Kategori: Politika

  • Görüşme tarihi belli oldu

    Görüşme tarihi belli oldu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştireceği görüşmenin tarihi netleşti. İki lider, 4 Eylül Pazartesi günü Soçi’de biraraya gelecek.

    İki liderin ana gündem maddesi, Rusya’nın çekilmesiyle sona eren Tahıl Koridoru anlaşması olacak. Ankara uzun süredir, Rusya’nın da taleplerinin karşılanarak, anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi için çalışıyor.

    Erdoğan-Putin zirvesinde, Rusya-Ukrayna savaşı ve Suriye’de son gelişmeler de ele alınacak.

  • İstifa eden 62 üye MHP’ye katıldı

    İstifa eden 62 üye MHP’ye katıldı

    İYİ Parti’den MHP’ye üye geçişleri devam ediyor. Son olarak İYİ Parti Mamak İlçe Teşkilatı’ndan ayrılan 62 üye, MHP’ye katıldı. Yeni üyeler için Mamak’taki bir düğün salonunda rozet takma töreni düzenlendi. MHP Ankara İl Başkanı Alparslan Doğan, törende yaptığı konuşmada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Evine dön’ çağrısına kulan vererek İYİ Parti’den istifa eden üyelere teşekkür etti. Doğan, İYİ Parti’de görev yapanların bir gün pişmanlık duyacağını dile getirdi. MHP’li olmaktan dolayı gururlu ve şerefli olduğunu belirten Doğan, “Türk dünyasının bilge lideri Devlet Bahçeli beyefendiyi, rahmetli başbuğumuzu ve tüm şehitlerimizin hassasiyetini bilerek tekrar yuvasına hoş gelen ve teşkilatımızla birlikte çalışma alan buradaki tüm yeni üyelerden bir söz istiyorum. Genel başkanımızın, rahmetli başbuğumuzun ve şehitlerimizin hassasiyetini bilerek bu duygulara, bu düşüncelere, bu hassasiyete söz veriyor musunuz?” dedi.
    Tören, Doğan’ın yeni üyelere rozetlerini takmasının ardından sona erdi. Törene MHP Ankara İl Başkanı Alparslan Doğan, eski İYİ Parti Mamak İlçe Başkanı Mehmet Vural, İYİ Parti’den MHP’ye geçen yeni üyeler ve çok sayıda MHP’li katıldı.

  • “Türkiye’nin yükselişi devam edecek”

    “Türkiye’nin yükselişi devam edecek”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Taarruz’un 101’inci yıl dönümü kutlamaları dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 30 Ağustos Zafer Bayramı Konseri öncesinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ağustos tarihimize zaferler ayı olarak giren öyle müstesna bir ay ki. Malazgirt’ten Belgrad’a Mohaç’tan Kıbrıs’a kadar uzanan nice başarılarla dolu olarak tarihimize ismini altın harflerle yazdıran bu özel ayın sonuna geldik. Ağustosu Anadolu’daki son devletimiz cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolu açan büyük bir zaferin yıl dönümüyle kapatıyoruz. 26 Ağustos 1922’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği hücum emriyle ordumuz Büyük Taarruzu başlatmıştı” dedi.

    Düşman hatlarını birer birer dağıtan kahraman ordumuzun 30 Ağustos günü gerçekleşen Başkomutan Meydan Muharebesiyle Yunan işgal kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha ederek, İzmir yolunu açtığını hatırlatan Erdoğan, Büyük Taarruz’un başlamasından 15 gün sonra kaçan düşmanın yakıp yıktığı İzmir semalarında Türk bayrakları dalgalandığını kaydetti. Erdoğan, “Böylece ebedi vatanımız Anadolu topraklarını 3,5 yıla yakına hain emelleri ve pis çizmeleriyle kirleten düşmana karşı sahada verdiğimiz savaşı kazandık. Her zaferimiz gibi Büyük Taarruz ile de istiklalimiz ve istikbalimiz için yapamayacağımız fedakarlık, üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk olmadığını dosta düşmana bir kez daha gösterdik. Elbette bir asırlık cumhuriyet dönemimizin kendi içinde ayrı bir serencamı var. Acısıyla tatlısıyla bir asrı geride bırakarak aslında her biri diğerinin varisi ve temsilcisi devletler silsilemizin son halkası cumhuriyetimizin dayandığı köklerin derinliğini ve sağlamlığını ispatladık” diye konuştu.

    “Gireceğiz Türkiye’m hilal hilal hizaya, ulaşacağız inşallah Türkiye Yüzyılı’na”

    “Büyük Taarruz‘un üzerinden 101 yıl, cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden 100 yıl geçtiği şu dönemde milletçe aynı hissiyatla, aynı azimle, aynı kararlılıkla Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlendik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi terör örgütlerinin saldırılarıyla, küresel siyasi ve ekonomik güç aygıtlarının sinsi emelleriyle, birliğimize ve beraberliğimize yönelik nice tuzaklarla dize getirmek isteyenlere milletçe eyvallah etmedik. Cumhuriyetimizin mayasını teşkil eden milli iradenin üstünlüğü ilkesine hep birlikte bağlı kalarak tüm oyunları bozduk, tüm senaryoları yırtıp attık. Ne diyor şair? Emaneti taşımak yiğitlerin harcıdır ve zirveye ulaşmak boynumuzun borcudur. Gireceğiz Türkiye’m hilal hilal hizaya, ulaşacağız inşallah Türkiye Yüzyılına” dedi.

    Tarihteki başarıların ardındaki ruhun bugün de devam ettiğini ifade eden Erdoğan, “Bu milletin yiğit evlatları yeni devletler kurmak için bin yıl önce Anadolu kapılarını sonuna kadar açarken hangi ülkünün peşindeyse, üç kıta yedi iklime hükmeden devletini yıkmak için dört bir yandan üzerine saldıranlara karşı hangi hissiyatla karşı koyduysa, cumhuriyetini kurarken tarihinden ve kültüründen aldığı mirası hangi yeni zirvelere taşımanın hayalini kurduysa, bugün de Türkiye Yüzyılı vizyonu ile aynı ideal yolunda yürüyüşüne devam etmektedir” açıklamasını yaptı.
    Tanıtımı yapılacak 100. Yıl Marşı’nın tüm bu birikimi ve enerjiyi anlatan bir eser olarak milletin her bir ferdi tarafından sahiplenileceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sözünden bestesine jürisinden icrasına kadar bu eserin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Nereden geldiğimizin ve nerede bulunduğumuzun farkında olmadan nereye gideceğimizi bilemeyiz. Yüzüncü yıl marşının tüm bu birikimi ve enerjiyi anlatan bir eser olarak milletimizin her bir ferdi tarafından sahiplenileceğine inanıyorum. Sözünden bestesine jürisinden icrasına bu eserin ülkemizin kazandırılmasında emeği geçen herkesi şimdiden tebrik ediyorum” dedi.

    “Nereden geldiğimizin ve nerede bulunduğumuzun farkında olmadan nereye gideceğimizi bilemeyiz”

    “Nereden geldiğimizin ve nerede bulunduğumuzun farkında olmadan nereye gideceğimizi bilemeyiz” diyen Erdoğan, “Ülkemizde birileri ısrarla bir kısmı yalan bir kısmı bir kısmı çarpıtma hezeyanlarla milletimizi karamsarlık çukuruna itmeye çalışıyor. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı yok sayarak her şeyi yaşadığımız andan ibaret göstermeye çalışanlar asla masum değildir. Küresel iletişim mecralarının da desteğiyle Türkiye hakkında hem içeride hem dışarıda sahte bir imaj inşa ediliyor, halbuki gerçek tablo hiç de öyle değil. Elbette dün olduğu gibi bugün de sıkıntılarımız, sorunlarımız, çözmemiz gereken meselelerimiz vardır, bunlar farklı biçimlerde yarın da olacak. Ama bugün aynı zamanda altyapı ve yönetim kapasitesi bakımından son iki asrımızın en avantajlı dönemini yaşıyoruz. Günümüzde Türkiye çeyrek asır, yarım asır, bir asır önce olduğundan siyasi, ekonomik, askeri tüm imkanlarıyla çok daha güçlüdür, çok daha ileridedir” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’yi en büyük, en güçlü, en müreffeh ülkelerinden yapacağız derken, bu altyapıya, bu seviyeye, bu donanıma güvendiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıllarca bu ülkenin ve milletin enerjisini hamasetle emenlerin kendi korkaklıklarını, kendi zaaflarını devletin siyaseti gibi sunanların devri kapanmıştır. Artık yönetiminin vizyonuna, devletinin gücüne, milletinin irfanına ve ferasetine güvenerek Türkiye Yüzyılını inşa etme yolunda ilerleyen bir ülkeyiz. Bu tespit altı boş, içi kof, temelden yoksun bir özgüven değil hakikatin ta kendisidir. Dünyanın neresine giderseniz gidin devlet başkanlarından strateji kuruluşlarına STK’dan vatandaşlarına kadar herkes Türkiye’nin bu yükselişini konuşuyor. Dostlarımız bu yükselişi umutla ve sevinçle anlatıyor, hasımlarımız ise bu gerçeği kahır ve öfkeyle takip ediyor. Türkiye’yi eskiden olduğu gibi kendi içine kapatmak, kısır tartışmaların, kimseye faydası olmayan tartışmaların içine çekmek için uğraşanlara rağmen bu başarıları elde ettik” dedi.

    “Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına yakışır bir altyapı kurduk”

    Kimsenin ülkenin ve milletin asırlık hayallerinin ürünü kazanımlara halel getirmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyayı okuyan, Türkiye’nin gerçek potansiyelini bilen, sahip olduklarının öneminin farkında olan milletimizle birlikte hedeflerimize adım adım yürümeyi sürdüreceğiz. Eğitimi, sağlığı, güvenliği, adaleti, ulaşımı, enerjisi, sanayisi, tarımı, sporu, sosyal destekleriyle Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına yakışır bir altyapı kurduk. Bugün Türkiye Yüzyılı diyoruz” dedi.

    Enerjisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle, tarımıyla, sporuyla, sosyal destekleriyle Cumhuriyetin 100’üncü yılına yakışır bir altyapı kurduklarını ifade eden Erdoğan, “Bugün Türkiye Yüzyılı diyoruz. İnşallah yine mahcup olmayacağız. Bölgesindeki tüm krizlerin çözüm adresi, mazlumların umudu, güvenliği ve refahı konusunda tüm tehditleri bertaraf etmiş, sahip olduğu siyasi ve askeri gücünü dostlarıyla paylaşan Türkiye’nin gücü devam edecektir. Yarın ne diyeceğimizi ise gençlere bırakıyoruz. TEKNOFEST gibi vesilelerle bugün 500 bine yakın genç TEKNOFEST’te bir araya geldi. TEKNOFEST gençliği büyük bir coşkuyla yarınlara doğru yürüyüşte. Gençlerimizin ufkunu, vizyonunu, birikimini, heyecanını, kabiliyetini, enerjisini gördükçe yarının Türkiye’sine de güvenle bakıyoruz. Maziden atiye uzanan yoldaki bu bayrak yarışında aldığımız emaneti Allah’ın nasip ettiği, gücümüzün yettiği yere kadar taşıyacağız. Sonra gençlere huzuru kalple teslim edeceğiz” diye konuştu.

    Asıl büyük kutlamanın 29 Ekim’de Cumhuriyetin 100. yılı törenlerinde yapılacağına vurgu yapan Erdoğan, “Böylece 19 Mayıs 1919’un yüzüncü yılıyla başlayan Milli Mücadele döneminin ilk aşırını geride bırakmamıza ilişkin kutlamalar zincirinin son halkasını da şanlı tarihimize eklemiş olacağız. Covid-19 salgını sebebi ile Büyük Millet Meclisi açılışı başta olmak üzere bazı kutlamaları arzu ettiğimiz görkemde ve kapsamda gerçekleştiremedik. Milletimizin gönlünde bu önemli günlerin hepsinin de hak ettiği yeri aldığına inanıyoruz. 26 Ağustos’ta Malazgirt’te bir gün önce Ahlat’taydık. 30 Ağustos Zafer Bayramınızı tebrik ediyorum. Büyük Taarruz’da yer alan Gazi Mustafa Kemal’den neferlerine kadar ordumuzun tüm mensuplarını saygıyla hürmetle, şükranla yad ediyorum. Hikayelerini en güzel istiklal marşında bulacağımız Milli Mücadelen’in bilinen bilinmeyen kahramanların her birini anıyorum. Cumhuriyet tarihi boyunca istiklal ve istikbal mücadelesinde verdiğimiz tüm şehitlerimize rahmet diliyorum. Rabbimden önümüzdeki on yıllar, yüz yıllar, bin yıllar boyunca bu vatan toprakları üzerinde nice zafer kutlamaları nasip etmesini niyaz ediyorum” açıklamasını yaptı.

    Konsere Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Kabine üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Konserde 100. yıl marşı da ilk kez seslendirilirken hazırlanan özel ışık gösterileri görsel şölen sundu.

  • “Çare Milli Görüş’tür”

    “Çare Milli Görüş’tür”

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bugün parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Karamollaoğlu’nun açıklamaları şöyle:

    “BUGÜN, TÜM ZORLUKLARA VE İMKANSIZLIKLARA RAĞMEN MİLLETÇE ZAFERİMİZİ İLAN ETTİĞİMİZ GÜNDÜR”

    “Tarihimizin dönüm noktalarından bir günün yıl dönümünde sizlerle bir aradayız. Bugün bundan tam 101 yıl evvel, Dumlupınar’da nihai zafere ulaştığımız gündür. Bugün, tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen milletçe zaferimizi ilan ettiğimiz gündür. Kahraman ecdadımızın uzun yıllar boyunca fedakarca verdiği mücadelemizin ardından kazanılan bu zafer öncesi ve sonrasında alınacak elbette onlarca belki yüzlerce ders vardır. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, çıkarmamız gereken o derslerin en önemlilerinden birini şöyle haykırmıştır: ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’ Bizler bir ve beraberce bugüne dek nice badireler atlatmış, nice zorluklara göğüs germiş bir milletiz. Bizler, inancımıza sarılarak birbirimize omuz vererek yedi düvele meydan okumuş bir milletiz. Bizler zaferin ardından yine birlik ve beraber içerisinde Anadolu’yu yeniden inşa ve ihya etmiş bir milletiz. Maddi olarak zayıf düştüğümüz dönemler olmuşsa da bizler, maneviyatımızdan aldığımız güçle düştüğümüz yerden her seferinde yeniden kalkmayı başarmışızdır. Farklı ideolojiler değil, ortak inancımız; meseleler karşısında farklı değerlendirmelerimiz değil, ortak değerlerimiz bizi biz yapmış ve böylelikle bu mübarek toprakları kendimize vatan payı yapmayı başarmışız. Öyleyse bugün bizlere düşen yine inancımıza ve değerlerimize sımsıkı sarılarak birlik ve beraberliğimizi yeniden tesis ederek ortak sorumluluklarımızı kuşanmak ve kutuplaşmaya, kamplaşmalara artık bir son vermektir.

    “BİR SEÇİM OLMUŞ, BİTMİŞ. FAKAT ERDOĞAN VE İTTİFAK ORTAKLARI, HÂLÂ AYNI ZEHİRLİ DİLİ KULLANMAYA DEVAM EDİYORLAR”

    Bu noktada özellikle ve öncelikle iktidarın bir anlayış değişikliğine gitmesi şarttır. Ülkemizin bir yarısını diğer yarısına adeta düşman göstermeye çalışan anlayıştan mutlaka vazgeçilmelidir. Muhalefeti terörist, muhalefete oy veren insanlarımızı vatan haini, kendileri gibi düşünmeyen herkesi kategorisinde değerlendiren bu çarpık anlayıştan vazgeçilmelidir. Bolca yalan, iftira ve hakaret cümleleri içeren bu zehirli dilden bir an evvel vazgeçilmelidir. Bir seçim olmuş, bitmiş. İnsanımızın bir yarısı bir adaya, hemen hemen diğer yarısı da bir başka adaya oy vermiş. Sonuç itibarıyla bir miktar oy farkıyla Sayın Erdoğan seçimi kazanmıştır. Tebrik ederiz. Fakat Sayın Erdoğan ve ittifak ortakları, hâlâ aynı zehirli dili kullanmaya devam ediyorlar maalesef. İnsan artık haykırmak istiyor: Yeter artık. Allah aşkına nedir zihniyet, nedir bu öfke, nedir bu hırs? Biz bugüne kadar sadece bu sisteme değil, bu dile ve bu anlayışa da itiraz ettik, ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz.

    “SIRF BU SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN SEÇİM İTTİFAKLARI YAPTIK”

    85 milyonu temsil etmesi gereken, herkesin hakkını gözetip koruması gereken Cumhurbaşkanı, sırf yerel seçimlerde üç-beş belediye daha fazla kazanabilir miyim düşüncesiyle, milyonlarca vatandaşını terör parantezine sıkıştırmaya çalışıyor. İşte biz 2017’den beri bu sisteme bunun için karşı çıktık. İşte bunun için, sırf bu sistemi değiştirmek için seçim ittifakları yaptık. Cumhurbaşkanlığı makamı ile bir siyasi partinin genel başkanı olmak arasındaki farkı çok iyi biliyor, bunun yol açacağı sorunları da öngörebiliyorduk. Seçim kazanma hırsının, devlet yönetme sorumluluklarının önüne geçeceğinden adımız kadar emindik çünkü. Nitekim de öyle oldu. Ne yazık ki yine haklı çıktık. Ne yazık ki diyorum, zira ülkemizin ve milletimizin hayrına en azından bu kez haksız çıkmayı canıgönülden isterdik. Tıpkı adalet, eğitim, tarım, sağlık ve dış politikadaki öngörülerimizde en az bir kez dahi olsa haksız çıkmış olmayı istememiz gibi.

    “KEŞKE ONLAR İSRAF VE YOLSUZLUKTAN VAZGEÇMİŞ OLSALARDI DA BİZ HAKSIZ ÇIKSAYDIK”

    Biz biliyorduk vazgeçmeyeceklerini, fakat keşke onlar israf ve yolsuzluktan vazgeçmiş olsalardı da biz haksız çıksaydık. Biz biliyorduk üretim ve istihdam ekonomisini uygulamayacaklarını da fakat keşke onlar yanlış yatırım anlayışlarından vazgeçmiş olsalardı da biz yanılmış olsaydık. Biz biliyorduk Irak işgali ve Suriye politikasının devamı mahiyetinde İslam aleminin dertleri ile değil, sadece mali imkanlarından yararlanmak için yol aradıklarını ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eşbaşkanlığını üstlenerek Ortadoğu’da sınırları yeniden çizecek bir anlayışa zemin hazırladıklarını. Fakat keşke biz yanılmış olsaydık da onlar şahsiyetli bir dış politikayı benimsemiş olsalardı.

    “EN UFAK ELEŞTİRİ, HATTA ÖNERİ KARŞISINDA PANİĞE VE ÖFKEYE KAPILAN İKTİDARIN, BU RUH HALİNDEN KURTULMASI GEREKİR”

    Keşke onlar faiz ekonomisine hakikaten sırt çevirmiş olsalardı da biz çıkıp kendilerinden özür dileseydik. Keşke onlar çiftçinin, fındık ve mısır üreticisinin hakkını eksiksiz verselerdi de biz çıkıp kendilerini alkışlasaydık. Keşke onlar emeklinin, asgari ücretlinin, işçi ve memurun insanca yaşam standartlarına kavuşacağı zam oranları belirleselerdi de biz de gidip kendilerine canıgönülden teşekkür etseydik. Bizim Saadet Partisi olarak meselelere yaklaşımımız böyledir, bakış açımız işte budur. Derdimiz haklı çıkmak değil, her hak sahibinin hakkını alabilmesini sağlamaktır. Muhalefet etme biçimimiz yıkıcı değil, yapıcı ve yol göstericidir. İtirazlarımızı elbette dile getireceğiz; zira neyi teklif ettiğimizden önce neye karşı çıktığımızı açıklamak da sorumluluklarımızın gereğidir. En ufak eleştiri, hatta öneri karşısında paniğe ve öfkeye kapılan iktidarın, bu ruh halinden mutlaka ama mutlaka kurtulması gerekir.

    “81 İLİMİZİN TAMAMINDA BÜYÜK BİR KRİZE VE AYNI ZAMANDA HUZUR VE GÜVENLİK PROBLEMİNE YOL AÇAN KİRA FİYATLARI İÇİN PLANINIZ VAR MI?”

    İnsanımız, sınırlarımızın adeta kevgire dönüşü karşısında paniğe kapılırken, uyuşturucu ve asayiş olayları karşısında korku ve öfkeye kapılırken iktidar bu problemlere çözüm üretmek yerine bunları dile getirenleri susturma telaşı ve gayretine düşmüş gözüküyor. Şehirlerimizin orta yerinde evlatlarımıza zehir satılıyor, her gün bir başka kan donduran cinayet işleniyor. Peki bunlar karşısında iktidar ne yapıyor, hangi adımları atıyor veya atacak? Soruyoruz ve cevaplarını bekliyoruz: Önce büyükşehirlerde, ardından da 81 ilimizin tamamında büyük bir krize ve aynı zamanda huzur ve güvenlik problemine de yol açan kira fiyatları için planınız var mı, nedir? Sözde bir zamanlar dershaneler kapatılacaktı, hatırlayın. Peki şimdi ne oldu? Özel okul ve dershane ücretleri birbiriyle yarışır hale geldi. Sadece olup biteni izlemeye devam mı edeceksiniz?

    “VERGİLERİ VE FAİZİ ARTTIRMAKTAN BAŞKA PLANINIZ VAR MI? ÖRNEĞİN İSRAF VE YOLSUZLUKLARDAN VAZGEÇMEYİ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?”

    Okullar açılacak yakında. Aileler kantin ve kırtasiye masraflarına, servis ücretlerine nasıl yetişeceklerini kara kara düşünüyorlar. Peki siz iktidar olarak hangi çözümü düşünüyorsunuz veya insan ister istemez soruyor, hiç düşünüyor musunuz? Üniversiteler yakında açılacak. Yurt bulabilmek, bulduktan sonra ücretini ödeyebilmek, burs bulabilmek ve bulsa bile o bursla geçinebilmek gençlerimiz için artık çok ama çok zor. Bu konuda hangi adımları atmayı planlıyorsunuz, daha doğrusu bir şey planlıyor musunuz? Vergileri ve faizi arttırmaktan başka bir planınız var mı? Örneğin israf ve yolsuzluklardan vazgeçmeyi hiç ama hiç düşündünüz mü?

    “NİHAYET DÖNDÜLER, DOLAŞTILAR YİNE IMF REÇETELERİNE SARILDILAR”

    10 yıldan fazla bir zamandır 2023’ü işaret edenlerin, bugünlerde sık sık 2053’ü işaret ettiğine şahit oluyoruz. Zira 2023 hedefleri ile gerçekler arasındaki devasa fark ortada. Geldik, 2023’e dayandık. Nihayet döndüler, dolaştılar yine IMF reçetelerine sarıldılar. Dün düşman ilan ettikleri kim varsa bugünlerde tek tek kapılarını çalıp, sıcak para istediler ancak umduklarını bulamadılar. Borç-faiz-borç sarmalından çıkamıyorlar, çıkamazlar da bu gidişle. Zira daha fazla faiz demek, daha fazla borç demektir. Borçlu olmak demek, bağımsız karar verememek demektir. Hiç şaşmaz; ‘Borç alan, emir alır.’ Önce kaynaklarımızı çarçur ettiniz, sonra borç üstüne borç aldınız, sonra borçları ödeyemeyince yüksek faizle daha çok borç aldınız; şimdi de size ne deniliyorsa onu yapıyorsunuz. Hatta garip olan artık demelerine bile gerek kalmadan siz onların ne isteyeceğini bildiğiniz için harfiyen uyguluyorsunuz.

    “PUSULANIZ ŞAŞTI. FAİZLE İLGİLİ ‘NAS’I ARTIK HİÇ DİLE GETİRMİYORSUNUZ. İSRAF VE YOLSUZLUKTAN BİR TÜRLÜ VAZGEÇEMİYORSUNUZ”

    Pusulanız şaştı. Faizle ilgili ‘nas’ı artık hiç dile getirmiyorsunuz. Çünkü ekonomi; sadece faizden etkilenmiyor. İsraf ve yolsuzluktan bir türlü vazgeçemiyorsunuz. Bu böyledir, her daim de böyle olmuştur: Faiz saadet değil, bela getirir. Ama diğer gerçekleri de göz ardı edemezsiniz. Bu gerçekler, bilmelisiniz ki yıllar önce terk ettiğiniz Millî Görüş politikalarındadır. Yolsuzluk sebep, yoksulluk sonuçtur. İsraf sebep, borç sonuçtur. Yanlış yatırım anlayışı sebep, enflasyon ve işsizlik sonuçtur. Sonuçlara bahane aramaktan, sonuçların sebeplerini yanlış yerlerde aramaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? 2000’li yılların başında çıkardığınız bir kanunla; her yıl çiftçiye, üreticiye milli gelirin en az yüzde 1’i kadar destek vermeyi vadetmiştiniz. Bir kere bile bunu ödediniz mi ki bugün çiftçinin dertlerinin ve hayat pahalılığının sebeplerini başka yerlerde arıyorsunuz? İsraf ve yolsuzluğa bir kere dur dediniz mi ki yoksullukla mücadelede başka mucize formül arayışlarına giriyorsunuz? Milyonlarca insanı İstanbul’a istiflemekten vazgeçtiniz mi ki bugün deprem ve göç problemine kalıcı bir çözüm bulabilesiniz?

    “ÇARE MİLLİ GÖRÜŞ’TÜR. POLİTİKALARIMIZLA, KADROLARIMIZLA HER ZAMAN HER SEÇİME HAZIRIZ, EN DOĞRU ŞEKLİYLE ŞEHİRLERİMİZİ VE ÜLKEMİZİ YÖNETMEYE TALİBİZ”

    Bir kere biz Millî Görüşçülere, Saadet Partimizin politikalarına kulak verdiniz mi ki ülkemizin problemlerine çözüm üretebilesiniz? Siz Millî Görüş gömleği size dar geliyor zannettiniz; halbuki gerçekte olan sizin oburlaşmanız neticesinde yağ bağlamanızdı. Aslında problemler de çareleri de bellidir. Çare Millî Görüş’tür, çözüm reçeteleri bizdedir, umudun adresi burasıdır. Biz dün yaptık, bugün yine yaparız. Dün belediyecilikte bir çığır açtık, bugün yine çok daha iyi örnekler ortaya koyarız ve Allah’ın izniyle koyacağız da. Dün elimize geçen en küçük fırsatları her daim milletimiz lehine kullandık, bugün de yine öyle yapıyoruz; böyle yapmaya da devam edeceğiz. Politikalarımızla, kadrolarımızla biz her zaman her seçime hazırız, en doğru şekliyle şehirlerimizi ve ülkemizi yönetmeye talibiz. Yarım asrı aşkın birikim ve tecrübemizle, aynı inanç, aynı azim ve kararlılıkla biz buradayız.

    “BİR VE BERABER OLARAK, MİLLETÇE NİCE ZAFERLERE, NİCE BAYRAMLARA ULAŞMAMIZI TEMENNİ EDİYORUM”

    Aziz milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik ediyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu zaferi bizlere armağan eden İstiklal Mücadelemizin kahramanları ile tüm şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum. Bir ve beraber olarak, milletçe nice zaferlere, nice bayramlara ulaşmamızı temenni ediyorum.”

  • “Anlaşmalar, uzlaşmalar olabilir”

    “Anlaşmalar, uzlaşmalar olabilir”

    Siyasi partilerin gündeminde, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in 31 Mart 2024’teki yerel seçimler için “ayrı ayrı girelim” çağrısı bulunuyor.

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’da kendi adaylarını çıkaracaklarını açıkladı. Bunun üzerine Akşener’den yeni bir açıklama geldi.

    Gazeteci Fatih Altaylı’ya konuşan Akşener, “Yerel seçimde ittifak zaten yok. Aday isimleri üzerinde anlaşmalar, uzlaşmalar olabilir. Şu an için de ortada üzerinde konuşulacak, uzlaşılacak isimler olmadığı için Kürşad Bey de bizim kendi adayımızı çıkaracağımızı söylemiştir.” ifadelerini kullandı.

    “HER HALÜKARDA DESTEKLERİZ ANLAMINA DA GELMEZ”

    Prensip olarak uzlaşamadıkları her yerde aday çıkartacaklarını belirten Akşener, “Ortak adaylara kapalı değiliz ama bu her halükarda destekleriz anlamına da gelmez.” değerlendirmesinde bulundu.

  • Bahçeli’den 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı

    Bahçeli’den 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı

    101 yıllık tarihi zaferin yıldönümüne istinaden yayınlanan mesajda birlik ve beraberlik vurgusu yapan Bahçeli, Türk milletinin birlik ve beraberlik ruhuyla daha nice zaferlere imza atacağına inancını dile getirdi.
    Bahçeli 30 Ağustos Zafer Bayramı çerçevesinde yayınladığı mesajda şu sözleri kaydetti:
    “101 yıl önce, yani 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü topyekûn ayağa kalkan Türk milleti tarihin seyrini değiştiren muhteşem bir zafere imza atmıştır. Milli varlığımıza hasım, tarihi ve kültürel haklarımıza hazımsız sömürgeci güçler, bunların kanlı taşeronları süngülerimizin aleviyle, imanımızın kudretiyle müstahak oldukları bedeli ödemişlerdir. Düşman savunma mevkileri taarruzun daha birinci gününde yarılmış, dördüncü gününde ise istilacıların hemen hemen tamamı çembere alınarak etkisiz hale getirilmiştir. Tarihin en büyük meydan savaşlarından birisine sahne olan Dumlupınar, aynı zamanda Türk milletinin bir Ağustos sıcağındaki dirilişine sahne olmuş, aynı zamanda uzun savaşlar dönemine de son nokta konulmuştur. Düşman unsurlarının perişan vaziyette, moralman ve fiziken tükenmiş bir halde kaçmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Türk milletine yapılan haksızlıklar, ihanetler ve insanlık dışı muameleler 30 Ağustos 1922’de cezasını bulmuştur. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz 30 Ağustos 1922’de kutlu bir zafer olarak zirveye çıkmış, bu çerçevede bağımsızlığımıza vurulan prangalar sökülüp atılırken Cumhuriyetimizin kuruluşu da müjdelenmiştir. Sonuçları itibariyle 30 Ağustos Zaferi geçmişteki tüm muzaffer günlerimizin tamamlayıcısı mesabesinde ve hatta tacı mahiyetindedir. Çünkü Türk milleti uzun bir süreden beridir sürüklendiği savunma pozisyonundan sıyrılıp taarruza geçmiş ve istiklali konusunda tavizsiz olduğunu göstermiştir. 30 Ağustos 1922’de; Türk milleti şeref ve namusuna ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağını emsalsiz kahramanlıklarla ispatlamıştır. Nitekim yurdumuzun üzerinde dolaşan kara bulutlar dağıtılmıştır. Çekile çekile bugünkü sınırlarına kadar gerileyen milletimizin kaybetmeye, yıkılmaya, yok olmaya en ufak tahammülünün olmayacağı açıkça anlaşılmış ve dünyaya da ilan edilmiştir. Türk milleti 30 Ağustos 1922’de istikbal ve istiklalini güvenceye almakla kalmamış, muhtevası milli egemenliğe dayanan yeni bir rejimin temellerini atmasını da bilmiştir. Dün olduğu gibi bugün de, zaferlerimizden rahatsız olanlar, birliğimizden ve beraberliğimizden ürkenler unutmasınlar ki, 30 Ağustos şuuru varlığını hala sürdürmektedir. 101 yıl önceki Büyük Zaferimizi gölgelemeye çalışanlara izin verilmeyecektir. 101 yıl önceki muhteşem akınımızı, müthiş taarruzumuzu gölgelemeye niyetlenen bedhahlara sabır ve müsamaha gösterilmeyecektir.”

  • 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı

    30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı yayınladı. Erdoğan mesajında şunları kaydetti:

    “Büyük Zafer’in 101’inci yıl dönümüne ulaştığımız bu gurur günümüzde, aziz milletimizin, Kıbrıs Türkü’nün ve dünyanın dört bir yanındaki 7 milyonu aşkın vatandaşımızın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayram sevincimizi paylaşan tüm dostlarımıza şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

    30 Ağustos Başkomutan Meydan Muharebesi, milletimizin asırlardır sürdürdüğü beka mücadelesinin en kritik dönüm noktalarından biridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle 30 Ağustos Zaferi ‘Türk Ordusu’nun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek güç ve kahramanlığını tarihte bir daha belirleyen çok büyük bir eserdir’. ‘Türk Milleti’nin özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz anıtı’ olan bu zaferle milletimiz, iradesine boyunduruk vurdurmayacağını, istiklal ve istikbaline gölge düşürmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir.

    Milletimizin en önemli vasfı olan hürriyet sevdası, bugün de varlığını çok güçlü biçimde devam ettirmektedir. 15 Temmuz ihaneti karşısında sergilenen destansı direniş başta olmak üzere son yıllarda bekamıza yönelen saldırılara milletimizin verdiği cevap, bu iradenin ne kadar diri ve ayakta olduğunu defalarca göstermiştir.

    Dünyanın derin krizlerle sarsıldığı bir dönemde açıkladığımız Türkiye Yüzyılı’nı inşa kararlılığımızın arkasında yine aynı sarsılmaz irade vardır. Son 21 yılda her alanda hayata geçirdiğimiz hamlelerle bunun altyapısını oluşturduk, ülkemizi bu büyük şahlanışı yapabilecek her türlü kapasiteye kavuşturduk. Tam bir demokrasi şöleni içinde geçen 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleriyle hedefimize giden yolda kritik bir eşiği daha aşmış olduk. Milletimizin güçlü desteğini bir kez daha gördüğümüz seçimler neticesinde hizmet ve eser siyasetimize hız verdik. Önümüzdeki dönemde atacağımız yeni adımlarla ülkemizin gücüne güç katacak, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkartacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu mutlaka gerçeğe dönüştüreceğiz. Bunu da 85 milyon olarak el ele, gönül gönüle vererek başaracağız.

    Nice zorluğun üstesinden gelmiş, nice saldırıyı göğüslemiş, nice oyunu bozmuş bir millet olarak, yarınlarımızın bugünümüzden çok daha aydınlık ve müreffeh olacağına yürekten inanıyoruz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Bu vesileyle bir kez daha Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Taarruz’un Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal’i ve silah arkadaşlarını minnetle yâd ediyor, tüm şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.”

  • Davutoğlı, Karamollaoğlu’nu ziyaret etti

    Davutoğlı, Karamollaoğlu’nu ziyaret etti

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu’nu parti genel merkezinde bugün ziyaret etti. Görüşmede; TBMM grup çalışmaları ve yerel seçim hazırlıklarının ele alındığı ve seçimlere ilişkin istişarelerin başlamasına karar verildiği bildirildi. Gelecek Partisi tarafından görüşmeye ilişkin yapılan yazılı açıklama şöyle:

    “Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı görüşmenin içeriğine dair Gelecek Partisi ve Saadet Partisi kaynaklarından edinilen bilgiye göre iki liderin görüşmesinde TBMM grup çalışmaları ve yerel seçim hazırlıkları ele alınmış ve siyasi gelişmelerle ilgili görüş alışverişinde bulunulmuştur.

    “YEREL SEÇİM HAZIRLIKLARI BAĞLAMINDA İSE GEREK YEREL TEŞKİLATLAR ARASINDA GEREKSE GENEL MERKEZLERİN İLGİLİ BİRİMLERİ ARASINDA İSTİŞARELERİN BAŞLAMASINA KARAR VERMİŞLERDİR”

    Bu bağlamda Genel Başkanlar 1 Ekim’de başlayacak TBMM çalışmalarında Saadet-Gelecek grubunun işleyiş ilkeleri ve öncelikli gündemleri konusunda mutabık kalmışlardır. Yerel seçim hazırlıkları bağlamında ise gerek yerel teşkilatlar arasında gerekse Genel Merkezlerin ilgili birimleri arasında istişarelerin başlamasına karar vermişlerdir. Genel Başkanlar ayrıca siyasi gelişmeleri değerlendirmişler ve bu çerçevedeki istişarelerin daha düzenli yapılmasına verdikleri önemi teyit etmişlerdir. Son derece olumlu geçtiği bildirilen görüşmede iki partinin iş birliğinin genel seçimler sonrası toplumda oluşan karamsarlığı aşma ve yeni bir siyasi iklim oluşturma çabası olarak tabanda yaptığı olumlu etkiden duyulan memnuniyet ifade edilmiştir.”

  • “Türkiye ile Suudi Arabistan Yuvarlak Masa Toplantısı”

    “Türkiye ile Suudi Arabistan Yuvarlak Masa Toplantısı”

    TOBB İkiz Kuleler’de Türkiye-Suudi Arabistan Yuvarlak Masası Toplantısı düzenlendi. Toplantıya, Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender bin İbrahim El-Harif ve iş adamları katıldı.

    Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin ekonomik faaliyetlerini ve büyüklüğünü anlattığı konuşmasında, Türk iş dünyası olarak ülkeler arasındaki iktisadi ilişkilerin yeniden canlanmasından son derece mutlu olduklarını söyledi. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ortaya konduğu “Suudi Arabistan 2030 Vizyonu”nun, güçlü, yenilikçi, bölgesinde lider bir ülke olma hedeflerine ciddi katkı sağlayacağını belirten Hisarcıklıoğlu, “Özellikle, ekonomide petrol dışı sektörü geliştirmeye ve girişimciliği teşvik etmeye dönük adımları çok değerli buluyorum. Bu çerçevede teknoloji, turizm, ulaşım ve enerji gibi çeşitli alanlarda gerçekleştirilecek projelerde Türk iş dünyası olarak yer almaya hazırız” ifadelerini kullandı.
    Hisarcıklıoğlu, iki ülkenin ticari ve ekonomik ilişkilerinin tarihi köklerinin ve temelinin sağlam olduğunu ve yeni dönemde ilişkileri çeşitlendirerek derinleştirmek istediklerini bildirdi.

    “Daha fazla Suudlu yatırımcıyı ülkemize bekliyoruz”

    Geçen yıl karşılıklı ticaretin olumlu yönde geliştiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, “Bu yıl ise ticaretimizde ciddi bir büyüme görüyoruz. Yakalanmış olan ivme ile ilk aşamada 10 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Orta ve uzun vadede ise 30 milyar dolarlık ticaret hacmini gerçekleştirebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

    Hisarcıklıoğlu, Türkiye’de Suudi Arabistan tarafından bugüne kadar 2 milyar dolar civarında doğrudan yatırım gerçekleştirildiğine dikkati çekerek, şu sözleri kaydetti:
    “Hepimiz biliyoruz ki bu meblağ ülkelerimizin potansiyelini yansıtmaktan uzak. Çok daha fazla Suudlu yatırımcıyı ülkemize bekliyoruz. Öte yandan Suudi Arabistan, müteahhitlik sektörümüz için çok önemlidir. Müteahhitlik firmalarımız Suudi Arabistan’da bugüne kadar 25 milyar dolar değerinde 390 projeyi başarıyla tamamlamıştır. Karşılıklı yatırımlar ve müteahhitlik alanında büyük bir potansiyel var. Önümüzdeki dönemde, birlikte daha çok işbirliği yapmak istiyoruz. Sadece iki ülkede değil, Suudi Arabistan’ın etkili coğrafyalarda, Suudi iş insanlarıyla beraber 3. ülkelerde de daha çok işbirliği yapmak istiyoruz. İnşaat alanında geçmişteki uyuşmazlıkların sulh yoluyla çözümlenmesi desteğini bekliyoruz. Teminat mektubu konusunun da çözülmüş olmasından son derece mutluyuz. Bu çerçevede iş insanlarımızın vize almalarında sağlanan kolaylık için teşekkür ediyorum.”
    Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender bin İbrahim El-Harif gerçekleştirilen yuvarlak masa toplantısının ardından basın mensuplarına yaptığı değerlendirmede, bugün Türkiye’de olmaktan çok mutlu olduğunu belirterek, “İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin ileri düzeydedir. Bizim bu ziyaretimiz esasında, Türk yatırımcılarına Suudi Arabistan’da bulunan özellikle sanayi ve madencilik alanındaki yatırım fırsatlarının çok önemli olduğunu anlatmaktır. Türk yatırımcısına güveniyoruz. Aynı zamanda Türkiye’nin bu fırsatlardan yararlanmasını canı gönülden arzu ediyoruz. 5 günlük Türkiye ziyaretimizde hükümet yetkilileri ve özel sektör temsilcileri ile görüşeceğiz. Suudi Arabistan’da ki madencilik alanındaki iş birliğine ilişkin bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’yla bir anlaşma imzaladık. Bizim ülkemizdeki sanayi teknolojisi detaylı bir şekilde dile getirildi. Aynı zamanda madencilik alanındaki planlarımızı aktardık. İki ülke arasında bilgi aktarımı ve iş birliğinin yapılmasına çok özen gösteriyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.

  • Bakan Kacır, iş dünyası ile bir araya geldi

    Bakan Kacır, iş dünyası ile bir araya geldi

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, bir dizi programa katılmak üzere Elazığ’a geldi. Burada Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen toplantıya katılan Bakan Kacır, iş dünyası ile bir araya geldi.

    Toplantıya Bakan Kacır’ın yanı sıra, Vali Ömer Toraman, AK Parti Elazığ milletvekilleri Prof. Dr. Erol Keleş, Ejder Açıkkapı ve Mahmut Rıdvan Nazırlı, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Elazığ TSO Başkanı İdris Alan, kurum müdürleri ve iş insanları katıldı.