Kategori: Kültür Sanat

  • Balıkesir’de Balkan Rüzgarı

    Balıkesir’de Balkan Rüzgarı

    Ahmet Akın Kültür Merkezi’nde düzenlenen gecede İstanbul’dan gelen sanatçı İmran Salkan’ın söylediği Balkan türküleri eşliğinde eğlenen vatandaşlar, sanatçıya eşlik etti.

    Burhaniye Karadağ Göçmenleri Derneği Başkanı Adil Özuzun’un öncülüğünde düzenlenen 1.Balkan Geceleri vatandaşları coşturdu. İstanbul’dan gelen sanatçı İmran Salkan’ın türkülerine eşlik eden vatandaşlar büyük coşku yaşarken, İzmir Çamdibi Halkoyunları ekibi de Balkan oyunları ile geceye renk kattı. Açılış konuşması yapan Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler, konuklara hoş geldiniz derken, emeği geçenlere teşekkür etti. Karadağ’dan gelen konuklar da mutluluklarını dile getirdi. Gecenin geç saatlerine kadar devam eden etkinliğe 800 kişi katıldı.
    Emeği geçenlere teşekkür eden Burhaniye Belediye eski başkanı Fikret Akova, “Güzel bir geceyi idrak ediyoruz. Karadağ Derneğinin organize ettikleri bir gecedeyiz. Gerçekten birlik beraberlik ve dayanışma içerisinde gerçekleşen bir gece. Bu gecelerin artarak devamını diliyorum. Keyifli bir gece oldu” dedi.

    Emekli Emniyet Müdürü Mustafa Korkmaz da, “Baba tarafından bende Karadağ göçmenlerine dahilim. Bu gece de değişik Balkan Türküleri ve Balkan Ezgileri ve Balkanlardan gelen hem fahri konsolos olsun hem diğer ziyaretçiler olsun gece çok eğlenceli ve anlamlı bir gece geçti. Düzenleyen herkese teşekkür ediyoruz. Katılanlara da teşekkür ederiz” dedi.
    Burhaniye Karadağ Göçmenleri Derneği Başkanı Adil Özuzun ise, “Burhaniye Karadağ Göçmenleri Derneği olarak düzenlemiş olduğumuz birinci Balkan Gecelerinde, salonumuz hıncı hınç doldu. Bayağı bir yoğun talep olduğunu hepimiz gördük, yaşadık. Amacımız, Boşnakların ve Karadağ göçmenlerinin birlik ve beraberliğini sağlamaktı. Malum seçimler ve malum hava şartlarından dolayı kapalı bir alanda bu etkinliği yaptık. Ama, yine de 700-800 ‘e yakın bir katılımcı oldu. Bunun için de çok mutlu ve gururluyuz. Amacımız, tüm Türkiye’deki Boşnaklara hizmet etmek. Burhaniye’nin tanıtımını en iyi şekilde yapmaktı. Onun için gelen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Bursa’da Karadeniz rüzgarı

    Bursa’da Karadeniz rüzgarı

    Müzikseverlerin yoğun ilgi gösterdiği Şef Hamit Gazigil yönetiminde gerçekleşen konserde; Samsun’dan Bartın’a, Tokat’tan Trabzon’a, Giresun’dan Artvin’e, Rize’den Ordu’ya kadar Karadeniz’in her bölgesinden türküler seslendirildi. Aynı zamanda tiyatral gösterilerle bütünleşen konser, salonu dolduran izleyicilerden büyük beğeni topladı.


    Konserin ikinci bölümünde Karadeniz’in usta sesi TRT Sanatçısı İbrahim Can, sahnedeki enerjisi, güzel sesi ve repertuvarındaki hareketli türküleriyle, herkesin gönlünde taht kurdu. Konser sonunda konuk sanatçı İbrahim Can ve şef Hamit Gazigil’e Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fethi Yıldız, Muhammet Burak ve Yücel As’a 22 Dönem Bursa milletvekili Faruk Ambarcıoğlu, Trabzon Eğitim, Kültür, Sanat, Araştırma Derneği Başkanı Erkan Ayçam’a, Orkestra Şube Müdürü Muhterem Çevik, Volkan Kara’ya Türk Halk Müziği Bölüm Başkanı Nilüfer Göl, Fatih Yüksel’e Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Kemal Alioğlu çiçek ve plaketlerini takdim etti.

  • “Taxim Bistro”Bursa’da

    “Taxim Bistro”Bursa’da

    Şevket Çoruh ve Ozan Güven’in kadrosun’da olduğu 2 perdelik oyun 5 Mayıs cuma günü Merinos Atatürk Kültür Merkezin’de sahnelenecek.

    “Taxim Bistro”da yolları kesişen birbirinden farklı hayatlar… On farklı insan, on farklı kader. Bir araya gelmesi mümkün ama bir arada yaşaması imkansız olan bu insanların yolları, bir anda beliren “hayatta kalma” kavşağında sınava tabi tutulursa neler olur?

    “Taxim”, sistemin baskıcı düzeni ile kişisel bencilliklerin ve önceliklerin kesiştiği Araf’ın oyunu. Kara komedinin doruklarından, ölümün kıyısına gelgitler yaşayan bir hikaye. Herkes yaşamayı hak eder mi? Yaşama hakkı taksim edilebilir mi? İşte bütün sorun bu!

  • Nuh’un Gemisi Müzesi için imzalar atıldı

    Nuh’un Gemisi Müzesi için imzalar atıldı

    Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde Nuh’un Gemisi’ne ait kalıntıların olduğuna inanılan bölgede kurulması planlanan Nuh’un Gemisi Müzesi için Valilik Toplantı Salonu’nda iş birliği protokolü imza töreni düzenlendi. Çoğunluğunu dijital sanat eserlerinin oluşturacağı müze aynı zamanda kafeterya, hediyelik eşya dükkanı, açık ve kapalı seyir terasları ve özel park alanlarıyla da bölge ekonomisine katkı sağlayacak.


    İmza töreninde konuşan Ağrı Valisi Dr. Osman Varol, projenin bölge için ekonomik bir kalkınma sağlayacağını belirterek, “Her platformda söylediğim gibi Ağrı Dağı dünyanın en önemli lokasyonlarından bir tanesi. Ülkemizi bilmeyen insanlar Ağrı Dağı’nın yerini çok iyi bilirler. O ecdadımızın nakış gibi bu topraklara işlediği eserlerden biri olan İshak Paşa Sarayı’mız, Doğubayazıt’ın ticaretle gelişmiş o kadim kültürü ve bütün semavi dinlerde çok büyük önemi olan Hazreti Nuh Peygamberin o bölgeyle ilgili anlatımları ve Ara Güler tarafından varlığı duyurulan Nuh’un Gemisi izi dediğimiz o muhteşem nokta ve bütün bunların oluşturduğu müthiş potansiyel var. Nuh’un Gemisi Müzesi bugüne kadar Ağrı’da çok hayal edilen, gerçekleştirilmesi için çok büyük çabalar sarf edilen bir tematik çalışma. Eraslan ailesinin çok kıymetli yetkilileri ve kurdukları vakıf vasıtasıyla yaptıkları hizmetlerin en önemlisi olacak bu çalışmaya imza atmak istediler. Bizlerin de yapmak istediği bir şeydi ve bir sürü beraber çalışıldı. Çok kısa zaman içerisinde de yerinde de görmüş olacağız” dedi.


    Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan ise, bu tür projelerin ciddi bölgeyi turizm alanında önemli noktalara getireceğini ve projenin temellerini Temmuz ayında atmayı planladıklarını söyledi.
    Törene; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Kösedağ, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Erhan Tenekeci, Ağrı Belediye Başkanı Metin Karadoğan ve il protokolü katıldı.

  • Tarihinin en kapsamlı restorasyonu yapılıyor

    Tarihinin en kapsamlı restorasyonu yapılıyor

    15-17 Eylül 1924 tarihlerinde Trabzon’a ilk ziyaretini yapan Mustafa Kemal Atatürk, Soğuksu mahallesinde yaptığı gezintide çam ormanları içinde Kostantin Kabayanidis tarafından 1890 yılında yazlık olarak yaptırılan köşkü beğendi. 1930 yılında Trabzon Özel İdaresince tescil edilerek İl Daimi Encümeninin 18.5.1931 tarih ve 361 sayılı kararıyla Mustafa Kemal Atatürk’e ‘temlik’ edilen köşkün tapusu ve anahtarı Trabzon’da oluşturulan bir heyet tarafından Atatürk’e teslim edildi.

    10-12 Haziran 1937 tarihlerinde Trabzon’u tekrar ziyaret ettiğinde bu köşkte 2 gün konaklayan Atatürk, vasiyetini burada hazırladı. Müzede, 19. yy sonu ile 20. yy ait, mobilyalar, porselenler, halılar ve Atatürk’e ait tablolardan oluşan etnografik nitelikli 344 adet eser sergilenirken, Atatürk Köşkü için Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından bir proje hazırlandı ve proje Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü sunularak onaylandı. Restorasyon kapsamında köşkün dış ve iç cephesinde iyileştirme çalışmaları sürerken 2013 yılında da restorasyona alınarak içerisinde bulunan eşyalar bilimsel yöntemlerle incelemeye alınmıştı.

    Restorasyon Projesi 2021 yılında Anıtlar Kurulu tarafından onaylandı

    Restorasyon çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Trabzon Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanı ve İnşaat Yüksek Mühendisi Murat Öztürk, köşkteki restorasyon sürecinin 2022 yılında başladığını belirterek içerisindeki eşyaların da nitelikli bir şekilde aslına uygun olarak tamiri yapıldığını kaydetti.

    Hazırlanan restorasyon projesinin 2021 yılında Anıtlar Kurulu tarafından onaylandığını ifade eden Öztürk, “Atatürk Köşkü rölöve restorasyon ve restitüsyon işimiz 2020 yılında Büyükşehir Belediye Başkanımızın riyasetinde Atatürk Köşküyle ilgili bir teknik heyet kuruldu. Bu teknik heyette üniversiteden hocalarımız dışardan danışman hocalarımız kendi birimlerimizden ilgili arkadaşlarımızla birlikte bir heyet kurularak burayla ilgili gerekli çalışmalar geçmişine dönük yapıldı, raporlandı. Sonucunda proje Anıtlar Kuruluna sunuldu. Anıtlar Kurulundan da 2021 yılında projemiz onaylandı. Akabinde ihale hazırlık çalışmalarına başladık ve 2021 yılında ihalemizi yaptık. Ardından yer teslimini yaptık. 2022 yılında aktif olarak inşaat sürecimiz başladı” dedi.

    “Binanın içi de dışı da tamamen restore edilecek”

    “Buradaki eşyaların durumuyla ilgili uzman ekipler tarafından eşyalar alındı, nitelikli bir şekilde aslına uygun olarak tamir yapılıyor” diyen Öztürk “Restorasyon işini tamamladıktan sonra yerlerine montajı yapılacak. Bütüncül anlamda sadece rölöve restitüsyon ve restorasyon değil akabinde de eşyalar perdeler dahil çok ince eleyip sık dokunarak bir süreci yürütülmekte. Rölöve restitüsyon ve restorasyon anlamında şuana kadar binanın içi ve dışını tamamen raspalarımızı, söküm işlemlerini yaparak ham hale getirdik. Şimdi de yavaş yavaş kaplama imalatlarına başlayacağız, sıvalarımızı yapacağız, akabinde dış cephe sıvalarımızı yapacağız. Dış cephe temizliği tamamlanmış çatı imalatımız devam etmekte. Bu işler devam ederken çevre korkulukları çevre zemini, aydınlatma imalatlarını da yaparak tamamlayacağız. Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100 yılında Başkanımızın riyasetinde Atatürk Köşkü’nü hizmete açmak” şeklinde konuştu.

  • “13.Dünya Koro Müziği Sempozyumu” başladı

    “13.Dünya Koro Müziği Sempozyumu” başladı

    Uluslararası Koro Müziği Federasyonu’nun (IFCM) en büyük etkinliği olan Dünya Koro Müziği Sempozyumu (WSCM), Kültür ve Turizm Bakanlığının ev sahipliğinde başladı. 25-30 Nisan tarihleri aralığında başta Atatürk Kültür Merkezi olmak üzere Akbank Sanat, Atlas 1948 Sineması, Borusan Müzik Evi, Garibaldi Sahnesi, Grand Pera Emek Sahnesi, Santa Maria Draperis Kilisesi, St. Antuan Kilisesi ve Taksim Camii Kültür Merkezi gibi Beyoğlu’nun tarihi mekanlarına yayıldı. ABD’den İspanya’ya, Kanada’dan Endonezya’ya dünyanın en iyi korolarını ve alanında uzman konuşmacıları bir araya getiriyor.

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, “İnanıyoruz ki sanat hem dünyayı güzelleştirir hem de dünyanın güzelliklerini daha iyi görmemizi sağlar” ifadelerini kullandı.

    “Dünyanın en özel şehirlerinden birinde farklı kültürlere bir bakış gerçekleştiriyoruz”

    Dünyanın farklı kültürlerini temsil eden ve koro müziğine dair çeşitli biçimleri bütün haline getirmeyi amaçlayan sempozyum hakkında konuşan Burak Onur Erdem, “Dünya Koro Müziği Sempozyumu dünyanın en büyük koro etkinliği biz bunu Kültür ve Turizm Bakanlığı ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştiriyoruz. Bu sene ki temamız değişen ufuklar. Değişen ufuklar şu demek; esasında müzik, sanat, kültür her gün değişiyor ve dönüşüyor. Biz burada İstanbul’da hem de Asya’yı ve Avrupa’yı kapsayan dünyanın en özel şehirlerinden birinde farklı kültürlere bir bakış gerçekleştiriyoruz. Bizim sempozyumumuz esasında bir festival, çok büyük bir festival. 2 bin 500 kişiyi kapsıyoruz. Bu festivalin içerisinde 11 ayrı mekanda konserlerimiz oluyor fakat bizim ana merkezimiz İstanbul Atatürk Kültür Merkezi burada gala konserlerimiz var, açılış konserimiz 25 Nisan Salı akşamı Grammy ödüllü Estonya Filarmoni Oda Korosu ve Devlet Çoksesli Korosu ile gerçekleşiyor. İlerleyen günlerde 26 Nisan’dan 29 Nisan’a kadar hep gala konserlerimiz İstanbul AKM Türk Telekom Opera Salonunda saat 20:30’da gerçekleşecek. Bizim Beyoğlu’nda 11 mekanda, 44 konserimiz var. Bu sempozyuma 55 koro katılıyor. 55 koronun 35’i Türkiye’den bizim Türkiye’de çok ciddi bir sahiplenmemiz var. Bunun dışında 30’u aşkın ülkeden 60’dan fazla konuşmacı var ve dünyadan gelen korolar var. Dünyadan gelen korolar ödüllü korolar mesela bir örnek vereyim Endonezya’dan gelen Batavia Madrigal Singers, Endonezya’nın ödüllü korolarından bir tanesi. İsveç’ten gelen Sofia Vokalensemble European Grand Pix ödüllü yine aynı şekilde Lübnan’dan gelen arapça koro müziğini dünyaya tanıtan Fayha, İnsan Hakları ödüllü bir koro. Bunun gibi harika korolar bir hafta boyunca İstanbul AKM’de ve Beyoğlu’nda 11 mekanda Kültür ve Turizm Bakanlığı ev sahipliğinde halkımızla buluşuyor olacak”ifadelerini kullandı.

    “Müziğin iyileştirici etkisi ile depremzede çocuklara bir program sunuyoruz”

    Etkinlik çerçevesinde depremzede çocuklara dayanışma oturumu adı altında program hazırladıklarını söyleyen Erdem, “Biz çocukları çok önemsiyoruz. Çocuk korolarını çok önemsiyoruz. Türkiye’den 3 ayrı şehirden koromuz var. İstanbul, Ankara ve Lüleburgaz’dan gelen bir çocuk koromuz var fakat şunu da söyleyeyim bizim davetli korolarımız arasında çok özel iki koro var. Birisi, Macaristan’dan ‘Castemus Çocuk Korosu’ yine ödüllü bir korodur, Beyoğlu’nda konserler gerçekleştirecek ve İspanya’dan gelen ‘Leioia Kantika Korola Çocuk Korosu’ onlarda esasında çocuk deyip geçmeyin yetişkinlerden çok daha profesyonel iş çıkarıyorlar sahne üzerinde dramayla ve tiyatroyla müthiş bir konser yapacaklar 28 Nisan akşamı İstanbul AKM Türk Telekom Opera Salonunda. Aynı zaman da biz çocukları şöyle önemsiyoruz, biliyorsunuz çok zor bir dönemden geçtik ve geçiyoruz depremin ardından, depremden etkinlenmiş çocuklarımız için bir eğitim imkanı sağlıyoruz. Tüm Türkiye’den buraya depremzede öğrencisi olan müzik öğretmenlerimizi davet ettik ve onlara dayanışma oturumları adı altında tramvalı çocuklarla çalışmak, müziğin iyileştirici gücü, koronun birleştirici gücü gibi konularda uluslararası uzmanlarla, uzman psikologlar gözetiminde bir program hazırladık onu da sunuyoruz” şeklinde konuştu.

    “Atatürk Kültür Merkezi’nde tarihi bir an yaşıyoruz”

    5 kıtayı temsil eden 28 farklı ülkeden 80’den fazla konuşmacı ile 2 bin 500’den fazla sanatçıyı buluşturacak sempozyumun açılış konseri ile tarihi bir buluşmaya sahne olan sempozyum için Burak Onur Erdem, “Bu gece AKM’de tarihi bir an yaşıyoruz. Türkiye’nin en köklü topluluklarından ‘Devlet Çoksesli Korosu’ ve Grammy Ödüllü ‘Estonya Filarmoni Oda Korosu’ bir araya geliyor. Aynı zamanda bizim konuk şefimiz Norveç’ten Ragnar Rasmussen ve Estonya Filarmoni Kurucu Şefi Tonu Kaljuste bütün bu elementler bir araya gelince kuzey ve güneyi birleştiren bir anda Norveç ‘floyd’ müziği dinlerken sonrasında ‘uzun hava’ duyabileceksiniz. Bir bağlamanın ardından ‘seaboard’ ile çok çağdaş bir tınıya burada tanıklık edebileceksiniz. Biz bütün kültürleri kuzeyi ve güneyi birleştiren çok tarihi bir konsere tanıklık ediyoruz İstanbul AKM’de bu akşam” açıklamasında bulundu.

    “Doğru mesajı iletmek insan sesi ile mümkün”

    Norveçli koro konuk şefi Ragnar Rasmussen, “Bana göre insanların ufkunu genişletmesi gerekiyor dünya değişir, her şey değişir insanların ufuklarını da genişletmesi lazım. Geleceğimiz için sadece kötüden iyiye değil, iyiden kötüye de değişiklik oluyor bizim her şeyi değiştirecek gücümüz var insanoğlu için iyiye, doğruya ve barışa beraber şarkı söyleyip güzel bir güç ile dünyayı birlikte daha güzel bir noktaya taşıyabiliriz. Bu pandemi döneminden sonra insanlar yalnızlaşmaya başladı. Bu iletişim insanların birlikte olması için çok önemli. İnsan sesi ilk enstrümandır. Doğru mesajı iletmek insan sesi ile mümkün. Bu mesajı iletmek için en doğal yol insanın kullandığı sestir. Her insan buraya bu deneyimi elde etmek için geliyor ve kendini evinde hissediyor. En önemli başlangıç, en iyi yerde başlamak” diyerek insan sesinin önemine vurgu yaptı.

  • Keçe, moda dünyasında yükseliyor

    Keçe, moda dünyasında yükseliyor

    Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Sevim Tuğba Arabalı Coşar, Çukurova Türkoloji Araştırma Merkezi’nde (ÇÜTAM) “Geleneksel Keçe Tekniğinin Sanatsal İfade Aracı Olarak Kullanımı ve Çağdaş Yorumlamalar” konulu bir konferans verdi. Coşar, keçenin sözlük anlamı olarak, yapağı veya keçi kılının dürülüp kuvvetlice bastırılması veya dövülmesiyle elde edilen kepenek, çadır, cank, külah ve döşeme örgüsü yapımında kullanılan dokunmamış kaba kumaş (aba) olarak tanımlandığını söyledi.

    Maddi kültürün en güzel örnekleri olan el sanatlarının, Türk halk kültürünü tanımlaması, çeşitliliği ve sanat değeri ile geçmişten geleceğe taşıması özellikleri ile dünya el sanatları içinde seçkin bir yere sahip olduğunu ve geleneksel Türk el sanatları ya da halk sanatlarından biri olan keçe yapımcılığının en eski el sanatı olarak nitelendirilebildiğini ifade eden Coşar, “Keçenin soğuğa dayanıklı ve su geçirmez olması, onu kullanım aracı olarak ilk sırada tutmuştur. Türkçe’de, keçe sözüne ilk kez XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eserinde rastlanmıştır. Keçe kelimesinin, geçme-geçmek (kaynaşıp birleşmek anlamında) kelimeleri arasındaki bir ilişkiden dolayı kullanılmaya başlandığı düşünülmektedir.

    Keçeleme kelimesi de lifi keçeye dönüştürme sürecini ifade etmek için kullanılmaktadır. Bir çok bilim adamı ve araştırmacı keçenin tekstilin ilk örneği olduğu, iklim Özellikleri nedeniyle de muhtemelen ilk kez Orta Asya’da üretildiği konusunda hem fikirdir. M.Ö 4. yüzyıldan bu yana keçenin buluntuları, koyunun olduğu her coğrafyadaki kazıdan çıkmıştır. Özellikle Orta Asya göçerleri, keçeyi ürününü ana temel ihtiyaç olarak kullanmışlardır. Geçmişte iklim şartlarına ve yaşam tarzına uygunluğu, sağlıklı olması, nemi tutması ve yalıtıma yatkı olması özellikleri nedeniyle “çadır örtüsünden yer örtüsüne, giysilerden günlük yaşamda kullanım ve taşıma aksesuarlarına kadar birçok alanda yaygın olarak kullanılmıştır” diye konuştu.

    “Günümüz sanatçılarının tercih ettiği bir sanat dal olmuştur”

    Geleneksel Türk el sanatlarının sonsuz döngü içinde yer almaya ve geleceğe taşınan kültür mirasının bir parçası olmaya devam etmekte olduğunu belirten Coşar, “Geleneksel Türk El Sanattan içinde geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan keçe popüler kültür içinde, doğal, kültürel değerleri barındıran, yenilenebilir, sürdürülebilir ve ekolojik bir malzeme olması nedeniyle günümüz sanatçılarının tercih ettiği bir sanat dal olmuştur. Günümüzde birçok yerli ve yabancı sanatçı keçeyi geleneksel yöntemlerin ve kullanımının dışında farklı malzeme ve tasarımla kullanarak, çağdaş sanat dünyası içinde yerini korumasına destek olmaktadır” şeklinde konuştu.
    Toplantı sonunda ÇÜTAM Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Abik tarafından Doç. Sevim Tuğba Arabalı Coşar’a bir teşekkür belgesi verildi.

  • “Ben Giderim Adım Kalır” programı

    “Ben Giderim Adım Kalır” programı

    UNESCO 2023 Aşık Veysel Yılı münasebetiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Valiliğinin ortaklaşa düzenleyeceği konser. 1 Mayıs 2023 saat 20.00’da Bursa AKKM Orhangazi Salonu’nda gerçekleşecektir.

    Konserin geliri depremzedelere bağışlanacaktır.

    Konsere katılan gruplar:

    İstanbul Devlet Türk Halk Müziği ve Modern Folk Müziği Araştırma ve Uygulama Korosu

    Sivas Devlet Türk Halk Müziği Korosu

    Devlet Halk Dansları Topluluğu

    Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu

    Bursa Devlet Türk Halk Müziği Korosu

  • Pamukkale’de bayram yoğunluğu

    Pamukkale’de bayram yoğunluğu

    Termal suları ve çevresindeki antik kentlerle her mevsim ziyaretçi ağırlayan ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan beyaz cennet Pamukkale, Ramazan Bayramı’nda da tercih noktası haline geldi. Bayramın ilk gününden başlayan yoğunlukla birlikte travertenlere çıkan vatandaşlar, tarihi noktada keyifli vakit geçirdi. Yabancı turistlerin başta olmak üzere Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen ve kentte yaşayan vatandaşların da renkli anlara sahne oluşturduğu Pamukkale, güzelliğiyle de hayran bıraktı. Ayrıca turistler bayramda bol bol fotoğraf çektirdiği tarihi alanda zaman zaman uzun kuyruklar oluşturdu.

    Pamukkale, güzelliğinin yanı sıra yanında bulunan Antik Kleopatra Havuzuyla da dikkat çekti. Romatizma, eklem ağrıları ve çeşitli cilt rahatsızlıklarına iyi geldiğine inanılan antik havuzun, 4 mevsim 36 derece olan termal suyu her yaştan misafirleriyle dolup taştı. Deprem sonrası oluşan ve içinde tarihi sütun başlıkları ilginç görünüme sahip olan, ‘Kleopatra’nın güzellik havuzu’ olarak da bilinen havuz, her ülkeden misafirlerini ağırlıyor.

    Tatili Pamukkale’de geçiren vatandaşlar, güzelliğe hayran kaldığını belirterek, herkesin görmesi gerektiğini söyledi. Eşsiz anlar ise havadan dron ile görüntülendi.

  • Sultanahmet Camii’ni törenle ibadete açıldı

    Sultanahmet Camii’ni törenle ibadete açıldı

    Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu 2018’den beri devam eden Sultanahmet Camii, çalışmaların tamamlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla cuma namazının ardından düzenlenen törenle yeniden ibadete açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış öncesi dua okudu. Ardından konuşmasına vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik ederek başlayan Erdoğan, “Çok farklı bir mekandayız ve bu mekanda Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum. Ne mutlu ki bizlere bu restorasyon çalışmalarını böyle anlamlı bir günde bitirdik ve bugün de cuma gününe isabet eden Ramazan Bayramı vesilesiyle iki bayramı bir arada yaşadık. Bayram namazını Ayasofya Camii’nde kıldık. 3 yıl önce yine bir cuma günü Ayasofya’yı yeniden ibadete açmıştık. Hamdolsun o günden beri Ayasofya hep dolu, hep canlı. Uzun bir hasretin ardından bu hasret dolu dolu gideriliyor. Cuma namazını da Sultanahmet Camii’nde eda ettik. Sultanahmet Camii, İstanbul’un en önemli sembollerinden biridir, hatta belki de ilkidir. Burası sadece bir cami değil, medresesi, kasrı, arastası, hamamı, çeşmesi, sebili ve birçok birimiyle burası kelimenin tam bir anlamıyla külliyedir. İstanbul’un merkezi konumundaki bu bölgeyi kuruluşundaki bütünlüğüyle muhafaza etmemiz gerekiyor. Ata yadigarı eserleri korumak kollamak bizim en başta olan görevimizdir” dedi.

    “14 Mayıs’a kadar çalışacağız ve onlar siyasi mefta haline getireceğiz”

    14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda muhalefet ne diyor, gelince Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarmış, yerine inanç bilmem ne başkanlığı diye bir şey kuracaklarmış. Yuh yetmez, 14 Mayıs’a kadar çalışacağız ve onları siyasi mefta haline getireceğiz. Terör örgütüyle birlikte ele ele olanlardan başka bir şey beklenebilir mi? 14 Mayıs bunların sonu olmalı. Hükümetlerimiz döneminde sınırlarımız içinde, dışındaki ecdad emanetine biz sahip çıktık. Gerek içeride, gerek yurt dışında eserleri ihya edeceğiz. Güzel bir eseri inşa etmek ayrı bir eserdir, asırlar sonra eski güzelliğine kavuşturmak ayrı bir güzeldir. Ayasofya’nın minarelerini ele aldık, ihya ediyoruz. Sadece Ayasofya’daki o olumsuz mührü kazıyıp atmak yetmez dedik, 86 yıl sonra açtık. Şimdi de inşa çalışmalarına devam edeceğiz. Şöyle minarelere baktığımız zaman bu yükselen minareler bize ayrı bir gurur veriyor. Bu emaneti inşallah daha asırlar boyunca yaşayacak şekilde, yeni nesillere bırakacak şekilde restorasyon gerçekleştirdik. 14 Mayıs’a kadar gece gündüz demeden çalışıyor muyuz, gayret ediyor muyuz? Ben size inanıyorum, güveniyorum. İnşallah sizlerle beraber durmak yok yola devam. Allah’a emanet olun, kalın sağlıcakla” dedi.

    4 asırlık tarihi caminin yeniden ibadete açılış törenine TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve vatandaşlar katıldı.