Kategori: Sağlık

  • Down Sendromlu Bi̇reylerden Sevi̇ndi̇ren Haber

    Down Sendromlu Bi̇reylerden Sevi̇ndi̇ren Haber

    Türkiye’de 4 binden fazla vatandaşın yaşamını kaybettiği korona virüs salgınına ilişkin Uluslararası Down Sendromlular Federasyonu’ndan sevindiren bir haber geldi. Federasyon Başkanı Muhammed Abdullah Tuncay az da olsa bulaşı vakasına rastladıklarını ancak bir ölüm yaşanmadığını söyledi.

    Federasyonun faaliyet gösterdiği 30 ülkedeki dernek yöneticileri ile sürekli görüşerek bilgi aldıklarını ifade eden Tuncay, “Özellikle Türkiye’deki 100 bine yakın Down Sendromlu bireylerin aileleri ile hep temas halinde kaldık. Aileler hem Sağlık Bakanlığı’nın, hem Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hem de bizlerin uyarılarını dikkate aldı. Bu süreci çok şükür kayıpsız atlattık. Bu üzücü dönemde camiamızda bir kayıp olmaması bizi sevindirdi” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı’nın son dönemde özellikle 20 yaş altı için verdiği sokağa çıkma izninin Down Sendromlu çocukları oldukça rahatlattığını kaydeden Tuncay, “Pandemi sürecinde bize en çok gelen soru tedavi, ilaç ve raporlarla ilgiliydi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler ile Sağlık Bakanlığı’nın ortak çalışmasıyla bu sorunlar da aşıldı. Ailelerimiz hiç bir sıkıntı yaşamadı” ifadesini kullandı.

    Özellikle sokağa çıkma yasağının olduğu dönemlerde federasyon aracılığı ile İl Pandemi Kurulları tarafından Down Sendromlu bireylere psikolojik destek sağlandığını kaydeden Muhammed Abdullah Tuncay, “ Çok sıkıştığımız, çok sıkıntı yaşadığımız bir süreç olmadı. Down Sendromlu bireylerimizi ailelerini sıkıntıya sokmadan bu süreci atlattık” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin aldığı kararla okulların Eylül ayına kadar kapatıldığını hatırlatan Uluslararası Down Sendromlular Federasyonu Genel Sekreteri Aydan Gömügen Tuncay da bu kararın Down Sendromlu çocukların eğitim gördüğü özel eğitim kurumlarını da kapsadığına dikkat çekti. Eylül ayına kadar sabredilmesi gerektiğini belirten Aydan Gömügen Tuncay, “Aslında çok kısa bir süre kaldı aileler şöyle düşünsünler tatile çıkıyoruz, çocuklarımız yanımızda. Zaten online olarak etkinlikler yapmaya devam ediyoruz. Tabi birebir eğitim kadar olmasa da şu anda yapabileceğimiz bu” dedi.

    Down Sendromlu bireylerin sosyalleşme gereksinimlerini bu aşamada ailelerinin karşılaması gerektiğini de belirten Tuncay “ Aileler daha çok sokağa çıkmamayı tercih ediyor. Çünki çocuklarının oldukça hassas bünyeleri var. Zaten çok riskli bir grup. Bu süreci izolasyonla, az sosyalleşme ile evde zaman geçirerek atlatmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

  • İlk karantina uygulanan Borçka’da yeni vakalar görüldü, filyasyona başlandı

    İlk karantina uygulanan Borçka’da yeni vakalar görüldü, filyasyona başlandı

    Selçuk BAŞAR-Selay SAYKAL/BORÇKA (Artvin), (DHA)- TÜRKİYE’de koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında 15 gün boyunca karantinaya alınan ilk ilçe Artvin Borçka’da, kent dışından cenaze için gelen aile ve yakınlarında koronavirüs tespit edildi. Yapılan filyasyon taramasıyla 60’tan fazla kişi de Covid-19 şüphesiyle karantinaya alındı.
    Artvin Valiliği İl Hıfzıssıhha Kurulu tarafından koronavirüs tedbirleri kapsamında, Borçka ilçesi ve Aralık köyü, 2 Nisan’da, 15 gün süreyle karantinaya alındı. Gece yarısı başlatılan karantina uygulamasıyla ilçenin giriş ve çıkışları, demir bariyer ve iş makineleri ile kapatıldı. Polis, jandarma ve sağlık ekipleri, ilçeye giriş ve çıkışa izin vermiyor. Karantina uygulamasıyla ilçedeki cadde ve sokaklar, bugün sessizliğe büründü. Karantinadan haberdar olmayanların da ilçeden çıkışlarına izin verilmedi. 
    KARANTİNA KALKTI
    Yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında Artvin’in Borçka ilçesi ve ilçeye bağlı Aralık köyünde 15 günlük karantina süresi 17 Nisan’da gece itibariyle sona erdi. Ekipler, demir bariyerlerin bir kısmını kaldırırken, ilçeye giriş çıkışlar ise kontörlü sağlanmaya başladı.
    VAKA GÖRÜLDÜ, FİLYASYONA BAŞLANDI
    Tükiye’de karantinaya alınan ilk ilçe olan Borçka ilçesinde, karantinanın kalkmasıyla mayıs ayında pozitif vakalar yeniden görülmeye başladı. Yaklaşık 1 ay önce Bursa’dan Borçka’ya cenaze getiren 3 kişide koronavirüs tespit edildi. Yakın temasta bulunan 2 kişinin daha test sonuçlarının pozitif çıkması üzerine filyasyon taramasına başlatan sağlık ekiplerince, 60 kişi karantina altına alındı.
    ‘TEDBİR ALIYOR, KİMSEYE YAKLAŞMIYORUZ’
    İlçe sakinlerinden Yusuf Mert, koronavirüs vakalarının görülmesi ile ilgili “Öyle duyduk, cenaze için gelenlerden dolayı olmuş galiba. Biz de uzun zamandır hastaneye gitmedik, tedbir aldık. 3 aydır Borçka’ya inmemiştik. Birkaç kişi ile birlikte çarşıya indik. Şu anda kimse yok. Vaka var ama tedbir alıyoruz, kimseye yaklaşmıyoruz” dedi.
    ‘TEDBİR ÇOK ÖNEMLİ’
    İlçede oturan Oğuz Şentürk de, tedbir almanın son derece önemli olduğunu söyleyerek, “Burada böyle bir şey olduğuna inanmıyorum; dışarıdan gelenler getirdi. İnsanlar evlere kapanıyor ama kendine baktıktan, tedbir aldıktan sonra insanoğluna ne olabilir ki. Tedbir çok önemli” diye konuştu.
    ‘UMARIZ SALGIN BİTER’
    Vakaların, kent dışından ilçeye gelenlerden kaynaklı olduğunu anlatan Yılmaz Eryiğit ise, “Burada bayadır vakamız yoktu, dışarıdan gelenler nedeniyle çıktı.  Vakalar tespit edildi. Hastanelerde yatıyorlardı. Tüm halk olarak huzursuzluk yaşıyoruz. Evde durmak da zor; insanın psikolojisi bozuluyor. ‘Ne olursa olsun’ gibi düşüncelere kapılıyoruz. Umarız salgın biter” ifadelerinde bulundu.

    FOTOĞRAFLI

  • Sındırgıda İşletmeler 1 Hazi̇rana Hazır

    Sındırgıda İşletmeler 1 Hazi̇rana Hazır

    Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde de belediye 1 Haziran itibariyle başlayacak pandemi sürecinde yeni normal hayat tedbirleri hakkında ait işletmelerde çalışan personele eğitim toplantısı gerçekleştirdi. Hijyen kurallarından, sosyal mesafeye kadar yeni normal hayatta işletmelerde uyulması gereken hakkında personele detaylı bir eğitim verildi.

    Sındırgı Belediyesine ait Zeytindalı Meydan Park, Şerif Paşa Çay Ocağı, Kışla Müze Han ve Belediye otelinde de detaylı temizlik ve dezenfekte çalışmaları tamamlandı. Oturma düzenleri sosyal mesafe kurallarına göre ayarlandı. Tesis girişleri ve belirli noktalara el dezenfekte istasyonları oluşturuldu.

    Belediye işletmelerinde pandemi süresi ile ilgili yeni dönemle ilgili personele eğitim verildiğini ve işletmelerin dezenfekte edildiğini belirten Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş “ Ülkemizi ve bütün Dünya’yı saran bir pandemi sürecinde yeni normal dediğimiz bir döneme doğru gidiyoruz. Bu süreçle ilgili 1 Haziran itibariyle kapalı olan işletmelerin çoğu artık açılıyor. İlçemizde de bulunan Zeytindalı, Kışla Müze Han, Şerif Paşa, Belediye oteli gibi belediyemize ait işletmeler var. Buralarda çalışan 20-25 personelimiz mevcut. Bu personelle alakalı yeni süreçte, halkımıza daha iyi hizmet üretebilmek, faydalı olmak ve kurallara uyarak yaşamalarını sağlayabilmek maksadıyla bir toplantı gerçekleştirdik. Bilgilendirme toplantısında vatandaşımızı hem uyarmak, süreci birlikte yaşamak, sağlığımızı koruyabilmek maksadıyla personelimiz bu konuda bilgi sahibi olmuş oldular. Bundan dolayı hem personelimizin, hem vatandaşlarımızın kurallara uymasını sağlıklı kalmasını arzu ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • Kepsutta İşyerleri̇ Açılışa Hazır

    Kepsutta İşyerleri̇ Açılışa Hazır

    Balıkesir’in Kepsut ilçesinde de belediye 1 Haziran itibariyle başlayacak pandemi sürecinde yeni normal hayat tedbirleri kapsamında işyerlerini hijyen kurallarına uygun şekilde ilaçladı.

    Kepsut Belediyesi 1 Haziran’da başlayacak yeni dönem için ilçe merkezinde bulunan lokanta, restoran,kahvehane,çay ocağı ve bunlara ait salon ve bahçeleri korona virüs tedbirleri kapsamında ilaçladı. Belediye personeli ayrıca bu işyerlerinde çalışan persone ve işyeri sahiplerine yeni dönemde alacakları tedbirleri de eğitim semineri vererek, anlattı.

    Kepsut’ta açılacak işletmelere pandemi süresi ile ilgili yeni dönemle ilgili personele eğitim verildiğini ve işletmelerin dezenfekte edildiğini belirten Kepsut Belediye Başkanı İsmail Cankul, “1 Haziran itibariyle başlayacak pandemi sürecinde yeni normal hayat tedbirleri kapsamında işyerlerini hijyen kurallarına uygun şekilde ilaçladık. İşyeri sahipleri ve çalışanlarına sağlık dolu günlerde hayırlı işler dilerim.Lütfen hijyen kurallarına ve sosyal mesafeye dikkat edilsin” şeklinde konuştu.

  • ‘Obezite hastaları, koronavirüs sürecini daha ağır geçiriyor’

    ‘Obezite hastaları, koronavirüs sürecini daha ağır geçiriyor’

    Gizem KARADAĞ- Haluk KARAASLAN/ANKARA, (DHA) – UZMAN diyetisyen Banu Süzen, “Obezite hastaları koronavirüs sürecini daha ağır geçiriyor. Özellikle kronik hastalığı ve obezitesi olan hastalarda bu süreç çok daha ağır geçiyor. Dolayısıyla normal kilomuzda olmamız bizim bağışıklık sistemimizi koruyan bir etmendir” dedi.
    Uzman diyetisyen Banu Süzen, koronavirüs tedbirleri kapsamında evde kalanlarda ciddi kilo artışının yaşandığını söyledi. Süzen, kilo artış oranının 3 aylık süre içinde yaklaşık yüzde 3 ile 5 arasında olduğunu belirtti. Kilo artışının her zaman risk anlamına geldiğini kaydeden Süzen, “Obezite ile kronik hastalıkların birbiri ile paralel gittiğini, vücut ağırlığının artışının kronik hastalıkları da beraberinde getirdiğini biliyoruz. Bu süreç içerisinde kronik hastalığı olan kişilerde de kilo artışı oldu. Bu kilo kontrolünün yapılamamasından dolayı kronik hastalıkların komplikasyonlarının çok daha fazla görülmesine neden olabilecek. Bu süreçte aldığımız enerjiyle harcadığımız enerji arasındaki dengeyi bulmamız gerekiyor. Aldığımız enerji fazla harcadığımız enerji düşük olduğunda biz kilo almaya başlıyoruz” diye konuştu. 
    ‘KRONİK HASTALIKLARINDAN KENDİMİZİ KORUYALIM’
    Kilo artışında özellikle bel çevresinin kalınlaşmasının hipertansiyon, tip 2 diyabet (şeker hastalığı), kardiyovasküler hastalık riski gibi kronik hastalıkların tetikleyicisi olduğunu belirten Süzen, şunları kaydetti:
    “Bu hastalıkları daha ilerleyen zamanlarda metabolik sendrom olarak adlandırdığımız sağlık harcamalarında artışa neden olan ciddi bir sağlık problemidir. Bu obezite ile doğrudan ilişkilidir. Özellikle bel çevresindeki yağlanma buna neden oluyor. Aşırı kilo artışı ile beraber şeker hastalığı gibi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Aşırı kilo kas iskelet sistemini de etkiliyor. Bu durum dizlerde ve belde ağrılara neden olabilir. Bunların tamamı kronik hastalık sınıfına giriyor. Dolayısıyla aldığımız kilolar ileride bunlara neden olabilecek. Koronavirüs süresince kronik hastalığı olan kişilerde de kilo artışı görüyoruz. Dolayısıyla onlarda göreceğimiz komplikasyonların da artışı mutlaka olacaktır. Bu nedenle yeni normalleşme sürecine geçerken fazla kilolardan kurtulmamız gerekiyor. Gelecekte kronik hastalıkların komplikasyonlarından kendimizi koruyabilelim.”
    ‘HASTANEDE YATIŞ SÜRESİNİN DAHA UZUN OLDUĞU GÖRÜLDÜ’
    Yapılan klinik gözlemler sonucu obezitesi olan hastaların ‘Covid-19’u daha zor ve sancılı geçirdiğini kaydeden diyetisyen Süzen, şöyle konuştu:
    “Obezite hastaları koronavirüs sürecini daha ağır geçiriyorlar. Özellikle kronik hastalığı ve obezitesi olan hastalarda bu süreç çok daha ağır geçiyor. Dolayısıyla normal kilomuzda olmamamız bizim bağışıklık sistemimizi koruyan bir etmendir. Normal kilosunda olan bir kişi zaten sağlıklı beslenen bir kişidir. Bağışıklık sistemi de ona göre güçlü kalacaktır. Kronik hastalık zemininde eğer kilo almaya devam edersek, bir de ‘Covid-19’ enfeksiyonuna yakalanırsak, bu hastalığı çok daha ağır geçirmesine neden olacaktır. Virüse yakalanmasa da bu bağışıklık sistemini zayıflatacak bir nokta olacaktır. Çünkü vücut hem kronik hastalıkla mücadele ederken hem de kendini korumaya çalışacaktır. Dolayısıyla pandemi sürecinin başından itibaren özellikle 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan bireylerin çok daha dikkatli olması yönünde Sağlık Bakanlığı’nın uyarılarını dikkate almak gerekiyor. Normal kilosu olan bireylere göre aşırı obez bireylerde ‘Covid-19’ ile ilgili bildirilen vakalarda ölüm oranının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bir tek ölüm oranı değil, hastanede yatış süresinin de çok daha uzun olduğu görüldü.” 
    ‘SABAH KAHVALTISI, AKŞAM YEMEĞİNİN BELİRLEYİCİSİ’
    Diyetisyen Banu Süzen, sabah kahvaltısının bu süreçte çok önemli olduğunu belirterek, kahvaltıda yenilenlerin akşam yemeğindeki besinlerin belirleyicisi olduğunu kaydetti. Sabah besleyici kahvaltı yapımının akşam yemeğinde gıda alımını miktar azalttığını belirten Süzen, “Bu durum dengeyi korumamızı sağlar. Öğün atladığımız zaman diğer öğünlerdeki miktar ister istemez fazlalaşacaktır ve kontrolsüz bir şekilde yemeye başlayacağız. Soframızda bir bardak süt, peynir, zeytin, yumurta, bir dilim tam buğday ekmeği, mevsimine göre yeşillik ya da domates, biber, salatalık mutlaka olması gerekiyor. Öğle yemeğinde de ızgara veya et, salata ile yoğurt tüketilebilir. Akşam yemeğinde ise, sebze ya da etli sebze yemeği, salata ile ekmek ya da bir miktar pilav, makarna ve yoğurt tercih edilebilir. Ara öğünlerde de meyve ya da kuru meyve, atıştırmalık olarak ceviz, badem gibi yağlı tohumlar yenilebilir. Bu hem iştahı baskılayacaktır hem de daha dengeli besin alımını sağlayacaktır” diye konuştu.

    FOTOĞRAFLI

  • Trabzon’da ‘Covid-19’u yenen 104 kişi, immün plazma bağışladı

    Trabzon’da ‘Covid-19’u yenen 104 kişi, immün plazma bağışladı

    Selçuk BAŞAR/TRABZON (DHA)- DOĞU Karadeniz Bölge Kan Merkezi Müdürlüğü’nde koronavirüs (Covid-19) hastaları için toplam 104 immün plazma bağışında bulunuldu.
    Sağlık kuruluşlarında ‘Covid-19’ teşhisi konulan birçok hasta, immün plazma tedavisiyle sağlığına kavuşuyor. ‘Covid-19’u yendikten sonra 14 günlük karantina süresini de tamamlayan vatandaşlar, aynı hastalıkla mücadele edenlerin tedavisi için immün plazma bağışında bulunuyor. Trabzon’da bulunan Doğu Karadeniz Bölge Kan Merkezi Müdürlüğü’nde ‘Covid-19’ hastaları için toplam 104 immün plazma bağışında bulunuldu.
    ‘104’ÜNCÜ KAN BAĞIŞI ALDIK’
    İmmün plazma kan bağışı sorumlu doktoru Berat Sağlam, yapılan bağış ve gösterilen ilgiden çok memnun kaldığını belirterek, “Trabzon’da Doğu Karadeniz Bölgesi olarak çalışıyoruz. İmmün plazma kan bağışı aracımızda nisan ayının ortalarından bu yana kan alımı yapıyoruz. Şu anda immün plazma olarak 104’ncü kan bağışı aldık. Sayı olarak bizi mutlu etti. Bağışçılarımız bu konuda çok istekli. Hastalarda olumlu geri dönüşlerin olması bizi gururlandırıyor. Çevre illerden de bağış yapmak için gelenler oluyor. Bu illerden ihtiyaç duyulması halinde immün plazma bağışlarımızı onlara yolluyoruz” dedi.
    ‘GURURLA BU BAĞIŞI YAPIYORUM’
    Koronavirüs tedavisinin ardından sağlığına kavuşup, gönüllü immün plazma bağışında bulunan sağlık çalışanı Serdar Başar, Covid hastalığına ailece yakalandığını ve çok zor günler geçirdiğini belirtti. Başar, “Bu zor süreci ailece geçirdik. Şimdi sağlığımıza kavuştuk. İnsanlara bir faydam olsun ve onların da bu hastalığı yenmeleri hususunda immün plazma bağışı yapma gereğini duydum. Gururla bu bağışı yapıyorum. Bu hastalığı yaşayıp da bağış yapmayacak kimsenin olduğuna inanmıyorum” ifadelerini kullandı. 
    ‘BAĞIŞ YAPMANIN ZORLUĞU YOK’
    3’ncü immün plazma bağışında bulunan Şemsettin Şanlı da bağışta bulunmanın herhangi bir zorluğu olmadığını söyleyerek, “Bağış yapmaktan dolayı kendimden gurur duyuyorum. Covid 19 vakasını geçirmiş biri olarak hastalarımıza yardımcı olabilmek için bu bağışı yapıyorum. Bu 3’ncü ve son bağışım. Bağış yapmanın herhangi bir zorluğu yok. Kan vermekte zorlanan birisiyim ama hiçbir sorun olmuyor. O yüzden kimsenin çekinmesine gerek yok” diye konuştu.
    FOTOĞRAFLI

  • Kan Stoku Azalınca Harekete Geçti̇ler

    Kan Stoku Azalınca Harekete Geçti̇ler

    Manisa Kent Konseyi ile 150 binden fazla nüfusa hitap eden Manisa Hemşehri Kültürleri ve Dayanışma Derneği üyeleri pandemi sürecinde azalan kan bağışına destek vermek amacıyla Kızılaya kan bağışında bulundu.

    Dilaver Vardarer Kan Alma Birimi önünde düzenlenen kan bağış kampanyasına Türk Kızılay Manisa Şube Başkanı Selman Keresteci, Manisa Kent Konseyi Başkanı Ahmet Karadağ, Manisa Hemşehri Kültürleri ve Dayanışma Derneği Başkanı Ragıp Güneş, Manisa Kan Bağış Merkezi Müdürü İsmet Nardal katıldı.

    Manisa Kent Konseyi Başkanı Ahmet Karadağ, “Pandemi sürecinde farkındalık çalışması yapmak istedik. Kızılay ülkemizin en önemli kurumlarından birisi. Ülkemizin her türlü yardımında destek veriyor. Manisa’daki ve ülkemizdeki vatandaşları kan bağışı yapmaya avdet ediyoruz. Manisa Kent Konseyi ve Hemşehri Kültürleri ve Dayanışma Derneği olarak bu tür etkinliklerimiz devam edecek.” dedi.

  • Kene Kaynaklı Hastalık Çalışmaları Uygulama Ve Araştırma Merkezi̇ Kuruldu

    Kene Kaynaklı Hastalık Çalışmaları Uygulama Ve Araştırma Merkezi̇ Kuruldu

    Hitit Üniversitesi bünyesinde kene kaynaklı hastalıklarla ilgili uygulama ve araştırma faaliyetleri yürütmek üzere araştırma merkezi kuruldu. Kene Kaynaklı Hastalık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü’ne ise Prof. Dr. Ayşegül Taylan Özkan atandı.

    Hitit Üniversitesi’nden yapılan açıklama da, Türkiye’de her yıl binlerce insanın kene tutması ve buna bağlı hastalıklardan etkilendiği belirtildi.

    Ülkemizdeki kene faunasının 47 türden oluştuğunu bunların 31’nin insanlar üzerinde konaklayabildiğine dikkat çekilen açıklama da, bu nedenle kene kaynaklı hastalıkların, hayvan ve insan sağlığı açısından öneminin giderek arttığına vurgu yapıldı.

    Uygulama ve araştırma merkezinde keneler başta olmak üzere eklem bacaklı vektörler ve naklettikleri hastalıkların neden olduğu sorunların insan ve hayvan sağlığı bakımından önemini, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yönlerini tüm ayrıntılarıyla ortaya koymak ve bu sorunların çözümünde en uygun yöntemleri belirlemek amacıyla araştırmalar yapılmasının planladığının ifade edildiği açıklama da, şu ifadelere yer verildi;

    “Üniversite bünyesinde, kene enfekstasyonları ve kene kaynaklı hastalıklar konusunda gerçekleştirilen her türlü aktiviteye destek verecek olan araştırma merkezinin, üniversite içinde gerekli koordinasyonu sağlamak, yeni teknolojileri izlemek, bunları Türkiye’ye nakletmek ve uygulamaya sokmak için çalışmak, ayrıca çalışma alanında ihtiyaç duyulan laboratuvarları kurmak, ileri teknolojiye sahip cihazlarla donatmak ve bunların işlevselliğini sağlamak gibi faaliyetlerde de bulunacak.

    ’Tek tıp-tek sağlık modeli esas alınacak’

    Tek Tıp-Tek Sağlık olgusunun en önemli uğraş alanını hayvanlardan insanlara bulaşan ve halk sağlığını yakından ilgilendiren hastalıklarla savaş oluşturduğu düşüncesiyle, Merkez’in faaliyetleri, tıp, biyoloji, veterinerlik gibi hayvan ve insan sağlığıyla ilgili bütün bölüm ve programlardaki akademisyen, araştırmacı ve öğrencileri kapsayacak. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi başta olmak üzere kene ve kene kaynaklı hastalıkların endemik olduğu bir bölgede yer alan Çorum için de önemli katkılar sunması beklenen uygulama ve araştırma merkezi, gerek tanı gerekse tedavi alanında oldukça yetkin bir kadroyla, halk sağlığı, veterinerlik, biyoloji, sağlık gibi konularda çalışan lisans, yüksek lisans, doktora mezunlarımıza çeşitli açılardan mesleğe hazırlanmaları için katkı sunma amacını taşıyor”

  • “Türkiye’de 5 eczacı Covid-19’dan öldü”

    “Türkiye’de 5 eczacı Covid-19’dan öldü”

    Koronavirüs etkisiyle ayakta hasta sayısının azalmasına bağlı ilaç sektöründeki daralma hakkında konuşan İstanbul Eczacı Odası Başkanı Cenap Sarıalioğlu, “İstanbul’da 30 eczacı ve 40 çalışanın Covid-19 testi pozitif çıktı. Türkiye’de 5 eczacı Covid-19’dan öldü” dedi.

    Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Koronavirüs salgını her sektörde olduğu gibi ilaç sektörünü de etkiledi. Birçok hastane pandemi hastanesi olarak ilan edilince ayakta hasta sayısında ciddi azalma yaşandı. Ayakta hasta sayısının azalması ile ilaç sektöründe de daralama yaşandı. Azalan ilaç piyasasına yönelik konuşan İstanbul Eczacı Odası Başkanı Cenap Sarıalioğlu, ilaç sektöründe yüzde 30 daralma olduğunu söyledi.

    “Eczane cirolarında yaklaşık yüzde 30 küçülme söz konusu”

    Sarıalioğlu, “Mart ayı başından itibaren koronavirüs ile mücadele ediyoruz. Özellikle hastanelerin büyük bir kısmının pandemi hastanesine dönüştürülmesinden dolayı poliklinik hizmetleri yapılamaz hale geldi. Aile Sağlık Merkezleri’nde de poliklinik hizmetleri azaldı. Buna bağlı olarak eczanelerimizde ekonomik kayıplar söz konusu oldu. Bugün bizdeki verilere göre Mart ayından Nisan’a geçişte yüzde 15’lik bir düşüş, Nisan’dan Mayıs’a geçişte ikinci bir yüzde 15’lik küçülme söz konusu oldu. Yani eczane cirolarımızda yaklaşık yüzde 30 gibi bir küçülme söz konusu oldu” açıklamasını yaptı.

    “Eczacıların neredeyse kar etmeden satış yaptığı ilaçlar oluyor”

    Eczanelerin giderlerinin aynı seviyede devam ettiğini açıklayan Sarıalioğlu, “Standart ödemelerimizle ilgili bildiğim kadarıyla öteleme yapıldı. Ama iptal edilen ya da ödenmemesi gereken hiçbir ödememiz olmadı. Ödemelerimizin hepsi aynı şekilde devam ediyor. Sağlık Bakanlığı’ndan ilaç fiyat kararnamesinde güncelleme talebimiz var. Bunu bizim kararnamede 4’ncü 5’nci kademe dediğimiz ilaçlar eczacıların neredeyse kar etmeden satış yaptığı ilaçlar oluyor. Bunlarla ilgili karlılıklarının düzeltilmesi eczacılar için şuan en ivedi sorundur. Hiç para kazanmadan bu ilaçları alıp satıyoruz” dedi.

    “Türkiye’de 5 meslektaşımız bu süreçte hayatını kaybetti”

    İstanbul’da son 10 yılda bine yakın eczanenin açıldığı 200’e yakın eczanenin kapandığı bilgisini veren Sarıalioğlu, “Bize müracaat eden 30 civarı meslektaşımız ve 40’a yakın çalışanımızda Covid-19 tanısı pozitif çıktı. Maalesef Türkiye’de 5 meslektaşımız bu süreçte hayatını kaybetti. Bir de eczane çalışanımız kaybettik. İlk olarak Beyoğlu’nda bir eczanede hem eczacımızda hem de çalışanında pozitif çıktı. İkisi de vefat ettiler. Şuan o eczane kapalı durumda. Varisleri henüz bir karar vermedi. Bir eczacıya korona virüs pozitif teşhisi konulduğunda 15 gün eczanesini kapatması gerekiyor. Bu anlamda İstanbul’da 10’a yakın eczanemizde 15 gün faaliyetlerine ara verme işlemi uygulandı. Şimdi hepsi açık durumda. Son 10 yılda İstanbul’da yaklaşık bin civarı eczane açıldı. Kapanan eczane sayımızda 200 civarındadır” ifadelerini kullandı.

    “Eczanelerdeki yoğunlukta yarı yarıya azalma var”

    İlk zamanlar insanların daha yoğun geldiğini şuan bilinçlendikçe yoğunluğun azaldığını söyleyen Eczacı Esra Erzan, “Virüs ilk nüksettiği zamanlarda çok fazla bir yoğunluk vardı. Hastalarımız bilgi sahibi olmadığı için kalabalık bir şekilde geliyorlardı. Şuan neredeyse yarı yarıya eczanelerimizde azalma var. Hem daha bilinçliler hem daha ihtiyaçları doğrultusunda bir şeyleri almaya geliyorlar. İlk baştaki gibi bilinçsiz değiller. Eczanelere zaten şeritler çekti daha az sayıda sosyal mesafeyi koruyarak giriyorlar” dedi.

    “Hastanın ilk ulaştığı nokta biziz”

    Eczacılarda bulaş riskinin yüksek olduğunu söyleyen İstanbul Eczacı Odası Genel Sekreteri Eczacı Pınar Özcan, “Eczacılar olarak bizim hem maddi anlamda hem de manevi anlamda çok büyük sıkıntılarımız oldu. Hastanın ilk ulaştığı nokta biziz. Vatandaşlarımız rahatsızlık hissettiği andan bize başvuru yaparak bizlerin yönlendirmesini bekliyor. Bu anlamda bulaş riskimiz çok fazla oldu. Ayakta tedavi edilen hastaların dönüşte de tedavilerini devam ettiği noktalarız. Artık kendimizi korumaktan ziyade ailelerimiz ve yakınlarımızı korumak bizim için ciddi bir stres kaynağı oldu. Eczanelerin maddi geliri açısından yaklaşık yüzde 30 civarında bir düşüş söz konusu oldu” ifadelerini kullandı.

  • “Ağız hijyeni salgında daha önemli” 

    “Ağız hijyeni salgında daha önemli” 

    İSTANBUL, (DHA) KORONAVİRÜS damlacık yolu ile bulaşırken Türkiye genelinde yasaklar hafifletilmeye başladı. Bu süreçte ağız ve diş sağlığının daha önem kazandığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Selin Gaş geleneksel aile yemeklerinde virüsün daha kolay taşınabileceğini söyledi. Dr. Gas, “Bu nedenle, herkesin diş fırçalama, diş ipi kullanma ve dil temizliğine ek olarak ağız gargarası kullanmaya özen göstermesi gerek” dedi.

    Beykent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Selin Gaş, koronavirüsün en yaygın olarak, damlacıklar aracılığıyla solunum yolu üzerinden bulaştığını hatırlatarak, vatandaşlara ağız ve diş bakımı konusunda her zamankinden daha fazla dikkat etmeleri uyarısında bulundu.

    “CANSIZ ORTAMDA BİRKAÇ SAAT DAYANABİLİYOR”

    Koronavirüsün esas itibarıyla dış ortama çok dayanıklı olmadığının altını çizen Dr. Selin Gaş, ”Ortamın nem ve sıcaklığına, kontamine ettiği yüzeyin dokusu gibi faktörlere göre değişen bir dayanma süresi söz konusudur. Genel olarak cansız yüzeylerde birkaç saat içerisinde aktivitesini kaybettiği kabul edilmektedir. Virüse karşı henüz geliştirilmiş bir aşı mevcut değil, bu yüzden hastalıktan korunmanın en önemli yolu virüse maruz kalmamaktır” dedi.

    Hastalığa karşı alınabilecek en etkili ve en kolay yöntemlerin el yıkama ve sosyal mesafe olduğunu belirten Dr. Gaş, ”Bu önlemlerin yanı sıra ağız ve diş sağlığının önemini de bir kez daha hatırlatmakta fayda görmekteyiz” diye konuştu.

    “YEMEK PAYLAŞIMLARINA DİKKAT”

    Dr. Selin Gaş, geleneksel aile yapısına sahip Türkiye’de aile yemeklerinin virüsün yayılmasına zemin hazırladığını belirterek ”Bu bilgilere dayanarak, herkesin diş fırçalama, diş ipi kullanma ve dil temizliğine ek olarak ağız gargarası kullanmaya özen göstermesi gerektiğini söyleyebiliriz. Bu şekilde virüsün giriş yolundaki bakterilerin eliminasyonu sağlanarak, Covid-19’un oral dokulardan vücuda girişini sağlayan reseptörler etkisiz hale getirilmiş olacaktır” ifadelerini kullandı.

    “ÇOCUKLARIN UYGULAMASINA DA YARDIMCI OLMALI”

    Bu süreçte ebeveynlerin, çocukları için de almaları gereken önlemler olduğunu söyleyen Gaş, ”Ebeveynler, çocuklarının daha iyi bir ağız sağlığına ve iyi diyet alışkanlıklarına sahip olmaları için çaba sarf etmeli. Kendileri için uygulamaları gereken oral hijyen motivasyonunu çocuklarının uygulaması için onlara yardımcı olmalı. Ayrıca yetişkinlerde veya çocuklarda ağız ve diş sağlığı açısından acil durumlar meydana geldiğinde, doğru kişisel koruma ile diş kliniklerini zamanında ziyaret etmelidirler” önerisinde bulundu.