Kategori: Kültür Sanat

  • Nazım Hikmet unutulmadı

    Nazım Hikmet unutulmadı

    Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konserde tiyatro ve müzik dünyasının önemli isimleri sahne aldı. Tülay Günal ve Deniz Güngören’in vokalde yer aldığı konserde, Nazım Hikmet’in şiirlerini caz besteleriyle düzenleyen Yiğit Özatalay piyanoda, Mustafa Kemal Emirel ise davulda performans sergiledi. Projede ünlü oyuncu Orhan Aydın da konuk sanatçı olarak Nazım Hikmet’in şiirlerini seslendirdi.

    Konserin sonunda konuşan Başkan Abdullah Özyiğit, “Nazım’ın ölümünün üzerinden 60 yıl geçti. Nazım vasiyetinde diyor ki ‘yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, öyle gibi de görünüyor, Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani’ ama Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dediği gibi ‘yatıyor oralarda bir eski gömütlükte yatıyor usta.’ Yani ülkemizde değil, ülkesine hasret demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesini de düşündüğü için, söylediği için, o mücadeleyi verdiği için ülkesinde çok büyük sıkıntılar yaşadı. Ve ülkesinden çok uzaklarda yatıyor. Kıymetli sanatçılarımız buraya kadar geldiler, bu muhteşem geceyi bize yaşattılar. Onlara tekrar çok teşekkür ederim” dedi.

  • 12. Uluslararası Gitar Festivali başladı

    12. Uluslararası Gitar Festivali başladı

    Klasik gitarın yeni isimlerini, virtüözlerini ve gitarda yeni yaklaşımları Antalyalı sanatseverlerle buluşturan 12. Uluslararası Gitar Festivali, Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde başladı. Muratpaşa Belediyesi ve ODTÜ Antalya Mezunlar Derneği’nce düzenlenen festivalin açılışına, Belediye Başkanı Ümit Uysal, eşi Ümran Uysal’la katılırken eski Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ODTÜ Mezunlar Derneği Başkanı Yıldırım Şimşek dinleyiciler arasında yer aldı.

    Açılış gecesinde, aynı zamanda festivalin sanat danışmanlığını yapan Ahmet Kanneci sahne aldı. Kanneci, festivalin 12’nci yılına Başkan Uysal’ın desteği, sahip çıkmasıyla ulaştığını söyledi. Kanneci, Uluslararası Antalya Gitar Festivali’nin gitar üzerine Türkiye’nin en uzun süre devam devam eden festival olduğunu söyledi.

    Kanneci, Özcan Dal’ın eşlik ettiği konserin ardından dakikalarca ayakta alkışlanırken gecenin sonunda Başkan Uysal, kendisine teşekkür çiçeği ve plaket takdim etti. Uysal, Kanneci’yi sarılarak kutlarken “Bu festivalin gerçek babası Ahmet Kanneci hocamızdır” dedi.

  • ÇEKSANAT Tiyatro yeni sezona merhaba dedi

    ÇEKSANAT Tiyatro yeni sezona merhaba dedi

    Bugüne kadar çocuk ve gençlik oyunları sahneleyen Tiyatro’nun; ilk yetişkin oyunu 20 Eylül Çarşamba akşamı seyirci ile buluştu. Görükle Kültür Merkezi’nde sahnelenen oyun izleyicilerden büyük beğeni topladı.
    Sezon açılışını oyun öncesi verdiği kokteyl ile kutlayan ÇEKSANAT’ın davetinde Bursa tiyatro camiasından birçok sanatçı, basın mensubu ve iş insanları da yer aldı.

    Savaş, kapitalizm, ırkçılık, cinsiyetçilik, emperyalizm…

    Savaş ve kapitalizm dünyanın en büyük sorunuyken bu sorunu biz insanların kendi ellerimizle besliyor olmamızın daha büyük bir çelişki olduğuna değinen oyun aynı zamanda bu çelişkinin yaşam biçimimizi şekillendirdiğine, değiştirdiğine de vurgu yapıyor.

    Yazar, seyirciye ilerleyerek geldiğimiz son noktanın bir “ilerleme” mi yoksa gerileme mi olduğunu sorgulatıyor.
    Oyun; vicdanı olan ve sorunlara insan kaynaklı bakanlarla, vicdanı olmayan ve yapmacık kuralları dayatanlar arasındaki derin uçurumu gözler önüne seriyor.

    İLERLEME Kelimesi Annemin Ağzında Feci Yanlış Tınlıyordu…

    Savaşta oğlunu kaybeden baba rolünü canlandıran ÇEKSANAT TİYATRO Sanat Yönetmeni İzzet Boğa ile Müge Açıkdüşünenler, İrem Azar, İlkay Zengin, Kağan Şenbaş ve Yaren Şensoy’dan oluşan ekibin sahne performansları Bursalı sanatseverler tarafından yoğun ilgi ile izlendi. Oyunun yaratıcı ekibinde ise; Yazar Matei Visniec, Çevirmen Burak Üzen, Yönetmen Yunus Emre Bozdoğan, Dekor-Kostüm ve Afiş Tasarımda Cenk Oral, Işık Tasarımda Rahmi Özan, Müzik Tasarımda Oktay Köseoğlu ve Koreografi de ise Utku Demirkaya yer alıyor.
    Prömiyer sonrası sahneye davet edilen Çağdaş Eğitim Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Nihan Alpay, başta yönetmen Yunus Emre Bozdoğan olmak üzere emeği geçen tüm ekibe çiçek takdiminde bulunarak teşekkürlerini sundu.
    18 yaş ve üzeri seyirciler için hazırlanan oyun; sezon boyunca her Çarşamba ve iki haftada bir Cuma akşamları saat 20.30’da ÇEKSANAT GKM’de sahnelenmeye devam edecek.

    Oyun ile ilgili detaylı bilgiye www.ceksanat.com ve ÇEKSANAT’ın sosyal medya hesaplarından ve 0530 6672412 nolu telefondan ulaşılabilir. Biletler GKM Gişesi ve biletinal.com’da satışta.

  • Anadolu’nun tüm renkleri Derince’de

    Anadolu’nun tüm renkleri Derince’de

    Derince Belediyesi’nin “Biz Anadoluyuz” etkinlikleri çerçevesinde Derincespor Kulübü ile birlikte düzenlediği halk oyunları etkinliği şölene sahne oldu. Derincespor bünyesindeki kursiyerlerinden oluşan Halk Oyunları Topluluğu’nun hazırladığı ve Anadolu’nun tüm renklerini sahneye yansıttığı etkinlik, Harikalar Sahili’nde yer alan Derince Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi.

    Derincespor Kulübü’nun 24 farklı branşta eğitim verdiğini ifade eden Derincespor Kulübü Başkanı Kemal Bayraktar, “Yaklaşık bir yıldır 19 bin sporcu ile faaliyet gösteren Derincespor ailesi olarak bu toprakların değeri olan, kültürümüze ve halk oyunlarına sahip çıkıyoruz. Tamamı kursiyerlerimizden oluşan oyuncularımızı şimdiden tebrik ediyorum. Biz Anadolu’yuz. Tepeden, tırnağa Anadolu’yuz. Anadolu’nun bağrında yaşayan farklı kültürlerden bir araya gelen hepsinden önemli Derinceliyiz” dedi.

    “Her zaman sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetleri destekledik”

    Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün ise “Biz Anadoluyuz programı bizi biz yapan değerleri ortaya koyan bir program. Başta Kemal Başkanımıza ve Derincesporlu kursiyerlerimize çok teşekkür ediyorum. Yaz dönemi boyunca ilçemizde düzenlediğimiz organizasyonlarla sporun ve kültürel etkinliklerin güzelliklerini bir arada yaşadık. Farklı kültürlerin, yaşam tarzlarının bir arada olduğu ilçemiz bu noktada adeta bir kültür mozaiğini oluşturuyor. Bu mozaiği bugün bizlere en güzel şekilde yansıtan Derincesporlu kursiyerlerimize bir kez daha gönülden teşekkür ediyorum. Görev yaptığımız dört buçuk yıllık süre içerisinde her zaman sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetleri destekledik. İnşallah bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Tarih öncesi dönemlerin geçit, Latmos

    Tarih öncesi dönemlerin geçit, Latmos

    Geçmişinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve adeta açık hava müzesi özelliği taşıyan Aydın, her geçen gün cazibesini artırmaya devam ederken, doğal güzellikleri ve tarihi yapısıyla dikkat çeken yerlerden olan Latmos bölgesi de tarihin gizemini keşfetmek isteyen yerli ve yabancı turistlerin rotasına giriyor. Bölgenin korunması ve tarihi öneminin ortaya çıkarılması adına yürütülen araştırmalar da aralıksız devam ederken, Latmos’un sahip olduğu önemli kaya resimleri de tarih öncesi dönemlere ışık tutuyor. Dönemindeki başka kaya resimlerinde hayvan figürlerinin ağırlıkta olduğu görülürken, Latmos bölgesinde keşfedilen kaya resimlerinde ise kadın-erkek ilişkilerinin resmedilmesi, bilim dünyasının da dikkatini çekiyor.

    Alman Arkeolog Dr. Anneliese Peschlow tarafından 1994 yılında keşfedilen Batı Anadolu’da bilinen ilk tarih öncesi kaya resimlerinin sayısı ise o günden bu yana bulunan yeni resimlerle birlikte 200’e ulaştı. Konu ve üslup açısından benzersiz özelliklere sahip Latmos kaya resimlerinin ana konusu ise kadın-erkek ilişkisi, aile ve ailenin sürekliliği, ilkbahar şenlikleri, düğün törenleri, özellikle genç kızların yetişkinler dünyasına giriş törenleriyle ilişkili olduğu görülürken birçok resimde bezemelere ve dokuma desenlerini andıran figürlere de rastlanmaktadır. Bölgede yapılan araştırmalar sonucunda da her geçen gün yeni kaya resimleri keşfedilirken, özellikle dönemindeki diğer kaya resimlerine göre farklı üslubu ve figürleriyle dikkat çeken Latmos kaya resimleri, bilim dünyasının da radarına girdi. Prof. Dr. Harald Hauptmann eşiz bir dili olduğunu söylediği Latmos kaya resimlerinin, hayatlarını tarım ve hayvancılıkla sürdüren yerleşik hayattaki bu insanların yeni dini semboller dünyasını temsil ettiğini söyledi.

    Latmos’un aynı zamanda önemli bir kültür merkezi olduğunu ifade eden Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkannı Bahattin Sürücü; “Latmos kaya resimleri, insanı toplumun bir parçası olarak resmetmiştir. Bu da tüm dünya üzerinde aynı dönem resimlerinden buradaki resimleri ayıran bir özelliktir. Diğer bölgelerde hayvan resimleri ağırlıkla çizilirken, Latmos’da kadın erkek ilişkisi ve aile bağlarını konu alan pek çok çift resmedilmiştir. Prof. Dr. Harald Hauptmann eşiz bir dili olan, hayatlarını tarım ve hayvancılıkla sürdüren yerleşik hayattaki bu insanların yeni dini semboller dünyasını temsil ettiğini söylemektedir. Ona göre, oluşturdukları yaşam tarzı Bereketli Hilal’in dağlı kıyılarından, Levant ve Mezopotamya’dan ve İç Anadolu üzerinden Ege’ye, Avrupa’ya dek uzanıyor. Resimleri, sembolleri ve bıraktıkları sanat eserleri tüm bu alanlara yayılıyor. Böylece neolitik ve kalkolitik dönemlerde sadece bir geçit alanı değil, aynı zamanda önemli bir kültür merkezi olmuştur” dedi.

  • Antik tiyatroda heyecanlandıran buluş

    Antik tiyatroda heyecanlandıran buluş

    Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün göreve başladığı günden itibaren büyük önem verdiği ve gerek iş gücü gerekse ekipman anlamında desteklediği Konuralp Antik Kenti’ndeki kazılarda önemli tarihi bulgular elde edilmeye devam ediyor. Düzce Belediyesi arkeologları tarafından yılın 12 ayı boyunca kesintisiz süren kazılar kapsamında antik tiyatronun büyük bölümü gün yüzüne çıkarılırken üst kısımda yürütülen kazılarda daha önce bulunan Apollon heykelinin başı ve Medusa başı gibi tarihi kalıntıların benzerine rastlandı.

    Uzmanlar “Büyük İskender” dedi

    Konuralp Antik Tiyatro kazı alanında yapılan kazılarda tiyatro alanının üst kısmında toprak içinde bir yapı olduğunu anlayan arkeologlar kazı çalışmalarını detaya indirerek portre başı olduğu anlaşılan yapıyı zarar vermeden bulunduğu yerden çıkardı. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ile Konuralp Müzesi’ne haber veren arkeologlar yerinde inceleme yapılması ve portre başının temizlenmesinin ardından konunun uzmanları tarafından incelenmesi amacıyla Konuralp Müzesi’ne gönderdi. Tarih uzmanları ile Kazılar ve Araştırmalar Dairesi Başkanlığı’nın istişaresi sonucunda bulunan portre başının Makedonya Kralı Büyük İskender’e ait olduğu belirlendi.

    Konuralp Müzesi’nden yapılan açıklamada portre başının neden Büyük İskender’e ait olduğuna ilişkin bilgiler paylaşılarak “Düzce merkeze bağlı Terzialiler mahallesinde yer alan Konuralp Müze Müdürlüğü’nce kazı başkanlığı yapılan ve Düzce Belediyesinden işçi ve malzeme desteği ile devam eden Prusias Ad Hypium Antik Tiyatro kazısı sırasında ortaya çıkarılan M.S. 2’nci yy. tarihlenen 23 cm (baştan-boyna kadar) ölçülerinde İskender başı bulunmuştur. Mermerden yapılan derin ve yukarı doğru bakan gözler, göz bebeğinde matkap izleri, dişlerini pek ortaya çıkarmayan hafif açık ağzı ile tasvir edilmiştir. İki yana atılmış boyna kadar uzun kıvırcık saç modeli ve alnının ortasında arkaya ve yanlara doğru ayrılan iki tutam saçı (Anastoli) bir aslanın yelesi gibidir. Bu tasvir Büyük İskender’e özgü bir saç tipidir” şeklinde bilgiler aktarıldı.

  • Tarihe ışık tutacak taneler

    Tarihe ışık tutacak taneler

    Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. 6 bin yıllık köklü geçmişi olan Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde bu yıl yapılan kazılarda bir çukur içerisinde buğday taneleri bulundu.

    4 bin 200 yıllık çukurun içerisinde birden fazla çeşit buğdayın bir arada bulunduğunu ve inceleme yapılacağını aktaran Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “2023 yılındaki kazılar sırasında tahılların içine konduğu bir çukur içinde çok miktarda karışık cinste buğdayla karşılaştık. Yani tek çeşit değil, birden fazla çeşit buğday karbolize olmuş vaziyette ele geçirildi. Tabii ki bunlar laboratuvarda incelendikten sonra hem cinsleri, hem yaşları hem de ne için kullanıldıklarına dair bilgiler ortaya çıkacak. Yaklaşık olarak bu çukur günümüzden 4 bin 200 yıl öncesine tarihleniyor.

    Daha önce de kaplar içerisinde buğday kalıntılarına rastlıyorduk ama bu kadar geniş bir alanda bunlara rastlamak bizim için de sürpriz oldu. Normal şekilde bunlar bir ısıya maruz kalmadıkça kömürleşmez. Ama bu çukurun içinde herhangi bir yangın izi yok. Onu araştırıyoruz. Bu konuyla ilgili paleobotanikçiler çalışıyor. Onların çalışmaları bittikten sonra daha detaylı bilgiler vermek mümkün olacak” ifadelerini kullandı.

  • 30. yıla özel Senfonik Orkestra

    30. yıla özel Senfonik Orkestra

    Besteleriyle ve söylediği şarkılarla yıllarca milyonların gönlünde taht kuran ünlü sanatçı Levent Yüksel, Kültürpark Açıkhava’da sahne aldı.
    Yaz sezonu boyunca şehir şehir gezerek sevenleriyle buluşan Levent Yüksel, Açıkhava konserlerinin son serisinde Bursalı hayranlarıyla buluştu. Sevilen şarkılarını kendisini dinlemeye gelen binlerce hayranıyla hep bir ağızdan söyleyen Yüksel, muhteşem enerjisiyle de müzikseverlerden büyük alkış aldı.

    Müzik hayatındaki 30. Yıla özel Senfonik konserleri için hazırlıklarına da tam gaz devam eden Levent Yüksel, 7 Ekim’de Harbiye Açıkhava’da 21 Ekim Antalya Aspendos Antik Tiyatro’da, 25 Ekim’de ise Selçuk Efes Efes Antik Tiyatro’da sevenleriyle buluşacak.

  • BATUR: “Gençlerimizin her zaman yanındayız”

    BATUR: “Gençlerimizin her zaman yanındayız”

    Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Konak Belediyesi’nin güzel sanatlar fakültelerine ve konservatuvara hazırlık kurslarına katıldıktan sonra girdikleri üniversite sınavlarında başarı kazanan 11 genç ve öğretmenleriyle bir araya geldi. Konak Belediyesi’nin Basmane’deki 200 yıllık tarihi bir binayı restore ederek kente kazandırdığı Sanathane Açık Hava Sineması ve Gösteri Sanatları Merkezi’nde gerçekleşen buluşmada, Akdeniz Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı kazanan Mert Engin, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazanan Deniz Can Iğdır, Sercan Şikar, Bilge Yılmaz, Melis Küçükyağlıoğlu, Ardış Biçer, Yaşar Üniversitesi Çizgi Film Animasyon Bölümü’nü kazanan Bartu Özcan, Yaşar Üniversitesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü’nü kazanan Eda Gümüş, Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazanan Feyza Akman, Kıbrıs Lefke Avrupa Üniversitesi Görsel İletişim Bölümü’nü kazanan Büşra Kaçaroğlu, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazanan Begüm Filiz, Başkan Abdül Batur’la bir araya geldi.

    Gençleri üniversite sınavlarına hazırlayan kurs öğretmenleri Füsun Ataman (Dramatik Yazarlık-Dramaturgi), Oğuz Ceyhan (Dramatik Yazarlık-Dramaturgi), Duygu Süzen (Desen), Deniz Atagündüz (Şan), Özlem Özdemir (Şan), Ömer Devrim Akkaya (Diksiyon), Burcu Aksakal (Oyunculuk), Gizem Karasu Mersinli (Hareket ve Doğaçlama), Özge Çidamlı (Doğaçlama), Meral Ceren Türk (Koreografi) ile Kurs Koordinatörü Murat Çidamlı da buluşmada hazır bulundu.

    “KURSLARIMIZ DEVAM EDECEK”

    Gençleri ağırlayarak onlarla sohbet eden ve eğitim hayatlarında başarılar dileyen Başkan Batur, Konak Belediyesi’nin sanata her zaman önem verdiğini vurgulayarak, “Göreve geldiğimiz günden bu yana kültür ve sanat dalında İzmir’in çok değerli sanatçılarıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Güzel sanatlar fakültelerine ve konservatuvara hazırlama kursları gerçekten çok önemli. Bunu biz Narlıdere’de de denemiştik. Tüm eğitmenlerimize, hocalarımıza çok teşekkür ederiz. Sanki kendileri kazanmış gibi sevinçlerini yüzlerinde görüyoruz; bir insana, sanata, kültüre emek veren gençlerimize çok önem verdiklerinin en güzel işareti bu. Bunu daha iyi noktaya getirmemiz lazım ve burada en büyük görev bize düşüyor. Daha çok gencimizin bu kurslardan yararlanması, sınavları kazanması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Kurslarımız devam edecek. Gençlerimizin her zaman yanındayız. Onların başarılarından ve bu başarılarına destek vermiş olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz” dedi.

    “BÖLGEYE SİNERJİ KAZANDIRIYORUZ”

    Sanathane Açık Hava Sineması ve Gösteri Sanatları Merkezi’nin çekim merkezi olmaya başladığını da söyleyen Batur, şöyle devam etti:

    “Yaptığımız en önemli işlerden biri. Bu bölge, Konak’ın en güzel yeri. Ancak kentli buradan gitti. Şimdi sanatla, kültürle kentlinin dönmesini, bölgeye sahip çıkmasını sağlıyoruz. Bölgeye sinerji kazandırıyoruz. Kentli artık buradaki etkinlikleri takip ediyor. Konak’ta kültür ve sanatla ilgili her türlü faaliyetin yürütülmesi noktasında çalışıyoruz.  Konak Belediyesi, kültür ve sanatta gerçekten adını duyuran ve bu alanda çalışmalarını en iyi şekilde yapan bir belediye. Bu şekilde de sürdüreceğiz. Bu kurslarımızla ilgili olarak da hocalarımızın emeği, gençlerimizin gayretleriyle bu noktaya geldik. Hepinize çok teşekkür ederim. Başarılar diliyorum. Atatürk çizgisinden ayrılmadan, Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata katkısını, sanatçıya ilgisini unutmadan, onun çizgisinden ayrılmayı hiç düşünmeden, cumhuriyet ilkelerine bağlı kalarak çalışmalarınızı yürütmenizi diliyorum.”

    GENÇLERDEN TEŞEKKÜR

    Gençler de hayatlarının bu en zor dönemecinden geçerken Konak Belediyesi’nin kurslarından çok büyük fayda sağladıklarını belirterek, desteklerinden dolayı Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’a, kursları veren öğretmenlere teşekkür etti. Etkinlikte gençlere başarılarını kutlamak için hediye de verildi.

  • Minyatüre gönül veren hukukçu

    Minyatüre gönül veren hukukçu

    Lise yıllarında minyatüre ilgi duyan fakat babasının ısrarıyla hukuk fakültesine giden Çataoluk, mezun olduktan sonra Gazi Eğitim Enstitüsünde resim tahsili yapmaya hak kazandı ancak ilerleyen süreçte okulu bırakmak zorunda kaldı.

    Arkadaşları aracılığıyla 1975’te yazar, doktor, tıp tarihçisi, ressam ve tezhip sanatçısı Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver ile tanışan Çataloluk, Ünver’in İstanbul’daki sanat atölyesinde minyatür eğitimlerine başladı.

    Meslek hayatı boyunca ülkenin birçok yerinde görev yapan Suzan Çataloluk, 12 yıl boyunca bir yandan hakimlik mesaisini sürdürürken bir yandan da “çok iyi arkadaşım” dediği minyatür sanatıyla ilgilendi.

    Çataloluk, hakimlik ve savcılık yaptığı dönemlerde izinli günlerinde Süheyl Ünver ile irtibatını koparmayıp İstanbul’daki atölyeye giderek kendisini bu sanatta geliştirdi.

    Akademisyenliğe geçen ve yıllarca üniversitede eğitimler veren Çataloluk, Fırat Üniversitesinden 2000’de emekli oldu.

    Suzan Çataloluk, emekli olduktan sonra gönül verdiği minyatüre daha fazla yöneldi. Önce yarım bıraktığı Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsünü bitirdi ardından Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim İş Ana Bilim Dalından 2014’te mezun oldu.

    Çataloluk, 2017’den itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle yürütülen Geleneksel Sanatlar Derneği tarafından uygulanan “Türkiye’nin Ustaları” projesinde adını ülkenin ustaları arasına yazdırdı.

    Kişisel ve karma sergilerle yurdun birçok kentine çalışmalarını taşıyan Suzan Çataloluk, minyatürün gelecek kuşaklara aktarılması için atölyeye çevirdiği evinde çalışmalarına devam ediyor.

    “Minyatürün kendine has bir dili, boyama tekniği var”

    Suzan Çataloluk, AA muhabirine, tezhip ve minyatürün meşakkatli, emek harcanması gereken, iç içe geçmiş geleneksel sanatlar olduğunu söyledi.

    Fen lisesini bitirdiğini, niyetinin güzel sanatlara devam etmek olduğunu fakat babasının “Türkiye’de hangi ressam rahat yaşayabiliyor? Sen onun için klasik bir okul bitireceksin” sözleri üzerine hukuk fakültesini tercih ettiğini aktaran Çataloluk, hukuk fakültesinin ardından özel yetenek sınavlarına da girdiğini anlattı.

    Çataloluk, minyatüre başladığında babasının önce şaşırdığını ardından eserlerini gördükten sonra tebrik ederek mutlu olduğunu aktardı.

    Türk kültürüne yaptığı katkılarla tanınan, Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in sanat atölyesinde 1975’te minyatür eğitimlerine başladığını ifade eden Çataloluk, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “O tarihten bu tarafa sanat atölyesinin elemanıyım. Orada devam ediyorum. Asıl mesleğim hakimlik, savcılık, sonra üniversitede öğretim görevliliği. Hakimlik yaparken aynı zamanda minyatüre de devam ettim tabii. Elazığ’ın ilk hanım savcısıyım. Hekimhan’ın ilk hanım hakimiyim. Keban’ın ilk hanım hakimiyim. Oralarda dolaşırken tabii geceleri minyatür yapıp kitap okudum. Çok büyük arkadaş oldular bana. Sonra aslında sanatın büyük bir aşk olduğunu fark ettim. Onu yaşadım. Ben resim çizmezsem yaşayamam gibi gelir. Minyatür beni yaşatan ana damarlarımdan birisi.”

    Minyatür sanatının devam etmesi için atölyelerde dersler de verdiğini ifade eden Çataloluk, “Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dramatik Yazarlık Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İbrahim Öztahtalı hocayla birlikte bir atölyemiz var. Arkadaşlarımız, öğrencilerimiz var. Onlarla beraber Tokat sergisini açtık. Büyük bir sergi oldu. 59 çalışma çıkarttık minyatür ve tezhiple. Tokat’ı anlattık.” diye konuştu.

    Minyatürün hayli zor bir alan olduğunu ifade eden Suzan Çataloluk, şunları kaydetti:

    “Şimdi ben iki tarafı da bitirmiş iki tarafla da daha doğrusu ünsiyeti olan bir hoca olarak şunu söyleyebilirim. Resim yapabilirsiniz. Olağanüstü hürriyetiniz var. Oraya çiçek koyarsınız, buraya dağ koyarsınız, buraya işte bir insan vesaire vesaire. Derinlik verirsiniz, vermezsiniz. Bir sürü ekoller var. Ama tezhip, ritmik sanat. Bir yere küçücük bir hatanız olsun. Hemen onu fark eder. Renkleriyle sınırlıdır, alanınız sınırlıdır. O sınırlı alanlar içinde yeni bir şey yaratmak tam sanatçılık işidir. Öyle zanaat işi, usta işi değildir. Binlerce öğrenci geçti elimizden, azı çok başarılı oldu.”

    Çok sayıda sergi açtığını, 30 devlet projesinde yer aldığını kaydeden Çataloluk, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Sanat atölyesi olarak valiliklerin ve belediyelerin projeleri olarak orada çalıştık. Mesela Amasya’yı yaptık. Mardin’i 2 defa çalıştık. Mardin’de mimari eserlerde nasıl tezhip var, nasıl minyatür var? Onların hepsini kağıda dökerek sergiledik. Bunlar kitap olarak yayınlandı. Ayrıca bir kitap projesinde dünya birinciler birincisi olduk. Benim kişisel sergilerim, öğrencilerimle açtığım sergiler, sayısı kaçtır hatırlamıyorum. Çünkü Elazığ’dan bu tarafa böyle sergi aça aça geldik.”