Kategori: İzmir

  • İzmir’de rekor yağış! Barajlar bir gecede doldu

    İzmir’de rekor yağış! Barajlar bir gecede doldu

    Tarihin rekor yağışlarından birinin yaşandığı İzmir’de barajlardaki su miktarı bir gecede dikkat çekici ölçüde yükseldi. Kentin en önemli su havzası Tahtalı Barajı’nın doluluk oranı yüzde 50’ye ulaştı. Balçova ve Ürkmez barajlarında ise doluluk yüzde 100’ü bulunca DSİ tarafından barajlardaki suyun kontrollü olarak tahliyesine başlandı.

    İzmir’de rekor yağışlar barajlardaki doluluk oranlarına olumlu yansıdı. Sadece bir gecelik yağışın ardından kentte tüm barajlardaki su seviyesi yükseldi. Bir gün önce doluluk oranı yüzde 70 olan Balçova Barajı ile yüzde 80 olan Ürkmez Barajı’nda yüzde 100 doluluk oranına ulaşıldı. Maksimum göl hacmi 8 milyon metreküp olan Balçova Barajı ile 8,6 milyon metreküp olan Ürkmez Barajı’ndan Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü tarafından güvenlik amacıyla kontrollü bir şekilde su tahliyesine başlandı.

    Doluluk oranı bir gün önce yüzde 45 seviyesindeki kentin en büyük su kaynağı Tahtalı Barajı’nda ise bugün itibariyle yüzde 50 seviyesine ulaşıldı. Maksimum göl hacmi 306,5 milyon metreküp olan Tahtalı’da da sadece bir gecede doluluk oranı yüzde 5 arttı. Bir gün önce yüz 55 seviyesindeki Çeşme Kutlu Aktaş Barajı’ndaki artış da dikkat çekici boyuta ulaştı. 16,5 milyon metreküp kapasiteye sahip barajdaki doluluk oranı yüzde 70’e yaklaştı. Derelerden halen yoğun bir su akışı olduğu ve barajlarda su seviyesindeki artışın önümüzdeki günlerde de devam edeceği öngörülüyor.

  • İzmir’i sel vurdu! 2 kişi hayatını kaybetti

    İzmir’i sel vurdu! 2 kişi hayatını kaybetti

    İzmir’de etkili olan sağanak nedeniyle dereler taştı, çok sayıda ev ve iş yerini su basarken, caddeler göle döndü. Sel felaketinde Menderes ilçesindeki 2 kişi hayatını kaybetti. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, “Zorunlu olmadıkça evden çıkılmasın” uyarısı yapılmasının ardından valilik de kamu çalışanlarının 1 gün izinli olduğunu duyurdu. 8 saatte bir aylık yağışını alan İzmir’de yağışlar yarın akşama kadar devam edecek.

    İzmir son dönemin en büyük sel felaketlerinden birini yaşadı. Dereler taştı, sel önüne kattıysa sürekledi. Kente 8 saatte 1 aylık yağış düştü.

    Valilikten yapılan son açıklamaya göre Menderes ilçesinde sel sularına kapılan 2 kişi hayatını kaybetti.

    KAMUYA BİR GÜN İZİN

    İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından sabah saatlerinde yapılan ‘zorunlu olmadıkça evden çıkılmasın’ uyarısının ardından valilik bugün kamu çalışanlarının izinli olduğunu duyurdu.

    Açıklamada, “Değerli İzmirliler. Öncelikle yaşanan afet dolayısıyla geçmiş olsun. Yağışlar yer yer şiddetli olmak üzere yarın sabaha kadar devam edecek. Trafik kısmen rahatlamakla birlikte açılamayan noktalar bulunmaktadır. Bu sebeple kamu çalışanlarının idari izni tüm güne uzatılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

    KENTTE YAŞAM DURDU

    Dün akşam saatlerinde başlayan sağanak yağışın ardından sel ve su baskınları nedeniyle bazı yollarda ulaşım sağlanamıyor.

    Binden fazla işyeri ve ev su bastığı söylenirken yüzlerce araçta sürüklenmiş durumda…

    Ekipler şehir genelinde çalışmaları sürüyor.

    DERELER TAŞTI EV VE İŞ YERLERİNİ SU BASTI

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından İzmir için sağanak ve fırtına ikazının ardından gece saatlerinde başlayan ve etkisini gittikçe artıran sağanak sonrası dereler taştı, caddeler göle döndü, ev ve iş yerlerini su bastı. Trafikte bulunan çok sayıda araç ise sular altında kaldı.

    Özellikle Mithatpaşa Caddesi ve Karşıyaka Cemal Gürsel Caddesi’nde bulunan birçok araç sağanak nedeniyle sular altında kaldı. Bazı araçlar çekici vasıtasıyla bulunduğu yerden kaldırılırken, bazı araç sürücüleri ise araçlarının içerisinde çaresizce bekledi.

    Karabağlar ve Balçova ilçesinde bulunan bazı derelerin taştığı ve Karabağlar’da çok sayıda ev ve iş yerinin sular altında kaldığı yönünde itfaiye ekiplerine ihbarda bulunulduğu öğrenilirken, yine Bayraklı ilçesinde de birçok ev ve iş yerini su bastı.

    Öte yandan yollarda mahsur kalan vatandaşlar kepçeler yardımıyla kurtarıldı.

    İZBAN SEFERLERİ DURDURULDU

    İZBAN, şiddetli yağış nedeniyle Turan-Halkapınar arasındaki tren seferlerinin geçici olarak durduğunu, Kemer-Gaziemir arasında ise tek hat üzerinden seferlerin yapıldığını duyurdu.

    VATANDAŞ İSYAN ETTİ

    İzmir’de kent genelinde etkili olan sağanak nedeniyle Fahrettin Altay Mahallesi’ndeki 65 Sokak çamurla kaplanarak, ulaşıma kapandı.

    Ekipler, su baskını yaşanan iş yerlerinde tahliye çalışması yaparken, araçları sular altında kalan vatandaşlar da mağdur oldu.

    Kasap Mustafa Sığar, “Mağduriyetimiz ortada, rezil olduk. Dükkanda etlerimiz vardı. Yanda fırın var. Bu durum her yağmurda oluyor. Bugün en fazlası oldu. Su yukardaki otobandan aşağı iniyor. Dükkanım yaklaşık bir metre su doldu. Dolaplar çalışmıyor. Her taraf berbat. Elektrik sistemi çalışmıyor. Yetkilileri bekliyoruz. Henüz kimse yok” dedi.

  • İzmir art arda sallanıyor! 5,1’lik bir deprem daha

    İzmir art arda sallanıyor! 5,1’lik bir deprem daha

    İzmir’de saat 11.35’te merkez üssü Karaburun ilçesi açıkları olan 5,1 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Karaburun açıklarında sabah saatlerinde de 5,1 şiddetinde bir deprem olmuştu.

    İzmir Karaburun’da 5,1 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.

    Saat 11.35’teki depremin büyüklüğü 5,1; derinliği ise 3,42 kilometre olarak kaydedildi.

    Saat 08.46’da da 5,1 büyüklüğünde bir sarsıntı meydana gelmişti. Bu depremin derinliği 20.69 kilometre olarak açıklandı.

    Bölgede saat 08.03’te 4,1; saat 08.47’de 4,8; saat 09.00’da 4,7; saat 09.34’te 4,2 büyüklüklerinde deprem kaydedilmişti.

    BAKAN KURUM’DAN AÇIKLAMA: OLUMSUZ BİR DURUMLA KARŞILAŞMADIK

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, depremle ilgili olarak, “Ekiplerimiz incelemelerini başlattılar. Şu ana kadar olumsuz bir durum ve ihbarla karşılaşmadık.” açıklamasını yaptı.

    İZMİR DEPREMİ İLE İLGİLİ VALİ’DEN SON DAKİKA AÇIKLAMASI

    İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir’in Karaburun ilçesi açıklarında bir dakika arayla meydana gelen 5,1 ve 4,8 büyüklüğündeki depremlerde kendilerine şu ana kadar herhangi can kaybı ya da hasar bilgisi ulaşmadığını söyledi.

    Köşger, sabah saatlerindeki depremlerin ardından kent genelinde tarama yapıldığını belirtti. Vali, şu ana kadar herhangi bir olumsuz durumunun bildirilmediğini kaydetti.

     

  • Katliam gibi kaza! Buzlu yolda kontrolden çıktı

    Katliam gibi kaza! Buzlu yolda kontrolden çıktı

    İzmir’in Ödemiş ilçesinde çalıştıkları çiçek serasına gitmek için yola çıkan 5 gencin içinde bulunduğu otomobil, buzlu yolda kontrolden çıkıp, ağaca çarptı. Hurdaya dönen otomobildeki gençlerden 2’si hayatını kaybetti, 3’ü yaralandı.

    Kaza, saat 08.00 sıralarında, Demircili Mahallesi Tahtacıkuyu mevkisinde meydana geldi. Kayaköy’deki bir çiçek serasında çalışan Onur Karahayıt (23), İsmail Tosun (20), Emre Başol (22) ve Sergen Metin (24) Erhan Abacı’nın (22) kullandığı 35 SH 605 otomobil ile yola çıktı. Ancak yolun buzlu olması nedeniyle sürücüsünün kontrolünden çıkan otomobil, yaklaşık 100 metre kayıp, yol kenarındaki zeytin ağacına çarptı. Çarpmanın etkisiyle hurdaya dönen otomobilin sürücüsü Erhan Abacı, Onur Karahayıt ve İsmail Tosun yaralandı. Emre Başol ve Sergen Metin ise kaza yerinde yaşamını yitirdi.

    İhbar üzerine bölgeye sağlık ve güvenlik ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ambulansı ile Ödemiş Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Başol ve Metin’in cenazeleri ise aynı hastanenin morguna götürüldü.

    Kazayla ilgili jandarma ekipleri soruşturma başlatırken, 3 yaralı gencin durumlarının ağır olduğu öğrenildi.

     

  • Siyanürlü suyla anne babasını öldürmüştü! Cezası belli oldu

    Siyanürlü suyla anne babasını öldürmüştü! Cezası belli oldu

    İzmir’in Bayraklı ilçesinde, annesi Fatma Kalkan (39) ile babası Mehmet Kalkan’ı (46) siyanürlü şerbet içirerek öldürdüğü, kardeşini de içmeye zorlayarak yaraladığı iddiasıyla tutuklu yargılanan Mahmut Can Kalkan (21) iyi hal indirimiyle 2 kez müebbet ve 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    Kalkan ailesinin Soğukkuyu Mahallesi’ndeki evinde, 14 Mayıs 2019’da meydana gelen olayda, Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü Öğrencisi Mahmut Can Kalkan, potasyum siyanür ile hazırladığı şerbeti, annesi Fatma ile babası Mehmet Kalkan’a içirdi. Kalkan çifti, şerbeti içtikten sonra fenalaştı. Kalkan, daha sonra şerbetten kardeşi Emir Can’a (16) içirmek istedi. Ancak, anne-babasının rahatsızlandığını gören Emir Can tepki gösterdi. Devrilen bardaktaki sıvı çocuğun üzerine döküldü. Sıvıdan Mahmut Can Kalkan ve Emir Can ile küçük kardeşleri Mehmet Taha etkilendi. Hastaneye kaldırılan anne- baba hayatlarını kaybederken, oğulları tedavilerinin ardından taburcu edildi. Adliyeye sevk edilen Kalkan, ‘Üst soydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silahla kasten öldürmek’ suçundan tutuklandı. Cezaevinde 1 gün kaldıktan sonra Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilen ve 50 gün gözlem altında tutulan Kalkan’a psikotik bozukluk teşhisi konuldu.

    İKİ RAPOR ÇELİŞTİ

    Hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 20 yıla kadar hapis cezası istenen Kalkan’ı yargılayan İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden gönderilen raporda, sanığın akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılayamayacağı bildirildi. Mahkeme heyeti, raporun ayrıntı içermemesi nedeniyle İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yeni rapor istedi.İstanbul Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ise, mahkemeye gönderdiği raporunda, Kalkan’da davranış bozukluğu ile akıl hastalığı ve akıl zayıflığına rastlanılmadığını bildirdi. Raporda, “Ceza sorumluluğu tamdır’ denildi.

    AKIL SAĞLIĞI YERİNDE ÇIKTI

    2 rapor arasındaki çelişki üzerine mahkeme, Adli Tıp Kurumu 1’inci İhtisas Dairesi’nden de rapor istedi. Daire, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği raporda, tutuklu sanık Kalkan’ın cezai ehliyetinin tam olduğunu bildirdi. Kalkan’ın cezai sorumluluğunu azaltacak derece akıl hastalığı veya zeka geriliği olmadığı vurgulanan raporda, “Adli dosya tetkikinde sanığın mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadığı, bu duruma göre Kalkan’ın 14 Mayıs 2019 tarihinde işlediği suça karşı cezai sorumluluğun tam olduğu oy birliğiyle mütalaa olunur” ifadelerine yer verildi.

    KARAR ÇIKTI

    İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, bugün görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Mahmut Can Kalkan ile taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Davacı avukatı, cezai ehliyetinin tam olması nedeniyle sanığın cezalandırılmasını istedi. Kardeşinin şikayetçi olduğu Mahmut Can Kalkan son savunmasının sorulması üzerine rahatsız olduğunu belirterek, iyi olmadığını söyledi.

    Duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme heyeti, Mahmut Can Kalkan’ı ‘Üst soydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silahla kasten öldürmek’ suçundan 2 kez ağırlaştırılmış hapis ile ‘Kardeşi tasarlayarak kimyasal silah ile öldürmeye teşebbüs’ suçundan 13 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, cezaları iyi hal indirimiyle 2 kez müebbet ve 10 yıl 10 ay hapis cezasına indirdi.

  • 15 yıldır birlikte yaşadığı kadını öldürdü: Böyle olsun istemezdim

    15 yıldır birlikte yaşadığı kadını öldürdü: Böyle olsun istemezdim

    İzmir’in Konak ilçesinde 15 yıldır birlikte yaşadığı Dilek Yüksel’i (43) bıçaklayarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Seyfetin Erilmez’in yargılanmasına başlandı. Erilmez, “Eşimle aramızda hiçbir sorun yoktu. Bir anlık öfkeyle ona kıydım” dedi.

    Olay, 12 Temmuz 2020’de, Güney Mahallesi 1148/1 Sokak’taki evde meydana geldi. İddiaya göre, birlikte yaşayan Seyfetin Erilmez ve Dilek Yüksel arasında miras tartışması çıktı. Yüksel’in ölen annesinden kalan mirasın paylaşımı konusunda yaşanan tartışmanın büyümesi üzerine Erilmez, kadını çeşitli yerlerinden bıçakladı. Erilmez kaçarken, komşuların ihbarı üzerine eve polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yapılan kontrollerde Dilek Yüksel’in hayatını kaybettiği saptandı.Kısa süre sonta teslim olan Erilmez ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan dava açılan tutuklu sanığın yargılanmasına başlandı.

    4’üncü Ağır Mahkemesi’nde bugün görülen ilk duruşmaya tutuklu sanık Erilmez’in yanı sıra Yüksel’in kızı Duygu Sezgin ile tanıklar ve taraf avukatları katıldı.

    MİRAS TARTIŞMASI İDDİASINI KABUL ETMEDİ

    Sanık Seyfettin Erilmez ifadesinde, Yüksel’i miras sebebiyle öldürdüğü suçlamalarını kabul etmedi. Erilmez, “Dilek ile 15 yıldır nikahsız olarak yaşadık. Benim de onun da ilk evliliklerimizden birer evladımız var. Dilek’i miras sebebiyle öldürdüğüm iddiasını kabul etmiyorum. Çünkü kayınvalidem ve kayınpederim 65 yaş aylığıyla geçinirlerdi. Ortada herhangi bir miras bulunmuyor. Dilek ile kavgalarımız genellikle beni kıskandığı için olurdu. Her ailede olan tartışmalar dışında bir tartışmamız olmazdı. Dilek, uyuşturucu ticareti yaptığı için cezaevine girmiş, olaydan 3 gün önce de tahliye olmuştu. Olay günü dışarıdaydık. Eve geldiğimizde ise şeker hastası olduğum için cinsel olarak sıkıntı yaşadım. O da benimle alay etti” dedi.

    ‘SAYISINI HATIRLAYAMADIĞIM KADAR BIÇAK DARBESİ VURDUM’

    Yüksel ile birbirlerini sevdiklerini savunan Erilmez, “’Nasıl konuşuyorsun’ diye üzerine yürüdüm ve birbirimizi itmeye başladık. Ardından Dilek’in meyve soyduğu ekmek bıçağını aldım. Ben bıçağı alınca Dilek dış kapıyı açıp merdivenlerden inmeye başladı. Ben de ona yetiştim. Ardından da belinin yanına sayısını hatırlamadığım kadar bıçak darbesi vurdum. Dilek hiç bağırmadı ve yere düştü. Ben eve çıkarak üzerimi değiştirdim. Bıçağı nereye koyduğumu hatırlamıyorum. Amcamın evine uğradıktan sonra parkta biraz tek başıma oturdum. Akşama doğru da teslim oldum. Dilek ile birbirimizi seviyorduk. Olayın böyle sonuçlanmasını istemezdim. Bu pişmanlık benimle mezara gidecek. Bir anlık öfkeyle eşime kıydım” ifadelerini kullandı.

    ‘SİZİ ÖLDÜRÜR, DELİ ROLÜ YAPARIM’

    Yüksel’in ilk eşinden olan kızı Duygu S. ise, Erilmez’in annesine miras konusunda sürekli baskı yaptığını söyleyerek, “Aralarında sürekli kavga ve tartışma vardı. Sanığın savunması doğru değil. Annemi sürekli darbederdi. Başka erkekler görmesin diye annemi hem benim evime hem de anneannemin evine bile göndermezdi. Anneannemden 150 bin lira miras kaldığı doğrudur. Vasiyetinde de dedem öldükten sonra paranın annem ve kardeşleri tarafından paylaşılmasını istemişti. Bu sebeple hala bankadadır. Anneannem öldükten birkaç ay sonra alkollü olarak evime gelen sanık, ‘Dedene söyle miras kalan parayı dağıtsınlar. Seni de anneni de öldürür, deli rolü yapar ceza almam’ dedi. Şikayetçiyim” diye konuştu.

    Tanık H.G. de Erilmez ile Yüksel arasında miras kavgası olduğunu belirterek, “Bir gün Dilek Yüksel bize geldiğinde miras konusunda Seyfettin’in kendisine baskı yaptığını söylemişti. Olay günü de bizim evdelerdi. Bir ara Dilek ablanın, ‘Babam ölmeden para bölüşülmez’ dediğini duydum. Ardından da evlerine gittiler” şeklinde konuştu

    Mahkeme heyeti, diğer tanıkların da dinlemesi için duruşmayı erteledi.

  • İzmir’de sahte içki 2 can aldı

    İzmir’de sahte içki 2 can aldı

    İzmir’de metil alkol zehirlenmesi belirtisiyle hastaneye kaldırılan 2 kişi hayatını kaybetti.

    Yılbaşı akşamı yakınları tarafından sahte alkol zehirlenmesi şüphesiyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirilen ve tedavisi yoğun bakımda süren N.K., gece saatlerinde hayatını kaybetti.

    Dün alkol tükettikten sonra fenalaşarak aynı hastaneye getirilen E.İ. de müdahaleye rağmen kurtarılamadı.

    N.K. ve E.İ.’nin cenazeleri otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.

    İzmir’de sahte içkiden ölümlerin artışa geçtiği 9 Ekim 2020’den bu yana metil alkol zehirlenmesi nedeniyle ölen kişi sayısı 42’ye ulaştı.

  • Tutuklanmak için polis araçlarına saldırdı

    Tutuklanmak için polis araçlarına saldırdı

    İzmir’in Konak ilçesinde, park halindeki 2 polis otosunun camlarını kıran şüpheli yakalandı. Çok sayıda suçtan kaydı bulunan şüpheli, ifadesinde tutuklanmak için polis otolarına zarar verdiğini söyledi.

    Konak ilçesine bağlı Akıncı Mahallesi’nde gece yarısı yaşanan olayda, Muhammed Sabri S.(20) park halindeki 2 polis aracının camlarını kırdı. Saldırının ardından kaçmak isteyen şüpheli, kısa sürede yakalandı. Gözaltına alınan şüphelinin ‘kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘kasten yaralama’, ‘mala zarar verme’, ‘yangın’, ‘tehdit’, ‘hakaret ‘ve ‘açıktan hırsızlık’ gibi suçlardan çok sayıda kaydı olduğu öğrenildi.

    Emniyetteki ifadesinde, polis otolarına tutuklanmak için zarar verdiğini söylediği öğrenilen şüphelinin emniyetteki işlemlerinin ardından ‘Devlet Malına Zarar Verme’ suçundan adliyeye sevk edileceği öğrenildi.

  • Ege Üniversitesi’nde geliştirilen aşı gönüllüler üzerinde denenecek

    Ege Üniversitesi’nde geliştirilen aşı gönüllüler üzerinde denenecek

    Ege Üniversitesi ARGEFAR ve Aşı ve Araştırma Geliştirme Grubu’nun, koronavirüse karşı TÜBİTAK desteğiyle geliştirdiği DNA aşısında Faz-1 aşamasına geçilecek. DNA aşısının yüksek biyoteknolojik bir aşı tekniği olduğunu kaydeden Doç. Dr. Mert Döşkaya, bu tip aşıların geliştirilmesinin zor olduğunu ancak geliştirildikten sonra virüs mutasyona uğrasa da çok kısa sürede yeni virüse karşı uyumlu hale getirilebildiğini söyledi.

    EÜ İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR) bünyesinde, koronavirüse karşı EÜ Aşı ve Araştırma Geliştirme Grubu’nun yürüttüğü çalışmalarda geliştirilen 2 prototip aşı örneğinin hayvan deneyleri sonuçlandı. Fareler üzerinde denenen aşı prototipi, deney hayvanlarında hücresel ve salgısal bağışıklığı kuvvetli uyardı. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) desteklediği Aşı ve Araştırma Geliştirme Grubu’nu ziyaret eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, EÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mert Döşkaya’dan çalışmalarla ilgili bilgi aldı.

    HAYVAN DENEYLERİNDE BAŞARILI SONUÇ ALINDI

    Faz-1 olarak adlandırılan bu aşamada aşının insana zarar verip vermediğinin belirleneceğini dile getiren Rektör Budak, “Koronavirüsün yayılmaya başlamasının hemen ardından, zaten aşılar üzerine yıllardır çalışmalar yürüten Mert hocamız ve ekibi, koronavirüse karşı da aşı geliştirmek üzere çalışmalarına başladı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı koordinesinde Ege Üniversitesi olarak Ar-Ge grubumuz, önemli bir aşamayı tamamlanmış oldu. Bilim insanlarımız hayvan deneylerinde başarılı bir sonuç elde etti ve kısa süre içinde klinik deneylere başlayacak. Devletimizin desteği bilim insanlarımızın gayretleriyle üniversitemizde verimli bir çalışma yürütülüyor. Üniversitemizde yerli ve milli aşı geliştirilmesi anlamında böyle bir çalışmanın yürütülüyor olmasından gurur duyuyoruz. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu çalışmalar hem koronavirüse karşı hem de gelecekte yaşanabilecek benzer salgınlara kısa sürede koruyucu aşı geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor” dedi.

    ‘EGE’DE AŞI MERKEZİ KURMAK İSTİYORUZ’

    Deneyimli ve donanımlı bilim insanlarının bu alanda daha çok bilimsel araştırma üretebilmeleri için EÜ’de bir aşı merkezinin kurulmasını istediklerini, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) nezdinde başvurularının bulunduğunu sözlerine ekleyen Rektör Budak, “Ege Üniversitesi’nde bir aşı merkezi kurmak istiyoruz ve bu konuyla ilgili girişimlerimiz devam ediyor. Bu alanda yetişmiş ve önemli çalışmalara imza atmış bilim insanlarımızın, virüslere karşı aşı çalışmalarını bir çatı altında toplamak istiyoruz. Bilim insanlarımızın, bilimsel araştırmalar anlamında ülkemize ve milletimize daha fazla katkı sağlayabilmesi için böyle bir merkezin devletimiz tarafından üniversitemize kazandırılacağına inancım tam. Koronavirüse karşı aşı çalışmalarında yer alan bilim insanlarımıza teşekkür ediyor, kendilerine başarılar diliyorum. Biz her zaman onların yanındayız” diye konuştu.

    HAYVAN DENEYLERİNDE 2 PROTOTİP BAŞARILI OLDU

    DNA aşısının yüksek biyoteknolojik bir aşı tekniği olduğunu kaydeden Aşı ve Araştırma Geliştirme Grubu’ndan EÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mert Döşkaya, “Koronavirüse karşı dört farklı prototip geliştirdik. Hayvan deneylerinde elde etmek istediğimiz çıktılara ulaştık. Geliştirdiğimiz iki aşı prototipi, deney hayvanlarında kuvvetli hücresel ve salgısal bağışık yanıtı uyardı. Şimdi klinik aşamaya geçeceğiz, bununla ilgili hazırlıklarımızı tamamlamak üzeriyiz” dedi.

    ‘İNSANA ZARAR VERİP VERMEDİĞİNİ İNCELEYECEĞİZ’

    Hayvan deneylerinde elde edilen başarının ardından geliştirdikleri aşının insanlar üzerinde deneneceğini belirten Doç. Dr. Döşkaya, “Prototipini geliştirdiğimiz aşıdan şu anda büyük ölçekte geliştiriyoruz. Yasal otoriteye dosyamızı sunup, onay alacağız. Klinik deney aşamasının ilki olan Faz-1’de geliştirdiğimiz aşı, gönüllüler üzerinde denenecek ve aşının insana zarar verip vermediğini inceleyeceğiz. Olumsuz bir sonuç beklemiyoruz ancak bir aşı ya da ilaç geliştirmek kolay değil, bunun birçok aşaması var. Bu da o aşamalardan birisi” diye konuştu.

    MUTASYONA KARŞI KISA SÜREDE ÇÖZÜM SAĞLIYOR

    DNA aşılarının yüksek biyoteknolojik ürünler olduğu için geliştirilmesinin zor olduğunu ifade eden Doç. Dr. Döşkaya, “Ancak bir kez geliştirdiğinizde ‘Suş’ diyoruz, yani virüs farklılaşırsa çok kısa sürede ve hızlı bir şekilde aşıyı yeni virüse karşı uyumlu hale getirebiliyorsunuz. Kolay ve ucuz üretilebilir olmasının avantajları var. Zorlu süreçte bizlere destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.

  • Hasta yakınından doktora taşlı saldırı

    Hasta yakınından doktora taşlı saldırı

    İzmir’de özel bir tıp merkezinin acil servisinde görevli Dr. Hüseyin Nacar Mutlugüleçler, muayene ettiği çocuğun yanındaki yaşlı kadını maske takması ve çocuğu kirli ayakkabıyla muayene masasına oturtmaması yönünde uyarınca, saldırıya uğradı. Çocuğun amcası, kapının önüne çıkan doktorun başına taş attı. Yarılan kafasına meslektaşı oğlu tarafından 8 dikiş atılan Mutlugüleçler, şikayetçi oldu.

    Karabağlar ilçesindeki özel bir tıp merkezinin acil servisinde görevli doktor Hüseyin Nacar Mutlugüleçler, iddiaya göre, çocuk hastasını muayene ederken, beraberlerinde bulunan hasta yakını yaşlı kadını maskesini takması yönünde uyardı. Daha sonra ise kadın, çocuğu muayene masasına kirli ayakkabılarıyla çıkardı. Doktor Mutlugülergeç, kadını bir kez daha uyarmak zorunda kaldı. Muayenenin ardından kadın çocuk ile odadan çıktı. Kısa süre sonra ise çocuğun amcası, muayene odasına girip doktora tepki gösterdi. Bağırarak hastane kapısına çıkan amca, arkasından gelen Mutlugüleçler’e yerden aldığı taşı attı.Taşın başına isabet ettiği doktor yaralandı. Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülen Mutlugüleçler’in yarılan başına meslektaşı olan oğlu dikiş attı.

    Hastane çıkışında gazetecilere açıklama yapan ve başına 8 dikiş atılan Mutlugüleçler, “Güzelce muayene ettim, tedavisini yaptım. Reçetesini yazdım ve ikazlarda bulundum. Güzel şekilde sohbet ederek, ayrıldı. Derken hastanın yakını olduğunu iddia eden birisi, ‘Sen benim büyük anneme neden bağırıyorsun’ diyerek, geldi. Ben sadece ikaz ettiğimi söyledim ancak tehdit etmeye başladı. Tehditlerden sonra küfürler başladı. Kapının önüne kadar çıktık ve bu arada 155’in aramasını çalışma arkadaşlarıma söyledim. Kapının önünden gitmesini söyledim. Yerden kaptığı bir taşla bana vurdu. Kafama bir darbe aldım. Benim oğlum da doktor ve dikişlerimi o yaptı. Ciddi bir yarık var. Yüzümdeki kanamanın resmi de var. Ben hastayı maskesiz olduğu için ikaz ettim, arkasından kirli ayakkabılarla muayene masasına çıkarmaya çalıştı. Ben de ‘Onları çıkarın biz orada bebekleri muayene ediyoruz’ dedim. ‘Kendi yatağınıza ayakkabıyla girer misiniz’ dedim. Bütün hepsi budur. Şikayetçiyim” dedi.