ile yağış rejimini ciddi biçimde etkileyeceğini belirtirken, İstanbul, Barselona, Londra ve Kopenhag başta olmak üzere, Avrupa’daki büyük şehirlerin iklim değişikliği yüzünden yükselecek olan deniz seviyesi tehdidi ile yüz yüze kalacağına dikkat çekiyorlar. İstanbul ve İzmir ise iklim değişikliği yüzünden en çok mali kayba maruz kalacak ilk üç şehir arasında gösteriliyor.

    İstanbul’un, 2030 yılında yıllık ortalama 201 milyon dolar hasar ile yüz yüze kalacağı tahmin edilirken, bu rakamın 2100 yılında yıllık 10 milyar dolara kadar çıkacağı öngörülüyor. Küresel iklim değişikliğinin hem küresel hem yerel ölçekte buzulları eriteceğini dile getiren İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Katı Yer Bilimleri Öğretim Üyesi Prof.Dr. Akif Sarıkaya 2070 yılında Erciyes ve Doğu Bölgeleri’ndeki birçok buzulun yok olma riski altında olduğunu söylüyor.

    ‘Birçok liman ve kıyı kenti su altında kalabilir’

    Sarıkaya, “Türkiye’de 41 bölgede buzul mevcut ama 40 yıllık süre içerisinde yüzde 35’lik bir buzul alan kayboldu. Bunun tek nedeni iklim değişikliği. Hakkari Cilo Dağları’nda 2 kilometre uzunluğunda toplam 29 buzul var. Erinç Buzulu 1937’de 3.3 kilometre uzunluğa sahipti. 2009’da yaptığımız ölçümlerde buzulun 1.5 kilometreye düştüğünü tespit ettik. Aynı bölgede bulunan ve 1937’de 4 kilometre uzunluğa sahip Uludoruk Buzulu ise 900 metreye kadar geriledi. Kaçkarlar’da 1948’de 1.7 kilometre olan buzullar 2004’te 930 metreye düşerken, Erciyes’te ise sadece 260 metrelik buzul alan kaldı. Türkiye’nin en batısındaki buzul özelliğine sahip Erciyes’te yıllık buzul kaybı 4.2 metre. Yaptığımız ölçümlere göre 2070’de Erciyes’teki buzul tamamen yok olacak. Buzullar, su kaynaklarının varlığı açısından büyük öneme sahip. Örneğin Kayseri şehir suyunun bir kısmı Erciyes’ten geliyor. Durum çok ciddi. 2100 yılında deniz seviyesinin 40 santim ile 1 metre arasında yükseleceği tahmin ediliyor. Birçok liman ve kıyı kenti sular altında kalabilir” dedi.

    ‘Kayıp çok hızlı ilerliyor’

    İklim değişikliğinin Türkiye buzullarına etkisini gözlemlemek için Hakkari’deki Cilo Dağları’na giden Türk Coğrafya Kurumu Başkanı Doç. Dr. Ahmet Ertek ise “Ne yazık ki buzullar, buzul vadileri ve buzul gölleri iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Özellikle Cilolar’ın kuzey buzullarında ciddi erime tespit ettik. 18 bin yıl önce Pleistosen Buzul Çağı’nda 10 kilometreyi bulan buzul, 1948’de Sırrı Erinç hocamız tarafından 4 kilometre ölçüldü. 73 yıl sonra biz yüzde 75 kadar kütle kaybı gördük. Kayıp öylesine hızlı ki 2009’da 1.5 kilometrelik buzul uzunluğu günümüzde ise 900 metreye kadar düştü” diye konuştu.

    ‘Havalar daha da ısınacak’

    Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Murat Türkeş de dünyanın daha çok ısınacağına dikkat çekerken, “Bilim dünyasının uyarıları dikkate alınmazsa, 2070-2100 yılları arasında Türkiye’de ortalama sıcaklıklarda 3 ile 7 derece arasında değişen artışlar bekleniyor” uyarısında bulundu.

    Türkeş, “Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) tarafından hazırlanan altıncı rapordaki 2050 yılına kadar küresel ölçekte 2 derece ısınma olması durumunda neler olabileceğine dair analizler çok önemli. Küresel 2 derecelik artış Akdeniz Havzası’ndaki Türkiye’de 4 derece artış anlamına geliyor. 2 derecelik artış olması durumunda Akdeniz havzasındaki yıllık yağışlarda yüzde 10 ile 30 arasında azalma bekleniyor. 4 derecelik sıcaklık artışı olursa bu oran yüzde 40’a yükseliyor. Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak gelecekte bu yıldakine benzer uzun sureli, geniş alanlı ve kuvvetli sıcak hava dalgaları daha etkili olacak. Sıcaklık ekstremleri giderek şiddetlenecek. Kuşkusuz Türkiye ikliminde beklenen bu değişiklikler, kuraklığa neden olacak. Bu nedenle suyu akılcı, dikkatli ve verimli kullanmaya yönelik kuraklık risk yönetimi sistemi hayata geçirilmeli” dedi.

  • İzmir’de 2 ayrı noktada orman yangını

    İzmir’de 2 ayrı noktada orman yangını

    İzmir’in Urla ve Menderes ilçelerinde ormanlık alanda yangın çıktı. Ekipler alevlere havadan ve karadan müdahaleye başladı.

    Urla ilçesindeki yangın, ilçeye bağlı Balıklıova mevkiinde bulunan makilik alanda henüz bilinmeyen sebeple çıktı.

    İhbar üzerine harekete geçen İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri alevlere 1 uçak, 2 helikopter, 12 arazöz ve 2 dozer ile yangına müdahaleye başladı.

    Rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüyen yangını kontrol alma çalışmaları sürüyor.

    Diğer yangın ise Menderes ilçesi Deliömerli mevkisinde bulunan ormanlık alanda çıktı.

    Buradaki alevlere de İzmir Orman Bölge Müdürlüğü 3 helikopter ve 13 arazöz ve 3 şu tankeri ile müdahaleye başladı.

    Alevleri kontrol altına alma çalışmaları devam ediyor.

    Yangınların yerleşim yerlerinden uzak olduğu bildirildi.

  • Oğlu ile tartışma sırasında hayatını kaybetti

    Oğlu ile tartışma sırasında hayatını kaybetti

    İzmir’in Karabağlar ilçesinde, oğlu S.K. (28) ile tartıştıktan sonra fenalaşarak yere yığılan Ulviye Kuru yaşamını yitirdi. Cama yumruk attığı için yaralandığı öne sürülen S.K. ise hastanedeki tedavisinin ardından gözaltına alındı.

    Olay, saat 05.00 sıralarında Metin Oktay Mahallesi 52/1 Sokak’ta bulunan 4 katlı apartmanın 3’üncü katında meydana geldi. İddiaya göre, eşi C.K. ile boşanma aşamasındaki Ulviye Kuru, birlikte yaşadığı oğlu ile henüz belirlenemeyen bir nedenle tartışmaya başladı.

    S.K. ve Ulviye Kuru’nun sesleri üzerine, apartmanda yaşayanlar 112’yi arayarak kadına şiddet ihbarında bulundu. Kısa süre içeresinde olay yerine gelen polis, S.K. ve Ulviye Kuru’nun oturduğu daireye çıktı. Ulviye Kuru’yu kapının önünde yatarken gören ekipleri, durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Sinir krizi geçiren S.K., cama yumruk atması sonucu yaralandı.

    Olay yerine gelen sağlık ekipleri, polis eşliğinde şüpheliyi İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk etti. Diğer sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde ise, Ulviye Kuru’nun yaşamını yitirdiği belirlendi. Ulviye Kuru’nun ölümü üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, hastanede tedavisi tamamlanan S.K. polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Eşinin öldüğünü duyan C.K. olay yerinde sinir krizi geçirdi.

    DARP İZİNE RASTLANMADI

    Öte yandan, Olay Yeri İnceleme ekipleri dairede ve cesedin bulunduğu yerde çalışma yaptı. Ulviye Kuru’nun savcı gözetiminde yapılan ilk incelemesinde vücudunda herhangi bir darp izine rastalanılmadığı öğrenildi. Ulviye Kuru’nun cenazesi, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.

  • Cinayet şüphesi! Boş arazide erkek cesedi bulundu

    Cinayet şüphesi! Boş arazide erkek cesedi bulundu

    İzmir’in Urla ilçesinde boş bir arazide erkek cesedi bulundu. Konuyla ilgili cinayet şüphesi üzerine soruşturma başlatıldı.

    Edinilen bilgiye göre olay, Urla ilçesi Yenikent Mahallesi Hüseyin Zeren Caddesi’nde meydana geldi. Vatandaşlar, bölgeden ağır bir koku geldiğini fark etmesi üzerine durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, bölgede yaptığı kontroller neticesinde yerde hareketsiz halde bir kişinin yattığını fark etti. Yapılan kontrollerde şahsın öldüğü anlaşıldı.

    Cinayet şüphesi

    Cesedin 58 yaşındaki Osman Küçük’e ait olduğu tespit edilirken, olay yeri inceleme ekipleri geniş çaplı incelemeler yaptı. Öte yandan, olayda cinayet şüphesi olduğu ve Osman Küçük’ün ilk belirlemelere göre 1-2 gün önce öldüğü ifade edildi.
    Konuyla ilgili soruşturma sürüyor.

  • Lastik botta 19 kaçak göçmen yakalandı

    Lastik botta 19 kaçak göçmen yakalandı

    İzmir’in Dikili ilçesi açıklarında, Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, yasa dışı yollarla yurt dışına kaçmaya çalışan 19 göçmen yakaladı.

    Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Dikili ilçesi açıklarında lastik bot içerisinde düzensiz göçmenler olduğu bilgisini aldı. Yasa dışı yollarla yurt dışına çıkmaya çalışan 19 göçmen, bölgeye gelen Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri tarafından yakalandı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu göçmenler kıyıya çıkartıldı. İşlemleri tamamlanan göçmenler, İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne gönderildi.

  • İzmir güne böyle uyandı

    İzmir güne böyle uyandı

    İzmirliler bugün sarı ve kızıllığın hakim olduğu bir sabaha uyandı. Pek çok İzmirli sosyal medya hesabından gökyüzü ve güneş fotoğrafları paylaşıp İzmir’i trend topic listesinin üst sırasına taşırken, havadaki durumun sebebinin orman yangınlarındaki duman ve partiküllerin güneyli rüzgar akışlarıyla taşınması olduğu belirtildi.

    Türkiye orman yangınları ile mücadele ederken, İzmirliler de tedirgin eden bir sabaha uyandı. İzmir’de sarı ve kızıllığın hakim olduğu gökyüzü dikkat çekti, pek çok sosyal medya kullanıcısı Twitter’da paylaşım yaparak havadaki rengin sebebini sordu.

    Paylaşımlar nedeniyle İzmir, trend topic listesinin üst sırasına yerleşti. Meteoroloji 2. Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, bu durumun sebebinin orman yangınları olduğu ifade edildi.

    Edinilen bilgide, orman yangını nedeniyle meydana gelen yoğun duman ve partiküllerin güneyli rüzgar akışlarıyla taşındığı, bu sebeple atmosferdeki parlaklığın bozulduğu bildirildi.

    Havadaki sarı ve kızıl rengin, güneyli rüzgar akışının gün boyu devam edecek olması nedeniyle tüm gün sürebileceği, yağışın ise olmayacağı belirtildi. Öte yandan, güneşin kızıl renkte olması da dikkat çekti.