Kategori: Konya

  • Yüzdeki lekelerle yaşamak zorunda kalmayın

    Yüzdeki lekelerle yaşamak zorunda kalmayın

    Toplumda en sık karşılaşılan lekelerden biri olan melazma, yanaklarda özellikle güneş gören yerlerde, alında, çenede sıkça görülebiliyor. Melazma için çeşitli risk faktörleri olduğunu söyleyen Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nursel Dilek, bu risk faktörleri arasında koyu deri tipi, aile öyküsü varlığı, gebelik, hormonal tedaviler, endokrin hastalıklar, güneş maruziyeti, güneşe maruz kaldıktan sonra leke oluşumuna yol açan ilaç kullanmanın bile sebep olabileceğini söyledi.

    Kullanılan antiepileptik ilaçlar ya da antibiyotiklerin bile güneşe maruz kaldıktan sonra leke oluşumuna yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Nursel Dilek, “Deride leke oluşumuna neden olan birçok sebep vardır. Lekeler, melanositlerde melanin pigmenti üretiminin artmasıyla veya melanositlerin sayıca artmasıyla olabileceği gibi başka birçok nedene bağlı da oluşabilir. Lekeler enfeksiyonlar, ilgili bölgenin kronik irritasyonu, kimyasallar, iş ortamında veya hobilere bağlı maruz kalınan maddeler gibi birçok nedene bağlı olarak gelişebilir. Çeşitli sebeplerle kullanılan bazı ilaçlar veya demir gibi metaller deride birikerek leke oluşturabilir” dedi.

    “Yaz aylarında leke tedavisi yapılmamalı”

    Dermatoloji uzmanı Prof. Dr. Nursel Dilek, “Yaz aylarında ultraviyolenin etkisiyle birlikte tedavinin başarısı azalmakta ve hatta lekeler artmaktadır. Bu nedenle yaz aylarında leke tedavisi yapılmamalıdır. Melazma tedavisine başlamadan önce hasta güneş kremleri kullanımı hakkında bilgilendirilmeli ve güneş kremi kullanmadan bu tedavinin başarıya ulaşamayacağı söylenmelidir. Tedaviye başlanmadan önce hastada lekeye neden olan hastalık, ilaç kullanım öyküsü, iş ya da hobi gibi nedenlerle herhangi bir kimyasalla temas varsa bu sebepler ortadan kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.
    Leke tedavisinin alanında uzman hekimler tarafından yapılmasının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Nursel Dilek, “Leke tedavisine başlamadan önce hastanın dikkatlice anamnezinin alınması önemlidir. Anamnez ve muayene doğrultusunda lüzum halinde gerekli tahliller yapıldıktan sonra leke tedavisine başlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

    Melazma tedavisinde kullanılan tedavi yöntemleri

    Melazma tedavisinde çeşitli tedavi yöntemlerinin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Nursel Dilek, “Kremler, kimyasal soyma, lazer tedavileri ve mezoterapi gibi leke tedavisinde farklı kombinasyonlar şeklinde kullanılabilir. Her bir kombinasyon ve tedavi süresi hastaya ve lekeye göre belirlenir. En sık kullanılan tedavi yöntemlerinden biri de krem tedavisidir. Kullanılan bu ürünler melanin üretimini enzim seviyesinde inhibe eder, melanin transferini azaltır, melanin olgunlaşmasını inhibe eder, keratinosit turneverini artırarak lekelerin azalmasını hedefler. Kremlerle tedavi süresi 3 ay hatta daha uzun olması tedavi başarısını artıracaktır. Melazma tedavisinde bir diğer seçenek ise kimyasal soyma işlemidir. Peeling olarak bilinen bu yöntemde kullanılan ürünler çok önemlidir. Peeling uygulamada uygun hasta seçimi, işlem sonrası uygun cilt bakımı sağlanarak iyi bir kozmetik sonuç elde edilir. Peeling uygulamada uygun ürün ve uygun hasta seçimi önemlidir. Peeling uygulamada en sık karşılaşılan yan etkiler, deride ton farkı oluşması, enfeksiyonlar, 3 haftadan fazla süren eritem, alerjik reaksiyonlardır. Koyu tenlilerde bu işlemler yapılırken istenilen sonucu elde etmek için daha dikkatli olmak gerekir” dedi.

    “Hastanın lekesine ve cilt tipine göre lazer cihazları belirlenmeli”

    Leke tedavisinde günümüzde en çok tercih edilenin lazer tedavileri olduğunu vurgulayan Dilek, diğer leke tedavilerinde olduğu gibi burada da tedavide başarılı olmak için uygun hastaya, uygun cihazın seçiminin öneminden bahsetti.

    İşlemin ehil ellerde yapılması gerekliliğinden bahseden Prof. Dr. Nursel Dilek, “Teknolojinin ve tıbbın ilerlemesi leke tedavisinde elimizi güçlendirdi ve tedavi başarımızı artırdı. Bu anlamda leke tedavisinde son yıllarda sıkça yaptığımız uygulamalardan biri de mezoterapidir. Lekeli ciltler için mezoterapi ürünleri uygulamaktayız. Lekeler için mezoterapiyi tek başına uygulayabildiğimiz gibi lazer tedavileriyle de kombine bir şekilde uygulamaktayız” diye konuştu.

  • NEÜ İle Türksat işbirliği

    NEÜ İle Türksat işbirliği

    Necmettin Erbakan Üniversitesi, iş birliği imzaladığı kurum ve kuruluşların arasına bir yenisini daha ekledi. Türksat Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen protokollere, NEÜ Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu ile Türksat Genel Müdürü Hasan Hüseyin Ertok imza attı.

    İntörn Mühendis olarak Türksat’ta çalışacaklar

    Rektör Prof. Dr. Cem Zorlu, imzalanan protokol ile Mühendislik Fakültesi bünyesinde Ortak Eğitim Koordinatörlüğü tarafından yürütülmekte olan İntörn Mühendis-Ortak Eğitim Programı çerçevesinde ilk 3 yılda başarılı olan öğrencilerin, eğitimlerinin son yılında ücretli, tam zamanlı ve sigortalı olarak Türksat’ta çalışma imkanı bulacağını belirtti.

    İmzalanan bir diğer iş birliği protokolü olan Aday Mühendislik Programı ‘Düş Peşine’ ile de NEÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencileri, haftada 2 gün Türksat’ta ücretli ve sigortalı olarak çalışma imkanı bulacaklar. İmza töreni sonrasında iki heyet ziyaret kapsamında Türksat TV Up-Link Merkezleri, Türksat İletişim Merkezi, Teleport ve TV Yayın Merkezi, Türksat Uydu Gözlem Merkezi ve mevcut haberleşme uydu filosunun kapsamlı şekilde tanıtıldığı Türksat Müzesinde incelemelerde bulundu.

    “Ülkemizde son 25 yılda uzay alanında önemli yol kat edildi”

    Yapılan protokolle ilgili açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Cem Zorlu, “Teknoloji yarışında mutlaka yer alması gereken ülkemiz, son 25 yılda önemli bir yol kat ederek kendi uydularını üretecek bilimsel ve teknik altyapıya sahip hale gelmiştir. Ülkemizin önemli kuruluşlarından Türksat ile yaptığımız protokol ile aday ve stajyer mühendislik gibi konularda çalışmalar gerçekleştirebilecek ve öğrencilerimizi sektöre daha hazır hale getirebileceğiz. Söz konusu protokollerle; ülkemizin mühendislik, uydu ve uzay teknolojileri alanındaki gelişimine üniversite olarak katkı sunmayı amaçlıyoruz. İş birliğimizin üniversitemiz, Türksat ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.

  • Depremzede askeri ev vaadiyle dolandırdılar

    Depremzede askeri ev vaadiyle dolandırdılar

    Olay, 24 Temmuz 2023 Pazartesi günü merkez Selçuklu ilçesi Hacıkaymak Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası memleketi Konya’ya tayini çıkan askeri personel N.Y., iş yerine yakın merkez Karatay ilçesinde daire almak için bir emlakçı ile görüştü. Emlakçı da kendisinde böyle bir daire olmadığını belirterek başka bir meslektaşına yönlendirdi. N.Y. de daire için bu emlakçıya gitti. Aradığı şekilde bir evin olduğunun belirtilmesi üzerine N.Y., kiracısı olan bu daireyi inceledi. N.Y. daha sonra kendisine daire sahibi olarak tanıtılan F.A.’ya yönlendirildi. Daire sahibi olarak kendini tanıtan F.A., borcu olduğu için daireyi 1 milyon 500 bin liraya satacağını belirterek, 250 bin lira kapora istedi. Yanlarında bulunan diğer kişilerin de bu fiyata daire bulamayacağını belirtmesi üzerine N.Y., 250 bin lira kaporayı F.A.’nın belirttiği M.Ö. isimli bir kişinin hesabına gönderdi.

    Kredi onayı verilmeyince dolandırıldığını anladı

    Kapora sonrası N.Y. konut kredisi çekmek için bankaya giderek müracaatta bulundu. N.Y., banka personelinin kredi onayı için daire sahibinin web tapu sisteminden onay vermesi gerektiğini belirtmesi üzerine F.A.’yı arayarak bilgi verdi. Kendisini oyalayan şahısların amacını fark eden N.Y., kapora olarak verdiği 250 bin lirayı geri istedi. F.A. ise N.Y.’ye farklı bir daireyi 600 bin lira daha fazla ödeme yaparak satabileceklerini söyledi. Bu teklifi reddeden N.Y., 3 ay boyunca parasını alamayınca savcılığa giderek suç duyurusunda bulundu.

    “Bu evi kaçırmayalım gibisinden bazı sözlerle beni kandırdılar”

    Şahısların evi borcu olduğu için uygun fiyata verdiklerini belirttiklerini anlatan N.Y., “6 Şubat’ta büyük depremlerde Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde bir karakolda görev yapıyordum. Kahramanmaraş merkezli deprem meydana geldi. Bu depremde ikamet ettiğimiz ev yıkıldı. Depremde biz çok şükür yaralanmadan kurtulduk. Bu depremlerde eşim ve çocuğum bayağı bir etkilendi. Ben maddi ve manevi olarak sıkıntıya düştüm. Psikolojik olarak kendimi kötü hissediyordum ve bu depremde 4 arkadaşımı kaybettim. Onun bir psikolojik etkisi vardı. Sonra bize bir hak tanındı ve geldik Konya’ya, çalışmaya başladım. Memlekette çalışmaya başladıktan sonra eşim Afyonkarahisar’da çocuğumla beraber yaşıyordu. Sonra bir düzen kuralım ve evimizi yerleştirelim derken ev alma telaşesine girdik. Ev alalım derken başımıza bir kötü olay geldi. F.A. isimli bir kişi emlakçı olduğunu söyleyen kişiler tarafından bana yönlendirildi. F.A.’nın satmak istediği bir evinin olduğunu söylediler. Eve bakmaya gittiğimizde emlakçılarla ilk başta görüştük, F.A. ile hiç görüşmedik. Evle alakalı bir pazarlığımız oldu, anlaşamadık. Sonra ben oradan ayrıldığımda akşam saatlerinde telefonla tekrar görüşmek istediler. Tekrar fiyat konuşabiliriz dediler. Tekrar konuşmaya gittiğimde bir kafe ortamında oturduk. Buraya bu sefer F.A. da geldi kendisi ev sahibi olarak tanıtıldı. Kendisi bana gün içerisinde ödemesinin gerçekleşmesi durumunda bu evi uygun fiyata verebileceğini söyledi. Benden 250 bin liralık bir ödeme istedi kapora gibi. Emlakçıların da bana önerisiyle bu ev bu fiyata verilmez, ödemesi olduğu için bu fiyat, bu evi kaçırmayalım gibisinden bazı sözlerle beni kandırdılar. Alım satım sözleşmesi yapalım, daha garanti olur, senin de güvenin gelir gibisinden laflarla beni kandırdılar. Sözleşme yaptık ve şahıs bana bir tanıdığının banka hesabını vererek oraya parasının gönderilmesini istedi. Gönderdim ve ayrıldık oradan” dedi.

    “Evde işler var gibisinden sözlerle beni 15 gün oyaladılar”

    Evin ücreti için kredi çekmeye gittiği bankada dolandırıcıların kendisini oyaladığını fark eden Yaman, “Ben evi konut kredisi çekerek alacaktım. Bankaya gittiğimde kredi çekmek istediğimde banka görevlisinin web tapu üzerinden onay verilmesi gerektiğini söylemesi üzerine, bu şahıslar halledeceğiz, evde işler var gibisinden sözlerle beni 15 gün oyaladı. Madem evi vermiyorsunuz, paramı geri verin gibisinden bazı sözler söyledim ama bir yanıt alamadım” şeklinde konuştu.

    “Ben ödemeyecek olsam bu parayı vermezdim”

    Kendisini dolandıran şahıslar hakkında avukatı ile savcılığa giderek şikayette bulunan N.Y., “Onlar mahkemeye gitme, paranı geri vereceğiz. Böyle laflarla biraz oynadılar benimle. Belirli bir gün verdiler, bana şu gün bekle paranı geri vereceğiz gibi vaatlerle beni oyaladılar. Cuma diyorlar, pazartesi oluyordu. Tekrar cuma diyordu bu şekilde sürekli oyaladılar. Bir ay sonra ben de artık dayanamayarak adliyeye giderek şahıstan şikayetçi oldum. Şahıs şikayetimi geri çekmem için bana 15 bin lira para vereyim, şu an 15 bin lira kadar param var, sana bunu vereyim, sen ihtiyaçlarını gör ve şikayetinden de vazgeç. Ben ödemeyecek olsam bu parayı vermezdim gibi laflar kullandı bana. Şahsı araştırdığımda herkes bu kişiyi de dolandırdı, şu kişiden şu kadar para aldı, aynısını yapmıştı dediler” ifadelerini kullandı.

    “Maddi olarak bir şeyi kalmadı ama psikoloji olarak artık normale dönmek istiyoruz”

    N.Y., “Şu an eşimle, çocuğumla hala ayrıyım evimi yerleştiremedim. Bir düzen kuramadım. Bu şahıs hakkında bir işlem yapılırsa yani başka kişiler de mağdur olmaz. Benim şu an tek ihtiyacım gerçekten ailemle beraber çocuğumla eşimle beraber bir yuva. Eğer ben ailemle beraber bir ortama tekrardan gelirsem yani artık maddi olarak bir şeyi kalmadı ama psikoloji olarak artık normale dönmek istiyoruz. Çünkü psikolojimiz yaralı bu depremden aile ortamına ihtiyacım var” diye konuştu.
    Anne H.Y. ise, “Benim çocuğum bu parayı kolaylıkla kazanmadı. Bu emlakçı Fatih’e çocuğumdan çok ben sinirliyim. Bu çocuğun parasını ödesin önce dağlarda dolandı, ardından depreme yakalandı buraya geldi böyle oldu. Bu çocuğumun parası ona zehir olur o kişiye. Benim çocuğum onun yüzünden çocuklarından eşinden ayrı. Başkalarının canı yanmasın. Memleketine geldi psikolojik olarak çöktü. Kendi parasıyla kendi rezil oldu. Ben torunumu göremiyorum” dedi.

  • DOSD Meram özel öğretime ilham oldu

    DOSD Meram özel öğretime ilham oldu

    Down Sendromlu Bireyler Yaşam Destek Merkezi DOSD Meram, geleceğin özel eğitim öğretmenlerine ilham kaynağı oldu. Derslerine DOSD Meram’da giren Necmettin Erbakan Üniversitesi Özel Eğitim Öğretmenliği bölümü öğrencileri, ders bitiminde merkezin fiziki yapısını ve eğitim sistemini de inceleme fırsatı buldu.

    Merkeze hayran kalan geleceğin özel eğitim öğretmenleri, down sendromlu bireylerin hayatlarına dokunan DOSD Meram’ın eğitim modeline katkı veren hocaları NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyeleri Dr. Süleyman Arslantaş ve Dr. Fatih Koçak eşliğinde eğitim alanlarını gezdiler. Merak ettikleri konular hakkında da sorular sorarak bilgi alan öğrenciler merkeze duydukları hayranlığı ifade etti. Öğretim Üyeleri Arslantaş ve Koçak, bölüm eğitimlerinin bir kısmını DOSD Meram’da gerçekleştirerek özel eğitim öğrencilere mesleklerinin detayları hakkında ayrıntılı bilgi verildiğini kaydetti.

    “Bu kadar güzel bir merkez olacağını düşünmemiştim”

    NEÜ Özel Eğitim Öğretmenliği ikinci sınıf öğrencisi olduğunu belirten Hatice Kübra Uçalmaz, ziyaretten önce merkezi çok merak ettiğini ancak bu kadar iyi ve güzel olabileceğini hiç düşünmediğini ifade etti.

    DOSD Meram’ın normal bir rehabilitasyon merkezinden çok farklı olduğunu ifade eden Uçalmaz, “Burada öğrencilerin her türlü ihtiyaçlarının karşılanabileceğini ve yaşam becerilerine sunacağı katkıyı yakından gördüm. Onların sosyal becerilerini artıracak, günlük yaşantısını kolaylaştıracak eğitimleri görmekten büyük mutluluk duydum” diye konuştu.

    “Down sendromluların böyle bir yerde eğitim alması bizleri de onure etti”

    Okulun imkanlarını çok beğendiğini belirten Ruşhad Gezici de, DOSD Meram’da çok farklı bir ortam hissettiklerini söyleyerek bu imkanı sağladıkları için hocalarına teşekkür etti. Merkezde pek çok şeyin kendisini etkilediğini kaydeden öğrencilerden Orhan Oğuzhan Aydoğan da, Meram Belediyesinin böyle güzel bir çalışmaya imza atmış olmasının kendilerini de onure ettiğine vurgu yaptı.

    Engelli bireylerin böyle bir ortamda ve böylesi güzel bir eğitim almasının hem kendileri, hem engelliler hem de engelli aileleri için önemine değinen Aydoğan, “Böyle bir yatırımın kazandırdıklarından dolayı Meram Belediyesine teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Karatay’dan İsrail mallarına boykot

    Karatay’dan İsrail mallarına boykot

    İsrail’in Gazze’de sivillere saldırılarının ardından dünyanın ve Türkiye’nin dört bir tarafında İsrail ürünlerine boykot kararı alınıyor. Karatay Belediyesi de aldığı kararla Kafe Karatay ve Karatay Termal Tatil Köyü’nde İsrail markalarına ait bütün ürünlerin satışını durdurdu.

    “Dik duruşumuzdan ve elimizdeki imkanlarla mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz”

    Kararı Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca sosyal medya hesaplarından duyurdu. Oldukça zor günler yaşadıklarını ve Filistin’de yaşanan acıların yüreklere her gün daha büyük bir kor olarak düştüğüne vurgu yapan Başkan Hasan Kılca, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

    “Zor günler yaşıyoruz. Filistin’de yaşanan acılar yüreğimize her gün daha büyük bir kor olarak düşüyor. Kıymetli hemşehrilerim; bizler zalimin karşısında ne pahasına olursa olsun dik duruşumuzdan, elimizdeki imkânlarla mücadelemizden asla vazgeçemeyiz, vazgeçmeyeceğiz. Acımızı yaşarken mazlum kardeşlerimiz için yapmamız gerekenler var. Bunun farkındayız ve yüksek bir hassasiyetle tesislerimizde zalim İsrail’e karşı boykotumuzu yüksek düzeyde devam ettiriyoruz. Hamdolsun tüm vatandaşlarımızda da aynı duyarlılık var. Rabbim bu mübarek günde dualarımızı Filistinli kardeşlerimizin zaferlerine vesile kılsın.”

  • Meram Hacı İsa Efendi Semt Pazarı yeni yerinde

    Meram Hacı İsa Efendi Semt Pazarı yeni yerinde

    Meram İlçe Belediyesi, Çeçenistan Caddesi üzerinde Cuma günleri kurulan Hacı İsa Efendi Semt Pazarı, Çakılharmanlar Caddesi’nin hemen yanı başındaki yeni yerinde hizmet verecek. Pazar alanının yeni yerine taşınması ve çalışmaları halen devam eden Gazze Caddesi’ne bağlanacak Necmettin Erbakan Caddesi’nin de tamamlanmasıyla bölgede trafik daha da rahatlayacak.

    “Pazar alanının yeni yerine taşınmasıyla bölge trafiği de rahatlayacak”

    Çakılharmanlar Caddesi’nin hemen yanına taşınan Hacı İsa Efendi Semt Pazarı, yeni yeri ve yeni çehresiyle Cuma günleri oluşan trafik yoğunluğunun önüne geçecek. Pazar alanında yaklaşık 6 bin metrekarelik bir alanda 139 esnaf bölge halkına hizmet verecek. Pazar yerinin yeni yerine taşınması ve yeni açılacak Necmettin Erbakan Caddesi’nin de hizmet vermesiyle bölge trafiğinin önemli ölçüde rahatlayacağını söyleyen Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, Yenişehir Hacı İsa Efendi Semt Pazarı’nın yeni yerinin esnaflara ve mahalle sakinlerine hayırlı olması temennisinde bulundu.

    “Hedefimiz tüm pazar alanlarımızı konfora ulaştırmak”

    Belediye olarak, ilçe genelinde bulunan pazar alanlarını daha konforlu alışverişin adresi yapmayı hedeflediklerini ve hizmet politikalarını bu yönde yürüttüklerini kaydeden Başkan Kavuş, “Daha önce Yaylapınar Mahallemizde olduğu gibi burada da pazar alanını cadde ve sokak üstünden kurtararak hem trafiği rahatlatmayı hem de vatandaşlarımızın daha sağlıklı bir alanda alışveriş yapabilmelerini sağlamayı hedefledik. Sona yaklaşılan Necmettin Erbakan Caddesi’nin verimli kullanılması amacıyla bu pazar alanının hızlı bir şekilde taşınması gerekiyordu, biz de gerekeni yaptık. Böylelikle Çeçenistan Caddesi üzerinden Gazze Caddesi’ne bağlanacak olan Necmettin Erbakan Caddesi ulaşımı rahatlatmak adına çok daha rantabl hizmet verebilecek” dedi.

  • Şişkinlik şikayeti olanlar dikkat

    Şişkinlik şikayeti olanlar dikkat

    Fermente edilebilir kısa zincirli karbonhidratlar adı verilen ve insanların sindirimi için daha zor olan belirli bir karbonhidrat grubunun kısaltması olan FODMAP, tam olarak Fermente edilebilir, Oligosakkaritler, Disakkaritler, Monosakkaritler ve Polioller anlamına geliyor. FODMAP diyeti, kişilerde huzursuz bağırsak sendromuna veya ince bağırsakta bakteri miktarının artmasına sebep olan gıdaların hangisinin tetikleyici olduğunu tespit etmeye yarıyor.

    Bu rahatsızlığın nasıl tespit edilebileceği hakkında bilgi veren Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Yemek yedikten hemen sonra pantolonunuz sıkmaya başlıyor, çok fazla yemediğiniz halde şişkinlik oluşuyorsa, bu şikayetlerin arkasında yatan sebeplerden birinin de SIBO, yani ince bağırsaktaki zararlı bakteri artışı olabilir” dedi.

    “Zayıflama diyeti değil, tedavi amacı güden bir diyettir”

    Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “FODMAP diyeti genellikle bağırsakla ilgili rahatsızlıklara sebep olan sindirimi zor mayalanabilir, belirli karbonhidratları içeren gıdaların kişinin diyetinden uzaklaştırılmasını hedefleyen bir diyet ekolüdür. Düşük FODMAP diyeti, sindirimi rahatsız edici gıdaları ortadan kaldırarak bağırsak zarınıza kendini onarma şansı verir ve bağırsak florasının sağlıklı dengesinin yeniden onarılmasına yardımcı olabilir. Belirtileriniz düzelirse, gelecekte hangi gıdaların sınırlanacağını belirlemek için düşük FODMAP diyetini kullanabilirsiniz” şeklinde konuştu.

    Düşük FODMAP diyetini kimlerin yapabileceğini anlatan Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Düşük FODMAP diyetine ihtiyaç duyulan semptomlar; bağırsaklarda kramp, ishal, bulantı, gaz ve şişkinliktir. Uzun süreli uygulanması gereken bir diyet değildir. Zayıflama diyeti değil, tedavi amacı güden bir diyettir” ifadelerini kullandı.

    Düşük ve yüksek FODMAP içeren gıdalar

    FODMAP diyetinin mutlaka diyetisyenlerle planlanması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dyt. Öten, yüksek ve düşük FODMAP içeren gıdaları, ayrıca FODMAP diyetinin basamaklarını sıraladı. Yüksek FODMAP içeren gıdalardan bahseden Öten, “Yasak sebzeler grubunda, enginar, kuşkonmaz, pancar, brokoli, brüksel lahanası, lahana, sarımsak, pırasa, soğan, karnabahar var. Tahıllarda ise buğday, arpa, çavdar ve bunlardan yapılan unlu mamullerde mevcut. Kuru baklagillerde fasulye, nohut, mercimek, bezelye, soya fasulyesi; sütte, inek, keçi ve koyun sütü ve de bunlardan elde edilmiş süt ürünleri ve peynir ürünlerinde ise lor, çökelek, ricotta içermekte. Meyvelerde ise karpuz, şeftali, Trabzon hurması, mango, armut, ham muz, kuru meyveler, meyve suları, kayısı, elma gibi meyvelerde mevcut. Düşük FODMAP içeren gıdalar ise sebzelerde; havuç, marul, kabak, balkabağı, biber, kereviz, yeşil soğan, pazı, domates. Tahıllar da, pirinç, mısır, kinoa, yulaf ve bunlardan üretilen unlu mamuller. Süt ve süt ürünlerinde, laktozsuz sütler ve yoğurtlar, ezine, tulum, parmesan gibi gıdalarda mevcut. Meyveler ise olgun muz, yaban mersini, kavun, üzüm, kivi, limon, portakal, papaya, çilek, mandalina gibi meyvelerde düşük miktarda FODMAP mevuttur” ifadelerini kullandı.

    FODMAP diyetinin basamakları

    Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, FODMAP diyetinin basamaklarını ise şöyle anlattı: “4-6 hafta aralığında yüksek FODMAP içeren gıdalar elimine edilir. Daha sonra hangi besinlerin sizin için sorunlu olduğunu tespit etmek için yavaş yavaş yeniden tanıtılır. Her üç günde bir herhangi bir belirtiye neden olup olmadığını görmek için birer birer FODMAP içeren yiyecekler eklenir. Semptomlara neden olan yiyecekleri belirledikten sonra, o gıdalardan mümkün olduğunca kaçınarak diğer yiyecekler normal olarak tüketilir” dedi.

  • Altın dolu keseyi sahibine teslim etti

    Altın dolu keseyi sahibine teslim etti

    Beyşehir ilçesinde mobilya ustası olan 23 yaşındaki Ali Barış Veren, evine giderken yolda gördüğü keseye tekme attı. Çöp varilinin yanına kadar savrulan keseden madeni para sesi duyan Ali Barış Veren, kontrol ettiği kesinin içinden çok sayıda altın ile “kefen param” yazılı bir not buldu. Evine geldiğinde kese içerisindeki altınları sayan ve 20’si çeyrek, 20’si yarım olmak üzere toplamda 40 altın olduğunu belirleyen Ali Barış Veren, çevresindeki arkadaşlarına haber vererek altınların sahibine ulaşmaya çalıştı. Altınların sahibinin kesedeki altınları ve yazılı notu bilen bir kadın olduğunu belirleyen Ali Barış Veren, ardından altınları sahibine teslim etti.

    Ali Barış Veren, altınların sahibini bulabilmek için arkadaşlarına ve çevresine haber verdiğini belirterek, ”Kaybedenin de benimle aynı mahalle olan Yeni Mahalle’de olduğunu öğrendim. 40-45 yaşlarında bir teyze idi. Bize ulaştılar, ben de işi bıraktım gittim, adresine. Kesedeki altınları ve bilgi notunu hem telefonda hem de adresinde teyit edince güvenli bir şekilde teslim ettim. Karşılaşınca çok mutlu oldu. İnsanlık görevi zaten, yapmanız gereken bir şeydi” dedi.

    Altınlarını kaybeden teyzenin yalnız yaşadığı için altınları teslim ederken görüntü alınmasını istemediğini de söyleyen Veren, keseyi kaybeden kadının altınlarını kuyumcuya hesaplattırmak için götürdüğü sırada düşürdüğünü anlattığını da sözlerine ekledi.

  • Çocuklarınızı savaştan uzak tutun

    Çocuklarınızı savaştan uzak tutun

    Sosyal medyada yer alan çoğu platform kullanım yaşı her geçen gün daha da düşüyor. Yurt genelinde yapılan araştırmaya göre ise sosyal medya kullanım yaşı bazı kurallara rağmen 5 yaşına kadar düştüğü raporlandı. Yoğun bir şekilde sosyal medya kullanımı artan çocuklar için uzmanlar, sosyal platformlara yansıyacak İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği yoğun bombardıman savaş görüntülerinin, psikolojik yapılarını önemli ölçüde zedeleyeceği uyarısında bulundu.

    “Çocuklarının gelecekteki hayatlarında önemli izler bırakabilmekte”

    Savaşın insan psikolojisi üzerinde yıkıcı bir etkisinin olduğunu ve özellikle çocukların bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini belirten Rehberlik Uzmanı Özcan Aladağ, “Filistin ve İsrail olaylarına baktığımız zaman da bir katliam yaşanıyor. Doğal afetler, savaşlar, terör ve pandemi gibi olaylar özellikle çocukların ruhsal gelişimlerinde ve çocuklarının gelecekteki hayatlarında önemli izler bırakabilmekte. Dijital dünyada günümüzdeki bütün toplumsal olaylar sansürsüz bir şekilde ve çocuklar da bu yayınları sınırsız bir şekilde izleyebiliyor. Bu nedenle çocuklarda özellikle dijital oranı çok yüksek dijital bağımlılıkları ise çok yüksek. Bu nedenle öğrencilerimizi, çocuklarımızı bu olaylara karşı dijitalden uzak tutmamız gerekiyor. Görüntüler çok sansürsüz ve açık bir şekilde biz yetişkinler bile bu görüntüleri izlerken kendimizden geçiyoruz. Psikolojimiz bozuluyor. Bu tür savaş videoları çocukların gelecekte yaşamlarında büyük izler derin sıkıntılar bırakabilecektir. Bu nedenle kesinlikle ebeveynlerin savaş görüntülerini çocuklarına da izletmemeleri gerekiyor” dedi.

    “Savaş çok önemli bir toplumsal olay, burada kin, nefret, öfke var”

    Anne ve babaların da bu olaylar karşısında tedbirli olmasını gerektiğini belirten Özcan Aladağ, “Tabii anne ve babaların da temkinli olmaları gerekiyor. Toplumsal olaylar karşısında bir pandemi örneği yaşadık. Bu pandeminin olumsuz etkilerini bugünün çocuklarında hala yaşıyoruz. Çocuklarımızda davranış bozukluklarını görüyoruz. Savaş çok önemli bir toplumsal olay, burada kin, nefret, öfke var. Bu nedenle çocukları uzak tutmamız gerekiyor. Anne ve babaların da bu olaylar karşısında temkinli davranmaları gerekiyor. Ve çocuğu örnek olmaları gerekiyor. Tabi çocuklar burada nasıl davranacak? Sorusuna bakacak olursak anne ve babaların bu toplumsal olayları çok fazla abartmadan uygun bir dille anlatmaları gerekiyor. Yapılan araştırmalarda anne ve babaların bu tip olayları çocuklardan uzak tutmalarını konuşmamaları gerektiğini düşünüyorlar ama son derece yanlış bir algıdır. Anne ve babaların bu olayları çocuklara uygun bir dille çok fazla detaya girmeden konuşmaları gerekiyor. Çocuklarda bir farkındalık oluşturmaları gerekiyor. Anne ve babalar burada bu tepkiyi gösterirken çocuklarının da güvende olduklarını anlatmaları gerekiyor. Çocuk bu tip toplumsal olaylar karşısında kendini güvende hissetmeli ve buna benzer davranışları sergilemelerini istiyoruz” şeklinde konuştu.

    Başarı için öğrencilere seslenen Aladağ, “Dijital dünyada birçok tuzaklar da var bir tanesi ise oradaki sanal reklamlar. Öğrencileri farklı kanallara yönlendiriyorlar. Öğrenci 1 saatlik bir video izlemeye oturduğu zaman bir bakıyor ki 3 saat geçmiş. Oradaki 2 saat kayıp olmuş, çöpe gitmiştir. Bu nedenle öğrencilerimizin sınav başarısı için dijital dünyadan uzak durmaları son derece önemlidir” diye konuştu.

  • Kurak geçen Ekim ayının ardından yağış müjdesi

    Kurak geçen Ekim ayının ardından yağış müjdesi

    Konya’da hava sıcaklıklarının mevsim normalleri üzerinde seyrederken hafta içinde yer yer de mevsim normallerinin altına düşeceği tahmin ediliyor. Hafta içerisinde Konya ve çevresinin Çarşamba ve Perşembe günü yağışlı bir hava etkisi altına girmesi bekleniyor.

    “Çarşamba ve Perşembe günü hafif sağanak yağışların görülecek”

    Konya Meteoroloji 8. Bölge Müdürlüğü Bölgesel Tahmin Merkezi Teknik Şefi Hayati Alkan, hafta içerisinde 2 gün yağmur yağışının beklendiğini söyledi. Alkan, “Geçtiğimiz hafta bölgemizde hava az bulutlu açık şekilde gerçekleşti. Hava sıcaklıkları da yine mevsim normallerinin üzerinde seyretti. Bu hafta da bölgemizde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Bu hafta orta Akdeniz üzerinden gelen yağışlı sistemin etkisi altında kalacak. Bu nedenle yurt genelinde yağışlar görülecek. Bölgemizde Çarşamba ve Perşembe günü hafif sağanak yağışların görüleceğini tahmin ediyoruz” dedi.

    “Gece sıcaklıklarında 6 ila 8 derece arasında olmasını bekliyoruz”

    Hafta içinde sıcaklık düşüşlerinin devam edeceğini belirten Hayati Alkan, “Yurdumuzun Marmara ve Kıyı Ege bölgesinde gerçekleşecek olan yağışlar kuvvetli olacak. Bu hafta sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Sadece Çarşamba ve Perşembe günü 2 ila 3 derece azalma söz konusu. Hava sıcaklıkları 22 ila 24 derece arasında seyredeceğini tahmin ediyoruz. Gece sıcaklıklarında 6 ila 8 derece arasında olmasını bekliyoruz. Rüzgarın ise güney yönlerden hafif ara sıra orta şekilde olmasını bekliyoruz. Hafta boyunca yine sabah saatlerinde sis ve pus olması konusunda da sürücülerimizi uyarmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

    “Ekim ayı sürecince yağışların geçtiğimiz yıllara oranla daha az”

    Ekim ayı sürecince yağışların geçtiğimiz yıllara oranla daha az olduğunun altını çizen Hayati Alkan, “Dönem dönem kuraklığın etkisi olduğunu söyleyebiliriz uzun yıllar boyunca. Bu Ekim ayı sürecince yağışların geçtiğimiz yıllara oranla daha az olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Kasım ayının ilk periyodunda yağışların görülmesi bekleniyor. Ayrıca önümüzdeki haftadan itibaren yine yeni bir yağışlı bir haftaya gireceğimizi söyleyebiliriz” diye konuştu.