Kategori: Kahramanmaraş

  • Maraş tarhanası Avrupa’ya ihraç ediliyor

    Maraş tarhanası Avrupa’ya ihraç ediliyor

    Kahramanmaraş’ın coğrafi işaretli tescilli markası tarhana, Türkiye’nin yanı sıra tüm Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor. Önceleri elle klasik şekilde serilen tarhana, teknoloji ve makineleşme sayesinde kentin adeta geçim kaynakları arasında yerini aldı. 5 bin kişinin istihdam edildiği Kahramanmaraş’ta sağlıklı ortamlarda üretilen çorbalık ve çerezlik tarhana yaz kış tüketiliyor. Hem cips, hem sofralık hem de firik olarak üretilen tarhana yurdun dört bir yanına satışa sunulurken, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Ortadoğu ülkelerine de ihracat yapılıyor. Çerezlik tarhanayı makine yardımıyla cips haline dönüştüren kentteki tarhanacılar, paketlenen ürünü fırınlanmış, acılı, kremalı, kaymaklı ve bol yoğurtlu gibi seçeneklerle ürünler hazırlıyor.

    10 bin tonu ise yurtdışına ihraç ediliyor

    Kent genelinde yıllık 25 bin ton civarında üretilen tarhananın 15 bin tonu iç pazara gönderiliyor, 10 bin tonu ise yurtdışına ihraç ediliyor. Protein yönünden oldukça zengin olan tarhana, yoğurt, dövme, kekik, tuz ve sudan oluşan ana 5 ana maddeden yapılıyor. Büyük krom kazanlarda pişirilen tarhana, 1 gün dinlenmeye tabi tutulup ikinci gün makinelerle sergilere alınıp geniş alanlarda güneşe bırakılıyor. Kurutulup paketlenen ve birçok çeşidi üretilen tarhana, Kahramanmaraş’tan tüketiciye sunuluyor.

    “Tarhanayı yurt içi ve yurt dışına gönderiyoruz”

    Tarhana üreticisi Ümmet Güngör, “Tarhana sezonunu açtık. Dağdan topladığımız kekik ve Engizek Dağı’ndan gelen yoğurt ile tarhanamızı en güzel şekilde hazırlıyoruz. Farklı tatlarda hazırladığımız tarhanayı il içi il dışı ve yurt dışına gönderiyoruz” dedi.

  • Ali Kayası eteklerinde su kayağı keyfi

    Ali Kayası eteklerinde su kayağı keyfi

    Derin bir vadinin iki yakasını oluşturan, günümüzde Ceyhan Nehri üzerinde 1990 yılında inşası tamamlanan Menzelet Baraj Gölü’nün içinde kalan Ali Kayası, heybetli görünümü ile görülmeye değer bir doğa harikası olarak biliniyor.

    Kahramanmaraş’ın turizmine de önemli katkılar veren Ali Kayası, yılın her döneminde çeşitli etkinliklere ev sahipliği yaparken, muhteşem doğa harikasının eteklerinde hobi amaçlı su sporları gerçekleştiren vatandaşlara da ev sahipliği yapıyor.

    Ali Kayası eteklerinde su kayağı keyfi

    Su kayağı yapan Mahmut Hopur’un resitali muhteşem görüntülerin ortaya çıkmasına vesile oldu. 148 metre yüksekliği bulunan Ali Kayası eteklerinde ekstrem görüntüler ortaya çıktı. Hobi olarak su kayağı sporu ile uğraştığını ifade eden Hopur, Kahramanmaraş’ın su sporları konusunda büyük bir potansiyeli olduğunu ifade etti.

    “Çok zevkli, çok keyifli”
    Su kayağı sporunu herkese tavsiye ettiğini dile getiren Mahmut Hopur, “Hobi amaçlı bu sporu yapıyorum. Kahramanmaraş bana göre şu an Türkiye’nin en güzel doğa aktivitelerinin yapılacağı bir şehir. Kahramanmaraş’ı tanıtmak için, insanları bu gibi sosyal aktivitelere davet etmek için bu sporu yapıyoruz ve tanıtmaya çalışıyoruz. Çok zevkli, çok keyifli. Özellikle yazın çok sıcak havalarda çok keyifli bir spor. Herkese tavsiye ederim” dedi.

    Ali Kayası eteklerinde su kayağı keyfi

    “Kahramanmaraş gerçekten bir cennet”
    Kahramanmaraş’ın doğa harikası bir şehir olduğunu söyleyen Hopur, “Türkiye’nin hemen hemen bütün illerinde bulundum, birçok doğa aktivitesi ile uğraşıyorum. Kahramanmaraş gerçekten bir cennet. Doğa sporları için doğa aktiviteleri için mükemmel bir şehir. Şehrin dört bir tarafı neredeyse su ile kaplı. Değerinin bilinmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

  • Fedakar kadın hasta eşine ve kızına bakıyor

    Fedakar kadın hasta eşine ve kızına bakıyor

    Türkoğlu ilçesindeki Lojistik konteyner kentte yaşayan 6 çocuk annesi Şayeste Selci (72) yıllardır Alzheimer hastası olan eşi ve şizofreni hastası kızına kendini adadı. 72 yaşındaki eşi Ali Selci ve 36 yaşındaki şizofreni teşhisi konulan kızı Hüsne Selci’ye bakarken çok zorluk ve yokluk çektiğini fakat onlara bakarken huzurlu olduğunu kaydetti.

    “Ben onlara ölene kadar bakarım”
    Eşini ve kızını çok sevdiğini söyleyen Şayeste Selci, “Depremden sonra konteyner kentte yaşıyorum. Ben burada çok mutluyum çok da huzurluyum. Şeker ve tansiyon hastasıyım. Migrenim tuttuğu zaman çok kötü oluyorum ama Ben eşime de kızıma da bakıyorum. Onlar ile mutlu oluyorum. Ben eşimi çok seviyorum. Onu sevdiğim için de her yokluğa beraber göğüs gerdik. Biz çok yokluk çektik. Beraber tarlaya gittik. Bunlara da şükür. Allah’tan gelene hiçbir şey diyemeyiz. Kızım ile eşim ile de huzurluyum. Onlara bakmak bana huzur veriyor. Ben onlara ölene kadar bakarım. Ben 72 yaşındayım Allah izin verirse bakmaya devam edeceğim. Ben görevimi yaparım” ifadesini kullandı.

    “Annem bir melek”
    Annesinin kendisine ve babasına çok yardımcı olduğunu kaydeden Hüsne Selci ise “Ben konteyner kentte annem ve babamla birlikte kalıyorum. Bana 18 yaşında şizofreni hastalığı teşhisi konuldu. Burada zamanımı örgü örerek geçiriyorum. Bunları yapmak çok hoşuma gidiyor. Bilmediğim yerleri arkadaşlara soruyorum. Annem bana yemek yapar, babama bakar. Annem bize Allah’ın bir lütfu. Annemle babamın olması çok önemli benim için. Belki de çok kötü yerlerde olacaktım. İyi ki de varlar. Annem bir melek. Dünyadaki yeryüzündeki bir meleğimiz annem” ifadesini kullandı.

  • Hayata örgü yaparak tutundu

    Hayata örgü yaparak tutundu

    Türkoğlu ilçesi Lojistik Konteyner Kentte yaşayan 65 yaşındaki 8 çocuk annesi Döne Bodur, 65 yaşında örgü yapmayı öğrendiğini söyledi. Bodur, “Örgü yaparken hem türkü söylüyorum hem de şiirler okuyorum. Bu işe kendimi kaptırıyorum. Kaptırmazsam sürekli depremi düşünüyorum.

    Depremde evimiz yıkıldı. Şu an konteynerde kalıyorum. Evimiz kiraydı, 2 katlıydı. Depremde çöktü, biz altında kaldık. Enkazın altından çıktık. Buradaki hocalarımız sağ olsunlar kurs açtılar. Ben 65 yaşından sonra örgü öğrendim. Burada örgü yapıyorum, çanta işliyorum” ifadesini kullandı.

    Evi yıkıldığı için çok üzüldüğünü belirten Bodur, “Çok canım sıkılıyor. Bu örgüleri yaparken de kendi kendime hüzünleniyorum. Örgüleri yaparken türküler söylüyorum, şiirler okuyorum. Ben şiir okumayı çok seviyorum. Konteynerin içinde kendi kendime duygulanıyorum. 29 Ekim günü etkinlik alanına gittim.

    Oradaki görevlilere bir şiir okumak istediğini söyledim. Beni buyur ettiler ve orada şiirlerimi okudum. O şiirimi ise bütün Türkiye’ye armağan ettim” dedi.

  • Hazeran çiçekleri hayran bıraktı

    Hazeran çiçekleri hayran bıraktı

    Afşin ilçesinde Berit Dağı ve diğer yüksek yerlerde çıkan hazeran çiçekleri kartpostallık görüntüler oluşturdu.

    hazeran çiçekleri hayran bıraktı

    Bu eşsiz manzarayı görmek isteyen vatandaşlar hazeran çiçeklerinin olduğu yere gelip şehrin stresini attı.

    hazeran çiçekleri hayran bıraktı

  • Kahramanmaraş’ta yıkım oranı %95

    Kahramanmaraş’ta yıkım oranı %95

    Depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta bir yıkı işlemleri devam ediyor. Bir taraftan kalıcı konutların tamamlanıp teslim edilmesi ve devam eden inşaat çalışmalarının yanı sıra, bir taraftan da ağır hasarlı ve rezerv alanlarda bulunan binalarda yıkım çalışmaları sürüyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde yürütülen yıkım işlemleri yüzde 95 seviyesine ulaştı. İl geneli devam eden yıkımlar sonrası moloz yığınlarının kaldırılması için Japonya fonundan Kahramanmaraş’a 2.4 milyon dolar destek gelmişti. Şehrin son durumu ise dron ile görüntülendi. Azerbaycan Bulvarı ve Trabzon Bulvarı ile şehir merkezinde devam eden inşaat çalışmaları gözlemlendi. Şehir merkezindeki eski yapılar da yerinde dönüşüm ve kentsel tasarım çalışmaları ile yıkılıyor. Yusuflar Mahallesi’nde yıkıma metruk binalardan başlanırken il genelinde döküm sahalarına taşınan yaklaşık 6 milyon metreküp molozun geri dönüşümü sağlanacak.

    Kahramanmaraş’ta yıkım oranı %95

    Fatih Kuruçay, “Allah razı olsun yerinde gerekenler yapılıyor. Bu metruk evler boştu boş gezenler gelip burada bizlere rahatsızlık veriyorlardı. Çoğu evimiz sağlam ancak yıkılıp yeni evlerin yapılacak olması bizleri sevindiriyor” dedi.

    Kahramanmaraş’ta yıkım oranı %95

    Selahattin Gökdeniz, “Mahallemizde kentsel dönüşüm ve yerinde dönüşü çalışmaları ile yıkımlar başladı. Bizim mahallemizde çökmüş bir yol var buranın da elden geçmesini talep ediyoruz” ifadesini kullandı.

  • Ölüm yolu için önlem istiyorlar

    Ölüm yolu için önlem istiyorlar

    Kahramanmaraş’ta Doğu Çevre Yolu’nda 6 Şubat depremleri sonrası trafik ve yaya yoğunluğu artan karayolunda hemen hemen her gün trafik kazaları meydana geliyor. Bir çok iş yeri bulunduğu için vatandaş yoğunluğunun arttığı bölgede araçların hızlı seyretmesi ise kazalara neden oluyor.

    Bölgede son bir yılda 20’nin üzerinde ölümlü trafik kazası ve yüzlerce yaralamalı kazanın meydana geldiği öğrenildi. Şehirlerarası güzergah olarak ta bilinen karayoluna vatandaşlar üst geçit gibi önlemlerin alınmasını istiyor.

    Ölüm yolu için önlem istiyorlar

    Hastane ve bankaların personelleri protesto ettiği bölgede, yola önlem istendi.

    Kısa süreli trafiği durduran vatandaşlar alkış çalarak tepki gösterdi. Uz. Dr. Zekeriya Büyükdereli, “Bu yol şehri Gaziantep’e bağlayan aktif bir yol. Gerek hastanenin varlığı, gerekse yolun karşısındaki bankaların varlığı çok ciddi şehir içi yayası gibi trafik olan bir yer. Özellikle depremden sonra buranın yaya trafiği arttı. Deprem sonrası hastanemizde hasta sayısının fazla olması ve karşılıklı geçişlerde ciddi yaralanmalı ve ölümlü kazalar meydana geliyor. Bununla ilgili geçit ihtiyacımızın düzenlenmesi ve gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz. Geçtiğimiz 8 gün içinde 1 ölümlü olmak üzere 3 kaza daha oldu. Önlem alınmasını istiyoruz, üst geçit, alt geçit, sinyalizasyon düzenlenmesi her şey olabilir. Sonuçta insanların öncelikli yaya geçidini kullanmasını istiyoruz” dedi.

    Eczacı Ayşe Dedeoğlu Yazıcıoğlu ise “Karşıda kamu kuruluşları, okul ve emniyet müdürlüğü ile bankalar mevcut. Bu insanlar hastane ile yürüyerek iletişim sağlamaya çalışıyorlar. Ben eczacıyım içim acıyor her an kim ne kaza geçirecek diye bunu bekliyoruz. Bir an önce lütfen bu yolun çözümlenmesi ve yayaların güvence altına alınmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Çocukluğumuzun minyatürleri

    Çocukluğumuzun minyatürleri

    Dulkadiroğlu ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde kendi iş yerinde duvar süsleri ve çok eski zamanda kullanılan nostalji maketleri yapan 65 yaşındaki Kurtuluş Kesim, “Eskiye özlem duyanlar için, nenelerimizin, dedelerimizin kullandıkları araç ve gereçlerin maketlerini yapıyorum. Sadece bu işe odaklanıyorum ve bunları yaparken büyük bir zevk alıyorum” dedi.

    Çocukluğumuzun minyatürleri

    Sınıf öğretmenliğinden emekli olduğunu belirten Kesim, “Emekli olduktan sonra küçük bir marangoz atölyesi açtım. Burada çocuk oyuncakları, kuş kafesleri, duvar süsleri, maket türü ürünler yapıyorum. Şimdilerde ise nostalji ürünleri yapıyorum, eskiye özlem duyanlar için. Nenelerimizin, dedelerimizin kullandıkları araç ve gereçlerin maketlerini yapıyorum. Ninelerimizin ip eğirdiği çıkrık, onun minyatürünü yapıyorum. Eskiden yorganlar, döşekler yapılırdı ve aletlerin üzerine pamuk atılırdı. Onun maketini yaptım. Dikiş makinesi maketlerini yapmaya devam ediyorum” ifadesini kullandı.

    Çocukluğumuzun minyatürleri

    Genellikle eskiye dair özlem duyanların aradığını söyleyen Kesim, “Eskiyi özlem duyan kişiler beni arıyor ve alışverişlerini yapıyorlar. Genellikle onun değerini bilenler maketini alıyor. Değerini bilmeyenler aldırış bile etmiyor. Bu işe bayağı bir uğraş veriyoruz kolay bir iş değil. Aklıma geldikçe, elime geçtikçe nostaljik ürünlerin minyatürünü yapıyorum. Bu işi çok uzun zamandır yapıyorum. Emekli olmadan önce başladım bu işe. Emekli olduktan sonra bu işe ağırlık verdim. En az bu işi 20-30 yıldır yapıyorum. Bu işi yaparken tamamen dünyadan kopuyorum. Hiçbir şey düşünmüyorum sadece bu işe odaklanıyorum. Bunları yaparken büyük bir zevk alıyorum” diye konuştu.

  • Direnişin konağı kültür evine dönüştü

    Direnişin konağı kültür evine dönüştü

    Kahramanmaraş’ın geçmişten günümüze şehre değer katan insanlarını unutturmamak ve hatıralarını yaşatmak için harekete geçen Akif Diş, bu sevdasını ilk başta kitaplaştırdı, daha sonra ise 170 yıllık tarihi konağı kendi imkanları ile kültür evine dönüştürdü.

    Maraş direnişinde unutulmaya yüz tutmuş şahsiyetler başta olmak üzere şehre birçok değer katan insanların fotoğraflarının sergilendiği konak, vatandaşların da ilgisini çekti.

    Maraş direnişinde yerel halkın karargah olarak kullandığı tarihi konağın bir müze haline gelmesinden ötürü mutlu olduğunu ifade eden Akif Diş, kültür evini herkesin gelip ziyaret edebileceğini vurguladı.

    “İlk başta kitaplaştırdık”
    Bu projeyi uzun zamandır düşündüğünü söyleyen Diş, “Büyüklerimizin hatıralarını babalarımızdan dinleyerek büyümüştük ve kendime görev atfettim. Bildiğimiz bilgiler bizimle gitmesin, en azından bu fotoğraflar bizlerle beraber yok olmasın dedik. Dostlarımızın ve büyüklerimizin ısrarı ile kitaplaştırılması gerektiğini tavsiyeleri üzerine ilk başta kitaplaştırdık” dedi.

    Direnişin konağı kültür evine dönüştü

    “Tanıdık tanımadık herkesin ilgisini çekiyor”
    Kültür evinde sergilenen fotoğrafları gören vatandaşların duygulu anlar da yaşadığını söyleyen Akif Diş, “Çok duygusal anlar yaşanıyor. Mesela geçenlerde bir kadın geldi buraya, kadın gezerken bir baktım bir fotoğrafa odaklanmış ağlıyor. Hali ile sordum ve babası olduğunu söyledi. Yani tanıdık tanımadık birçok insanın ilgisini çeken, alakaları olan güzel bir hizmet olduğunun kanaatindeyim. Bilhassa 70-80 yıl sonrasına da hitap edeceğini umduğum, buranın bir müze haline gelmiş olmasından dolayı da mutluyum” diye konuştu.

    “Gelsin arkadaşlar muhabbet etsinler”
    Kahramanmaraş halkının kültür evini her zaman ziyaret edebileceğini söyleyen Diş, “Bu konak 170 yıllık bir konak. Maraş harbinde rivayete göre çetecilerin burada organize edildiği, yaralı çetelerin buraya gelip yaralarının sarıldığı ve aş evi olarak da çetelere yemeklerin çıktığı bir mekan. Böyle kutsi bir mekanın böyle ulvi bir hizmete verilmesini Allah nasip etti. Tek kelime ile Maraş’a her yönden değer katmış doktorlarımız, eczacılarımız, öğretmenlerimiz, esnaflarımız, iş insanlarımız, bu insanlarımızı en azından resimleri ile yad etmek Kahramanmaraşlının bir görevi olarak düşünüyorum. Burası bir kültür evi, çay kahvemiz var. Gelsin arkadaşlar muhabbet etsinler, dostlarını çağırsınlar” ifadelerini kullandı.

  • Tablo tutkusu geçim kaynağı oldu

    Tablo tutkusu geçim kaynağı oldu

    Türkoğlu ilçesi Lojistik Konteyner Merkezinde yaşayan 3 çocuk annesi 59 yaşındaki Fatma Kırtürk’ün yaptığı tablolar hem geçim kaynağı oldu hem de moral ve motivasyon oldu.

    Kırtürk,”Depremde evimiz yıkıldı. 3 ay çadırda kaldık. Daha sonra konteynere geldik. Burada kendimize bir uğraş olaraktan, tablolar yapıyorum. Ve bu bana çok iyi geldi. Daha önce sıkılıyorduk. Hep depremi düşünüyorduk. Bunlarla uğraştığımız için depremi birazcık da olsa unutuyoruz. Herkese tavsiye ediyorum” dedi.

    Tablolar yaparak stres attığını anlatan Kırtürk, “Esmaül Hüsna, Vav, kaplumbağa terbiyecisi ve daha farklı tablolar var. Kaplumbağa terbiyecisini bir hafta içinde yaptım. Diğerlerini size 3 ve 4 gün arasında değişiyor. Büyüklüğüne göre gün sayısı değişiyor. Fiyat olarak ise yaptığım tablolar arasındaki kaplumbağa terbiyesicine 5 bin TL fiyat biçtim. Diğerlerini ise 2 bin 500 – 3 bin TL arasında değişiyor. Evde oturan kadınlar kendilerine bir uğraş bulabilirler. Uğraşlar sayesinde biraz da olsa stresimizi atıyoruz” ifadesini kullandı.