Kategori: Konya

  • Nefes borusuna şeker kaçan çocuğu doktor kurtardı

    Nefes borusuna şeker kaçan çocuğu doktor kurtardı

    Olay, 15 Ağustos Pazartesi günü merkez Selçuklu ilçesinde bulunan Hocacihan 58 Nolu Aile Sağlığı Merkezinde meydana geldi.

    Babaanne ve ablası ile aile sağlığı merkezine gelen 1,5 yaşındaki A.İ., ablasından aldığı şekeri yedikten bir süre sonra fenalaştı. Çocuğun nefes almakta zorlandığını gören vatandaşlar ve görevliler ne kadar müdahale etse de çocuğun boğazındaki şekeri çıkartamadı. Babaanne de torununa su içirdi fakat o da başarılı olmadı. Bunun üzerine bir hemşire, durumu hemen sağlık merkezinde görevli aile hekimi Dr. Mustafa Ay’a bildirdi. Küçük çocuğun yanına gelen doktor yaptığı müdahaleyle çocuğun nefes borusuna kaçan şekeri çıkarmayı başardı. Çocuğun sağlık durumunun ise iyi olduğu öğrenildi.

  • Cinayete kurban giden fırıncı mühendis toprağa verildi

    Cinayete kurban giden fırıncı mühendis toprağa verildi

    Hamidiye Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde iddiaya göre, fırın olarak kiralamak üzerine boş dükkana bakan, fırıncılık yapan aynı zamanda harita mühendisi olan Erdal Üstüner (60), yanındaki ortağı Yunus A. ve pastane ustası Murat Ş. ile birlikte dükkanı incelediği esnada yanlarına gelen, yakınlarda bulunan başka bir fırının işletmecisi olan S.G.’nin tabancasından çıkan kurşunlara hedef oldu.

    İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Saldırganın peş peşe ateş açması sonucu ağır yaralanan ve vücuduna 4 kurşun isabet ettiği belirtilen Erdal Üstüner, ambulansla kaldırıldığı Beyşehir Devlet Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Yaralı olarak aynı hastaneye kaldırılan Murat Ş. ile Yunus A. da tedavi altına alındı. Murat Ş. Acil Servisteki ilk müdahale sonrasında Konya’ya sevk edildi. Olayda hayatını kaybeden Üstüner’in cansız bedeni hastane morguna kaldırıldı.

    Silahlı saldırıda hayatını kaybettikten sonra cenazesi otopsi için Konya Şehir Hastanesi’ne gönderilen Erdal Üstüner’in cenazesi Beyşehir Merkez Çarşı Camisi’ne getirildi. Öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Üstüner’in cenazesi, şehir mezarlığında gözyaşları ve dualar arasında defnedildi. Cenazeye Üstüner’in ailesi, yakınları, sevenleri ve vatandaşlar katıldı.

    Öte yandan, silahlı saldırı olayında yaralanarak Konya’ya sevk edilen Murat Ş.’nin de hayati tehlikeyi atlattığı öğrenildi. Silahlı saldırı olayının ardından kayıplara karışan şüpheli S.G.’yi polis ekiplerinin yakalamaya yönelik çalışmalarının ise sürdüğü öğrenildi.

  • Konya’da tüp patlayan ev kullanılamaz hale geldi

    Konya’da tüp patlayan ev kullanılamaz hale geldi

    Kulu ilçesi Merkez Yeni Mahalle’de N.Ç.’ye ait evde sünnet düğünü yapıldı. Düğün bitiminde yemek yapılan yerde bulunan tüpün patlaması sonucu evde yangın çıktı.

    Yangını kendi imkanlarıyla söndürmeye çalışan evdeki vatandaşlar başarılı olamayınca durumu itfaiyeye bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi.

    Kısa sürede adrese gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ederek söndürdü. Polis ekipleri de bu sırada çevrede güvenlik önlemleri aldı. Yangın sonrası ev kullanılmaz hale geldi.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • 8 yaşındaki çocuk sokak köpeklerinin saldırısına uğradı

    8 yaşındaki çocuk sokak köpeklerinin saldırısına uğradı

    Olay, 23 Ağustos Salı günü öğle saatlerinde meydana geldi.

    Evlerinden çıkıp arkadaşlarının yanına giden ilkokul 3. sınıf öğrencisi Umut Ünlü, 4 sokak köpeğinin saldırısına uğradı. Umut Ünlü’ye köpeklerin saldırdığını fark eden bir kadın oğluyla birlikte çocuğu kurtardı. Vücudunun birçok yerinden köpekler tarafından ısırılan 8 yaşındaki Umut Ünlü’ye ilk müdahale olay yeri yakınlarında evi bulunan bir sağlık çalışanı tarafından yapıldı. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen ambulansla Ereğli Devlet Hastanesine kaldırılan Umut Ünlü, buradaki müdahalenin ardından Konya Şehir Hastanesine sevk edildi.

    “Çocuğum tepeden tırnağa her tarafı kan içindeydi”

    Yoğun bakım ünitesinde tedavisi devam eden ve sağlık durumunun ağır olduğu öğrenilen 8 yaşındaki Umut Ünlü’nün babası Durmuş Ünlü, “Ben evde değildim, çalışıyordum. Eşim de tarlaya çıkmıştı yani çocuğun yanında değildi. Evden tek başına çıkmış, camiden gelmiş orada gezinirken köpeklerin saldırısına maruz kalıyor. Biraz uğraşıyor çocuk, bağırıyor. Oradaki komşunun bir tanesi sesini duyuyor geliyor, bakıyor. Bir hanımefendi geliyor 4 tane köpek olduğu için müdahale edemiyor tek başına, korkuyor oradan oğlunu çağırıyor. Oğlu gelip köpekleri uzaklaştırıyor. Ambulans aranıyor o sırada orada yardım eden kişi sağlıkçıymış, evinden serum getirip takıyor. Ambulans gelip hastaneye kaldırıyorlar ve bana da haber veriliyor. Acil girişinde dört tane köpek saldırdığı için çocuğum tepeden tırnağa her tarafı kan içindeydi. Çok yarası vardı. Oradan da buraya sevk edildik, Konya Şehir Hastanesi’ne, 4 gündür de burada yatıyoruz. Şu anda doktor ile görüştük önceki günlere nazaran bir nebze daha iyi dedi. Pansuman yaparken bir beş dakika görebilirsek göreceğiz. O günden bugüne daha görmedik çocuğumuzu” dedi.

    Hiçbir hayvana zarar vermediğini anlatan baba Durmuş Ünlü, “Ben hayvancılık yaptığım için evimde kedim, köpeğim, kuşum her şeyim var. Hiçbir hayvana zarar vermedim bugüne kadar, gelip bakabilirler. Bu çocuğum da benim hayvanların içinde günlük buzağıların sütünü emziriyor, yeri geliyor altını temizliyor. Yani yakın kendisi hayvanlara, biz hayvan düşmanları değiliz. Hayvanları öldürülmesini de istemiyoruz. Bizim tek isteğimiz hayvanların bir araya toplanıp bir şekilde barınaklarda bakılması. Psikolojisi şu anda zaten bozulmuştur o travma geçiriyordur. Artık o sağlık durumu düzelecek psikolojik desteği daha sonra alacak. Tabii o iyileştikten sonra biz önce bir ayağa kalksın, yanımıza gelsin. Ondan sonra artık buradan mı devam edeceğiz, Ereğli’den mi devam edeceğiz, ona o zaman bakacağız” diye konuştu.

  • Konya’da 5. kattan düşen çocuk ağır yaralandı

    Konya’da 5. kattan düşen çocuk ağır yaralandı

    Olay, saat 07.30 sıralarında Alpaslan Mahallesinde meydana geldi.

    İddiaya göre, bir apartmanın 5. katında ikamet eden yabancı uyruklu aile evi havalandırmak için pencereyi açtı. Bir süre sonra 4 yaşındaki çocukları H.M.’nin odada olmadığını fark eden aile, açık pencereden aşağı baktıklarında çocuğun yerde hareketsiz yattığını gördü. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan çocuk, olay yerindeki ilk müdahalenin ardından ambulansla Kulu Devlet Hastanesi Acil Servisine kaldırıldı. Burada müdahale edilen ve sağlık durumu ciddi olan çocuk Konya Şehir Hastanesine sevk edildi.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Kamyonet uçuruma yuvarlandı: 3 ölü

    Kamyonet uçuruma yuvarlandı: 3 ölü

    Hadim-Konya Karayolunun 21. kilometresinde Ramazan Samit (66) idaresindeki kamyonet, Eğiste Viyadüğü yakınlarında kontrolden çıkarak uçuruma yuvarlandı.

    İhbar üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Kaza yerine gelen ekiplerin yaptığı incelemede araçta yolcu olarak bulunan Derviş Çıbıkçı (63) ve Mehmet Alkan’ın olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi.

    Kamyonet sürücüsü ise ambulansla hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Kazada hayatını kaybedenlerin cansız bedenleri olay yerinde yapılan incelemenin ardından morga kaldırıldı.

    Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Kamyonetin çarptığı yaya hayatını kaybetti

    Kamyonetin çarptığı yaya hayatını kaybetti

    Kaza, saat 22.00 sıralarında Çömlekçi Mahallesi Ereğli-Halkapınar yolunda meydana geldi.

    F.A. idaresinde kamyonet yol kenarında yürüyen Emine Duyar’a (54) çarptı. Kontrolden çıkan kamyonet yol kenarındaki bir bahçe duvarına da çarpıp duvarı yıkarak durdu. Kaza ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Emine Duyar’ın olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Yaralanan kamyonet sürücüsü F.A. ise ambulansla Ereğli Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Emine Duyar’ın cansız bedeni polis ekiplerinin olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Ereğli Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

    Kazayla ilgili soruşturma devam ediyor.

  • Cinayet şüphelileri kullandıkları aracın rengi sayesinde yakalandı

    Cinayet şüphelileri kullandıkları aracın rengi sayesinde yakalandı

    19 Ağustos 2022 Cuma günü saat 21.30 sıralarında Konya’nın merkez Meram ilçesi Toprak Sarnıç Mahallesi Somaki Sokak üzerinde bulunan bir eğlence merkezinin önünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, eğlence merkezi önünde iki grup arasında çıkan sözlü tartışma kavgaya dönüştü. Kavgada 33 yaşındaki Habib Karakaya tabanca ile vurulması sonucu hayatını kaybetti. Şüpheliler, olay yerinden plakası belirlenemeyen bir araçla kaçtı.

    “Şüpheli şahısları kaçtıkları otomobil yakalattı”

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Cinayet Büro Amirliği ekiplerince yapılan çalışmada şüpheli 3 şahsın olay yerine kırmızı renkli bir araçla geldikleri ve Habib Karakaya’yı tabanca ile vurduktan sonra olay yerinden kaçtıkları belirlendi. Kırmızı araçtan yola çıkan Cinayet Büro Amirliği ekipleri araştırmalarını derinleştirirken, şahısların Meram ilçesinde olay yerinden kaçtıkları araçla gezdikleri tespit edildi.

    Polis ekiplerinin çalışmasıyla şüphelilerin içerisinde bulunduğu araç yakalandı. Araçta bulunan 3 şüpheli, suç aleti tabancayla birlikte yakalanarak gözaltına alındı. İfadeleri alınmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğüne götürülen şüphelilerden Gökhan Ö.’nün (25) çeşitli suçlardan 8 adet, Süleyman Ö.’nün (39) çeşitli suçlardan 7 adet, Şerife R.’nin (28) de çeşitli suçlardan 7 adet suç kayıtları olduğu öğrenildi.

    Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden Gökhan Ö. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilirken, diğer 2 şahıs serbest bırakıldı.

  • Lösemiden hayatını kaybeden genç doktora acı veda

    Lösemiden hayatını kaybeden genç doktora acı veda

    Selin Gizem Kıreli’nin (31) geçen yıl Eskişehir İl Ambulans Servisi’ne ilk ataması yapıldı. Kıreli’nin işe başlarken yapılan sağlık kontrollerinde lösemi hastası olduğu tespit edildi. Genç doktor tedavisi için Ankara’da özel bir hastaneye kaldırıldı. Kıreli, 11 ay süren hastanedeki tedavisi sırasında kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Öte yandan, genç doktorun tedavisi sırasında 2 kez ilik nakli olduğu fakat her 2 nakilin de başarısız olduğu öğrenildi.

    Görevini yapamadan hayatını kaybeden Kıreli’nin cenazesi memleketi Konya’nın Doğanhisar ilçesine bağlı Yenice Mahallesi’ne getirildi. Kıreli’nin cenazesi, Eski Cami’de öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığına dualarla defnedildi. Cenazeye Kıreli’nin ailesi, yakınları ve vatandaşlar katıldı.

    Selin Gizem Kıreli’nin Ankara’da hastanede tedavi gördüğü hastanede 3 ay aynı odayı paylaşan İrem Tuzcu’nun babası Bülent Tuzcu, “Gizem, benim kızımla birlikte hastanede ilik nakli olmuştu. İkinci kez ilik nakli oldu. Kızımın oda arkadaşıydı diyebilirim. İkisi beraber bayağı uzun bir müddet birlikte kaldı. Kızımın nakli başarılı geçti fakat Gizem’i kurtaramadık. Kızımla beraber cenazeye geldik. ‘İlla gidecek misin kızım?’ diye sordum. Zaten kardeşi gibi görüyor, her ikisi de kardeş gibi. Hastanede yan yana yattılar. ‘İlla gideceğim, ben onu yalnız bırakmayacağım. Yanına kadar gideceğim. Göreceğim’ dedi. O şekilde geldik biz de” diye konuştu.

  • “Pek çok sorun, Müslümanların bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir”

    “Pek çok sorun, Müslümanların bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir”

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Konya’da düzenlenen Uluslararası İslami Dayanışma Oyunları Sempozyumu’na katıldı.

    Bir otelde düzenlenen sempozyumda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, her alanda sağlam disiplinler geliştiren Müslümanların, bilimde, sanatta, siyasette, mimaride ve hayatın bütün alanlarında insanlığa yön veren eserler meydana getirdiğini ifade ederek, günümüze kadar ulaşan ve yarınlara ışık tutacak olan çok zengin bir ilim, hikmet, sanat ve kültür mirası bıraktıklarını söyledi.

    Bu büyük mirasa sahip çıkma ve onu daha ileri bir noktaya taşıma hususunda özellikle son üç asırda Müslümanların ciddi zafiyetleri olduğunu kaydeden Erbaş, “Bunun bir neticesi olarak Müslüman toplumlar, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. açılardan dahili ve harici pek çok müdahalelere maruz kalmıştır. Etnik kimlikler, ideolojik farklılıklar ve gerçekte bir zenginlik olan mezhep ve meşrep çeşitliliği üzerinden çıkarılan fitnelerin kavurucu ateşine duçar olmuştur. Savaşlar, işgaller, şiddet ve yoksulluk gibi devasa sorunlar sarmalına itilen İslam coğrafyası, fitne, terör ve cehalet üçgeninde karamsarlığa ve umutsuzluğa sürüklenmiştir. Gelinen noktada radikalizmden kimlik erozyonuna, tefrikadan din istismarına kadar pek çok sorun, Müslümanların bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir. Müslümanların enerji ve motivasyonunu sömüren söz konusu sorunlarda harici faktörlerin payı olsa da en büyük etkenin kendi iç dinamiklerimiz olduğu aşikardır. Bugün hakikatte rahmete ve kolaylığa vesile olan, özgür düşünce ve hür iradeyi besleyen ırk, dil, mezhep ve meşrep farklılıkları, maalesef ayrılık ve kavga sebebi olarak telakki edilmektedir” dedi.

    “Ümmet coğrafyamızın her yerinden imdat çığlıkları yükseliyor”

    Müslümanların imamesi kopan tespih taneleri gibi her biri bir yana dağılmış vaziyette olduğunu anlatan Erbaş, “İşte, Orta Asya’dan Balkanlara, Afrika’dan Kafkaslara kadar İslam coğrafyasının hali pürmelali ortadadır. İşte, Arakan, Doğu Türkistan, Yemen, Libya, Somali, Suriye işte, ilk kıblemiz Kudüs yıllardır kanayan yaramız olan Filistin, bugünlerde yine işgalci İsrail’in haksız, hukuksuz ve insafsız saldırılarına maruz kalmaktadır. İşgalci zihniyet, dünyanın sessizliğinden ve Müslümanların dağınık görünümünden aldığı cesaretle Gazze’de bir kez daha çocukları ve masum insanları hedef almaya başlamıştır. Hukuk ve ahlaktan yoksun bu zihniyet, sözüm ona ‘güvenlik politikası’ adı altında zulümlerini tüm dünyanın gözü önünde sürdürmeye devam ediyor. Filistinli bebekler gün yüzü görmeden ölümle tanışıyor. Gözü yaşlı annelerin feryadı gök kubbeyi titretiyor. Sadece Filistin’den değil, ümmet coğrafyamızın her yerinden imdat çığlıkları yükseliyor. Bilmeliyiz ki yaşadığımız bütün bu sıkıntılar, İslam’ın vahdete çağıran ilkelerinden, Kur’an’ın birleştirici gücünden, Peygamber’in kuşatıcı ve kucaklayıcı davet yönteminden uzaklaşmanın bir sonucudur. Kendi inanç ve medeniyet köklerimize tutunamayışımızın ve gönüllerimizi birbirimize gerektiği gibi açamayışımızın acı bir neticesidir. Onca medeniyet müktesebatımıza rağmen tarihin ve çağın gerçeklikleri karşısında basiret, feraset ve dirayetli bir duruş ortaya koyamayışımızın vahim bir yansımasıdır. Bizi birbirimizden koparan, coğrafyamızı parçalayan, çaresizlik ve kimsesizlik duygusu içinde düşmanlarımızın insafından medet umacak bir duruma sürükleyen asıl etken, sevginin yerine nefreti büyüten kalbi hastalıklarımızdır. Altını çizerek ifade edeyim ki bugün, yetimlerin gözyaşını dindirecek, masumların kanını durduracak ve ümmet coğrafyamızı yeniden esenlik yurduna dönüştürecek bir kardeşlik şuurunu geliştirmekten ve güçlendirmekten başka çıkış yolu bulunmamaktadır” şeklinde konuştu.

    “İslam dünyası, bugün adeta tatlı su deryasında susuzluk çekmektedir”

    Yüreklerin birleşmeden zihinlerin birleşmesinin mümkün olmayacağını aktaran Erbaş, “Yüreklerimizi birleştirmenin başlangıç noktası ise, İslam’ın vahdet ve esenlik ikliminin cümle kapısı olan nebevi tavsiyesine ram olmaktır. İslam’ın barış çağrısını içselleştirerek bütün Müslümanlarla bir araya gelme iradesi gösterebilmektir. Her şartta hak, hakikat ve iyilik yolunda birbirimize destek olmaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah, Müslümanları tevhit ekseninde bir araya gelmeye çağırmaktadır. Farklılıkların ayrılık sebebi haline getirilmesi durumunda nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kalınacağı hususunda bizleri açıkça uyarmaktadır. Söz konusu ilke ve uyarılara gereken hassasiyetin gösterilmemesi, Müslümanların ve İslam coğrafyasının parçalanmasıyla sonuçlanmıştır. Kuşkusuz Müslümanları böyle vahim bir tabloya sürükleyen sebeplerin başında cehalet gelmektedir. Bu cehaletin iki boyutu vardır: Birincisi, Kur’an, sünnet ve medeniyet müktesebatımız hususundaki cehalet; ikincisi ise İslam coğrafyası üzerinde kurgulanan senaryolar konusundaki cehalettir. Asırlarca kendi ilim ve kültür zenginliklerinden bihaber bırakılan İslam dünyası, bugün adeta tatlı su deryasında susuzluk çekmektedir. Büyük bir hazine üzerinde yoksulluk yaşamakta ve sahip olduğu imkanların farkında bile olmaksızın kurtuluşu başka dünyalarda aramaktadır. Maalesef tefrika ve iç kavgalar sebebiyle heybetini yitirdiği için emperyalist güçlerin tasallutuna maruz kalmaktadır” ifadelerini kullandı.

    “Bu coğrafyayı, acı ve gözyaşı diyarı haline getiren sebepleri ortadan kaldırmanın yollarını aramalıyız”

    İslam toplumlarının bugün içinde bulunduğu olumsuz tablonun, asla ümitsizliğe sürüklememesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, “Unutmamalıyız ki bizler bütün sorunlarımızı çözebilecek inanca, irfana ve bilgi birikimine sahibiz. Hem kendimizin hem de bütün insanlığın sorunlarını çözme noktasında Kur’an ve sünnet, en büyük imkanımızdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de öncelikli sorumluluğumuz, Kur’an’ı ve sünneti doğru anlamak, mesaj ve ilkelerini çağımıza taşımaktır. İnancımızın bu iki temel kaynağı, aynı zamanda bizlere, yüreklerimizi birbirimize açmamızı, ortak zeminimizi sağlamlaştırmamızı ve kardeşlik ekseninde bir dayanışma şuuru geliştirmemizi telkin etmektedir. Bu noktada bizim için önemli bir pusula olarak asrısaadette gerçekleştirilen ‘uhuvvet’ ve ‘dayanışma’ örneklerini zikredebiliriz. Hayata ve olaylara İslami bir şuur ve ahlak perspektifinden bakarak o köklü kardeşlik mefkuremizi bugün yeniden canlandırmak bizim elimizdedir. Medeniyet köklerimizden neşet eden bu mefkureyi çağın gerçekliklerini dikkate alarak yeniden ihya etme becerisini mutlaka göstermeliyiz.

    Bütün boyutlarıyla İslam’ın hayat anlayışını, adalet ve merhamet idealini, hukuk ve ahlak ilkelerini bilimden teknolojiye, ekonomiden sanata, eğitimden spora her alana teklif etmenin gayreti içinde olmalıyız. Diğer taraftan sorunlarımızı kendi imkanlarımızla çözebilmek için Müslümanlar olarak daha fazla gayret göstermeli; birbirimizin, birliğimizin ve ortak değerlerimizin farkına varmak için daha çok bir araya gelmeliyiz. Duygu, düşünce ve eylemde güç birliği yaparak asırlardır sekinet yurdu olan bu coğrafyayı, acı ve gözyaşı diyarı haline getiren sebepleri ortadan kaldırmanın yollarını aramalıyız. İşte o zaman, söz konusu bu karamsar tabloyu değiştirme imkanına kavuşmuş olacağız. Aksi halde parçalanmışlığı sebebiyle genç ve dinamik insan gücünü, zenginliklerini ve imkanlarını yeterince kullanamayan İslam dünyası, emperyalist müdahalelere ve meydan okumalara gerektiği gibi karşı koyamayacaktır” dedi.

    “Birlikte geniş ve derinlikli projeler geliştirilmelidir”

    İslam coğrafyasının kardeşlik ve dayanışma bilinciyle yeniden toparlanmasına ve ümmetin vahdetine ilim insanlarının öncülük edeceğini belirten Erbaş, “Bu meyanda öncelikle din alimlerimizin, bilginlerimizin bir araya gelmesi, büyük bir dayanışma ve koordinasyon içerisinde çalışması, temel meselelerde ortak akıl, yaklaşım ve söylem oluşturması büyük bir önem arz etmektedir. Ayrıca bilgi, birikim, fikir ve tecrübeleriyle topluma ve yönetim mekanizmalarına rehberlik etmesi, ufuk açması, hızla değişen dünyada ümmet varlığımız ve geleceğimiz açısından ötelenemez bir sorumluluktur. Bu bağlamda eğitim, aile, gençlik, çevre, gıda, ekonomi, teknoloji, spor gibi konularda ve insanı ilgilendiren bütün alanlarda işbirliği ve ortak çalışmaların fikri zemini hazırlanmalıdır. Birlikte geniş ve derinlikli projeler geliştirilmelidir. İnanıyorum ki İslam’ın evrensel mesajları ve güzel ahlak ilkeleri ekseninde doğru bir yöntemle hayata geçirilecek bu tür organizasyonlar, Müslümanların dayanışma imkan ve potansiyelini daha güçlü ve görünür kılacaktır. Söz konusu potansiyel gerektiği gibi kullanıldığında ise İslam dünyası, sahip olduğu doğal zenginlikler, stratejik konum, genç ve dinamik nüfus gibi avantajlarını daha etkin bir şekilde kullanma imkanı bulacak ve her açıdan dünyanın en önemli gücü haline gelecektir” diye konuştu.