Kategori: Politika

  • Putin yeniden aday olacak

    Putin yeniden aday olacak

    Rusya’da “Anavatanın Kahramanları Günü” dolayısıyla başkent Moskova’daki Kremlin Sarayı’nda tören düzenlendi.

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 200’den fazla davetlinin katıldığı törende asker ve komutanları “Altın Yıldız” madalyalarıyla ödüllendirdi. Törende açıklamalarda bulunan Putin, “Ukrayna’daki özel operasyona katılan askerlerimiz, subaylarımız ve savaşçılarımız yüzyıllardır anavatanı savunanlarla aynı karaktere ve cesarete sahiptir. Bütün ülke onlarla gurur duyuyor. Benim için bugün Rusya kahramanlarına Altın Yıldız madalyalarını takdim etmek bir onurdur” dedi.

    “Seçimlerde aday olacağım”

    Rus lider Putin, törenin ardından Altın Yıldız madalyası alan Yarbay Artyom Zhoga ile yaptığı kısa görüşmede 2024 seçimlerinde tekrar aday olacağını duyurdu. Zhoga ise, “Yeniden adaylık için talebimize karşılık vermenizden dolayı çok memnunuz. Bütün Rusya sizi destekliyor” dedi.

    Seçim tarihi belli oldu

    Rusya Federasyon Konseyi dün seçim tarihinin belirlenmesi için toplanmış, toplantıda oy birliği ile seçimin 17 Mart 2024’te yapılmasına karar verilmişti. Rusya Merkezi Seçim Komisyonu tarafından bugün yapılan açıklamada ise, başkanlık seçimlerinin 15-17 Mart tarihlerinde yapılması kararının alındığı belirtildi.

  • “Bardağın dolu tarafıyla konuşmak, hayırlı olacaktır”

    “Bardağın dolu tarafıyla konuşmak, hayırlı olacaktır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 yıl aradan sonra komşu Yunanistan’a önemli bir ziyaret gerçekleştiriyor.

    Atina’da resmi törenle karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk olarak Yunan mevkidaşı Katerina Sakelaropulu ile bir araya geldi.

    İki lider görüşme öncesinde ortak basın toplantısı düzenleyerek yeni döneme ilişkin mesajlar verdi.

    Yunan Cumhurbaşkanı Sakelaropulu, Türkiye ile Yunanistan arasında çeşitli konularda farklı yaklaşımlar olduğunu bildiklerini ancak işbirliğini büyüterek bölgedeki barışı ileri düzeye götürme amacında olduklarını söyledi. Sakelaropulu, “Yunanistan ile Türkiye’nin, her zamankinden fazla mevcut pozitif siyasi iradeyi geliştirmesi elzemdir.” dedi.

    “BARDAĞIN DOLU TARAFIYLA KONUŞMAK ÇOK DAHA HAYIRLI OLACAK”

    Sakelaropulu’nun ardından sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan aldı. Erdoğan, 5. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı’nın Türkiye ile Yunanistan arasında yeni bir dönemin güçlenerek devamına vesile olacağına inandığını söyledi.

    “Hedef aramızdaki 5,5 milyar dolarlık ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda hangi adımlarda, ne gibi adımlar atabiliriz bunları görüşeceğiz.” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bardağın dolu tarafıyla konuşmak öyle zannediyorum ki gelecek için çok daha hayırlı olacaktır.” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atina’da resmi törenle karşılandı

    MİÇOTAKİS’LE GÖRÜŞME BAŞLADI

    Erdoğan bu görüşmenin ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’le bir araya geldi.

    Bu görüşmenin ardından Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı gerçekleşecek. Toplantıda Türk tarafını 8, Yunan tarafını 11 bakan temsil edecek.

    Görüşmeler sırasında eğitim, kültür ve turizm alanında karşılıklı anlaşmaların imzalanacak. Bu ziyaretle birlikte, Türk turistlere Yunan adalarında kapıda vize uygulamasının hayata geçmesiyle ilgili bir açıklama yapılması da bekleniyor.

    İki liderin atılacak imzaların ardından ortak basın toplantısı için kameraların karşısına geçmesi bekleniyor.

  • “Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir”

    “Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) düzenlediği ’Küresel İnsan Hakları Siyaseti’ sempozyumuna katıldı. Bakan Tunç, sempozyumda yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü’nün Osman Kavala’yı ziyaretine ilişkin soru üzerine, “Türk yargısı tarafından verilen bir kesin hüküm söz konusu. Tabii başından beri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tavrı da belli. Orada nasıl bir siyasi süreç işlediğini de hep beraber görüyoruz” diye konuştu.

    “Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir”

    Somali Cumhurbaşkanının oğlunun İstanbul’da karıştığı kazaya ilişkin ise soruşturmanın devam ettiğini de belirten Bakan Tunç, “Son çıkan görüntülere baktığımızda vatandaşımız motosikletle giderken arkadan vurma söz konusu. Orada bunu değerlendirecek olan Cumhuriyet Başsavcılığıdır. Vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Orada bir suç varsa bunun karşılığı olacaktır. Kim suç işlediyse kanun karşısında eşittir” ifadelerini kullandı.

    “Savaş suçu işlendiği bütün dünyanın da kabulü”

    Gazze’de 360 kilometrelik alana 2 buçuk milyon insanın sıkıştığını da vurgulayan Bakan Tunç, “Burada Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesine baktığımız zaman bu sözleşmedeki bütün unsurların gerçekleştiğini görüyoruz. Dolayısıyla burada bir insanlık suçu işlendiği, bir savaş suçu işlendiği bütün dünyanın da kabulü aslında” dedi.
    Bakan Tunç, çok kapsamlı bir yargı paketi üzerindeki çalışmalarda sona gelindiğini de söyledi. 67 maddelik paketin içinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen konuların da olduğunu aktaran Bakan Tunç, çalışmaların aralık ayı içinde bitirilerek, ocak ayında kamuoyuyla paylaşılacağını dile getirdi. Bakan Tunç, yargı paketinin en kısa sürede Meclis’te grupta görüşüleceğini kaydetti.

    “Suç işleyenin yanına kalmaması lazım”

    Suçu işleyenin yanına kalmaması gerektiğine dikkati çeken Bakan Tunç, şunları kaydetti:
    “Suç işleyenin yanına kalmaması lazım. 2 yılın altında ceza alan birisi hiç cezaevinde barındırılmadan tahliye olmuş oluyor. Bu yüzden denetimli serbestlik süresine oran getirerek, yani 1 ay en azından cezaevinde kalması gerekir diye düşünüyoruz. 2 yıl ceza alan birisinin en az 9-9,5 ay gibi bir süre ceza almasının önemli olması gerektiğini düşünüyoruz. Cezası 5 yılın altındaki suçlar bakımından cezaevinde kalma olacak ki cezaların en önemli özelliği caydırıcı olmasıdır.”

  • “İşgalci İsrail hesap vermelidir”

    “İşgalci İsrail hesap vermelidir”

    TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak ‘Türkiye Yüzyılı’nı milletle birlikte inşa edecek kadrolar olarak kararlılıkla yola devam ettiklerini belirtti.

    Eser ve hizmet siyasetinin temellerini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde atan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde Türkiye’nin her türlü zorluklara göğüs gererek bu günlere geldiğini ifade eden Kılıç, “Nice engelin üstesinden bu anlayışla geldik. Nice badireyi atlattık. Nice saldırıyı püskürttük. Ülkemizi yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini, vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık, bundan sonra da aynısını yapacağız. Cumhuriyeti cumhurla, devleti milletle, ülkenin imkânlarını halkla buluşturduk.” dedi.

    Öte taraftan muhalefet kanadında belirsizlik ve çaresizliğin etkisini günden güne artırdığını söyleyen Ahmet Kılıç, yeni pazarlık ve işbirliği arayışı içinde olanların halini üzülerek takip ettiklerini belirtti. Kılıç, “14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde aldıkları ağır yenilginin ardından sahici bir özeleştiri yapması gereken muhalefetin, durumundan hiç ders çıkarmadan hala yenilginin suçlusunu aramakla meşgul olması da kendileri için bir acizliktir” diye konuştu.

    “MUHALEFETTE PARTİ İDEOLOJİLERİ SİYASİ HIRSA PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR”

    Kılıç, muhalefette ilke, duruş ve çizginin ciddi bir şekilde tahrip olduğunu, parti ideolojilerinin siyasi hırsa peşkeş çekildiğini, muhalif ittifakların kelimenin tam anlamıyla bir proje ittifakına dönüştüğünü savundu.

    Cumhur İttifakı’nın milletin değerleri ve hassasiyetleri üzerine bina edilerek kurulmuş bir ittifak olduğunu anlatan Ak Partili Kılıç, bu konuda şunları söyledi :

    “Her seçimde olduğu gibi yerel seçimlerde de milletimizin öncelikleri doğrultusunda çalışmalarımızı nihai karara bağlayacağız. Burada vatandaşımızın en iyi şekilde hizmet alabilmesini sağlayacak politikalar üretmek önceliğimizdir. Zira biz, masa siyaseti değil, saha siyaseti yaparız. Laf değil, iş üretmeye bakarız. Cumhurbaşkanı Adayı olarak milletin önüne koydukları adayı, Kurultaylarında yeniden Genel Başkan seçmediler. Kendi partilerinin yönetimini bir kez daha emanet edemedikleri bir kişiyi bu ülkeye Cumhurbaşkanı yapmaya çalıştılar. Allah bir kez daha ülkemizi ve milletimizi bu zihniyetten korudu. Önümüzdeki günlerde kimler kimlerle beraber olacak, hep beraber göreceğiz. Hangi belediyelerde hangi kirli pazarlıkları yaptıklarını aziz milletimiz görüyor, milletin kaynaklarını kimlere tahsis ettiklerini milletimiz biliyor, irfanıyla tüm gelişmeleri en doğru şekilde okuyan milletimiz bir kez daha bunları hassas terazisinde tartacak ve ona göre kararını verecektir. Cumhur ittifakı bu seçimlerden ezici bir zaferle çıkacaktır. Eser ve hizmet siyasetimize devam edip Türkiye Yüzyıl’ını milletimize armağan edeceğiz. AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın 31 Mart seçimlerindeki zaferinin önüne geçemeyecekler. Bizim amacımız, 31 Mart’ta 30’u büyükşehir, 51’i il, 922’si ilçe 390’ı belde olmak üzere ülkemizdeki 1393 belediyenin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmaktır.”

    “İSRAİL ALÇAKÇA SALDIRIYOR”

    AK Parti Bursa Milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Ahmet Kılıç, basın toplantısında,  20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne de atıfta bulunarak, “7 bin 112 masum Filistinli çocuk maalesef bu günü göremedi. Çünkü İsrail yönetimi, bu çocuklarla birlikte 16 bin sivilin en temel hakkı olan yaşama hakkını onların elinden aldı, Filistinlileri kendi yurtlarından göçe zorladı. Ölümden kaçmak için çocuk kadın yaşlı ve engelli Filistinli kardeşlerimizin son bir umutla sığındıkları mülteci kamplarına alçakça fosfor bombaları ile saldırıyor. Hatta bugüne kadar varlığını hep inkâr ettikleri nükleer bomba kullanma tehdidinde bulunacak kadar kontrolü kaybettiler. Burada açıkça insanlığa karşı savaş suçu işleyen işgalci İsrail, insanlığın vicdanıyla birlikte uluslararası hukuk önünde de muhakkak hesap vermelidir” şeklinde konuştu.

    Tüm insanlığı İsrailli, Filistinli, Yahudi, Müslüman, Hristiyan diye ayırmadan sivil ölümlerine karşı aynı tepkiyi vermeye davet ettiklerini ifade eden Kılıç, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır çağrısını tekrar yapmak istiyorum. İnsanlığın varlığına musallat olan sömürgeci emperyalizmin karşında insan olanların birleşmelerinin önemi her geçen gün artmaktadır.

    Dünyanın dört bir köşesindeki yürekli insanların, çocukların katledilmesine, soykırıma karşı günlerdir sokaklara dökülmeleri, ayağa kalkmaları çok kıymetlidir. Filistin davasının ölmeyeceğini öldürülemeyeceğini bir kez daha ispatlamış oluyor. Rehinelere insanca muamele yapan Hamas’a karşı, yıllardır keyfi olarak insanlık dışı muamelelerle başta çocuk ve kadınları esir tutan İsrail’in zulümlerine hepimiz şahit olduk. Bu süreçte Hamas’ın serbest bıraktıklarının beyanları, yaklaşımları net olarak ortaya koyuyor ki; zulme, vahşete, barbarlığa, soykırıma karşı direncin, inancın, haklılığın ve vatan savunmasının gücü gözler önüne seriliyor. Başkenti Kudüs olan coğrafi bütünlüğü sağlanan bağımsız Filistin devleti kurulana kadar Filistin davasına tüm yüreğimizle sahip çıkacağız. Bu topraklar Filistinlilerindir. Ne olacağına, kimin yöneteceğine Filistin halkı karar verir. Onların kararı üzerinde karar verici tanımadığımızı belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.

  • “Turistik Doğu Ekspresi yeniden seferlerine başlıyor”

    “Turistik Doğu Ekspresi yeniden seferlerine başlıyor”

    Milletvekili Karaman meclisteki konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
    “Turistik Doğu Ekspresi yeniden seferlerine başlıyor. Dünyanın en güzel rotalarından birisi olarak seçilen Ankara- Sivas- Erzincan- Erzurum- Kars arasında işleyen Turistik Doğu Ekspresi 11 aralıkta seferlerine başlıyor.

    Ankara’dan kalkarak, dağların arasında kıvrılan trenimiz; Fırat Nehri ve kolları boyunca Erzincan’dan Kars’a kadar devam ederek güzel bir seyir keyfi sunuyor yolcularına. Bu yolculuğun önemli duraklarından biri; Erzincan, İliç ve Kemaliye ilçelerimizdir. Burada muhteşem kanyonlarımızı gördüğünüzde hayran kalacaksınız. Ayrıca Erzincan merkez de Bakırcılar Çarşısı, Girlevik Şelalesi, Ergan Kayak Merkezi, Ekşisu Mesire alanlarımızı gezip keyifli vakit geçirebilirsiniz. Erzincan’dan ayrılmadan meşhur tulum peynirimizi, balımızı, Cimin üzümünü, sarucumuzu almayı unutmayınız. Milletvekillerimizi, tüm vatandaşlarımızı muhteşem yolculuğu yapmaya davet ediyorum. Bölgenin ekonomisine ciddi katma değeri olan projede emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor.”

  • Bakan Işıkhan’dan iş gücü hedefi

    Bakan Işıkhan’dan iş gücü hedefi

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Antalya programları çerçevesinde Antalya Valisi Hulusi Şahin’i ziyaretinin ardından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu ile Akdeniz Üniversitesi arasında Mesleki Eğitim İş Birliği Protokolü imza törenine katıldı.
    Akdeniz Üniversitesi Rektörlük Senato Salonu’nda gerçekleştirilen törende konuşan Bakan Işıkhan, çalışma hayatının en önemli kilit noktalarından birisinin istihdamı artırmaya yönelik çözüm odaklı politikalar geliştirmek olduğunu kaydetti.
    İstihdam artışı kadar önemli bir konunun ise nitelikli iş gücünü oluşturabilmek olduğunun altını çizen Bakan Işıkhan, “Bu sebeple, İŞKUR vasıtasıyla yürüttüğümüz Aktif İş Gücü Programlarımızın en önemli ayağı olan mesleki eğitim programlarımızla; piyasanın ve işverenlerin ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip iş gücü yetiştirme gayreti içerisindeyiz. İmzalanan bu protokolle temel hedefimiz; alanında yetkin ve saygın üniversitelerimizle ve teknokent yönetimleriyle, mesleki eğitim alanında iş birliği sağlayarak iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli çalışanları yetiştirmeye yönelik bir eğitim modelini hayata geçirmek. Bu çerçevede her coğrafi bölgede en az bir üniversite ile iş birliği gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

    “Güçlü Türkiye”

    Çalışma hayatına atılacak gençler başta olmak üzere tüm vatandaşların yapmak istediği işi bizzat mutfağında öğrenmelerini istediklerini dile getiren Bakan Işıkhan, “Dolayısıyla, özellikle Akdeniz Üniversitesi gibi değerli üniversitelerimiz başta olmak üzere; oda, borsa ve sanayi birliklerinin de dahil olduğu sosyal paydaşlarımızın bu alandaki desteklerini çok önemsiyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki iş birliği, güç birliği ve ortak aklın olduğu yerde başarı vardır, çözüm vardır, katma değer vardır. İmzalayacağımız protokol ihtiyacımız olan ortak akıl ve iş birliğine çok iyi bir örnek teşkil ediyor. Hem çalışma hayatımızın hem de iş gücü piyasasının geleceğini ilgilendiren bu önemli mevzuda, akademi camiamızın inisiyatif alarak sorunların çözümüne katkıda bulunması ise ayrıca memnuniyet verici. İnanıyorum ki sizlerin desteği ve katılımıyla daha donanımlı, daha üretken ve alanında yetkin bir iş gücü profili oluşturarak, hem çalışma hayatına hem de geleceğin her bakımdan güçlü Türkiye’sine katkıda bulunmuş olacağız” ifadelerine yer verdi.

    “Öğrencilerin kafasındaki soru”

    Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ise, öğrencilerin kampüse girdikleri andan itibaren kafalarında, ‘Ben buradan mezun olunca ne yapacağım’ sorusu olduğunu dile getirerek, “Bu anlamda en önemli iş birlikçimiz Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır. Bu protokol hem üniversite hem öğrencilerimiz için çok kıymetlidir. Bu iş birliğinin artacağını düşünüyorum. Hayırlara vesile olsun” ifadelerini kullandı.
    Konuşmaların ardından Bakan Işıkhan ve Rektör Özkan protokolü imzaladı.
    Bakan Işıkhan’a; Antalya Valisi Hulusi Şahin, AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin, Antalya Teknokent Genel Müdürü Dr. İbrahim Yavuz da eşlik etti.

  • Bakan Göktaş’tan “Filistinli çocuklar” açıklaması

    Bakan Göktaş’tan “Filistinli çocuklar” açıklaması

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, çeşitli ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Tekirdağ’a geldi. Bakan Göktaş, daha sonra AK Parti Tekirdağ İl Başkanlığını ziyaret etti. Göktaş burada yaptığı açıklamada, “Burası aslında benim yabancı olduğum bir yer değil. Gelini olduğum Tekirdağ’da sizlerle beraber olduğum için ayrıca mutlu ve gururluyum. Bu sıcaklığı ve sevgiyi sizden aldım. Bugün ayrıca gururluyum, çünkü ben bu topraklara gelin olarak defalarca geldim. Aslında gelin olarak da sayılmam, kızı olarak geldim. Değerli dava arkadaşlarım, bildiğiniz gibi Filistin, Gazze ciddi manada bombalanıyor ve bizler Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ciddi manada oralara hem destek oluyor hem de acılarını paylaşmaya yönelik çeşitli girişimlerde bulunuyoruz. Bildiğiniz gibi 3 günlük yas ilan edildi. Saldırılarda hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Oradaki yaralı çocukları ve kurumlardaki çocukları alıp Türkiye’de tedavi etme yönünde saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde birtakım girişimlerimiz oldu. Bizler Türkiye olarak bu zorlu süreçte Filistin’in yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz. İnsani yardımları ulaştırmaya çalışıyoruz” dedi.

  • “Atılacak adımlar önemli fırsatlar oluşturacaktır”

    “Atılacak adımlar önemli fırsatlar oluşturacaktır”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da bir otelde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Başsavcıları 2. Şurası’nın açılış programına katıldı. Bakan Tunç, 7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilere rahmet dileyerek başladığı konuşmasında, İsrail’i kınadı. Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin’deki olayların son bulması için büyük çaba sarf ettiğini belirterek, “Cumhurbaşkanımız saldırıların başlangıcından bu yana yoğun bir diplomasi çabası göstererek, 20’den fazla devlet ve hükümet başkanıyla görüşerek Filistin’de yanan ateşi söndürmek için büyük çaba sarf etmeye devam ediyor. Dışişleri Bakanımız bölgede gerçekleştirdiği temaslarla mazlum Filistinli kardeşlerimizin daha fazla mağdur olmaması için yoğun bir diplomasi faaliyeti gösteriyor” dedi.
    Bakan Tunç, Türkiye’nin Gazze’de bir an önce kalıcı istikrar ve barış ortamının sağlanması için bütün adımları atmaya devam ettiğini belirtti.

    “Atılacak adımlar dünyamız için önemli fırsatlar oluşturacaktır”

    Türk devletleri arasındaki işbirliğinin artmasının sorunların aşılmasında büyük bir adım olacağını belirten Tunç, “Atılacak ortak adımlar sadece Türk dünyası için değil, bütün bir bölgemiz, hatta dünyamız için de önemli fırsatlar oluşturacaktır. Türk devletleri arasındaki bu birlik ve beraberliğin dünya barışı için de önemli bir imkan oluşturacağına inanıyorum” diye konuştu.
    Bakan Tunç, ticaret, sanayi, turizm, ulaşım ve savunma gibi alanlar dışında devletlerin yoğun etkileşim ve diyalog içerisinde bulunduğu alanlardan birisinin de hukuk ve yargı olduğunu belirtti. Bu etkileşimin hukuk ve yargı boyutuyla uluslararası zemindeki yansımasının da adli iş birliği olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, konuşmasına şöyle devam etti:
    “21’inci yüzyılda işlenen suçlar, örgütlü olarak sınır aşan bir niteliğe bürünmüş ve daha kolay işlenebilir hale gelmiştir. Suçtan elde edilen varlıklar elektronik ortamda rahatlıkla taşınabilmekte ve bir ülkeden başka bir ülkeye rahatlıkla aktarılabilmektedir. Özellikle sınır aşan suçların ve terörist eylemlerin hızlı artışı ile bu suçlarla mücadelede karşılaşılan zorluklar sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için önemli bir sorun teşkil etmektedir. İşte bu noktada uluslararası adli işbirliğinin önemi gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bakanlık olarak terörle ve sınır aşan suçlarla mücadele ve adli iş birliği konularında diğer ülkelerle ilişkilerimizi arttırmak için çalışmalarımız hızla devam ediyor.”

    “Terör örgütlerinin kökünü kurutma konusunda kararlıyız”

    FETÖ gibi diğer terör örgütlerinin kökünü kurutma konusunda kararlı olduklarını söyleyen Tunç, “Bildiğiniz üzere ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde eli kanlı hain terör örgütü FETÖ tarafından bir darbe girişimi yaşandı. Bu alçak girişim Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin onurlu büyük direnişi ile başarısızlığa uğratıldı. Biz kararlı bir şekilde FETÖ, DEAŞ, PKK gibi pek çok terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğün düşmanıdır. Türkiye olarak tüm terör örgütlerinin kökünü kurutma konusunda kararlıyız. Çünkü biz terörle mücadeleyi tüm boyutlarıyla, hak ve özgürlük mücadelesi olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
    Bakan Tunç, terörle mücadelenin hukuk zeminindeki önemli bir boyutunu da ülkeler arasındaki iade talepleri ve adli yardımlaşmanın oluşturduğunu söyledi. Türkiye olarak adli iş birliği konusunda uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere şimdiye kadar samimiyetle uyduklarını belirten Tunç, aynı ciddiyet ve kararlılıkla bu yükümlülüklere uyacaklarını aktardı. Terör örgütleri ile hukuki mücadelenin en etkili ve önemli ayağının adli yardımlaşma olduğunu söyleyen Bakan Tunç, şu ifadelere yer verdi:
    “Suçluların iadesine ilişkin taleplerimiz konusunda Türk Dünyası ülkeleri başta olmak üzere dünyadan hassasiyet ve samimiyetle davranılmasını bekliyoruz. Bu çağrımıza olumlu cevap veren ülkelerin dostane ve yapıcı yaklaşımlarını memnuniyetle karşılıyoruz. Fakat söz konusu istisnalar dışında genel olarak tüm dünya, iade taleplerimiz konusunda üzülerek söylüyorum başarılı bir sınav vermemiştir. Tüm dünyayı bu çifte standardı sonlandırmaya davet ediyorum.”

    Programda açılış konuşmasını gerçekleştiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ise, toplantıların herkes için yararlı olacağına değindi. Şahin, bu toplantıların suçlarla mücadele kapsamında yeni ve etkin mekanizmaların geliştirilmesine vesile olacağını da belirtti.
    Program fotoğraf çekimi ile sona erdi. Programa Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça, TDT Genel Sekreteri Kubanychbek Omuraliev ile birçok başsavcı katıldı.

  • “Uzayda da ‘iz’ sahibi olmak zorundayız”

    “Uzayda da ‘iz’ sahibi olmak zorundayız”

    Türksat A.Ş. ve sektör liderlerinin katılımıyla yakın yörünge ile küp uydu alanlarındaki en son gelişmelerin değerlendirileceği ve 2 gün sürecek olan “Türksat Yakın Yörünge ve Küp Uydu Çalıştayı”, ATO Congresium Kongre ve Sergi Merkezi’nde başladı. Çalıştayın açılışına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcıları ve Türksat Genel Müdürü Hasan Hüseyin Ertok katıldı. Çalıştayda uzay teknolojilerinin geleceği, fırsatlar, tehdit ve zorluklar, sektör liderlerinin bir araya geldiği oturum ve panellerde tartışılacak. Söz konusu oturumlarda yakın yörünge ile küp uydu alanlarındaki en son gelişmelerin
    paylaşımına zemin hazırlanarak tartışmak suretiyle farkındalığın artırılması ve muhtemel iş birliklerinin güçlendirilmesi hedefleniyor.

    “Dünyada söz sahibi olmak için uzayda da ‘iz’ sahibi olmak zorundayız”

    Türkiye’nin uydu alanındaki gelişmelerinden bahseden Bakan Uraloğlu, “Ülkemizi uydu alanında üstün yetkinliklere kavuşturmak, gelecekte bu alanda politika belirleyici ülkeler arasına dahil etmek üzere güçlü bir irade gösteriyoruz. Bugün kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen ve test edebilen bir ülke olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çünkü çok iyi biliyoruz ki dünyada söz sahibi olmak için uzayda da ‘iz’ sahibi olmak zorundayız” diye konuştu.

    “Hep birlikte çok daha güzel hizmet ve çalışmalara imza atacağız”

    Çalıştayın sektörün geleceği açısından önemli olduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, “Bu çalıştay ile uydu teknolojileri alanında ülkemizi hedeflerine ulaştırmak adına neler yapılabileceğinin tartışıldığı, akademi, özel sektör ve kamudan tüm tarafların çok değerli görüşlerinin paylaşıldığı bir platform sağladık. Çalıştayın çıktılarının uydu ve uzay sektörümüzün geleceğinin şekillenmesi adına çok önem arz ettiğini düşünüyorum. Ayrıca Bakanlığımıza bağlı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Araştırmaları Merkezi Başkanlığımız da yakın yörünge ile küp uydu alanlarında bu çalıştayımızda ‘destekleyen kuruluş’ olarak yer almaktadır. Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde hep birlikte çok daha güzel hizmet ve çalışmalara imza atacağız. Yenilikçiliği kendine düstur edinen ve gelişime açık olarak farklılığı yakalayan firmalarımızın aşamayacağı sınır, açamayacağı kapı olmadığı kanaatindeyim. Bu düşüncelerle bu güzide etkinliği tertip eden Türksat’ın tüm yönetici ve çalışanlarına ve çalıştayımıza katılımlarınız için sizlere tekrardan teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Ülkemiz adına kayıtlı 23 uydunun 11 tanesi ülkemizde üretilmiş gözlem, haberleşme ve deneysel uydulardır”

    Çalıştayda Türkiye’nin geleceğine imza atacak, uzay çalışmalarına yeni bir vizyon sunacak, bütün sektör paydaşlarının ufkunu açacak fikirler ortaya koyacaklarını söyleyen Türksat Genel Müdürü Hasan Hüseyin Toker, “Ülkemiz adına kayıtlı 23 uydunun 11 tanesi ülkemizde üretilmiş gözlem, haberleşme ve deneysel uydulardır. Türksat olarak İstanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte geliştirdiğimiz ve 2013 yılında uzaya gönderdiğimiz Türksat 3USAT uydusu ile bundan 10 yıl önce küp uydu geliştirme çalışmalarında da yer aldığımızı özellikle belirtmek istiyorum. Kuşku yok ki ülkemizin uydu teknolojileri geliştirme alanında geldiği en ileri nokta Türksat 6A uydusudur. 2014 yılı Aralık ayında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımları ile başlatılan projede artık sona yaklaşmış bulunmaktayız. Isıl Yapısal Yeterlilik Modeli, Mühendislik Modeli ve Uçuş Modeli olmak üzere üç farklı uydunun üretilip test edilerek doğrulandığı bu uzun süreç inşallah 2024 yılı Mart ayında sona erecek ve Türksat 6A uydusu fırlatma merkezine gönderilmeye hazır hale gelecektir” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Işıkhan: “İşverenlerimizin yanındayız”

    Bakan Işıkhan: “İşverenlerimizin yanındayız”

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, İŞKUR Genel Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye Yüzyılında İş Kazalarını Önleyici Yaklaşımlar” seminerine katıldı. Seminerde ‘Karayollarında Ulaşım Güvenliği’, ‘Çalışma Hayatında Kalp Damar Sağlığı’, ‘Yüksekte Güvenli Çalışma’ konu başlıkları öne çıktı. İş kazalarının nedenleri ve bu kazalara karşı alınabilecek önlemlerin anlatıldığı video gösteriminin ardından açılış konuşması yapan Bakan Işıkhan, Türkiye’de 21 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde köklü bir değişim ve dönüşüm süreci yaşandığını, bu değişimle ekonomi ve çalışma hayatı başta olmak üzere hemen her alanda kalkınma yolunda büyük bir adım atıldığını ifade etti. Bu çerçevede hem Türkiye’deki işgücü ve istihdam oranlarını hızla yukarı seviyelere çıkarmak hem de insan onuruna yaraşır çalışma koşullarını sağlamak için çalıştıklarını dile getiren Bakan Işıkhan, “Çalışma hayatının niceliksel yanı olan istihdam ve işgücüne katılım kadar mühim olan diğer bir boyut da niteliksel konumu olan huzurlu ve güvenli bir iş ortamıdır. Bu bilinçle iş sağlığı ve güvenliğini bir seçenek olarak değil, bir zorunluluk olarak görüyoruz. Dolayısıyla işverenlerimiz başta olmak üzere her bir kurum ve bireyin iş sağlığı ve güvenliği konusunda atılacak her adımı destekliyor ve onların yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

    “İş hayatındaki kayıpların çoğunluğunu kalp damar hastalıkları oluşturuyor”

    İş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı dünyada her yıl milyonlarca çalışanın hayatını kaybettiğini söyleyen Işıkhan, “Özellikle bugün ele alınacak olan ‘Karayollarında Ulaşım Güvenliği’, ‘Çalışma Hayatında Kalp Damar Sağlığı’, ‘Yüksekte Güvenli Çalışma’ konu başlıklarına baktığımızda bu güvenlik sorunlarının sadece ülkemizin değil, aslında çağımızın ve dünyanın sorunları olduğunu görüyoruz. ILO verilerine göre her yıl yaklaşık 2 milyon insan işe bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor. Bu kayıpların çoğunluğunu ise hem ülkemizde hem de dünyada kalp damar hastalıklarının oluşturduğunu görüyoruz. Ayrıca günümüzde yeni çalışma alanlarının oluşması, yeni güvenlik risklerini de beraberinde getiriyor” açıklamasında bulundu.

    “İş sağlığı ve güvenliği alanında başarılı olmak için Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ni kurduk”

    Bakan Işıkhan, yaşanan riskleri Türkiye’de minimum düzeye indirmek ve tek bir çalışanın dahi mesleği sebebiyle hayatını kaybetmediği sağlıklı ve huzurlu bir çalışma hayatını tesis etmeyi hedeflediklerini belirterek “Bu hedefe tek taraflı bir çabayla ulaşamayacağımızın da bilinmesi gerekiyor. Bizler her alanda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği alanında da ortak akıl ve istişare odaklı bir çalışma prensibinden yanayız. Bu alanda başarılı olmak, çalışanların, işverenlerin, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, kamu kurum ve kuruluşlarının, kısacası çalışma hayatının tüm unsurlarının katılımı, iş birliği ve koordinasyonunu gerekli kılıyor. Bu doğrultuda tüm paydaşlarımızı dahil ederek Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ni kurduk. İşverenler açısından güvenli bir çalışma ortamı sağlamanın zorunluluk olduğunu bugüne kadar her platformda gerek politikalarımızla gerekse yaptırımlarımızla ortaya koyduk. Bildiğiniz üzere çalışanların görüşlerinin alınması ve eğitimi gibi tüm unsurları içerisinde barındıran, önleyici yaklaşımı benimseyen İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu ve alt düzenlemelerini yayımladık” dedi.

    “Çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sunması konusunda işverenlerimizin her zaman yanındayız”

    İş sağlığı ve güvenliği mevzuatının hem uluslararası normlarla uyumlu olması hem de Türkiye özelindeki çalışma şartlarına göre düzenlenmiş olmasının ayrıca önemli bir husus olduğunu vurgulayan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi:
    “Tüm bunların yanında diğer bir önemli husus da güvenlik önlemlerinin maliyeti konusudur. Söz konusu insan canı olduğunda maliyet hesabının hiçbir anlamı yoktur. Çünkü en büyük maliyet hiç kuşkusuz çalışanlarımızın canıdır. Bunu özellikle işverenlerimiz başta olmak üzere tüm paydaşlarımızın çok iyi bilmesi gerekir. Çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sunması konusunda da destek ve teşvik mekanizmalarımız ile işverenlerimizin her zaman yanındayız.”

    “Teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek yeni dönemin iş sağlığı ve güvenliğine hazırlıklı olmalıyız”

    Gelecekteki sürecin iş sağlığı ve güvenliği başta olmak üzere çalışma hayatını hedefledikleri seviyeye taşıyacak insan odaklı çalışmalar yürütecekleri bir zaman dilimi olacağının altını çizen Işıkhan, “Çalışma hayatındaki değişimler iş sağlığı ve güvenliği alanını da değiştirmekte ve dönüştürmektedir. Teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek yeni dönemin iş sağlığı ve güvenliğine yönelik fayda ve zararlara da hazırlıklı olmalıyız. Bu konuda da birimimizce etkin çalışmalar yürütülüyor, daha da ivme kazanacağından şüphem yok. Çalışanlarının sağlık ve güvenliklerini önemseyen işletmelerin gelecekte de rekabet gücü kazanarak öne çıkacağına inanıyoruz. Bizler Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla iş sağlığı ve güvenliği alanında, hem teknik bilgi düzeyinin hem de farkındalığın artırılması adına kamu ya da özel tüm paydaşlarımızla bu alanda çalışmaların yürütülmesini sağlamaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.
    Seminere Bakan Işıkhan’ın yanı sıra İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Muhammet Fatih Bilal Alodalı ve İŞKUR Genel Müdürü Samet Güneş de katıldı.