Kategori: Magazin

  • Gonca Vuslateri: “Hemen gitme olur mu kızım?”

    Gonca Vuslateri: “Hemen gitme olur mu kızım?”

    Tam bir hayvan dostu olan ve yaptığı paylaşımlarla da bunu gösteren oyuncu Gonca Vuslateri, bu defa köpeği Cissy hakkındaki duygularını ifade etmek için kamera karşısına geçti. Köpeği ile çekilmiş fotoğrafını Instagram hesabından paylaşan Vuslateri, onun bir hayli yaşlandığını söyledikten sonra son derece duygusal bir paylaşımda bulundu.

    Köpeğini kaybetmeye hazır olmadığını söyleyen Gonca Vuslateri şu satırları yazdı:

    “Ee Cissy Hanım… artık banyolarımız sayılı… iyice bunadın.. tek tek patilerini okşadım bu akşam… çantamın önüne atıp köpek parkında geziyorsun zaten.. yere inince tam bir mızmız.. en kötü zamanlarımızda idare ettik birbirimizi… ne müzikler dinledim,senaryo çalıştım bağıra bağıra -yazılmamış repliklerinle daima eşlik ettin :hav! E.T’ye benzete benzete bitiremediler seni.. Ben de en sevdiğim sahnesini yine oynamak istedim seninle .. Kal .. Gitme .. hemen gitme olur mu kızım. Önümüzdeki bi kaç yıl bana ‘gitme’ dedirtme…

    Kalbin büyüdü, gözün körleşti, yavaş yürüyorsun, tuvaletini yapınca utancından ölmek istiyorsun.. Hala. Ama hala.. sen iyisin, insanlar kötü .. biz sizden daha uzun yaşıyoruz.. şu saçmalığın içinde benimle biraz daha kal bebeğim.. Canım Cissy. Hep Duma paylaşıyorum acınılası şeyler yazılmasın hakkında diye ama sahneler özleyecek seni be Cissy .. düşmemişken henüz dişlerin, içinden geçtiğin oyuncaklar bile.. Güzelce yaşlanalım kızım. Nice bıcı bıcılara !”

  • Zeynep Tokuş’tan ‘Sandalyeyle oyunlar’

    Zeynep Tokuş’tan ‘Sandalyeyle oyunlar’

    Türkiye güzeli Zeynep Tokuş oyunculuğa ara verdikten sonra yoga eğitimine başlamış ve sosyal medya hesabından paylaştığı birbirinden zor yoga hareketleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. Tokuş, yaptığı son paylaşım ile yine formunun zirvesinde olduğunu gösterdi.

    1998 Türkiye Güzeli, eski oyuncu Zeynep Tokuş yoga eğitmeni oldu. Ünlülere de yoga dersi veren kraliçenin yaptığı hareketler sosyal medyanın da dikkatini çekiyor.

    43 yaşındaki Tokuş, spot ışıklarından uzaklaşıp kendine bambaşka bir hayat kurdu. Boşanmayla sonuçlanan ilk iki evliliğinin ardından üniversite yıllarındaki aşkı Erdem Yılmaztürk ile evlendi ve yoga eğitmeni olarak hayatına devam etti.

    Zeynep Tokuş, akrobatik yoga konusundaki birikimini öğrencileriyle paylaşıyor. Sosyal medya hesabı üzerinden birbirinden zor yoga hareketlerini sergileyen Zeynep Tokuş, bu defa da iki sandelye ile dikkat çekici bir gösteride bulundu.

    ‘Sandalyeyle oyunlar’ notunu düştüğü paylaşımında ne kadar formda olduğunu gösteren Zeynep Tokuş o hareketlerin nasıl gerçekleştiğini de paylaştığı video ile gösterdi.

  • Netflix’in yıldızı hayatını kaybetti

    Netflix’in yıldızı hayatını kaybetti

    Japon güreşçi ve Netflix’in ‘Terraced House’ isimli reality şovunun yıldızı Hana Kimura, hayatını kaybetti. Hana Kimura’nın ölümü, güreş organizasyonu Stardom Westling tarafından da teyit edildi. 22 yaşındaki güreşçinin ölüm nedeni açıklanmadı.

    Ancak Kimura ölümünden kısa bir süre önce, siber zorbalığa uğradığını ima eden sosyal medya paylaşımları yapmıştı. Instagram’dan paylaştığı en son hikayede kedisi ile birlikte bir fotoğrafını paylaşarak, “Hoşçakalın” yazdı.

    Hana Kimura, son dönemde sosyal medya kullanıcılarının lincine maruz kalmıştı.

    Koronavirüs salgını nedeniyle ara verilen ‘Terraced House’ isimli reality şovda, aynı evde yaşayan 3 erkek ve 3 kadının hayatı konu ediniliyor. Kimura’nın annesi Kyoko Kimura da tanınmış bir güreşçiydi.

    Stardom organizasyonu tarafından Cumartesi günü yapılan açıklamada, “Lütfen saygılı olun, biraz zaman tanıyın, ailesinden ve arkadaşlarından desteğinizi ve dualarınızı eksik etmeyin” denildi.

    Kimura’nın kendine zarar verdiğini gösteren fotoğraflarını Cuma günü Twitter’a yüklediği haberleri gelmişti. Paylaşımlarda, “Artık insan olmak istemiyorum. Sevilmek istediğim bir hayattı. Herkese teşekkürler, size seviyorum. Hoşçakalın” mesajı da yer aldı.

    Kimura’nın her gün yüzlerce kötücül mesajlara maruz kaldığı belirtiliyor.

    Ölüm haberinin ardından hayranları ve spor ile eğlence sektöründe yer alan isimler, siber zorbalık ve bunun ruh sağlığı üzerindeki etkileri hakkında açıklamalar yaptı.

    Impact Dünya Şampiyonu güreşçi Tessa Blanchard, “İnsanların sosyal medyada ne kadar zalim olabildiklerini görmek gerçekten kalbimi kırıyor” dedi.

    Profesyonel güreş alanında yazan gazeteci Adam Pacitti, “Umarım bu insanlara sosyal medya paylaşımlarının herhangi birinin, kim olurlarsa olsunlar, ruh sağlığı üzerinde ciddi etkilerinin olabileceğini hatırlatır” dedi.

    Japonya’nın eski Başbakanı Yukio Hatoyama da Twitter’da, Japonya’da hükümetin ağır siber zorbalık uygulayanlara ceza vermeyi gündeme alması çağrısı yaptı.

  • Avatar 2’den yeni set fotoğafları

    Avatar 2’den yeni set fotoğafları

    Merakla beklenen Avatar 2 filminin çekimlerine pek çok filmde olduğu gibi zorunlu corona virüs arası verilmişti. Mayıs ayı başında Covid-19 salgınını yenmede başarıyı yakaladığı duyurulan Yeni Zelanda’da yapılacak çekimler yeniden başlıyor. Yapımcı ve yönetmen James Cameron’un ortağı olan Jon Landau, işbaşı yapmanın mutluluğunu Avatar 2’den bir paylaşımla duyurdu.

    SALGIN SONRASI SETE DÖNEN İLK BÜYÜK YAPIM

    Landau, Instagram paylaşımında setin hazır olduğunu ve ekibin gelecek hafta Yeni Zelanda’da çekimlere başlayacağını belirtti. Mart ayındaki salgın ilanıyla birlikte durdurulan setlerden sonra, yeniden çekimlere başlayan ilk büyük Hollywood yapımı Avatar 2 oldu.

    Landau, daha önce Avatar 2 setinden kamera arkası fotoğraflar paylaşmıştı. 2009’daki ilk filmden sonra merakla beklenen ikinci filmin 17 Aralık 2021’de gösterime girmesi planlanıyor.

    Destansı bilimkurgu filmi Avatar’ın senaryosunu Titanik, Yaratık 2, Terminatör filmlerinin yönetmeni James Cameron yazdı ve filmi yönetti.

    REKORTMEN FİLM

    Üç boyutlu sinema tekniği ile çekilen Avatar, 2 milyar 789 milyon 700 bin dolar hasılat elde ederek 10 yıl boyunca tüm zamanların en yüksek gişe yapan filmi unvanını elinde tuttu. Avengers (Yenilmezler) serisinin 2019’da gösterime giren filmi Endgame, toplamda 2 milyar 790 milyon dolar hasılat elde ederek Avatar’ın rekorunu elinden aldı.

    ÜÇ OSCAR KAZANDI

    Altın Küre Ödülleri’nde en iyi film ve en iyi yönetmen (James Cameron) ödüllerini alan Avatari dokuz dalda aday gösterildiği 82. Oscar Ödülleri’nde ise sanat yönetimi, görüntü yönetmeni ve görsel efekt dallarında üç ödül kazandı.

  • Özkan Uğur: Maalesef beni gene öldürdüler

    Özkan Uğur: Maalesef beni gene öldürdüler

    Kanser tedavisi gören MFÖ grubu solistlerinden Özkan Uğur, hayatını kaybettiğine yönelik iddialarla ilgili açıklama yaptı. Uğur, “Sosyal medyada yalan bir haber dolaşıyor. Maalesef beni gene öldürdüler. Allah’a şükürler olsun yaşıyorum, iyiyim. Herkese iyi bayramlar. Sevgiler” dedi.

    Uğur Instagram hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sosyal medyada yalan bir haber dolaşıyor. Maalesef beni gene öldürdüler. Allah’a şükürler olsun yaşıyorum, iyiyim. Sevgiler” ifadelerini kullandı.

  • Selin Ciğerci’nin kazancı dudak uçuklattı…

    Selin Ciğerci’nin kazancı dudak uçuklattı…

    Sosyal medya fenomeni olarak tanınan şarkıcı Selin Ciğerci sosyal medyada yaptığı reklamlardan kazandığı parayı açıkladı. Ciğerci’nin kazancı dudak uçuklattı.

    Kendi markasını çıkaran Selin Ciğerci aylık kazancıyla dudak uçuklattı. 2. Sayfa programında “oturduğu yerden para kazanan ünlüler” arasında adı geçen Ciğerci hemen yayına bağlandı.

    Ciğerci açıklamasında “Sosyal medya reklamlarından ayda 600 bin TL kazandım. Aslan gibi de vergimi ödüyorum” dedi.

    Çıkardığı kozmetik markası için ise “1 ay sonra 1 milyon TL’lik vergi ödeyeceğim” diyen Ciğerci “Ama oturduğu yerden kazanıyorsun demeyin. 72 kişiyi çalıştırıyorum ben” açıklamasını yaptı.

  • Seda Sayan: Botokslar gitti, organik olduk

    Seda Sayan: Botokslar gitti, organik olduk

    Ünlü şarkıcı Seda Sayan karantina günlerini Bodrum’da geçiriyor. Posta’dan Suna Akyıldız’a konuşan Sayan, merak edilenlerini anlattı. Bu süreçte kilo aldım diyen ünlü şarkıcı, ‘Botokslar gitti, organik olduk’ dedi.

    İşte röportajdan satır başları… Günlerdir evdesiniz, laf aramızda; kilo aldınız mı? Kilo aldım. İyi de oldu. Metebolizmamı şaşırttım. Çok az yiyordum. Bağışıklık sistemim için ballar, tereyağlar Allah ne verdiyse valla yedim. Şimdi gayet iyiyim. Karantina bittikten sonra yapılacaklar listesinin ilk 5’inde neler var? Aldığım kiloları vermek, annemi hiç göremedik. Ben ablamın yanındayım. Ablam Bodrum’a yerleşti. Bu pandemiyi burada geçiriyorum. Annem doktor gözetiminde olduğu için onu hiç getirmedik. Haliyle çok özledik. İlk işimiz yanına koşmak olur.

    Estetik yaptırdığınızı açık açık söylüyor, gösteriyorsunuz. Başkaları gibi neden saklamıyorsunuz, çok mu cesursunuz? Bu, çok doğal bir şey. İnsanın, abartıya kaçmadan birkaç sene geriye gitmesi, gençleşmesi çok güzel bir şey. İrem Sak “Karantinada dolgularım eridi” diye dert yanmıştı, sizde durumlar nasıl? Hepimizin dolguları, botoksları hepsi gitti bacım. Çok doğru söylemiş organik olduk. Güzel de oldu, çünkü doğallaştık.

    Bu kadar fit ve güzel olmak çok maliyetli mi? Dışarıdan kendinize bakınca ‘Çok masraflasın bacım’ diyor musunuz? Ben güzelliğine çok para harcayan bir kadın değilim ya. Spora önem veriyorum da şu sıralar sadece yürüyorum. Bu kadar eğlenceli, hayatı dolu dolu yaşayan biri çok sık ağlar mı? Veya en çok neye ağlarsınız? Sizi ne hüzünlendirir? Çok komik, esprili, eğlenceli kadınımdır. Etrafımdaki herkes benim anlattıklarıma güler. Arkadaşlarım ‘Sensiz eğlenemiyoruz’ derler. Annemi facetime’da yatarken görürsem üzülüyorum. Bazen bir şarkı da beni hüzünlendirir tabii.

    ‘Torun istiyorum’
    Oğlunuz Oğulcan’ın sevgilisi Ezgi Eyüboğlu ile tanıştınız mı? Ezgi ile tanışamadım, araya korona girdi. Onlar İstanbul’da kaldı, ben buraya gelmek zorunda kaldım. Ama yakışıyorlar birbirlerine, çok tatlı kız. Oğulcan şu anda telefon açıp dese ki, “Anne, babaanne oluyorsun.” Ne tepki verirsiniz? Benim canım oğlum öyle bir şey yapsa çok sevinirim, hem de çok. Öyle mutlu olurum ki. Eminim bir gün böyle bir şey söyleyecek. Ama evlenmeden olmaz. Asla yani.

    Yaşa takılmam
    Erkekler genç eş, sevgili bulunca ‘oh hayat mis gibi’, kadınlar kendilerinden küçük erkek ile aşk yaşayınca, ‘dünyanın sonu geldi’. Bu iki yüzlülük niye? Ben kimsenin yaşına takılmıyorum. Büyük resme bakarım. Bazı genç erkekler, sizin üzerinizde otorite kuracak kadar etkilidir. Ben çok hayat doluyum. Yanımdaki erkeğin dingin olması, ağırbaşlı olmasını isterim. Tanıştığım adama yaşını sormam ki, burcunu sorarım. Ardından kimlik numarasını isterim; evli mi, bekar mı öğrenirim. Evliyse ‘Defol git’ derim.

  • Perihan Savaş: 13 yaşında evlendim, ben bir çocuk gelindim

    Perihan Savaş: 13 yaşında evlendim, ben bir çocuk gelindim

    Sesinde yılların yaşanmışlığı var. Biraz mutluluk, hafif hüzün ama en önemlisi çok büyük bir güç. Onunla bir hayat muhasebesine oturuyoruz. Perihan Savaş, sahneyle beş yaşında tanışıyor. Sert bir annesi olmuş. Özgür olmak için 13 yaşında evleniyor. Altı ay sonra evlilik Adli Tıp’ta son buluyor: “Babam boşanma aşamasında kızlık olayları çok önemli diye bekâret raporu almamızı istedi. Maalesef hepsini yaşadım.” Sonra 16 yaşında Altın Portakal’ı kucaklıyor. Sayısız filme adını yazdırıyor. Ve hayatının aşkını buluyor: “Yılmaz (Zafer); adamım, tek geçerim.” Ama onu da erkenden kaybediyor. İşte Perihan Savaş ve çarpıcı hikâyesi…

    Kısa filminizin adı ‘Parıldayan İncinin Tuhaf Hikâyesi’. Sizinki ne kadar parlak, ne kadar tuhaf bir hikâyeydi? Parıldayan bir hikâyeydi. Ama her parıldayan yaşamın içinde zorluklar var. Önemli olan zorluklarla olgunlaşarak onu parıltılı bir hale çevirmek. Tiyatrodan ayrılmamı istedi, benim için bitti ◊ Beş yaşında, Şehir Tiyatroları’nda sahneye çıkıyorsunuz. Bu bir çocuğun tek başına alabileceği bir karar değil… Suna Pekuysal annemin arkadaşıydı. Bir gün, “Bu çocukta ışık var. Tiyatroya götüreceğim” demiş. Babam diş doktoruydu, sanata çok düşkündü ve kabul etti. Sanat yaşamım başladı.

    İlk rolünüz neydi? Bir çocuk tiyatrosuydu, yaşıtlarım çilek veya limon olmuştu. Ben çok kiloluydum. Tombul ve beyaz olduğum için pamuktan bir bulut rolüne seçilmiştim. ◊ Anneniz çok sert mizaçlı bir insanmış galiba… Dominant bir kadındı. Gelenek, göreneklere bağlı, çok sıkı ve tutucuydu. Bacak tüylerimi hatta kaşlarımı bile aldırmazdı. “18 yaşına gel öyle” derdi. ◊ 16 yaşında Altın Portakal aldınız ama 18 yaşına kadar kaşınızı alamadınız mı? Evet. İkna edemiyordum. Öyle yetişmiş. Oyunculuğa başladığımda da setlerde hep yanımdaydı. Babam daha yumuşaktı. Bir şey için izni hep babamdan alır, anneme söylemezdim.

    Evlendiğinizde 13 yaşındaymışsınız. Çocuk gelin olmuşsunuz. Nasıl o yaşta evlendiniz? Ailelerden izin alarak. ◊ Sebebi neydi? Özgür olacağım sandım. Nişanlanınca ince çorap giyip kaşımı alacağım, arkadaşlarımla buluşacağım sanıyordum. Yanılmışım. ◊ Ne kadar sürdü evlilik? Altı ay. O 22 yaşındaydı ve askeri okulda okuyordu. O dönemin şartlarında okurken evlilik yaparsa askeri okuldan ayrılabilecekti. O yüzden nişandan sonra hemen nikâh yapıldı. Planlarımıza göre bir sene sonra Almanya’ya gidip tiyatro eğitimi alacaktım. O doktora yapacaktı. Ama evlendik, “Tiyatrodan ayrılacak” dedi ve benim için bitti.

    Evlilik boyunca birlikte mi yaşamıştınız? Ben kendi evimde, o kendi evindeydi. Hiçbir birlikteliğimiz olmadı. Boşanma sırasında babam “Bu çocuklar ayrı evlerde yaşadılar, daha sonra kızımın kısmeti çıkarsa evlenmiş görünecek” dedi. Kızlık olayları çok önemli diye rapor almamızı istedi. Ben Adli Tıp’a gittim. Maalesef hepsini yaşadım.

    Bunlar o yaştaki biri için çok ciddi travmalar değil mi? Evet öyle. Düşün, apartmanda evcilik oynuyordum. Mahallenin küçük çocuklarını kapı önüne dizer, “Nişanlım gelince haber verin, oyuncaklarımı toplayayım” derdim. ◊ Sonra ailenizi affettiniz mi olanlar için? Amcamlar çok tutucuydu. Babamın aklını çeldiler. Babam bana sordu aslında. Ama çocuk aklıyla daha rahat bir hayatım olacağını düşünerek “İstiyorum” dedim. Tabii yaşım nedeniyle kesinlikle ailenin sorumluluğundaydı. Ben kendi kızım için böyle bir şeye asla izin vermezdim. Çocuk gelinsin düşünsene! Ama o yıllarda her şey farklıydı. Ve bu bende elbette travmalar yarattı.

    Yıllardır içinde bulunduğunuz sektörü nasıl anlatırsınız? Laylaylom iki saat çalıştın, gidip paranı kazandın gibi bir şey yok. Sabahın köründen gece yarılarına kadar çalışmalısın. Özel hayatından fedakârlık ediyorsun. ◊ Hayatınızda nelerden, ne kadar vazgeçtiniz? İki çocuğumdan birini sette büyüttüm, diğerineyse annem baktı. Film çekmeye gidip döndüğümde çocuğum emeklemeye başlamıştı! Eskiden dışarıya çıkamazdım. Son zamanlarda bunu aştım. Artık pazara da gidiyorum. Pazarcılarla oturup çay içiyorum. Etrafımı sarıyorlar, fotoğraf çektiriyorum.

    Türk sinemasının en büyük isimleriyle çalıştınız. Jön tanımınız nedir? Oyunculuğu sevmek ve emek vermek. ◊ Yeni nesilden en çok kimleri beğeniyorsunuz? Aras Bulut İynemli ve Erkan Kolçak Köstendil’i çok beğeniyorum. Kadın oyunculardan; Beren Saat, Bergüzar Korel, Belçim Bilgin, Ezgi Mola, Nurgül Yeşilçay. ◊ Can Yaman gibi kaslarıyla gündem olan jönleri nasıl yorumluyorsunuz peki? Oyunculuk adına baktığında çok komik geliyor. Kas yapabilirsin tamam, o bir yerde kalsın ama önemli olan oyunculuğun.

    Başrolünde oynadığınız kısa film ‘Parıldayan İncinin Tuhaf Hikâyesi’, ABD’de ‘La Jolla Fashion Film Festivali’nde altı dalda adaylık aldı. Filmi yurtdışında çekici hale getiren ne? Görüntüler çok güzel, hikâye enteresan. Hem fantastik hem masalsı. ◊ Film ne anlatıyor? Paralel evrenlere geçiş kapısı oluşturan sihirli ve parlak bir inciye, vefat etmiş büyükannelerinden geriye kalan ipuçlarıyla ulaşmaya çalışan iki kız kardeşin hikâyesi.

    Beş dakika süren bir filmde oynamakla uzun metrajda oynamak arasında ne fark var? Kısa filmde hikâyeyi beş dakikaya sığdırmanız gerek. Oyuncu açısından devreye, diyaloglardan ziyade oyunculuk yeteneği giriyor. Yönetmenimiz Emir Mavitan çok özenli, genç bir yönetmen. Onunla çalıştığım için mutluyum. Film şimdiye kadar beş festivalden olumlu yanıt aldı. Los Angeles, San Diego, Saraybosna, Hırvatistan’da yapılacak festivallerde yer alacak.

    Bugün 20’li yaşlarda mesleğe yeni başlayan bir oyuncu olsanız yine Yeşilçam döneminde olmayı mı seçerdiniz? Yeşilçam dönemi daha güzeldi. ◊ Neden? Sinema vardı. Senede 300 film çekilirdi. O dönemde yokluklar içinde, zor şartlar altında çalışırdık. Karavan, makyöz yoktu. Sokaklarda soyunur giyinir, bir kahvenin köşesinde saçımı, makyajımı kendim yapardım. Ama bütün o zorluklara rağmen sevgi ve saygımız yüksekti. Oyunculuk birinci planda, para ikinci plandaydı. Yeni nesilde bu biraz yer değiştirdi galiba.

    “Sinema yok” dediniz ama gişe rakamlarıyla Türk sinemasının en parlak dönemlerini yaşadığı söyleniyor… Eski filmlerin duygusu yok. Artık tamamen maddesel. Yeşilçam’da komedi filmlerinin bile mesajı vardı. Artık öyle şeyler göremiyorum. Yüksek gişeler yapıyorlar ama sonuç olarak izleyiciye ne veriyorlar?

    Erol Taş kötüyü oynadığı için en korktuğum oyuncuydu. İlk filmimde bir esir kampında bağlanacaktım, yönetmen “Sizi bağlayacak kişi Erol Taş” dedi. Kaçıp kendimi odaya kilitledim, çıkamadım. Erol Abi kapıya geldi, “Kızım aç, ben o kadar kötü biri değilim” deyip çikolata vererek beni odadan çıkardı.

    Sette büyük bir aşk başladı
    ◊ İbrahim Tatlıses uzun süre hayat arkadaşınızdı. Şimdi size ne ifade ediyor? Kızımın babası. ◊ Ardından Yılmaz Zafer’le evlendiniz. Yılmaz Zafer dendiğinde aklınıza gelen ilk şey ne? Adam gibi adam. Adamım, hayatta tek geçerim.

    Rahmetli eşiniz Yılmaz Zafer’le filmlere konu olacak bir aşk hikâyeniz varmış… Aynı lisede okuyorduk. Bana o zamanlar âşıkmış, bilmiyordum. Sonra ben Şehir Tiyatroları’ndayım diye o da oraya girmiş. O sene ben tiyatrodan ayrılmışım. Bir türlü buluşamadık. ◊ Nasıl kavuştunuz? ‘Bir Daha Umut’ diye bir film çektik. “Ne yapıyorsun okul arkadaşım” falan derken o sette büyük bir aşk başladı. Ne yazık ki uzun süremedi. Keşke yaşasaydı. Hem iyi bir oyuncuydu hem de çok iyi bir baba olacağına inanıyordum.

    Yılmaz Bey geçirdiği bir kalp krizi sonrasında beynine dört dakika oksijen gitmediği için rahatsızlanıp sonra da hayatını kaybetti. Sadece dört dakikanın hayatı bu kadar değiştirmesi ne öğretti size? Yılmaz sonraki 18 ay bir çocuk gibi yaşadı. Oysa birkaç gün devam eden ağrılara eğer doğru teşhis konulabilseydi belki bugün yanımızda olacaktı. Hayatta acılarla karşılaşmanın vermiş olduğu bir olgunluk yaşıyorsunuz.

    Oğlunuza (Savaş Zafer) hem annelik hem babalık yapmak zor muydu? Çok. Özellikle oğlum okula başladığı dönemde. Herkesin babası gelirken onunki yoktu. Başka çocuklar babalarıyla oynarken onlara bir bakışları vardı… Bir gün ne hissettiğini sordum, “Hiç ‘baba’ kelimesini söyleyemediğime üzülüyorum” dedi. Bu bir anne olarak sizi çok üzüyor. Savaş şimdi 26 yaşında, babası gibi mutfağa meraklı. Gastronomi okuyor, Göztepe’de ‘Perihan’ isimli bir meyhane açtı.

    Bayramlar size neler hissettiriyor? Nerede o eski bayramlar diyenlerdenim. Eskiden bayramlarda tebrik kartları alırdık. Hepsi tek tek yazılır, emek harcanırdı. Şimdi o emek yok, toplu mesajlar atılıyor. Bayramda büyüklerinin yanına gitmek yerine tatile gidiyorlar. Ama benim çocuklarım benimle olmayı seviyor. Oğlum Savaş ve kızım Melek Zübeyde (36), torunlarım Efe, Ali ve Bal benimle oluyor.

  • Yeliz Yeşilmen: Sonumun Bergen gibi olmasını istemiyorum

    Yeliz Yeşilmen: Sonumun Bergen gibi olmasını istemiyorum

    Instagram hesabından ağladığı videolarını da paylaşan Yeşilmen, “Bakın arkadaşlar şu kadarını söyleyeyim, ben başıma her türlü kötü olay geldiğinde cazgırlık yapmam, ortalara kendimi atmam, susarım, sabrederim. En yakınlarım, yanımda çalışanlar, bütün ailem bilir; hatta nasıl bir sabır bu derler. Çok eski kadınları düşünün, her şeye rağmen sabredip susan kadınlardanım ama ağzımı bir açtım mı, terbiyemi bozmayarak öyle şeyler kanıtlarım ki sizin de ağzınız açık kalır.” dedi.

    ‘BEN PARA KAZANMAK ZORUNDAYIM’

    Yeşilmen, “Evet bugün ağladım, iki saat ağladım. Gözlerim yanıyor, şişti. Sonra kızım geldi makyaj yaptı, yapmak zorunda olduğum reklamlarım var, ekmek param, ben para kazanmak zorundayım. Mecburum buna. Şu an kimseye bir şey açıklamayacağım, ok yaydan çıkmıştı, durduruldu. Açıklamıyorum, açıklamayacağım; ben de zamanı geldiğinde dökerim. Kimle ilgili olduğunu, neyle olduğunu da söylemeyeceğim. Bu konuyu kapatıyorum, kapatmak zorundayım çünkü ev halkının hepsi üzüldü. Her zaman güçlü olmak zorundayız. Biz Türk kadını var ya dünyada bir numarayız.” diye konuştu.

    ‘ACILARIN İÇİNDE MUTLU OLAN BİR KADINIM’

    Yeşilmen, “Ama her şeye şükreden acılarının içinde mutlu olan bir kadınım. Hiçbir zaman, hiç kimsenin beni mutsuz etmesine izin vermeyeceğim, aldığım aile terbiyesi, dini inançlarım, yüreğim sayesinde yaşıyorum. Çok güzel mesajlar yollamışsınız. Yakınımdakiler biliyor ne olduğunu, belki bir gün siz de öğrenirsiniz. O gün bugün değil. Bakalım zaman ne getirecek, bilmiyorum. Sadece son sözüm; iyi niyetimin daha fazla kullanılmasını artık istemiyorum. Çok büyük fedakarlıklar yaptım, her konuda da yapıyorum ama sonumun Bergen gibi olmasını da istemiyorum.” ifadesini kullandı.

    Şarkıcı Bergen, 31 Ekim 1982’de eşi tarafından yüzüne atılan kezzap görme yetisini kaybetti. Bergen, 14 Ağustos 1989’u 15 Ağustos’a bağlayan gece, Adana’da boşandığı eşi tarafından kurşunlanarak öldürüldü.

  • Pakistan ikiye bölündü: Öldü mü yaşıyor mu?

    Pakistan ikiye bölündü: Öldü mü yaşıyor mu?

    Pakistan’da dün Lahor-Karaçi seferini yapan yolcu uçağı iniş yapmaya çalıştığı sırada kentteki havaalanının yakınlarında bulunan yerleşim bölgesine düştü. Uçağın yolcu listesindeki isimler arasında, ülkenin ünlü modellerinden Zara Abid’in de bulunduğu görüldü ancak Pakistan medyasındaki bazı kaynaklar ünlü modelin kazada yaşamını yitirdiğini, bazı kaynaklar ise kurtulduğunu duyurdu.

    Pakistan’ın Lahor kentinden Karaçi kentine sefer yapan Pakistan Uluslararası Havayolları’na (PIA) ait Airbus A320 tipi PK-8303 uçuş kodlu yolcu uçağı, Jinnah Uluslararası Havaalanı’na yakın bir noktada yerleşim bölgesine düştü. Son paylaşılan bilgilere göre, uçakta 99 kişinin bulunduğu ve 97’sinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin de yaralı olarak kurtulduğu aktarıldı. Pakistan medyası, uçağın yolcu listesindeki isimler arasında, ülkenin ünlü modellerinden Zara Abid’in de bulunduğunu duyurdu. Pakistan’ın Dawn gazetesi, kurtulan kişilerin isimlerinin Mohammad Zubair ve Zafar Masood olduğunu duyurdu.

    ÜLKE MEDYASI İKİYE BÖLÜNDÜ: ÖLDÜ MÜ, YAŞIYOR MU?

    Uçak kazasının ardından, basına servis edilen yolcu listesinin son sıralarında Zara Abid’in adı görüldü. Ünlü modelin yaşayıp yaşamadığına ilişkin bilgiler ise birbiriyle çelişmeye devam ediyor. Ülkenin The Express Tribune gazetesi, şu ana kadar Zara Abid’in öldüğüne ya da yaralı olarak kurtulduğuna dair bir açıklama gelmediğini bildirdi. The News International, bazı kaynakların ünlü modelin öldüğünü, bazılarının ise yaralı olarak kurtulduğunu rapor ettiğini duyurdu. Son olarak Pakistan’ın 1986’dan bu yana yayın yapan gazetesi The Nation’daki haberde, Abid’in kazadan kurtulduğu iddia edildi.

    SİND SAĞLIK DEPARTMANI: KURTULANLAR LİSTESİNDE YOK

    Söz konusu çelişkili bilgilere en net açıklama ise Karaçi kentinin yer aldığı Sind bölgesinin sağlık departmanından geldi. Sind Sağlık Departmanı’ndan yapılan açıklamada, “Kurtulanlar listesinde 3 kişi var. İlki Pencap Bankası’ndaki bir çalışan, ikincisi Zubair adındaki bir kişi ve üçüncüsü de Tahira adlı bir kadın” ifadeleri kullanıldı. Daha sonra ‘Tahira’ adlı kadının uçağın düştüğü bölgedeki evlerin enkazından kurtarıldığı açıklandı.