Kategori: Kültür Sanat

  • Altınova, Müzeleri̇yle De Anılacak

    Altınova, Müzeleri̇yle De Anılacak

    18-24 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Müzeler Haftası nedeniyle Yalova Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral bir mesaj yayınladı.

    Tarihi zenginliklere sahip çıkmanın asli görevleri arasında yer aldığını söyleyen Başkan Oral, “Bizler geçmişimizi iyi bilmemiz lazım ki geleceğe ona göre bakalım. O yüzden biz gençlerimize geçmişimizi öğretelim ve geleceğimize ona göre şekillendirelim istiyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor” dedi.

    Başkan Metin Oral, ilçenin tarihi ve turizm alanlarının yeniden gün yüzüne çıkartılabilmesi için de çok önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi. Başkan Oral, “Bizim tescilli yerlerimiz var. Kent Müzesi Projemiz yapım aşamasında. Bununla beraber Denz Feneri, Atatürk Evi ve tarihi hamam gibi tescilli yapılarımızın teşhir ve tanzim projelerimizi hazırlatıyoruz. Bu Türkiye’de pek olmayan bir müze olacak. Deniz Fneri ile ilgili burada bir tarihçe olacak. Sadece fenerle ilgili objeler olmayacak. İçerisinde ayrıca bu feneri koruyan aileyi de anlatacağız. Genelde burayı aileler babadan-oğula şekilde işletmiş. Atatürk’ün Hersek’te konakladığı bir ev var burada. Onunla ilgili restorasyon projesi de onaylandı. Kuş Müzesi ile ilgili de bir proje yaptık. Hersek Hamamı ile ilgili de bir çalışmamız olacak. Çobankale ile ilgili kazı çalışmaları 2020 yılında da devam edecek. İnşallah 5-6 yıl sonra buradaki kaleyi ortaya çıkaracağız. Bizans-Osmanlı tarihi ile ilgili ve Altınova’nın tarihiyle ilgili yeni bilgi ve belgeler elimize geçecek” dedi.

  • Gençli̇k Haftasında Şehi̇tli̇k Anıtına Çelenk Bırakıldı

    Gençli̇k Haftasında Şehi̇tli̇k Anıtına Çelenk Bırakıldı

    19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramını da içerisine alan Gençlik Haftasının (15-21 Mayıs) başlaması dolayısıyla, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü tarafından Şehitlik Anıtına çelenk bırakıldı.

    Salgın tedbirleri kapsamında sınırlı sayıda bir katılımcıyla Asri Mezarlık İçerisindeki Şanlıurfa Şehitliğinde düzenlenen çelenk sunma töreni, İl Müdürü İbrahim Halil Alp’in anıta çelenk sunumu, saygı duruşu, İstiklal Marşının okunması ve şehit kabirlerinin ziyaret edilmesiyle sona erdi. 15-21 Mayıs tarihleri arasında kutlanacak olan Gençlik Haftasında Şanlıurfa’daki Gençlik Merkezleri tarafından online olarak ve sosyal medyada çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Satranç, Karate ve Dart online İl Şampiyonası gibi faaliyetlerin yanı sıra; Atletizm, Steps, Temel Jimnastik gibi branşlarda da sportif faaliyetler online sunumlarla gerçekleştirilecek.

    Gençlik Hizmetleri Faaliyetleri de ağırlıklı olarak eğitimler şeklinde planlanarak Gençlik Merkezleri tarafından canlı yayınlarla gençlere ulaştırılacak.

  • Balkanlardan Türkiye’ye göç edenlerin hikayesini anlatan şarkıyı 4 dilde söylediler

    Balkanlardan Türkiye’ye göç edenlerin hikayesini anlatan şarkıyı 4 dilde söylediler

    BERNA YILMAZ / İSTANBUL (DHA) RUMELİ-Balkan müziğine farklı bir yorum katmak amacıyla kurulan ‘Balkan Vilayet’ müzik grubunun 4 farklı dilde söylediği “Göç Şarkısı” dinleyiciyle buluşturdu.

    Balkan coğrafyasının renkli kültürünü, dil ve etnik farklılarını müzikle birleştirmek ve Rumeli-Balkan müziğine farklı bir yorum katmak amacıyla, Yusuf Emin ve Sako Band grubu, Balkanların özlenen melodilerini gün yüzüne çıkartacak ‘Balkan Vilayet’i kurdu. Balkan Vilayet, Kuzey Makedonya’nın Gostivar şehrinde yaşamış Zeki Beba’nın eseri olan ve Balkanlardan Türkiye’ye göç edenlerin hikayesini anlatan “Göç Şarkısı”nı 4 dilde söyledi. Grubun ilk çalışması olan ve Onur Baytan ile Merve Akyıldız seslendirdiği şarkı dinleyiciyle buluştu.

    “BALKAN KÖKENLİ BİRÇOK SANATÇIYA YER VERMEK İSTİYORUZ”

    Hedefleri yılda iki çalışma olan Balkan Vilayet, ‘Göç Şarkısı’nda; Boşnak, Arnavut ve Makedonyalı bireylerin vatanlarına vedasını anlatıyor. Balkan Vilayet’in kurucusu Yusuf Emin, “Bölgesel bir seyahat içeren şarkıda aslında ifade edilen en değerli noktayı İbrahim Dizman kaleme almış, ‘İnsan, yurdundan bir kez kopmaya görsün, her yere gider de hiçbir yere gidemez’ diyerek. Bu değerli projede, ekip olarak ilk şarkımızda Onur Baytan’la çalışmaktan son derece mutluyuz. Balkan kökenli birçok sanatçıya ve şarkıya ver vermek istiyoruz. Daha sonra Balkanlarda ve dünyaca ün yapmış Balkan kökenli isimlerle aynı sahneyi paylaşmayı amaçlıyoruz. Şimdiden Suzan Kardeş, Havva Karakaş, Yeşim Salkım, Rumeli Ekrem ve Candan Erçetin gibi isimlerle de çalışmayı düşünüyoruz” diyerek şimdiden diğer çalışmalara başladıklarını belirtti.

    “RAHMETLİ ZEKİ BEBA’YI ANMAK İSTEDİK”

    İlk şarkı seçiminde Zeki Beba’yı anmak istediklerini dile getiren Yusuf Emin, grubu kurma amacını şu şekilde anlattı:

    “Çok basit bir nedenle başladık. Değeri bir büyük rahmetli Zeki Beba’yı anmak için toplandık. Gostivarlılar Derneği Kadıköy şubesi destek olunca heyecanlandık. Sevgili Onur, Merve ve Sako Band tereddüt etmeden biz varız dediklerinde iş ciddiye bindi. Hazır böyle bir proje yaparken bunu tek seferde brakmak olmazdı bizde devam ettirme kararı aldık.”

     

  • Pi̇jama Modası Bu Yaz Pembe

    Pi̇jama Modası Bu Yaz Pembe

    İkili ve üçlü gecelik ve pijama takımlarından oluşan 2020 Yaz Ev Koleksiyonu’nda hakim renk olarak pembe öne çıkıyor.

    Sıcak yaz gecelerinde tarzından evde de ödün vermeyenler için DeFacto 2020 Yaz Ev Koleksiyonunu beğeniye sundu. Uyku ve yataktaki huzuru tüm gün hissetmek isteyenler için yazın enerjisi ile tasarlanan koleksiyonda pembe tonlarının ağırlıklı. Eğlenceli baskıları, çiçek desenleri ve dantel detayları ile koleksiyon kadınların favorisi. Ev halini geçiştirmeyen stil sahibi kadınlar, koleksiyonda yer alan şort ve sabahlıktan oluşan takımlarla günün her saatinde şık ve rahat.

    2020 Yaz Ev Koleksiyonu markanın internet sitesinde ve mobil mağazalarında satışa sunuldu.

  • Tari̇hi̇ Cami̇de Özgün Süslemeler Bulundu

    Tari̇hi̇ Cami̇de Özgün Süslemeler Bulundu

    Antalya’da Tekeli Mehmet Paşa Camii’ndeki restorasyon çalışmaları sırasında özgün süslemeler bulundu. Antalya Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar, kazı sonrası açığa çıkarılan avludaki mozaiklerin restorasyon sonrasında caminin önemli bir ziyaret mekanı olacağını gösterdiğini belirtirken, kentin simgelerinden Şehzade Korkut Camii’ni (Kesik Minare) de yıl sonunda ibate açmayı hedeflediklerini kaydetti.

    Antalya Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar, ‘Vakıf Haftası’ dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Geçtiğimiz yıllarda çeşitli etkinliklerle haftayı kutladıklarını söyleyen Coşar, bu yıl Covid-19 nedeniyle kutlamaları sosyal medyadan yaptıklarını belirtti.

    Vakıflar olarak Antalya, Burdur ve Isparta illerinde muhtaç, yetim, öksüz ve engellilere maaş bağladıklarını söyleyen Coşar, her ay 775 aileye düzenli kuru gıda paketi dağıtıldığını, 789 öğrenciye ise eğitim bursu verildiğini dile getirdi.

    Vakıf kültür varlıkları hakkında bilgi veren Coşar, Yivli Minare’nin, Mevlevihane’nin, Mehmet Efendi Türbesi’nin, Muratpaşa Cami’nin, Saat Kulesi’nin, Şehzade Korkut Camii’nin (Kesik Minare) vakıf eseri olduğunu ve bu eserlerin kent için önemli simgeler haline geldiğini vurguladı. Coşar, son 4 yıllık süreçte esaslı onarım, basit onarım ve proje işlerinden oluşan 90 adet çalışmanın bir kısmının bitirildiğini, bir kısmının ise hala devam ettiği kaydetti. Coşar, “Antalya Elmalı Abdal Musa Türbesi’ni bitirdik. Demre Üçağız Kale Camii, Korkuteli Alaaddin Camii, Kaş Kasaba Nasreddin Camii, Isparta Beylikler Dönemi Uluborlu Abdürrahim Camii, 8 asırlık Isparta Eğirdir Dündarbey Medresesi, Eğirdir Barla Çeşnigir Sinan Paşa Camii’nin restorasyonlarını bitirdik” diye konuştu.

    “Kesik Minare yıl sonunda ibadete açılabilir”

    Şehzade Korkut Camii’ndeki restorasyon çalışmalarının devam ettiğini aktaran Coşar, “Yıl sonuna ibadete açmayı hedefliyoruz. Orası zor bir eserdi. Türkiye’de yürütülen en önemli restorasyon faaliyeti. Kendi içinde 7 dönem var ve biz bunu yaşatmak zorundaydık. Oraya girdiğimizde 7 dönemi görebileceğiz. Onları kapatmadık. Korumacı yaklaştık. Türkiye’de bu kadar koruyan restorasyon çalışması yok, çünkü araştırıyorum. Burada çok güzel işler çıktı. Restorasyon ilkelerine tamamen uyduk. Ne kadar zor iş olduğunu başlayınca anladık. İçindeki sıvalar, harçlar toprak vaziyetine gelmiş” dedi.

    “Tekeli Mehmet Paşa Camii’nde özgün motifler bulundu”

    Tekeli Mehmet Paşa Camii’nin son durumu hakkında da bilgi veren Coşar, “Özgün süslemelere rastladık. Bunlar tamamen sıvayla kapalıydı. Sıva altında kalan iki çini alınlık, kubbelerdeki özgün motifler, müezzin mahfilinde boya altında kalan kalem işleri, harimdeki beton hatıl altında ortaya çıkarılan tuğla zemin, kazı sonrası açığa çıkarılan avludaki mozaikler restorasyon sonrasında caminin önemli bir ziyaret mekanı olacağını gösteriyor. Biz özgün süslemeleri cam çerçeveye alıp koruyacağız” şeklinde konuştu.

    Yivli Minare’de medrese kapısının ortaya çıkması için kazı çalışmalarının yapıldığını aktaran Coşar, “Medresenin eski izleri ortaya çıktı, özgün izleri yakaladık. Çevre düzenlemesi, şadırvan ve imamevi yapacağız. Burada o kadar çok büyük ağaçlar vardı ki, yapıyı mahvetmiş. Kökleri medresenin temellerini berbat etmiş. Biz bu ağaçları kestik ve eser ortaya çıktı” dedi.

    Coşar, Antalya, Isparta ve Burdur’da toplamda 19 eserin restorasyon çalışmalarının devam ettiğini belirterek, bu yıl 10 tarihi eserin daha ihaleye çıkacağını ve çalışmaların başlayacağını söyledi.

  • Topkapı Sarayı’daki tablolar gün yüzüne çıkarılıyor

    Topkapı Sarayı’daki tablolar gün yüzüne çıkarılıyor

    İstanbul Topkapı Sarayı’nın depolarında ve koleksiyonunda muhafaza edilen tablolar, Milli Saraylar Tablo Restorasyon Atölyesi’nde onarılarak yeniden hayat buluyor. Koronavirüs sürecinde de onarımına devam edilen,  16’ıncı yüzyıl ile 20’inci yüzyıl tarih aralığından günümüze ulaşan 200 tablonun, yeni dönemde Milli Saraylar’a bağlı Resim Müzesi’nde sergilenmesi planlanıyor. 

    Koronavirüs salgını nedeniyle geçici olarak ziyarete kapanan Milli Saraylar İdare Başkanlığı, bu süreçte atölyelerindeki restorasyon çalışmalarını devam ettiriyor. Topkapı Sarayı’nın deposunda ve koleksiyonunda muhafaza edilip Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı devredilen yaklaşık 2700 tablo, Milli Saraylar Tablo Restorasyon Atölyesi’nde onarılarak ilk günkü görüntüsüne kavuşuyor. Tabloların restorasyonu, Yıldız Şale ve Resim Müzesi’nde olmak üzere iki atölyede dönüşümlü olarak mesai yapan 6 kişilik ekiple gerçekleştiriliyor.

    Geçici atölye kuruldu

    Topkapı Sarayı’ndan devralınan tablolardan ilk etapta 200’ünün restorasyonuna başlandı. Tabloların restorasyonu için Resim Müzesi’nin bodrum katında geçici bir atölye kuruldu. Eserler burada fotoğrafları çekilerek belgelendi ve kondisyonları test edildi. Ayrıca ultraviyole ve infrared çekimleri de yapıldı. Eserin ressamına, imzasına ve yüzyılına dair ipuçları değerlendirildi. Topkapı Sarayı’ndan Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı envanterine dahil edilen bu tablolarla, Resim Müzesi’nde ‘Türkiye’nin en zengin padişah portreleri’ koleksiyonunu oluşturuluyor. Bu birikim aynı zamanda ‘en zengin Enderunlu ressamlar’ koleksiyonunu da beraberinde getiriyor. Yeni tablolar arasında Halil Paşa’nın yaptığı padişah portreleri, son halife Abdülmecid Efendi’nin belge nitelikliğindeki resimleri, Ressam Rafael Manas’a ait Sultan III. Selim’in şehzade iken yapılmış portresi, son halife Abdülmecid Efendi’nin Rus ressam Ayvazovski’den esinlendiğini gösteren manzarası da bulunuyor. Ayrıca Halil Paşa’nın, Halife Abdülmecid Efendi’nin ve Enderunlu ressamların ilk defa sergilenecek tabloları yer alıyor. Tema olarak porte ve manzara ağırlıklı olan bu tablolar, yüzyıl olarak da 16’ıncı yüzyıldan 20’inci yüzyıla kadar uzanan bir tarih aralığını kapsıyor. Eserlerin Resim Müzesi’nin yeni bölümünde bu yıl  içinde sergilenmesi planlanıyor.

    “Çok farklı ve güzel bir koleksiyon”

    Tabloların portre, manzara ve belge niteliğindeki soyağaçları gibi çok farklı ve güzel eserlerden oluşan bir koleksiyonu oluşturduğunu söyleyen Milli Saraylar Tablo Restorasyon Atölyesi Sorumlusu Hatice Biga, şunları söyledi:

    “Milli Saraylar’a Topkapı Sarayı’ndan devrolan 2700 küsur tablo mevcut. Bu tablolarla ilgili Resim Müzesi’nde sergilenecek aşağı yukarı 200 tablonun bir kısmının restorasyon, bir kısmının konservasyon çalışması ve sergiye hazırlık çalışması sürdürülmekte. Tablolardan bazılarının bakım ve onarımı tamamlandı, sergi alanına taşındı. Onlar, çerçevelerle ilgili de bir restorasyon süreci geçirdi. Şu anda çerçeveleriyle birleştirilme işlemleri sürdürülüyor. Burada bulunan tabloların da bir kısmında restorasyon çalışması gerekiyor. Onlarla ilgili restorasyon çalışması yapılıyor. Bir kısmının da sadece bakım ve konservasyon çalışması yapılıp sergi alanına geçirilecek. Devraldığımız tablolar 16’ıncı yüzyıl ve 20’inci yüzyıl aralığında, farklı konseptlerde, farklı yerli ve yabancı ressamlara aitler. Portreler, manzaralar, belge niteliğinde soyağaçları gibi çok farklı ve çok güzel bir koleksiyon bulunmakta” ifadelerini kullandı.

    “Her tablo farklı bir süreç gerektiriyor”

    Hatice Biga, her eser onarımının farklı bir süreç olduğunu belirterek, “Milli Saraylar bünyesindeki tablo restorasyon atölyesi Yıldız Yerleşkesi içerisinde, fakat bu sergiye özel olarak Resim Müzesi’nde böyle bir atölye oluşturuldu ve hem Yıldız Yerleşkesi’nde hem de Resim Müzesi’nde iki atölye olarak şu an bu çalışmaları sürdürmekteyiz. Umuyoruz ki 2020 yılı içerisinde bir açılış yapılır. Her tablo farklı bir süreç gerektiriyor. Kimilerinde bozulma çok fazla ve hasar çok yoğun olabiliyor, kimileriyse bu kadar hasarlı olmayıp sadece genel bir bakımla ya da genel bir temizlik çalışmasıyla sergiye kazandırılıyor. Burada her eser için farklı bir süreç söz konusu” dedi.

  • Sinemaların açılacağı tarih belli oldu!

    Sinemaların açılacağı tarih belli oldu!

    Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen resmi açıklamaya göre, sinemaların kapalı kalma süreci Temmuz ayı itibariyle son bulacak. 1 Temmuz’da sinemalar dahil olmak üzere eğlence sektörüne ait diğer mekanların açılışının yeniden yapılması planlanıyor

    Türkiye’de salgının azalış göstermesiyle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan normalleşme planları uygulanmaya başladı.

    Uzun süredir kapalı olan AVM’lerin, berberlerin açılmasıyla birlikte sinema salonlarının ne zaman açılacağı merak konusu olmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre normalleşme süreci, salgının seyrine göre devam edecek. İkinci dalga ihtimaline karşılık alınan normalleşme planları ve süreç iptal edilebilir.

    Yapılan açıklamaya göre, 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren sinema, tiyatro ve gösteri merkezlerinin açılışı olarak işaretlendi.

    Açılışla birlikte sinema, tiyatro ve gösteri merkezlerinin eski düzenle işemeyeceği tahmin ediliyor. Yeni düzenle birlikte sosyal mesafe kuralına uygun olarak birer boşluk bırakılarak oturulması ve kapasitenin altında gösterimlerin yapılması planlanıyor.

  • Bursalı Emre’ye beyaz perdede önemli görev

    Bursalı Emre’ye beyaz perdede önemli görev

    Bursalı yönetmen Emre Ökten’in yaptığı filmler dünyaca ünlü ödüllere layık görüldü. 5 Dakika adlı kısa filmle Seul Uluslararası Film Festivali’nde ödüle layık görülen Ökten’in son yaptığı iki kısa film de St. Louis Film Festivali’nden en iyi animasyon kısa film ödülünü kazandı. Ökten şimdi Hollywood’un önde gelen stüdyolarından biri olan Warner Bros için çalışmaya başladı

    Bursa Anadolu Lisesi mezunu olan Emre Ökten, Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde yüksek öğrenimine başladı. İlerleyen senelerde bilgisayar mühendisliği çift anadal ve Medya ve Görsel Sanatlar yandalı ile mezun oldu. Görsel inovasyona önem vererek kısa film, reklam ve müzik videosu işlerinde görüntü yönetmenliğine başlayan Emre Ökten, aynı zamanda uluslararası bir doğa belgeselinde kamera operatörü olarak çalıştı.

    Yüksek lisans için ABD’nin önde gelen sinema okullarından USC’ye kabul alan Emre 2016’da Los Angeles’a taşındı. Burada sinematografi eğitimine devam ederken görüntü yönetmenliğini yaptığı filmler ABD ve dünyada çeşitli festivallerde gösterildi ve Youtube gibi online platformlarda milyonlarca izleyiciye ulaştı.

    Çektiği ‘5 Dakika’ adlı kısa filmle Seul Uluslararası Film Festivali’nde en iyi sinematografi ödülü alan Emre, 3 boyutlu animasyona dair tutkusunu takip ederek bu alanda kısa filmler de yaptı. Son yaptığı ‘İki’ isimli kısa film, Akademi tarafından ödüle layık görüldü ve St. Louis Film Festivali’nden en iyi animasyon kısa film ödülünü aldı.

    2019 yılında sinematografi yüksek lisansını tamamlayan Emre, sanal sinematografi alanında, Hollywood’un önde gelen stüdyolarından biri olan Warner Bros için çalışmaya başladı. Emre bu günlerde Los Angeles’ta çeşitli görsel çalışmalar yapmaya devam ediyor.

  • Savcılığın Netflix dizi Aşk 101 hakkındaki kararı belli oldu

    Savcılığın Netflix dizi Aşk 101 hakkındaki kararı belli oldu

    Savcılık, gençleri eşcinselliğe yönlendirdiği ve genç bireylerin gelişimini olumsuz yönde etkilediği ileri sürülerek şikayet edilen Netflix’in gençlik dizisi ‘Aşk 101’ hakkında soruşturmaya yer olmadığına karar verdi.

    CİMER’e yapılan bir ihbarda, Netflix Türkiye yapımı ‘Aşk 101’ dizisinin gençleri eşcinselliğe yönlendirdiği ve genç bireylerin gelişimini olumsuz yönde etkilediği ileri sürüldü.

    Savcılık kararında söz konusu dizinin kamuya açık bir televizyon programında yayınlanmadığını, dizinin yayınladığı Netflix platformuna üye olunması gerektiği ve üyelik için de ücret talep edildiğini belirtti.

    Kararda, kişilerin hür iradesiyle para vererek izlediği bir dizide insanların yine iradesiyle izlememesi gerektiği belirtilip, ihbar değerlendirmeye alınmadı.

    Yeniçağ’ın aktardığına göre, savcılık şikayete yönelik soruşturmaya yer olmadığına karar verdi.

    Aşk 101, 1998 yılında bir lisede okuyan bir grup gencin hikayesini anlatıyor. Dizinin oyuncu kadrosunda Pınar Deniz, Kaan Urgancıoğlu, Kubilay Aka, Mert Yazıcıoğlu, Alina Boz, Selahattin Paşalı ve İpek Filiz Yazıcı gibi isimler yer alıyor.

  • Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, Özügürler Topluluğu’na konuk oldu

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, Özügürler Topluluğu’na konuk oldu

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Özügürler Topluluğu Youtube kanalının canlı yayın konuğu oldu. Moderatörlüğünü Çanakkale Vaizi Hüseyin Şahin’in yaptığı programda Topçu, “İslam Medeniyetinde Türkler” başlığı altında açıklamalarda bulundu.

    Türk kelimesinin anlamına değinen Topçu, “Türk demek, Nizam ve Merhamet Medeniyetinin temsilcisi demektir. Yaradılış gayesine uygun davranmış, var olduğu günden bu tarafa Derebeyi ve Sömürge Medeniyetine karşı Nizam ve Merhamet Medeniyetinin temsilcisi olmuştur. Cenabı Hakkın Türk adı ile var ettiği, günümüzde diğergamlığı ile bilinen darda ve zorda olana kucak açan, güven veren, insanlık için huzuru, refahı ve barışı isteyen aman dileyene eli kalkmayan, tarih sahnesinde etkin olduğu dönemlerde insanlığa ve ekolojik döngüye salt adaletle ve yaradılış gayesine uygun davranan Nizam ve Merhamet Medeniyetinin evlatlarının adıdır Türk” ifadelerini kullandı.

    Türk’ün seçilmiş olduğuna, Allah’ın yeryüzündeki son ordusu olduğuna dair bir çok alimin, Mâide Suresi’nin 54.ayetini delil gösterdiğini aktaran Topçu, şunları aktardı:

    “Türklerin İslamiyet’i kabulü Müslüman Araplar ile Çinlilerin Talas Nehri civarında yaptıkları ve beş gün süren, Türklerin Müslüman Arap’lara yardımı ile Çinli’lerin yenildiği savaş sonrası olduğu bilinmekle beraber aslında Türkler büyük göç ile birlikte 10. yüzyılda İslamiyet’i kitleler halinde kabul etmişlerdir. Tarihi kaynaklar, Oğuzlar içerisinde İslam’ı kabul eden Türkler için, Türk-İman veya Türkmen veya İmanlı Türk denildiğini yazmaktadır. Türklerin İslam dünyası ve medeniyeti üzerinde iki şekilde büyük etki yaptığı tarihi kayıtlara geçmiştir. Türkler, İslam medeniyetine faydalı işler yapan birçok alim yetiştirmiş, bunların içinden İran, Irak, Mısır, Endülüs ile boy ölçüşecek derecede İslam alimleri çıkmıştır. Birkaç örnek verecek olursak, Biruni, Harezmi, İbn-i Sina, Fergani, İbn-i Türk, İmam Maturidi, Farabi ve daha nicesi sayılabilir. Türkler, İslam dünyasında savaşçı özellikleriyle de orduların adeta bel kemiği olmuşlardır. Türkler’in İslam dünyası ve medeniyeti üzerinde ikinci büyük etkisi ise Türklerin büyük göçüdür. Asya’nın kıraç topraklarından 10.yüzyıldan itibaren kitleler halinde göç etmişler ve gittikleri her yerin kültür ve medeniyetine etki ve katkıda bulunmuşlardır.”

    “Birçok halk Müslüman olana ‘Türk oldu’ demiş”

    Türklerin Anadolu’da Büyük Selçuklu Devletini kurup Anadolu ve Yakın Doğu’ya hakim olduklarını, Büyük Selçuklu Devleti’nden başlayarak dünyayı Nizam ve Merhamet Medeniyeti ile buluşturduklarını ifade eden Topçu, “İslam Dünyası en buhranlı dönemlerini yaşadığı anda kurulan Büyük Selçuklu Devleti ile birlikte İslam dünyasında bu buhran dönemi bitmiş, Osmanlı Devleti’nin de sınırlarının belirlenmesinde temel teşkil etmiştir. Türkler İslam’ı öylesine kabullenmiştir ki, zamanın birçok halkları Müslüman olana ‘Türk oldu’ demiş, Türk ile İslam’ı aynı görmüşlerdir. İslam’la mecz olan Türkler İ’lây-ı Kelimetullah için Nizam-ı Alem diyerek her çağda ‘Kızıl Elma’ hedefine koşmuş, Tanrı Dağı’nın çocukları Hira Dağı’ndan gelen ‘İnnemel mû’minûne ihvetun’ ilahi emrine ram olup, İslam Medeniyetinin yükselmesi için Alperen, Serdengeçti, Gazi Derviş olmuşlar, olmaya da devam etmektedirler” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye Müslümanların ve mazlumların güvenli yeridir”

    Bin yıl önce Müslüman dünyasında yaşananlarının bugün yine yaşandığını kaydeden Topçu, “Türkiye, devleti ve milleti ile şu anda Müslümanların ve diğer mazlumların sığındığı tek güvenli yerdir. İslam Medeniyeti için Türklerin ne demek olduğunu, yüzde 85 oranında oy alarak Çeçenistan Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilen Şehid Cahar Dudayev şöyle ifade etmişler, ‘Unutulmasın ki, Türkiye hem Türk Dünyasının, hem de İslam Alemi’nin ümit ışığıdır. Bu ışığın sönmesi hem İslam Alemi’nin, hem de Türk Dünyası’nın karanlığa gömülmesi demektir’. Yine benim bütün mazlumların ve Müslümanların İzzeti olarak tanımladığım, andığım Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç halkı için verdiği İstiklal mücadelesi esnasında milletimiz ile ilgili şu tespiti yapıyor. Tabuta konmuş da olsa, toprağa gömülmediği sürece Türkler tek güvencemizdir” diye konuştu.

    Özügürler Topluluğu hakkında bilgiler veren Çanakkale Vaizi Hüseyin Şahin ise, “Özünü gürleştir, özgür ol diyerek başladığımız bu serüvende içimize bir yolculuk yapmayı, kendimizi bulmayı hedeflediğimiz bir topluluğuz. Bundan yola çıkarak adımıza ÖZ(Ü)GÜRLER dedik. Kitap okumaların, psikolojik ve kişisel eğitimlerin, tefsir, hadis, derslerinin, gönül sohbetlerinin olduğu ve ortaokul ya da lisedeki kardeşlerimizin de derslerine yardımcı olduğumuz bir topluluğuz” değerlendirmesinde bulundu.