Kategori: Kültür Sanat

  • 42 Yıllık Anti̇ka Eşya Merakı Depoları Doldurdu

    42 Yıllık Anti̇ka Eşya Merakı Depoları Doldurdu

    Samsun’da 42 yıldır antika eşya toplayan bir kişi 40 bin ürüne ulaştı.

    Samsun’un Asarcık ilçesinde ikamet eden ve 42 yıldır antika eşya toplayan 55 yaşındaki Cemil Benice’nin antika eşya tutkusu 3 depoyu doldurdu. Cemil Benice’nin antika eşya toplama merakı görenleri şaşkına çeviriyor. Elinde her türlü ürün bulunan ve bu ürünleri 3 depoya ancak sığdırabilen Cemil Benice’nin depoları adeta tarih kokuyor.

    Evinin yanında ayrı bir depo, ilçedeki sanayi sitesinde ise ayrı ayrı depolara antika eşyaları dolduran Cemil Benice, ” 42 senelik merak bu. Bir abi vardı bozuk para toplardı. Topladığı bu paraları bana hediye eti. Bende de bundan sonra merak başladı. Şu an elimde 40 bin çeşit mal var. Kağnı tekerinden, kağnı arabalarına, Osmanlı sandığından, Ermeni sandığına, kömürlü ütüden, lambalı radyoya, her türlü antika ürün elimde mevcut. Bu ürünleri duyanlar ilçeye gelerek beni ziyaret ediyor. Vatandaşların ilgi göstermesi beni mutlu ediyor” dedi.

  • Müzelerde Yeni̇ Dönem

    Müzelerde Yeni̇ Dönem

    Samsun Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olup korona virüsü tedbirleri kapsamında uzun bir süredir kapalı bulunan müzeler, 1 Haziran Pazartesi günü ile birlikte yeniden kapılarını açıyor.

    Korona virüsü tedbirleri kapsamında kapatılan Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Dairesi Başkanlığı’na bağlı Bandırma Gemi Müze, Amazon Köyü, Kent Müzesi, Panorama Samsun Dijital Gösterim Merkezi, Havza Atatürk Evi, Alaçam Mübadele Müzesi, Bafra Tütün Müzesi, Sadi Tekkesi ve Kuva-yı Milliye Ruhu Külliyesi, 1 Haziran itibarıyla pandemiye yönelik alınan tedbirlerde dikkate alınarak yeniden ziyarete açılıyor.

    Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, küresel salgın nedeniyle dünyanın yeni bir dönemden geçtiğini, turizmin ülkelerin kalkınmasında önemli bir yere sahip olduğuna işaret ederek, “16 Mart tarihi itibariyle geçici süreliğine kapatılan müze ve ören yerleri, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı normalleşme takvimi çerçevesinde yeniden hizmet vermeye başlayacak. Ancak müzelerde, sosyal mesafe, maske kullanımı ve hijyen tedbirleri temel kurallar olarak uygulanacak” dedi.

    Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Dairesi Başkanı İdris Akdin ise Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği salgın koşullarına yönelik tedbirler ekseninde müzelerin, “Tedbiri Elden Bırakma” mottosuyla vatandaşların ziyaretine açılacağını, maskesiz girişlere izin verilmeyeceği ifade etti. Öte yandan müzelerde, sosyal mesafe kurallarına da dikkat edilecek. Kontrollü girişin sağlanarak, görevliler tarafından da gerekli uyarı ve yönlendirmeler yapılacak. Ayrıca daha önce sadece Kent Müzesi için hazırlanan “Sanal Müze” ziyareti, geçen yıl 522 bin kişinin gezdiği Bandırma Gemi Müzesi için de yapılacak. Vatandaşlar, internet üzerinden hem Kent Müzesi’ni hem de Bandırma Gemi Müzesi’ni ziyaret edebilecek.

  • Zerzevan Kalesi̇ Zi̇yaretçi̇leri̇ni̇ Bekli̇yor

    Zerzevan Kalesi̇ Zi̇yaretçi̇leri̇ni̇ Bekli̇yor

    UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınan Zerzevan Kalesi, 1 Hazirandan itibaren kapılarını tekrar ziyaretçilerine açıyor.

    Diyarbakır-Mardin karayolu üzerinde bulunan ve 2020 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınan Roma’nın sınır garnizonu Zerzevan Kalesi, yeniden düzenlenmiş yürüyüş parkurları, yönlendirme, bilgilendirme tabelaları, alanda görevli uzman arkeologları ile 1 Hazirandan itibaren ziyaretçilerini kabul etmeye başlayacak. Korona virüs tedbirleri kapsamında sosyal mesafe kuralına uyularak gezilecek olan kalede vatandaşlar maske ile gezebilecek.

  • “Mavi̇ Gözlü Dev” İçi̇n Sergi̇ Ve Şi̇i̇r Di̇nleti̇si̇

    “Mavi̇ Gözlü Dev” İçi̇n Sergi̇ Ve Şi̇i̇r Di̇nleti̇si̇

    Çankaya Belediyesi, ölümünün 57. yılında Türk ve dünya edebiyatının önemli şairi Nazım Hikmet’i online anma etkinliklerine hazırlanıyor.

    Şair Nazım Hikmet’in 57. ölüm yıl dönümü anması, dünyada ve ülkemizde yaşanan salgın süreci nedeniyle online gerçekleşecek. Çankaya Belediyesi ve Karikatürcüler Derneğinin işbirliğinde dünyanın farklı ülkelerinden karikatür sanatçılarının eserlerinden oluşan sergi, 3 Haziran saat 14.00 itibariyle Çankaya Belediyesinin YouTube/cankayabelediye adresinden yayınlanacak.

    Nazım Hikmet’i anma etkinliğinde tiyatro sanatçısı Genco Erkal’ın Nazım şiirleri dinletisi de yer alıyor. Nazım Hikmet’in eserlerini tiyatroya uyarlayan Dostlar Tiyatrosunun katkılarıyla tiyatro sanatçısı Genco Erkal, en güzel Nazım şiirlerini 3 Haziran saat 15.00 itibariyle Çankayalılar için seslendirecek.

  • 4 Bi̇n Yıllık “Harput” Zi̇yaretçi̇leri̇ne Kavuşmayı Bekli̇yor

    4 Bi̇n Yıllık “Harput” Zi̇yaretçi̇leri̇ne Kavuşmayı Bekli̇yor

    UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne giren 4 bin yıllık tarihi geçmişe sahip olan Elazığ’ın simgesi, medeniyetler beşiği Harput Mahallesi’ne, korona virüs (Covid-19) salgını nedeniyle konulan ziyaretçi kısıtlaması 65 gündür sürüyor. Camilerden 5 vakit ezan sesinin yükseldiği ancak tarihi mekanlar ile türbelerin öksüz kaldığı mahallenin yeni normalleşme sürecinde belirli tedbirler kapsamında ziyarete açılmasının planlandığı öğrenildi.

    Kent merkezine 6 kilometre uzaklıkta bulunan ve medeniyetler beşiği olarak tarihi ve dini açıdan önemli bir değeri olan Harput Mahallesi Covid-19 salgınına karşı 28 Mart’ta valilik kararıyla ziyarete kısıtlandı. 4 mevsim ziyaretçisi eksik olmayan bahar ve yaz mevsiminde Elazığlıların dışında, yerli ve yabancı turist yoğunluğu yaşanan UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan tarihi mahalleye 65 gündür ziyaretçi alınmıyor.

    Sadece 5 vakit ezan sesinin duyulduğu, ilk defa geçtiğimiz cuma günü namaz kılınmasına izin verilen tarihi mahallenin 1 Haziran itibariyle yeni normalleşme sürecinde tedbirlerin azaltılmasının planlandığı öğrenildi.

    Piknik yapmak için gelenlere kısıtlamanın süreceği değerlendirilen tarihi mahallede, maske ve sosyal mesafe kurallarına riayet edilerek tarihi yerler ile türbelere ziyaretlerin açılması bekleniyor.

    Pisa kulesinden bile fazla eğikliği tescillenen eğri minaresinden, Harput Kalesi’ne kadar, cami, türbe ile tarihi birçok yapının bulunduğu tarihi mahalle ise, ziyaretçi kısıtlaması süresince belediye tarafından yeni düzenlemeler ve estetik dokunuşlar yapılması dikkat çekti.

    Tamamen yeşile bürünen tarihi mahallenin havadan çekilen son görüntüleri ise görsel güzelliği de gözler önüne serdi.

  • Van Turi̇zm Sezonuna Hazır

    Van Turi̇zm Sezonuna Hazır

    Van Kültür ve Turizm İl Müdürü Muzaffer Aktuğ, Türkiye ve dünyada ölümlere neden olan korona virüs salgınının en çok turizm sektörünü etkilediğini ifade ederek, yapılan yerinde çalışmalarla kentin turizm sezonuna hazır olduğunu söyledi.

    Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen korona virüs salgınından en çok etkilenen sektörün turizm olduğunu belirten Van Kültür ve Turizm İl Müdürü Muzaffer Aktuğ, pandemi süresince turizm aktivitelerinin durma aşamasına geldiğini söyledi. Bütün dünyada insan hareketlerinin kısıtlandığını dile getiren Aktuğ, “Ülkeler ve hatta şehirlerarası seyahatler kısıtlanmış, turizm aktiviteleri durma seviyesine gelmiştir. Bütün dünyaya yayılan bu salgınla birlikte yaşamayı öğrenmek ve korona virüsüne aşı bulunana kadar hayatımızı ona göre planlamak zorundayız” dedi.

    “Hayatın normalleşmesi için bazı adımlar atılmaktadır”

    Bütün dünya ile birlikte Van’ın da yavaş yavaş normalleşmeye başladığına dikkat çeken Aktuğ, “Turizm sektörü bu salgından aldığı büyük yaraları sarmaya ve turizm aktivitelerinin yeniden başlaması için gerekli her türlü tedbiri alarak turizm sezonunu başlatmaya çalışıyor. Alınacak tedbirlerle normal hayata geçilmenin planlandığı Van’da, yeni turizm sezonunu açmaya hazırlanıyor. Bütün Türkiye ile birlikte Van’da da turizm aktivitelerinin başlaması, hayatın normalleşmesi için bazı adımlar atılmaktadır. Devletimiz ve turizm sektörümüz hayatın normale dönmesi ve turizm aktivitelerinin başlaması için gerekli her türlü tedbiri aldı, almaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Akdamar Adası sezona hazır, misafirlerini bekliyor”

    Sektörün bu alandaki çalışmalarına devam ettiğini ve Van’ın turizm sezonuna hazır olduğunu söyleyen Aktuğ, “Bizler turizm işletme belgeli otellerimizle ilgili çalışmamızı tamamlamak üzereyiz. Ayrıca ören yerlerimiz ve müzemizle ilgili gerekli çalışmalarımızı da yaptık. Müzeler Genel Müdürlüğünün katkılarıyla Akdamar Adası’nda yürüme yollarının onarımı, bakımı, temizliği, umumi kullanılan yerlerle ilgili her şeyi sıfırdan değişimi ve temizliği yapıldı. Akdamar Adası sezona hazır, misafirlerini bekliyor. Diğer yandan Van Kalesi’nin iki ayrı çevre duvarı tamamlanmak üzere olup, tel örgüler kaldırılarak yerine tarihi dokuya uygun duvarlar örüldü, tüf taşlar ile kaplama yapıldı. 310 metre uzunluğunda 1,5 metre yüksekliğinde olacak duvarların korkulukları üzerine Bakanlığımızın logolarını kullanmış olacağız. Ayrıca kalenin batı bölümünde 214 metre uzunluğunda 1,5 metre yüksekliğinde koruma duvarı yapılmıştır. Gelen ziyaretçilerin rahat yürüyebilmeleri için 40 metre uzunluğunda ahşap traverslerle yürüyüş yolu yapılmıştır” diye konuştu.

    Van Kalesi’nin güvence altına alınması çalışmalarının Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez’in talimatları doğrultusunda yapıldığını belirten Aktuğ, “Valimizin konuya olan ilgileri ve talimatları sayesinde artık Van Kalesi’ne kaçak girişler yapılamayacak ve Van Kalemize kolay kolay zarar verilemeyecektir. Van Kalesi içerisinde bulunan ve misafirlerimizin sıkça ziyaret ettiği Van evi, tandır evi, umumi kullanım alanlarının komple bakımı, temizliği onarımları yapıldı. Umumi WC’lere bir de engelli WC eklendi. Müzemizin gelen insanlara sağlıklı bir ortamda hizmet vermesi anlamındaki hazırlıkları tamamlandı. Şu an itibariyle müzemiz ziyarete hazır” ifadelerine yer verdi.

    “Temennimiz ayinin zamanında yapılması ve misafirlerimizin gelmeleri yönündedir”

    Mevcut durumun çok hassas ve önemli olduğunu ve şehir olarak bu olumsuz ortamın bir an önce normale dönmesi konusunda herkesin çok dikkatli davranması gerektiğinin altını çizen Aktuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Her türlü önlemin alınması için herkesin üzerine düşen insani vazifeleri yerine getirmesi, bundan böyle bu şehrin her türlü olumsuzluklardan arınarak gelecek misafirlerimizi beklemeye ve ağırlamaya hazırlanması gerekir. Ayrıca her yıl eylül ayının ikinci pazarı yapılan Akdamar ayini ile ilgili olarak da yetkililerle yaptığımız görüşmede haziran ayının ilk haftası yapılacak toplantıda karar alacaklarını ve bu kararı bize bildireceklerini söylediler. Temennimiz ayinin zamanında yapılması ve misafirlerimizin gelmeleri yönündedir. Bu şehrin her yönüyle normale dönmesi konusunda bu tür etkinliklerin olumlu etkisi çoktur. İlimizin en kısa zamanda pandemi öncesi duruma döneceğini, Van turizminin eskisinden daha canlı olacağına inanıyorum.”

  • İzmi̇rli̇ Sanatçı, Beledi̇ye Sosyal Medya Hesaplarından Onli̇ne Konser Verdi̇

    İzmi̇rli̇ Sanatçı, Beledi̇ye Sosyal Medya Hesaplarından Onli̇ne Konser Verdi̇

    Türkiye’yi 2001 yılında Eurovision Şarkı Yarışmasında temsil eden İzmirli sanatçı Sedat Yüce, pandemi döneminde gerçekleştirmiş olduğu online konserler ile Çeşmeli sanatseverlerle buluştu.

    İzmirli sanatçı Sedat Yüce’nin her hafta sosyal medya hesaplarından gerçekleştirmiş olduğu online konserler ile büyük ilgi topladı. “Evinde Kal” sloganıyla gerçekleşen online konserler serisi Çeşme, Çiğli, Konak ve Bornova Belediyelerinin sosyal medya hesaplarından yayınlandı. Online konsere Instagram’dan bağlanan Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, sanatçıya teşekkür ederek, “İnşallah sağlıklı günlerde yüz yüze, Tekke Plajı’mızda bir konser yapalım. Önce sağlık tabi ki. Çeşme olarak biz 1 Haziran’a hazırız. Plajlarımızda, kamusal alanlarımızda, her yerde hazırlıklarımız tamamlandı. İnşallah kısa sürede, sağlıklı günlerde buluşacağız”

    Sanatçı, korona virüsü salgını döneminde sektörün öncü firmalarının birlikte başlatmış olduğu sosyal proje ile de bir sağlık çalışanının pandemi sonrası gerçekleşecek düğünü içinde gönüllü oldu.

  • Geçmi̇şten Günümüze Ayasofya

    Geçmi̇şten Günümüze Ayasofya

    Türkiye’deki 3 Ayasofya’dan biri olan Trabzon’un Ortahisar ilçesi sahil kesiminde yer alan tarihi Ayasofya Camii’nin geçmişinden bugüne çevresi ile olan görüntüsü geçirdiği değişimi gözler önüne seriyor.

    Yaklaşık 85 yıl önce havadan çekilen fotoğraflarda denize oldukça yakın görülen Ayasofya aynı zamanda çevresinde çok az sayıda bina bulunmasıyla nostaljik bir görüntü oluştururken, yakın tarihte havadan çekilen görüntüsünde ise çevresi ile oldukça farklı bir görüntü çiziyor.

    Bu günlerde restorasyon çalışmaları süren ve yeşil görüntüsünden koparılarak betonlaşmış peyzaj uygulaması ile gündeme gelen Ayasofya Camii’nde bahçesindeki yürüyüş yollarının bir kısmı gelen tepkiler üzerine yeniden düzenlenirken, 20 Şubat tarihinde bitirilmesi planlanan restorasyon çalışmalarının da bu yüzden uzadığı ve Haziran sonunda çalışmalarının biteceği belirtildi.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Trabzon Şube Başkanı Engin Aktaş, geçmişte sahil yolu hattının kıyıdan geçirilmesiyle denizle bağlantısı koparılan Ayasofya’nın günümüz yoğun yapılaşması içerisinde bambaşka bir kentsel siluetin parçası olduğunu kabul etmek gerektiğini hatırlattı. Aktaş, Avrupa’daki tarihi eserlerin çevresiyle birlikte 100 yıl önceki görüntüsü ile günümüzdeki görüntüsü arasında pek bir fark görülmediğini ama ülkemizde bu durumun tam, tersi olduğunu kaydetti. Aktaş, Ayasofya Camii restorasyonu kapsamında yapı yakın çevresinin peyzajının nasıl olması gerektiği ile ilgili rapor hazırladıklarını ve bunu da Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne sunacaklarını söyledi.

    “Ayasofya yoğun yapılaşmanın kurbanı olmuş durumda”

    Ayasofya’nın günümüz yoğun yapılaşması içerisinde bambaşka bir kentsel silüetin parçası olduğunu kaydeden Aktaş, “Elbette 1935 tarihli fotoğrafta ilk sahil yolu hattının kıyıdan geçirilmesiyle denizle bağlantısı koparılan Ayasofya’nın günümüz yoğun yapılaşması içerisinde bambaşka bir kentsel silüetin parçası olduğunu kabul etmek gerekir. Ama bu kentsel silüette bile geçmişte yoğun yeşil doku içerisinde sahip olduğu kuvvetli görülebilirlik / algılanabilirlik özelliği günümüzde de Ayasofya’nın landmark olarak etkisini en fazla belirleyen özelliklerden biridir. Günümüzde Ayasofya’nın duvarları dışında kalan parselin tamamıyla yapılaşmadan boşaltılması yapının algılanmasını kolaylaştırmış ve kent siluetindeki görsel etkisini arttırmıştır. Tıpkı yakın çevresinde olduğu gibi Ayasofya’nın bahçesinde de geniş yeşil çim alanlar yapının algı ve kullanım etkisini arttırmaktadır” dedi.

    TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Trabzon Şubesi olarak Ayasofya Camii restorasyonu kapsamında yapı yakın çevresinin peyzajının nasıl olması gerektiği ile ilgili rapor hazırladıklarını belirten Aktaş, “Geç Bizans dönemi yapılarından biri olan Ayasofya Kilisesi (bugünkü Ayasofya Cami) gerçek yapım tarihi bazı araştırmacılar tarafından hala belirsiz olarak değerlendirilmesine rağmen büyük Commenos’ların kurucusu Kral I. Manuel (1238-1263) ya da hemen ardından gelen ataları tarafından inşa edildiğine inanılmaktadır. İngiliz seyyah ve araştırmacı G. Finlay tarafından 1427 yılına tarihlenen Çan Kulesi kilisesinin batısında yer almaktadır. Kilisenin kuzeyinde bulunan üç apsisli şapel kalıntısı ise daha erken bir döneme ait olduğu düşünülmektedir. Trabzon tarihinde sur dışı yerleşme alanı olarak yapılaşmanın bulunmadığı bir alanda inşa edilen Ayasofya Cami, kıyı kenarındaki doğal bir kayalık topoğrafyanın üzerinde ve yeşille iç içe bir konumda. Yerleşimin olmadığı bu bölge kente erzak temin edebilmek amacıyla ekilip biçilmekte ve tarımsal faaliyetler için kullanılmaktaydı. Bu nedenle Ayasofya’nın tarihteki bahçe kullanımına baktığımızda, gerek etrafındaki yakın çevrenin sahip olduğu bu kırsal dokunun yapıya yansıması, gerekse yapının ihtişamını desteklemek ve biçimi, rengi ve dokusuyla ön plana çıkmasını sağlamak amacıyla, bahçede sert zeminlerin sınırlı olarak kullanıldığını görürüz. Bu durum yapı ve yakın çevresinin kullanımına da yansımış ve Ayasofya bahçesinin sosyal olaylar ve etkinlikler için önemli mekân olarak özgün doğal topoğrafyasıyla kullanılmasına olanak sağlamıştır” dedi.

    “Ayasofya, inşa edildiği yıldan günümüze kadar Trabzon kenti için son derece önemli”

    Ayasofya’nın inşa edildiği yıldan günümüze kadar Trabzon şehri için son derece önemli olduğuna dikkat çeken Aktaş, “Ayrıca Ayasofya, inşa edildiği yıldan günümüze kadar Trabzon kenti için son derece önemli bir landmark olma özelliğine sahip olagelmiştir. Geçmişten günümüze değişim sürecini değerlendirdiğimizde bu sürecin yakın tarihimizde 3 aşamada tanımlandığı görülür. 2009 yılında başlayan Ayasofya ve yakın çevresi kentsel dönüşüm projesi kapsamında ele alınan bu üç dönem, kamulaştırma ve yapı yakın çevresini yoğun yapılaşmadan arındırma kararlarıyla günümüzde yoğun yapılaşan bir kent içerisinde tarihi bir yapının yeşille birlikte nasıl daha kuvvetli bir landmark olarak tanımlanabileceğini örneklemektedir. Bu nedenle Ayasofya için geçmişte yeşilin bütünleyici etkisi ne ise günümüzde artan şekilde aynı etki önemini korumaktadır” ifadelerine yer verdi.

    “Ayasofya’nın bahçesinde bulunan ağaçların yoğunluğu yapının algılanmasını kapatacak şekilde arttırılmamalı”

    “Ayasofya’nın yoğun kullanım ve yeşil doku ilişkilerinin çim alanların bakım ve yenileme çalışmalarıyla dengelenmelidir” diyen Aktaş, “Günümüzde 2013’de yeniden tanımlanan cami işlevi öncesinde bu tarihi yapı ve bahçesi uzak ve yakın kullanıcıları için tarihi bir alan olmanın yanı sıra, içinde bulunduğu mahalle halkı için bir oturma alanı, seyir balkonu, nefes alma noktası olarak işlev görmekteydi. Cami olarak yeniden işlevlendirilip erişimi kontrollü olmaktan çıkarıldığında bu işlev sadece mahalleli için değil tüm kentli için bir nefes alma noktasına dönüşmesine olanak tanımıştır. Her ne kadar bu durum aynı zamanda yoğun bir kullanıcı kapasitesine işaret etmekte ise de, bu yoğun kullanıcı kitlesi alanı yine yeşil olma, yapı ile bütüncül dar ve gösterişsiz, özellikle de tarihi dokuyla uygun malzemeden oluşan sert zeminleri nedeniyle bu yoğunlukta tercih etmektedir. Bu yoğun kullanım potansiyelinin çözümü asla yaya yolu genişliklerini arttırıp, malzemesini betona çevirip Ayasofya Cami’nin tarihi dokusuyla tamamıyla çelişen bir yol izlemek değildir. Yoğun kullanım ve yeşil doku ilişkileri çim alanların bakım ve yenileme çalışmalarıyla dengelenmelidir. Ayasofya’nın bahçesi ziyaretçisine belirli noktalarda durma, oturma, dinlenme ve seyir imkanı sağlamaktadır. Bu noktada mevcut sert zeminlerin kapasitesinin arttırılması yeşil sert zemin dengesini onarılamaz şekilde bozacaktır. Geçmişteki fotoğraflardan da gördüğümüz gibi sirkülasyon alanı olarak sert zemin, yapının yaklaşma sınırında giriş kapılarının bulunduğu alanların önünden geçmekte, bahçenin bütününde ise duvarlar boyunca gezinti yolu olarak devam edip kuzey yönünde teras genişliğine ulaşmaktadır. Bu sert zemin yoğunluğu kullanılan malzemenin de beton gibi yekpare kalıp bir malzeme yerine tarihi dokuyla uyumlu kesme taşlardan oluşması tarihi mekân düzenlemeleri için son derece önemli yaklaşımlardan biridir. Ayasofya’nın landmark olarak görüle bilirliği sadece kent siluetinde kolayca görünebilen çarpıcı bir nokta olması ile tanımlanamaz. Yapının bahçe alanının sert zeminlerden arta kalan alanların bütününde tanımlanması geniş bir çim yüzeyler olarak tanımlanması geçmişte olduğu kadar günümüzde de bu landmark olma durumunun en önemli bileşenlerinden biridir. Bu geniş çim yüzeyler aynı zamanda kullanıcılara farklı etkinlikleri yapma olanağı sağlaması bakımından yapımım kimliğini, davet karlığını ve sosyal mekan olma özelliğini desteklemektedir. Ayasofya’nın bahçesinde bulunan ağaçların yoğunluğu yapının algılanmasını kapatacak şekilde arttırılmamalı, bu bağlamda mevcut bitkilerin bakımları yapılmalıdır. Resimde görünen mezar taşları ve diğer tarihi eserlerin sergilenmesi için Ayasofya’nın müze olarak kullanıldığı zamanlarda, giriş kapısının bulunduğu güney duvarı boyunca düzenlenen üstü kapalı açık sergi alanı yeniden işlevlendirilmelidir” diye konuştu.

    Ayasofya Camii peyzaj uygulama Projesi hazırlanırken dikkat edilmesi gereken hususlar

    Ayasofya Camii peyzaj uygulama Projesi hazırlanırken dikkat edilmesi gereken hususları sıralayan Aktaş, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne Peyzaj Mimarları Odası Trabzon Şubesi olarak önerilerini şu şekilde sıraladı:

    “Yukarıda da bahsedildiği gibi Ayasofya’nın yapımı sonrasında elde olan tüm veriler incelendiğinde yapı çevresinde bir sert zemin uygulaması bulunmadığı tespit edilmiştir. Mevcut uygulama başlamadan önceki sert zemin uygulaması, süs havuzu ve yeşil alan düzenlemesinin yakın tarihte yapıldığı bilinmesine rağmen halk tarafından kabul görmüş olduğu bilinmektedir. Bu gerekçeler doğrultusunda uygulamasına başlanan projenin önceki kabul görmüş uygulamanın rölevesi üzerinden, sert zemin miktarı artırılmadan ve süs havuzu korunarak yapılmasının doğru olacağı düşünülmektedir. Ayasofya Camii için yapılan araştırmalarda çevre düzenleme uygulamasına rastlanmamıştır. Ancak Ayasofya Camiinin özelliklerine uygun benzer yapı ve çevreleri incelendiğinde, sert zemin uygulamaları aşamasında yapının inşası sırasında yapı elemanları ile aynı ebatlarda çaplanmış moloz taş kullanıldığı ve farklı ölçülerde çim derzler bırakıldığı, yaya yükünün çok yoğun olduğu mahallerde ise çim derz bırakılmadan uygulama yapıldığı görülmüştür. Buna bağlı olarak Ayasofya Camii için yapılacak sert zemin uygulamalarında yapım aşamasında kullanılan taş elemanların ölçülerinde çaplanmış moloz taşlar kullanılması ve çim derzler bırakılmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Ayasofya Camiinin çevresinde bulunan şapelin yapım tarihi bilinmemekle birlikte Ayasofya Camii’nden çok daha eski bir yapı olduğu tahmin edilmektedir. Buna bağlı olarak tartışılmayacak kadar değerli olan bu yapı kalıntısının uygulama aşamasında kesinlikle zarar görmemesi ve yapılacak tasarımda ön plana çıkarılması gerekmektedir. Ayasofya Camii’nin etrafında yapılması planlanan açık hava müzesi fikrinin olumlu bir fikir olduğu ve Ayasofyanın müze olarak kullanıldığı dönemde aktif olarak kullanılan üstü kapalı açık sergi alanının işlevlendirilmesinin herkesçe kabul göreceği düşünülmektedir. Ancak müzenin bahçedeki sert zemin miktarını artırmadan tasarlanması, basılabilir çim uygulamaları ile sorunun çözülmesinin daha iyi olacağı düşünülmektedir. Ayasofya’nın bahçesinde bulunan ağaçların yoğunluğu yapının algılanmasını kapatacak şekilde arttırılmamalı, bu bağlamda mevcut bitkilerin bakımları yapılmalıdır. Ayrıca Ayasofya ile ilgili yapılan incelemelerde bahçesinde zeytin ağaçlarının bulunduğu söylenmektedir. Buna bağlı olarak bitkilendirme çalışmasında ihtiyaç olması halinde zeytin ağaçlarının kullanılmasının iyi olacağı düşünülmektedir. Uygulama aşamasında kullanılacak tüm yapı elemanlarının ziyaretçilerin kendilerini o döneme ait hissedebilmeleri için o dönemde elde edilebilecek yapı elemanlarından seçilmesine dikkat edilmelidir.”

    Trabzon Ayasofya Camii

    İstanbul ve İznik’teki Ayasofya’nın ardından Trabzon’daki Ayasofya mabedi Trabzon İmparatorluğu’nu kuran Komnenos ailesinden Kral I. Manuel tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırıldı. Bir manastır kilisesi olan ve ’Kutsal Bilgelik’ anlamına gelen Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet Han’ın 1461 yılında Trabzon’u fethinden sonra bir minber ve müezzin mahfili eklenerek camiye dönüştürüldü. I. Dünya Savaşı sırasında Trabzon’u işgal eden Rus ordusu tarafından depo ve askeri hastane olarak kullanılan yapı, savaş sonrasından 1959 yılına dek cami olarak kullanıldı. 1959-1964 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburgh Üniversitesinin ortak çalışmalarıyla restore edilen tarihi yapının freskleri ortaya çıkartıldı. 1964 yılında müze haline getirilen Ayasofya, 3 Haziran 2013 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğüne teslim edildi. Ardından mahkeme kararları ve vakıf kaydı dolayısıyla Ayasofya, 28 Haziran 2013 Cuma günü 49 yıl sonra yeniden müslümanların ibadetine açılmıştı

  • İlk kez ortaya çıktı… Katiliyle aynı karede

    İlk kez ortaya çıktı… Katiliyle aynı karede

    The Beatles grubunun efsane ismi John Lennon‘un katili Mark David Chapman tarafından öldürülmeden önce ikilinin çekilen son fotoğrafı ilk kez gün yüzüne çıktı.

    8 Aralık 1980 yılında, John Lennon, Central Park West’teki evinden ayrılmak üzereyken, hiçbir sabıkası bulunmayan eski bir güvenlik görevlisi 25 yaşındaki Mark David Chapman tarafından durdurularak imza vermesi istenmişti.

    Bu sırada Lennon’un yanında eşi Yoko Ono ile 5 yaşındaki oğlu Sean da bulunuyordu ve Beatles hayranları tarafından bu an kameraya yansımıştı.

    Daha lise yıllarında uyuşturucu bağımlısı olan Mark David Chapman, 8 Aralık 1980’de The Beatles eski üyesi olan John Lennon’u vurarak öldürmüştü.

    Goresh isimli kişi, Lennon’un tam 4 fotoğrafını çekmişti, ancak bunların Rock and Roll efsanesinin son fotoğrafları olduğunu bilmiyordu. Çünkü Lennon, gece geç saatlerde eve dönerken, akşam kendisine plak imzalatan Chapman tarafından sokakta vurulacaktı.

    Ancak bu fotoğrafların ortaya yeni çıkan negatiflerinden alınan kaliteli baskılar, ünlü şarkıcının katiline gösterdiği nezaketi de ortaya koydu.

    Goresh’in çektiği 4 fotoğrafın yaklaşık 500 bin dolara açık artırmada satılması bekleniyor.

  • Afganistan’da Çukur dizisinin yayından kaldırılması talebi

    Afganistan’da Çukur dizisinin yayından kaldırılması talebi

    Afganistan’da çok sayıda hayranı bulunan ve reyting rekorları kıran ‘Çukur’ dizisinin ilk bölümü Aralık 2018’de gösterilmiş, dizinin ikinci sezonu da geçen günlerde yayıma girdi.

    Afganistan Enformasyon ve Kültür Bakan Bakanı Şiva Şark, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda, Tolo televizyonundan ‘Çukur’ dizisinin yayından kaldırılmasını talep ettiğini bildirdi.

    Bakanlıktan yapılan açıklamada da dizinin toplumun psikolojik durumu üzerindeki etkisinden endişe duyulduğu ifade edildi.

    Tolo televizyonunun talebi görmezden gelmesi durumunda hükümetin gereken tedbirlere başvuracağı uyarısında bulunan Şark, “Tolo televizyonuna ‘Çukur’ dizisinin gösterimiyle ilgili mektup yazdım. Bu televizyondan bu tür dizileri göstermemesini talep ettim. Yasaların ihmal edilmesi, mevcut yasalar çerçevesinde ele alınacaktır” diye yazdı.

    İlgili kararın, vatandaşların isteği üzerine alındığını kaydeden Bakan Yardımcısı, Türk dizisindeki şiddet sahnelerinin sosyal medyada şikayet edildiğine işaret etti.