Kategori: Sağlık

  • Sıcaklar değil, virüsü dikkat engeller

    Sıcaklar değil, virüsü dikkat engeller

    Tedbirlerin gevşetilmesinden sonra vaka sayılarında artış meydana geldi. Uzmanlar, artışın nedeni olarak 1 Haziran’ı işaret ederken ‘sıcaklık virüsü öldürür’ algısının bir yanılgı olduğuna değindi.

    Ülke 1 Haziran ile birlikte koronavirüs tedbirlerini büyük oranda kaldırıp ‘normalleşme’ sürecine girse de vaka sayıları hâlâ bin civarında. Henüz ilk dalga atlatılmamışken başlatılan hızlı açılma süreci nedeniyle yurttaşlar diken üstünde.

    Öte yandan havaların giderek ısınması da ‘sıcak hava virüsü nasıl etkiler, etkisini azaltır mı’ sorularını beraberinde getirdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ve İstanbul Tabip Odası (İTO) Üyesi Dr. Güray Kılıç, 1 Haziran’dan sonra vakaların artış gösterdiğini ve sıcak havanın virüsü azaltmada bir etken olmadığını BirGün’e anlattı.

    1 Haziran’dan sonra ‘normalleşme’ kararıyla birlikte vakaların arttığına dikkat çeken TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Adıyaman, vakaların artmasını yurttaşların üzerine yıkılamayacağına değindi: “Ankara’da geçen cuma günü pandemi boyunca ilk defa yeni teşhis konulan vaka sayısı 190 oldu. Muğla, Artvin, Tekirdağ, Mersin, Antep ve daha birçok ilde vaka sayıları arttı. Bugünler biraz erken ama önümüzdeki hafta daha da kötü olmasından çekiniyoruz. Vatandaşları suçlamak doğru değil. ‘Vatandaş kurala uymuyor o yüzden salgın sönümlenmiyor’ denilemez. Vatandaşlarınızı tanıyacaksınız ona göre açılım yapacaksınız.”

    SICAK HAVA VİRÜSÜ ÖLDÜRMEZ

    Prof. Dr. Adıyaman, sıcaklıkların virüsün üzerindeki etkisini de şu sözlerle değerlendirdi: “Sıcak hava virüsü öldürür diye bir şey yok. Virüsün azalmasındaki sebep insanlarfiziksel mesafeye uyarak açık havaya çıkıyor. Ancak Türkiye üzerinden gördüğümüz gibi yeniden açılımdan sonra ülkede hiç salgın yokmuş gibi eski haline dönüldü. Fiziksel mesafeye dikkat edilmeden oturuluyor. Dolayısıyla sıcak havanın virüsün bulaşmasında birazcık etkisi var ama kurallara uymazsanız tekrar artmaya başlar. Örneğin Brezilya’da şu an salgın korkunç bir şekilde aldı başını gidiyor.”

    TEHLİKE KAPIDA GİBİ GÖRÜNÜYOR

    İTO Üyesi Dr. Güray Kılıç, önlemleri gevşetmekte erken davranıldığını söyledi: “Bize gelen bilgilere göre ve izlenimlerimize göre vaka sayılarında artış var. Hastanelere yatan hasta sayılarında artış gözlemlendi. Sıcakların virüsün hızını azaltmakta önemli bir katkısı olmayacak. Virüsün son görüldüğü yerlere baktığımızda sıcaklar az değil. Avustralya, Brezilya, İran gibi örnekleri verebiliriz. Sıcaklık virüsü yok eder gibi bir umut içinde olmayalım.

    Önlemleri gevşetmekte erken davranıldığını görüyoruz. Maalesef bulaşma hızı arttı, tehlike kapıda gibi görünüyor.

  • Bilim Kurulu Üyesi duyurdu! Pazartesi günü başlıyor…

    Bilim Kurulu Üyesi duyurdu! Pazartesi günü başlıyor…

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, 81 ilde yapılacak koronavirüse karşı toplumdaki bağışıklık oranlarını verecek antikor testlerine ilişkin DHA’ya açıklama yaptı. Prof. Dr. Özkan, Avrupa’da da bir kaç ülkede, “Toplum bu salgın sürecinde bağışıklık kazandı mı” diye antikor geliştirme çalışması yapıldığını belirtti. Prof. Dr. Özkan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bu kapsamda “Türkiye’de 150 bin haneye ulaşacağız” açıklamasını anımsatarak, “Sağlık personelimiz 81 ilde 153 bin kadar haneye giderek, bu haneden bir kişiyi örnek seçecek. Bu haneler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından rastgele seçiliyor. Kişiye bir kaç tane soru sorulup, ardından bizim PSR testi dediğimiz burundan kültür alıp, hasta olup olmadığı testi yapılacak. Biraz da kan örneği alıp antikor bakılacak. Bu antikor da bize hastalık geçirip geçirmediğini, bağışıklık kazanıp kazanmadığını gösterecek” dedi.

    ‘PAZARTESİ GÜNÜ BAŞLANACAK’

    Prof. Dr. Özkan, bu çalışmanın Türkiye için gerekli olduğunu belirterek, “‘Bu koronavirüs süreci bizim toplumumuzda nasıl geçti’, ‘bağışıklık kazanıldı mı’, ‘koronavirüs ne düzeyde bağışıklık bırakıyor’, bizim toplumumuz için de bu rakamı göreceğiz. Biliyorsunuz İsveç yaptı bu çalışmayı. Yüzde 7 gibi oldukça düşük bir rakam buldu. Bu, bize bu hastalıkla mücadelede yeni bilgiler sağlayacak. Gelen sağlık personeline toplumumuz yardımcı olmalı. Çünkü bu bizim sağlığımız için ne önlemler alalım diye yapılan bir çalışma. Sağlık personeli sahada büyük bir emek verecek, yardımcı olmak lazım. Sanırım pazartesi gibi başlanacak. Bakanlık bu konuda büyük emekler sarf ederek hızlıca 10-12 günlük bir süreçte verileri toplayıp, analiz edecek. Testi yapılan kişilere de geri dönülecek, PSR pozitif mi çıktı, antikoru nasıl çıktı diye” ifadesini kullandı.

    ‘İKİNCİ DALGAYI YAŞAYABİLİRİZ’

    Hafta sonu, sokaklarda yaşanan yoğunluğa dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, salgının devam ettiğini vurguladı. Prof. Dr. Özkan, “Biz daha sıfır vaka görmedik. Sıfır vaka görme süremiz de önemli. Biz sıfır vaka görsek bile çevremizdeki ülkelerde de bitmedi. İran’ı biliyorsunuz yeni bir ikinci dalgaya geçti. Türkiye de bunu yaşayabilir. Önümüzdeki günlerde rakamlara bakılarak yeni açılacak yerler olacaktır ya da yeni normalde eklediğimiz yerler olacaktır. Mesafe, maske, ek hijyen, buna dikkat edersek yeni normal dönemde ikinci dalga yaşamayız. Hafta sonu inanılmazdı. Piknikler, sosyal mesafeler aşılmış, sanki eskiye dönülmüş gibiydi. Bunu yaparsak ikinci bir dalga yaşayabiliriz. Bizim için bu çok üzücü olabilir” diye konuştu.

    ‘DİKKAT ETMEMİZ GEREKİYOR’

    Prof. Dr. Özkan, çevrelerinde belirti göstermeyen insanlar olduğunu vurgulayarak, “Çevremizdeki herkes koronavirüsmüş gibi davranmamız lazım ki ikinci dalgayı yaşamayalım. İran’da şimdi 2 binleri geçen vaka sayıları, salgının pik noktalarına gitmeye başladılar. Bu bizi zorlayacaktır, belki geri adım atmamıza neden olacaktır. Kısıtlamaları kaldırdık; ama kısıtlamalara geri dönüşler olacaktır, ülke örnekleri var. Biraz daha sabretmemiz gerekiyor. Biraz daha rakamlar düşsün. Yazı, bu rakamları düşürerek yavaş yavaş atlatalım. Ekim-Kasım’da da virüsün mevsim itibarıyla kış aylarında artmasını beklediğimiz için ikinci dalgayı bekliyorduk biz. Ona gelmeden bu yeni normalde davranışlarımızı düzeltmezsek yeni dalgayla karşılaşma korkusu açıkçası var, dikkat etmek gerekiyor” diye konuştu.

    ‘KORKUM BİNLERE ÇIKABİLİRİZ’

    Prof. Dr. Özkan, koronavirüse karşı uyulması gereken kurallara uyulmadığını kaydederek, “Bu hastalığın kuluçka süresi 14 gün diye geçiyor; ama ortalama 6-7 günde bir kişiden kapıldıysa belirtiler çıkmaya başlıyor. Biz bayağıdır 800-900’lü rakamlarda ilerliyoruz, aslında düşmemiz gerekiyor. Demek ki bu 1 Haziran ve 11 Mayıs’taki yeni normal dönemde kurallara uymuyoruz bence. Biz bu inişi devam ettiremedik. Korkum binlere de çıkabiliriz. 1 Haziran’ın etkisini biz bu hafta göreceğiz. Hafta sonunun etkisini de 14-15’inde görebiliriz. Dalga daha da yukarıya çıkabilir. Bunun için mümkün oldukça mesafeyi korumalıyız. Yeni normalimiz bu, tamamen eski hayatımıza dönmemiz için 3 şart var. Ya aşı bulunacak herkesi aşılayacağız, ya virüs olumlu yönde bir değişim yaşayacak bizi hasta etmeyecek ya da kolay bir tedavisi bulunacak biz bu işten kurtulacağız. Bu üçüne de vakit var. Onun için bu yeni normal yaşantımıza alışacağız” dedi.

  • Bakanlığın vaka hesabı tutmadı, artış sürüyor

    Bakanlığın vaka hesabı tutmadı, artış sürüyor

    Türkiye 1 Haziran’la birlikte koronavirüs tedbirlerini büyük oranda kaldırıp ‘normalleşme’ sürecine girerken vaka sayıları halen bin civarında seyrediyor. Bu durumun, Bilim Kurulu’nun bayram sonrası haftalara dair tahminlerinden yüzde 40’lık bir sapmaya denk geldiği öne sürüldü.

    Hürriyet’te yer alan habere göre, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun bayramdan sonraki haftalarda günlük vakaların 500 civarında olacağına ilişkin hesabı tutmadı. Halen 800-900 bandında olan günlük vakaların, hesaplamalarda yüzde 40’lık bir sapmaya denk geldiği belirtiliyor.

    Hükümette yapılan değerlendirmelerde, normalleşmeyle ilgili atılan adımlarda, geri gidilmesi yerine kurallara uyulmasının sağlanması yönünde görüş oluştuğu ifade ediliyor.

    Verilen bilgilere göre koronavirüsün etkisinin azaldığına dair hiçbir bilimsel makale bulunmuyor. Vatandaşlar üç konudaki yanlış algı nedeniyle kurallara uymuyor. Bilinenin aksine, “Virüsün hastalık yapma yeteneğinin azalmadığı, sıcak havanın virüsün bulaşmasını engellemediği, salgın bitmediği” vurgusu yapılıyor.

    Bu nedenle toplum sosyolojisinin yönetilmesi için, kurallara uyulmasının sağlanması, denetimlerin arttırılması ve bu konudaki kampanyaların bilim insanları ve medya yoluyla yoğunlaştırılması planlanıyor.

    Uzmanlar, önümüzdeki hafta ortasında günlük vaka rakamlarının 1100 civarına çıkabileceğini dile getiriyorlar. Ancak buna rağmen normalleşme adımlarından geri adım atmadan, kurallara uyulmasının sağlanması gerektiği dile getiriliyor.

    Yapılan değerlendirmelerde, toplumun yüzde 50’sinin kurallara uyduğu, vaka sayısındaki artışın kurallara uymayan kesimin tutumundan kaynaklandığı belirtiliyor.

  • Koronavi̇rüs tedavi̇si̇nde yanlış bi̇li̇nen gerçek

    Koronavi̇rüs tedavi̇si̇nde yanlış bi̇li̇nen gerçek

    Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Kardiyolog Doç. Dr. Hasan Arı, bazı tansiyon ilaçlarının Covid-19 tedavisini olumsuz etkilediğine dair çıkan tartışmaların bilimsel bir dayanağının olmadığını belirtti.

    Dünya genelinde salgın haline gelen Covid-19 hastalığında en yüksek risk grubunu kronik kalp hastaları oluştururken, bu hastalıkların tedavisinde kullanılan bir takım ilaçların Covid-19 tedavisini olumsuz etkilediğine dair ortaya atılan iddialar, bazı hastaların ilaçlarını bırakmasına sebep oldu.

    Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Kardiyolog Doç. Dr. Hasan Arı, eldeki veriler doğrultusunda hipertansiyon hastalarının ilaçlarını kullanmaya devam etmeleri gerektiğini vurguladı.

    Bu tarz iddiaların sosyal medyada yayılmasının ardından kendi hastalarını gözlemlediklerini dile getiren Doç. Dr. Arı, “Bunun üzerine bazı hastaların ilaçlarını değiştirdiğini gördük ve bununla ilgili araştırma yaptık. Hastalarımızın yüzde 10’unun ilaç değişikliği yaptıklarını gördük” dedi.

    Üzerinde tartışmalar yaşanan ilaçları sadece hipertansiyon hastalarına değil; kalp yetmezliği, böbrek fonksiyon bozukluğu ve diğer bazı özel durumlarda olan hastaların da kullandığını dile getiren Doç. Dr. Arı, “Kardiyovasküler sistemi ilgilendiren hastalıkların mortalite hızı yüksek olduğu için bu hastaların ilaçlarını değiştirmemelerini önerdik. Çıkan bazı yayınların üzerine zaten dünya kardiyoloji camiası kayıtsız kalmadı ve 48 saat içerisinde yanıt verdi. Bazı yayın organları da bu ilaç grubunun olumsuz değil tam tersine olumlu etkilerinin olabileceği şeklinde yayınlar yaptı. Bu bilgiler doğrultusunda bizim de elimizde çeşitli veriler oluşunca ilaç değişikliği yapmanın gerekli olmadığını gördük” şeklinde konuştu.

  • Vali’den Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı uyarısı

    Vali’den Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı uyarısı

    Sivas Valisi Salih Ayhan sosyal medya üzerinden Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı vatandaşları uyardı. Vali Ayhan, “Çevre illerimizde dahil olmak üzere gelen vakaların tedavisinde devam ediyor. Ancak özellikle kırsalda yaşayan vatandaşlarımız, tedbiri elden bırakmamalıdır” dedi.

    Sivas’ta geçtiğimiz yıllarda haziran ayında görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakaları bu yıl mart ayında görülmeye başladı. Sivas ve çevre illerden KKKA hastalığı şüphesiyle Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvuran 101 vakadan 5’i hayatını kaybetti.

    Sivas Valisi Salih Ayhan, sosyal medya hesabından KKKA hastalığına karşı vatandaşları uyardı. Vali Ayhan paylaşımında, “Pandemi sürecinde yapılan tüm uyarılara kulak veren, tedbiri elden bırakmayan ve Covid-19’la mücadelemizde en büyük destekçimiz olan değerli Sivaslılar, kontrollü normalleşme döneminde hep birlikte sosyal hayatımıza dönebilmek için tedbiri ihmal etmeyelim lütfen. Ayrıca kene yapışması sebebiyle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakaları bu yıl daha erken görülmeye başlandı. C.Ü. Tıp Fakültesi Hastanemiz bu konudaki bilgi ve tecrübesiyle çevre illerimizde dahil olmak üzere gelen vakaların tedavisinde devam ediyor. Ancak özellikle kırsalda yaşayan vatandaşlarımız, tedbiri elden bırakmamalıdır. Vatandaşlarımızın duyarlılığı, sağlık personellerimizin gayretleri ile pandemi de ortaya koyduğumuz başarının kene vakalarında da gösterileceğine inanıyor; sağlıklı günler diliyorum” ifadelerine yer verdi.

  • Eğer isterlerse artık görevden ayrılabilecekler

    Eğer isterlerse artık görevden ayrılabilecekler

    Sağlık Bakanlığı, ‘Covid-19 salgını süresince sağlık kuruluşlarında sağlık personel ayrılışları’ konulu yazının yürürlükten kaldırıldığını, ayrılışları durdurulan sağlık personelinin görevlerinden/işlerinden ayrılmasına bugünden itibaren izin verileceğini duyurdu.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, koronavirüs salgınının görüldüğü andan itibaren, Bakanlık tarafından Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda salgının/bulaşın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, sosyal mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla birçok tedbir kararı alınarak uygulamaya geçirildiği belirtildi. Bu kapsamda, tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında normalleşme süreci ve alınacak tedbirlerin yeniden düzenlendiği kaydedildi.

    İSTEYEN SAĞLIK PERSONELİ AYRILABİLECEK

    Açıklamada, ‘Covid-19 salgını süresince sağlık kuruluşlarında sağlık personel ayrılışları’ konulu yazının yürürlükten kaldırıldığı belirterek, “İlgi yazı ile ayrılışları durdurulan sağlık personelinin görevlerinden/işlerinden ayrılmasına 8 Haziran 2020 tarihinden itibaren izin verilecektir. ‘Sağlık Kurulu Raporlar’ konulu yazımız yürürlükten kaldırılmış olup, silah bulundurma ve taşıma ruhsatını almak ve yenilemek için sağlık kurulu raporu almak isteyenler 8 Haziran 2020 tarihinden itibaren sağlık hizmet sunucularına başvuru yapabileceklerdir” ifadeleri kullanıldı.

    HASTA ZİYARETİNE İZİN

    ‘Hasta ziyaretleri hakkında’ konulu yazıların yürürlükten kaldırıldığı, yeni hükümlerin hasta ziyaretleri ve refakatçi işlemlerinde uygulanmak üzere yürürlüğe konulduğu belirtilerek, “Hasta ziyareti için mesai saatleri dışında belirlenmiş bir zaman içerisinde sadece hastanede yatan kişinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tek kişinin ziyaretine izin verilmelidir. Sağlık kuruluşu içerisinde bulunan herkes bulunduğu süre boyunca maske takmalıdır. Yoğun bakım ve palyatif bakım servislerinde hasta ziyaretleri yasaklanmalıdır. Bakanlığımızın yayınladığı kurallara dikkat etmek şartıyla çocuk ve yeni doğan yoğun bakım servislerinde, Covid-19 tanısı dışındaki hastaların günde bir defa ziyaretine izin verilebilir. Çocuk ve yeni doğan yoğun bakımlarında Covid-19 tanısıyla yatan hastaların gerekli önlemler alınmak ve hekiminin izin vermesi şartıyla ziyaretine izin verilebilir. Hastanın yardıma ihtiyacı olduğu durumlar hariç refakatçi kabul edilmemelidir. Hasta refakat hizmetleri sınırlı sayıda tutularak mümkünse aynı kişi tarafından sağlanmalıdır” denildi.

    ‘İKİ MUAYENE ARASINDA EN AZ 20 DAKİKA’

    Ağız ve diş sağlığı hizmetleri kapsamında; acil haller dışında ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin tamamının Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alınarak verileceği kaydedildi. Ağız diş sağlığı hizmetleri için bir, iki ve üç ünit bulunan odalarda sadece tek ünitin kullanılacağı belirtilerek, “Dört ve daha fazla ünit bulunan odalarda ise aktif olarak kullanılacak ünit sayısı, mevcut ünit sayısının yarısından fazla olmayacak şekilde ilgili sağlık tesisi başhekimliğince düzenlenmeli ve İl Sağlık Müdürlüğüne bildirilmelidir. Ağız diş sağlığı hizmetleri için iki muayene arasında en az 20 dakika olması sağlanmalıdır. Bu dönemde ihtiyaç halinde öncelikle panaromik görüntüleme istenmeli, her bir hasta çekimi sonrasında uygun yöntemlerle dezenfeksiyonu sağlanmalı ve diğer görüntüleme yöntemleri zorunlu hallerde tercih edilmelidir.” ifadesine yer verildi.

  • Hızlı normalleşmenin faturası 1-2 haftaya ortaya çıkar

    Hızlı normalleşmenin faturası 1-2 haftaya ortaya çıkar

    Havaların da ısınmasıyla birlikte İstanbul sahilleri eski kalabalık günlerine döndü, kısıtlamasız ilk pazar günü koronavirüs açısından iyi görüntüler vermedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, görüntülere Twitter’dan tepki gösterdi: Çok fazla normalleşmeyelim.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 5 Haziran’da maske takılmasına ilişkin yeni bir rehber yayımladığını anımsatarak “DSÖ’nün bu rehberi güncelleme amaçları içerisinde virüsün hastalık yapma yeteneğinin azalmadığı ve yeniden açılmalar sonrasında daha birinci dalgalar bitmeden yeni dalgalanmalar yaşanabileceğini belirtmek var. Önümüzdeki günlerde bir ikinci dalga yaşanma ihtimalinin vurgulandığı görülüyor. DSÖ, açık havada yürürken bile eğer birileriyle karşılaşma olasılığımız varsa maske takın diye uyarmaya başladı” dedi.

    Rusya, Brezilya, Meksika’da ciddi olgu artışlarının olduğuna dikkat çeken Pala, “Türkiye’de sanki sorun çözülmüş gibi davranılması birden hasta sayılarında artış, ölüm sayılarındaki azalmaların duraksaması ya da artması biçiminde karşımıza çıkabilir.

    Yurttaşların önlemleri elden bırakmamalarında fayda var. Kimin hastalık geçirip bağışık olduğunu ya da kimin hastalık geçirmekte olduğunu bilmiyoruz, herkes potansiyel bir hastalık bulaştırıcı olabilir. Önlemleri ciddiyetle sürdürmemiz gerekir. Türkiye’de henüz salgın bitmedi” diye konuştu.

    65 YAŞ NASIL ENFEKTE OLDU?

    Hızlı normalleşmenin etkilerini ufak kıpırdanmalarla perşembe gününden itibaren görmeye başlandığını anlatan Pala, “Yavaş yavaş artışlar başladı. Özellikle son 3 gündür Türkiye’nin farklı yerlerinde karantina önlemleri geliyor. Bir yandan vaka sayısı 700’e kadar düşmüşken sonra tekrar 900’e kadar çıkış oldu. Önümüzdeki hafta içinde 1 Haziran’daki açılmaların etkilerini daha yakından göreceğiz” diye konuştu.

    Sağlık Bakanlığı’nın vakaların ve ölümlerin dağılımını açıklamadığını kaydeden Pala, şöyle devam etti: “Sağlık Bakanı toplam ölümlerinin yüzde 93’ünün 65 yaş üstü vatandaşlarımız olduğunu açıkladı. DSÖ Avrupa bölgesinde ise tüm ölümlerin yüzde 94’ünün 60 yaş ve üzeri kişiler olduğu biliniyor.

    Bizde 65 yaş ve üstü nüfus DSÖ Avrupa bölgesindeki diğer ülkelerden daha düşük ama ölüm oranları benzer. İkincisi biz o ülkelerde uygulanmayan 65 yaş üzeri grubu daha çok evlerinde bırakan bir tecrit uygulaması yaptık. Bütün bunlara rağmen ölümlerdeki benzerliği tartışmak gerekir. Bu durumda ülkemizde 65 yaş ve üzeri yurttaşlarımızın uzun süreli tecrit edilmesinin Covid-19 ölümlerini nasıl etkilediğinin bilimsel verilere dayalı olarak açıklanması gerekir.”

    TORUNLARI BULAŞTIRIYOR

    Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise maske takılmaması ve sosyal mesafe kurallarına uyulmamasının sonuçlarının 1-2 hafta içinde görülebileceğini söyledi. “65 yaş üstü aylardır evlerinde, sokağa çıkmıyor ancak virüse yakalanıyor. 65 yaş üzeri insanlar virüsü nereden alıyorlar, bu insanların çoğu yalnız yaşamıyorlar, dışarıdan gelen genç çocuğu ve torunu ile yaşıyorlar, genelde aile içi bulaş oluyor” değerlendirmesini yaptı.

  • Türkiye’de ilk kez beyin omurilik sıvısında virüs tespit edildi

    Türkiye’de ilk kez beyin omurilik sıvısında virüs tespit edildi

    Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde hasta kabul bölümünde çalışan epilepsi hastası Burakhan Sönmez, geçen hafta evinde bulunduğu sırada nöbet geçirerek yere düştü. Sönmez, ailesi tarafından Gazi Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Sönmez’de yüksek ateş tespit edildi. Bunun üzerine Sönmez’e boğazdan alınan sürüntüyle PCR testi uygulandı. Test sonucu negatif çıkmasına rağmen, Sönmez’in nöbet geçirmesi sırasında yere düşmesi nedeniyle beyin tomografisi çekilerek, beyin omurilik sıvısından örnek alındı. Yapılan tetkiklerde beyin omurilik sıvısında koronavirüs tespit edildi. Sönmez, bunun üzerine yoğun bakımda tedavi altına alındı. Tedaviye olumlu cevap veren Sönmez, 3 gün sonra yoğun bakımdan çıkarılarak, servise alındı.

    “DÜNYA LİTERATÜRÜNE BİLDİRECEĞİZ”

    Burakhan Sönmez’in tedavi sürecini yürüten Gazi Üniversitesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melda Türkoğlu, koronavirüsün üst ve alt solunum yolu enfeksiyonuna yol açan bir virüs gibi görünmesine rağmen tüm vücudu etkileyen multisistemik bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Hastanın nörolojik şikâyetleri olduğunu ve nöbet geçirerek hastaneye geldiğini anlatan Doç.Dr. Türkoğlu, “Yaptığımız beyin omurilik sıvısı incelemesinde mikrobiyolojik olarak bunu gösterdik. Türkiye’de böyle başka bir vaka duymadık, bu ilk gibi. Çin’den Türkiye’ye getirilen ‘Favipiravir’ adlı ilacı solunum semptomlarında çok erken dönemde kullanmaya başladık. Akciğerlerin buna çok iyi cevap verdiğini gördük. Burakhan’da da koronavirüsü saptadığımız anda bu ilaca başladık ve başarı elde ettiğimizi düşünüyorum. Bu hasta literatürde de bir iki vakadan biri. O nedenle biz de bunu vaka olarak dünya literatürüne bildireceğiz. Olumlu giden bir süreci oldu. Bunu da dünyayla paylaşmanın bu konudaki bilgiyi artıracağını düşünüyoruz” diye konuştu.

    “TEDAVİYE ERKEN BAŞLAYINCA CEVABI MÜKEMMEL OLDU”

    Koronavirüsün pek çok organı etkileyebildiğini kaydeden Doç. Dr. Türkoğlu, “Özellikle bu hastalarda ‘sitokin fırtınası’ dediğimiz vücudun kendi bağışıklık cevabının çok yoğun olması çok daha yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu ‘sitokin fırtınası’ dediğimiz şey solunum enfeksiyonu gibi görünen enfeksiyonla karaciğeri, kalbi, böbrekleri, kasları bütün vücudu etkileyen bir hastalığa dönüşüyor. Literatürde değişik vakalarda çok farklı sistemlerin tutulduğunu görüyoruz. Bu durumu hastanemize gelen Burakhan Sönmez’de yaşadık. Bu genç hastamızın beyin omurilik sıvısında koronavirüs tespit ettik. Bu hastayı 3 gün yoğun bakımda izledikten sonra servis bölümüne devrediyoruz. Bundan da çok mutluluk duyuyoruz. Hastayı ilk yatırdığımızda ‘nasıl bir süreç içerisinde ilerlerler’ diye biraz korktuk, çekindik. Ama tedaviye de erken başlayınca hastanın cevabı mükemmel oldu” ifadelerini kullandı.

    “KORONAVİRÜS BELİRTİLERİ YOKTU”

    Kardeşinin durumunun şu anda gayet iyi olduğunu dile getiren Çağrı Sönmez, “Kardeşimde koronavirüs belirtileri yoktu. Ancak biraz ateşi vardı. Öksürük veya solunum yoluyla ilgili bir sıkıntısı yoktu. Ateşini düşüremedikleri için doktorlarımız bu virüsten şüphelendi. Kendisi epilepsi hastası olduğu için omurilik sıvısına bakıldı. Biz kullandığı ilaçlardan zannediyorduk; ama sonra tekrar test yaptılar. Ciğerlerinde bir şey çıkmayınca omurilik sıvısına baktılar. Omurilik sıvısında Kovid-19 pozitif çıktı. Şu an durumu gayet iyi” diye konuştu.

  • “Tedbir azaldıkça tehdit artıyor” 23 kişi hayatını kaybetti!

    “Tedbir azaldıkça tehdit artıyor” 23 kişi hayatını kaybetti!

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’deki güncel corona verilerini açıkladı. 

    Virüs nedeniyle bugün 23 kişinin hayatını kaybettiğini duyuran Koca, “Tedbir azaldıkça tehdit artıyor” ifadelerini kullandı.

    VAKA SAYISI 170 BİNİ GEÇTİ

    Paylaşılan güncel tabloya göre bugün 914 yeni vaka tespit edilirken, virüs nedeniyle 23 kişi ise hayatını kaybetti. Böylece Türkiye’deki toplam vaka sayısı 170 bin 132’ye, toplam vefat sayısı ise 4 bin 692’ye yükseldi.

    İYİLEŞEN KİŞİ SAYISINDA BÜYÜK ARTIŞ

    Açıklanan verilerde iyileşen kişi sayısındaki artış da dikkat çekti. Bugün 2 bin 647 kişi daha coronayı yenerek sağlığına kavuştu. Böylece toplam iyileşen kişi sayısı 137 bin 969’a çıktı.

    “TEDBİR AZALDIKÇA TEHDİT ARTIYOR”

    Sağlık Bakanı Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;

    Filyasyon çalışmalarında, “Geçmiş olsun” ziyareti sebebiyle bir ilimizde 190 kişiye virüs bulaştığı tespit edildi. Bir diğer ilimizde, asker uğurlamasında, 58 kişi virüsle enfekte oldu. Yeni iyileşen hasta sayımız, 2.647. Tedbir azaldıkça tehdit artıyor.

    65 yaş üstüne özel uyarı

    Bakan Koca, “65 yaş üstü büyükler, sağ olsunlar, biraz sıkılsalar da tedbirlere uyuyor. Şimdi izne bağlı olarak seyahat hakları var: Memlekete dönüş başladı. Rica ediyorum: Son derece dikkatli olmalı. Otobüse binerken, inerken kalabalığa karışmamalı. Evde geçen onca günün ne kıymeti kalır?” ifadesini kullandı.

  • Aile Sağlığı Merkezleri’nde Covid-19 tedbirleri

    Aile Sağlığı Merkezleri’nde Covid-19 tedbirleri

    Sağlık Bakanlığı’nın normalleşme süreci ile birlikte sağlık tesislerinde aldığı tedbirler kapsamında Bursa’da Aile Sağlığı Merkezleri yeni düzenlemelere göre hizmet vermeye başladı.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bursa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer Kaşıkcı, Türkiye’de 1 Haziran’dan itibaren başlayan normalleşme süreci ile birlikte birinci basamak sağlık kurumlarında da ‘yeni normaller’ çerçevesinde hizmetler verildiğini belirterek sosyal mesafe kuralının normal hayatta olduğu gibi bundan sonra da sağlık kurumlarının bir parçası olacağını söyledi.

    Yapılan düzenlemelerin sağlık kurumlarının içerisinde de bulaş riskinin önlenmesine yönelik olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Kaşıkcı, “Aile Sağlığı Merkezlerimizde salgın ile başlattığımız sıkı önlemleri uygulamaya devam edeceğiz. Kayıtlı tüm hastalarımız ve sağlık personelimizin korunması ve olası bulaşı riskini engellemek adına her zaman sosyal mesafeye özen gösterilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

    Aile Sağlığı Merkezleri’ne girişte triaj sistemi uygulandığının bilgisini veren Uzm. Dr. Kaşıkcı, “Merkezlere gelen hastalar ilk olarak girişte en az birer metre aralıklarla bekletiliyor ve içeriye sırayla alınıyorlar. Aile Sağlığı Merkezleri’ne girişlerde dezenfektanlara kolayca ulaşabilen hastalarımıza, başvuru esnasında ateş ölçümü de yapılarak öksürük, nefes vb. semptomları sorgulanıyor. Ateşi olan ya da enfeksiyon şüphesi taşıyan hastalar, buradan diğerleriyle temas ettirilmeden Covid-19 olası vak’aları için ayrılmış bir muayene odasına alınıyor. Kişi hastaneye sevk edilene kadar burada izole bir şekilde tutuluyor” diye konuştu.

    Bekleme salonlarında da kaidelere dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kaşıkcı, hastaların mutlaka hastaneye gidiyormuş gibi 182 ve MHRS üzerinden aile hekimlerinden randevu almaya özen göstermelerini, maske takmaları ve kalabalık oluşturmamalarını rica etti.