Kategori: Kültür Sanat

  • 2 bin 500 yıllık heykel

    2 bin 500 yıllık heykel

    2020 yılında Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Ormanlı Mahallesi’nde Kıpçaklar dönemine ait olduğu tahmin edilen ve mezarlarda yatan kişilere temsilen yapılan 123 santimetre uzunluğunda, 45 santimetre çapında ‘Taş Baba’ heykeli bulunmuştu. Mahallede çiftçilikle uğraşan Aytaç Alver isimli vatandaş, hayvanlarını otlatırken otların arasında üzerinde motifler olan bir heykel olduğunu fark etmiş ve Müze Müdürlüğü görevlileriyle bağlantıya geçerek, taşın değerli bir taşa benzediğini ve incelenmesi gerektiğini söylemişti. İncelemelerin ardından heykelin 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli olduğu ortaya çıkmıştı. Arkeologlar tarafından incelenen Taş Baba heykeli, restorasyonunun tamamlanmasıyla Erzurum Müzesine yerleştirildi. Şimdilerde müze ziyaretçilerinin ilgi odağı olan Taş Baba, en çok da çocukların ilgisini çekiyor.

    “Eşi benzeri olmayan bir eser”

    Uzmanlar, bozkırda özellikle soylular için en yaygın mezar türü olan ‘kurgan’larda kişinin önemine uygun olarak genellikle ahşaptan gömü odasının üzerine taş ve topraktan bir yığma tepe yükseltilerek, bunun üzerine de ölen kişiyi temsil eden kabaca insan biçimli heykeller dikildiğini ve bu heykellere de genellikle “Taş Baba” ismi verildiğini ifade etti. Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç, elinde kase tutan, belinde sıralı 4 kemer olan Taş Baba heykelinin buluntudan sonra titizlikle bakım, restorasyon ve konservasyon çalışmalarının tamamlandığını ifade ederek, “Yüz kısmı, elleri ve kemerinde işlemeli motifler bulunan, 1 metre 23 santimetre uzunluğunda, 47 santimetre genişliğindeki heykel Taş Baba heykeli, müzemizin ve ülkemizin ünik (tek ve eşi olmayan) eserlerinden birisi” dedi.

    “2 bin 500 yıl öncesine ait”

    Genç, eserin Türk mezar gömme geleneklerinin en belirgin şekli ve örneklerinden olduğuna işaret ederek, “Taş Baba, İslamiyet’ten önceki Türklerde özelikle Orta Asya’da bulunan Türk kavimleri tarafından büyük devlet adamlarının mezarlarına dikilen şahide taşlardır, yani mezar taşlarıdır Taş Baba!nın Türk geleneklerinde olduğu gibi elinde ‘bengü bade kasesi’ ve belinde sıralı kemer görülüyor. Bu kemer, zamanında vefat etmiş Türk büyüğünün, kemerdeki çizgi sayısı arttıkça makamının, mevki ve rütbesinin arttığını gösteren işarettir. Elindeki ‘Bengü Bade’ ise öldükten sonra sonsuzluk kadehini içerek ölümsüzlüğe gittiğini belirtmektedir. Ülkemizde benzeri bulunmuyor çünkü bunların orijinali Orta Asya’da. Bilindiği gibi Türkler Orta Asya’dan Türkiye’ye doğru yayılım göstermekte. Tabii Orta Asya’da değişik örneği vardır ancak ülkemizde ilk örneği müzemizde. Eser günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl öncesine ait” şeklinde konuştu

  • Başka bir yerde örneği yok

    Başka bir yerde örneği yok

    Ürgüp’ün Cemil köyü yakınlarındaki manastır, UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Kapadokya’yı ziyaret için gelen yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya devam ediyor. Milattan sonra 3. yüzyılda tüf kayaların oyulması ile yapılan manastırda, iki kilise, bezir hane, mutfak, yemekhane, okul, toplantı salonu, keşiş ve rahiplerin konakladığı odalar yer alıyor.

    Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte keşişlerce kurulan Keşlik Manastırında bulunan yemekhane de o günlerin izini taşıyor. Özellikle koyun ve keçilerin çevrilmesi için yemekhane içine oyulmuş olan ocaklar günümüze kadar geldi.

    Kapadokya bölgesinde bu tür yapının başka bir yerde olmadığını söyleyen Profesyonel Turist Rehberi Metin Gökşen; “Keşlik manastırında bulunan bu alan toplu yemeklerde kuzu çevirdikleri ve aynı anda yaklaşık 500 kişiye yemek verdikleri bir mekân. Buranın tavanında bulunan islere baktığımızda da etlerin bu mekânda tütsülendiği ortaya çıkıyor. Kapadokya’nın başka hiçbir bölgesinde bu yapıda bir yemekhane örneği göremiyoruz” dedi.

  • Türkiye’nin korolarından müzik şöleni

    Türkiye’nin korolarından müzik şöleni

    Nilüfer Belediyesi, Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları çerçevesinde Türkiye’nin dört bir yanından koroların katıldığı Korolar Maratonu’na ev sahipliği yaptı. Koro Kültürü Derneği’nin düzenlediği Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı maraton 13 Ekim Cuma akşamı Merinos AKKM’de Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu’nun özel konseri ile başladı. Pazar günü özel bir konserle sona eren Korolar Maratonu’nda 3 gün boyunca konserlerin yanı sıra söyleşiler ve atölye çalışmaları da gerçekleşti.

    Korolar Maratonu’nun ikinci gününde, 16 koro performans sergiledi. TED Bursa Koleji Çoksesli Korosu’nun konseriyle başlayan müzik dolu günde, Prof. Dr. Suna Çevik söyleşi, Dr. Pınar Çanakçı Çavdur da keyifli bir atölye gerçekleştirdi. Söyleşide koro yaşamına dair birikimleri, deneyimleri ve hatıralarına yer veren Prof. Dr. Suna Çevik, koro müziği ve kültürü, koro şefinin eğitsel ve müzik formasyonu, koroda eğitim çalışmaları sürecinde şefin başvurabileceği yöntemlere ilişkin değerli paylaşımlarda bulundu. Koronun, dili kullanmasından dolayı toplumların kültürel yapısını, geleneklerini ve yaşam biçimini müziğe aktardığını söyleyen Prof. Dr. Suna Çevik, “Korolar, birbirine kenetlenen bir aile, küçük bir mahalle gibidir aslında. Koroda ruh olmadan, güzel müzik yapılmaz” diye konuştu.

    Koroların, farklı müzik türleri ve sahne performanslarıyla izleyenlere unutulmaz anlar yaşattığı 2. günün finalinde de, Barbershop İstanbul ve Nilüfer Çoksesli Koro aynı sahneyi paylaştı. Repertuarında yerli ve yabancı eserlere yer veren Barbershop İstanbul’a, “Swing Low” ve “What a Wonderful World” parçalarında da Nilüfer Çoksesli Koro eşlik etti. Muhteşem gecenin sonunda Barbershop İstanbul ve Nilüfer Çoksesli Koro ayakta alkışlandı.
    Aralarında Gürcü Sanatevi Çoksesli Korosu ile Ruhi Su Dostlar Korosu’nun da yer aldığı programın üçüncü ve son gününde 11 koro, sahne aldı. Nâzım Hikmet Kültürevi’ndeki etkinlikte Prof. Dr. Hasan Uçarsu ve Dr. Burak Onur Erdem de söyleşi gerçekleştirdi. Balaban Salonu’ndaki söyleşide konuşan Uçarsu, iyi bir şiirin, iyi bir müzik ile birleştiğinde, üst düzey bir anlatım ve etkinin olacağını ifade etti.
    Korolar Maratonu’nun kapanışı A Capella Boğaziçi konseri ile oldu. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, eşi Zeynep Terzioğlu Erdem ve çok sayıda müzikseverin katıldığı programda salon tamamen doldu. Enstrüman kullanmadan sadece insan sesiyle kendilerine özgü yorum yapan koro, farklı coğrafyalardan parçaları seslendirdi. İzleyicilerin hayranlıkla takip ettiği konserde A Capella Boğaziçi, sergilediği performans ile izleyenlerden tam not aldı. Konserin sonunda yoğun alkış ve desteğe kayıtsız kalmayan A Capella Boğaziçi, pop müzik şarkılardan oluşan bir potpuri de gerçekleştirdi. Müzikseverlerin de eşlik ettiği konserin sonunda izleyenler, koroyu uzun süre ayakta alkışladı.

    Gecenin sonunda eden Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, A Capella Boğaziçi’ne çiçek vererek keyif dolu konser için tebrik etti.
    Üç gün süren muhteşem bir etkinliğin gerçekleştiğini ifade eden Başkan Erdem, emeği geçenleri kutladı. Bu yıl Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamanın gururunu yaşadıklarını hatırlatan Başkan Erdem, “Bu ahenk, çok seslilik aslında Cumhuriyetimizin içinde var olan bir şey. Cumhuriyet, tam tamına çok seslilik. Tam tamına bir Anadolu. Ve o Anadolu’nun renkleri, kültürleri ve insanlarının var oluşu ile güçlenmiş muhteşem bir koro. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, 100 yıl önce bize bu güzel orkestrayı kurmuş ve bu ahengi birlikte, bu şarkıları yaşama zevkini ve umudunu vermiş. Şu anda biraz sesimiz kısılmış olsa dahi bu çok sesliliğimizi, bundan sonraki zamanlarda da sizlerle beraber sürdüreceğimize inanıyorum. Yaşasın Cumhuriyet. Daha nice 100 yıllara” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

  • Çanakkale’de ilk kez ortaya çıkan harita

    Çanakkale’de ilk kez ortaya çıkan harita

    Mustafa Kemal Atatürk, Balkan Harbi’nden sonra 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliği’ne atandı. 1’inci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’nden görev istedi. 25 Şubat 1915’te 19’uncu Tümen başında Çanakkale Cephesine gitti. 8 Ağustos’ta Anafartalar Grup Komutanı olarak atanan Mustafa Kemal Atatürk, 8 ay boyunca Çanakkale Cephesinde Mehmetçikle birlikte cephede düşmana karşı göğüs göğse çarpıştı. 8 ay boyunca cephede askerle birlikte düşman askerlerine karşı savaşan Mustafa Kemal Atatürk, 10 Ağustos’ta Gelibolu’da düşman askerini durdurarak Anafartalar Kahramanı oldu.

    Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk hakkında Cumhuriyetin 100’üncü yılında birçok yeni bilgi ve belge ortaya çıkmaya devam ediyor. Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadası’nda, Mustafa Kemal Atatürk’ün Anafartalar Grup Komutanlığına atandıktan sonra Grup Kumandanlığındaki Topçu Subaylığını yürüten Mehmet Ali Bey’e, ‘Kardeşim Mehmet Ali Bey’e’ imzalı haritası ilk kez ortaya çıktı.
    Cumhuriyetin 100’üncü yılına geldiğimizde Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki birçok yeni bilgi ve belgelerin ortaya çıkmaya devam ettiğini belirten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, “Bunların bir tanesi de Çanakkale cephesine aittir. Çanakkale Cephesi esnasında Mustafa Kemal Atatürk özellikle 8 Ağustos 1915 tarihinde atanmış olduğu Anafartalar Grup Komutanlığı esnasında kendi emri altında bulunan bölgedeki Grup Kumandanlığındaki Topçu Subaylığını yürüten Mehmet Ali Bey’e bir harita imzalamıştır. Bu imzalamış olduğu haritanın arkasında ifade aynen şudur; ‘Kardeşim Mehmet Ali Bey’e. Aslında buradaki enteresan olan şey şudur. Çanakkale Cephesinde Mustafa Kemal tarafından imzalanan ve bugüne kadar hiçbir bilgimizin olmadığı harita ilk defa ortaya çıkmıştır. Ancak işin enteresan tarafı aslında bu haritanın imzalanmasından sonra başlamıştır. Mustafa Kemal Çanakkale Cephesinde Anafartalar Grup Kumandanı Mehmet Ali Bey’e imzalamış olduğu bu harita sonrasında, Mehmet Ali Bey Kurtuluş Savaşına katılmış. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra İstanbul’a kendi bulunduğu ikamet adresine dönmüş ve İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Ve Mustafa Kemal’den aldığı bu harita ise eşi tarafından Bülent Tercan Bey’e ulaştırılmıştır.

    Bülent Tercan, Mustafa Kemal imzalı bu haritayla Eceabat’ta Maydos Hastanesinde doktorluk yaparken, kendisi haritayı almak suretiyle Gelibolu Yarımadasındaki Mustafa Kemal’in işaretlemiş ve imzalamış olduğu harita ile yarımadayı gezmiştir. Hatta kendisi yazmış olduğu günlükte şunu söylüyor; ‘Büyük bir heyecan ve ağlayarak Mustafa Kemal imzalı haritayla birlikte yarımadayı gezdim’ Ancak kendisi daha sonra 1980 darbesinin olmasından sonra yazmış olduğu bir mektupla Kenan Evren’e göndermiştir. Ve aslında bundan sonra haritanın bize ulaşma serüveni başlamıştır. Bu imzalı harita Kenan Evren’e sunulduğunda, Kenan Evren haritanın altına not düşmüş. Ve Bülent Tercan’a bir teşekkür gönderilmesini söylemiştir. Daha sonra haritanın arşive kaldırılmasını istemiş. Bugün harita askeri arşivde yer almıştır. Aslında böyle Çanakkale Cephesinde Mustafa Kemal’in imzalayarak hediye ettiği bir haritanın da Cumhuriyetin 100’üncü yılında gün yüzüne ve ortaya çıkmış olduğunu da söyleyebiliriz. Bülent Tercan özellikle kendisi Eceabat’ta bulunduğu sırada hastanedeki görev yapmaktadır. Hem bir musiki ustasıdır. Aynı zamanda bir Tıp Profesörüdür. Eline almış olduğu haritanın tarihi kıymetini bildiği içinde günümüze ulaştırılmasındaki önemli bir yere sahiptir” dedi.

    Mustafa Kemal’in imzaladığı haritanın içerisinden de bahseden Doç. Dr. Barış Borlat, “Harita özellikle Çanakkale Cephesi esnasında Gelibolu paftasını içeren ve özellikle içerisindeki taktik seviyedeki topçu atışına imkan sağlamasa bile büyük oranda yarımadadaki çıkarma koylarını gösteren ve özellikle her iki tarafın muharebe hatlarının nereden geçtiğinin de üzerine çizilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ve bu şekliyle aslında harita bize genel bir yarımada panoraması çizmiş olduğunu da söylemekte büyük fayda var” diye konuştu.
    Borlat, Mustafa Kemal’in imzası bulunan haritadaki çalışma #tarih dergisinin Cumhuriyet’in 100’üncü yılı sayısında kendisi tarafından kaleme alınarak okuyuculara ulaştırıldığını da sözlerine ekledi.

  • İkiz hayaliler Karagöz perdesinde buluştu

    İkiz hayaliler Karagöz perdesinde buluştu

    Masal ve Destan Aykut (10) kardeşler, 2 yıl önce izlediği Karagöz-Hacivat filmini çok beğendi. Oyunun perde arkasını merak eden ikiz kardeşler, Karagöz Tasarım Atölyesi’nde gölge oyunu eğitimi almaya başladı. Aldıkları eğitimden sonra oyun yazıp sergilemeye başlayan ikiz hayalilerin Karagöz Müzesi’ndeki Karagöz-Hacivat gösterisi katılımcılar tarafından severek izlenmeye başladı.

    Bu sanatı meslek olarak devam ettirmek isteyen ikiz hayalilerin yazdığı gölge oyunları güncel konuları da ele alıyor.
    Karagöz Müzesi’ne babalarının getirmesiyle bu sanata başladıklarını belirten Masal Aykut, “Burayı sevince sürekli gelmeye başladık. Burada hayalilerle tanıştık onlardan öğrendik. İlk oyunumuz da Seçkin Güneş bizi hazırladı. Bizim yaklaşık 3 tane ustamız var. Bir tanesi Osman Ezgi, bir tanesi Seçkin Güneş üçüncüsü de Hasan Mert Karataş” dedi.

    Masal ve Destan kardeşlerin sahneyi doldurmasının gurur verici olduğunu ifade eden Seçkin Güneş, “Kızlarla benim tanışmam yaklaşık 5 ay önce oldu. Ama kızların daha öncesi vardı. 3 senedir müzeye gelip gidiyorlar. Önce oyunları seyretmeye başladılar. Oyunları seyredince ilgilerini çekti. Karagöz Müzesi’nde bulunan atölye çalışmaları var oraya katılıyorlar. Orada müze müdürümüz Mesut Bey ikizlerin bu sanata gönül verdiklerini keşfetti. Bursa’da etkinlik yapan Hasan Mert Karataş kendilerine destek verdi. Onunla birlikte ufak ufak oyunlar ses provaları yapmaya başladılar. Sonrasında geçtiğimiz yaz sezonunda biz buluştuk. Bir proje yaptık çocuklar karagöz perdesinde diye. Ufak bir hazırlık yaptıktan sonra ilk oyunlarını gerçekleştirdiler. Tiyatronun özünde bu heyecan vardır. Heyecan olmazsa zaten olmaz bu iş yapılmaz. Çocuklarda olduğu kadar bende de heyecan var sanki ben sahneye çıkıyormuşum gibi. Karagöz bizim somut olmayan kültürel mirasımız. Çocukların Bursa’dan olmaları itibariyle bu yaşta bu sanata gönül vermeleri bizi heyecanlandırıyor. Gayet başarılı gidiyorlar birazdan gösterileri başlayacak sahne dolu. Normalde biz sahneleri zor doldururken bu iki kardeşimizin sahneyi doldurması gurur verici” dedi.

  • ‘Seninle Yan Yana İstanbul’

    ‘Seninle Yan Yana İstanbul’

    Hünkâr Kasrı, her yıl birçok sergi ve etkinliğe ev sahipliği yaparak sanatseverlere kapısını açmaya devam ediyor. Hat, tezhip, ebru, çini gibi dallarda yeni sanat ürünlerinin sergilendiği tarihi mekanda, bu defa sulu ve yağlı boyanın eşsiz güzelliği sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçı Zafer Örs, İstanbul’un geçmişteki ve günümüzdeki ruhunu, canlı renkler ve özgün tasarımlarla bütünleştirip hazırladığı “Seninle Yan Yana İstanbul” sergisiyle şehrin siluetine yeni yorumlar kazandırıyor. Serginin açılışını İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Özer yaparken 12 Ekim Perşembe günü 14.30’da açılan sergi 5 Kasım’a kadar 10.00-19.00 saatleri arasında sanatseverleri ağırlayacak.

    “İstanbul’un tarihi mekanlarını resmettim”

    Sanatçı Zafer Örs, “ 2019 yılından 2023 yılına kadar İstanbul’un tarihi ve en güzel mekanlarını resimlerime aldım. Sultanahmet Caminden, Galata Kulesine oradan Kız kulesine kadar bir çok tarihi mekanı hem sulu boya hem de yağlı boya ile resmettim. Sergimin açılmasından dolayı mutluluk duyuyorum. Kiminin yapımı 1 ay sürerken kimisini 1 yıl içerisinde bitirdim” dedi.

  • Düzce’de sanatın kalbi Konuralp’te atıyor

    Düzce’de sanatın kalbi Konuralp’te atıyor

    Düzce’de sanatın kalbi Batı Karadeniz’in Efes’i olan Konuralp’te atıyor. Konuralp Prusias ad Hypium Antik Kenti sanata ve sanatçılara ev sahipliği yapıyor. Düzenlenen 100. Yılda Cumhuriyet ve Atatürk konulu resim sergisine Düzce Valisi Selçuk Aslan’da katıldı.

    Vali Aslan, ulu boya sanatçısı Atanur Doğan ve sergiye katılan çocuklar ile birlikte resim yaptı. Daha sonra tablo antik kentin girişine konarak hatıra fotoğrafı çektirildi.

  • Bursa’da Cihat Aşkın rüzgarı

    Bursa’da Cihat Aşkın rüzgarı

    Nilüfer Belediyesi Dr. Hüseyin Parkan Sanlıkol Müzik Enstrümanları Müzesi, yeni sezona renkli bir konserle başladı. Cumhuriyet’in 100. yılı etkinlikleri çerçevesinde yer alan konserde Türkiye’de keman ekolünün önemli temsilcilerinden biri olan ve dört kıtada verdiği konserlerde Doğu ve Batı kültürünü sentezleyen eserleriyle sanatını yansıtan keman virtüözü ve besteci Cihat Aşkın sahne aldı. Aşkın’a Türkiye’nin en duyarlı duo piyanisti olarak tanınan Çağdaş Özkan eşlik etti.

    Klasik müzikseverlerin ilgi gösterdiği ve biletlerin önceden tükendiği konsere, Nilüfer Belediye Başkanvekili Remzi Çınar, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan ve Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in eşi Zeynep Terzioğlu Erdem de katıldı.
    İki ayrı bölümden oluşan konserin ilk kısmında sanatçılar, Aşkın’ın düzenlemelerini ve Türk Beşleri’nin eserlerini yorumladılar. İkinci bölümde ise dünya klasikleri arasında yer alan parçaları icra ettiler. Keman ve piyanonun ahengini ortaya koyan ve performansları ile izleyenleri hayran bırakan iki usta isim, konser sonunda konuklar tarafından alkışlandı. Nilüfer Belediyesi Başkanvekili Remzi Çınar, konser sonunda sanatçılara çiçek vererek teşekkür etti.

    Genç müzisyenlerin kariyerlerini ilerletmeleri konusunda destek olan keman virtüözü Cihat Aşkın, konserden bir gün önce de Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Uludağ Üniversitesi Müzik Eğitim Bölümü ve Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi’nden seçilen keman öğrencileri ile ‘Master Class’ etkinliğine katıldı. Burada öğrencilerin performanslarını izleyen Aşkın, enstrümantal olarak eşlik edip, önerilerde bulundu. Öğrencilere özgün yorumlamanın öneminden bahseden Aşkın, soyut kavramların somutlaştırılmasında sanatın gücünden yararlanmalarını istedi. Performansları sırasında izleyici ile kuracakları bağa da dikkat çeken Aşkın, iletişim sanatının önemini vurguladı.

    MEM Sahne sezon boyunca değerli konserlere ev sahipliği yapmaya devam edecek. 19 Kasım 2023 Pazar günü Saat 20.00’da Uğur Önür ve Umut Sülünoğlu; 20 Aralık 2023 Çarşamba günü de saat 20.00’da Her-Dem Türk Müziği Topluluğu, ‘Cumhuriyetin Müziği’ Türk Müziği Konseri’nde Güniz Alkaç, Cüneyt Aslan ve İlberk Kaya sahne alacak. MEM Genç Sahne Konserleri’nde de 1 Kasım 2023 Çarşamba günü saat 20.00’da İdil Naz Alıcı, 6 Aralık 2023 Çarşamba günü Saat 20.00’da Bilge Su konser verecek.

  • Efeler Film Günleri başlıyor

    Efeler Film Günleri başlıyor

    Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, şehirde ilklere imza atmaya devam ediyor. ‘1. Efeler Kitap Günleri’ ile edebiyat tutkunlarına unutulmaz günler yaşatan Başkan Atay, usta sanatçılar ve Efeler halkının desteğiyle ‘1.Efeler Film Günleri’ni düzenleyecek. Şehrin öyküsünü beyaz perdeye taşıyan ‘Efelerin Efesi’ isimli film de bu anlamlı etkinlikte sinemaseverlerle buluşacak.

    Senaristliğini, yapımcılığını ve yönetmenliğini tiyatro ve sinema oyuncusu Veysel Diker’in üstlendiği, usta oyuncular; Altan Erkekli, Ayşegül Şamlıoğlu, Fulden Akyürek, Berrin Arısoy ve Hülya Şen’in yanı sıra Efeler Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncuları ile yerel halktan bazı isimlerin birlikte rol aldığı ‘Efelerin Efesi’ filmi, 17-20 Ekim tarihleri arasında Forum Aydın alışveriş merkezinde gerçekleştirilecek olan ‘1. Efeler Film Günleri’nde izleyicilerin beğenisine sunulacak.

    Çekimleri Efeler’de tamamlanan filmin mekanları arasında belediye tarafından hizmete açılan; Prof. Dr. Aziz Sancar Matematik ve Bilim Parkı, Yüzde 100 Kadın Emeği Tarımsal Ürün Fabrikası, Otizm Yaşam Merkezi ve Kitap Kafeler yer aldı.

    Bunun yanında duayen oyuncu Altan Erkekli’nin rol aldığı; Sınav, Babasının Kızı ve Ağır Romantik isimli filmler de etkinlikte gösterime sunulacak.

    1. Efeler Film Günleri’ne katılmak isteyenler, ücretsiz davetiyelerini Milli Aydın Bankası Kültür Merkezi ve Efeler Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nden temin edebilecek.

    Efeler’in kültür ve sanatla anılan bir kent olması için çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü ifade eden Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, tüm sinema meraklılarını 1. Efeler Film Günleri’ne davet etti. Başkan Atay, “Efeler’in her alanda büyümesi, gelişmesi, kültür ve sanatla anılan bir şehir olması için elimizden gelen tüm çabayı çalışma arkadaşlarımla birlikte sarf ediyoruz. Ülkemizin saygın tiyatro emekçilerini konuk edeceğimiz ve ilçemizi konu alan ‘Efelerin Efesi’ filmini de yayınlayacağımız 1. Efeler Film Günleri’nde tüm sinemaseverlerle buluşmayı diliyorum” dedi.

  • Bursa’da “Kemal” müzikali sahnelendi

    Bursa’da “Kemal” müzikali sahnelendi

    ​​​​​​​Oditoryum Sahnesi’nde gerçekleştirilen etkinlikte geceye sponsor olan kurum ve kuruluşlara plaket takdim edildi.

    Ardından sanatçı Pınar Ayhan, Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğu, okul hayatı sivil ve askeri alandaki yolculuğunu anlatan “Kemal” müzikaliyle sanatseverlerin karşısına çıktı.

    Müzikalin sonunda Ayhan ve orkestranın performansı seyircilerce uzun süre alkışlandı.