Kategori: Sağlık

  • Bilim Kurulu Üyesi: Berberde muhabbeti uzatmayın

    Bilim Kurulu Üyesi: Berberde muhabbeti uzatmayın

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, “Berber salonunda ben kendim de muhabbet etmeyi, süreyi uzatmayı çok severim; fakat artık uzatılmaması gerekiyor. Orada oturup çay içmeyin” dedi.

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyonları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, hafta başında kuaför ve berberlerin açıldığını hatırlatarak, uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Tezer “Berberlere önerimiz ilk olarak ‘randevusuz çalışmayın’ oldu. Ayrıca ‘müşterinizi bilin’, ‘personeliniz en az sayıda olsun’, ‘misafir kabul etmeyin’ uyarılarında bulunduk. Berber salonunda ben kendim de muhabbet etmeyi, süreyi uzatmayı çok severim; fakat artık uzatılmaması gerekiyor. Orada oturup çay içmeyin. Ayrıca gazete okumak, yiyecek tüketmek yine o salonlarda artık olmayacak. Salonlara girerken mutlaka tıbbi maske olacak. Elimizi salona girmeden önce hasta odasına giriyormuş gibi düşünüp hem kendimizi hem karşımızdakini korumak için girişte berberin hazırlamış olduğu dezenfektan ile temizleyeceğiz ve öyle gireceğiz. Berberle temas etmeyeceğiz, yine mesafemiz olacak. Koltuk sayısı az olacak. Aralarında mesafeler olacak. Orada 3’üncü bir kişi oturarak beklemeyecek. Ne kadar koltuk varsa o kadar kişi olacak” diye konuştu.

    ‘3 KURALIN ŞİDDETLE DEVAM ETMESİ GEREKİYOR’

    Türkiye’de şuan rakamların çok iyi gittiğini söyleyen Prof. Dr. Tezer, “Ölüm sayılarımız da azaldı. Ölüm sayılarınız azalabilir; fakat yoğun bakımda yatan hasta sayınız artıyorsa tekrar artacak diye endişe edersiniz. Ancak bizim yoğun bakımda yatan hata sayımız da, solunum cihazına bağlı olan hasta sayılarımız da azaldı ve iyileşen hasta sayımız da çok arttı. Bunlar güzel şeyler; fakat bu olayın bittiği anlamına gelmediğini de hep söylüyoruz. Artık birinci aşama bitti ve sürdürülmesi gereken 2’nci aşama başladı. Yani kurallara uymamız gerekiyor. Kurallara uymazsak rakamlarımız azalmaz. Bazen dalgalanmalar da gösterebilir, artabilir. Bunun için hala; maske, mesafe ve el hijyeni olmak üzere 3 kuralın şiddetle devam etmesi gerekiyor” dedi.

    ‘HER ŞEY KURALLARLA İLİŞKİLİ’

    Koronavirüste ikinci dalganın gelme ihtimalini değerlendiren Prof. Dr. Tezer, “Şuan bunun aşısı yok. Biz şuan aşı yapmıyoruz. İlaç da yok elimizde. Toplumun yüzde yüzü hastalığı geçirmedi. Geçirmeyen kimseler var. Siz önlemleri almazsanız, önlemleri hafifletirseniz mikroorganizma döngüsünü sağlamak için tekrar harekete geçecek ve ikinci dalgaya sebep olacak. Aslında yine her şey kurallarla ilişkili. Önümüzde örnekler de var. Ve başka ülkelerde süreci sürekli izleyip takip ediyoruz. Kurallara uyduğumuz sürece rakamlar daha da azalacaktır. Pandemi tüm dünyayı etkileyen ve o mikroorganizmaya karşı tüm dünyanın mücadele ettiği bir hadisedir. Bu şuan tüm dünyada biliniyor ve bu sürecin hemen bitmeyeceğini gösteriyor. Belki 2021 yılında da olacak. Bizim istediğimiz şey kurallara uyarak bu süreci rahatlatabilmek. Bu dediklerim ‘her şey kötü’ manasında algılanmasın fakat bu bir süreç. Yazın da yönetilmesi gereken bir süreç. Onun için de zaten bütün önlemler alınıyor” şeklinde konuştu.

    ‘KORKULACAK BİR ŞEY YOK’

    Tezer, araçlarda klimaların hastalıkta riski oluşturup oluşturmadığına ilişkin de “Eğer sizde mikroorganizma varsa arabanın içerisinde de biri bulunuyorsa klimaları açıp, hava akımının oluşması durumunda bir risk oluşturabilir. Ancak şuan araçlarda maskesiz oturulmuyor ve ikinci bir kişi de oturacaksa o da aracın arkasında oluyor. Yani eğer aracı sizden başka kullanan kimse varsa el hijyenini de sağladığınız sürece korkulacak çok fazla bir şey de olmuyor” dedi.

  • ‘Klimalar koronavirüsün yayılmasını hızlandırabilir’

    ‘Klimalar koronavirüsün yayılmasını hızlandırabilir’

    Koronavirüssalgınının azalsa da devam ettiğini belirten uzmanlar, yaz aylarında sıcaklara karşı serinlemek amacıyla kullanılan klima ve vantilatörlerin virüsün yayılmasını hızlandırabileceği konusunda uyarıda bulundu.

    Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, koronavirüs vaka sayısında düşüş yaşanmasına rağmen, salgının devam ettiğini vurguladı. Aydın, yaz aylarının gelmesiyle birlikte serinlemek için kullanılan klima ve vantilatörlerin koronavirüsün yayılımını hızlandıracağı için kullanılmaması gerektiğini söyledi. Klimaların ortamdaki mevcut havayı mekan içinde dağıttığı için hijyenik olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, özellikle toplu taşıma araçlar ve kapalı mekanlarda bulunacak kişilerin tedbiri elden bırakmaması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Faruk Aydın, koronavirüs vakalarının azalmasıyla birlikte normalleşme sürecine girdiğini belirterek, “Yaşam şeklimizi buna uygun şekilde düzenlememiz gerekiyor. Salgının yeniden alevlenmemesi için kapalı mekan, araç ve evlerde kullanılan havalandırma ile soğutma sistemlerinin de buna uygun hale getirilmesi gerekir. Ev, iş yeri, alışveriş merkezi, otomobil gibi pek çok yerde klima bulunuyor. Bunlar aynı havayı soğutarak yeniden mekan içine dağıtıyor. Bu sosyal mesafeyi de bozucu, havayı da türbülans yapar şekilde oda ve mekan içinde dolaştıracağından, bulaşın artma ihtimaline sebep olacağı unutulmamalıdır. Bu yüzden klima kullanımına aslında müsaade etmemekte yarar var” dedi.

    ‘VANTİLATÖR SOSYAL MESAFEYİ KISALTIYOR’

    Hastanelerde kullanılan hijyenik klima sistemlerinin havayı 3 ayrı filtreden geçirerek mekana verdiği ve kirli havayı da zemin seviyesinden emerek atmosfere saldığı için güvenli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aydın, “Ev, otomobil ve mekan soğutmaya yönelik klimalar dışardan hava almaz, mevcut havayı emer, soğutma ünitesinden geçirip soğutur ve tekrar aynı odaya verir. Hava alınıp atılmadığı için havada dolaşan mikroorganizmalar mekanda bulunan insanlar arasında sosyal mesafeyi daraltan bir etki ediyor. O nedenle kullanılmaması gerekiyor. Vantilatör ve benzeri cihazların da aynı şekilde sosyal mesafeyi kısaltacağı için, mikroorganizmaları birbirine bulaştırabileceği için onların da böyle mekanlarda kullanılmaması gerekiyor” diye konuştu.

    ‘TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI RİSK TAŞIYOR’

    Otobüs, dolmuş, taksi gibi toplu taşıma araçlarındaki klima sistemlerinin de koronavirüsü dağıtabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, “Birbirini tanımayan, farklı yerlerden farklı amaçlarla bir yerden bir yere gitmek isteyen insanların kullandığı bir araç tipi toplu taşıma araçları. Dolmuşlar da bunlardan biridir ve risk devam etmektedir. Dolmuşa az sayıda insan binmesiyle çok sayıda insan binmesi arasındaki farkı ortadan kaldırmış oluyoruz. Çünkü hava hareketini artırıyoruz. Bunun gibi hava hareketlerini düzenleyen cihazların kullanmasına bir süre daha ihtiyaç duyulmayacak şekilde bir yaşam biçimi, yeni bir normal oluşturmamız gerekiyor” dedi.

    ‘KLİMA YAZIN MECBUREN ÇALIŞACAK’

    Vatandaşların çoğu da klimayı yaz aylarında mecburen kullandıklarını söyledi. Koronavirüsün bulaşma riskine karşı klima kullanılan mekanlarda kişilerin kendini güvende hissedemeyeceğini söyleyen Mustafa Aydın, “Hava akımı var ve kirli, mikroplu havayı verebilir. Oradan da mikrop alırız ama klima yazın sıcak havalarda mecburen çalışacak. Ona vatandaşın yapacak bir şeyi yok” dedi.
    Şuayip Akyol da, “Doktorlar klimadan bulaşıyor diyorsa kendimi güvende hissetmem. Girmem öyle yerlere. Doktorlar ne diyorsa doğru diyor. Bunun araştırmalarını onlar yapıyor. Bize de onların söylediğine uymamız lazım” diye konuştu.

  • Bakan Koca’dan ‘Hemşireler Günü’ mesajı

    Bakan Koca’dan ‘Hemşireler Günü’ mesajı

    ANKARA, (DHA)- SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, ’12 Mayıs Hemşireler Günü’nü tebrik etti. 
    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından paylaştığı videoda, “Günün kahramanı hemşireler, değerli ekip arkadaşlarım, dünya, bugün, 12 Mayıs’ın, daha önce hiç olmadığı kadar farkında. 12 Mayıs Hemşireler Günü, adeta bir ‘kahramanlar günü’ olarak kutlanıyor. Salgınla mücadelenin devam ettiği günlerde, sizler, gösterdiğiniz fedakârlıklarla, toplum vicdanında birer kahramansınız” ifadelerini kullandı. 
    ‘SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN MÜCADELESİ KAYITLARA GEÇMELİDİR’
    Hekimlik sanatının, her zaman hemşirelerle birlikte icra edildiğini belirten Bakan Koca, şu ifadelere yer verdi: 
    “Tarih her şeyi yazar. Ama yazmayı unuttuğu şeyler de oldu. Hekimlik sanatı, her zaman hemşirelerle birlikte icra edildi. Doktorlar, modern tıbbı kurarken, bunda hemşirelerin de katkısı vardı. İnsanlık tarihi, bugün anılandan çok daha fazla hemşirenin adını kültürün bir parçası yapmalıydı. Şahsen, bu pandemi döneminin tarihçesine geçecek çok hemşiremiz olduğuna inanıyorum. Sağlık çalışanlarımızın ağır risk altında verdiği mücadele kayıtlara geçmelidir. Hemşirelik, güçlü kişilik gerektiren bir meslektir. Yüksek bir gözlem kabiliyeti demektir. Her hemşire, bir iletişim ustasıdır. Duyarlılığı ile adeta bir hasta yakını, bilgisiyle bir uzmandır. Hemşire, her hastada insana ve hastalığa dair yeni şeyler öğrenir. Hemşirelik, tüm tıpta olduğu gibi bilgiyi ve sanatı birlikte içerir.”
    Salgın döneminde, hemşirelerin görevlerinde çok iyi olduğunun bir kez daha görüldüğünü kaydeden Koca, tarihçi Stephen Ambrose’nin, “Hemşireleri çok fazla övmek mümkün değildir” sözüne değinerek, “Türkçesi tam şöyle: ‘Hemşireleri ne kadar çok överseniz, gerçeği o kadar çok söylemiş olursunuz.’ Bu sözü kıskanıyoruz. Bu söz, ilk kez bugünlerde, Türkiye’de söylenmeliydi. 12 Mayıs hemşireler gününüz kutlu olsun” dedi.

    FOTOĞRAFLI

  • Sivas’ta ölümcül tehlike yeniden hortladı

    Sivas’ta ölümcül tehlike yeniden hortladı

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve İl Pandemi Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan Çetin, yaz aylarında sıkça görülen ve zaman zaman ölümle sonuçlanabilen bir hastalık olduğu için korkulu rüya haline gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı vakalarının Sivas’ta geçen yıla göre büyük artış gösterdiğini söyledi.

    Vatandaşların korona virüs salgını kadar KKKA hastalığına karşı da dikkatli olması gerektiğini söyleyen Çetin, istatistiki veriler üzerinden vatandaşları uyardı. 2019 yılında Sivas’ta ilk KKKA hastalığı vakasının 17 Nisan’da görüldüğünü ifade eden Çetin, bu yıl ise ilk vakanın 19 Mart’ta ortaya çıktığını belirtti. Vaka sayılarında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yaklaşık 4 kat artış olduğunun altını çizen Çetin, en az korona virüs kadar KKKA hastalığına da dikkat edilmesini istedi.

    15 hasta tedavi altında

    “Virüslerle yaşamak zorundayız” diyen Prof. Dr Çetin, “Virüsler hayatın bir parçası. Biliyorsunuz yaklaşık 25 yıldır KKKA bu bölgemizde endemik bir olay. Bu sene maalesef vaka sayılarımız erken çıkmaya başladı. Gördüğümüz vakalar normalde nisan sonu ya da mayıs başıdır. Bu sene ilk vakamızı 19 Mart’ta gördük. Geçen sene 17 Nisan’da idi ilk vakamız, bu sene 19 Mart’ta görüldü. 1 ay erken gördük. Geçen sene bu zaman dilimine kadar toplam 6 vakamız vardı, bu yıl şu ana kadar bizim tam 28 vakamız var, 7 tane de şüpheli vakamız var. Toplam 35 diyebiliriz. KKKA vakalarının gelişi çok erken başladı. Şu anda 15 hastamız yatıyor. Bir kısmı tedavi oldu” dedi.

    “Mutlaka tedbirlerimizi almamız gerekiyor”

    Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çetin, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Vatandaşlarımızı, özellikle kırsal alanda çalışan, hayvancılıkla uğraşan insanlarımızı kenelere karşı mücadele etmeye çağırıyorum. Bildiğim kadarıyla İl Özel İdaremiz ve Valiliğimiz de birtakım çalışma yapacak. Bir şekilde hayvanlar üzerindeki kene miktarını azaltmamız gerekiyor, ikincisi de kene olma ihtimali olan yerlerde mutlaka tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Mümkünse bu tür alanlarda çok fazla olmamak lazım. İlla olacaksak da açık alanda kenelerin en fazla girdiği yer biliyorsunuz pantolon paçalarıdır. Keneler pantolon paçalarından vücudun üst kısımlarına girerler. Mutlaka çoraplarımızı üstüne çekmek suretiyle bunların vücuda girmesini engellemeliyiz ve arkasından da evimize geldiğimiz zaman mutlaka vücudumuza herhangi bir kene yapışmış mı, yapışmamış mı diye kontrol etmeliyiz. Kontrol ettiğimizde eğer kene varsa da kendimiz çıkarmamalıyız, mutlaka bir sağlık kuruluşuna gitmeliyiz.”

    72 yaşında bir hasta hayatını kaybetti

    Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kene tedavisi konusunda ülkemizdeki sayılı merkezler arasında yer aldığını belirten Çetin, “Çok yetkin çalışmalar yapılıyor ve tedavi oranımız çok yüksek. Eskiden hastalarımızın yüzde 25-30’unu kaybederdik. Bu sayı etkin tedaviler sayesinde çok düşmeye başladı. Bu yıl içerisinde bu hastalıktan dolayı bir can kaybımız var. 72 yaşında Şarkışla’dan gelen bir amcamız rahmetli oldu. Bu sene bizi korona kadar rahatsız edecek hususlardan birisi de yine bir virüs hastalığı olan KKKA. Kırım Kongo, bizim korona virüs kadar ciddi bir problemimiz. Buna dikkat çekmek istiyorum. Tüm halkımızı daha dikkatli olmaya devam ediyorum” açıklamasında bulundu.

  • Sıcak hava koronavirüsü durduracak mı?

    Sıcak hava koronavirüsü durduracak mı?

    ABD ve Kanada’da yapılan iki ayrı araştırmaya göre, hava sıcaklığının yükselmesi yeni tip corona virüs(Covid-19) salgınını frenlemeyecek. Araştırmacılar, 25 santigratın üzerindeki her yarım derecelik artış için bulaşma riskinin sadece yüzde 1,5 oranında azaldığını açıkladı.

    ABD’de MIT ve Kanada’da Toronto Üniversitesi tarafından yapılan iki farklı araştırmada sıcak havanın yeni tip corona virüsü (Covid-19) yayılma ve enfekte etme beceresinde bir değişikliğe neden olmadığı ortaya konuldu.

    Toronto Üniversitesi’nden araştırmacılar, mart ayından bu yana ABD ve Kanada’da görülen 375 bin 600’den fazla Covid-19 vakasını inceledi. Sıcaklık, nem, okulların kapatılması, kitle toplantılarının kısıtlanması ve sosyal mesafenin hastalığın yayılması üzerindeki etkisini karşılaştırdılar.

    Kanada Tabipler Birliği dergisinde yayımlanan çalışmada, hava sıcaklığının artmasına rağmen, corona virüs vakalarının azalışı arasında kaydadeğer bir ilişki bulunamadı.

    Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) Sistem Dinamiği Bölümü Doçenti olan baş araştırmacı Hazhir Rahmandad ve ekibi, Aralık ve 22 Nisan arasında 3 bin 700’den fazla yerde virüs aktarımı ve hava durumu istatistikleri ile ilgili verileri analiz etti. Çalışmada 25 derecelik sıcaklığın üzerinde her 0,556 °C’lik artış için yayılamada yaklaşık yüzde 1,5’lik bir azalma olduğu bulundu.

    (NTV)

  • Bebeği̇n Zeka Geli̇şi̇mi̇ İçi̇n Ti̇roi̇de Di̇kkat

    Bebeği̇n Zeka Geli̇şi̇mi̇ İçi̇n Ti̇roi̇de Di̇kkat

    Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “Doğurganlık çağındaki kadınlarda görülen birçok endokrin bozukluk çocuk sahibi olabilmeyi engellemekte ve gebelik süresince de anne ve çocuk üzerinde istenmeyen sonuçlara yol açabileceği için uygun şekilde tedavi edilmelidir” dedi.

    Medicana International Samsun Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “Tiroid bezinin her türlü büyümesine guatr denilir. Gebelikte tiroid bezi bir miktar fizyolojik olarak büyüyebilmektedir. Gebelikte antikorların pozitifliği tiroid fonksiyonları normal olsa bile düşüğe neden olabilir. Tiroid antikorları pozitifliği tüp bebek tedavisi başarısızlığı için risk faktörlerindendir” diye konuştu.

    Tiroid hastalığı belirtilerinin gebelik belirtileriyle karışabileceğini belirten Dr. Gökosmanoğlu, “Guatr, gebelik öncesinde tanı konmuş olabileceği gibi gebelik esnasında da gelişebilir. Tiroid hastalığı belirtilerinin gebelikte gözlenen belirtilerle çarpıntı, halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, halsizlik ile benzer olması tanı ve tedaviyi geciktirebilir, bu nedenle hastaların endokrin muayenesi olması önemlidir” şeklinde konuştu.

    “Gebelikte iyot eksikliği bebekte zeka geriliğine neden olabilir” diyen Gökosmanoğlu, “Gebelikte iyot eksikliğini önlemek için iyotlu tuz, deniz ürünleri ve iyottan zengin gıdalar ve gıda ekleri ile günlük 150 – 200 mikrogram iyot alınması sağlanmalıdır. İyot eksikliği düzeltilmezse, ağırlık derecesiyle bağlantılı olarak bebeğin zeka düşüklüğünden, ağır gelişme ve sinir sistemi bozukluklarına varan tablolar ortaya çıkabilmektedir” sözlerini kullandı.

    Tiroid hormon yetmezliğinin anne ve bebekte olumsuz etkiler gösterdiğini anlatan Uzman Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, gebe kadınların yüzde 2’sinde hipotiroidi geliştiğini, bunun da haşhimato tiroiditine bağlı olduğunu söyleyerek, “Hem annede hem de bebek üzerinde tiroid hormon yetmezliğinin olumsuz etkileri vardır. Annede düşükler, gebelik zehirlenmeleri, doğum sonrası kanama riski, halsizlik, kansızlık, bebekte ise doğumsal hipotiroidi, çocukta zeka ve bilişsel fonksiyon bozuklukları bulunur. Bu nedenlerle annede saptanan hipotiroidi çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

    Gökosmanoğlu, “Gebelerde hipertiroidi (zehirli guatr) yüzde 0,2 – 1 sıklıkla rastlanmaktadır. Vakaların çoğu graves hastasıdır. Zehirli guatr, annede düşük, gebelik ile ilişkili hipertansiyon, erken doğum eylemi, anemi, enfeksiyon, kalp ritim bozuklukları ve daha ilerlemiş olgularda kalp yetmezliği ve tiroid krizine yol açabilir. Bebek açısından anne karnında gelişme geriliği, ölü doğum ve erken doğuma neden olabilir. Bu nedenlerden dolayı gebelerin endokrinoloji kliniklerinde takibi ve tedavisi hem anne hem de bebek sağlığı açısından çok önemlidir” sözlerini kaydetti.

  • Bu iki güne dikkat!

    Bu iki güne dikkat!

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Alışverişe, pazar yerlerine, marketlere zorunlu değilse Pazartesi veya Cuma değil hafta ortalarında gidelim” dedi. Twitter hesabından uyarılarda bulunan Özlü, salgının devam ettiğini belirtti.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Mayıs Pazartesi gününden itibaren uygulamaya konulacağını açıkladığı normalleşme adımları kapsamında, berberler, kuaförler, güzellik salonları, alışveriş merkezleri açılacak.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs (corona virüsü) Bilim Kurulu Üyesi ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü de Twitter hesabından corona virüsü salgınına karşı vatandaşları uyardı.

    • Özlü, şunları belirtti:Alışverişe, pazar yerlerine, marketlere zorunlu değilse Pazartesi veya Cuma değil hafta ortalarında gidelim.
    • Telaş etmeyelim, sabırlı olalım. Sırayla, sosyal mesafeyi koruyarak, birbirimize saygı göstererek hızlıca işimizi görelim.
    • Vakit geçirmek için dışarıya çıkmayalım, keyif alışverişi yapmayalım.
    • Sadece zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılamak için dışarıya çıkalım.
    • Havalandırmanın iyi olmadığı, insan yoğunluğu fazla olan kapalı alanlardan kaçınalım.
    • Maskemizi usulüne uygun şekilde takalım.
    • Salgın devam ediyor. Bugün 1542 kişi hastalandı ve 47 yurttaşımızı kaybettik.
  • Türkiye’de 47 kişi daha koronavirüsten hayatını kaybetti

    Türkiye’de 47 kişi daha koronavirüsten hayatını kaybetti

    Sağlık Bakanı Koca son 24 saatte gerçekleşen koronavirüs verilerini paylaştı.

    Koca paylaşımında; “Bu tabloyu 83 milyon birlikte değiştirdik. Tedbirlere ısrarla uyarak! Mücadelemizi ciddiyetle, hiç gevşetmeden sürdürelim. İyileşen hasta sayımız yakında 100 bin kişiyi bulacak. Vefat sayımız, vaka sayımız gittikçe azalacak. Biraz daha özveriye değmez mi? ” dedi.

    Bugün 36 bin 1887 testten bin 542 kişiye koronavirüs tanısı kondu. Son 24 saatte toplam 47 kişi hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 3 bin 786’ya yükseldi.

    İyileşen hastaların sayısı 3 bin 211 kişi artarak 92 bin 691’e çıktı. Türkiye’de toplam vaka sayısı 138 bin 657’ye yükseldi. Yoğun bakım hasta sayısı bin 157, entübe hasta sayısı ise 598 olarak kayıtlara geçti.

  • Di̇yabet Hastalarına Düzenli̇ Göz Muayenesi̇ Uyarısı

    Di̇yabet Hastalarına Düzenli̇ Göz Muayenesi̇ Uyarısı

    Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Beyazyıldız, diyabet hastalarının hiç belirtisi olmasa da en az 6 ayda bir göz muayenesi olması gerektiğini söyledi.

    Büyük Anadolu Hastaneleri Obezite, Metabolik ve Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Volkan Kınaş moderatörlüğünde sosyal medyadan gerçekleştirilen canlı yayının konuğu Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Beyazyıldız oldu. Beyazyıldız, diyabetik retinopati -şeker hastalığına bağlı gelişen göz hastalıkları- üzerinde önemli bilgiler vererek, katılımcıların sorularını yanıtladı. Diyabetik retinopatinin en yaygın körlük nedeni olduğunu, esas sebebin ise diyabet olduğunu belirten Doç. Dr. Beyazyıldız, “Retinopati retinanızı yani gözünüzün arka kısmında ışığın üzerine düştüğü dokuları besleyen ince kan damarlarının zarar görmesi demektir. Damarlara zarar gelmesi kan sızıntısına neden olabilir. Diyabetik retinopatinin bir başka özelliği de retina yüzeyinde yeni kan damarlarının oluşmasına neden olabilmesidir. Bu yeni damarlar kolayca kanar. Tedavi edilmediği takdirde körlük sebebidir” dedi.

    6 ayda bir düzenli muayene

    Muayenenin önemine değinen Beyazyıldız, şunları söyledi:

    “Diyabet, hastalarda bazı göz bozukluklarına zemin hazırlar. Örneğin göz tansiyonu (glokom) ve katarakt (göz merceğinin bulanıklaşması) şeker hastalarında normalden iki kat fazla görülmektedir. Her yıl dünyada 25 bin şeker hastasını kör bırakmaktadır. Kör olma riski şeker hastalarında şeker hastası olmayanlara göre 25 kat daha fazladır. Şeker hastalığına bağlı kanama ve sızıntılar keskin görmeyi sağlayan maküla (sarı leke) denilen noktada olmadıkça hasta bunu fark etmeyebilir. Bunun için yapılabilecek tek şey düzenli aralıklarla, hiçbir belirti olmasa da en az 6 ayda bir göz muayenesi olmaktır.”

  • Nişan yapıldı karantina başladı

    Nişan yapıldı karantina başladı

    Karantina tedbirleri uygulanan Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağlı Hüyüklü Mahallesi’nde korona virüs testi pozitif çıkan kişilerin aynı nişan merasimine katıldıkları ortaya çıktı.

    Afşin Hıfzıssıhha Kurulu, korona virüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında Hüyüklü mahallesine giriş ve çıkışları yasakladı. Karantinaya alınan Hüyüklü Mahallesi’nde ilk olarak 4 daha sonra da 3 kişinin testleri pozitif çıktı. Pozitif çıkan vakaların tamamının yaklaşık 5 gün önce Afşin ilçe merkezinde aile arasında yakın akrabalar arasında yapılan nişan merasimine katıldıkları ortaya çıktı.

    Jandarmanın bütün giriş-çıkışları kapattığı Hüyüklü Mahallesi’nde filyasyon ekipleri hastalığa kapılanların temasta olduğu yaklaşık kırk kişiye daha test yaptı. Daha önce testleri pozitif çıkan ve korona virüs şüphesi taşıyan 7 kişinin tedavileri ise Elbistan Devlet Hastanesinde devam ediyor.