Kategori: Politika

  • ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail’de

    ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail’de

    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail-Hamas arasındaki çatışmaların 6. gününde İsrail’e geldi. Bakan Blinken, Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanı’nda İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda yetkili tarafından karşılandı. Blinken’in İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve diğer üst düzey yetkililerle görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor.

    Blinken yarın da Ürdün’ün başkenti Amman’a geçecek, Ürdünlü üst düzey yetkililerin yanı sıra Filistin Devlet Başkanı Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelecek.

    “İsrail halkının arkasındayız”

    Blinken ABD’den ayrılmadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail’e ABD Başkanı Joe Biden ve Amerikan halkı adına “çok basit ve net bir mesajla” gideceğini ifade etti. Blinken, “İsrail halkının arkasındayız. Bugün onların arkasındayız” diye konuştu. Blinken, ayrıca Hamas’ın elinde aralarında ABD vatandaşlarının da bulunduğu esirlerin yerini tespit etmek ve serbest bırakılmalarını sağlamak için İsrailli mevkidaşlarıyla görüşeceğini aktardı.

  • Yalçın’dan, Kılıçdaroğlu’na terörist ithamı

    Yalçın’dan, Kılıçdaroğlu’na terörist ithamı

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu Irak ve Suriye’ye asker gönderilmesine izin veren Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin süresinin 2 yıl daha uzatılmasına ilişkin tezkereye hayır demesi nedeniyle eleştirdi.

    Türk askerinin Suriye’de bulunmasından Kemal Kılıçdaroğlu’nun duyduğu rahatsızlığın sebebinin belli olduğunu belirten Yalçın, “Kılıçdaroğlu, seçimlerde birlikte hareket ettiği, sözleri ve fiilleriyle destek verdiği bölücülerin Suriye’deki uzantılarının başına bir şey gelmesini istememektedir. Kılıçdaroğlu, kaderdaşı teröristlere kıyamamaktadır. Ne Türkiye’nin bekası ne de güney sınırlarımızdan ülkeye ve milletimize yönelen terör tehdidi CHP’nin başındaki zatın umurundadır” diye konuştu.

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin bölücü bir örgüt olmadığını ileri sürdüğünü söyleyen Yalçın, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun milliyetçilik iddiası ise keşişin Müslümanlık taslaması kadar saçmadır. Milliyetçiliği Kemal Kılıçdaroğlu’na sürtseler bir zerresi bile bulaşmaz. Kılıçdaroğlu milliyetçi değil, zilletçidir. Hiç bölücülükle, PKK hamiliğiyle milliyetçilik yan yana gelir mi? Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün yaptığı grup konuşmasında verdiği huşunet ve hiddet fotoğrafı da ayrı değerlendirilmelidir. MHP’ye celallenmesi, celalîdendir. Uzunca süredir sinirleri ve muvazenesi bozuk olan Kılıçdaroğlu’nun kimyası, CHP Genel Merkezi’nin adayı İstanbul il başkanlığı seçimlerini kaybedince büsbütün bozulmuştur” dedi.

  • İzmir’de Yeniden Refah Partisi atağı

    İzmir’de Yeniden Refah Partisi atağı

    Genel seçimlerde atak yaparak dikkatleri üzerine çeken Yeniden Refah Partisi, yerel seçimler içinde sahaya inerek çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, 14-15 Ekim tarihlerinde İzmir’de partisinin 6 ilçe binasının açılışını yapmak ve çeşitli programlara katılmak üzere kente gelecek. Dr. Fatih Erbakan, yerel seçimler öncesi partisinin; Aliağa, Menemen, Buca, Konak, Karabağlar ve Gaziemir ilçelerindeki binalarını açılacak. Erbakan, İzmir ziyareti çerçevesinde ayrıca, esnaf ziyaretleri gerçekleştirecek, sivil toplum kuruluşları ile buluşacak.

  • ABD’den Türkiye’ye destek mesajı

    ABD’den Türkiye’ye destek mesajı

    ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na yönelik bombalı saldırı girişimine ilişkin açıklama geldi.

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, basın açıklamasında, PKK’nın ABD tarafından yabancı terör örgütü olarak tanındığını yineledi.

    AA muhabirinin “Sizin de belirttiğiniz gibi dün Ankara’da meydana gelen terör saldırısının arkasında PKK terör örgütü vardı. Bildiğiniz üzere Türkiye’de uzun zamandır PKK’ya ve ABD’nin terör örgütünün Suriye kolu YPG’ye verdiği desteğe karşı bir öfke var. Dün Twitter’da birçok Türk kullanıcının Blinken’ın paylaşımına tepki göstererek ABD’yi PKK’nın Suriye kolu YPG’yi eğitmek ve silahlandırmakla suçladığını görmüş olabilirsiniz. Merak ediyorum, ABD YPG’ye ya da daha kapsamlı olarak SDG’ye verdiği destek konusunda Türk kamuoyunda oluşan endişeleri nasıl giderebilir? ABD, NATO müttefiki Türkiye tarafından terörist grup olarak tanımlanan bir oluşumla ilişkilerini nasıl sürdürmeyi planlıyor?” sorusuna Miller, “PKK’ya karşı mücadelesinde Türkiye’nin ve Türk halkının yanında kararlılıkla duruyoruz ve durmaya devam edeceğiz.” yanıtını verdi.

    ABD’nin, Türkiye’nin başkentindeki terör saldırısını “şiddetle” kınadığını yineleyen Miller, yaralılara “acil şifalar” diledi.

    Miller, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik hava harekatlarına ilişkin, “PKK’nın Türkiye’ye yönelik güvenlik tehdidinin farkındayız ve Türkiye’yi, Irak’ın egemenliğini destekleyecek ve saygı gösterecek şekilde Irak ile ortak terörle mücadele işbirliğini sürdürmeye çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı.

  • Görevi fiilen bıraktı

    Görevi fiilen bıraktı

    Meclis Genel Kurulu’nda düzenlenen özel oturumunun ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile biraraya gelen Özgür Özel, “Genel başkanla görüştük. Mutabakata vardık. Grup başkanlığı görevimi fiili olarak yürütmeyeceğim.” dedi.

    Neden istifa etmediğini de anlatan Özel, CHP’de Grup Başkanlığı için rekabet yaşanmasını istemedikleri söyledi.

    Bu konuda genel başkanla hemfikir olduklarını da belirtti.

    Özel, CHP’nin grup toplantıları ile MYK ve Parti Meclisi toplantılarına katılmayacak. Özel, kendisine verilen makam aracını da Meclise bırakacağını söyledi.

  • Dışişleri’nden Ermeni provokasyonuna tepki

    Dışişleri’nden Ermeni provokasyonuna tepki

    ABD’nin Los Angeles kentinde Yunus Emre Enstitüsü’nün düzeneldiği etkinlikte Washington Büyükelçisi Murat Mercan’a yönelik saldırı girişimi oldu.

    Ermeni grupların gerçekleştirdiği provokasyona Türkiye’den tepki geldi.

    Dışişleri Bakanlığı’nca yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Güney Kaliforniya Üniversitesinde Annaberg Gazetecilik Okulu ve Yunus Emre Enstitüsü eş evsahipliğinde 29 Eylül 2023 tarihinde düzenlenen Türkiye’nin Kamu Diplomasisi konulu konferansa katılan yetkililerimiz radikal Ermeni gruplar tarafından hedef alınmış, sözlü ve fiziki tacize uğramıştır.

    ABD Diplomatik Güvenlik Birimi ve Los Angeles Polis Birimi (LAPD), gerekli güvenlik önlemlerini alarak Üniversite kampüsünde gerçekleşen olayların büyümesini engellemiştir.

    Ülkemizi ve Azerbaycan’ı, son dönemde ise Ermenistan Hükümetini ve bölgedeki barış sürecini de hedef alan radikal diaspora gruplarının nefret dilinin şiddet eylemlerine dönüşmesi endişe vericidir. Heyetimize fiziki saldırıda bulunanlar hakkında gerekli hukuki süreç tarafımızdan başlatılacaktır.

    Tarihi olayların dar ve yerel siyasi saiklerle çarpıtılması ve aşırılık yanlısı grupları memnun etmek için yapılan açıklamaların, radikalleşmeyi, nefret söylemini ve şiddeti teşvik ettiği bu olayla bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır.”

    AK PARTİ’DEN KINAMA

    Konuyla ilgili AK Parti’den de bir açıklama var. Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Provokatör Ermeni grupların saldırgan girişimini şiddetle kınıyoruz.” dedi.

    Çelik X hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:

    “Saldırgan yalan şebekesi hakikatlerin duyulmasını engelleyemez.
    Yaşanan hadise, fikir ve ifade özgürlüğüne karşı çirkin bir müdahale girişimi olduğu gibi bu grupların saldırganlık dışında kendilerini ifade edecek bir yetenekleri olmadığını da göstermektedir. Her türlü provokasyona karşılık Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü savunmayı, Kafkaslarda barış ve istikrara bağlı kalmayı sürdüreceğiz.”

    İSVEÇ’TE PROVOKASYON

    Ömer Çelik, İsveç’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan provokasyona da tepki gösterdi. X hesabından bir paylaşım yapan Çelik, “Cumhurbaşkanımızı hedef alan saldırılar Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine yapılmıştır.” dedi.

    “Stokholm Büyükelçiliğimizin yakınında Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan çirkin saldırıyı lanetliyoruz.” ifadelerini kullanan Çelik, saldırıdan İsveç makamlarının sorumlu olduğunu belirtti.

    Çelik nefret suçlarının ve terör propagandalarının demokratik değerleri tehdit etmesine müsaade edilemeyeceğini kaydederek şöyle devam etti:

    “İsveç makamları nefret suçlarını ve terör propagandalarını durdurmalıdır. Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerini hedef alan tüm saldırılarla kararlı şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu saldırıları gerçekleştirenler kadar, bu saldırıları himaye edenler de aynı çirkinliğin parçasıdır. Bu zihniyetle mücadele etmek demokratik değerleri korumak için zorunludur.”

    İsveç’te Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde polis korumasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın maketi yakılarak provokasyon düzenlenmişti.

    İsveç’te NATO’ya üyelik süreci devam ederken daha önce de birçok yerde Türkiye, Türk bayrağı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kur’an-ı Kerim’i hedef alan provokasyonlar yapılmıştı.

  • Bakan Tunç’tan yeni anayasa çağrısı

    Bakan Tunç’tan yeni anayasa çağrısı

    Bir dizi ziyaret için Karabük’e gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, burada partililer ile bir araya geldi. AK Parti’nin 22 yaşında genç bir parti olmasına rağmen 17 seçim başarısı gerçekleştirdiğinin altını çizen Bakan Yılmaz Tunç, yeni anayasa çağrısında bulundu. Tunç, “Karabük için yapılması gereken neyse her zaman hazır olduğumuzu bir bölge insan olarak, biz kardeşiniz olarak inşallah, Karabük için ne gerekiyorsa büyüklerimizden, Mehmet Ali Şahin başkanımızdan, milletvekillerimizden aldığınız bu bayrağı Karabük’te daha yüklere taşımanın gayret içerisinde olacağız. Tabii bunu sizlerle beraber gerçekleştireceğiz inşallah. Tabii AK Parti’niz 22 yaşında genç bir parti. Çok genç değil mi? 22 daha gençliğinin baharı. 22 yıla çok şey sığdırdı. 22 yılda bir kere 21 yıl iktidar olmayı sığdırdı. 17 seçim başarısını gerçekleştirdi. Genel seçimlerde, yerel seçimlerde, referandumlarda açık ara Türkiye’nin her yerinde sandıklardan birinci parti olarak çıkan AK Parti’miz Türkiye 100 yılını milletimizle beraber başlattı. Ve 21 yılda çok önemli başarılara imza attı. Bu başarıdan sayesinde milletimiz önüne konulan her sandıkta, Recep Tayyip Erdoğan dedi, AK Parti dedi Cumhuriyet İttifakı dedi ve yola devam dedi. Doğru adamlarla yola devam dedi. Ve muhalefette tabii bunun karşısında çaresiz kaldı. Yani burada muhalefete alan kalmadı. Çünkü Türkiye’nin 81 bir ayeti yatırımlarla donatıldı” dedi.

    “21 yılda özellikle demokrasinin standartlarını da daha yükseklere taşıdık”

    Başta savunma sanayi olmak üzere enerjideki bağımsızlık, Karadeniz doğalgazı, Gabar’daki petrol rezervlerine dikkat çeken Bakan Tunç şöyle devam etti:
    “Savunma Sanayi’nde yüzde 80 yerlilik oranına ulaştık. İşte enerjide bağımsızlığımızı nükleer santrallerini ilan ediyoruz. Doğal gaz keşfimiz var Karadeniz’de. Yani bunlar hayaldi. Yıllarca o denizlerde biz yabancı şirketlere doğal gaz arattık. Paralarımız verdik ama bir türlü bulamamışlardı. Paralarımızı aldık, gitmişlerdi. Ne zaman yerli gemilerimiz devreye sokuldu ve onlar aradı buldu. Şimdi Filyos bölgemizde doğal gazın merkezi haline geldi. Yine Gabar’da teröristlerden temizlediğimiz dağlarda artık petrol çıkarılıyor. Yıllardır oralarda petrol yok muydu ama arattırmıyorlar. Aranan bölgelerde de üzerini betonla kapattırılıyorlardı. O nedenle enerji bir ülke için kalkınmanın en önemli anahtarı hem nükleer santral, hem doğalgaz hem petrol. Şimdi de Abdülhamid Han gemimiz Akdeniz’de keşiflerini sürdürüyor. Doğalgazda inşallah Karadeniz’de yeni sahalarla beraber Türkiye’nin enerji bağımsızlığı noktasındaki çalışmalar devam ediyor. Özellikle istikrarlı kalkınma hamlesinden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz.

    Dünya projeleriyle ülkemizi tanıştırmaya, şehirlerimizi daha yaşanabilir hale getirmenin gayreti içerisinde olacağız. Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken geçtiğimiz 21 yılda özellikle demokrasinin standartlarını da daha yükseklere taşıdık. Milletimizle beraber bunu başardık. Adalete güvenin tesisi anlamında yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı anlamında geldiğimiz mesafeyi hiç küçümsememek lazım. Yargıya sürekli taş atanlar laf atanlar yargı bağımsızlığı yok diyenler, yargı tarafsızlığı yok diyenler geçmiş dönemlerin yargısını özleyenler. Vesayetçi yargı düzenini özleyenler, peki onların eleştirdiği karalamaya çalıştığı yargı 15 Temmuz’da milletiyle beraber mücadele eden o savcılarımız, kahramanca darbeciler karşısında o soruşturmaları başlatan yargımızdır. İşte bu hazmedilemiyor. Onlar hazmedemeye dursun. Milletin yargısı milletin hizmetinde, milletin adalete güvenini sağlamada çalışmaya devam edecek. Biz bakanlık olarak tüm teşkilatımızla onlara destek vermenin gayreti içinde olacağız. Temel hak ve özgürlükleri 21 yılda nereden nereye standardı nasıl yükselttiğimizi hepimizin malumu. Bir başörtüsü problemi bir katsayı problemi, özgürlükler noktasındaki kısıtlama, kadın erkek ayrımı, fırsat eşitsizlikleri tüm bunlar artık geride kaldı.”

    “Anayasadaki o vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmaya bu reformlar yetmedi”

    Yeni sivil anayasa ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Yılmaz Tunç, meşru olmayanların yazdığı anayasa ile Türkiye Yüzyılı’nda yaşamanın Türkiye’ye yakışmayacağını söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı:
    “Bundan sonra temel hak ve özgürlüklerin önüne engel koymak isteyenler karşımızda milletimizi bulur. Milletimiz artık özgürlüğe alıştı. Hukukun üstünlüğü noktasındaki standartların yüksekliğinden hiç kimse vazgeçmeyecektir. Bundan sonra hedefimiz anayasamızı daha demokratik hale getirmektir. Demokratik sivil bir anayasaya milletimizi kavuşturmak inşallah. Bunun için gayret gösteriyoruz. Cumhurbaşkanımız da 12 Eylül sempozyumunda ifade etti. Bu milletimize olan borcumuz. Bu borcumuzu 28. Dönem parlamentosunda gerçekleştirmek istiyoruz. Tüm partiler uzlaşması lazım. Bu noktada nitelikli çoğunlukta geçmesi elbette mümkün değil. Bunun farkındayız. Ama tüm partilerin sadece AK Parti , MHP, Cumhur İttifakını oluşturan partilerin değil. Parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partilerin millete olan borcu. Bu uzlaşmaya kim yanaşırsa milletimiz takdir eder. Kimisi uzak durursa uzlaşmaz bir tavır sergilerse millet de onları not eder ve yeri geldiğinde cevabını verir. Bugüne kadar anayasamızda, darbe anayasasında o vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok önemli değişiklikler yaptık.

    Kadın hakları, çocuk hakları, engellilerimiz gazilerimiz. Anayasa da yeri yoktu bunun. Bunların hepsi son dönemde bizim anayasamızdaki yapılan milletimizin onay verdiği değişiklikler. Hakimler Savcılar Kurulu’nun yapısı, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı tüm bunlar demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hale getirildi. Sıkı yönetimin kaldırılması, darbecilerin yargılanabilmesi, yargı birliğinin sağlanabilmesi, tüm bunlar anayasamızda gerçekleştirilen sessiz devrimler. Sessiz reformlar. Bunları hayata geçirdik. Ama anayasadaki o vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmaya bu reformlar yetmedi. Şimdi bu meşru olmayanların yazdığı, çizdiği seçilmiş bir meclisin yapmadığı bir anayasa ile Türkiye Yüzyılı’nda yürümek Türkiye’ye yakışmaz. O nedenle milletimize olan borcu bu dönemde gerçekleştirmenin gayreti içerisinde oluruz.

    Önce insan demeye devam edeceğiz. İnsanımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Kadınından gencine, yaşlısına varıncaya kadar her alanda insanımızı güçlendirmeye, insanı yaşat ki devlet yaşasın derken bunu icraata döndürmeye devam edeceğiz. 21 yılda bunu yaptık. Bundan sonra da bunu yapmaya devam edeceğiz. Adaletten ayrılmayacağız, hukukun üstünlüğünü hep önde tutacağız. Türkiye’yi dünyada adaleti savunan, hakkaniyeti savunan, mazlumu savunan, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünya beşten büyüktün diyerek özellikle uluslararası sistemin artık tıkanma noktasındaki şu durumunda dünya beşten büyüktün mesajını vererek Cumhurbaşkanımızla beraber Türkiye Yüzyılı’nı dünyada Türkiye eksenini oluşturarak dünyaya Türkiye Yüzyılı damgasını vuracağız. Türkiye Yüzyılı başladı. Bunu artık hiç kimse engelleyemez. Gençlerimizin omuzlarında bu yüzyıl yükselecek. Bundan bütün milletimiz inşallah nasibini alacak.”

    CHP’den AK Parti’ye geçen gençlerin rozetlerini taktı

    Bakan Tunç, CHP’den AK Parti’ye geçerek üye olan gençlerin rozetini taktı. Bakan Tunç, gençlere esprili bir dille “Karabük’te CHP’yi bitiriyorsunuz” dedi. Bakan Tunç ve rozetlerini taktığı gençler hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan yeni anayasa açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan yeni anayasa açıklaması

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidardan gelen yeni anayasa teklifine kapıyı kapattı.

    Kılıçdaroğlu, ”Bu iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyeti yok. Sahte videolar sayesinde iktidar olan bir kişi ile nasıl masaya oturacağız?” dedi.

    6’lı masada güçlendirilmiş parlamenter sistem için imza atan siyasi parti liderlerine de mesaj veren Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

    ”Bizim anayasa konusundaki düşüncelerimizi 6 lider olarak kamuoyu ile paylaştık, altına da imzalarımızı attık ve duyurduk. Diğer liderlere isterseniz ‘Dün attığınız imzadan bugün neden vazgeçtiniz?’ diye gazeteci olarak sorabilirsiniz.”

    Kılıçdaroğlu “Laiklik bizim olmazsa olmazımız. Anayasadaki laiklik maddesini sahiplenmek hepimizin görevi.” vurgusu da yaptı.

    Cumhuriyet gazetesine konuşan CHP lideri, seçimin kaybedilmesinden sonra çok büyük bir umutsuzluk ortaya çıktığını söyleyerek ”Bu şartlarda bu kadarını yapabildik.” dedi.

    ”KARŞILAŞTIĞIMIZ TABLO BİR İNFAZ TABLOSU GİBİ”

    CHP lideri şöyle devam etti:

    ”En rahat eleştirilecek parti doğal olarak CHP. Çünkü eleştiriye tahammül ediyor, doğal karşılıyoruz. Ancak bazen o kadar haksız eleştiriler yapılıyor ki hakaret boyutuna vardı. Buna da kimse ses çıkarmadı. Karşılaştığımız tablo bir infaz tablosu gibi.”

    KURULTAY MESAJI: OLAĞANÜSTÜ BİR YENİLENME SÜRECİNE GİRECEĞİZ

    Kılıçdaroğlu kurultay için de dikkat çeken bir mesaj verdi, ”Bir devrim gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.

    ”Olağanüstü güzel değişiklikler olacak.” diyen CHP lideri, ”Bir partide demokrasi nasıl işler herkese göstereceğiz. Olağanüstü bir yenilenme sürecinin içine gireceğiz.” ifadesini kullandı.

  • “Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte gerçekleştireceğiz”

    “Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte gerçekleştireceğiz”

    Tuzla Belediyesi ve WEFA Uluslararası İnsani Yardım Organizasyonu iş birliğinde, Tuzla Belediyesi Bünyesinde bulunan Gönül Elleri Çarşısında akülü araç dağıtım töreni düzenlendi. Tören çerçevesinde, 200 engelli vatandaşa akülü araçları teslim edildi. Törene Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı, eşi Fatma Yazıcı, AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram katıldı.

    “2010’dan itibaren Tuzla’da dokunmadık insanımız, girmedik evimiz kalmadı”

    Törende konuşan Başkan Şadi Yazıcı, “Bugün 200 akülü sandalyeyi birlikte dağıtmış olacağız. 2010’dan itibaren Tuzla’da dokunmadık insanımız, girmedik evimiz kalmadı. Bunu da hep birlikte gönüllülerimizle beraber sağladık. Aslında bu bir teslim töreni de değil, aslında biz burada bir toplumsal farkındalık oluşturmak gibi bir misyon üstlendiğimizi düşünüyorum. Bu dayanışma modelinin yaygınlaştırılması için de inşallah elimizden geldiğince gayret göstereceğiz. Tuzla’da Gönül Ellerinde biz 4 bin 500 gönüllümüzle beraber, merhamet ufkuna varmış birçok vatandaşımızı gördük, Allah onlardan razı olsun. ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’, ve ‘Veren el alan elden üstündür’ mottosuyla hareket ettik. Gönül Elleri Çarşımızın gönüllüleri, WEFA bu görevi ifa ediyorlar, vatandaşlarımızın yürüyen ayakları oluyorlar, hastalarımızın bazen bakıcısı, görmeyen vatandaşımızın gören gözü oluyorlar. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle ‘bu milletin değerleriyle birlikte, biz hep birlikte Türkiye olacağız ve bunu hep birlikte başaracağız.’ Hep beraber bunu başarmak için çalışıyoruz” dedi.

    “Bir medeniyet projesi olan Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte gerçekleştireceğiz”

    Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, “Türkiye Yüzyılı yalnızca bir temenni değil, ülkemizin her alanda bütün insanlığa vadettiği bir huzur ve medeniyet projesidir. Engelli haklarında ve yaşam şartlarında, ülkemizin standartlara uyan değil, standartları belirleyen bir ülke olması için var gücümüzle çalışıyoruz. 2005 yılında çıkardığımız ve temel politikamızı ortaya koyan Engelliler Hakkında Kanun bu anlayışımızın bir parçası. Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, 2007 yılında Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesini imzalayan ilk ülkelerden biri olduk. Engelli haklarında atılan adımların daha sistematik ve etkin olması amacıyla çalışmalar yaptık. Uyguladığımız istihdam politikaları ile, binlerce engelli vatandaşımızı iş hayatıyla buluşturduk. Engelli istihdamına yönelik çalışmalarımızla engelli vatandaşlarımızın hem toplumla bütünleşmesini sağıyoruz, hem de üretken, bağımsız, kendine güvenen bireyler olmalarına yardımcı oluyoruz.

    Engellilerimizin kapısının çalınmadığı dönemlerden bugünlere geldik hamdolsun. Ben inanıyorum ki engelli vatandaşlarımıza gerekli imkanlar sağlandığında onları sanatta, sporda, bilimde, çalışma hayatında ve birçok alanda daha çok göreceğiz. Engelli vatandaşlarımızın üreten, güçlü Türkiye’nin birer ferdi olması, toplumsal yaşamın her alanında etkin ve adil şekilde yer alması bizler için son derece önemli. Biliyoruz ki engelli vatandaşlarımızın huzuru ve güveni aynı zamanda ailelerinin de huzur ve güveni demek. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak tüm çalışma arkadaşlarımla engelli vatandaşlarımız ve onları yetiştiren emektar aileleri için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bir medeniyet projesi olan Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte gerçekleştireceğiz” dedi.
    Törende yapılan konuşmaların ardından engelli vatandaşlara akülü araçları verildi. Törenin ardından Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, Başkan Şadi Yazıcı ve beraberindekiler ile birlikte Gönül Elleri Çarşısını gezdi, burada bulunan görevli ve gönüllüler ile sohbet etti.

  • “İfade özgürlüğü altında sessiz kalınmamalıdır”

    “İfade özgürlüğü altında sessiz kalınmamalıdır”

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İrlanda’nın başkenti Dublin’de düzenlenen Avrupa Parlamento Başkanları Konferansı’nın “İstikrarsız Dönemlerde Temsili Demokrasilerin Sınamaları” başlıklı ikinci oturumunda konuştu. Kurtulmuş, temsili demokrasilerin kurumsal varlığının parlamentolar, demokratik meşruiyetin ise seçimler ve siyasal katılımın önündeki engellerin kaldırılmasına bağlı olduğunu belirtti. Demokratik kurumların sağlıklı biçimde teşekkülünü ve işlemesini tehdit eden çeşitli faktörlerle de zaman zaman karşılaştıklarını dile getiren Kurtulmuş, bunların bir kısmının savaşlar ve darbeler gibi cebri müdahaleler, bir kısmının ise salgınlar ve doğal afetler gibi insani krizlerle ortaya çıkan durumlar olduğunu kaydetti.

    Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen depremden 11 kentin etkilendiğini, 50 bini aşkın insanın vefat ettiğini anımsatan Kurtulmuş, bu olaydan üç ay sonra da Türkiye’deki seçimlerin yapıldığını hatırlattı.
    Söz konusu seçimlerde vatandaşların demokratik katılım sürecinde yer almasını temin edecek çalışmalar yapıldığını dile getiren Kurtulmuş, “Bütün ülke hızlı bir şekilde seferber olarak bu depremin acılarını, yüklerini ortadan kaldırmaya çalışırken, diğer yandan da seçime hazırlık bütün kurumların en iyi şekilde çalıştığı bir süreç sonucunda gerçekleştirildi” dedi.

    Deprem bölgesindeki vatandaşların yüzde 80’inin katılımıyla demokratik süreçlerin tamamlandığını anımsatan Kurtulmuş, “Gerçekten bu sadece bir seçim olmanın ötesinde temsili demokrasilerin çok az görülür büyük sınamalardan birisi olarak karşımıza çıktı. Türkiye demokrasisi, kurumlarının gücü, çabuk karar alma yeteneği ve halkımızın demokrasiye olan bağlılığı sonucu hem AGİT’in hem de AKPM heyetlerinin de teyit ettiği gibi bütün dünyanın gözü önünde fevkalade önemli bir demokratik seçimi geride bırakmış oldu. Dolayısıyla buradaki tecrübemizin dünyadaki birçok ülke için böylesine çok ağır bir yıkımdan sonra nasıl seçime gidilir ve nasıl halkın çok büyük bir kesiminin katılımı demokratik süreçlerle gerçekleştirilebilir noktasında tarihi bir örnek olduğunun altını çizmek isterim” dedi.

    Kurtulmuş, son zamanlarda bir taraftan bilgi teknolojilerinin verdiği imkanlarla, dünyada hızlı bilgi ve enformasyon yayılımı sağlanırken diğer taraftan bu alanın kontrolsüz, zaman zaman kasıtlı kullanımı sonucunda “dezenformasyon” konusunun ortaya çıktığını ifade etti.

    “Sadece Müslümanların kutsallarına yapılan hakaret değil, insanlığın tamamına yapılmış hakaret ve aşağılamadır”

    Nefret suçlarının özellikle bilgi teknolojilerinin kullanımıyla giderek artan bir şekilde yaygınlaştırıldığını, yanıltıcı bilgilerin kontrolsüz bir şekilde dolaşıma sokulduğunu belirten Kurtulmuş, bütün dezenformasyonun, yanıltıcı bilgilerin, toplumda kutuplaşma ve aşırılıkları beslediğini, devlet kurumlarına olan güveni zedeleyen sonuçları da ortaya çıkardığını kaydetti.

    Aşırı akımların güçlenmesinin, temsili demokrasilerin önünde engelleyici unsurlar olarak gündeme geldiğini ifade eden Kurtulmuş, “Avrupa kıtası başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde yer alan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve dini nefret temelindeki eylemlere ifade özgürlükleri öne sürülerek sessiz kalınmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Özellikle son zamanlarda Avrupa’daki bazı ülkelerde Kur’an-ı Kerim’i yakma eylemleri gibi, iki milyar insanın dini inançlarına alevlenen hakareti, alenen saldırıyı esas alan eylemlerin ortaya konulması aslında sadece Müslümanların kutsallarına yapılan hakaret değil, insanlığın tamamına yapılmış hakaret ve aşağılamaktadır” dedi.

    “Bu eylemlerin devam etmesi özellikle Avrupa’da makul ve mutedil siyaset alanını zehirleyecek”

    Söz konusu provokasyonlara karşı sessiz kalmanın, ifade özgürlüğü ve demokratik özgürlük olarak görmenin doğru olmadığı kanaatinde olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Bu eylemlerin devam etmesi özellikle Avrupa’da makul ve mutedil siyaset alanını zehirleyecek, makul ve mutedil siyaset çevrelerinin damarlarını köreltecektir. İslamofobi’ye karşı hareket etmek, buna karşı tedbir almanın da temsili demokrasilerin önündeki engelleri kaldırmak bakımından önemli olduğunu ifade ediyorum” dedi.
    Programa, Türkiye’nin Dublin Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay, AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Hasan Turan, AK Parti Adana Milletvekili ve Türkiye-İrlanda Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Kurucular Kurulu Başkanı Sunay Karamık ve TBMM Genel Sekreteri Talip Uzun da katıldı.