Kategori: Nilüfer

  • Çocuklar ara tatilde Edebiyat Müzesi’ni gezdi

    Çocuklar ara tatilde Edebiyat Müzesi’ni gezdi

    Nilüfer Belediyesi, kırsal mahallelerde yaşayan çocukların kendilerine ve köylerine bir gelecek oluşturmaları için hayata geçirdiği “Köyünün Geleceği Misin?” projesiyle eğitim çalışmalarını sürdürüyor. Proje çerçevesinde Korubaşı Mahallesi’nden gelen çocuklar, ara tatillerini verimli bir şekilde değerlendirerek Türkiye’nin ilk ve tek Edebiyat Müzesi’ni ziyaret etti.

    Yaşadıkları bölgenin tarihi ve kültürel mirasını öğrenmeleri, iletişim becerilerini geliştirmeleri ve proje yazma konusunda deneyim kazanmaları hedeflenen çocuklar, Proje Eğitim Koordinatörü Sevil Şahin Hakverdi rehberliğinde müzedeki eserleri inceleme fırsatı buldular.

    Dönem boyunca çalışmalarında Türk şiirinin ölümsüz ismi Nâzım Hikmet’i ele alan öğrenciler, Edebiyat Müzesi ziyaretlerinde şairin hayatı ve eserleri hakkında da detaylı bilgi aldı. Müzede bulunan “Nâzım’ı Yazanlar” bölümü ile Nâzım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde kaldığı dönemde bizzat çizdiği resim ve Rusya’da bulunduğu sırada el yazısıyla imzaladığı kendi fotoğrafı, çocukların ilgisini çekti.

  • Nilüfer’de çevre kirliliğinin geçmişi ele alındı

    Nilüfer’de çevre kirliliğinin geçmişi ele alındı

    Nilüfer Kütüphaneleri’nin Tarih Vakfı ile beraber düzenlediği Tarih Buluşmaları Nâzım Hikmet Kültürevi’nde yapıldı. Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Tarihi ABD Başkanı ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar, Balaban Salon’daki etkinlikte “Suların ayırdığı şehir Bursa’da sanayileşme ve çevre kirliliği” üzerine konuştu.

    Evliya Çelebi’nin “sudan ibaret” olarak nitelendirdiği Bursa’nın, Cilimboz Deresi, Gökdere, Namazgah Deresi ve Karınca Deresi ile şekillendiğini belirten Yaşayanlar, kentin 19. yüzyıl sonlarına doğru, zengin su kaynaklarına rağmen temiz su temininde ciddi sıkıntılar yaşadığını vurguladı.

    Bu dönemde mekanizasyonun başlamasıyla buharlı makinelerle kozadan ipek çekme işleminin başladığını söyleyen Yaşayanlar, Bursa’da filaturler kurulmaya başladığını kaydetti. Bu süreçte fırınlanmış kozaların kazanlara atıldığını belirten Yaşayanlar, “O dönem işçilerinin çektiği kozalardan arta kalan posalar çevre kirliliğini oluşturacak ilk unsurlardan biri olarak biliniyor. Kadınlar elleri ile bu işi yaparken sürekli soğuk suya ardından sıcak suya soktukları için de elleri deri atıyormuş. Dolayısıyla dereye yakın olmak gerekiyor. Aynı zamanda kaynattıkları sudaki böcekleri atabilecekleri yer, dere olduğu için derelerin yakınlarına konumlanmışlar” dedi.

    Avrupa’da salgın ipekböceği hastalığı nedeniyle Avrupalı sermayedarların da Bursa’ya geldiğini anlatan Yaşayanlar, onların da filaturler kurarak, ipek çekimine başladıklarını aktardı. Üretimin hızla artmasıyla derelerden su çekilme miktarının yükseldiğini söyleyen Yaşayanlar, “1860-1870’lerde Bursa’ya gelen seyyahlar Gökdere, Cilimboz ve Namazgah Deresi kıyısında kokudan durulmadığından söz ediyorlar. Atık böcek ölüleri leş kokuyor. Bu kirlilik aynı zamanda dere kenarında olan mahallelerin içme suyunun teminini de zora düşürmüş” diye konuştu.

    Sular şehri Bursa’nın 160 tane farklı su kaynağından bahsedildiğini anlatan Yaşayanlar, bunların en büyüğünün de Pınarbaşı olduğunu söyledi. Bu suların künkler vasıtasıyla çeşmelere dağıtıldığını belirten Yaşayanlar, “Halkın birinci su temin kaynağı çeşmeler. İkincisi Bursa’nın Hisar Bölgesi’nde sivil bir su dağıtım sistemi var. Eğimden dolayı en yüksek evden başlamak üzere her evin bahçesinde bir su haznesi var. Üstü açık o su hazneleri basamak basamak bir evden diğerine aktarılacak şekilde akıyor. Ama artık o tarihlere geldiğinizde su bilinçsizce kullanıldığı için en alt mahalleye inene kadar kullanılamaz hale geldiğini görüyoruz. Özellikle Kuruçeşme Yahudi Mahallesi en fazla sıkıntı çeken yer. Üçüncü su kaynağı da bahsettiğim dereler” diye konuştu.

    Ormansızlaşma meselesi
    Bursa’da filaturlerin yol açtığı başka bir çevre sorununun ormansızlaştırma meselesinin olduğunu aktaran Yaşayanlar, “Özellikle derelerin kaynaklarının olduğu kısımda filatur fabrikalarında kullanılmak üzere ağaç kesimi oluyor. Bu ağaçların kesildiği yerde daha sonra tarım arazisi olarak kullanılmaya başlıyor. Bu da bir erozyona yol açıyor. Taş, çakıl dereler vasıtasıyla şehrin içine taşınıyor. Su akamaz hale geliyor ya da künkler doluyor. İnsanlar evine su alamaz hale geliyor” dedi.

    O dönem halkın mikroorganizmaları çok bilmediğini belirten Yaşayanlar, halkın fiziksel kirliliğin dışında hijyenik bakteri, mikroorganizmalara bağlı kirlilik bilincinin 20. yüzyılda oluştuğunu kaydetti. Daha sonra su kaynaklarının sıhhileştirme işleminin başladığını aktaran Yaşayanlar, “Su kaynaklarından alınan sular, süzgeçlerden geçirilerek depolarda dinlendiriliyor ve ardından su şebekelerine dağıtılıyor. O dönemde sistemden su şebekesine üye olan haneler yararlanabiliyordu. 20. Yüzyılın başında Osmanlı’da bu tür sıhhi tesisatın olduğu kentler açısından bir elin parmaklarına ulaşabilir durumda değildi. Bursa’da hem kanalizasyon, hem sıhhi su tesisatı projesinin ilk girişimi 1903 yılında başlıyor. Söz konusu girişim başarısızlıkla neticeleniyor. 1905’te bir Fransız şirkete Bursa’ya sıhhi tesisat döşenmesi için imtiyaz veriliyor. Bu Fransız şirket de kendisine verilen imtiyazı başka bir İtalyan şirkete devrederek Bursa’ya ilk sıhhi su tesisatı döşenmesi projesini başlatıyorlar. Özellikle Gökdere ve Gökdere’den su alan bölgeler için bu geçerli.

    Gökdere’den su alan rezervuarlar süzgeçlerden suyu geçirdikten sonra buralardaki depolarda suyu muhafaza ediyorlar. Oradan da şebekeyi alan kişilere o sular dağıtılıyordu. Bu projenin tamamlanması 1909 senesini buluyor” dedi.

    Yaşayanlar, konuşmasının ardından katılımcıların merak ettiği soruları yanıtladı. İlginin yüksek olduğu programın sonunda Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Emre Karagöz, verdiği bilgilerden dolayı Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar’a teşekkür etti.

  • Atatürk Nilüfer’de sevdiği şarkılarla anıldı

    Atatürk Nilüfer’de sevdiği şarkılarla anıldı

    Nilüfer Belediyesi Türk Sanat Müziği (TSM) Korosu, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nde anlamlı bir konsere imza attı. Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ile eşi Nuray Özdemir’in de katıldığı konser, sanatseverlerden büyük ilgi gördü.

    Filiz Başıbüyük şefliğindeki koro, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sevdiği şarkılardan oluşan özel bir repertuar sundu. Ulu Önder’in sanata ve sanatçıya bakışından kesitlerin de sunulduğu konserde, zeybek gösterisi de yapıldı.

    Gecenin sonunda sahneye çıkan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Şef Filiz Başıbüyük ve TSM korosuna teşekkür ederek, çiçek verdi. Başkan Şadi Özdemir, “Bugün buradaysak, esareti kabul etmeyerek Anadolu’ya çıkan Mustafa Kemal Atatürk ve şehit, gazilerimiz sayesindedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum” diye konuştu. Başkan Şadi Özdemir, son şarkıda TSM korosuna eşlik etti. Nilüfer Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu, salonu dolduran sanatseverler tarafından ayakta alkışlandı.

  • Bursa’da susuzluk kapıda

    Bursa’da susuzluk kapıda

    Bursa’da barajlar iklim değişikliği nedeniyle kurudu. Kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan iki barajdan biri olan Nilüfer Barajı’nın su seviyesi yüzde 2’lere geriledi. Bursa’daki barajların toplam su seviyesi ise yüzde 19,47 olarak ölçüldü. Kapıya dayanan kuraklığın alarm verdiğini söyleyen Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Özge Sivrioğlu, “Canlı hayatında yaşamın kaynağı olarak tabir edebileceğimiz su bilinenin aksine sınırlı bir doğal kaynaktır ve su bir insan hakkıdır. Bilindiği üzere Türkiye su kaynakları bakımından zengin bir ülke değildir. Bölgesel su stresini ölçmek için kullanılan su indikatörü Falkenmark indeksi bölgede var olan su kaynaklarının nüfusa oranlaması ile bölgedeki su stresini tespit etmek için kullanılır. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 2023 yılı hesaplamalarına göre bin 313 metreküp olup Türkiye su stresi yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır. Önlemler alınmazsa yapılan projeksiyonlara göre 2030 yılında Türkiye su fakiri ülkeler arasına girecektir. Dünyada ve ülkemizde yaşanan küresel iklim krizinin muhtemel etkilerini artık bireysel olarak da hissetmeye başladık. Temel sebebi fosil yakıt kullanımı olan ve atmosferdeki sera gazlarının artışı nedeniyle oluşan iklim krizinin bir sonucu olarak da yağmayan kar, azalan yağışlar bizleri ciddi bir susuzluk ve kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Yoğun nüfus, şehirleşme ile azalan yeşil alanlar, binalarda kullanılan ısı tutucu malzemeler ve enerji kullanımından açığa çıkan ısı birleşerek kentlerde ısı adaları oluşmasını sağlar. İklim değişikliği kentsel ısı adalarının nedeni değildir, ancak daha sık ve daha yoğun sıcak hava dalgalarına neden olur ve bu da şehirlerde kentsel ısı adası etkisini artırır. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki ülkemizde en fazla su kullanımı sulama kaynaklıdır. Ancak akarsu havzalarında işletilen madenlerin, yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarımızı kullanan ve kirleten kontrolsüz sanayileşmenin, bilinçsizce kullanılan tarım ilaçlarının, geleneksel sulama yöntemlerinin su kaynakları üzerindeki tahribatı da azımsanmayacak boyutlardadır. Bu kullanımlar sonucunda ve iklim krizinin büyük etkisiyle yeraltı sularının ve kentimizin önemli su arzı sağladığı barajlarda su seviyeleri düşmektedir” şeklinde konuştu.

    Nilüfer Barajı kuruma noktasına geldi
    Yeşil Orman Seferberliğinin acilen uygulamaya geçilmesi gerektiğini kaydeden Sivrioğlu, “Bugün burada her geçen gün gözle görülür bir şekilde artan bu tehlikeye ve bunun altında yatan sebeplere kamuoyunda buna ilişkin farkındalık oluşturmak ve dikkat çekmek için Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi olarak paydaşlarımızla karşınızdayız. Bugün itibariyle BUSKİ verilerine göre Bursa’daki barajların su doluluk oranları yüzde 19,47’dir. Nilüfer barajındaysa su hemen hemen bitmiş durumdadır. Baraj doluluk oranlarının bu seviyelere düşmüş olması yakın gelecekte planlı-plansız su kesintilerinin gündeme gelmesine neden olacaktır. İklim krizi nedeniyle değişen şartlar mevsim normallerinde olması gereken yağışları engellemektedir. İşte bu yüzden bizlerin tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekmektedir. Elbette elimizi yıkarken, diş fırçalarken muslukları kapamak, duş süresini azaltmak, musluklara perlatör takmak gibi önlemler önemlidir. Ancak sabah içtiğiniz 1 bardak kahvenin kahve tanelerinin yetiştirilmesi, paketlenmesi ve taşınması işin içine girdiğinde aslında 250 mililitre sandığımız tüketim miktarının 140 litre olduğu gerçeğini unutmamamız gerekir. Yine pamuktan üretilmiş bir Tişörtün su ayak izi yaklaşık 2 bin 500 litredir ki bu miktar 131,5 damaca suya eşittir. 1 hamburger 2 bin 400 litre su tüketimine neden olmaktadır. Bizlerin burada yapması gereken tüketici olarak seçici davranmak, ekolojik ayak izimizi azaltarak yeşil ve çevreci ürünler tercih etmek, az çoktur felsefesiyle israftan kaçınmak. Kentin sakini değil sahipleri olarak, Bursa’nın her tarafını çevreleyen sanayinin de daha az su kullanan, sıfır sıvı deşarjı sistemleri gibi suyun geri kazanımını sağlayan ileri teknolojiler kullanmasını, baca gazı filtrelerinin uygunluğunun kontrol edilmesi ve çıkan gazların yasal sınırlara indirilmesini, su havzalarında kapasitenin çok üzerinde vahşi madenciliğe terk edilen ormanlarımızda ruhsatların kontrol altına alınması, vahşi madencilik faaliyetlerinin sınırlandırılması, durdurulmasını, iklim değişikline karşı elimizdeki en büyük koz olan ormanlarımız için ülkemizde Yeşil Orman Seferberliğinin yapılmasını, tarımda vahşi sulamadan vazgeçilip damla veya yağmurlama sulamaya geçişin yapılarak teknoloji destekli akıllı ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçişe teşvikin sağlanmasını, ilgili mercilerin su hatlarındaki kayıp ve kaçakların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapmasını talep ediyoruz. Çünkü su yoksa sağlık yok, yiyecek yok kısacası hayat yok” ifadelerini kullandı.

  • Mysia Yolları’nda Atatürk’ü anma yürüyüşü

    Mysia Yolları’nda Atatürk’ü anma yürüyüşü

    Nilüfer Belediyesi, Mysia Yolları’nın 12 kilometre uzunluğundaki orta zorluktaki Güngören-Kuruçeşme-Kayapa Göleti güzergahında doğa yürüyüşü düzenledi. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü dolayısıyla yapılan yürüyüşe, 80 doğasever katıldı. Sabahın erken saatlerinde bir araya gelen doğa tutkunları, başlangıç noktasında Atatürk posteri ve pankart açarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve özlemle andılar.

    Katılımcılar, saat tam 09.05’te saygı duruşuna geçerek, İstiklal Marşı okudular.

    Yürüyüşe katılanlar güzergah boyunca Nilüfer’in tarihi ve doğal güzelliklerini de keşfetme fırsatı buldular.

  • Ebru Ceylan’ın ‘Yerin Ruhu’ sergisi Nilüfer’de

    Ebru Ceylan’ın ‘Yerin Ruhu’ sergisi Nilüfer’de

    Nilüfer Belediyesi, özel bir sergiyi daha Misi’de sanatseverlerle buluşturdu. Sanatçı Ebru Ceylan’ın özgün bakış açısıyla oluşturduğu ve 24 eserden oluşan “Yerin Ruhu” sergisi, Nilüfer Belediyesi Fotoğraf Müzesi’nde ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Sergi, izleyicilere doğanın unsurlarını duyusal ve alakalı düzeyde keşfetme imkânı sunuyor.

    Ceylan’ın doğanın dağ, ova, orman, deniz ve sessizlik gibi unsurlarını kendine özgü bir şekilde yorumladığı eserler, katılımcıları derin bir sanatsal yolculuğa çıkarıyor. Sanatseverler, sergide doğanın görsel ifadesini deneyimleme fırsatı buluyor. Nilüfer Belediyesi Fotoğraf Müzesi’nde gerçekleştirilen açılış törenine, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, fotoğraf sanatçısı Ebru Ceylan, Küratör Engin Özendes ve çok sayıda sanatsever katıldı.

    Başkan Şadi Özdemir, açılışta yaptığı konuşmada Misi’nin Bursa ve Nilüfer için önemine vurgu yaparak, “Misi, kültür ve mirasıyla bölge için en kıymetli yerlerden biri” dedi. Ayrıca, 2017’de açılan Nilüfer Belediyesi Fotoğraf Müzesi’nin hem yurt içinden hem de dünya fotoğraf tarihinden önemli isimleri ağırladığını hatırlan Başkan Şadi Özdemir, Ebru Ceylan’ın eserlerinin müzeye görsel bir şölen kattığını ifade etti.
    Serginin küratörü Engin Özendes ise Nilüfer Belediyesi Fotoğraf Müzesi’nin, seçkin sanatçıları ağırlamaya büyük önem verdiğini belirterek, “Bu sergi, fotoğraf sanatı aracılığıyla yeryüzünün ruhunu anlama ve yorumlama fırsatı sunuyor” dedi.

    Sanatçı Ebru Ceylan da serginin böyle özel bir mekânda yer almasından duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Yerin Ruhu ismi Antik Roma’ya dayanan ve bir yerin topoğrafyasını, binalarını, insanlarını, özelliklerini kapsayan bir kavram” dedi ve sergiye ev sahipliği yapan Nilüfer Belediyesi’ne desteklerinden dolayı teşekkür etti.

    Konuşmaların ardından sergi ziyarete açıldı. Farklı tekniklerin yer aldığı eserleri sanatseverler ilgiyle inceledi. Sergi, 2 Mart 2025 tarihine kadar Nilüfer Belediyesi Fotoğraf Müzesi’nde beğeniye açık kalacak.

  • Nilüfer’de Ulu Önder Atatürk özlemle anıldı

    Nilüfer’de Ulu Önder Atatürk özlemle anıldı

    Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 86’ncı yıl dönümünde tüm yurtta olduğu gibi Nilüfer’de de anıldı. Nilüfer Belediyesi Halk Evi önündeki Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen anma törenine Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve eşi Nuray Özdemir’in yanı sıra, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, Nilüfer Belediyesi önceki dönem Başkanı Turgay Erdem, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı.

    Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve eşi Nuray Özdemir’in Atatürk Anıtı’na çelenk sunmasıyla başlayan törende saatler 09.05’i gösterdiğinde adeta hayat durdu. İki dakikalık saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. O sırada bayraklar yarıya indirildi.

    Anma törenindeki konuşmasına Attilâ İlhan’ın “Mustafa Kemal” şiirini okuyarak başlayan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Bugün Ulu Önderimiz, çağının en önemli lideri, Atamızın aramızdan ayrılışının 86’ncı yılı. 86 yıldır aramızda yok ama o hep yanımızda, yarınımızda. O’nun fikirlerini, devrimlerini sonsuza dek yaşatmak en büyük görevimizdir” dedi.

    Atatürk’ün sadece bir lider değil, Türk milleti için bir aydınlanma simgesi olduğunu vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, “O, Cumhuriyetçiliği, halkçılığı, milliyetçiliği, laikliği, devletçiliği ve devrimciliği bize miras bıraktı. En önemlisi, yılmamayı, özgürlük için mücadele etmeyi bize öğretti. ‘Her ilerlemenin ve her kurtuluşun anası özgürlüktür’ diyerek başlattığı mücadelenin sonunda bize Cumhuriyet’i armağan etti” diye konuştu.

    “Yalnızca 10 Kasım’larda değil, her gün Atamızın yokluğunu hissediyoruz” diyen Başkan Şadi Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Ancak yarına olan inancımızı hiç yitirmiyoruz. Bu inancı, O’nun gösterdiği hedefe durmadan yürüyerek diri tutuyoruz. Ne mutlu senin devrimlerinin yolundan gidenlere, ne mutlu Cumhuriyet’e sahip çıkanlara. Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğimize ant içiyoruz.”
    Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, konuşmasının ardından eşi Nuray Özdemir ile birlikte Atatürk Anıtı’na çiçek bıraktı. Törene katılan vatandaşlar da Atatürk Anıtı’na kasımpatı bırakarak, Ulu Önder’e olan minnet ve özlemlerini ifade etti.

  • Nilüfer’de okul kantinlerine hijyen teftişi

    Nilüfer’de okul kantinlerine hijyen teftişi

    Toplum sağlığını önceleyen Nilüfer Belediyesi, okul kantinlerinin hijyen şartlarını ve gıda güvenliğini mercek altına aldı. Nilüfer Belediyesi ekipleri şu ana kadar ilçedeki 145 devlet, 163 özel okuldan 30’unun kantinini denetledi. Son olarak Nilüfer Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü ekipleri, ara tatil öncesinde Nedim Öztan İlkokulu ve NOSAB İlkokulu’ndaki kantinlerde kapsamlı bir denetim gerçekleştirdi. Denetimlerde gıda güvenliği ve hijyen kurallarına uygunluk titizlikle incelenirken, kantin işletmecileri kayıt dışı gıda ürünlerini kullanmamaları konusunda uyarıldı.

    ‘Öğrenci sağlığı önceliğimiz’

    Nilüfer Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürü Emine Aksoy, denetimlerde önceliklerinin öğrenci sağlığı olduğunu vurgulayarak, ilçedeki tüm okullardaki kantin denetimlerinin devam edeceğini söyledi. Denetimler sırasında işletmelerde çalışan personellerin hijyen eğitimi alıp almadıklarını da kontrol ettiklerini kaydeden Aksoy, “Tespit edilen uygunsuzluklar için tutanak tutuyor, sorunların devamı halinde ise iş yeri kapatmaya kadar varan yaptırımlar uyguluyoruz” açıklamasında bulundu.

  • Nilüfer Belediyesi’ne ‘Akıllı ve Yaşanabilir Şehircilik’ Ödülü

    Nilüfer Belediyesi’ne ‘Akıllı ve Yaşanabilir Şehircilik’ Ödülü

    Livcom Komitesi, UN-HABITAT ve Kahire Belediyesi tarafından düzenlenen yerel yönetim ve sürdürülebilir kalkınma ile ilgili uluslararası en iyi uygulamalara odaklanan ‘Uluslararası Yaşanabilir Topluluklar Ödülleri’(LivCom Awards) bu yıl 4-7 Kasım tarihleri arasında Mısır’ın Kahire kentinde düzenlendi. Yarışmanın finalinde 27 ülkeden 23 şehir ve 32 proje yarıştı. Programda Nilüfer Belediyesi; Çin Halk Cumhuriyeti’nden Yantai, Güney Afrika’dan Cape Town ve İran’dan Tahran gibi kentlerle yarıştı. Her kent jüri karşısında sunum yaparak, iyi uygulamalarını aktardı. ‘Akıllı ve Yaşanabilir Şehirler’ temasında gerçekleşen yarışmada ön elemeyi geçen Nilüfer Belediyesi, Başkan Şadi Özdemir önderliğinde jüri sunumunu gerçekleştirdi. Akıllı şehir yönetimine odaklanan ve modern teknolojiler ile erişilebilirliği artırarak kentsel yaşam standartlarını iyileştirmeyi amaçlayan yarışmada Nilüfer Belediyesi, ‘Tüm Şehir (Whole City)’ kategorisinde yer aldı. Nilüfer Belediyesi, toplum katılımı ve güçlendirme, çevre koruma ve yeşil ekonomi, sağlıklı yaşam, sürdürülebilir planlama ve yönetim politikaları gibi konularda gerçekleştirdiği çalışmalarla takdir topladı. Belediye başkanları özelinde gerçekleşen oturumda da Başkan Şadi Özdemir, Kahire Belediye Başkanı Ibrahim Saber Khalil, LivCom Genel Sekreteri Dr. Abdelaziz Saqr ve BM temsilcileri ile bir araya geldi. Nilüfer hakkında bilgi veren Başkan Şadi Özdemir, kentin ortak akıl çerçevesinde gelişmesine yönelik gerçekleştirilen projelerini aktardı.

    Nilüfer Belediyesi, yapılan değerlendirmelerde Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ‘Uluslararası Yaşanabilir Topluluklar Ödülleri’nde dünya kentleri arasında üçüncülük ödülü almaya hak kazandı.

    Yenilikçi çözümler geliştirmeye devam edeceğiz

    Nilüfer’i daha sürdürülebilir ve yaşanabilir bir kent haline getirecek çalışmalara devam edeceklerini söyleyen Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “LivCom Ödülleri’nde almış olduğumuz derece başarılarımızı gösteriyor. Bugüne kadar ulusal ve uluslararası alanda aldığımız ödüllere bir yenisini daha ekledik. Amacımız bu başarıları artırarak dünyaya ilham veren bir kent haline gelmek. ‘Ortak akıl ile birlikte yönetiyoruz’ yaklaşımı ile çıktığımız bu yolda kentin sorunlarına çözüm üreten, ihtiyaçlarını karşılayan yenilikçi hizmetler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

  • Engelli istihdamına örnek proje

    Engelli istihdamına örnek proje

    Nilüfer Belediyesi, “İş Koçu Destekli Engelli İstihdam Projesi” ile engelli bireylerin toplumsal hayata katılımını ve istihdamını artırmada örnek olmaya devam ediyor. Belediye ve Sofra Compass Grup iş birliğiyle hayata geçirilen proje, down sendromu, otizm ve zihinsel engeli olan bireylerin iş hayatına kazandırılmasını hedefliyor.

    Projenin başarılı örneklerinden biri olan Gülcan’ın hikayesi, engelli bireylerin potansiyellerini ortaya çıkarmanın önemini gözler önüne seriyor. Nilüfer Belediyesi Bizim Ev Engelliler Sosyal Yaşam Destek Merkezi’nde Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (EKPSS) hazırlanan Gülcan, proje ekibinin kendisi ve ailesiyle görüşmesinin ardından iş hayatına adım attı.
    Gülcan, iş koçları eşliğinde aldığı hazırlık eğitimlerini başarıyla tamamladıktan sonra Sofra Compass Grup’ta mutfak temizlik personeli olarak işe başladı. Başlangıçta iş koçları tarafından sürekli desteklenen Gülcan, zamanla bağımsız çalışmaya başladı. Şimdi hem iş arkadaşları hem de ailesi onun başarılarıyla gurur duyuyor.

    Gülcan, bu süreçte yaşadıklarını, “Çalışırken kendimi iyi hissediyorum. Çalışma arkadaşlarım bana çok iyi davranıyor. Ailem de bu durumdan memnun. Kazandığım maaşımla onlara hediyeler aldım” sözleriyle ifade etti. Onun bu başarısı, sadece Gülcan’ı değil, ailesini de mutlu etti. Gülcan’ın anneannesi, duygularını, “Bu günleri bize gösterdiğiniz için herkese çok teşekkür ederim. Başka türlü çok zorlanacaktık” diyerek dile getirdi.

    Projeyi yürüten firmalardan biri olan Sofra Compass Grup’un Proje Müdürü Bahadır Öztürk de Gülcan’ın işe adaptasyon sürecini değerlendirdi. İş koçlarının sağladığı rehberlik sayesinde, firmalarının engelli bireylerle çalışma sürecini başarıyla yönettiğini belirten Öztürk, bu iş birliği sayesinde herhangi bir sorunla karşılaştıklarında hızlıca çözüm bulabildiklerini vurguladı.
    Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir projenin önemine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Engelli vatandaşlarımızın iş gücüne katılımını artırmak, toplumsal farkındalığı geliştirmek ve ailelerin gelecekle ilgili endişelerini azaltmak için çalışıyoruz. Bu tür projeleri artırarak daha fazla kişiye ulaşmayı hedefliyoruz.”

    Nilüfer Belediyesi, proje kapsamında daha fazla engelli bireye ve firmaya ulaşmayı hedefliyor. Projeye katılmak veya detaylı bilgi almak isteyen aileler ve işverenler, (0224) 245 34 46 numaralı telefondan Nilüfer Belediyesi’ne ulaşabilirler.