Kategori: Politika

  • “Türkiye’nin katkılarını asla unutmayacağız”

    “Türkiye’nin katkılarını asla unutmayacağız”

    Ukrayna’nın bağımsızlığının 32’nci yıl dönümü nedeniyle, Ukrayna Büyükelçiliği’nde etkinlik düzenlendi.
    Resepsiyona Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, çok sayıda yabancı misyon temsilcisi ve davetli katıldı. Ticaret Bakanı Bolat, Ukrayna’nın bağımsızlığının yıl dönümünü kutlayarak, “Ukrayna’nın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlılığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Türkiye ve Ukrayna kardeş ülkelerdir ve ilişkileri her geçen gün daha da güçlenmekte ve yakınlaşmaktadır. Başta siyaset, kültür, eğitim olmak üzere çok boyutlu bir ivme kazanan ilişkilerimiz, ekonomik alanda da her geçen gün güçlenmektedir. Bu kapsamda, 2022 yılında imzaladığımız Serbest Ticaret Anlaşması hem Türkiye hem de Ukrayna için ekonomik, ticaret ve stratejik açıdan büyük faydalar sağlayacak tarihi bir adımdır. Ticaretin yanı sıra yatırımlar ve müteahhitlik alanında da güçlü ilişkilerimiz bulunmaktadır. Biz, bu güçlü ilişkileri her koşulda sürdürmeye kararlıyız ve Ukrayna’nın hem ihtiyaçlarını karşılamak hem de geçmişte olduğu gibi Ukrayna’nın tahrip olan altyapı ve üstyapısının yeniden imarında katkı sağlamaya hazırız. Bu noktada, Türk firmalarının Ukrayna makamlarıyla işbirliği yapmasına ilişkin geçen yıl imzalanan Mutabakat Zaptının hayata geçmesi için Başbakan Yardımcısı Sayın Oleksandr Kubrakov ile kasım ayında bir araya gelerek ‘Ukrayna’nın Yeniden İnşası Forumu’nu tertip edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Türk halkı adına, Ukrayna’nın milli gününü bir kere daha en içten dileklerimle tebrik ediyor, Ukrayna halkına Türk milletinin sevgi ve selamlarını sunuyor ve hepinize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar ise savaşın hala devam ettiğinin altını çizerek şunları söyledi:
    “Rusya topraklarımızı işgal etmeye ve halkımıza karşı korkunç suçlar işlemeye devam ediyor. Cephe hattında ağır çatışmalar sürüyor, füzeler ve insansız hava araçları her gün sivil hedefleri vuruyor. Zafer bayrağının tüm Ukrayna’da dalgalanması için mümkün olan ve olmayan her şeyi yapıyoruz. Bu bağlamda, Rus saldırgana karşı mücadelemize Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel katkılarını asla unutmayacağız. Türkiye’nin güçlü sesi BM’de, NATO’da, Kırım Platformu’nda ve diğer birçok uluslararası platformda duyulmaktadır. Cumhurbaşkanı Zelenskiy’nin Barış Formülünün uygulanması savaşın daha kısa sürede sona erdirecektir. Ukrayna’nın küresel pazarlara tahıl ihraç etmeye devam etmesini sağlayacak ve dünyayı daha güvenli hale getirecektir. Cesur Türk şirketleri Ukrayna’da sıkı çalışmaya ve hatta büyümeye devam ediyor. Yüzlerce iş insanı Ukrayna’da şampiyon durumunda. Ukrayna’nın dönüşümünde önemli bir rol oynayacakları kesin.”

  • MHP’li başkanlar, Bahçeli’yi ziyaret etti

    MHP’li başkanlar, Bahçeli’yi ziyaret etti

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Merkezinde Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli’yi makamında ziyaret eden Salihli Belediye Başkanı Kayda, Kula Belediye Başkanı Tosun ve Sarıgöl Belediye Başkanı Selçuk, Genel Başkan Bahçeli’ye ilçelerindeki çalışmalar ve devam eden projeler hakkında bilgiler verdi. Ziyaretin sonundan hatıra fotoğrafı çektirilmesinin ardından MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, belediye başkanları ile Salihli, Kula ve Sarıgöl’e bol bol selam gönderdi.

    MHP MYK Üyesi Ali Uçak, Salihli Belediye Başkanı Zeki Kayda, Kula Belediye Başkanı Hüseyin Tosun, Sarıgöl Belediye Başkanı Necati Selçuk, daha sonra MHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz ile İller Bankası Genel Müdürü Recep Türk’ü ziyaret etti.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş İrlanda’da

    TBMM Başkanı Kurtulmuş İrlanda’da

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Avrupa Parlamento Başkanları Konferansı’na katılmak üzere İrlanda’nın başkenti Dublin’e geldi. Kurtulmuş’u Dublin Havalimanı’nda Türkiye’nin Dublin Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay ve diğer ilgililer karşıladı. Dublin Büyükelçiliği’ni ziyaret ederek Büyükelçi Olcay’dan çalışmalar hakkında bilgi alan TBMM Başkanı Kurtulmuş, büyükelçilik şeref defterini imzaladı.
    Kurtulmuş, konferans öncesinde NATO Parlamenter Asamblesi Başkanı Joelle Garriaud-Maylam ile bir araya gelerek zirve gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Meclis Başkanı Kurtulmuş, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) tarafından iki yılda bir gerçekleştirilen konferansın, “Ukrayna’ya karşı Rusya’nın saldırganlık savaşının sonuçları ve Ukrayna’nın yeniden inşasında ulusal parlamentoların rolü” ve “İstikrarsız dönemlerde temsili demokrasilerin sınamaları” konulu oturumlarında konuşma yapacak.

    Kurtulmuş, Konferans kapsamında ev sahibi ülke ile katılımcı ülkelerin meclis başkanlarıyla görüşme gerçekleştirecek.

  • Bakan Tunç yemin törenine katıldı

    Bakan Tunç yemin törenine katıldı

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Eğitim Merkezi’nde infaz koruma memurlarının yemin törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Tunç, infaz memurlarının adalet sistemimin güçlenmesi, toplumun suça karşı korunması sürecinde görev alacaklarını ifade ederek, infaz sisteminin en önemli amaçlarından birisinin hükümlüleri infaz kurumuna girdikten sonraki yaşamında suçtan uzak tutmak olduğunu vurguladı. Bakan Tunç, infaz sürecince suça karışmış insanların olumlu yönde kişisel dönüşüm yaşamlarını kolaylaştırmaya ve onları desteklemeye odaklandıklarını söyledi.

    “En büyük vazifeniz hükümlülerin gelişim sürecini desteklemek olmalıdır”

    Bakan Tunç, bu çerçevede infaz memurlarına büyük bir görev düştüğünü söyleyerek, ”Öncelikle bu kişilerin aklına ve yüreğine dokunarak onların gelişim süreçlerini desteklemek en büyük vazifeniz olmalıdır. Bu kapsamda talip olduğunuz meslek ile şüphesiz ki toplumsal önemi yüksek bir alanda sorumluluk üstlenmektesiniz. Aynı zamanda hükümlü ve tutukluların temel insan haklarının ve onurunun korunması sorumluluğu da artık sizlerin omuzlarında olacak. Bakanlığımızda ve alanda görev alan infaz hizmetleri personelinin bu konudaki hassasiyetimizin farkında olduğuna ve bu doğrultuda görev ifa ettiğine yürekten inanıyorum” dedi.

    Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ise, kutsal bir görev icra ettiklerini ifade ederek, bu görevi yerine getirirken personelin de bilgili ve donanımlı olmalarının hedeflere ulaşmada önemli bir güç kaynağı olduğunu belirtti. Personel eğitim merkezinin modern eğitim olanaklarıyla donatıldığını aktaran Yıldırım, şunları söyledi:
    “Ceza infaz kurumu uygulama alanı, bilgisayar sınıfları, ilk yardım sınıfları, açık ve kapalı spor alanları ile eğitim programlarını destekleyici fiziksel ve teknolojik olanaklar bulunmaktadır. Ankara Personel Eğitim Merkezimizde kamu kurumları arasında nadiren bulunan ihtisas kütüphanemiz ile bilginin ve bilimin ilgililere ulaşmasını sağlamayı, araştırma ve geliştirme çalışmalarını desteklemeyi amaçlıyoruz.”
    Konuşmaların ardından Bakan Tunç, eğitimini dereceyle bitiren infaz memurlarına plaket takdim etti. Program, infaz memurlarının yemin etmesiyle sonlandı.

  • 20. Yılında Bilgi Edinme Hakkı Çalıştayı

    20. Yılında Bilgi Edinme Hakkı Çalıştayı

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bulunan Hakimevi’nde düzenlenen ’20. Yılında Bilgi Edinme Hakkı Çalıştayı’na katıldı. Programda Eski Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık da yer aldı.

    Programda hitaplarda bulunan Bakan Tunç, Demokratik yönetim anlayışında,katılımcı, şeffaf, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir kamu yönetiminin oluşturulmasının, temel ilkelerden biri haline geldiğini ifade etti. Bakan Tunç ayrıca, bu ilkenin en önemli araçlarından birisinin de bilgi edinme hak ve özgürlüğü olduğunu ifade etti.

    Demokratik ülkelerdebilgi edinme özgürlüğünün, vazgeçilmez temel haklardan biri olarak kabul edildiğini söyleyen Tunç şunları söyledi: “Bilgi edinme hakkı, kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanması bakımından çok önemli bir yere sahiptir.”

    Bilgi edinme hakkının aynı zamandavatandaşların idari makamları denetlemesine imkan tanıdığını vurgulayan Tunç, sözlerini şöyle devam etti
    “İdarenin işlemlerini yargı tarafından denetlenmesini isteyecek vatandaşın, bu idari işlemin arkasındaki bilgiye, gerekçeye sahip olmalıdır. Ancak bu şekilde etkin bir şekilde yargı yolunu kullanabilir. Bilgi edinme hakkının bir başka gayesi ise demokratik yönetimin hakiki manada tecelli etmesine imkan sağlamasıdır. Çünkü demokratik yönetimler tesis ettiği işlemi ve gerekçesini açıklamaktan çekinmez, aksine bunu kendine bir sorumluluk olarak görür.”

    Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nunçok önemli bir demokratik reform olarak 2003’te kabul edildiğini ifade eden Bakan Tunç, kanunun yürürlüğe girmesiyle yasal bir zemine kavuşan bilgi edinme hakkının, 2010’daki Anayasa değişikliği ile Anayasal güvence altına alındığını dile getirdi.
    Tunç sözlerine son verirken “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, yürürlük tarihinden bugüne kadar ülkemiz bürokrasisinde şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık gibi çağdaş kamu yönetimi ilkelerinin güçlendirilmesi bakımından büyük fayda sağlamıştır” ifadelerini kullandı.

  • Mobil göç nokta uygulaması başlıyor

    Mobil göç nokta uygulaması başlıyor

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

    1 Ekim’de Bursa, Adana, İzmir ve Ankara’da mobil göç nokta uygulamasının başlayacağından söz eden Yerlikaya, “Toplam 50 araç ile mobil göç noktası oluşturulacak. 1 Kasım’da toplam 153 mobil göç noktası aracı ile 30 büyükşehirde düzensiz göçle mücadele çalışmaları sürecek. 1 Aralık’tan itibaren bütün şehirlerde mobil göç noktalarımız olacak.” dedi.

    Düzensiz göçmenlerin ağırlıklı olarak hangi ülkelerden geldiğine ilişkin soruya yanıt veren Yerlikaya, “Ağırlıklı olarak, Afganistan, Pakistan, Özbekistan, İran hududundan gelenler.” ifadelerini kullandı.

    Denetimlerin devam edeceğinden de söz eden Yerlikaya, “Futbol müsabakaları dahil olmak üzere her yerde kimlik kontrolü yapacağız. Ama bir turisti veya ikamet izni olan bir yabancıyı üzerinde kimlik veya pasaportu yok diye alıp, geri gönderme merkezine götürmeyeceğiz.” diye konuştu.

    97 BİN 363 DÜZENSİZ GÖÇMEN YAKALANDI

    1 Haziran- 22 Eylül tarihleri arasında 97 bin 363 düzensiz göçmen yakaladıklarını ifade eden Bakan Yerlikaya, uçakla ülkesine kendiliğinden dönüş yapan düzensiz göçmen 105 bin 488, vizesi ya da ikamet izni biten 42 bin 875 düzensiz göçmenin de deport edildiğini dile getirdi.

    Diğerlerinin işlemlerinin devam ettiğini açıklayan Yerlikaya, sınırda 70 bin 796 düzensiz göçmenin de engellediğini duyurdu.

    EMNİYETİN ÇETELERE YÖNELİK SON OPERASYONLARI

    Yerlikaya, “Suçlularla mücadeleyle ilgili daha sonra yapacaklarımızı duyduktan sonra çok şaşıracağız. Varsa bir suçlu onu yakalayacağız, adalete teslim edeceğiz başka çaresi yok.” dedi.

  • Akşener’den Anayasa Mahkemesine başvuru

    Akşener’den Anayasa Mahkemesine başvuru

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, hakkında “FETÖ suçlaması” iddiasıyla başlatılan ve 7 yıl sonra takipsizlik verilen soruşturmada haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Konuya ilişkin İYİ Parti tarafından bugün yapılan yazılı açıklamada, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı Suçlar Bürosu tarafından 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından isimsiz ihbarlar dikkate alınarak başlatılan ve sonradan eli kanlı PKK terör örgütü üyeliğinden yargılandığı ve itirafçı olduğu için hakkında beraat kararı verildiği ortaya çıkan bir ‘gizli tanığın’ ithamlarına dayanılarak yürütülen soruşturmada, yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi öncesi Mayıs 2019’da gizlilik kararı verilmiş ve soruşturma, 22 Ağustos 2023 tarihinde takipsizlik kararı ile sonuçlanmıştı” denildi.

    SON 4 YILLIK SÜREDE DOSYADA HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI”

    Açıklamaya göre; soruşturma sürecini başından itibaren Meral Akşener’in avukatı olarak takip eden İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, avukatlar tarafından yapılan bireysel başvuruda gizlilik kararı alındıktan sonra kısa bir süre içinde dosyaya ilişkin tüm bilgilere savcılık tarafından ulaşıldığını, yaklaşık son dört yıllık sürede dosyada hiçbir işlem yapılmadığını kaydetti. Poyraz, Akşener’in Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen ‘Adil Yargılanma Hakkının, Kendisine Yöneltilen Suçlamanın Nedeninden ve Niteliğinden Haberdar Olma Hakkının, Makul Sürede Yargılanma Hakkının Ve Lekelenmeme Hakkının’ ihlal edildiğini belirtti.

    BU SORUŞTURMA SÜREÇ BOYUNCA AK PARTİ VE CUMHUR İTTİFAKI TARAFINDAN SİYASİ SİLAH OLARAK KULLANILDI”

    Ayrıca hiçbir makul gerekçe olmaksızın 2019 yılında dosyaya ilişkin tüm bilgi ve belgelere erişilmiş olmasına rağmen dosyada verilen gizlilik kararından sonra esasa ilişkin hiçbir işlem yapılmadığını kaydeden Poyraz, tüm süreç boyunca medyadaki kimi haber ve yayınlarda dosya içeriğine ilişkin bilgilere yer verildiğini ve yorumlar yapıldığını, dört yılı erişim kısıtlı olarak yedi yıl süren soruşturma evresinde gerçekleşen tüm seçim süreçlerinde Meral Akşener ve İYİ Parti aleyhine iktidar partisi olan AK Parti ile Cumhur İttifakı’ndaki diğer siyasi partiler tarafından bu soruşturmanın bir siyasi silah ve politik malzeme olarak kullanıldığını dile getirdi.

    SORUŞTURMANIN 4 YIL BOYUNCA GİZLİLİK KARARI ALTINDA DEVAM ETTİRİLİYOR GİBİ GÖSTERİLMESİ SİYASİ SAİKLERLE YAPILDI”

    Uğur Poyraz, 2023 yılında takipsizlik kararı verilmesine karşı dört yıl boyunca soruşturmanın gizlilik kararı altında devam ettiriliyor gibi gösterilmesinin siyasi saiklerle yapıldığına delil olduğundan bahisle ‘sınırlamanın Anayasa’da belirtilen amaçları aşamayacağına’ ilişkin düzenlemeye yer veren Anayasa’nın 14. maddesinin 2. fıkrasına da aykırı davranıldığını, avukatlar tarafından bireysel başvuruda bu madde yönünden de hak ihlali iddiasına yer verildiğini dile getirdi.

    AKŞENER’İN BU SÜREÇTE UĞRAMIŞ OLDUĞU SALDIRILAR SEBEBİYLE 5 MİLYON LİRA MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNDE DE BULUNULDU”

    Açıklamada, müvekkillerinin Anayasa’da düzenlenen haklarının ihlal edildiğinin tespitini talep eden Akşener’in avukatlarının ayrıca bu süreçte uğramış olduğu saldırılar sebebiyle 5 milyon lira manevi tazminat talebinde de bulunduğu, bu tazminata hükmedilmesi durumunda tüm tutarın şehit ailelerine verileceğini de dilekçede açıkça belirttikleri kaydedildi.

  • “Bir kez daha masaya oturmayacağız”

    “Bir kez daha masaya oturmayacağız”

    Başbakan Üstel, KKTC’nin başkenti Lefkoşa’da, dünya gündemindeki meseleleri değerlendirdi.

    Üstel, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) hazırladığı “2022 Türkiye Raporu’nun” Kıbrıs bölümünün yanlı bir tutumla yazıldığı değerlendirmesini yaparak, “Türkiye Cumhuriyeti’ni haksız ve yersiz suçlamalarla değişik mecralara çekmeye çalışıyorlar. Biz bunu kabullenmiyoruz ve Avrupa’nın ilk defa bunu yapmadığını, daha önceki raporlarında da aynı şekilde, aynı çizgide devam ettiğini görüyoruz.” diye konuştu.

    Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’nin KKTC’deki askeri varlığını “işgalcilik” olarak dünyaya göstermeye çalıştığını ve bu söylemi şiddetle reddettiğini belirten Üstel, askeri varlığın yalnızca Kıbrıs Türkleri’ne değil aynı zamanda adada yaşayan Rumlara da barış getirdiğini, dünyanın artık bu konudaki gerçekleri görme zamanının geldiğini kaydetti.

    Üstel, yaklaşık 50 yıldır federasyon odaklı çözüm önerileri için KKTC’nin masada olduğunun altını çizerek, “Dedik ki artık bu saatten sonra Rumların oyununa gelmeyeceğiz ve bir kez daha artık federasyon masasına oturmayacağız. Biz artık insanımızın haklarını korumak için dünyaya sesimizi duyurmaya başlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Rum tarafının adanın bütün nimetlerinden tek başına faydalandığını ve KKTC’de yaşayanların adayı terk etmesi için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayan Üstel, “Nitekim ki Avrupa’nın Annan Planı onların bir planıydı ve onu uygulamaya koyduk. Bizler evet dedik, Güney Kıbrıs Cumhuriyeti hayır dedi. Ama mükafat, ödül Güney’e verildi. Biz aynı yerde yolumuza devam ediyoruz.” dedi.

    Üstel, GKRY’nin Türkiye’yi suçlayan söylemini doğru bulmadıklarını belirterek, Rum kesiminin KKTC’yi muhatap almasını istediğini söyledi.

    “AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ”

    Azerbaycan’ın KKTC’nin 2’nci kardeş ülkesi olduğunu hatırlatan Üstel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in KKTC bayrağının ülkesindeki etkinliklerde dalgalanacağı yönündeki açıklamasının KKTC halkını ve hükümetini çok mutlu ettiğini dile getirdi.

    Üstel, turizmde, eğitimde, ekonomide ve kültürel aktivitelerde iki toplumun daha çok bir araya gelmesini istediğine vurgu yaparak, Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıması yönünde atacağı adımların ülkesinin dünyadaki yerini alması hususunda önemli olduğunu ifade etti.

    Karabağ’daki son gelişmelere ilişkin konuşan Üstel, “Azeri kardeşlerimizin acıları her zaman paylaştığımız acılardır. Özellikle Azerbaycan’da da bize yapılanların değişik oyunlarının sergilendiğini de görmek bizleri üzmüştür. Ama biz her zaman Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanındayız ve Azerbaycan, Karabağ’daki haklı durumunu bir kez daha dünyaya duyururken biz Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olacağız, durmaya da devam edeceğiz.” dedi.

    “İZOLASYONLARIN ARTIK BİTMESİNİ İSTİYORUZ”

    Üstel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanınması yönündeki çağrısının heyecan verici olduğunu vurgulayarak, “Dünyaya gerçekleri söyledi. Bu gerçekler ışığında, KKTC’deki insanımızın gerek ulaşımda, gerek eğitimde, gerek sporda, yani insanca yaşamada gördüğü bu ambargoların, izolasyonların artık bitmesini istiyoruz.” ifadesini kullandı.

    GKRY Başkanı Nikos Hristodulidis’in New York’ta BM Genel Kurulu’ndaki açıklamalarına ilişkin değerlendirmede bulunan Üstel, Rum liderin KKTC’yi ve Kıbrıs Türk halkını tanıması gerektiğini kaydetti.

    Üstel, Hristodulidis’in sadece Türkiye’yi muhatap almasına sitem ederek, “Bizi hiçe saymasını ve o doğrultuda açıklama yapmasını ve kendisini buradan protesto ediyoruz.” dedi.

    Rum liderin BM parametrelerinde masaya oturma çağrısını değerlendiren Üstel, geçmişte de aynı şekilde masaya oturulduğunu, gündeme gelen Annan Planı’nın Rum kesimi tarafından reddedildiğini fakat buna rağmen Güney Kıbrıs’ın ödüllendirildiğini vurguladı.

    Üstel, Türkiye ve KKTC ilişkilerinin yakınlığına işaret ederek, “Bu ilişkiler sayesinde biz ambargolar altında, izolasyonlar altında olmamıza rağmen her türlü işbirliğimizi yapıyoruz. Bu imzaladığımız mali işbirliği protokolleri ile ülkemizin ihtiyacı olan gerek altyapı yapılarında, gerekse hastanelerimizde, gerekse okul projelerimizde yenileme projelerini Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yapıyoruz. Bunun yanında yine ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte asrın projelerini gerçekleştiriyoruz. Biliyorsunuz, daha önce 2016 yılında ‘Asrın Su Projesi’ gerçekleştirildi. Bizim, benim dönemimde şimdi kabloyla elektriğin Türkiye Cumhuriyeti’nden gelmesi için ikinci ‘asrın projesini’ gerçekleştiriyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.

  • CHP Eskişehir İl Başkanı Av. Talat Yalaz oldu

    CHP Eskişehir İl Başkanı Av. Talat Yalaz oldu

    Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Kongresi bugün gerçekleştirildi. İl başkanlığı seçiminde 614 delege, adaylar Figen Kahya ile Av. Talat Yalaz için oy kullandı. Geçerli sayılan 600 oydan 29’u boş çıkarken, Figen Kahya 254, Av. Talat Yalaz 317 oy aldı.

    Rakibini 63 oyla geçen Av. Talat Yalaz, CHP Eskişehir İl Başkanı oldu.

  • “Büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız”

    “Büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız”

    CHP Manisa İl Kongresi, Yunus Emre Millet Çarşısı Konferans Salonu’nda yapılıyor. Kongreye katılan CHP Genel Başkan Aday Adayı ve Grup Başkanı Özgür Özel, bir konuşma yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinin ardından 2011 yılında milletvekili seçildiğini belirten Özel, şunları söyledi:

    “Manisa’nın tüm ilçe ve beldelerinde, tüm köylerinde durmadan omuz omuza hep birlikte koşturduk. Ayrıca Türkiye’deki cezaevi komisyonu raporlarımız ile ülke gündeminde yer aldık. Yüreğimizi yakan o büyük Soma travmasına ortaya çıkmadan önce dikkat çekmeye çalıştık, sonrasında davayı geçtiğimiz yıla kadar aralıksız takip ettik. 2015 gelmeden önce 2014’te bir kez daha yerel seçim geldi, partimizin il ve ilçe başkanları, bütün milletvekilleri ve dönem belde belediye başkanları dahil tek aday olarak ‘Bu görev senindir Özgür’ dediler. İtirazlarıma, çekincelerime rağmen verilen görevi üstlendim. Birlikte o süreci, nereden nereye geldiğimizi, nasıl bir mücadele verdiğimizi ve sonrasında nasıl anket manipülasyonları ile, Türkiye’nin bugünlerde tanıştığı dezenformasyonlarla mücadele ettiğimizi biliyorsunuz.”

    YAPILMAYAN ÖN SEÇİMLERİN BU KARDEŞİNİZ FAİLİ DEĞİLDİR, MAĞDURUDUR”

    “Ön seçim yapılmadığı için sorumlu tutulduğu zamanlar olduğunu kaydeden Özel, “Ön seçim beklentisi olup da bu beklenti gerçekleşmediği için buna kızan, üzülen, tepki gösteren herkesi anlıyorum. Ancak şunu ifade etmeme izin verin ki, ben geçtiğimiz dönem, hatta önce 2015’te, konuşulduğunda 2018’de ve bu son dönem sayın il başkanımız, ‘Biz ön seçim istiyoruz’ dediğinde, ilk imzayı ben atarım demişim. Biz ön seçim istiyoruz dediğinde, Türkiye’de bir ilde yapılacaksa Manisa’da da yapılacak demişim. Hatta Türkiye’de bir yerde yapılıyorsa, Özgür Özel kalkacak ve gidecek, orada ön seçime girecek demişim. Büyük bir samimiyetle söylüyorum ki, yapılmayan ön seçimlerin, bu kardeşiniz faili değildir, mağdurudur arkadaşlar. Ön seçimden taviz vermemeliyiz arkadaşlar” dedi.

    Özel, CHP’de ön seçim ve tüzük konusunda yaşananlara ilişkin kendisine yönelik “Sen yönetimdeydin” eleştirilerine ise şunları söyledi:

    “MYK toplantılarına katılıyorum, görüşlerimi söylüyorum. Eleştirilerimi dile getiriyorum, oy hakkım yok ama olanlar kadar konuşuyorum. İçeride en çok itiraz eden, en çok eleştiren ama dışarı çıkıldığında uygulamanın yapıldığı sırada görevini yapması gereken bir pozisyondayım. Ben partinin yasama kanadındayım, ben Meclis’teyim. Partim adına konuşuyor ve saldırılara cevap veriyor, düşüncelerimizi ifade ediyorum. Ben CHP’nin grup başkanvekilliğini yaparken, ben görevimi yaparken, ben kendi görevimi yaparken, partimi, grubumu ve üyelerimin yüzünü hiç öne eğdirmedim. Ben sizi utandırdım mı? Ben bir eksik yaptım mı? Ben Süleyman Soylu’ya, Hulusi Akar’a, Binali Yıldırım’a, Tayyip Erdoğan’a karşı sizin yüzünüzü hiç öne eğmedim arkadaşlar, hiç öne eğdirmedim.

    BÜYÜK BİR TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

    Şimdi gelelim bu seçim sürecine, ben 2019 seçimlerinden sonra Türkiye’nin dört bir yanında bu seçimin en önemli, en kritik, en hayati seçim olduğuna kendim inandım ve herkesi inandırmaya çalıştım. Büyük bir mücadele verdim. 14 Mayıs’ta büyük şoku, büyük çöküşü, büyük üzüntüyü hep birlikte damarımızda hissettik. 28’ine kadar yine bir gayret koşturduk. Ama sonuç referandum, Ekmelettin İhsanoğlu, Muharrem İnce seçimlerinde ve 2019 seçimlerinin il genel meclisi sonuçlarında olduğu gibi yüzde 52, yüzde 48 dengesini değiştirmedi. Maalesef değiştirmedi. Bu bizim bir sorgulamaya, yeniden düşünmeye, yeni bir yol bulmaya ve tartışmaya ihtiyacımızı ortaya çıkardı. Sizi temin ederim ki 28 Mayıs günü ne kolumu kaldırmaya, ne genel başkan adayı olmaya ne de böyle bir yola çıkmaya takatim yoktu. Ancak yaşanan süreç, biraz önce ifade edildiği gibi, partinin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasına, bu davranış biçimi de seçmende büyük bir duygusal kopuşa sebebiyet verdi. Öyle bir şeyi görüyorum ki eğer biz sağlıklı bir itirazı, sağlıklı bir öz eleştiriyi, yeni bir yol yürüyüşü sağlamazsak, hep birlikte önümüzdeki yerel seçimlerde büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.

    TOP TOPLAMAYA DA RAZIYIM”

    Değerli partililerim, dünyadaki bütün diktatörler seçime katılım oranının muhalefetteki düşüşünden beslenirler. Sizin omzunuz düştüyse beyefendinin yüzü gülmeye başlar. Çünkü biz enerjimizi kaybedersek, seçmen siyasi partilerden, muhalefetten, siyasetten umudunu keser ve sandıktan uzaklaşır. Bu tehlikeye karşı bir itiraz, yenileniş ve yeni bir yol yürüyüşe ihtiyaç vardır. Ben evladınız olarak, Özgür Özel olarak şunu söyledim. Kaybeden takımda santrfor olarak oynayacağıma, kazanan takımda her mevkiye talibim dedim… Özgür, sen çok oynadın, kaleye geç kaleye. Orta saha, orta saha. Biraz dinlen yedek otur, yedek kulübesi. Artık oynama top topla, top toplamaya da razıyım. Ama diyorsanız ki, Özgür biz sana inanıyor ve güveniyoruz, geç takımın başına. Ben bu takımı şampiyon yaparım arkadaşlar.”

    Özel, açıkladığı tutum belgesine ilişkin de değerlendirmede bulunarak, bu belgeyi CHP’lilere emanet ettiğini söyledi. Özel, şöyle konuştu.

    “Özünde şunu söylüyoruz. CHP, kurucu iradenin partisi. Kurucu kadrolara ve ona husumet değil hayranlık ve minnet duyanların partisi. Bundan sonraki süreçte şöyle bir siyaseti izlememek durumundadır. Bizim oyumuz yüzde 25, tepemizde görülmez bir cam tavan var. Zıplamayalım, nasılsa aşamıyoruz. O zaman sağdan, soldan ve hatta sağdan, daha sağdan, yine sağdan desteklerle onlara açılarak, oradan danışmanlarla, onlara ait söylemlerle büyümeye çalışmak yerine. Ya da yüzde 48’i 50+1 yapmak için seçimin ertesi gününden itibaren sürekli duracağı yerin başkasına göre tayin etmek yerine, ben bunun karşısında olayım, bununla yan yana durmalıyım, bu tarafa uzak durayım ki bu taraftakiler bozulmasın demek yerine kendi pozisyonunu doğru tarif eden ve doğru yerde duran ve kendinden emin olan, geri kalan bütün siyasetin ona göre şekilleneceği, ilkeli, öz güvenli ve cesaretli bir siyaset için yola çıkmış durumdayız arkadaşlar.”

    KREMA TABAKASI” ÇIKIŞI

    Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kimlik siyaseti yaptığını kaydederek, toplumu enine kesen bir siyaset anlayışı izleyeceklerini ifade etti. Özel, “AK Partili’nin de MHP’linin de İYİ Partili’nin de HDP’linin de yoksuluna dokunan, işsizine dokunan, güvencesizine dokunan, geleceğinden kaygılı olanlarına dokunan ve hepsine dokunurken, alt tarafı koruyan, alın teri ile emek emek birikmiş vergileri, kur korumalı mevduatla zenginlere peşkeş çekilmesine, alın teri ile alınan vergilerin bir krema tabakasının sürekli mutlu olmasına itiraz eden, gerçek anlamda halkçı, sendikaların güçlenmesini savunan, sivil toplumla dayanışma içinde, meslek örgütlerini güçlendiren, meslek örgütünden, STK’dan, sendikadan, sol ve sosyal demokrat yapılardan güç alan ve kendini yeniden tarif eden bir anlayışla değişimin yüz yılı, yüz yılın değişimi diyoruz” diye konuştu.