Kategori: Koronavirüs

  • Dünya Sağlık Örgütü’nden Covid-19 uyarısı

    Dünya Sağlık Örgütü’nden Covid-19 uyarısı

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 30 Ocak 2020’de Covid-19’un Uluslararası Öneme Sahip Halk Sağlığı Acil Durumu ilan edilmesinden bu yana hala küresel bir acil durum olmaya devam ettiğini belirtti.

    DSÖ tarafından yapılan açıklamada, “Halkın algısı dünyanın bazı bölgelerinde pandeminin sona erdiği yönünde olsa da, dünya nüfusunun sağlığını olumsuz ve güçlü bir şekilde etkilemeye devam eden bir halk sağlığı olayı olmaya devam ediyor” denildi.

    DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise yaptığı açıklamada, “Bu salgın bizi daha önce şaşırttı ve yine yapabilir” dedi.

  • Tibet’te Covid-19 vakaları nedeniyle yetkililere ceza

    Tibet’te Covid-19 vakaları nedeniyle yetkililere ceza

    Çin’de Covid-19 salgınında yalnızca bir yerel vaka görülen Tibet Özerk Bölgesi’nde 8 Ağustos’tan itibaren ilk vakaların ortaya çıkması yerel yönetimi harekete geçirdi. Yerel kaynaklar tarafından yapılan açıklamaya göre, Tibet’te salgının yayılmasını önleyemedikleri gerekçesiyle 100’den fazla yetkili disiplin cezası aldı veya görevden alındı.

    Özerk bölgenin yönetim merkezi Lhasa’da 22 yetkili disiplin cezası alırken, bunlardan 5’nin görevine son verildi. Shannan’da ise 6 yetkiliye disiplin cezası verilirken 2’si görevden alındı. Vakaların ortaya çıktığı Xigaze şehrinde görevlerini ihmal ettikleri gerekçesiyle 77 yetkiliye disiplin cezaları verilirken, 10’u görevden alındı. En az 10 çalışan ise üstün çalışma performansları nedeniyle terfi aldı.

    Tibet’te Cumartesi günü 60 yerel vaka ve 608 asemptomatik vaka tespit edildiği bildirildi.

    Çin Ulusal Sağlık Komisyonundan yapılan açıklamaya göre, Çin ana karasında son 24 saatte 352 vaka tespit edilmesinin ardından toplam vaka sayısı 242 bin 307’ye ulaştı. Ülkede salgının başlangıcından bu yana toplam 5 bin 226 kişi ise hayatını kaybetti.

  • Bursa Valisi Yakup Canbolat, koronavirüse yakalandı

    Bursa Valisi Yakup Canbolat, koronavirüse yakalandı

    Bursa Valisi Yakup Canbolat sosyal medya hesabından koronavirüse yakalandığını duyurdu.

    Vali Canbolat yaptığı paylaşımda,

    “Bugün akşam yaptırdığım Covid-19 test sonucum pozitif çıktı. Genel sağlık durumum çok şükür iyi olup, çalışmalarıma bir süre evden, uzaktan devam edeceğim. Rabbim tüm hastalarımıza şifa ihsan eylesin. Dualarınızı beklerim.” ifadelerini kullandı.

  • Covid-19’a karşı zafer ilan etti

    Covid-19’a karşı zafer ilan etti

    İki yılı aşkın süre boyunca ülkede Covid-19 enfeksiyonu görülmediğini savunan ancak geçtiğimiz 12 Mayıs’ta ilk vakayı resmi olarak doğrulayan Kuzey Kore’de lider Kim Jong-un Covid-19 salgını karşısında zafer ilan etti.

    Salgının kontrol altına alınmasında emeği geçen sağlık sektörü temsilcileri ile bir araya gelen Kim, zaferin kazanılmasına katkıda bulunanları tebrik etti. Salgınla mücadele ve halk sağlığı sektörlerindeki çalışanları “kanları pahasına ülkenin ve halkın güvenliğini fedakarca savunan cesur cephe savaşçılarına” benzeten Kim, Covid-19 ile mücadelede ön saflarda yer alanları “çağın gerçek vatanseverleri” olarak niteledi. Kuzey Kore’nin sosyal sisteminin “dünyanın en iyisi” olduğunu kaydeden Kim, bu nedenle insan hayatının güvenilir koruyucularından beklentilerinin çok yüksek olduğunu da sözlerine ekledi.

    Kardeşi, Kim Yong-un’un korona virüse yakalandığını işaret etti

    Kim Jong-un’un kız kardeşi ve Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi Başkan Yardımcısı Kim Yo-Jong ise daha önce devlet medyası aracılığıyla Güney Kore’ye yöneltilen “salgına neden olma” suçlamasını yineledi. Güney Kore sınırından balonlarla gönderilen propaganda broşürleri ve yabancı cisimlerin ülkeye Covid-19’u taşıdığını kaydeden Kim Yo-Jong, Seul’ün sınırdan gönderilen cisimleri önleyememesi durumunda misilleme yapılacağı tehdidinde bulundu. Kim Jong-un’un salgınla mücadeledeki fedakar tutumundan övgüyle bahseden kız kardeş Kim, abisinin virüse yakalandığını işaret ederek, “Yüksek ateşle ağır şekilde hasta olmasına rağmen salgınla mücadele kararlılığıyla bir an bile dinlenmeden, sorumluluğu olan insanları düşündü” diye konuştu.

    74 kişi hayatını kaybetmişti

    Öte yandan, 12 Mayıs’ta ilk enfeksiyonu resmi olarak doğrulayan Kuzey Kore’de devlet medyası 29 Temmuz’dan bu yana “şüpheli vaka” görülmediğini açıklamıştı. Yeterli Covid-19 test kapasitesine sahip olmaması nedeniyle gerçek vaka sayısının bilinmediğine inanılan ülkede, 4.77 milyon vaka devlet tarafından doğrulanmıştı. 12 Mayıs’tan bu yana 74 kişinin salgın nedeniyle hayatını kaybettiği bildirilmişti.

  • Günlük vakalar 15 bine dayandı

    Günlük vakalar 15 bine dayandı

    Son dönemlerde artışa geçen koronavirüs vakalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Göğüs Hastalıkları Uzm. Prof. Dr. Şevket Özkaya günümüzde ölüm ve hastanede yatan hasta oranlarının az olduğunu fakat vaka sayılarının fazla olduğuna dikkat çekti.

    Son günlerde vakalarda ciddi bir artış gözlendiğini ve bu durumun halk arasında panik oluşturmaya başladığını aktaran Özkaya, “Özellikle geçen yılın bu zamanlarındaki vaka sayılarına göre neredeyse 3 katına aşkın vakalarımız var. Türkiye’de geçen yıl bu günlerde 5 bin civarında vaka varken 50’ye yakın ölüm vardı. Bir sene sonra yine aynı günlerde yaklaşık 3 katı yani 10-15 binlere varan günlük vaka sayısı var ama ölen ve yatan hasta sayısı neredeyse yok denecek kadar azdır. Yoğun bakımlarda yatan hastaların büyük bir çoğunluğu genel durumu düşkün olup da tesadüf pozitif gelen hastalardır. Yoksa aşılarını tam olan kişilerde hala akciğer tutulumu gözlenmiyor. Olduğunuz aşıların hala omicron varyantında akciğere inmesini önlediğini görüyoruz” dedi.

    “Mevcut aşılar hala etkili”

    Aşının etkisinden kaçan yeni mutasyonlar olursa akciğer tutulumları ve yoğun bakım yatışlarının olacağını beklediklerini ifade eden Özkaya, “Şu an için mevcut aşıların hala etkili olduğunu görüyoruz. Çünkü yoğun bakımda ve servislerde yatan hastalarda ciddi akciğer tutulumunun olmadığını görüyoruz. Özellikle hacdan dönen vatandaşlarımız hacda karşılaştıkları orta doğu virüsleriyle ilgili etkileşim içinde oldukları için bu vatandaşlarımızda mutasyon olma ihtimali var. O yüzden hacdan gelenleri karşılarken mümkün olduğunca mesafe kurallarına dikkat edeceğiz” diye konuştu.

    “Hızlı testlerin negatif olmasına güvenmeyin”

    Son zamanlarda vatandaşların çokça hızlı test kitleri kullandığını belirten Özkaya, “Bunlar çok pratik şekilde evde yapıldığında pozitif geldiğinde panikliyorlar, negatif geldiğinde de rahatlıyorlar. Hızlı testlerin negatif olmasına güvenmeyin. Eğer ateş, öksürük gibi şikâyetleriniz varsa hızlı testiniz negatifse bile kendinizi kovid gibi izole etmeniz gerekiyor. Hızlı test sonucu pozitif ise bu sizin hasta olduğunuzu göstermiyor. Mutlaka PCR dediğimiz sürüntü testinin yapılması gerekiyor. Şüpheniz varsa doktora görünmeniz gerekiyor. Hızlı testin pratikte çok kullanılmasını önermiyoruz” şeklinde konuştu.

  • Bilim Kurulu üyesi: “Vaka sayıları önemini kaybetti”

    Bilim Kurulu üyesi: “Vaka sayıları önemini kaybetti”

    Dünyada ve Türkiye’de vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını kaydeden Özlü, “Vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını görüyoruz. Dünyada böyle Türkiye’de de böyle” diye konuştu.

    Hastalığın öncekinden farklı özelliklere sahip olduğunu ifade eden Özlü, hastane doluluk oranları ya da yoğun bakım doluluk oranlarında da endişe verecek bir durum gözükmediğini ifade ederek, “Son zamanlarda Covid-19 vakalarında küresel olarak bir artış var özellikle Avrupa’da çok belirgin. Onun dışında Japonya’da, Kore’de, Amerika’da vaka sayıları artıyor. Türkiye’de gözlemimiz vaka sayılarının arttığı yönünde. Sağlık Bakanlığının yayımladığı verilerde de bu bariz olarak görülüyor. Vaka sayıları artık önemini kaybetti. Sonuç itibariyle biz vaka sayıları üzerinden pandeminin gidişini takip edersek yanılabiliriz. Çünkü, pek çok kişi aslında hastalığı geçirdiği halde test yaptırmıyor. Hepimiz yakın zamanda buna benzer bazı hastalıklar geçirdik ama, hangimiz gidip test yaptırdı ne kadarımız test yaptırdı? Dolayısıyla vaka sayılarının gerçek rakamı yansıtmadığını düşünüyorum çok daha fazla vaka olduğu kanaatindeyim. Ama ne var ki; vaka sayıları bence önemli değil artık. Çünkü, hastalık öncekinden farklı özelliklere sahip oldu. Burada esas olan bizi tedirgin etmesi gereken hastaneye yatışlarda artış olup olmadığı, yoğun bakım doluluk oranlarında artış olup olmadığı ve ölüm sayılarında artış olup olmadığı. Bu açıdan bakılırsa aslında vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını görüyoruz. Dünyada böyle Türkiye’de de böyle. Hastane doluluk oranları ya da yoğun bakım doluluk oranlarında da endişe verecek bir durum gözükmüyor” ifadelerini kullandı.

    “Omicronla beraber hastalık daha hafif bir forma dönüştü”

    Omicronla beraber hastalığın daha hafif bir forma dönüştüğünü kaydeden Özlü, “Omicronla beraber hastalık daha hafif bir forma dönüştü. Toplumda da aşılanma oranlarımız oldukça iyi hastalığı geçirenlerde çok sayıda var. Dolayısıyla gerek aşılanma gerek hastalığı geçirme yoluyla toplumsal bağışıklık belli ölçüde oluşmuş durumda. Omicrondaki değişimde dikkate alındığında artık Covid-19’un eskiden olduğu gibi ağır, ölümcül bir tehdit olmaktan toplumsal açıdan çıktığını görüyorum ben Onun için vaka sayılarındaki artışı daha önceki dalgalarda yaşadığımız gibi bir korku ya da panikle karşılamıyorum” dedi.

    “Kronik hastalığı olanlar, yaşlılar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler için hala hastalık önemli bir tehdit”

    Özellikle kronik hastalığı, yaşlı olanlar bağışıklığı baskılanmış kişiler için hala hastalığın önemli tehdit olduğunu belirten Özlü, “Özellikle kronik hastalığı olanlar, yaşlı ve bağışıklığı baskılanmış olan kişiler için hala hastalık önemli bir tehdit. Onlar kendilerini mutlaka korumaları lazım. Tavsiyem; özellikle 65 yaş üzeri ya da eşlik eden kronik hastalığı olanlar ya da bağışıklığı baskılayan bir tedavi almakta olan kişilerin bilhassa aşısız aşı yaptırmamış herhangi bir kişinin çok dikkatli olması lazım. Kalabalık, kapalı, iyi havalandırılmayan ortamlara girmemelerini tavsiye ederim. Eğer böyle ortamlarda bulunmaları gerekiyorsa kısa süreli olarak bulunmaları ve mutlaka usulüne uygun şekilde maske takmalarını tavsiye ederim. Özellikle toplu taşıma bunun için önemli. Artık maske kullanma zorunluluğu yok ancak, risk altındaki kişilerin kendilerini korumaları için maskeyi mutlaka bu ortamlarda takmalarını, hasta olan kişilerle temas etmemelerini tavsiye ederim. Kendi evladı, torunu, komşusu, arkadaşı da olsa ateşi olan öksüren, aksıran, hapşıran, burnu akan solunum yolu enfeksiyonu belirtisi olan kişilerle çok temas etmemelerini bir araya gelmemelerini ya da gelmek zorunda ise mutlaka iki tarafında maskeli olmasını ve açık havada bir araya gelmelerini tavsiye ederim. Herhangi bir kişi eğer solunum yolu enfeksiyonu bulgusu varsa öksürüyorsa hapşırıyorsa, burnu akıyorsa ateşi varsa kırgınlık, boğaz ağrısı varsa Covid-19 ya da grip olabilir ya da soğuk algınlığı olabilir hiç fark etmez ne olursa olsun en iyisi bir hafta kendini izole etmesi evde kalması topluma karışmamasıdır. Bunu yapamıyorsa, topluma karışmak zorunda ise mutlaka maskeli olarak sosyal alanlarda bulunması gerekir. Bu toplumu korumak için diğer insanları korumak için sosyal sorumluluk duygusuyla böyle hareket etmemiz gerekiyor. Şu anda bunun dışında çok önemli bir tehdit görmüyorum ama takip etmek lazım” şeklinde konuştu.

    “Virüs sürekli değişiyor, mutasyon geçiriyor”

    Virüsün sürekli değiştiğini ifade eden Özlü, “Çünkü virüs sürekli değişiyor, mutasyon geçiriyor bunları Dünya Sağlık Örgütü izliyor bizler de izliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte farklı bir bulgu ortaya çıkarsa tabi ki ona göre yeniden durum değerlendirilir. Ama şu an itibariyle dünyada da böyle tekrar kapanmalar maske veya diğer tedbirlere geri dönüş yok. Böyle bir eğilim yok. Çünkü hastalık evet devam ediyor yayılıyor virüs ama öncekiyle karşılaştırıldığında daha hafif bir hastalık şeklinde ve artık pekte ölümcül değil, baktığınız zaman griple aşağı yukarı benzer durumda bir hastalıkla karşı karşıyayız. Bu bizi tedirgin etmese de de paniğe neden olmasa da dikkatli olmamız gerektiği hususu açık yani dikkatli olmakta fayda var. Özellikle risk grubu kişilerin daha dikkatli olması lazım ama toplumsal olarak hepimizin kendini korumak isteyen bu tür hastalıklara karşı dikkatli olmasında yarar var. 2020-2021 yılında yaşadığımız gibi toplumsal tehdit ortamının tekrar yaşanacağını düşünmüyorum böyle bir beklentim yok. Takip edeceğiz önümüzdeki güz dönemine geçildiğinde vaka sayılarında bir miktar artış olabilir yaşanabilir. Bu çok beklenmedik de bir şey değil. Zaten solunum yolu enfeksiyonlarında genelde güz ve kış mevsiminde vaka artışları görülür. Sadece Covid-19 için değil grip için de böyle soğuk algınlığı için de böyle. Vaka artışlarını takip edeceğiz, vaka sayıları üzerinden bir değerlendirme yapmak vaka sayıları üzerinden bir panik oluşturmak bence çok doğru değil artık. Daha çok hastalığın seyrini izleyerek karar vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

  • Haftalık Covid-19 verileri açıklandı

    Haftalık Covid-19 verileri açıklandı

    Haftalık Coronavirüs Tablosu açıklandı. Buna göre, 30 Mayıs – 5 Haziran’da 7 bin 322 kişinin testi pozitif çıktı, 19 kişi yaşamını yitirdi, iyileşenlerin sayısı ise 7 bin 843 kişi oldu.

    Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020’den bu yana görülen vaka sayısı 15 milyon 78 bin 186’ya yükselirken, 98 bin 976 kişi hayatını kaybetti. Bugüne kadar uygulanan toplam aşı miktarı ise 147 milyon 781 bin 738 doza ulaştı.

    18 yaş üstünde en az iki doz aşı yaptıranların oranı en yüksek 10 il Osmaniye, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Manisa ve Zonguldak oldu.

    En az iki doz aşı uygulananların oranı en düşük iller ise Şanlıurfa, Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ olarak sıralandı.

     

  • Kış aylarında Omicron geçirenleri uyardılar

    Kış aylarında Omicron geçirenleri uyardılar

    Koronavirüsü salgını can almaya ve yeni varyantlarla bulaşmaya devam ederken Duke Üniversitesi’nde görevli bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Cameron Wolfe açıklamalarda bulundu.

    ABD medyasında yer alan haberlerde Dr. Wolfe, kış aylarında koronavirüsünün en çok mutasyona uğrayan türü olan Omicron varyantı bulaşan kişileri uyardı. Wolfe, kış aylarında koronavirüsüne yakalanan kişilerin yeniden hastalanma ihtimalini değerlendirdi.

    Son dönemde ABD’de vaka sayısının artış gösterdiğini ve bazı bölgelerde Mart ayındaki vaka sayılarına ulaşıldığını aktaran bilim insanları daha önce Omicron varyantı geçirenlerin tekrar hastalanma riskinin olduğunu duyurdu.

    Wolfe, daha önce koronavirüsü bulaşan ve tekrar hasta olan kişilerde başka bir varyant tespit edildiğine dikkat çekerken Omicron varyantındaki durumun ise çok daha farklı olduğunun altını çizdi. Dr. Wolfe, Omicron varyantı olan bireylere tekrar Omicron varyantı bulaşabildiğini söyledi.

    Duke Üniversitesi’nden Dr. Adia Ross ise koronavirüsü sebebiyle hastaneye kaldırılanların ya aşı olmadığını ya da kronik hastalıkları olduğunu söyledi.

  • Rehavet uyarısı! Vaka sayılarını artırabilir

    Rehavet uyarısı! Vaka sayılarını artırabilir

    Prof. Dr. Levent Akın, yaptığı açıklamada, açık havada maske kullanma zorunluluğunun kaldırılması kararını hatırlatarak, bundan sonra bireysel büyük sorumluluk düştüğünü söyledi. Akın, Türkiye’de hala 25 bin yeni vaka çıktığını belirterek, “Eğer siz kendinizi koruma konusunda dikkatli davranmazsanız o zaman vaka sayısını farkında olmadan artırabilirsiniz” dedi. Açık alanda maskenin kaldırıldığı ancak pek çok kimsenin hala maskesini taktığını hatırlatan Akın, “Sokakta yürüyen insanlarla olan mesafenizi 2 metrenin altında tutacak şekilde koruyamayacağınıza inanıyorsanız muhakkak maske takmanız lazım. Ayrıca kapalı mekanlarda her halükarda risk çok yükseliyor. Şu anda kış mevsimindeyiz havalar da aniden soğudu, kapalı mekanlarda yoğunluk arttı. Bu yüzden muhakkak maskenin takılması lazım” diye konuştu.

    ‘VAKA SAYILARININ ARTMASINA SEBEP OLABİLİR’

    Prof. Dr. Akın, vaka sayılarındaki düşüşle ilgili de “Vaka sayılarındaki düşüş, toplumdaki bıkkınlığa bağlı olarak rehaveti artırabilir. ‘Vaka sayıları düşüyor; hastalık artık dünyayı, ülkemizi terk ediyor’ diye özellikle önlemler konusunda gösterilen titizlikte azalma olur. Bu da vaka sayılarının artmasına, buna bağlı olarak da hastane kullanımının ve ölümlerine artmasına sebep olabilir. Bunun kesin çözümü kişilerin maskelerini takması ve muhakkak hatırlatma dozu da dahil olmak üzere aşılarını tamamlatması. Aksi takdirde rehavet hastalık zaten ortalıkta bekliyor, ‘Nasıl yayılsam, nasıl fırsat bulsam’ diye bekliyor. Bizim buna olanak yaratmamamız lazım. Kendimize güvenimiz güzeldir ama o özgüveni fazla kullandığımız zaman kendimize zarar veririz. Hastalığın kimde ne kadar ne şekilde seyredeceği konusunda çok kesin kanıtlar yok. Risk faktörlerini söylüyoruz ama genç birinin de yaşlı birinin de öldüğünü görüyoruz. O zaman aldığınız mikrop miktarı, vücudunuzun o sıradaki direncine bağlı olarak çok etkili olabilir” dedi.

    ‘YENİ VARYANTLAR KARŞIMIZA ÇIKABİLİR’

    Prof. Dr. Akın, yeni varyantın söz konusu olabileceğini belirtip, “Yeni varyantın çıkma olasılığını artıran vaka sayısının fazlalığıdır. Ne kadar fazla vaka varsa o kadar yüksek olasılıkla yeni varyantlara gebe olursunuz. Ayrıca Ukrayna’da savaşın yarattığı baskı ve getirdiği yoksulluk, sefillik, sıkıntı toplumda koronavirüs enfeksiyonlarının kontrolünü hemen hemen sıfırlamış durumda. Ukrayna’dan Avrupa bölgesine çok büyük bir göç geliyor. Bu da Avrupa’da yeni bir hareketlenmeye sebep olabilir. Avrupa’daki hareketlenme Türkiye’de yeni hareketlenmeye yol açabilir. O yüzden de bir risk yaratıyor. Bu yüzden de yeni varyantlar Afrika Bölgesi’nden, Amerika kıtasından, Uzak Doğu’dan ya da Asya kıtasından her an karşımıza çıkabilir. Bununla ilgili taramalar yapılıyor. Şu anda yeni varyantlar var ama bu yeni varyantlar dünyayı tehdit edecek, yeni bir dalgalanmaya yol açacak şekilde ortada gözükmüyor” diye konuştu.

  • Salgında BA.2 varyantı endişesi

    Salgında BA.2 varyantı endişesi

    Danimarka’da Kopenhag Üniversitesi ve Serum Enstitüsü tarafından yapılan yeni bir araştırmada, Omicron’un BA.2 alt varyantının, BA.1 olarak bilinen orijinal versiyona göre aşıların sağladığı bağışıklık korumasından kaçınmada daha iyi ve yüzde 34 daha fazla bulaşıcı olduğu görüldü. Bilim insanları, bu nedenle daha önce Omicron’a yakalanan kişilerin yeniden enfekte olabileceği ve ülkelerin yeni bir koronavirüs dalgasıyla karşılabileceği konusunda uyardı.

    Danimarka’da yapılan yeni bir araştırmada, Omicron’un BA.2 adlı alt varyantının, aşıların sağladığı bağışıklık korumasından kaçınmada orijinal versiyondan daha iyi ve çok daha bulaşıcı olduğu görüldü.

    Bununla birlikte, ilk olarak Aralık ayı başlarında tespit edilen alt varyant, 31 Ocak’ta başta Danimarka, Hindistan, Güney Afrika, Almanya ve İngiltere olmak üzere hızla yayılmaya başladı.

    YÜZDE 34 DAHA BULAŞICI

    Bilim insanları, Omicron’un orijinal versiyonu için vakaların yüzde 29’una kıyasla, BA.2’nin ilk enfeksiyondan sonraki yedi gün içinde vakaların yüzde 39’unda aynı hanenin üyeleri arasında yayıldığını buldu. Bu, BA.2’nin BA.1 olarak bilinen orijinal versiyondan yüzde 34 daha fazla bulaşıcı olduğunu gösteriyor.

    Kopenhag Üniversitesi ve Danimarka’nın halk sağlığı kuruluşu Statens Serum Institute tarafından yürütülen çalışma, BA.2’nin BA.1’den “önemli ölçüde daha bulaşıcı” olduğu ve ayrıca koruyucu etkiyi daha da azaltan “bağışıklıktan kaçınma özelliklerine sahip olduğu” sonucuna vardı.

    YENİ BİR DALGA GÖRÜLEBİLİR

    Diğer taraftan, çalışmanın bulgularıi Omicron dalgasının azalmasının beklenenden daha uzun süreceği endişeleri artırdı. Kopenhag Üniversitesi’nde epidemiyoloji profesörü ve çalışmanın yazarlarından biri olan Laust Mortenson, “BA.1 ile mücadele eden her ülke şimdi yeni bir BA.2 dalgasıyla karşı karşıya kalabilir” dedi.

    Danimarka araştırması, yaklaşık dörtte biri BA.2 vakası olan 8 bin 541 hanehalkı enfeksiyonunun Aralık sonu ile Ocak başı arasında yayılmasını izledi. Araştırmacılar, aşılanmamış kişilerin BA.1’e kıyasla bir hane içinde BA.2’den enfeksiyona iki kat daha duyarlı olduğunu buldu.

    AŞILI İNSANLARI NASIL ETKİLİYOR?

    Çift doz aşılı insanlar, orijinal versiyona kıyasla 2,5 kat daha fazla enfeksiyon riski altındaydı ve üç kez aşılanmış kişilerin enfekte olma olasılığı üç kat daha fazlaydı.

    Ancak, çalışmanın yazarları, “BA.2’nin aşılı kişilerdeki enfeksiyonun bulaşıcılığı artırmadığını” vurguladı.

    Öte yandan, Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı’ndan geçen hafta yayınlanan farklı bir çalışma, koronavirüs aşılarının Omicron’un her iki versiyonuna karşı eşit derecede etkili olduğunu buldu.

    Mortenson, ayrıca son haftalarda Danimarka’da hastaneye yatış ve ölüm rakamlarındaki “sınırlı” değişikliklerin “bir rahatlık kaynağı” olduğunu söyledi. Bunun BA.2’nin BA.1’den daha şiddetli olmadığını gösterdiğini açıkladı.

    OMİCRON’A YAKALANANLAR TEKRAR ENFEKTE OLACAK MI?

    Kopenhag Üniversitesi’nden çalışmanın baş yazarı Frederik Plesner Lyngse ise “en büyük sorulardan birinin” BA.2’nin daha önce Omicron’un orijinal versiyonu ile enfekte olmuş insanları hızla yeniden enfekte edip edemeyeceği olduğunu aktardı.

    Lyngse, “Eğer, daha önce Omicron’un orjinal versiyonuna yakalanıp atlatan biri BA.2 ile yeniden enfekte olursa, bu pandeminin beklediğimizden daha uzun süreceği anlamına gelir. dalganın beklediğimizden daha uzun süre devam etmesine izin verecek” diye konuştu.

    Bununla birlikte, Kopenhag’daki Rigshospitalet’te klinik bir immünolog olan Prof. Dr. Peter Garred, Danimarka’nın ve diğer yüksek oranda aşılanmış Avrupa ülkelerinin “BA.2’yi oldukça iyi yöneteceğini” öngördü.