Kategori: Kültür Sanat

  • Ahşap boyama teknikleri tanıtıldı

    Ahşap boyama teknikleri tanıtıldı

    Düzce Üniversitesi Düzce Meslek Yüksekokulu İç Mekan Tasarımı Programı tarafından öğrencilere pratik bilgi kazandırmak ve farklı disiplinlerden katılımcıları bir araya getirerek deneyim paylaşımını arttırmak amacıyla düzenlenen ‘Ahşap Boyama Teknikleri’ başlıklı workshop etkinliği gerçekleştirildi.

    Düzce Meslek Yüksekokulu İç Mekan Tasarımı Atölyesinde etkinliğe, İç Mekan Tasarımı Programı öğrencilerin yanı sıra birçok farklı disiplinden öğrenci ve izleyici de katılım sağladı. Eğitmen Nagihan Akdoğan öncülüğünde gerçekleştirilen workshop etkinliğinde; eskitme, rölyef, dekupe ve çatlatma gibi çeşitli ahşap boyama teknikleri tanıtıldı.

    Ahşap boyama tekniklerinin uygulamalı bir şekilde anlatıldığı workshop etkinliği boyunca, katılımcılar farklı teknikleri deneyimle fırsatı bulurken, kendi becerilerini de geliştirme şansı yakaladılar. Eğitmen Nagihan Akdoğan’ın rehberliğinde iç mekan tasarımında ahşap boyamanın önemine dikkat çeken workshop katılımcılar için ilham verici bir deneyim oldu.

  • Film karakterleri hayat buldu

    Film karakterleri hayat buldu

    Konya’da üniversite öğrencilerinin kostüm giyip makyaj yaparak film karakterlerini canlandırdığı canlı sergi ilgi çekti.
    Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencileri tarafından Alaaddin Keykubat Kampüsü’nde canlı sergi düzenlendi. Düzenlenen canlı sergide öğrenciler, uzun hazırlık süreci sonrası kostüm ve makyajlarıyla seçtikleri film karakterine benzedi. Oluşturulan sergi diğer öğrenciler tarafından ilgiyle karşılandı. Canlı serginin hedefinin sosyalleşme olduğunu belirten öğrenciler, sanatı ve edebiyatı insanlara bu şekilde aktarmak istediklerini ifade etti.

    “Sergimizde aslında bir yandan sosyalleşme bir yandan da sanatı ve edebiyatı insanlara aktarma hedefimiz var”
    Serginin düzenlenmesine başkanlık eden Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü 2. sınıf öğrencisi Hüseyin Akçay sergiye uzun süre hazırlandıklarını ifade ederek, “Sergideki amacımız, insanlara edebiyat ve sanatı aşılamaktır. Sergiyi düzenlemek için evrelerimiz var.

    Provalardan geçiyoruz. Replik ve karakter seçiyoruz. Bu insanların o karaktere uygun olup olmadığına bakıyoruz. Makyajların ardından da böyle bir görsel şölen oluşturuyoruz. Toplam 19 kişilik bir ekibiz. Bu sergimizde aslında bir yandan sosyalleşme bir yandan da sanatı ve edebiyatı insanlara aktarma hedefimiz var” dedi.
    İlk görüşte yadırgandıklarını ifade eden Akçay, “İlk görenler ilk başlarda yadırgıyor. ‘Bunlar ne yapıyor’ tarzında sorular soruyorlar. Sonrasında film ve eserler olduğu için hemen anlıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Herkes çok beğeniyor”
    Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü 3. sınıf öğrencisi Ezgi Tuğçe Gök, “Sergimizde dizi ve film karakterlerini canlandırıyoruz. Bu sergideki amacım ise; hem edebiyat hem sanat açısından kendime ve arkadaşlarıma bir şeyler katabilmek” şeklinde konuştu.

  • Atatürk, sevdiği şarkılarla anılacak

    Atatürk, sevdiği şarkılarla anılacak

    Denizli Büyükşehir Belediyesi, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. yıldönümü dolayısıyla özel bir anma programı düzenleyecek. Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde 10 Kasım saat 20.30’da başlayacak programda 145 kişilik koro Ulu Önder’in sevdiği şarkıları seslendirecek.

    Denizli Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. yılı dolayısıyla özel bir programa imza atacak. Cumhuriyet’in 101. kuruluş yıldönümünü birçok etkinlikle kutlayan Denizli Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. Yıldönümünü için de özel bir anma programı düzenleyecek. Büyükşehir Belediyesi bu kapsamda 10 Kasım Pazar günü saat 20.30’da Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde “Türk Sanat Müziği” konseri ile Ulu Önder’i sevdiği şarkılarla anacak.

    Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Türk Sanat Müziği Korosu Şefi Ahmet Nuri Çağdaş’ın yöneteceği konserde 145 kişilik koro Büyük Önder Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendirecek. Anma programına tüm Denizlililerin davetli olduğu

  • 45 yeni mezar gün yüzüne çıkarıldı

    45 yeni mezar gün yüzüne çıkarıldı

    Anadolu’nun en büyük Türk İslam mezarlıklarından biri olan Gevaş Selçuklu Mezarlığı’nda başlatılan kazı ve restorasyon çalışmalarıyla 100 mezar taşı restore edilirken, 45 yeni mezar da gün yüzüne çıkarıldı.
    Ortaçağ Dönemine ait Anadolu’nun en büyük Türk İslam mezarlığından biri olan ve yaklaşık 50 bin metrekarelik bir alanı kaplayan Gevaş Selçuklu Mezarlığı’nda bugüne dek tespit edilen mezar taşlarının sayısı 750’yi buluyor. Birçoğu 14. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen mezarlıktaki mezar taşları ise Ahlat mezar taşlarından farklı olarak ‘beyaz kalker’ taşından yapıldı.

    Türk tarihi ve sanatı açısından büyük bir öneme sahip olan mezarlıkta bulunan şahide ve sandukaların tüm yönleriyle gün yüzüne çıkarılması ve hak ettiği değere kavuşturulması amacıyla 3 yıl önce restorasyon çalışmaları başlatıldı. Van Müzesi başkanlığında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Çalış’ın bilimsel danışmanlığında yürütülen kazılarda, alanında uzman 25 kişilik ekip görev alıyor.
    Alanda şu ana kadar yürütülen çalışmada, tahrip olan 100 mezar taşı restore edilirken, şahideli (baş ve ayak kısmında üzerinde yazı ve süslemelerin yer aldığı dikili taşın bulunduğu mezar) ile şahidesiz (baş ve ayak kısmında dikili taş olmayan mezar) 45 mezar ortaya çıkarıldı.

    “Taşları adeta esaret altından kurtardık”
    Konuya ilişkin konuşan Van YYÜ Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Çalış, Gevaş Selçuklu Mezarlığı’nda üç dönemdir kazı ve restorasyon çalışması sürdürdüklerini belirtti. Alanda şu ana kadar tahrip olan 100 mezar taşının blokaj işlemlerinin tamamlandığını ifade eden Doç. Dr. Çalış, “Mezar taşları tamamen eğrilmiş, kırılmış ve toprağa gömülüyken bunların tekrar ayağa kaldırması oldukça önemlidir. Yine aynı şekilde bu ayağa kaldırılan taşlar üzerinde ikinci bir işlem olarak liken temizliği yapıldı. Liken, taş yüzeyinde biyolojik bir bozulma oluşturan tabakadır. Taşların yüzeyini bu tabakadan arındırarak adeta onları esaretten kurtardık” dedi.

    “Melik İzzeddin Şir’in oğlu Cafer’in mezarı bulundu”
    Mezar taşlarının kitabelerini çözümlerken Melik İzzeddin Şir’in oğlu Cafer’e ait bir mezar taşını tespit ettiklerini ve bu keşfin çalışmalar açısından çok önemli olduğunu dile getiren Çalış, “Bu tespit bizim için çok önemliydi. Mezar taşlarına baktığımızda dikkat çeken bir başka nokta da, o dönemde insanların ölülerine ne kadar büyük bir saygı gösterdiğidir. Mezarların bir yanında muhteşem Artos Dağları, diğer yanında ise Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün kıyısında bu mezarlığın kurulması o dönemde insanların ölülerine ve büyüklerine ne kadar değer verdiğini gösteriyor” diye konuştu.

    “Topraktan tarih fışkırdı”
    Yapılan çalışmalarda 45 mezar taşını tamamen toprak altından gün yüzüne çıkarıldığını belirten Çalış, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Mecazen ‘Topraktan tarih fışkırdı’ derler. Ama bizim burada kelimenin tam anlamıyla topraktan tarihin fışkırdığını gördük. Bu açıdan toprak altından çıkarılan yaklaşık 45 mezar taşı bizim için oldukça önemli bir bulgu olmuştur. Van Valisi Ozan Balcı başta olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Van Kültür Turizm İl Müdürlüğü ve Van Müze Müdürlüğünün katkılarıyla bu mezarlığın tekrar ayağa kaldırmanın mutluluğunu ve gururunu yaşamaktayız.”

  • Lösemili Çocuklar Haftası’nda tiyatro gösterisi

    Lösemili Çocuklar Haftası’nda tiyatro gösterisi

    VM Medical Park Samsun Hastanesi’nde lösemili hastalar ve kemik iliği ve nakil ünitesinde tedavi gören çocuklar için düzenlenen etkinlikte, çocuklar için “Okumaz Yazmaz Krallığı” isimli tiyatro oyunu sahne aldı.
    Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında, VM Medical Park Samsun Hastanesi, lösemili hastalar ve kemik iliği ve nakil ünitesinde tedavi gören çocuklar için anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında “Okumaz Yazmaz Krallığı” isimli tiyatro oyunu, Cumhur Kocaoğlu ve ekibi tarafından VM Medical Park Samsun Hastanesi Beyaz Toplantı Salonu’nda sahnelendi.

    Oyun çocukların ilgisini çekti
    Tiyatro gösterisi, çocuklara moral aşılamak ve hastane ortamında farklı bir deneyim sunmak amacıyla gerçekleştirildi. Öykü adında bir masal anlatıcısının krallığa gelişiyle değişen bir ülkenin hikâyesini anlatan oyun, çocukların büyük ilgisini çekti. Oyun boyunca renkli sahneler ve etkileyici performanslar, minik kahramanların yüzlerinde gülümseme oluşturdu. Etkinlik, çocukların moral ve motivasyonlarını yükseltmenin yanı sıra, toplumda lösemi konusunda farkındalık oluşturma amacını da taşıdı.

    “Mutlu olmak için bir gülüş yeter dedik”
    Etkinlikte konuşan Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Davut Albayrak, “2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası’nda lösemi tedavisi olan çocuklarımızı sevindirmek ve onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek istedik. Lösemi tedavi edilebilir ve şifa oranı yüksek bir hastalıktır. Tanının konulması sonrası, hastanın takip ve tedavinin düzenli alınması imkânını sağlayacak, ailenin ve çocuğun rahat iletişim kurabileceği bir çocuk hematoloji bölümünde tedavinin yürütülmesi önemlidir.

    Biz hastalarımızın hastaneye uyumunu ve isteyerek gelmelerini sağlamak için bu yıl lösemili çocuklar haftasını bir tiyatro oyunu ile kutladık. Tiyatro grubunun hastanemizde oynadığı oyuna çocuklarımız “Her masal bir umut, her çocuk bir kahraman” sloganı ile oyunculara cevaplar vererek, hayatın içinde imiş gibi katıldılar. Bu hem bizi hem hastaları hem de anne babalarını mutlu etti. Mutlu olmak için bir gülüş yeter dedik. Sağlıklı nice güzel günlere” dedi.

    “Moral etkinlikleri tedavi sürecine olumlu katkı sağlıyor”
    Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Dr. Mustafa Bilici ise bu tür etkinliklerin tedavi süreçlerine olumlu katkı sağladığını ve çocukların umutla geleceğe bakmalarına yardımcı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
    “Çocukluk çağı lösemisinde hastalar halsizlik, ateş, enfeksiyonlar, kemik ağrıları, solukluk, vücutta morarma, lenf bezlerinde büyüme ve karaciğerde/dalakta büyüme gibi şikâyetlerle doktora başvururlar.

    İlk inceleme olarak yapılan tam kan sayımında düşüklük ya da yükseklikler (lökositoz, lökopeni, anemi, trombositopeni) ile lösemiden şüphelenilir, ileri incelemeler (kemik iliği aspirasyonu) ile tanı konulur. Lösemi tedavisi için dünyada ortak çalışmalar sonucunda protokoller geliştirilmiştir ve kemoterapi ile tedavi edilmektedir. İlk 6-7 ay yoğun kemoterapi verildikten sonra, 2 yıla kadar kemoterapi devam etmektedir. Ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde tedavi başarısı yaklaşık yüzde 90 oranında sağlanabilmektedir.

    Maalesef bazı hastalar tedaviye yanıtsız olabilmekte ve kemik iliği nakil tedavisi gerekebilmektedir. Bir hastanın lösemi tanısı alması demek, bir ailenin bu yolculuğa çıkması demektir. Ailenin hayat planları ertelenebilmekte, hastalık ile birlikte yaşamayı öğrenmekteler. Bu süreçte hastalarımızın ve ailelerimizin yanlarında olduğumuzu bilmelerini, hissetmelerini sağlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasında ‘Her masal bir umut, her çocuk bir kahraman’ tiyatro gösterisi ile farkındalık oluşturmak istedik. Etkinlikte çocuk hastalarımız ve ailelerinin mutluluklarını görmek çok güzeldi.”

  • Taş köprü restore edilecek

    Taş köprü restore edilecek

    Ordu’nun Ünye ilçesinin Gölevi Mahallesi’nde yürütülen yol çalışmaları sırasında bulunan kesme taş köprü restore edilecek.
    Osmanlı tarihi kaynaklarına göre kitabesi ve bezemesi bulunmayan, tek basık kemerli, yaklaşık 4.7 metre genişliğinde, 8 metre uzunluğunda olan ve 1864 yılında inşa edildiği belirlenen kesme taş köprü 2018 yılında Ünye Gölevi Mahallesi Sinan Dede Caddesi’nde yapılan derebaks çalışması sırasında gün yüzüne çıkartıldı.
    Rölöve çalışmasının ardından numaralandırılması yapılarak taşları sökülen taş köprünün Ordu Büyükşehir Belediyesi ve Ordu Valiliği YİKOB ortaklığında restorasyonunun yapılmasının ardından Çamlık mesire alanına yerleştirilecek.

  • 8 yılda 1 milyon ziyaretçi

    8 yılda 1 milyon ziyaretçi

    Kağıt üretim sürecinde kullanılan makine ve teçhizatların sergilendiği Seka Kâğıt Müzesi’ni 2016’dan bu yana 1 milyon 11 bin 787 kişi ziyaret etti.
    Temeli 1934 yılında atılan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sanayi kuruluşlarından SEKA Kağıt Fabrikası, restore edilmesinin ardından 2016’da müze olarak hizmete açıldı. Kağıt üretim sürecinde kullanılan makine ve teçhizatların sergilendiği müze, 8’inci yılını özel bir programla kutladı.
    Programda “Hikayelerin Dönüştüğü An: Sayfalardan Gerçeğe” adlı sergi açılışı da gerçekleştirildi. Sergi, izleyicilere bir çocuk kitabı okumanın dışında kitabın dünyasına aktif şekilde katılma imkanı sunuyor. Ses, hareketler ve dokunmatik etkileşim sağlayan sergi, eğlenerek öğrenmenin gücünü yansıtıyor.
    Ayrıca, 12 bin 345 metrekare büyüklüğe sahip müze, 18 salonu, 115 vitrin, 443 belge, 337 objesiyle yurt içi ve yurt dışından ziyaretçilerini ağırlıyor. Müzeyi açıldığı 6 Kasım 2016’dan bu yılın ekim ayı sonuna kadar 1 milyon 11 bin 787 ziyaretçi gezdi. El yapımı kağıt, kağıt sanatları, sanat ve ahşap atölyeleri de 45 bin 678 kişiye hizmet verdi. Ayrıca müze 36 süreli sergiye ev sahipliği yaptı.

  • Karabağ zaferine özel etkinlik

    Karabağ zaferine özel etkinlik

    Azerbaycanlı ressam Pervana Aliyeva’nın ‘Keçiören’in Renklerinde Azerbaycan’ adlı resim sergisi, Keçiören Belediyesi Estergon Türk Kültür Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
    Keçiören Belediyesi ve Azerbaycan Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı iş birliğinde Karabağ’ın Zafer Günü dolayısıyla Estergon Türk Kültür Merkezi’nde resim sergisi açıldı. Azerbaycanlı ressam Pervana Aliyeva’nın ‘Altın çember’ temalı ‘Keçiören’in Renklerinde Azerbaycan’ adlı resim sergisi, sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sanatçının bireysel çalışmalarının yanı sıra Azerbaycan kültürünü yansıtan çalışmalarının da yer aldığı serginin açılışında, iki ülke arasındaki dostluğu ve kültürel bağları güçlendirme mesajı verildi.

    “Azerbaycan ile ortak tarihimiz, ortak kültürümüz var”
    Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Atila Zorlu, iki ülke arasındaki dostluk, tarih ve kültürel bağları vurgulayarak, “Azerbaycan deyince aklımıza ilk gelen söz ‘iki devlet, tek millet’ ifadesidir. Azerbaycan ile ortak tarihimiz, ortak kültürümüz var. Karabağ’ın kurtuluşunun dördüncü yıl dönümünü kutluyorum. Keçiören Belediyesi olarak bütün Türk dünyası yetkililerinin projelerini kendi projemiz gibi görüyoruz. Yapacağımız çalışmalarla birliğimizi daha da güçlendireceğiz” dedi.

    “Türkiye’nin desteği unutulmaz”
    Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinde yaşadığı zorlukları dile getiren Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşat Memmedov, “Biz bağımsızlık mücadelemizde çok zor dönemlerden geçtik, çok büyük hüzünlerle karşılaştık. Topraklarımız işgal altında kaldı, vatandaşlarımız hayatlarını kaybetti. Bu yaşananlar sırasında kimin dost olduğunu iyi tanıdık. Türkiye’nin desteği unutulmaz. Bugün Karabağ’ın kurtuluşu olan bu özel günde bizleri buluşturan Keçiören Belediyesine ve sanatçımız Pervana Aliyeva’ya çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
    Ressam Parvana Aliyeva, eserlerini Azerbaycan için özel bir gün olan Karabağ Zafer Günü’nde sanatseverlerle buluşturan Keçiören Belediyesine teşekkür etti.

    Azerbaycan kültürünü ve tarihini sanatsal bir bakış açısıyla yansıtan sergideki birbirinden güzel eserleri görmek isteyenler, 11 Kasım’a kadar sergiyi ücretsiz ziyaret edebilecek. Programa Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Atila Zorlu, Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşat Memmedov, Azerbaycan Kültür Merkezi Başkanı Samir Abbasov, Kazakistan’ın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Dinara İzanova, Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Mehmet Kutluhan Yayçılı ve büyükelçilik yetkilileri katıldı.

  • 30 eserin bulunduğu sergi, kapılarını açtı

    30 eserin bulunduğu sergi, kapılarını açtı

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi OSM’de ünlü reprodüksiyon sanatçısı Sağnem Türedi’nin 30 eserden oluşan Reprodüksiyon Resim Sergisi’nin kapılarını sanatseverlere açtı. Farklı dönem klasik eserlerin yer aldığı sergi ilk günden büyük ilgi gördü. 19 Kasım Salı gününe kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek.
    Sakarya Büyükşehir Belediyesi, sanatı ve sanatçıyı destekleyen çalışmalarıyla şehrin sanat yaşamına değer katmaya devam ediyor. Sanatseverlerin buluşma noktası haline gelen Ofis Sanat Merkezi (OSM), şehri sanatın kalbine dönüştüren etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Son organizasyon ise reprodüksiyon sanatçısı Sağnem Türedi’nin oluşturduğu büyüleyici sergi oldu.

    Klasik dönemlerden izler taşıyan 30 eserin bulunduğu sergi OSM’de ziyaretçilere kapılarını açtı. Sanatın ölümsüz eserleri, ilk günden sanat dostlarından yoğun ilgi gördü. Reprodüksiyon ile günümüz yaşamı arasındaki bağları güçlendirmeyi hedefleyen sergi “Sanatın zamansız gücü yeniden hissediliyor” sloganıyla ön plana çıktı. Sağnem Türedi’nin sanatını konuşturduğu sergi 19 Kasım Salı günü tarihine kadar Sakarya Büyükşehir Belediyesi Ofis Sanat Merkezi’nde ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. Büyükşehir, tüm sanatseverleri bu eşsiz sergiyi incelemeye davet etti.

  • Gençler edebiyat yolculuğuna çıktı

    Gençler edebiyat yolculuğuna çıktı

    Sakarya Büyükşehir Akademi’de Yazarlık Atölyesi’nin son dersinde gençlerle buluşan edebiyatçı Güray Süngü, yazı yeteneğini geliştirmek için öneriler verirken ‘Kalemi vücudunuzun bir parçası olarak taşıyın’ vurgusu yaparak, “Yazmak, sadece bir ilham meselesi değil, hayatın her anında gözlem yapmak, düşünmek ve hissetmekle beslenen bir süreçtir” ifadelerine yer verdi.
    Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’nın düzenlediği Büyükşehir Akademi’de dersler devam ediyor. Yazarlık atölyesi dersinde katılımcılar Yazar Güray Süngü’nün rehberliğinde edebiyat yolculuğuna çıktı.

    Süngü, gençlere yazarlığın gözlem, düşünme ve hissetme ile beslenen bir süreç olduğunu anlatırken, bir meslek olmadığına değindi. Eğitimci ve edebiyatçı Süngü, inatçıların bıkmadan usanmadan bir şeyler yazıp, yazılan denemelerinde keşfedilmesi için zamanını beklemesi gerektiğini ifade etti.

    Güray Süngü, yazarlığın bir ilham meselesi olduğunu söyleyerek kalemin yazarın ruhunda taşınması gerektiğini vurguladı ve “Kalem taşıyın, o artık sizin bir parçanız olsun” diyerek aklımıza gelen fikirlerin kaçırılmaması gerektiğine değindi. Süngü, “Sanal alemde kaybolmamak için not alın, biriken fikirler yazarın gücüdür” sözleriyle not almanın önemine değindi.
    “Kitap taşımak, beyaz giymek gibidir” diyen Süngü, bu basit alışkanlığın bile yazarlık yolculuğunda önemli bir rol oynadığını belirterek, “Kitaplar sadece hikaye değil, düşünce ve bakış açısı sunar, iyi bir kitap insana derinlik katar. Her dil kendine özgü bir dünya sunar ve bu çeşitlilik hayranlık vericidir Dil bizim mirasımız; onu iyi kullanmak yazarlığın özüdür” şeklinde konuştu. Süngü, ders sonunda öğrencilerin sorularını cevapladı.