Kategori: Kültür Sanat

  • Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

    Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

    Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde restore edilerek “Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi” ismiyle kapılarını açan tarihi hamam, 172 nadide esere ev sahipliği yapıyor. Müzedeki eserler arasında, bir antikacı tarafından tesadüfen getirilen ve müzeye ismini veren Ali Vasfi Efendi’ye ait olduğu anlaşılan 150 yıllık bir hat çalışması da yer alıyor. Bu dikkat çekici tesadüf, duyanları hem şaşırtıyor hem de duygulandırıyor.
    Gölcük’te 18. yüzyılda inşa edildiği bilinen Sultan Baba Hamamı, uzun yıllar atıl vaziyette beklerken, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’in girişimiyle restore edilip 2021 yılında hat müzesine dönüştürüldü. Kocaeli’nin ilk ve tek hat müzesi olan bu özel mekana, 19. yüzyılda yaşamış Hattat Ali Vasfi Efendi’nin ismi verildi.

    172 eser sergileniyor
    Müze, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in öncülüğünde, 74 hattat, 13 müzehhip, 34 ebru ve çini sanatçıları dahil toplam 134 sanatçının katkısıyla titizlikle hazırlandı. Osmanlı’nın da izlerini taşıyan bu müzede 172 eser sergileniyor. Dikkat çeken eserler arasında, 2. Bayezid dönemine ait, külçe bakırın levha haline getirilmesiyle yapılan tarihi kazan ve Ali Vasfi Efendi’nin balmumundan yapılan heykeli de bulunuyor.

    Antikacıdan gelen eser, müzenin simgesi oldu
    Müzede öne çıkan bir diğer eser ise balmumu heykelin önünde sergilenen ve “İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l-ulemâ” (Fatır Suresi 28. Ayet) (Kulları içinden ancak alimler Allah’tan (gereğince) korkar) ayet-i kerimesini içeren çalışma. Tesadüfen bir antikacı tarafından müzeye getirilen bu eserin, yapılan incelemeler neticesinde Hattat Ali Vasfi Efendi’nin yaklaşık 150 yıl önce yazdığı orijinal bir eser olduğu anlaşıldı. Ali Yıldırım Sezer tarafından teslim alınan bu önemli eser müzeye konuldu.

    “Müze yeni ancak bina tarihi”
    Müzenin kuruluşunda emeği geçen tarih araştırmacısı Hüseyin Sert, Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ni hayata geçirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Sultan Baba Hamamı’nın depremlerde ağır hasar aldığını söyleyen Sert, “Bu bina temelden tam anlamıyla restore edildi ve yenilendi. Alınan kararların ardından hamamın, hüsn-i hat müzesine çevrilmesine karar verildi. Müze yeni ancak bina tarihi” dedi.

    “Yaklaşık 150 yıllık bir eser”
    Müzede aralarında hüsn-i hat, ebru ve tezhip gibi çalışmaların bulunduğu 172 eserin sergilendiği bilgisini veren Sert, “Bu çalışmalar, geleneksel sanatlarımızın icrasıyla oluşturulmuş eserlerdir. Hepsi takdire şayan, sanatkarlarımızın emeklerini ortaya koyduğu çalışmalardır ancak bana göre en kıymetli eser, Ali Vasfi Efendi’nin kendi yazısıyla yaptığı eserdir. Eser, ‘İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l- ulemâ’ şeklinde ayeti içeriyor. Bu eserin yaklaşık 150 yıllık bir tarihi var” dedi.

    “Duygulanmamak mümkün mü”
    Hüseyin Sert, eserin bir antikacı tarafından getirildiğini anlatarak sözlerine şöyle devam etti:
    “Müze için kapsamlı bir medya çalışması yapılmıştı. Birçok görsel ve anlatım sosyal medyada paylaşıldı. Müze ile ilgili bir haberin alt kısmında, ‘Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi tamamen bağışlarla oluşturulmuştur. Bağış yapmak isteyenlerin eserleri kabul edilir’ ifadesi yer alıyordu. Bir gün elinde eser bulunan biri gelip ‘Elimde böyle bir eser var, Ali Vasfi Efendi’ye ait olabilir. İnceleyebilir misiniz?’ dedi.

    Eseri inceledik ve Ali Vasfi Efendi’ye ait orijinal bir çalışma olduğu tespit edildi. Ali Vasfi Efendi’nin vefatından 11 yıl önce yazdığı bir eser. Müze açılırken onun ismine ait orijinal bir eserin gelmesi çok değerliydi. Tabloyu görünce çok duygulandım. Elinizdeki kağıt 150 yıl önce yazılmış. Üstelik Ali Vasfi Efendi, Peygamber Efendimizin (SAV) soyundan gelen Seyyid neslinden. Bu yüzden duygulanmamak mümkün mü?”

    “Ben biraz duygusalım, anlatırken gözlerim doluyor”
    Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Sert, müzenin kuruluş aşamasında yaşadıkları birçok hatıranın kendisini etkilediğini belirterek, bir bağışçı ile aralarında geçen hatırasını paylaştı. Sert, “Müzeyi hazırladığımız bir dönemde dinlenme alanında istirahat ederken bir hanımefendi geldi ve ‘Affedersiniz, müze açılıyormuş. Kim ilgileniyor?’ diye sordu. Hocamız kendisiyle ilgilendi. Hanımefendi, ‘Eser topluyor musunuz?’ diye sordu. ‘Evet, sadece bağış kabul ediyoruz’ şeklinde yanıt verdik.

    Bunun üzerine hanımefendi, ‘Ben hafızım. Babam ve dedem de hafızdı. Küçük boy hafız Kur’an-ı Kerim’im var. Hafızlığımı bu Kur’an-ı Kerim’de yaptım. Babam da hafızlığını bu Kur’an-ı Kerim’de yaptı. Bu kitabı müzeye bağışlamak istiyorum’ dedi. Hepimiz çok duygulandık” ifadelerini kullandı.

    Vatandaşları Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ne davet eden Hüseyin Sert, “Yakın çevrede oturanlar, buralardan gelip geçenler, ecdadımızdan kalan bazı hatıralara değer verenler, akıl yoluyla hareket edenler bu ve buna benzer müzeler ziyaret etsinler. Ziyaretlerle bu müzeler şenlenecek” şeklinde konuştu.

    Ali Vasfi Efendi kimdir
    19. yüzyılda İzmit’te yaşayan ve eserlerinde “İzmidî” mahlasını kullanan Ali Vasfi Efendi, babası Seyyid Hafız Ahmed Efendi gibi hem “Hafız” hem de “Seyyid” unvanlarıyla tanınıyor. Kaynaklarda Gazi Süleyman Paşa Medresesi, Fevziye Medresesi, Pertev Paşa Külliyesi Sıbyan Mektebi, Şeyh Muhiddin Muallimhanesi ve Gebze Çoban Mustafa Paşa Medresesi’nde hem öğrenci hem de öğretici olarak bulunduğu bilgisi yer alan Ali Vasfi Efendi’nin, Kocaeli’de cami, çeşme ve bazı mezar taşlarının kitabesinde imzaları bulunuyor.

    Hocasının Ahmed Hulusi Efendi olduğu bilinen sanatkarın, sülüs-nesih hatlı yazıyı da hocasından öğrenerek icazet aldığı biliniyor. 1890 yılında vefat eden Ali Vasfi Efendi’nin kabri ise Bağçeşme Namazgâh Şehitliğinde bulunuyor.

  • “Tüm dünyanın imrenerek baktığı bir lidere sahibiz”

    “Tüm dünyanın imrenerek baktığı bir lidere sahibiz”

    Denizli Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği “10 Kasım Yaşıyor” adlı anma konserinde Büyük Önder Atatürk’ün sevdiği şarkılar seslendirildi. Atatürk’ü fikirlerini yaşatıyor olabilmenin çok büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu vurgulayan Başkan Çavuşoğlu, “Tüm dünyanın imrenerek baktığı bir lidere sahibiz” dedi.

    Denizli Büyükşehir Belediyesi, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. yıldönümü dolayısıyla “10 Kasım Yaşıyor” adlı anma konseri düzenledi. Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen konsere Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Başkanvekili Ali Marım, davetliler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Denizli Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Türk Sanat Müziği Koro Şefi Ahmet Nuri Çağdaş yönetimindeki 145 kişilik dev kadro Büyük Önder Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türküleri seslendirdi. Koro ve solo eserlerle en özel eserlerin seslendirildiği anma konserinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sesinden 10. Yıl Nutkundan kesitler de bulunuyordu. İzleyiciler büyük beğeni toplayan konserin sonunda sanatçıları ayakta alkışladı.

    “Tüm dünyanın imrenerek baktığı bir lidere sahibiz”
    Başkan Çavuşoğlu burada yaptığı konuşmada, bu güzel Cumhuriyeti Türk milletine bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anarken aynı zamanda fikirlerini yaşatıyor olabilmenin de çok büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu söyledi. Başkan Çavuşoğlu, “Tüm dünyanın imrenerek baktığı bir lidere sahibiz. Bugün O liderin ebediyete irtihalinin 86. yıldönümünde birlikteyiz. Ama biz biliyoruz ki Ata’mızın bedeni aramızdan ayrılmış olsa dahi onun fikirleri, onun inançları, onun devrimleri sonsuza kadar bizlerle birlikte yaşamaya devam edecektir. Buradan Ata’mıza bir kez daha söz veriyoruz. ‘Devrimlerini sonsuza kadar yaşatacağımıza emin olabilirsin. Ata’m huzur içinde uyu. Bu kardeşlerin senin devrimlerine sonsuza kadar sahip çıkacak.” İfadelerini kullandı. Konuşmanın ardından Başkan Çavuşoğlu, Koro Şefi Çağdaş’a plaket verdi.

  • Doğal Yaşam Parkı’na ara tatilde ziyaretçi akını

    Doğal Yaşam Parkı’na ara tatilde ziyaretçi akını

    Gaziantep Doğal Yaşam Parkı, okulların ilk ara tatile girmesiyle ziyaretçi akınına uğradı.
    Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın üçüncü ve dünyanın da dördüncü büyük hayvanat bahçesi olan Gaziantep Doğal Yaşam Parkı yaklaşık 1.5 milyon metrekare yeşil alan üzerinde, aralarında evcil ve yırtıcı hayvanların da yer aldığı 400 türden 7 bin 500 bin hayvana ev sahipliği yapıyor. Yılda 5 milyonun üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan park, okulların ara tatile girmesiyle birlikte öğrenciler başta olmak üzere yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret ediliyor.

    Hafta sonları yaklaşık 40 bin kişi tarafından ziyaret edilen Gaziantep Doğal Yaşam Parkı, Şanlıurfa, Kilis, Adıyaman, Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Diyarbakır gibi bölge iller başta olmak üzere Türkiye’nin her tarafından ziyaretçiyi ağırlıyor.
    Özellikle de tatil günlerinde büyük küçük her yaştan vatandaşın zamanını geçirmek için tercih ettiği parkta ziyaretçiler, değişik türlerdeki hayvanları görebilme imkanı bulabiliyor.

    Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda en çok ziyaret edilen mekanların başında ise 7 yıl önce kurulan, nesli tükenen ve vahşi hayvanların dondurularak tanıtıldığı Zooloji ve Doğa Müzesi ile Tropik Kelebek Merkezi yer alıyor.
    Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Doğal Hayatı Koruma Dairesi Başkanı Celal Özsöyler, okulların ilk ara tatile girmesiyle parkın ziyaretçi akınına uğradığını söyledi.

    400 türden 7 bin 500 hayvana ev sahipliği yapan Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçilerini ağırlamaya devam ettiğini ifade eden Özsöyler, okulların bir haftalık ara tatile girmesiyle parkın özellikle öğrencilerin ziyaret noktası olduğunu belirtti.

    “Ara tatilin ilk gününde 20 bin ziyaretçiyi ağırladık”
    Ara tatili değerlendirmek isteyen öğrencilerin, öğretmen veya aileleriyle parkı ziyaret ettiğini ve parktaki hayvanları yakından görme fırsatını yakaladığını belirten Özsöyler, tatilin ilk gününde 20 bin ziyaretçiyi ağırladıklarını söyledi.
    Özsöyler, “Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’mızı 2024’ün ilk 10 ayında 4 milyon 750 bin kişi ziyaret etti. Bu yılın son iki ayı kaldı. Şu anda ara tatil nedeniyle Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’mızın yoğun ziyaretçisi var. Bu yıl 5,5 milyon kişiyi hedefliyoruz. 2023 yılında Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nı 5 milyon kişi ziyaret etmişti. Türkiye’nin her tarafından Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’mızı akın akın ziyarete geliyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Öğrencilerim ve benim için çok güzel bir gün oldu”
    Ara tatil nedeniyle öğrencilerini Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’na gezdirmeye getirdiğini belirten Büşra Özcan, “8 Kasım itibariyle ara tatile çıktık. Öğrencilerimi okulda gösterdikleri üstün başarıdan ve örnek davranışlarından dolayı Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’na gezmeye getirdim. Bugün hava güneşli ve bayağı güzeldi. Öğrencilerim bu geziden çok keyif aldılar ve eğlendiler. Öğrencilerim için çok eğlenceli ve bilgi dolu bir gezi oldu” şeklinde konuştu.

    Öğretmen ve arkadaşlarıyla parkı gezmeye gelen Kaan Kahramanoğlu, “Öğretmenimiz okulda gösterdiğimiz başarıdan dolayı bizi Gaziantep Doğal Yaşam Parkı gezisiyle ödüllendirdi. Parkı ve içindeki hayvanları çok beğendik” diye konuştu.

  • Güzelbahçeli gençler Atatürk için söyledi

    Güzelbahçeli gençler Atatürk için söyledi

    İzmir’de 10 Kasım Atatürk’ü anma programı kapsamında Güzelbahçeli gençler Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türküleri seslendirdi.
    Güzelbahçe Kaymakamlığı, Güzelbahçe Belediyesi ve Güzelbahçe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile ilçe sınırlarında oturan veya okuyan 9-13 yaş, 14-25 yaş kategorilerinde yarışmaya katılan gençler arasında düzenlenen “Geleceğimiz Atatürk için söylüyor” 6. şarkı yarışması Güzelbahçe Atatürk Kültür Merkezi’ Tuncel Kurtiz Salonu’nda yapıldı. Programa Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay ve eşi Nermin Günay, CHP Güzelbahçe İlçe Başkanı Devrim Seyrek, Meclis üyeleri, öğretmenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

    Günün anlam ve önemi belirten konuşma yapan Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, “Bugün burada, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak üzere toplandık. Onun aziz hatırasını yaşatmak, fikirlerine ve mirasına sahip çıkmak hepimizin en büyük sorumluluğudur. Bu yıl 6.’sını düzenlediğimiz şarkı yarışması, Atatürk’ün sanata, müziğe ve kültüre verdiği değeri hatırlatmak için özel bir anlam taşımaktadır. Büyük önderimiz, her zaman gençlerimizin sanatla, kültürle ve bilgiyle donatılmış bireyler olarak yetişmesini arzulamış; ‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ diyerek sanatı halkına her zaman rehber olarak göstermiştir.

    Biz de bugün burada, Atamızın açtığı yolda yürüyor, onun değerlerini gençlerimize ve gelecek kuşaklara aktarabilmek için bu tür organizasyonlara büyük önem veriyoruz. Yarışmamıza katılan tüm gençlerimize ve onları destekleyen ailelerine ve emek veren öğretmenlerine teşekkürlerimi sunuyorum. Güzelbahçe Belediyesi olarak, her zaman kültür-sanatın ve gençlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Ulu önderimizi saygıyla anarken, Onun ilke ve inkılapları ışığında yolumuza devam edeceğimizin sözünü veriyorum” diye konuştu.

    ‘Şarkı yarışmasına katılanlara albüm’
    6 yıldır düzenlenen ‘Geleceğimiz Atatürk İçin Söylüyor’ şarkı yarışmasına katılanlar için bir albüm yapılacağını söyleyen CHP Güzelbahçe İlçe Başkanı Devrim Seyrek, “Altıncısını yaptığımız bu anlamlı etkinlik, bizler için büyük önem arz ediyor. 6 yıldır bu etkinlikte çok güzel anılar biriktirdik. Sevgili başkanımla konuştuğumuzda, üçüncü şarkı yarışmasından itibaren bugüne kadar şarkı yarışmalarına katılıp kategorilerinde birinci olan çocuklarımızı stüdyoya alıp, yarışmada söyledikleri şarkılarıyla birer albüm yapacağız, belediye kültür yayınlarından bu albümü çıkartacağız.

    Hepimizin evinde gururla dinleyeceği bir tarihi anı olarak kalacak. Emek veren, başta çocuklarımıza, öğretmenlerimizi ve bizlerden desteğini hiç esirgemeyen Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Günay’a teşekkür ediyor, Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygı, sevgi ve minnetle anıyorum” diye konuştu.

    Jüri Başkanı ve Müzisyen Korhan Özgören, Ege Üniversitesi Devlet Konservatuarı ve Müzik öğretmeni Cansu Kırca Kuzu, Grup Tualin Kurucularından Gitarist, Müzisyen Ertuğrul Perşembe, gençleri birçok ölçüt üzerinden değerlendirdi. Finale kalan 13 genç, sahne performanslarının yanı sıra, sesini doğru kullanma, şarkıyı ritmine uygun seslendirme, şarkı sözlerini doğru söyleme ve şarkıyı doğru tonda seslendirme üzerinden jüriden puan topladı.

    Jüri üyelerin değerlendirmesi sonucu 9-13 yaş grubunda; Mehmet Gökay Önder birinci, Janset İskenderoğlu ikinci ve Peren Nacaroğlu üçüncü oldu. 14-25 yaş grubunda; Nilsu Gencel birinci, Buse Uzun ikinci, Almira Kara üçüncü oldu. Birincilere yarım, ikincilere çeyrek üçüncülere ve tüm finalistlere gram altın hediye edildi.
    Program sonunda jüri üyelerine ve katkı sunanlara çiçek, plaket ve katılım belgeleri verildi.

  • Atatürk ve kent tarihini İlber Ortaylı’dan dinledi

    Atatürk ve kent tarihini İlber Ortaylı’dan dinledi

    Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası kapsamında Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın katılımıyla Manisa Kültür Merkezi Lale Salonu’nda Atatürk ve Manisa konulu bir söyleşi düzenlendi. Manisalıların yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte Ortaylı, Atatürk’ün ileri görüşlü liderliğini, Cumhuriyet’in kurulmasındaki zorlu süreci ve Manisa’nın tarihini anlattı.
    Manisa Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet’in Kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86’ncı yıldönümünde, “Atatürk ve Manisa” söyleşisi gerçekleştirdi. Prof. Dr. İlber Ortaylı, söyleşide Atatürk ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarının Cumhuriyet’i kurmak için verdiği olağanüstü mücadelenin önemine değindi. Atatürk’ün ileri görüşlülüğünün Türkiye’nin geleceğini nasıl şekillendirdiğini aktardı. Ortaylı, Atatürk ve milli mücadele kahramanlarından bahsettiği söyleşideki konuşmasında şu ifadelere de yer verdi: “Atatürk bir dahidir ve mareşaldir. Öbür generaller de önemli adamlardır.
    Bunlar gibi adamlar Birinci Cihan Harbi’nde az bulunur. Bütün ordular arasında az bulunur. Ben size söyleyeyim. İsteyen gitsin, baksın.  Biraz mukayese yapacaksınız. İngiliz kara ordusu komutanlarının hatıralarına bakacaksınız. Onlar birkaç tanedir”
    Etkinlik sonrasında Cevdet Bağca, Kültür Merkezi Lale Salonu’nda konser verdi. Bağca, Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendirerek Manisalıların yüreklerine dokunan bir performans sundu.
    Katılımcılar, etkinliklerin ardından yapılan röportajlarda Manisa’da düzenlenen kültür, sanat ve bilim etkinlikleri hakkında şu sözlerle düşüncelerini dile getirdi. Vatandaşlardan Hüseyin Ergün, etkinliklerin düzenlenmesine katkı sağlayan Manisa Büyükşehir Belediyesi’ne ve Başkan Ferdi Zeyrek’e teşekkür ettiğini söyledi. Ergün, “İzmir’den geldim. Dün düzenlenen şairler buluşmasına da katılmıştım. Ben de orada 10 Kasım’ın yaklaşması itibarıyla Mustafa Kemal şiirini okudum. Bu konuda bizi buraya davet eden Aytekin Karapaça’ya çok teşekkür ediyorum” dedi.
    Lamiya Shrivanzada, Manisa’da gerçekleşecek olan etkinliklere katılmak için büyük bir heyecanla kente geldiğini belirtti. Shrivanzada, “Azerbaycan asıllıyım. Bir süredir Fransa’da yaşıyorum. 2006 yılında Gazi Üniversitesi’nde okurken Türkiye Türkçesine gönül verdim. Hocalarımın da çok desteği oldu. O zamandan beri Türkçe sevdasıyla yazıyorum. İlber Hoca’nın konferans yapacağını duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Hatta daha Fransa’dayken sabırsızlıkla bekliyordum. İlber Hoca’yı görecek olmak çok heyecanlandırmıştı. Azerbaycan’da da kendisi çok seviliyor. Onun her kelimesi sabırsızlıkla beklenir” diye konuştu.
    Söyleşiye Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in eşi Nurcan Zeyrek, Yunusemre Kaymakamı Atilla Kantay, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Ahmetli Belediye Başkanı Fuat Mintaş, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Burak Deste, MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, Genel Sekreter Yardımcıları Ali Kılıç ve Ulaş Aydın, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı Emine Özge Arslan, Manisa Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Erdinç Yavaşlı, Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap, CHP il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri,ve çok sayıda Manisalı katıldı.
  • ‘İki Bavul Dolusu’ adlı oyun sahnelendi

    ‘İki Bavul Dolusu’ adlı oyun sahnelendi

    Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığına bağlı Şehir Tiyatrosu, ‘İki Bavul Dolusu’ adlı çocuk oyununun prömiyerini yaptı.
    “Tiyatro Seyretmeyen Çocuk Kalmasın” projesini bu yıl da devam ettiren Şehir Tiyatrosu, kentteki tüm çocuklara ulaşmayı hedefliyor. Bu sezonun ilk çocuk oyunu, 100. Yıl Akkent İlköğretim Okulundan 500 öğrencinin izleyici koltuğuna oturduğu Yunus Emre Kültür Merkezinde sahnelendi. ‘İki Bavul Dolusu’ oyununu çocuklar büyük beğeniyle izledi.

    Küçük hanımlar ve küçük beyler tiyatro salonunda
    7’den 70’e herkese hitap eden Şehir Tiyatrosu, küçük seyircileri de unutmayarak bu yıl da yeni bir çocuk oyununu sahneye taşıdı. Prömiyer gösterimini gerçekleştiren sanat ve teknik ekibi, yıl boyunca küçük hanımefendiler ve küçük beyefendiler için sahneye çıkacak. Konusu ve ana temasıyla çocuklara; arkadaşlığın ve paylaşımın önemini anlatan ‘İki Bavul Dolusu’ adlı oyun, sezon boyunca küçük seyircilerle buluşacak.

    “Tiyatro seyretmeyen çocuk kalmayana kadar, bu projeyi devam ettireceğiz”
    Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ozan Erdönmez, ‘Tiyatro Seyretmeyen Çocuk Kalmasın’ projesi kapsamında bu sene yeni çocuk oyununun prömiyerini yaptıklarını anlatarak, “İki Bavul Dolusu isimli oyunumuzla, küçük hanımlar ve küçük beylerle buluştuk. Sanatçılarımızdan Özgür Ahmet Gönenler, aynı zamanda oyunun rejisini yapıyor. Bugün müthiş bir kalabalıkla karşılaştık. ‘Tiyatro Seyretmeyen Çocuk Kalmasın’ projesi kapsamında geçtiğimiz sezonlarda repertuarımıza aldığımız diğer oyunlarımız da yine aynı şekilde devam edecek. Mersin ili içinde tiyatro seyretmeyen çocuk kalmayana kadar, bu projeyi devam ettireceğiz” dedi.

    “Bu çocuk oyunumuzla prömiyer yaptık”
    ‘İki Bavul Dolusu’ oyununu yöneten ve oynayan Şehir Tiyatrosu sanatçılarından Özgür Ahmet Gönenler, “Çocuk oyunumuzla prömiyer yaptık. ‘Tiyatro Seyretmeyen Çocuk Kalmasın’ projesi kapsamında okullarla iletişime geçiyoruz. Okullar çocukları sahnemize getiriyorlar. Burada çocuklarımıza tiyatro havasını aldırırken, aynı zamanda tiyatroyu kendi ortamında izlemelerini sağlıyoruz” diye konuştu.
    Oyununun konusu hakkında da bilgi veren Gönenler, “Paylaşım var. Çok bencil bir arkadaş var burada. İlk başta o arkadaş, yanındaki arkadaşı görmezden geliyor ve onu ikinci plana atıyor. Ama günün sonunda, onunla yaptığı paylaşımları yanlış değerlendirdiğinden dolayı yalnız kalıyor. Yalnız kaldığı için de hatasını anlıyor, özür diliyor ve gösteriyi birlikte yapıyorlar” ifadelerine yer verdi.

  • Ahşap oymacılığını yaşatmaya çalışıyor

    Ahşap oymacılığını yaşatmaya çalışıyor

    Türkiye’de kaybolan meslekler arasında yer alan Ahşap Oymacılığı Sanatını (Kündekari) Mersin’in Tarsus ilçesinde kendi imkanları ile yaşatmaya çalışan “Ahşap Oymacılığı Sanatı” ustası Nezihi Ünal Demirtaş yaptığı eserler ile göz doldururken, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini gelecek nesillere aktarmak istiyor.

    Kültür Bakanlığı Devlet Sanatkarı-Ahşap Oyma Ürünleri Ustası Nezihi Ünal Demirtaş’ın ahşaba hayat verdiği işyerinde, el emeğinin bir sanatçının tezgahında eşsiz bir esere dönüştürüyor.
    Çocukluk yıllarından başladığı mesleğinin unutulmaya başlandığını belirten devlet sanatçısı Demirtaş, gençler artık kolay para kazanma yolunda olduğunu söyledi.

    46 yıldır bu mesleği büyük bir aşkla yürüttüğünü ifade eden Demirtaş, “1970 yılında babamın memuriyetinden dolayı İstanbul’a taşındık. Ben ilkokulu bitirdikten sonra hiç okuma şevkim yoktur içimde. Bizim bir komşumuz vardı, Ermeni ustasının yanında yetişmiş ahşap oyma işini yapan İsmet ağabey. Onun yanında çalışmaya başladım. 3 aylık bir çıraklık hayatım var. Daha sonra ben oyma yapacağım dedim, bana güldüler, sonuçta muvaffak oldum. Arkasında 15 yaşına geldiğimde babama ‘bize bir dükkan aç’ dedim, babam ‘tamam oğlum sana güveniyorum’ ilk dükkanımı İstanbul’da açtım” dedi.

    İlk hediyesini kaynanasına yaptığını ifade eden Demirtaş, “1985 yılında ayna çerçevesini nişanlı olduğum dönemde kaynanama ev hediyesi olarak getirdim. 1979 yılında bu güne kadar bu sanatı en iyi şekilde icra etmeye başladım. Ahşap sanatı içimize, ruhumuza işlemiştir. Ahşabı işlemek, ona şekil vermek, karşısında durarak nasıl yön verdiğimizi hissederek yaptığımız için, bu mesleğin aşığıyım. Bu mesleği 45-46 yıldır icra ediyorum. 1995 yılında memleketim Tarsus’a dönüş yaptım. Tarsus’ta bu sanatı da tanıtma imkanım oldu. 35’e yakın Mersin, Adana Ankara ve Bursa gibi illerde camilerde mihrap, minber ve kürsü çalışması yaptım. Oğlumla birlikte hat sanatını irca etmeye çalışıyoruz. Milletimizin beğenisine sunuyoruz” ifadesini kullandı.

    Bu sanatın yok olmasını istemiyorum
    Türkiye’de bu mesleği yapan sayılı ustaların kaldığını belirten Demirtaş “Ben yaklaşık 10 yıl öncesi devlet sanatçısı kimliğini aldım. En üzüldüğüm nokta yarın bu sanat, bu meslek bizlerden sonra bitecek diye üzüntüm var. Hiçbir gencimiz bu sanata yönelmiyor, yani herkes rahat bir kazanç elde etmenin yoluna gidiyor. Benim devlet büyüklerinden, kamu kuruluşlarından bu sanatı işlevini daha da hareketlendirmek için, birer kurs niteliğinden, yani gençlerimizin bu telefon illetinden, farklı bilgisayarında oyunlarından kurtararak, hem görselliği de onlara yaşatarak ahşabın dokunuşuyla icraatını yaparak, onlarla beraber bunu yaşatmak için büyük özveri bekliyorum.

    Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından her ay bana 4 okul öğrencileri gönderiliyor. Bu çocuklara tezgahın başında işin nasıl yapıldığını, bu işin hazzını almalarında en büyük haz alıyorum. İnşallah gelecek nesillere bu sanatı yaşatmak için çok büyük ümit umuyorum. Devlet büyüklerinin biraz daha eğilmesini istiyorum” dedi.

    10 Kasım’a özel işleme yaptığını kaydeden Demirtaş, “10 Kasım Atamızın ebediyete uğradığımız anısına bu günde atamızın portesini yaparak evimizin, ofisimizin bir köşesinde atamızı yad ediyorsak ne mutlu bana” dedi.
    Çocuklara yönelik çalışma yaptığını altını çizen Nezihi Ünal Demirtaş, “Yapmış olduğum hat çalışmaların dışında çocuklarımızı ahşapla haşır neşir olması amacıyla ellerinden cep telefonunu düşürmek amacıyla ağaçtan yapılmış araba, yap boz şeklinde oyuncuklar da yapıyoruz. Ben bu mesleğin yok olmasını istemiyorum” şeklinde konuştu.

  • İmza gününde sevenleriyle buluştu

    İmza gününde sevenleriyle buluştu

    Yazar Piraye Erdoğan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda ikinci kitabı Can Borcu ile okurlarıyla buluştu. Kitap imzalatmaya gelen vatandaşlar fuar alanında uzun kuyruklar oluşturdu. Piraye Erdoğan, “3 sendir yazıyorum bu kitabı. Şuan imzalarken kendim bile hala inanmaya çalışıyorum. Müthiş bir his çok mutluyum” dedi.

    Yazar Piraye Erdoğan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda ikinci kitabı Can Borcu ile okurlarıyla buluştu. Kitap imzalatmaya gelen vatandaşlar fuar alanında uzun kuyruklar oluşturdu. Sevenlerinin ilgisiyle karşılaşan Piraye Erdoğan kitap imzalatmaya gelenlerle sohbet edip, hatıra fotoğrafı çektirdi. Piraye Erdoğan, 2019 yılında çıkardığı Seyir isimli kitabıyla geniş okur kitlesine ulaştı. Geçtiğimiz ay çıkardığı Can Borcu isimli ikinci kitabı da çok okunanlar arasında yerini aldı. Her kitapseverin kendinden bir şeyler bulacağı romanlarıyla insanlara ufuk açıcı bir değişim vadediyor.

    “Müthiş bir his çok mutluyum”
    Kitabı 3 senedir yazdığını ve imzalarken çok heyecanlandığını ifade eden Piraye Erdoğan, “Çok heyecanlıyım. 3 sendir yazıyorum bu kitabı. Şuan imzalarken kendim bile hala inanmaya çalışıyorum. Müthiş bir his çok mutluyum. Şuana kadar ki geri dönüşler çok çok iyi. O yüzden çok şükür diyorum. 3, 7 yaş arası yaşadığımız bu zihne düşme ve onun sonucu ortaya çıkan sahte kimlikten sıyrılıp kendi gerçeğimize yürümeye başlamıştık biz ilk kitapla. Şimdi orada devam ediyoruz.

    Çünkü o kendi gerçeğimize yürümenin bizi getirdiği bir gerçek kimliğimiz var. Bizim miracı yaşaya bilmemiz ancak yaradılışımızın özelliklerini ortaya koyarak. Bunu yine kendi kurguladığım kahramanlar dünyasında anlatıyorum. Kendimizi gerçek kılmak, kendimizi gerçekleştirmek o sahte kimlikten kurtulup kendimizi gerçekleştirmek üzerine bu kitap” diye konuştu.

    “Kendi küçükken inandığımız hikayeler üzerinden hayatlarımızı heba ediyoruz”
    Okurlarına seslenen Piraye Erdoğan, “Okurlarıma her zaman şunu söylemek istiyorum; size verilmiş olan emanete sahip çıkın. Hayatlarımızı heba ediyoruz. Kendi küçükken inandığımız hikayeler üzerinden hayatlarımızı heba ediyoruz. Lütfen var oluşunuzun sorumluluğuna sahip çıkın. Kendi gerçeğinize gelin. Kendinize dönün. Ben bir insanın nerden nereye ve daha nerelere varabileceğini kendi yaşamımda gördüm. Hani hep derler ya ‘vaktinizi boşa harcamayın burada’ hakikaten çok doğruymuş. Vaktimizi boşa harcamayalım” dedi.

    “Bu kitabını büyük bir heyecanla bekliyordum”
    Heyecanlı olduğunu belirten Melike Çağlarım, “Piraye hanım benim hayatımda önemli bir değişime nokta attı. Bu kitabını büyük bir heyecanla bekliyordum. Onu göreceğim için çok heyecanlıyım ve çok mutluyum. Benim için çok önemli” diye konuştu.
    Berna Öztürk ise “Piraye hanımı çok seviyorum. kitabını severek okudum. Şimdi Can Borcu’nu okumayı bekliyorum. Kendisiyle göz göze gelmeye çok ihtiyacım var. Merakla bekliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Antika pazarında 1850 yapım daktilo

    Antika pazarında 1850 yapım daktilo

    Eskişehir’de 50 yıldır antikacılık yapan Ahmet Yaman, 1850 yapımı Alman daktilosunun elindeki en değerli ürün olduğunu belirtti.
    Daktilonun hâlâ çalışır halde olduğunu dile getiren 72 yaşındaki Yaman, ürünün kendisini çok heyecanlandırdığını ifade etti. Daktilonun beklediği değeri görene kadar satmayacağını belirten Yaman, “1850 Alman Mignon markası adı altında yapılan ilk tek tuş daktilosu. Ben ilk günkü gibi çok temiz bakıyorum, şu anda çalışır vasiyette. Vatandaşların daktiloya ilgisi çok yüksek. Böyle antika ürünlerine sahip olmak her zaman karşılaşacağımız bir durum değil. Bu benim için büyük bir fırsattı. Çok güzel bir ürün, beni çok heyecanlandırıyor ve sevdiğim ürünler arasında yer alıyor. Daktilonun fiyatı 20 bin TL. Ürünün talibi çok fazla ama ben satmıyorum. Çünkü normal değeri benim için bu değil. Değerini bulmadan da satmayı düşünmüyorum” dedi.

  • Türbe Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği açılışı

    Türbe Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği açılışı

    Kütahya’nın Hisarcık ilçesi Şeyhler köyünde kurulan Turabi Haksız Hasan Türbesi Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği açılışı gerçekleştirildi.
    Dernek açılışı İlçe Müftüsü Sebahattin Akyol’un yaptığı duanın ardından Kaymakam Muhammet Samet Bahar ve Belediye Başkanı Mustafa Demirtaş tarafından yapıldı. Dernek Başkanı Bayram Dağ, derneğin kuruluş amacının geçmişten aldıkları türbedarlık görevini, gelenek ve görenekleri gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu söyledi.

    Derneğin çalışma alanları hakkında açıklamalarda bulunan Başkan Dağ, “Dernek olarak Türabi Haksız Hasan Türbesinin yıllık hayırlarını, kültürel şenliklerini tüm köy halkımızın katılımı ve işbirliğiyle planlayıp yapacağız. İhtiyaç sahibi öğrencilerimize burs vereceğiz. Köyümüzde Türabi Haksız Hasan Dedelerimizin adına yasal izinlerimizi alarak su arama, sondaj yaptırma, çeşme yaptırma çalışmalarımızla canlı cansız tüm doğadaki varlıklara ve halkımıza su konusunda hizmet yapacağız.

    Köylülerimizin bulunduğu tüm şehirlerde birlik şenlikleri düzenleyecek, köylülerimizin birbiriyle kaynaşmasını, gelenek ve göreneklerimizin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacağız. Bakanlıklarla protokoller imzalayacak eğitim öğretim anlamında panel, sempozyum gibi faaliyetlerde bulunmayı planlıyoruz” dedi.