Kategori: Sağlık

  • Kovid-19’u üç boyutlu görüntüleyen Türk bilim insanlarının yeni hedefi

    Kovid-19’u üç boyutlu görüntüleyen Türk bilim insanlarının yeni hedefi

    Yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) üç boyutlu görüntüleyen Türk bilim insanlarından Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ümit Çelik, “Bundan sonraki süreçte virüsü yüzeylere sabitleyerek biyolojik sıvı altında görüntülemeyi hedefliyoruz. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz.” dedi.

    Saç telinden 750 kat daha küçük yapıdaki yeni tip koronavirüsün yapısını, ODTÜ’lü bilim insanı tarafından geliştirilen atomik kuvvet mikroskobu ile görüntüleyen Fırat Üniversitesi araştırmacılarından Çelik, dünyada birçok araştırma grubunun atomik kuvvet mikroskobu kullanarak koronavirüsü 3 boyutlu görüntülemek için çalışma yürüttüğünü söyledi.

    “Virüsün biyolojik sıvı altında görüntülenmesi çok çok daha önemli”

    Bu kapsamda yerli ve milli imkanlarla geliştirdikleri atomik kuvvet mikroskobunu kullanarak dünyada ilk kez koronavirüsü yüksek çözünürlükte 3 boyutlu olarak görüntülemeyi başardıklarını hatırlatan Çelik, “Virüsü izole ettikten sonra kurutarak cam ve plastik yüzeyde görüntüledik. Ancak bilindiği üzere viral yapı biyolojik sıvı altında aktif olarak çalışmaktadır. Aslında virüsün biyolojik sıvı altında görüntülenmesi çok çok daha önemli. Bundan sonraki süreçte virüsü yüzeylere sabitleyerek biyolojik sıvı altında görüntülemeyi hedefliyoruz. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz.” diye konuştu.

    Kovid-19’u biyolojik sıvı altında görüntülemenin virüsü daha iyi tanımalarına imkan sağlayacağına işaret eden Çelik, “Koronavirüs özellikle sıvı ortamda aktif durumda. Yani hücreleri, yapıları enfekte edebilir. Dolayısıyla sıvı ortamda 3 boyutlu olarak görüntülenebilmesi aslında çok daha değerli. Doğrudan sıvı ortamda herhangi bir verilen antikorun sıvı ortamda etkisini görmek bilimsel araştırmalar ve aşı çalışmaları açısından çok çok daha değerli olacaktır.” ifadesini kullandı.

    Fırat Üniversitesi araştırmacıları saç telinden 750 kat daha küçük yapıdaki yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yapısını, ODTÜ’lü bilim insanı tarafından geliştirilen atomik kuvvet mikroskobu ile üç boyutlu görüntülemeyi başarmıştı. Yurt dışındaki çalışmalarda, elektron mikroskobu kullanılarak elde edilen veriler doğrultusunda, dikenli top şeklinde modellenen koronavirüsün, Türk araştırmacıların atomik kuvvet mikroskobu kullanarak çıkardıkları yapısal görüntü analizlerinin, pek çok bilimsel araştırmaya ışık tutacağı belirtilmişti.

  • Bilinmeyen zatürre tehlikesi: 451 ölü

    Bilinmeyen zatürre tehlikesi: 451 ölü

    Corona virus salgınıyla mücadele Kazakistan’ın başı bu kez de ‘bilinmeyen zatürre’ ile dertte. Ülkede 29 Haziran-5 Temmuz tarihleri arasında 32 bin ‘bilinmeyen zatürre’ vakası açıklanırken, 451 kişi hayatını kaybetti.

    Kazakistan’da corona virüs vaka sayısı 53 bin 21’e, ölü sayısı ise 296’ya yükselirken yeni bir salgın için alarm çanları çalıyor.

    Sağlık Bakanlığı yetkilisi Azhar Giniyat, ülkede hastanelere başvuran 28 bin zatürre hastasının corona virus testinin negatif çıktığını duyururken, Almatı’daki morglarda olağandışı bir yoğunluk yaşanıyor.

    Çin’in Kazakistan büyükelçiliği, 2020 yılında Kazakistan’da 1772 vatandaşlarının ‘bilinmeyen zatürre’ nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklarken, sadece Haziran ayındaki kayıp sayısının 628 olduğuna dikkat çekti.

    Endişerini paylaşan Çinli yetkililer, ‘bilinmeyen zatürre’nin, corona virüsten çok daha fazla ölümcül olduğunu iddia etti.

    Kazakistan Sağlık Bakanı Alexei Tsio, ülkede henüz kategorilendirilmemiş viral bir zatürre salgını olduğunu kabul ederken Çin’in paylaştığı rakamları yalanladı.

    Kazakistan’da yayın yapan ‘Kazinform’ haber ajansı, geçtiğimiz Haziran ayı ile 2019 yılının aynı dönemi kıyaslandığında ölümlerin 2.2 kat arttığına dikkat çekti.

    Ülkede her gün yaklaşık 300 kişi zatürre belirtileriyle sağlık kurumlarına başvuruyor.

    Zatürre teşhisi konulan hastalara corona virüs tespiti için yapılan PCR testlerinin büyük bir çoğunluğu ise negatif sonuç çıkarıyor.

    Kazak yetkililer bu durumun başka bir salgının kanıtı olmadığını ifade ediyor.

  • Koronavirüs aşısı bulundu mu?

    Koronavirüs aşısı bulundu mu?

    Corona virüs (covid-19) aşısı için dünyanın beklediği haber geldi. Tüm dünyanın üzerinde çalıştığı aşı için heyecanlandıran açıklama geldi.

    ABD Başkanı Donald Trump, yeni tip corona virüse karşı (covid-19) “rekor sürede” bir aşı üretme yolunda olduklarını ve bunun çok yakın zamanda duyurulacağını açıkladı.

    Trump ülkedeki Latin Amerikalıların refahının artırılmasına yönelik yeni bir girişim oluşturulmasını öngören kararnameyi, Beyaz Saray’da düzenlenen törende imzaladı.

    Kovid-19 salgınının ardından okulların sonbaharda açılması yönündeki ısrarını sürdüren Trump, “Okullarımıza geri dönüp bu siyasi saçmalığı durdurmalıyız. Demokratlar okulların açılmasını istemiyor çünkü bunun kendilerine 3 Kasım’daki seçimlerde yardımcı olacağını düşünüyorlar. Ancak ben bunun onlara seçimlerde zarar vereceğini düşünüyorum. Okulları açın.” çağrısında bulundu.

    Bilimsel alanda da ilerleme kaydettiklerinin altını çizen Trump, “Şu anda Kovid-19’a karşı kullanılan birçok etkili tedavi yolu var, birçoğu da geliştirme aşamasında. Rekor bir sürede aşı üretme yolundayız ve çok çok yakın zamanda bu aşının duyurulacağına inanıyorum.” ifadesini kullandı.

    ABD’deki protestoların ardından polise sağlanan fonların kesilmesi taleplerine de tepki gösteren Trump, “Bu insanlar delirmiş. Polise sağlanan fonu kesmek Latin Amerikalılara da büyük zarar verir.” görüşünü paylaştı.

    Trump, Kovid-19 salgını ortaya çıkmadan önce Amerikan ekonomisinin en iyi günlerini yaşadığını vurgulayarak, “Çin 67 yıldır en kötü günlerini yaşıyordu, mutsuzdu ve yanlış yöne ilerliyordu. Biz ise ekonomide bir numaraydık. Ardından salgın geldi. Ama biz yine kendimizi toparlayacağız.” mesajını verdi.

    ABD’DE REKOR ARTIŞ

    ABD’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında ölenlerin sayısı son 24 saatte 906 artarak 134 bin 924’e yükseldi.

    ABD, Kovid-19 salgınının merkezi ve en çok can kaybının yaşandığı ülke olmaya devam ediyor.

    Dünyadaki Kovid-19 verilerinin derlendiği “Worldometer” internet sitesine göre, ülkede virüs bulaşan kişi sayısı son 24 saatte 62 bin 10 artarak 3 milyon 160 bin 321’e ulaştı.

    Virüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı ise son 24 saatte 906 artarak 134 bin 924’e çıktı.

    Dünyada en fazla vaka görülen ülkeler sıralamasında ABD’yi 1 milyon 719 bin 660 vakayla Brezilya, 771 bin 866 vakayla Hindistan ve 707 bin 301 vakayla Rusya izliyor.

    Günlük vaka ve ölü sayısındaki düşüşe rağmen New York, ABD’de “salgından en fazla etkilenen eyalet” konumunu sürdürüyor.

    New York’ta şimdiye kadar 424 bin 263 kişiye virüs bulaştı, 32 bin 311 kişi hayatını kaybetti. New York’u 296 binden fazla vakayla California ve 229 bini geçen vakayla Teksas takip ediyor.

    ABD’de Kovid-19 testi yapılan kişi sayısı 39 milyon 500 bini, iyileşenlerin sayısı 1 milyon 393 bini geçti.

  • 250 kişilik kadroya 5 bin başvuru

    250 kişilik kadroya 5 bin başvuru

    Sağlık Bakanlığı’nın İstanbul’daki dört hastaneye alacağı 250 işçi kadrosu için 4 bin 911 kişi başvurdu.

    Sağlık Bakanlığı’na bağlı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü 6 Temmuz’da kura ile İstanbul’daki sağlık kuruluşlarına 250 sürekli işçi alımı kurası gerçekleştirileceğini açıkladı. 250 sürekli işçi kadrosu için 20 katına yakın başvuru yapıldı.

    İSTANBUL’DAKİ DÖRT HASTANEYE

    Bakanlık, 250 işçi alımının Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü (İŞKUR) üzerinden İstanbul’da bulunan Sağlık Bakanlığı Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile SBÜ İstanbul Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi için yapılacağını da açıkladı. İşçi alımı için dün kura çekimi yapıldı.

  • “Sineklerin virüs taşıyabilme riski fazla”

    “Sineklerin virüs taşıyabilme riski fazla”

    Kırıkkale Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Aycan Gazyağcı, “Mekanik olarak sineklerin virüsü taşıyabilme riski fazla. Bunların Covid-19 ile kontamine olmuş bir yerdeki temasından sonra sizin yediğiniz meyvenin üstüne konduğunda bulaştırma riski olabilecek canlılar olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

    Aycan Gazyağcı, sivrisinek ya da karasineklerin koronavirüsü bulaştırdığına dair bilimsel bir çalışmanın şu an için yapılmadığını belirtti. Bunu söylemek için henüz erken olduğunu söyleyen Gazyağcı, “Ancak mekanik olarak sineklerin virüsü taşıyabilme riski fazla. Bunu sadece sivrisinekler için söyleyemeyiz. Karasinekler de çöplükte bulunan ve daha sonra evlere girebilen bir canlılar. Ayrıca bunların Covid-19’la kontamine olmuş bir yerdeki temasından sonra sizin yediğiniz meyvenin üstüne konduğunda bulaştırma riski olabilecek canlılar olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

    ‘SAYISIZ VİRÜS BULAŞTIRABİLİR’

    Gazyağcı, sineklerin virüsü bünyelerine almadan bacaklarıyla, ağızlarıyla taşıyabildiğini belirterek, “Buradan başka bir mekana götürür. Ve siz o yere elinizi sürüp, ağzınıza götürdüğünüzde ve Covid-19’lu kurallara uymadığınızda bunu vücuda alma riski var; ama tabii ki bu zeminle alakalı bir şey. Metal yüzeyde mi, plastik bir yüzeyde mi, yoksa gıdanın üzerinde mi, bunlar hep bulaş olayını değiştiren şeyler. Kesin olarak bulaştırır ya da bulaştırmaz diyemeyiz. Bundan dolayı kesinlikle hijyen kurallarına uymamız gerekir. Sivrisinek ve karasinekler mekanik olarak sayısız bir şekilde virüs bulaştırıcılarıdır. Bunlar sadece koronavirüsü değil, ‘batı nil’ virüsü gibi virüs çeşitlerini de bulaştırabilen canlılardır. Sinekler birçok hastalığı ve virüsü bulaştırabiliyorlar. Fakat koronavirüs de bunların içerisine dahil edilebilir. Ama bu konu kesinlikle araştırılması gereken bir konu” diye konuştu.

    ‘SİNEKLERLE MÜCADELE GERÇEKTEN ZOR BİR İŞ’

    Son zamanlarda sivrisineklerin özellikle büyükşehirlerdeki sayılarının artmasına da değinen Gazyağcı, sivrisineklerin sulu ortamlarda üreyen canlılar olduğunu belirtti. Gazyağcı, “Bu dönemde mücadele tekniklerimizle ilgili sıkıntı yaşamış olduğumuz için böyle bir durum ortaya çıkmış olabilir. Covid-19 nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması gibi durumlar söz konusu olduğu için birçok ilaçlama tekniği yapılamadı. Bu bakımdan bunlara karşı mücadele tam yapılamadı, sineklerle mücadele gerçekten zor bir iş. Yapılması gereken bu dönemde özellikle belediyelerin çalışmalarını aksatmadan devam ettirmeleri gerekiyor. Bireysel olarak da kişiler bu dönemde kendilerini losyonlarda ve çeşitli sinek kovucularla koruyabilirler. Ya da evlerindeki pencerelerine tel takıp fiziksel mücadele edebilirler. Fakat sivrisineklerle mücadelede bu basit önlemler yeterli değil. Belediyelerin ve çalışması gereken yetkililerin bu konuda hep birlikte ve aynı anda çalışması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    ‘İLAÇLAMA GÜNDÜZ YAPILMAMALI’

    Gazyağcı, sineklere karşı ilaçlama konusunda bazı yanlışların yapıldığını da belirterek, “Belediyeler ilaçlama konusunda birtakım yanlışlar yapıyor. Örneğin günün sıcak saatlerinde erişkin sivrisineklerle mücadelenin hiçbir anlamı yok. Çünkü sinek gece aktiftir. Alacakaranlıkta ya da gündüz sinek bulmanız, özellikle sivrisinek bulmanız çok zordur. Yani sineklere karşı ilaçlama gündüz yapılmamalı. Erişkin sineklere mücadelede ilaçlamadan ziyade sucul olduğu dönemler yani larvalar dönemlerinde yapılan mücadele daha başarılıdır” ifadesini kullandı.

  • “Beyin yiyen amip Türkiye’de var”

    “Beyin yiyen amip Türkiye’de var”

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ABD’de rastlanılan ‘beyin yiyen amip’in insanlara sudan bulaştığını belirterek, Türkiye’de de bazı amip türlerinin görüldüğünü söyledi.

    Prof. Dr. Ceyhan, ABD’de bir kişinin ‘naegleria fowleri’ adlı tek hücreli amipin yol açtığı hastalığa yakalanarak, hayatını kaybetmesine ilişkin değerlendirmede bulunup, amiplerin çok çeşidinin olduğunu belirtti. Ceyhan, amiplerin 1-9 gün kuluçka süresinin olduğunu belirterek, suya giren insanların burnundaki koku sinirlerinden beyne gittiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Ceyhan, önce ateş, baş ağrısı, bulantı-kusma, birkaç gün içinde ise menenjite bağlı bulguların ortaya çıktığını, bilinç bulanıklığı, havale nöbetlerinin görüldüğünü söyledi. Ceyhan, daha sonraki süreçte ise bilinç bulanıklığının arttığını kaydederek, bu safhanın ardından vakaların yüzde 100 ölüm ile sonuçlandığını dile getirdi.

    ‘YAYGIN OLARAK YAZ AYLARINDA GÖRÜLÜYOR’

    Türkiye’de de bazı amip türlerinin görüldüğünü belirten Prof. Dr. Ceyhan, “Güneydoğu’da görülen, bağırsakları etkileyen, bazen kana da geçip organları da etkileyen amip, bizde çok yaygın, özellikle yaz aylarında görülüyor. Ama dünyanın değişik bölgelerinde başka amipler de var. Bu amip de daha çok ABD’de görülen, uzun zamandır bilinen ve daha çok sudan insanlara buluşan bir amip. Beyin dokularını tutuyor, nadir vakalar şeklinde Amerika’da her sene görülüyor” dedi.

    ‘TÜRKİYE’DE DE AMİP VAKASI GÖRÜLDÜ’

    Prof. Dr. Ceyhan, Türkiye’de 2017 yılında Eskişehir’de amip vakasının rapor edildiğini kaydederek, “Ayrıca özellikle veterinerlik fakültelerinin yaptığı çalışmalar var. Birçok ili kapsayan sularda bu etkenlerin araştırıldığı çalışmalarda da rapor edilmiş. Yani Türkiye’de de var; ama çok sık görülen bir hastalık değil. Olduğu zaman genellikle beyin zarları ve beyin dokusunu tutan; ama erken tanı konulduğunda tedavi edilebilen bir hastalık. Sulardan bulaşıyor, henüz insandan insana bulaştığı belirtilmemiş” diye konuştu.

  • Son 24 saatte 1053 yeni vaka

    Son 24 saatte 1053 yeni vaka

    Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu”nun güncel verilerini, Bakan Koca da sosyal medya hesabından paylaştı.

    Türkiye’de son 24 saatte 1053 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 19 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 207 bin 897, can kaybı 5 bin 260 oldu.

    Son 24 saatte 2 bin 297 kişinin daha iyileşmesiyle Kovid-19 tedavisi tamamlananların sayısı 185 bin 292 oldu.

    Bakan Koca yaptığı paylaşımda “Yoğun bakım doluluk oranlarımız 1 aydır %59-%61 arasında. Taburcu ettiğimiz hasta kadar yeni hasta yatırıyoruz. Entübasyon için de durum benzer. Vaka artışlarıyla öne çıkan 5 ilde, son üç gündür ortalama %7 daha az yeni vaka var. SALGINA KARŞI KAÇ KİŞİYİZ?” ifadelerini kullandı.

  • Uzmanlar uyarıyor! Maske terlettikçe baş ağrısı artıyor

    Uzmanlar uyarıyor! Maske terlettikçe baş ağrısı artıyor

    Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte maske kullanmak da zorlaştı. Bunaltıcı sıcaklara maskenin iç yüzeyi terleyebiliyor. Bu durumun baş ağrısı şikayetlerini artırdığını ifade eden Beyin ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Yılmaz, “Maskenin terden ıslandığınızı gördüğünüzde kesinlikle kullanmayın. Yakın temasın olmadığı alanlarda maskenin kenarlarından tutarak çıkarıp havalandırın” uyarısında bulundu.

    Hava sıcaklıklarının yükseldiği şu günlerde koronavirüsten korunmak adına maske kullanmak da zorlaşıyor. Yakın temasın olduğu alanlarda maske kullanımı ihmal edilmemesi gerekiyor. Ancak sıcaktan terleyen yüzle birlikte bu ter maskelere de ter bulaşabiliyor. Sıcakta uzun süre kullanılan maskelerin terlemeyle birlikte baş ağrısı şikayetlerini artırdığını anlatan Medicana International İstanbul Hastanesi Beyin ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Yılmaz, “Her insan ömründe mutlaka en az bir kere baş ağrısından mustarip oluyor. Baş ağrısı bir hastalık değil, bazı hastalıklar için bir belirti. Damar hastalıklarının, migrenin, saymakla bitmeyecek kadar birçok hastalığın belirtisi. O nedenle baş ağrılarını iyi sorgulamak gerekiyor. Oksijensiz kalmak da bir baş ağrısı nedeni olduğu gibi fazla oksijen de bazen baş ağrısı nedeni olabiliyor. Havalar çok sıcak, maskeler de bu sıcakta kişiyi bunaltabiliyor. Terliyoruz, terimizi yeterince vücudumuzdan nefesimizle uzaklaştıramıyoruz. Onu tekrar nefes almak zorundayız. Buna bağlı olarak da baş ağrıları insanların aşırı derecede şikayet ettiği semptom haline geliyor” diye konuştu.

    “YALNIZ OLDUĞUNUZ BİR ALANDA MASKEYİ HAVALANDIRIN”

    Sıcak havanın tansiyon başta olmak üzere birçok şikayeti tetiklediğini anlatan Doç. Dr. Ali Yılmaz, “Bu durum kişide baş ağrısını artırıyor. Bunun yanında maske de bize boğulma hissi yaşatıyor. Kişilerde baş ağrıları görülebilir. Gün içinde maskeyle efor sarf ediyorsanız gün sonunda bir baş ağrısı hissedersiniz. Nedeni ise oksijenin azalmasıdır. Sıcak havada dışarıya daha nemli havayı veriyoruz. Yaklaşık olarak günde bir litrenin üzerindeki suyu nefesimizle atabiliyoruz. Bu suyun bir kısmı maskede kaldığı için maskenin oksijen geçirgenliğini azaltabiliyor. O nedenle kullanılan maskeler kaliteli olsun. İyi maskeler kullanalım ancak bunun yanında da baş ağrısı yaşayabileceğimizi unutmayalım. Yalnız olduğumuz ve iyi havalandırılan ortamlarda maskemizi havalandıralım” ifadelerini kullandı.

    “TERDEN ISLANAN MASKEYİ KULLANMAYIN”

    Terden ıslanan maskenin dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ali Yılmaz şu uyarılarda bulundu:

    “Maskeyi çıkardığınızda terden ıslandığınızı gördüğünüzde bu maskeyi kullanmayın. Bu terli maskeyi tekrar taktığınızda daha nemli olduğundan nefesinizi daha da zorlayacak. Mümkün olduğunca bu maskeleri kullanmayın. Cerrahi maskelerin süresi 2 saat. En fazla 6 saat kullanabilirim. 6 saatin sonunda mutlaka değiştirmeliyim. Bu kış şartlarındaydı. Yazın bu sıcakta ise maskenin ömrü yarı yarıya azaldı. Havalandırma sırasında ise maskenin ana kısmına hiç dokunmayalım. Maskenin kenarlarından tutarak çıkarıp havalandırıp tekrar takabiliriz. Ağız kısmına hiç dokunmamız gerekiyor. Maskede olası bir partikül veya koronavirüs varsa buna elinizle temas ettiğinizde elinizi dezenfekte etmeyi unutursanız başka yerlere dokunduğunuzsa virüsü taşırsınız. Bu virüsün yayılma nedeni olabilir. Mümkün olduğunca yalnız olduğunuz ve iyi havalanmış bir ortamda maskenizi çıkarıp havalandırmalısınız.”

    YAZIN MASKENİN KULLANIM SÜRESİ YARIYA İNDİ

    Hangi maskenin kullanıldığının önemli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ali Yılmaz, “Maalesef sokak imalatı maskeler de gündeme gelmeye başladı. Maskelerin ömrü 2 saatten 7 saate kadar sürebiliyor. Bazıları da dezenfekte edilip tekrar kullanılabiliyor. Bu nedenle de aldığınız maskeye çok önem verin. Üzerinde bir sağlık etiketi olan maskeleri tercih edin. Havalandırmaya dikkat edelim. Ama mutlaka yakın temasın olduğu yerde, kapalı alanlarda bu havalandırmayı yapmayın. Ancak açık havada ve iyi havalandırabileceğiniz yerde yalnız başınayken yapmaya özen gösterin” uyarısında bulundu.

    “BEYİN HASTALIKLARINA NEDEN OLABİLİYOR”

    Koronavirüsle ilgili bilinmeyen pek çok şey olduğunu hatırlatan Yılmaz, “Hemen hemen her şekilde bulaşabileceğiniz düşünmeliyiz. Ter de bunlardan biri olabilir. Beyin omurilik sıvısında virüs bulundu. Beyin hastalıklarına neden olduğu bulundu. Sadece baş ağrısı ya da bel ağrısı ile kendini gösterdi” dedi.

  • İstanbul’un motosiklet ambulansları ilk kez görüntülendi

    İstanbul’un motosiklet ambulansları ilk kez görüntülendi

    Sağlık Bakanlığı 112 Acil Hizmetleri, hava, kara ve deniz ambulanslarından sonra, olay yerindeki vakaya ilk ulaşacak motosiklet ambulans uygulamasını İstanbul’da da başlattı. Temmuz ayında başlayan uygulama sayesinde özellikle trafiğin çok yoğun olduğu ya da kara ambulanslarının girmekte zorlandığı dar sokaklardaki çağrılara ilk olarak bu ekipler ulaşarak zaman kaybının önüne geçecek. Ayrıca asılsız ihbarlardan kaynaklı gereksiz ambulans meşguliyeti de önlenecek.

    Olay yerine ulaşmakta dakikaların önem kazandığı acil sağlık hizmetlerinde, Sağlık Bakanlığı’nın yeni uygulaması motosikletli ambulanslar İstanbul’da da göreve başladı. Eskişehir, Antalya gibi diğer bazı illerde hali hazırda devam eden uygulama sayesinde özellikle trafik sorununun en yoğun yaşandığı şehir olan İstanbul’da, vakalara saniyeler içinde dahi ulaşılabilecek. Afet ve toplumsal olaylar gibi durumlar için UMKE’nin Aralık ayından bu yana İstanbul’da hizmet veren motosiklet ambulansına, medikal vakalara müdahale etmek üzere Temmuz ayı başında 112 Acil Hizmetleri’ne bağlı iki motosiklet ambulans daha eklendi. 112’nin motosiklet ambulanslarından biri Anadolu, diğeri Avrupa yakasında hizmet verirken; UMKE’nin motosikletli ambulansı ise daha büyük çaplı olaylarda noktaya ilk olarak ulaşıp gerekli bilgi akışı ve organizasyonu sağlıyor. İstanbul’daki motosikletli ambulans ekipleri, ilk kez görüntülendi.

    BİRİ ANADOLU DİĞERİ AVRUPA YAKASINDA DEVRİYE GEZİYOR

    İstanbul Avrupa Bölgesi İl Ambulans Komuta Kontrol Merkezi Başhekimi Dr. Fatih Türkmen, şu an itibariyle İstanbul’da üç motosiklet ambulansın hizmette olduğunu söyleyerek “İhtiyaca göre bu sayının ileride daha da artırılabileceğini ümit ediyoruz. İkisi 1000 cc’lik biri 700 cc’lik ambulanslarımızdan biri UMKE ekiplerimizin elinde. Afet ve toplumsal olaylar gibi büyük çaplı olaylarda anında müdahale gerektiren, UMKE’yi ilgilendiren konularda trafikte motosikletin avantajından faydalanarak kısa sürede olay yerine intikal etmeyi ve duruma etkin bir şekilde vakıf olabilmeyi sağlıyor. Aralık ayından bu yana bu ambulansımız görev yapıyordu zaten. Şimdi, 112 Acil Hizmetleri’ne bağlı, medikal olaylara müdahale için iki motosiklet ambulansımız daha hizmete başladı. İlk planda trafiğin yoğun olduğu, kara ambulansı müdahalesinin olay yerine ulaşmasını geciktirecek koşullarda kullanılacak” dedi.

    MOTOSİKLET SEVDALISI PARAMEDİKLER İLERİ SÜRÜŞ EĞİTİMLERİ İLE HAZIRLANDI

    Dr. Türkmen, 112 motosiklet ambulanslarında, halen sağlık sistemi içerisinde yer alan ancak motosiklet tecrübesi olan ve ileri sürüş eğitimlerini de tamamlamış gönüllü paramediklerin görev yaptığını vurgulayarak, “Gereken durumlarda kara ambulansından önce vakaya ulaşıp her türlü ilk müdahaleleri yapabiliyorlar. Örneğin Taksim Meydanı’ndan İstiklal Caddesi’nin en son noktasına kadar olan alana 1,5 dakika içinde ulaşabiliyor motosiklet ambulansımız. Bu, inanılmaz büyük bir avantaj. Komutada bulunan sorumlu ekibimiz bu ambulanslarımızın uygun noktalara yönlendirilmelerini yapıyor. Daha sonra olay yeri ile ilgili bilgiyi alıp ona göre diğer ekipleri çıkarabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

    “KARA AMBULANSLARININ GEREKSİZ MEŞGULİYETİNİ DE ÖNLÜYORUZ”

    Yaklaşık 13 yıldır 112 İl Ambulans Servisi’nde görev yapan Acil Tıp Teknisyeni Hasan Sağlam, 10 yıllık motosiklet tecrübesi olduğunu söyleyerek bu göreve gönüllü olarak başvurduğunu belirtti. Sağlam, “İstanbul’da Temmuz ayının 1’i itibariyle göreve başladık. Trafiğe kapalı alanlarda, bazen çoklu trafik kazalarında, yangınlarda, ilk biz olay yerine ulaşıyoruz. İnsan sağlığında saniyelerin bile önemi var, vakaya 2 dakika içinde ulaştığımız bile oluyor. Ayrıca asılsız ihbarlar oluyor; kara ambulansının gereksiz meşguliyetini önlemek için de bu vakalarda biz avantaj sağlıyoruz. Çağrıya ulaşıp asılsız olduğunu anladığımızda eleme şansımız oluyor. Çoklu trafik kazaları ve birçok yaralının olduğu büyük kazalarda ise olay yerinde triyaj görevini sağlıyoruz. Gerekli bilgi akışı ve yönlendirmeleri ilk biz sağlıyoruz ona ihtiyaca göre ekipler çıkarılıyor noktaya” dedi.

    “HASTAYI NAKLETME HARİCİNDE HER TÜLÜ MÜDAHALEYİ YAPABİLİYORUZ”

    Motosiklet ambulansların en çok sokak vakalarında kullanıldığını anlatan Sağlam, “Yerde yatan kişi ihbarı oluyor, en hızlı biz ulaşıyoruz. Ya da madde kullanımı, alkol intoksları, münferit trafik kazaları gibi durumlarda hızla vakaya ulaşabiliyoruz. Bagajımızda kalp durması müdahalelerinde sıkça kullandığımız şok cihazı olarak bilinen defibilatör, oksijen desteği sağlayabileceğimiz oksijen tüpü, boyunluk, hava yolunu açık tutmak için hem airway’imiz hem ambu cihazımız, ateş ölçerimiz, hastanın entübe edilmesi için yapılacak müdahale için ekipmanlarımız, damar yolu açmak için her türlü donanımımız, acil durum ilaçlarımız, oksijen satürasyonunu ölçmeye yarayan pulsimetremiz, kısaca bir kara ambulansında yapılabilecek her işlemi vaka başında yapabilecek donanımız bulunuyor. Hastanın hastaneye nakli dışında her türlü acil ilk yardım müdahalesini yapabilecek kapasitede hizmet veriyoruz. Vakalara bazen komuta merkezimiz yönlendiriyor bazen de biz trafiğe kapalı alanlarda devriye yapabiliyoruz” diye konuştu.

    “SAKARYA PATLAMASINDA AMBULANSTAN 35 DAKİKA ÖNCE ULAŞTIM”

    UMKE motosiklet ambulansında görevli Anestezi Teknikeri Işık Akçapınar ise 2012’den beri UMKE personeli olarak görev yaptığını anlatarak, “4 yıldır da Sağlık Müdürlüğü Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birimi’nde görev yapıyorum. UMKE olarak biz, hasta müdahalesinden ziyade biraz daha büyük çaplı olaylara gidiyoruz. Olay yerine hızla ulaşıp triyaj ve oradaki sağlık koordinasyonun sağlanması, bilgi alışverişinin gerçekleştirilmesini amaçlıyoruz. UMKE motosikleti ile şu ana kadar KBRN (Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer) tehlike vakalarına, acil afet durum olaylarına gittik. Örneğin Sabiha Gökçen’de meydana gelen uçak kazasında olay yerine ilk ulaşan ekiplerden biriydik” dedi.

    Akçapınar, “Başakşehir’deki kot fabrikası patlaması, son olarak da Sağlık Bakanlığı’nın talimatı ile Sakarya Hendek’teki havai fişek patlamasında bulunduk. Örneğin Sakarya Hendek olayına çıktığım zaman UMKE’nin 4×4 ambulansı ile aynı anda buradan çıktık. Çok sıkışık trafik olmamasına rağmen ben onlardan yaklaşık 35 dakika önce olay yerine ulaştım. Hemen ambulansı konuşlandıracağımız yeri hem de kurulmuş olan Sahra Hastanesi’nde gerekli olan ekipman ve donanım ihtiyaçlarını belirleyip Sakarya UMKE’deki görevli arkadaşlarla irtibata geçerek UMKE Başkanımıza ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne bilgi akışını sağladım. 112 motosikletleri genelde daha münferit olaylarda yer alıyor. Biz de ne olmaz diye trafik kazası veya afet durumlarında yetkilerimiz ölçüsünde hasta müdahalesi yapabiliyoruz. Bunun için aracımızda gerekli ekipmanlarımız mevcut” şeklinde konuştu.

  • Rahim nakline talep arttı

    Rahim nakline talep arttı

    Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi’nde, 8 Ağustos 2011’de dünyanın başarılı ilk rahim nakli yapılan Derya Sert’in 4 Haziran’da anne olmasının ardından rahim nakli başvurularında patlama oldu. Operasyonu yapan Prof. Dr. Ömer Özkan, doğumdan sonra rahim nakli olmak isteyen adayların çığ gibi artığını, ancak mevzuat ve kanuni altyapı gerektiğini söyledi.

    Mersin’in Anamur ilçesinde yaşayan ve doğuştan rahmi olmayan Derya Sert’e (32), 8 Ağustos 2011 tarihinde kadavradan alınan rahim, AÜ Hastanesi’nde Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibi tarafından 7 saat süren ameliyatla nakledildi. Sağlık Bakanlığı’nın özel izniyle yapılan nakil sonrası Mustafa Sert ile evli olan Derya Sert, bebek sahibi olması için birkaç kez denenen embriyo transferi sonucu gebe kaldı. Ancak kese büyüyemediği için gebelik sonlandırıldı. Geçen 4 Haziran’da ise 28 haftalık 760 gram erkek bebek dünyaya geldi. Sert çifti, erkek bebeklerine ‘Ömer Özkan’ adını verdi.

    AÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan ile Anabilim Dalı Başkanı eşi Prof. Dr. Özlenen Özkan, Derya Sert’e yapılan nakli ve bebeğinin doğumunu, ‘tutan, sonucu olan, dünyanın ilk başarılı rahim nakli’ olarak nitelendirdi.

    NAKİL LİTERATÜRE GEÇTİ

    Bilimsel makalenin henüz çıkmadığını belirten Prof. Dr. Ömer Özkan, “Sunum ve bilimsel tartışmalarımız olacak. Geri bildirimler çok çok sevindirici. En azından beklentiler, ilk naklin başarılı olması, bunun adının ilk başarılı rahim nakli olarak geçmesi çok önemli. İlk yaşayan rahimdi. Eğer doğum yaptıramadan rahmi alsaydık sonucu olmamış rahim nakli olacaktı. İlk başarılı rahim nakli olması ve literatüre bu şekilde geçmiş olması çok önemli. Bununla ilgili tepkiler çok güzel” dedi.

    TUTAN SONUCU OLAN İLK

    Daha önce başka bir ülkede canlıdan rahim nakli yapıldığını, 99’uncu günde alınmak zorunda kalındığını hatırlatan Prof. Dr. Özkan, “Başarısız oldu, tutmadığı için alındı. Bu tutan, sonucu olan, dünyanın ilk rahim nakli. Bunun için benim bir ad vermeme gerek yok, bu da bu şekilde kabul edilecek. Bunun ötesinde yapılanlar bizden sonra oldu, geç de olsa doğurdu ama önemli olan sonucunun güzel olması, anneye büyük bir risk getirmemiş olmamız. Sağlıklı bir şekilde şu anda işlerimiz yolunda gidiyor” diye konuştu.

    ÖMER ÖZKAN BEBEK KİLO ALIYOR

    Yeni doğan Ömer Özkan Sert’in şu an için hiçbir sıkıntısı olmadığını, beklendiği gibi tedavisinin sürdüğünü belirten Prof. Dr. Özlenen Özkan ise “O düşük doğum ağırlığını telafiye çalışıyor. Bebeğimiz kilolarını almaya çalışıyor. Pediatrist arkadaşlar çok güzel bakıyorlar. Bir kilonun altında. Bir kiloyu bulduğunda görürsünüz. Günlük gerektiği kadar kilo alıyor. Beslenmesi sadece anne sütüyle gerçekleşiyor” dedi.

    İŞLEM BİTTİ, RAHİM ALINDI

    Rahim naklinin çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ömer Özkan, “Yüz, kol, böbrek ve diğer hayat kurtarıcı nakillerde biz bir nakil yapıyoruz ve hayat boyu ilaç almak zorunda kalıyor insanlar. Tüm bunlar bir risk. Çünkü bu organların da bir ömrü var. Ama rahim naklinde işlem bittikten sonra rahmi de çıkartıyorsunuz. Çocuk doğuyor ve ilacı kesiyorsunuz. Böylece hayat boyu ilaç kullanmasına gerek kalmıyor, bunun böyle bir güzelliği var” diye konuştu.

    ‘BİRAZ DAHA SABIR GEREK’

    Rahim naklinin ilk yapıldığı andan itibaren sadece Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından insanların bilgi sahibi olmak ve bu konuda yardım almak için başvurduklarını ifade eden Prof. Dr. Ömer Özkan, “Sürecin başladığı o dönemde tabi ki bu konuda bir mevzuat yoktu ve özel izinle gerçekleşti, artık kanuni bir altyapı gerektiriyor. Süreç içinde biraz sabırlı olmaları gerektiğini söylüyoruz. Çok şükür süreç çok olumlu gidince inanılmaz bir şekilde başvuru oluyor. Buradan şöyle bir çağrı yapalım, insanların bir süre daha sabırlı olmaları gerekiyor. Derya Sert’in doğumundan sonra rahim nakli olmak isteyen adayların sayısı çığ gibi arttı” dedi.

    ‘YAPILABİLDİĞİNİ GÖSTERDİK’

    Bu naklin dünyada yapılabilirliğini gösterdiklerini ifade eden Prof. Dr. Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Henüz dünyada kabul edilmiş bir altyapısı yok. Bunun için de bir mevzuat gerekiyor. Her hasta için özel izin alınması mümkün değil. Bununla ilgili girişimler var. Bu hiçbir şekilde devlet kontrolü dışında yapılabilecek bir işlem değil. Onun için biraz daha sabırlı olunmasını istiyoruz. Yakın zamanda bunlarla ilgili altyapının oluşacağını düşünüyorum. Kanuni mevzuat yakında oluşturulacaktır. Bence yüzde 90’ından fazlası hazırlanmış belgemiz, dokümanımız elimizde mevcut.”