Kategori: İzmir

  • Babasını sopayla döverek öldürdü

    Babasını sopayla döverek öldürdü

    İzmir’in Çiğli ilçesinde psikolojik sorunları olduğu ileri sürülen Güney Karagöz (32), babası Mehmet Zeki Karagöz’ü (68) sokak ortasında sopayla döverek, öldürdü. Polis, şüpheliyi gözaltına aldı.

    Olay, saat 09.30 sıralarında, Harmandalı Mahallesi 8790/3 Sokak’ta meydana geldi. Güney Karagöz, henüz bilinmeyen nedenle babası Mehmet Zeki Karagöz’e sopayla saldırdı.

    Başına aldığı darbeler nedeniyle Mehmet Zeki Karagöz, kanlar içinde yere yığıldı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Sağlık ekipleri, Mehmet Zeki Karagöz’ün yaşamını yitirdiğini belirledi. Karagöz’ün cansız bedeni otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.

    Polis olayın ardından Güney Karagöz’ü gözaltına alırken, soruşturma sürüyor.

  • İzmir’de 4,3’lük deprem

    İzmir’de 4,3’lük deprem

    Ege Denizi’nde 4,3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Urla ilçesi açıklarındaki sarsıntı, İzmir genelinde hissedildi.

    Ege Denizi Urla açıklarında bir deprem meydana geldi.

    AFAD verilerine göre saat 16.40’taki depremin büyüklüğü 4,3; derinliği ise 5,18 kilometre olarak kaydedildi.

    Başta İzmir olmak üzere çevre illerde de hissedilen deprem kısa süreli paniğe yol açtı.

    İlk belirlemelere göre can ya da mal kaybı yok.

  • Ege Üniversitesi’nde taciz iddiası yargıya taşındı

    Ege Üniversitesi’nde taciz iddiası yargıya taşındı

    İzmir’de Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde öğrenim gören 10 kız öğrenci, Prof. Dr. Z.E.B. hakkında, kendilerini taciz ettiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu.

    Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde eğitim alan 10 öğrenci, Prof. Dr. Z.E.B. hakkında geçen yıl aralık ayında kendilerini taciz ettiği iddiasıyla üniversite yönetimine şikayet etti. Z.E.B., hakkında başlatılan idari soruşturma sürerken öğrenciler, geçen hafta savcılığa suç duyurusunda bulundu.

    Suç duyurusunda bulunan öğrencilerden birisi “Dişçi koltuğunda çalıştığım sırada Z.E.B. gelip, elini belime attı. Bu fiziksel temasını bir süre sürdürdü” iddiasında bulundu.

    Bir başka öğrenci ise hastayla ilgilendiği sırada bir kişinin arkasından yaklaştığını ve kulağına, “Seksi kadın, şeyini giysen mi?” şeklinde fısıldadığını, arkasına dönüp baktığında Z.E.B.’yi gördüğünü ve “Maskeni kastettim” dediğini iddia etti.

    Savcılık, şikayetler üzerine soruşturma başlattı.

  • İzmir’de deniz taştı: 2 kişinin cesedine ulaşıldı

    İzmir’de deniz taştı: 2 kişinin cesedine ulaşıldı

    İzmir’in Karşıyaka ilçesinde yağmurun ardından denizin taşması sonucu çok sayıda araç su içerisinde kalırken, vatandaşlar arama kurtarma çalışmaları için çaba harcadı. Menderes’te derede sürüklenen araçta kaybolan iki kişinin cansız bedenine ulaşıldı.

    Kentte 4 gündür aralıklarla devam eden ve dün gece etkisini iyice artıran yağmurun ardından Karşıyaka ilçesinde Mavişehir Mahallesi’nde deniz taştı.

    Sahil bandındaki sitelerin bahçeleri deniz suyuyla dolarken, sitelerin otoparkında ve yol kenarında park halindeki araçlar da su içerisinde kaldı.

    Dereköy Mahallesi ile Görece Mahallesi arasındaki Çakallar Mevkisi’ndeki dereden geçmeye çalışan bir hafif ticari araç, yağmur nedeniyle debisi yükselen derenin sularına kapıldı.

    Araçtan kurtulanların haber vermesi üzerine olay yerine gelen çok sayıda ekip arama kurtarma çalışması başlatıldı. Araç olay yerinden yaklaşık 800 metre uzaklıkta bulunurken, şartların zorlaşması üzerine ekipler aramaya ara verdi.

    Arama kurtarma çalışmaları sabah erken saatlerde yeniden başladı.

    İKİ KİŞİNİN CENAZESİNE ULAŞILDI

    İzmir’in Menderes ilçesinde dereden geçmeye çalışan hafif ticari aracın sel sularına kapılması sonucu kaybolan iki kişinin cansız bedenine ulaşıldı.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri siren sesi çalarak vatandaşları araçlarını kurtarması için uyardı.

    Siren sesiyle birlikte çok sayıda kişi araçlarına koşup oluşabilecek zararın önüne geçmeye çalıştı.

    Bazı vatandaşlar belediyeye tepki gösterirken, birçok kişi su altında kalan aracını çalıştıramadığı için çekici yardımıyla kurtarmaya çalıştı.

  • Camiden müzik yayınında CHP’li Özdemir beraat etti

    Camiden müzik yayınında CHP’li Özdemir beraat etti

    Cami hoparlörlerinden ‘Çav Bella’ çalınmasına ilişkin sosyal medyada yaptığı paylaşım nedeniyle tutuksuz yargılanan CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir beraat etti.

    İzmir’de, 7 ay önce cami hoparlöründen çalınan ‘Çav Bella’ marşının görüntülerini sosyal medya hesabından paylaşan ve bu nedenle “Dini değerleri alenen aşağılamak” suçundan tutuksuz yargılanan CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir beraat etti.

    NE OLMUŞTU?

    İzmir’de 7 ay önce bazı camilerden yapılan korsan müzik yayınını sosyal medya hesabından paylaşan CHP eski İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp, sevk edildiği 3’üncü Sulh Ceza Hakimliği’nce ‘halkı alenen kin ve düşmanlığa tahrik etme’ suçundan tutuklanmıştı. Özdemir, 9 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı.

    Savcı, Özdemir’in ‘basın yoluyla halkı alenen kin ve düşmanlığa tahrik etme’ suçundan cezalandırılmasını talep etmiş, iddianame 50’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanmıştı. Davanın son duruşmasında mahkeme heyeti, Özdemir’in beraatine karar verdi.

    Banu Özdemir’in beraat ettiği haberini CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel sosyal medya hesabından yaptığı şu açıklama ile duyurdu:

    “Camide şarkı çalınmasına tepki olarak sosyal medyadan paylaşım yapan arkadaşımız Banu Özdemir beraat etti.

    Türk yargısı önemli bir sınav verdi. Hukuka, yasaya ve adalete bağlı yargı mensuplarına selam olsun.”

  • Katiliyle olaydan önce çay içmiş

    Katiliyle olaydan önce çay içmiş

    İzmir’in Karabağlar ilçesinde, Fulya Öztürk’ün (35) dün birlikte yaşadığı eski eşi Hasan Ozan Baştosun tarafından çalıştığı pastanede öldürülmesiyle ilgili detaylar ortaya çıktı. Baştosun’un, Fulya Öztürk’ün iş yerine olay günü iki kez geldiği, ikilinin çay içtiği ve tartışmanın bu sırada çıktığı öğrenildi. Öztürk’ün çalıştığı pastanenin sahibi Murat Akan, “Bir bağrışma olduktan hemen sonra silah sesi duyulmuş. Geldiğimde Fulya kanlar içinde yerdeydi” dedi.

    Olay, dün saat 16.00 sıralarında İnönü Caddesi’nde meydana geldi. Fulya Öztürk pastanede çalışırken yanına boşandığı Hasan Ozan Baştosun geldi. Bir süre sonra Öztürk ve Baştosun arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyüyerek kavgaya dönüşmesi üzerine, Hasan Ozan Baştosun tabancayla, Fulya Öztürk’e ateş etti. Öztürk vücuduna isabet eden mermilerle yere yığıldı. Baştosun Fulya Öztürk’ün aracını alıp, kaçtı. İş yeri çalışanları durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Gelen sağlık görevlilerince yapılan kontrolde Öztürk’ün hayatını kaybettiği belirlendi. Polis ve savcının olay yerindeki incelemelerin ardından Öztürk’ün cansız bedeni otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

    Polis, olay ardından Hasan Ozan Baştosun’un yakalanması için çalışma başlattı.

    KISKANÇLIK CİNAYETİ İDDİASI

    Baştosun, bir süre sonra polise gidip teslim oldu. ‘Kasten yaralama’ ve ‘uyuşturucu bulundurmak’ suçlarından sabıka kaydı olan Baştosun’un, polisteki ilk ifadesinde, Fulya Öztürk’ü, çalıştığı pastaneden bir kişi ile mesajlaştığını görünce kıskandığı için öldürdüğünü söylediği ileri sürüldü.

    OLAY GÜNÜ İKİ KEZ GELMİŞ

    Bu arada Baştosun’un, olay günü iki kez Fulya Öztürk’ün çalıştığı pastaneye geldiği ortaya çıktı. Dün saat 11.00 sıralarında otomobiliyle pastanenin önüne gelen Hasan Ozan Baştosun’un araçtan inmeden Öztürk ile konuşup ayrıldığı, ancak öğle saatlerinde bir kez daha geldiği tespit edildi. Öztürk’ün öğle yemeğinin ardından çay içerken gelen Baştosun’a da çay ikram ettiği, ikilinin daha sonra imalathane bölümüne geçtiği ve tartışmanın burada çıktığı bildirildi.

    1 YIL ÖNCE BARIŞMIŞLAR

    Öztürk’ün boşanmış olmalarına rağmen, kendisinden ısrarla özür dileyen Baştosun’a 1 yıl önce ikinci bir şans verdiği, ve ikilinin yeniden birlikte yaşamaya başladığı öğrenildi.

    ‘FULYA KANLAR İÇİNDEYDİ’

    Öztürk’ün vurulduğu pastanenin sahibi Murat Akan, olayın kendilerini hem çok etkilediğini hem de çok üzdüğünü söyledi. Akan, şöyle konuştu:

    “Olaydan hemen sonra pastaneye geldim. Geldiğimde Fulya kanlar içinde yerdeydi. İlk müdahaleyi de kendimiz yaptık ancak kurtaramadı. Bize yansıyan bir sorunu hiç yoktu. Baştosun da zaman zaman mesai bitiminde almaya geliyordu. İş yerine sıkıntılarını yansıtmazdı. Beraber çay içmişler. Pandemi nedeniyle içeride oturmak yasak olduğu için imalathane bölümüne geçip, birlikte çay içmişler. Zaten o saatte iki kişi çalışıyorlardı. Bir bağrışma olduktan hemen sonra silah sesi duyulmuş. Kardeşim hemen imalathaneye yönelmiş ancak Hasan Ozan Baştosun silahı ona doğrultarak içeri girmesine izin vermemiş. Ardından bir el daha ateş edip gitmiş. Fulya, 5 ay önce bizimle çalışmaya başlamıştı. Oldukça pozitif bir insandı. Bugüne kadar hiçbir arkadaşıyla da bir tartışması olmadı. Oldukça da çalışkandı. Biz de çok etkilendik. Üzgünüm. Artık kadın cinayetleri sona ersin.”

  • İnşaat mühendisinden İzmir için ‘acil kentsel dönüşüm’ çağrısı

    İnşaat mühendisinden İzmir için ‘acil kentsel dönüşüm’ çağrısı

    İZMİR İş Dünyası Derneği (İZİD) Başkanı, İnşaat Yüksek Mühendisi Feyyaz Sungur, kent genelinde acilen kentsel dönüşüm seferberliği başlatılması gerektiğini söyleyerek, “Böyle giderse daha çok canlar yanar. İnşallah yanmaz ama durum bunu gösteriyor. Çünkü 1999 Gölcük depreminden sonra büyük bir hızla kentsel dönüşüm heyecanı başladı. 20 yıl geçti ama kentsel dönüşüm adına hiçbir şey yapılmadı” dedi.

    İzmir’de yıkıma neden olan 30 Ekim depreminin bazı gerçekleri ortaya çıkardığını savunan İZİD Başkanı, İnşaat Yüksek Mühendisi Feyyaz Sungur, İzmir’de son 20 yılda kentsel dönüşüm adına hiçbir şey yapılmadığını öne sürdü. 6.6 büyüklüğündeki depremle birlikte çok can kaybı yaşandığını hatırlatan Sungur, yıkılan binalarla birlikte milli servetin de zarara uğradığını dile getirdi. 6306 sayılı ‘kentsel dönüşüm kanunu’nun kentteki riskli binaların tespiti konusunda yol gösterici olduğunu ifade eden Sungur, “Bu yasa çıktığı zaman tüm hasarlı ve depreme dayanıklı olmayan binalar tespit edilip bakanlığa haber verilecekti. Ben bir inşaat mühendisi olarak 1999 yılını milat olarak görüyorum. 1999’da yapı denetim kanunu çıktı. Ancak binaların dayanıklı olmadığı tespit edilmesine karşın alttaki dükkana ruhsat vermişler. Böyle bir binaya ruhsat verilmez” dedi.

    ‘BELEDİYELERE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR’

    Özellikle Bayraklı’da yıkılan binalardan hem müteahhitlerin hem de yerel yönetimlerin sorumlu olduğunu anlatan Feyyaz Sungur, kent genelinde acilen kentsel dönüşüm seferberliği başlatılması gerektiğini söyledi. Deprem riskiyle her an karşı karşıya olunduğunu dile getiren Sungur, İzmir’in 7 büyüklüğündeki bir depremi kaldıramayacağını savunarak şöyle devam etti:

    “Kentsel dönüşüm konusunda bir yetki karmaşası olduğu söyleniyor. Ama bunu belediyenin yapması lazım. Belediye yetkisi olmadığını söylüyor. O zaman gerekeni yap bakanlığa haber ver. Yıkılan binaların sorumlusu müteahhit ve belediyedir. Bir daha böyle bir depremde İzmir’deki binaların yarısı yıkılır. Bir an önce kentsel dönüşüm seferberliği yapmak lazım. Deprem her an olabilir. Burada belediyelere çok iş düşüyor. Bir türlü hareket edemiyorlar. Çünkü kentsel dönüşümün, halkla ilişkiler, sigorta, yerel yönetim ve merkezi yönetim ayağı var. Bunları ortak akılda birleştirecek bir belediye gerekiyor. Ama maalesef buradaki belediye başkanı randevu vermiyor. Ben büyük bir ihmal görüyorum. Birlik ve beraberliği sağlayarak tehlikeden kurtulmamız lazım. Karşıyaka’nın Atakent mevkisinde imar artışı isteneceğine imarı geri almışlar. Hangi imar komisyonu bunu yapıyor anlamak mümkün değil. İmar bir kısmına verilmiş, bir kısmına verilmemiş. Böyle giderse daha çok canlar yanar. İnşallah yanmaz ama durum bunu gösteriyor. Çünkü 1999 Gölcük depreminden sonra büyük bir hızla kentsel dönüşüm heyecanı başladı. Ama kentsel dönüşüm adına hiçbir şey yapılmadı. 20 yıl geçti. 20 yıldır bir şey yapılmadı. Duyarlı bir belediye bunu halleder diye umut ediyorum”

  • İzmir’deki çarşılarda koronavirüs önlemleri en üst düzeyde

    İzmir’deki çarşılarda koronavirüs önlemleri en üst düzeyde

    İZMİR genelinde koronavirüs önlemleri çerçevesinde, Vali Yavuz Selim Köşger’in bazı kalabalık caddelere girişlerin kontrollü yapılacağını açıklaması üzerine, alışveriş yoğunluğu yaşanan Karşıyaka Çarşısı ve Bayraklı Sevgi Yolu’nda denetimler sıklaştırıldı. Ekipler ateş ölçümü ve maske kontrolü yaparken, vatandaşlar uygulamadan memnun olduğunu ifade etti.

    İşlek caddelere yönelik özel tedbirlerin uygulamaya konulduğunu anlatan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, sosyal mesafe ihlallerinin önüne geçmek için bazı cadde ve sokaklara girişin kontrollü sağlanmasına karar verildiğini belirtti. Karşıyaka Çarşısı’nda maksimum kişi sayısının yaklaşık olarak 2 bin 500’ü, Bayraklı Sevgi Yolu’nda ise 750’yi geçmeyecek şekilde organize edildiği ifade edilirken, Konak, Bornova ve Buca gibi ilçelerdeki kalabalık caddelerde de aynı önlemlerin alınacağı bildirildi.

    ‘POZİTİF OLDUĞUNU SAKLAYANLAR VAR’

    Bayraklı’daki Sevgi Yolu’nun giriş ve çıkışında da görevli polis ve bekçiler, iki farklı yönden gelen İZBAN’ın aynı durakta yolcu indirdiği sırada yoğunluk yaşanabildiğini, bu gibi durumlarda çarşının tek yönlü ziyarete açıldığını dile getirdi.

    Denetimden memnun olduğunu söyleyen vatandaşlardan Deniz Bekar, “Bu uygulama gayet güzel. Kalabalık yerlerde tedirginim. Ama alışveriş yapmaya mecbur olduğumda yoğun yerlere giriyorum. Bazı vatandaşlar pozitif olduğunu saklayıp dışarı çıkıyor. Hasta olduklarını söylemiyorlar. Bu durumdan çok rahatsızım” dedi.

    Cengiz Yener ise “Bu uygulama gerekliydi. Ben tedbirimi alıp dışarı çıkıyorum. Maskesini takmayan kalmadı. Artık herkes dikkat ediyor” diye konuştu.

  • Kadın cinayeti! Eski eşi tarafından öldürüldü

    Kadın cinayeti! Eski eşi tarafından öldürüldü

    İzmir’in Karabağlar ilçesindeki bir pastanede çalışan Fulya Öztürk (35), eski eşi Hasan Ozan Baştosun (31) tarafından çıkan tartışmada iş yerinde tabancayla vurularak öldürüldü.

    Olay, saat 16.00 sıralarında İnönü Caddesi’ndeki pastanede meydana geldi. Pastanede çalışan Fulya Öztürk’ün yanına boşandığı eşi Hasan Ozan Baştosun geldi. İkili arasında henüz bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyüyerek kavgaya dönüşmesi üzerine, Hasan Ozan Baştosun tabancayla, Fulya Öztürk’e ateş etti. Öztürk vücuduna isabet eden mermiler nedeniyle kanlar içinde yerde kalırken, Baştosun ise eski eşinin aracını alıp, kaçtı. İş yeri çalışanları durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Gelen sağlık görevlilerince yapılan kontrolde Öztürk’ün hayatını kaybettiği belirlendi.

    Savcının incelemesinin ardından Öztürk’ün cesedi, İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis ekiplerince arama çalışması başlatılan Hasan Ozan Baştosun ise bir süre sonra polise giderek teslim oldu.

  • Tedbirler sonuç verdi, yüzde 25 azalma var

    Tedbirler sonuç verdi, yüzde 25 azalma var

    İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, kentte yeni tip koronavirüs (COVID-19) vaka sayılarının 30 Ekim’de yaşanan deprem ile yükselişe geçtiğini ancak son bir haftada alınan tedbirlerle yeni vaka sayılarında yüzde 25 civarında azalma gözlendiğini açıkladı.
    Kendisine de COVID-19 teşhisi konan, evinde gördüğü tedavi ile 1 Aralık’ta sağlığına kavuşan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, COVID-19 ile mücadele konusunda yaptığı açıklamada, İzmir’in pandeminin başladığı mart ayında vaka sayılarında ikinci sırada yer aldığını söyledi.

    “Rakamların azalmasında alınan tedbirler etkili oldu”

    Bu dönemde alınan önlemlerin sonuç verdiğini ve depremin yaşandığı 30 Ekim’e kadar vaka sayılarının kent genelinde kontrol altına alındığını aktaran Köşger, şöyle devam etti:

    “İzmir’de depremden sonra tahmin ettiğimiz gibi vaka sayılarında bir patlama yaşandı. Vatandaşlarımız depremden önce riayet ettiği maske, mesafe ve hijyen kurallarına depremden sonra o şok ile riayet edemedi. Testi pozitif olanlar ve izolasyonda olması gereken kişiler, depremin etkisiyle sokağa çıktı. Bunun etkisiyle, kentte vaka sayıları da rakamlar aritmetik olarak 5’e katladı. Bu kötü bir şey ama bu bize kurallara riayet ettiğimiz taktirde, bunun bulaşma hızının düştüğünü gösterdi. Belli bir süre sağlıkçıların deyimiyle plato yaptı. Vatandaşların alınan önlemleri riayet etmesiyle şu an inişe geçti. Son haftada vaka sayılarında yüzde 25 civarında azalma oldu. Bunun geçici mi yoksa kalıcı bir düşüş mü olduğunu perşembe gününe kadar gözlemleyeceğiz. Tabii bu rakamların azalmasında sokağa çıkma kısıtlaması ve alınan tedbirler de etkili oldu. Ben bu konuda bize destek olan tüm İzmirlilere teşekkür ediyorum.”

    “Yatak ve yoğun bakım sayımız yeterli”

    Köşger, kent gelinde 800 filyasyon ekibinin 2 bin 400 personeliyle görev yaptığını, kaymakamlıklar bünyesinde görevlendirilen ekipler ile jandarma ve polislerin de vatandaşların kalabalık bulunduğu semt pazarları ve alışveriş merkezlerinde kontroller gerçekleştirdiğini söyledi.

    Kent genelinde sağlık hizmetlerinin verilmesi ve yatak sayısı bakımından bir sıkıntının yaşanmadığını vurgulayan Köşger, “Kent genelinde bulunan hastanelerimizde yatak sayımız ve yoğun bakım sayımız yeterli. Sağlık Bakanımızın da açıkladığı gibi hastanelerimizde yoğun bakım doluluk oranı yüzde 83 civarında. 550 ventilatör cihazımız var. Bunlardaki doluluk oranı yaklaşık yüzde 50 oranında. Depremin ardından hastanelerde tedavi gören vatandaşlarımızın sayısı artmıştı ama kurallara uyuldukça orada da çok şükür normale dönüyoruz” dedi.

    Köşger, toplu ulaşım araçlarında Hayat Eve Sığar (HES) kodu uygulamasının bu ay içinde kullanılmaya başlamayı planladıklarını da bildirdi.

    “Kente özgü çağrı merkezini hizmete aldık”

    İzmir’de devletin tüm kurumlarıyla vatandaşın yanında olduğunu dile getiren Köşger, şöyle konuştu:

    “Kente özgü bir çağrı merkezini hizmete aldık. 35 kişinin görev yaptığı merkezdeki görevliler, vatandaşların Kovid-19 testlerinin pozitif çıkmalarının ardından onlara telefonla ulaşıyorlar. İlaçlarının kendilerine ulaşacağı zamanı söylüyorlar. Evden ayrılmamaları gerektiğini, mutlaka izolasyon kurallarına uymaları gerektiği konusunda bilgi veriyorlar. Vatandaşların evde olup olmadıkların o çağrı merkezi üzerinden kontrol ediyoruz. Bir diğer çağrı merkezimiz de ise 30 kişi görev alıyor. Onlar da karantinadaki vatandaşların bir ihtiyaçlarının olup olmadığı soruyorlar. Onlardan gelen istekleri karşılıyorlar. Sosyal Vefa Destek Gruplarımız da görevlerinin başındalar. Vatandaşlarımızın isteklerinin karşılama konusunda sıkıntımız yok onlar yeter ki kurallara uysunlar.”

    “Ayağa kalkacak hal bırakmıyor”

    COVID-19’a kendisinin ve eşinin de yakalandığını belirten Köşger, şunları kaydetti:

    “Her bünyede farklı semptomlar gösteriyor. Bizde de klasik ateş, eklem ağrısı gibi rahatsızlık verdi. Bu hastalık sizi rahat bırakmıyor. Ayağa kalkacak hal bırakmıyor. Çok şükür biz evde aldığımız tedaviyle atlattık ama herkes çok dikkatli olsun. Hala ölümcüllüğü devam ediyor. Hastalık mutasyona uğradı, hafif atlatılıyor deniyor. Bu spekülatif şeydir. Bunlara itibar edilmemesi lazım. Herkes önerilen kurallara uymalı. Hayatımızı yeni normale göre dizayn etmeliyiz.”