Kategori: Kültür Sanat

  • Bursa’da kukla ve gölge oyunu şöleni

    Bursa’da kukla ve gölge oyunu şöleni

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla UNIMA Türkiye Millî Merkezi’nin sanatsal desteği ile organize edilen 20. Uluslararası Bursa Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali’nin açılış töreninde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanvekili Fethi Yıldız, festivalin geleneksel kültürün yaşatılmasında ve gelecek nesillere aktarılmasındaki önemini vurguladı. Dünya genelinde çocukların, çocukluklarını yaşayamadıkları bir süreçten geçildiğini belirten Yıldız, “Çocuklarımızın akranla değil, ekranla büyüdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Ve görüyoruz ki 0- 4 yaş arası ekrana bağımlı çocuklarda otizmle ilgili belirtiler başlamış. Büyükşehir Belediyesi olarak ana kucaklarından başlayıp evde bakıma kadar hizmetlerle 7’den 70’e herkese dokunmaya çalışıyoruz. Ben hiçbir beklentileri olmayıp, sponsorluklarıyla çocuklarımıza böyle bir ortam sağladıkları için tüm firmalarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

    Yıldız, çocukların rol modellerle kendilerini geliştirdiklerinin altını çizerek, toplumda göz önünde olan yönetici ve öğretmenlerin davranışlarına dikkat etmesi gerektiğinin altını çizdi.
    Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Başkanı Sadi Etkeser de açılışta yaptığı konuşmada, geçtiğimiz günlerde Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları festivalinde yaklaşık 6500 çocuk ve gencimizi tiyatro ile buluşturduklarını hatırlatarak, “Şimdide Bursa Uluslararası Karagöz Kukla Gölge Oyunları Festivalimizle 11-16 Aralık tarihleri arasında tekrar birlikteyiz. Festivalimizle, gelecek nesillerimize neler kazandırıyoruz. Yarının büyükleri sanatseveri topluma yetişkin bireyler olarak hazırlamanın yanı sıra, yeni neslimize özgüven duygusu aşılıyoruz. Gözlem yoluyla öğrenmeyi ve eleştirel düşünce yeteneğini kazanmalarına da katkı sağlıyoruz. En büyük amacımız, çocuk ve gençlerimizin toplumda sağlıklı, mutlu ve inisiyatif sahibi birey olmalarına katkı sağlamak” dedi.

    1993 yılından bu yana düzenlenen festivalin bu günlere ulaşmasını sağlayanlara da teşekkür eden Etkeser, “Ülkemizdeki profesyonel kukla ve gölge gruplarının yanı sıra 3 yabancı ülke ve 14 yerli ekibin katılacağı festivalimizin tamamı ücretsiz olarak çocuk ve gençlerimizle buluşacak. 39 gösteri, 3 atölye ve 1 söyleşi 1 sergi ile gerçekleşeceğimiz festivalimizdeki oyunlar, 6 gün boyunca Tayyare Kültür Merkezi, Setbaşı Şehir Kütüphanesi, Karagöz Müzesi, Down Town Eğlence Merkezi, Barış Manço Kültür Merkezi ve Podyum Sanat Mahal’de sahne alacak” diye konuştu.

    Sponsorlara teşekkür

    Etkeser, festivalle binlerce çocuk ve gencin kukla ve gölge oyunları ile buluşmasına katkı sağlayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile ana sponsor Downtown Alışveriş ve Yaşam Merkezi yansıra Harput Holding, Keskinoğlu, Royal Termal Otel, Bursa su, Kardalen Kestane Şekerleri ve Tunçsiper okullarına da sponsorluklarından dolayı teşekkür etti.

    ‘Bursa’nın değerleri UNESCO listesinde’

    Kültür ve Turizm İl Müdürü Dr. Kamil Özer, festivalin önemine dikkat çekerek, bu etkinliğin Karagöz’ün UNESCO somut olmayan kültürel miraslar arasına girdiğinin altını çizdi. Özer, Bursa’nın sahip olduğu özelliklerle dünyanın önemli turizm destinasyonları arasında yer aldığını, İznik’in de 2024’de UESCO listesine dahil olacağını hatırlattı. Özer, somut olan ve olmayan kültürel mirasın yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için bu festivallerin büyük önem taşıdığını da sözlerine ekledi.
    UNIMA Türkiye Millî Merkezi Başkanı Enis Ergün de, Cumhuriyetin 100. Yılını kutlarken, Türkiye Yüzyılı’nda geleneksel kültürel mirasın yaşatılmasında bu tür etkinlik ve festivallerin önemini vurguladı.

    Sponsorlara plaket

    Konuşmaların ardından katkılarından dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan İl Müdürü Dr. Kamil Özer’e, ana sponsor Downtown Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nden Bahadır Kahraman’a, Tunçsiper Okulları’ndan Esra Alkan’a, Kardelen Kestane Şekerleri’nden Ebru Aygün’e, Royal Termal’den Dünya Arslan’a, Keskinoğlu’ndan Tolga Yavuz’a, Bursa Su’dan İhsan Işık’a, Biletinial’dan Numan Çatmakaş’a katkılarından dolayı plaketleri Fethi Yıldız ve Sadi Etkeser tarafından verildi.

    ‘Karagöz’ün Irgandı Kahyalığı’ ile festivale start

    Konuşmaların ardından, Tayfun Özeren’in yazıp yönettiği ‘Karagöz’ün Irgandı Kahyalığı’ oyunu salonu dolduran çocuklar tarafından ilgiyle izlendi. Esprileriyle eğlendiren, verdiği öğütlere çocuklara dersler veren oyunu izleyen çocuklar, YÖRSAN’ın verdiği hediyelerle de unutulmaz bir gün yaşadı. Festivalin açılış öncesinde, 30 yıllık festival serüveninin anlatıldığı sergide büyük ilgi gördü. 11-16 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivale Azerbaycan, Özbekistan ve Kazakistan’ın yanı sıra Türkiye’den 14 gölge ve kukla sanatçı ekip yer alıyor. 8 farklı mekânda seyirciyle buluşacak festivalde 39 gösterim, 3 atölye, 1 söyleşi ve sergi etkinlikleri yer alacak.

  • Perre Antik Kent’te mezar kabartmaları bulundu

    Perre Antik Kent’te mezar kabartmaları bulundu

    Kommagene Uygarlığı’nın 5 büyük kentinden birisi olan Perre Antik Kentte bir taraftan kazı çalışmaları sürerken, diğer taraftan saha tarama çalışmaları yapılıyor. Antik kentin nekropol alan ve çarşı bölgelerinde yürütülen kazı ve temizleme çalışmalarında tarih gün yüzüne çıkarken, yeni objeler otaya çıkıyor.

    Nekropol alanda yürütülen kazı ve temizleme çalışmalarında ortaya çıkan kaya mezarların yanı sıra 80 hektarlık alanda ekipler tarama çalışması da yapıyor. Saha taramasında mezarların girişlerinde birbirinden ilginç kabartma ve süslemeler tespit ediliyor.

    Adıyaman Müze Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik, “Perre Antik Kent toplamda 80 hektarlık bir alandan oluşuyor. Çok geniş bir alan olduğu için kazılar belli bir noktada devam ediyor. Diğer alanlarda ise alan araştırması yapıyoruz. Bu alan araştırmalarında farklı objelerle karşılaşıyoruz. Bunlardan bir tanesi de alçak kabartma rölyefi olan kadın kabartmasıdır. Burada o dönemin kıyafetleriyle gösterilen, toga adı verilen kıyafetle gösterilen bir bayan kabartması var. Saçlar bukle şeklinde aşağıya, sağa ve sola sarkıtılmış. Ayrıca omuzlarda verilmiş. Bu alt tarafta da ayrıca yaklaşık 7-8 satırdan oluşan bir yazıt mevcut ama bu yazıtın bir kısmı tahrip olmuş. Bu mezar yapıların haricinde, alçak kabartmanın haricinde ayrıca alanda güneş kursu, hayat ağacı motifi ve girlant dediğimiz farklı süsleme şekilleriyle de karşılaşmaktayız. Alan çalışmasında tespit ettiğimiz bu mezar yapıları ve kabartma M.S. 2. yüzyıla denk gelmektedir” dedi.

  • Gemlik’te tiyatro gösterimlerine yoğun ilgi

    Gemlik’te tiyatro gösterimlerine yoğun ilgi

    Eskişehir Sui Generis Tiyatro Topluluğu tarafından sergilenen ve İkinci Dünya Savaşı dönemi, savaşta esir alınıp bir hücreye yiyeceksiz ve susuz bırakılan yedi Sovyet askerinin yaşam savaşı, Yüzbaşı Vukhov’un başından geçenler ve insani değerlerin yargılanması anlatılan yargı oyunu sahnelendi.

    Özgür Aksoy Tiyatro Günleri’nin ikinci gününde, Çek Sanat Tiyatrosu tarafından sahneye konulan şövalye hikayelerine meraklı Don Kişot’un gezgin bir şövalye olmaya karar vermesi, yaveri Sancho Panza ile yola çıkması ve hayalindeki aşkı kazanma isteği konu edildiği oyun sahneye konuldu.

    11 Aralık Pazartesi gününe kadar sürecek Tiyatro Günleri’nde 9 Aralık’ta Bursa Barosu Tiyatro Advacato’nun Rosenbergler ölmemeli, 10 Aralık’ta Ankara Barosu Oyun Atölyesi’nin Aslan Asker Shavyk, 11 Aralık’ta ise Gemlik Belediyesi Gösteri Sanatları Tiyatro Topluluğu tarafından Gerçek Kaybeden oyunu seyirciyle buluşacak.

  • Bağımlılık kısa film yarışmasının ödülleri verildi

    Bağımlılık kısa film yarışmasının ödülleri verildi

    BTÜ Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da düzenlenen etkinliğin açılışına Bursa Vali Vekili Hamdi Bolat, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa Vali Yardımcısı Şeref Aydın, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, protokol üyeleri, dernek temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

    Etkinliğin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Çağlar, bağımlılıkların başta gençler olmak üzere toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkilediğini söyledi. Bağımlılıkla mücadele konusunda Bursa’da önemli çalışmalar yürütüldüğünü kaydeden Çağlar, BTÜ’nün de bu anlamda çeşitli etkinliklere imza attığını söyledi. Çağlar, “Başta öğrencilerimiz olmak üzere tüm gençlere ve toplumun tamamına ulaşarak bağımlılıkları ve olumsuz etkilerini ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda Bursa Büyükşehir Belediyesi ile paydaş olarak bir dizi çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmalarımızdan biri olan Bağımlılık Temalı Kısa Film Yarışmamızın ödül töreninde sizlerle bir arada olmaktan çok mutluyuz” dedi.

    “Filmleriniz farkındalık oluşturacak”

    Düzenlenen etkinliğin sadece bir yarışma ya da sanatsal faaliyetten ibaret olmadığını vurgulayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bu, aynı zamanda gerçekten çağın en büyük sorunlarından bir tanesi olan uyuşturucu ile mücadele noktasında farkındalık oluşturmak amacıyla yapılmış bir etkinlik. Diliyorum ki sizin yaptığınız bu filmler bağımlılık adına farkındalık, aşama oluştursun. Medeni cesaretini ortaya koyan tüm arkadaşlarımızı kutluyorum” diye konuştu.

    “Bağımlılık toplumsal sorunlara yol açıyor”

    Bağımlılığın çağımızın en önemli sorunlarından bir tanesi olduğunu dile getiren Bursa Vali Vekili Hamdi Bolat, “Sadece alkol ve uyuşturucu gibi sağlık sorunlarına yol açan bağımlılıklar değil, toplumsal sorunlara yol açan diğer bağımlılıklar da hayatımızı her yönden etkiliyor. Toplumumuzun, ülkemizin, gençliğimizin bu sorundan kurtulması için devletimizle birlikte tüm kurumlarımız da büyük çaba sarf ediyor. Bunun güzel bir örneğini de düzenlenen Kısa Film Yarışması’yla Bursa’da görüyoruz. Emek veren herkesi kutluyorum” ifadelerini kullandı.

    Ödül alan filmler

    Konuşmaların ardından dereceye girenlere, protokol üyeleri tarafından ödülleri verildi. Yarışmada birinciliği ‘Bağımlılık’ filmiyle Ahmet Baha Coşkun alırken, 2’nci olan film ise Ayça Seymenoğlu Baş’ın ‘Boşluk’ filmi oldu. ‘Benim Canım’ filmiyle Ömer Bilal Aslan da üçüncülüğe layık görüldü. B4N filmiyle Beyza Yıldır, Kibrit filmiyle Fatma Zehra Sultan ve Sütlach filmiyle Ahmet Duvar mansiyon ödülü almaya hak kazandı.

  • ‘Tarla Kuşuydu Juliet’ dalya yapacak

    ‘Tarla Kuşuydu Juliet’ dalya yapacak

    2020-2021 tiyatro sezonunda, pandemi kuralları içinde seyirci ile buluşan Eprahim Kishon’un yazdığı, Ali Volkan Çetinkaya’nın yönettiği, muhteşem komedi oyunu “Tarla Kuşuydu Juliet”, 4 sezondur seyircinin yüksek ilgisiyle sahnelenmeye devam ediyor. Başrollerinde Ali Volkan Çetinkaya, Ecehan Şarman Çetinkaya, Nejat Orbay Sehlikoğlu, Kübra Tüzgün ve Akif Oktay’ın rol aldığı oyun, 9 Aralık Cumartesi günü AVP Sahnesindeki 100. temsiliyle ‘Dalya’ diyecek.

    Oyunun yönetmeni ve oyuncusu Ali Volkan Çetinkaya; “Şehrimiz insanlarının oyunumuza gösterdiği bu ilgiden dolayı çok teşekkür ediyorum. Bizi çok daha iyi oyunlar yapmak konusunda kamçılayan seyircimize sonsuz teşekkürler. 100. oyunumuz hepimize iyi gelsin” dedi.

  • Mozaik tablolar 600 dolardan satılıyor

    Mozaik tablolar 600 dolardan satılıyor

    Türkiye’nin güneyinde yer alan Suriye’de yaşanan iç savaş sonrası milyonlarca insan ülkemize göç etmişti. Savaş sonrası hayatları ve meslekleri değişen Suriye vatandaşları, Türkiye’de çeşitli meslek gruplarına yöneldiler. Savaş sonrası Hatay’ın Reyhanlı ilçesine göç eden resim öğretmeni Mehmed Eldeni de burada yeni bir yaşam kurdu. Sanat eserleri konusunda yetenekli olan Eldeni, Reyhanlı ilçesinde mozaik ürünleri konusunda kendini geliştirerek bu alanda tablolar üretmeye başladı. Başarısıyla ve eserleriyle takdir toplayan Eldeni, Türk ortağıyla birlikte işlerini geliştirerek namını ülke sınırlarının dışına taşıdı. Reyhanlı’da bulunan mozaik atölyesinde yaklaşık 30 çalışanı bulunan Eldeni’nin metrekaresini 600 dolardan sattığı tablolar; Amerika, Fransa, Almanya, Kanada ve Avustralya olmak üzere dünyanın dört bir yanına satıyor.

    “Daha çok uluslararası satış yapmaya çalışıyoruz”

    Ürünlerini daha çok yurt dışına sattığını ifade eden Eldeni, “2010 yılına kadar bu işi Suriye’de yaptık. Savaştan sonra 2011 yılında Türkiye’ye geldik. Burada bu işi yapmaya çalışıyoruz. Daha çok uluslararası satış yapmaya çalışıyoruz. Avrupa, Amerika, Arap ülkelerinde ve Türkiye’de alıcılarımız var. Amerika, Fransa, Almanya, Kanada ve Avustralya olmak üzere en çok satışımız bu ülkelere var. İnternet üzerinden satmaya çalışıyoruz. Dünyanın her tarafına satmaya çalışıyoruz. İnternet üzerinden pazarlama yapmaya çalışıyoruz” dedi.

    20 bin taş bulunan 1 metrekare eser 600 dolar

    Yurt dışına 600 dolardan satılan bir metrekare eserde yaklaşık 20 bin taş bulunduğunu belirten Eldeni, “Bizde 22 çalışan ustamız var, 5 kişi de kesim işleri yapıyor. Dokuma işlerini yapan kadınlar da var. Eserin yapımı büyüklüğüne göre, taşın inceliğine göre değişiyor. Kimisi 10 gün, kimisi 4 gün, kimisi 20 gün, 1 ayda ve 2 ayda yapılan eserler var. Yapılan eserin büyüklüğüne ve taşına göre yapım süresi değişiyor. Türkiye’de metresini dolar ile satıyoruz. Metrekaresini Türkiye’de 200 ile 400 dolar arasında satıyoruz. Dış ülkelere de 600 dolardan başlayan fiyatlarla satıyoruz. Bir metrekarede yaklaşık 20 bin taş bulunuyor. Taşın büyüklüğüne, küçüklüğüne göre de bu sayı değişebiliyor” ifadelerini kullandı.

    “21 tablo var, Amerika’ya gidecek”

    Atölye çalışanı Veli Engir, 21 tablonun Amerika’ya gönderilme aşamasında olduğunu belirterek, “Biz mozaik üzerine çalışıyoruz. 23 çalışanımız var. Şimdi bu mozaik hazır; 21 tablo var. Amerika’ya gidecek. 81 tablo da Filistin’e gidecek” dedi.

  • Elbistan Kelle Peyniri tescillendi

    Elbistan Kelle Peyniri tescillendi

    Yeni Kahramanmaraş vizyonu doğrultusunda paydaş kurum ve kuruluşlarla tüm alanlarda faaliyetlerini sürdüren Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, şehrin yöresel lezzetlerini ve geleneksel el sanatlarını koruyarak ulusal ve uluslararası arenada tanıtımını sağlamak için de tescil başvurularını sürdürüyor. Son olarak Ekim ayında tescil ettirilen Kahramanmaraş Bertiz Kabarcık Üzümü’nün ardından şimdi de Elbistan Kelle Peyniri’nin coğrafi işaret tescili alındı.

    Kendine özgü üretim metoduyla Elbistan Kelle Peyniri; KSÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü ile Elbistan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün destekleriyle Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan başvurunun ardından Türk Patent ve Marka Kurumunca hazırlanan 162 Sayılı Resmi Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adı Bülteni’nde yayımlanarak şehrin 27. tescilli ürünü olarak yerini aldı.

    Mahalle, Tarım ve Hayvancılık Dairesi Başkanlığından yapılan açıklamada; “Yöresel lezzetlerimize ve geleneksel el sanatlarımıza sahip çıkarak coğrafi işaret tescilli ürünlerimizin sayısını artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerine yer verildi.

     

  • İlk beyin ameliyatına ait kafatası

    İlk beyin ameliyatına ait kafatası

    Tarihi geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve Orta Anadolu’nun ilk yerleşim yeri olarak bilinen Aksaray’da yaşanan dünya ilkleri herkesi şaşırtıyor.

    İlkler arasında yer alan 10 bin 500 yıl önce dünyanın ilk beyin ameliyatına ait kafatası müzedeki ziyaretçilerini şaşırtıyor. Aksaray’ın Gülağaç ilçesine bağlı Kızılkaya köyünde bulunan Aşıklı Höyükte kazı çalışmaları her yıl aralıksız olarak devam ettiriliyor. 1989 yılında başlatılan kazı çalışmalarında birçok yaşam malzemelerinin yanı sıra genç bir kadına ait kafatası bulundu. Kafatasının 2 tarafından yaklaşık 11.2 milimetre genişliğinde bir delgi ile delindiği tıbben de kanıtlanırken, yapılan bilimsel çalışmalarda hasta kadının bu ameliyattan sonra 10 gün daha yaşadığı tespit edilmiş.

    Aşıklı Höyük ve ilk beyin ameliyatına ilişkin bilgiler veren Aksaray Müze Müdürü Yusuf Altın, kazı çalışmalarının 30 yılı aşkın bir süredir devam ettiğini söyledi. Tespit edilen 10 bin 500 yıl önceki yaşam koşullarını ve mücadelesini de anlatan Altın, ilk beyin ameliyatının burada yapıldığına işaret etti. Aşıklı Höyük’te 1300 yıllık bir yaşam serüveni olduğunun altını çizen Müze Müdürü Yusuf Altın, “Aşıklı Höyük bizim Cumhurbaşkanlığımız kararlı kazılarımızdan bir tanesidir. Kazı çalışmalarına yaklaşık 30 yılı aşkın bir süreçten beri devam edilmektedir. Buradaki kafatasına geldiğimiz zaman milattan önce 8500 yılıyla 7300 yılları arasında 1300 yıllık bir yaşam serüveni var orada. Yani o zamanki neolitik yaşam tarzı olarak normal ilkel kabileler tarafından yaşanmaktaydı. O dönemde ilk önce etçil bir toplum, aynı zamanda otçul bir toplum, avcı toplayıcı bir toplum ile hayvan evcilleştirilmesi var. Obsidyen taşlarımızla kemiklerle birlikte ilk değirmen yapıtlarını görmekteyiz. Sürtme taşlarıyla birlikte buğday ekerek tarım toplumuna da yavaş yavaş geçildiğini görmekteyiz. İlk mimari olarak mimari yapılarını da görmekteyiz. Etçil bir toplum, otçul bir toplum ve daha sonra da sağlık meydana geliyor. Sağlık meydana gelince de ilk beyin ameliyatını bundan 9500 yıl önce Aşıklı Höyük’te görüyoruz. Bu beyin ameliyatına geldiğimiz zaman 25-30 yaşlarında bir hanımefendinin kafatasından 2 tane delik açılarak böyle bir çalışma yapıyorlar. Bu çalışmayı da muhtemelen kemik ve obsidyen madenlerini kullanarak bu çalışma yapılmış. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra hastanın 10 gün daha yaşadığı tespit edildi. Peki yaşadığı nasıl tespit ediliyor? Örneğin bir uzvumuz kırıldığı zaman bir kaynama süreci geçer ve yeni bir doku, kemik dokusu oluşma süresi var. Antropologlar ve tıp aleminde bununla ilgili gerekli çalışmalar yapıldı ve 10 gün daha yeni bir doku oluştuğu tıbben ispat edilmiştir. Öyle olunca da ilk beyin ameliyatı olarak müzemizin değerli envanterlerinden bir tanesidir” dedi.

  • Doğu Ekspresi seferlerine başlıyor

    Doğu Ekspresi seferlerine başlıyor

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, ‘Turistik Doğu Ekspresi’ için bilet satış yetkisi olmayan bazı seyahat acentelerinin ‘Doğu Ekspresi’ biletlerini ‘Turistik Doğu Ekspresi’ gibi pazarlamaya çalıştıklarına dikkat çekildi. Bu konuda vatandaşları uyaran Bakanlık, bu eylemlerde bulunan acentelerin bireysel satış kanallarından aldıkları biletlerin iptal edileceğini ve bu acentelerin Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’ne (TÜRSAB) bildirileceğini ifade etti.

    Trenler arasındaki farka dikkat edilmeli

    Vatandaşların, Ankara ile Kars hattındaki seyahatlerini planlarken ‘Doğu Ekspresi’ ve ‘Turistik Doğu Ekspresi’ trenleri arasındaki farklılığa dikkat etmesi gerekiyor. Ankara ile Kars hattında pulman ve kuşetli vagonlardan oluşturulan ‘Doğu Ekspresi’ her gün karşılıklı sefer yapıyor ve bin 300 kilometrelik Ankara ile Kars güzergahında 53 istasyonda duruşu bulunuyor. Bu trenin tüm biletleri bir ay öncesinden bireysel satışa sunuluyor. Bu tren için herhangi bir seyahat acentesinin turistik amaçlı tren turu satış yetkisi bulunmuyor.
    Ankara’dan pazartesi, çarşamba, cuma günlerinde ve Kars’tan çarşamba, cuma ve pazar günlerinde hareket edecek şekilde seferlerine başlayacak olan ‘Turistik Doğu Ekspresi’ ise turizm amaçlı özel bir tren olup, Ankara ile Kars yönünde Erzincan ve Erzurum’da, Kars ile Ankara yönünde ise İliç, Divriği ve Sivas’ta yaklaşık 3’er saatlik duruşlar yapıyor.
    ‘Turistik Doğu Ekspresi’ tren bilet satışlarının ise yaklaşık yüzde 35’i TCDD Taşımacılık tarafından 1 ay öncesinden bireysel satışa sunulurken diğer vagonlarının satış hakları ise Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) tarafından yetkilendirilmiş seyahat acentelerine kura ile verildi.

    Seyahat Acenteleri, ‘Doğu Ekspresi’ Biletlerini ‘Turistik Doğu Ekspresi Turu’ gibi satıyor

    Bakanlıktan yapılan açıklamada, TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğü tarafından, vatandaşların seyahat ihtiyaçlarını karşılamak üzere her gün sefer yapan ‘Doğu Ekspresi’ biletlerinin turistik amaçlı satış haklarının herhangi bir seyahat acentesine verilmediği belirtildi.
    Bu kapsamda, www.tcddtasimacilik.gov.tr web sitesinde ‘Turistik Doğu Ekspresi’ için bilet satış yetkisi olan seyahat acentelerinin ilan edildiği, bunların dışındaki seyahat acentelerine itibar edilmemesi gerektiği ifade edildi.

    Acentelerin biletleri iptal edilecek, TÜRSAB’a bildirilecek

    Bakanlık, etik mesleki ilkelerine aykırı olarak vatandaşı kandırmaya yönelik bu eylemlerde bulunan acentelerin bireysel satış kanallarından aldıkları biletlerin iptal edileceğini ve bu acentelerin TÜRSAB’a bildirileceğini belirtti.

    ‘Turistik Doğu Ekspresi’ tur fiyatları acentelerin sunduğu hizmete göre değişiyor

    Ayrıca, ‘Turistik Doğu Ekspresi’ için yetkili seyahat acenteleri tur paketlerinde, tura katılanların duruş noktalarının doğal, tarihi ve kültürel yerleri gezmeleri, yeme-içme ihtiyaçları ile Kars’ta konaklamaları gibi ihtiyaçlara göre planladığı ve buna göre fiyat belirledikleri belirtildi. Bu hizmetlerle TCDD Taşımacılık’ın herhangi bir tasarrufu bulunmadığı ve TCDD Taşımacılık’ın sadece Turistik Doğu Ekspresi’nin seferinden sorumlu olduğu ifade edildi.

  • Kış aylarının özel yemeği: Şiveydiz

    Kış aylarının özel yemeği: Şiveydiz

    Eşsiz mutfak kültürüyle dünyada ön plana çıkan Gaziantep’te kış mevsimlerinin vazgeçilmez yemeklerinden olan şiveydiz sofralarda yerini almaya başladı. Bir yandan damaklarda eşsiz tat bırakan diğer yandan ise gribal enfeksiyonlara karşı doğal ilaç olarak bilinen şiveydiz vatandaşlar tarafından sık sık tüketiliyor. Sonbahar ve kış aylarının vazgeçilmezi olan şiveydiz, ilk kez tadan turistlerin ise ilgisini çekmeye devam ediyor.

    “Gaziantep için özel bir yemektir”

    Şiveydiz yemeğinin Gaziantep kültüründe özel bir yeri olduğunu söyleyen Ünlü Şef Doğa Çitçi, “Şiveydiz genellikle kış aylarında ve sonbahar aylarında haftada bir kez Gaziantep evlerinde yapılır. Dolayısıyla Gaziantep için özel bir yemektir. Taze sarımsağın ve taze soğanın kullanıldığı yoğurtlu bir yemektir. Bu yörede yoğurtlu yemekler meşhur olduğu için sağlık yönünden de nitelikli ve ayrıcalıklıdır” dedi.

    “Şiveydiz doğal antibiyotiktir”

    Doğal antibiyotik olduğu için herkesin rahatlıkla tüketebileceğini ve gribal enfeksiyonlara iyi geldiğini aktaran Çitçi, “Şiveydiz doğal antibiyotiktir. İçerisinde sarımsak ve soğan olduğu için gribal enfeksiyonlara iyi geliyor. Gelen misafirlerimizde kış aylarının gelmesiyle talep etmeye başlıyor. Mutfak Sanatları Merkezi’ne geldiklerinde ise tadabiliyorlar. Şiveydiz yemeğinin püf noktalarından bahsederken öncelikle Gaziantep yemeği Gaziantep ürünleriyle olur. Yemekte kullandığımız sarımsak Araban’da üretiliyor. Kendi köy yoğurdumuzu ve süzmemizi kullanıyoruz. Yanı sıra içerisinde sadeyağ ve zeytinyağı kullanıyoruz. Tüm ürünlerimiz kendi ürettiğimiz Gaziantep’e has ürünler” ifadelerine yer verdi.

    “Unutulmaya yüz tutmuş yemekleri geleceğe aktarıyoruz”

    Unutulmaya yüz tutmuş yemekleri gün yüzüne çıkardıklarını ve geleceğe aktardıklarını söyleyen Çitçi, “Mutfak Sanatları Merkezinin en büyük misyonu geçmişten gelen Gaziantep yemeklerini gelecek nesillere nakletmek. O yüzden burada Gaziantep’in unutulmaya yüz tutmuş yemekleri ve gündemde olan yemekleri her zaman işleniyor ve yapılıyor. Gelen misafirlerde zaten bunu bilerek geliyor” şeklinde konuştu.

    “Hayatımda böyle yemek yememiştim diyenler oluyor”

    Yemeği bilmeyen insanlar tattıklarında içerisinde kullanılan malzemelerden dolayı şaşırdıklarını dile getiren Çitçi, “Şiveydiz yemeğini bilmeyenler yemeği tattıklarında büyük bir sürprizle karşılaşıyor. Şiveydiz ismini ilk başta duydukları zaman alımlı geliyor ve yemeğin tadını keşfettikten sonra hayatımda böyle yemek yememiştim diyenler oluyor. Yoğurdun pişirilmesi, taze soğan ve taze sarımsağın o yemeğin içerisinde olması yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Kısacası gelen misafirlerimizin tepkileri çok iyi” diye konuştu.