Kategori: Sağlık

  • Koronavirüs için sağlık sigortası var mı?

    DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ), Corona virüsü pandemi, yani salgın hastalık ilan etti. Peki, bu karar; özel sağlık sigortalılarını nasıl etkileyecek, hastanelerde özel sağlık sigortası geçerli olacak mı, sağlık sisteminde neler değişecek?

    Özellikle, DSÖ’nün, koronayı, pandemi ilan etmesinin ardından sağlık konusunda vatandaşların kafası da karıştı. Kimileri, özel hastaneler ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı hastanelerin ateşli hastalıklara bakmadığını, gelen hastaları da devlet hastanelerine yönlendirdiğini söylüyor.

    Kimileri, pandemi sonrası özel sağlık sigortasının özel hastanelerde geçmediğini savunuyor. DSÖ, en son 2009 yılında influenza virüsü nedeniyle pandemi ilan etmiş.

    Gelelim, koronavirüs nedeniyle pandemi ilan edilmesinin sağlık sisteminde ne gibi değişikliklere yol açacağına. Dr. Reşat Bahat, pandemi ilan edilmesinin hastalığın yaygın ve kolay bulaşılır olduğu anlamına geldiğini belirterek, “Pandemi, virüsün yaygınlığını gösteren bir durum, ciddiyetini göstermez” diyor.

    Bahat, virüsün dünyaya yayılmaya başladığı andan itibaren Sağlık Bakanlığı’nın süreci pandemi olacakmış gibi yürüttüğüne dikkat çekerek, pandemi ilan edilmesinin sağlık sisteminde ve işleyişinde bir değişikliğe neden olmayacağını vurguluyor. Vakaların başından sonuna kadar tüm evrelerini devletin yürüttüğüne ve bundan sonra da yürütmeye devam edeceğine değinen Bahat, “Devlet tedavinin yürütüleceği hastaneleri tespit etti.

    Özel hastanelerde tedavi olunmuyor. Eğer virüs bizde de yayılır ve devletin tespit ettiği hastaneler yetmezse; devlet biz özel hastanelere dönüp, ‘bir katını corona için ayır’ diyor” şeklinde konuştu.

    Özel hastanelere gidenleri neler bekliyor?

    Vatandaşın en çok merak ettiği konu, pandemi ilan edildikten sonra ateş, öksürük gibi şikayetler nedeniyle özel hastanelere gidildiğinde nasıl bir yaklaşımla karşılaşılacağı. Söylendiği gibi özel hastanelerin hastayı kabul etmeyip, devlet hastanelerine yönlendirmesi gibi bir durum söz konusu değil. Hastane, önce hastalığın geçmişini, yurtdışına giriş-çıkış yapılıp yapılmadığını içeren ön bilgileri alınıyor. Eğer korona şüphesi yoksa normal testler yapılıyor. Koronavirüs şüphesi varsa Sağlık Bakanlığı’nın özel hastanelere gönderdiği çubuklar vasıtasıyla hastadan numune alınıyor.

    Özel hastaneler korona virüsünün testini yapamıyor. Alınan örnekler, İlçe Sağlık Müdürlüğüne gönderiliyor. Test sonuçları beklenene kadar hastaneler 24 saat hastayı gözlem altında tutabilir.

    Eğer hasta, hastanede kalmak istemiyorsa, tüm bilgileri alınıp, gönderiliyor ancak hastaneden gittiğine dair de Sağlık Müdürlüğü’ne bilgi veriliyor. Virüs tespit edilirse hasta, hastaneden ya da evden alınıp, devletin tespit ettiği hastanelerde karantina altına alınıyor.

    Özel sağlık sigortası geçmiyor

    Pandemi ilan edilmesinden sonra özel sağlık sigortalılarının en çok merak ettiği konu, koronavirüsün sağlık sigortası kapsamında olup olmadığı. Salgın hastalık ilan edildikten sonra özel sağlık sigortası artık devre dışı kalıyor ve tedavi giderleri sigortadan karşılanmıyor. Yani, salgın hastalık, özel sigortanın kapsamına girmiyor. Koronavirüsün tespitini de tedavisini de özel hastaneler yapmıyor; devlet hastaneleri yürütüyor. Devlet hastanesi yürüttüğü için de tüm sağlık giderleri SGK kapsamında; vatandaştan hiçbir ücret alınmıyor.

     

    (Hürriyet)

     

     

     

     

  • Sakın inanmayın! İşte koronavirüs hurafeleri

    Koronavirüse neden olduğu Covid-19 hastalığının hala bilinen bir tedavisi veya aşısı yok. Ama buna rağmen yararsız, kısmen zararsız hatta kimisi açıkça tehlikeli bazı tavsiyeler internet üzerinden büyük bir hızla yayılıyor.

    İşte en yaygın hurafelerden bazıları

    Sarımsak yemek

    Sarımsak yemenin virüse yakalanmayı engelleyeceğine dair bir çok paylaşım görülüyor.

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (WHO) sarımsak “genel olarak mikroplara karşı etkili olabilen bazı özellikler taşıyan sağlıklı bir gıda” fakat sarımsak yemenin insanları koronavirüsten koruduğuna dair hiçbir kanıt yok. Bazen ise en zararsız görünen tavsiyeler bile fazla ciddiye alınırsa zararlı olabiliyor. Örneğin Çin’de yayımlanan Morning Post gazetesinin haberine göre 1,5 kilo sarımsağı çiğ çiğ yediği için boğazı ciddi derecede tahrip olan bir kadın hastaneye kaldırılmış.

    Evde elleri yıkamak için üretilen dezenfektanlar

    Bir çok eczane ve markette artık elleri dezenfekte etmekte kullanılan jeller tükenirken, hastalığa yakalanmayı engellemenin bilinen en etkili yolu hala elleri sık sık yıkamak.

    Dezenfektan jellerin tükendiği haberleriyle birlikte “Evde kendi jelinizi yapın” başlıklı tarifler de sosyal medyada hızla yayılmaya başladı.

    Fakat çok etkili olduğu iddia edilen bu tariflerin çoğu uzmanlara göre, yüzey temizlemeye uygun ama insan cildi için iyi değil.

    Alkol bazlı el jelleri genellikle yüzde 60-70 alkol içermesine karşılık cilde zarar vermesini engelleyecek nemlendiricilerle karıştırılıyor.

    İçilebilir gümüş

    Koloidal ya da bir sıvı içinde çok ince çözültülmüş gümüş zerrecikleri ABD’de evangelist televizyon şovmeni Jim Bakker’in programında tavsiye edildi.

    Programa konuk olan biri sıvının koronavirüsün belli çeşitlerini 12 saat içinde öldürdüğünü iddia etti fakat Covid-19 üzerinde denenmediğini de itiraf etti.

    Bunun koronavirüse karşı etkili bir çare olabileceği iddiası Facebook’da da yaygın bir şekilde paylaşıldı ve özellikle geleneksel tıbba eleştirel bakan gruplar arasında çok itibar gördü.

    Koloidal gümüşü tavsiye edenler bu sıvının çok çeşitli sağlık sorunlarına iyi geldiğini, antiseptik olduğunu ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ileri sürüyorlar. Fakat Amerikan sağlık yetkilileri, bu sıvının herhangi bir sağlık sorununa iyi geldiği konusunda hiç bir kanıt olmadığını söylüyor.

    Daha da önemlisi gümüş, insan vücudunda demir veya çinkodan farklı olarak herhangi bir işlevi olmayan bir metal ve böbreklerde hasar, ciltte mavileşme ve nöbet geçirme gibi ciddi etkileri olabiliyor.

    15 dakikada bir su içmek

    Facebook’da bir çok hesap tarafından paylaşılan bir iletide bir “Japon doktora” atıfla, 15 dakikada bir su içmenin ağızdan giren her türlü virüsü yıkayıp atacağı iddiası ortaya atılıyor.

    Bu iletinin Arapça versiyonu 250 binden fazla kişi tarafından paylaşılmış.

    Londra Hijyen ve Tropik Hastalıklar Fakültesi’nden Profesör Sally Bloomfield, bunun faydalı bir yöntem olduğuna dair kesinlikle hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor.

    Hava yoluyla yayılan virüsler vücuda nefes aldığınızda soluğunuzla giriyor. Bunlardan bazıları da ağız yoluyla girebilir ama sürekli su içmenin bunlardan kurtulmaya yaramasına imkan yok.

    Ama elbette yeterli su içmek ve vücudun sıvısını eksik bırakmamak genel olarak sağlık için olumlu bir alışkanlık.

    Sıcak yemek ve dondurma

    Virüsü öldüreceği iddia edilen benzer bir çok yöntem öneriliyor. Bunlar arasında sıcak su içmekten, sıcak suyla yıkanmaya, saç kurutma makinası kullanmaya kadar bir çok farklı tavsiye var.

    Bir çok ülkede birden çok paylaşılan ve sahte bir şekilde Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’na (UNICEF) atfedilen bir sosyal medya iletisinde sık sık sıcak su içmenin, güneşe çıkmanın virüsü öldüreceği ve dondurma yemekten kaçınmak gerektiği kaydediliyor.

    UNICEF’ten Charlotte Gornitzka “Son zamanlarda UNICEF’in yayımladığı iddia edilerek paylaşılan bir internet mesajında dondurma ve soğuk yiyeceklerden kaçınmanın hastalığı önlemede etkili olabileceği iddia ediliyor. Tabi ki tamamen yanlış bir bilgi” diyor.

    Grip virüsünün yaz aylarında dış mekanlarda uzun süre yaşayamadığını biliyoruz fakat bunun  koronavirüs için geçerli olup olmadığı henüz belli değil.

    Vücudunuzu ısıtmaya çalışmanın ya da güneşte durmanın virüse karşı etkili bir yöntem olması uzmanlarca mümkün görülmüyor.

    Çarşafları ve havluları 60 derece sıcak suda yıkamak iyi bir fikir olabilir çünkü bu kumaştaki virüsü öldürebilir. Ama aynı şey cildiniz için geçerli değil.

    Mucizevi mineraller

    Binlerce takipçisi olan bir YouTube’cu Jordan Sather, kısaltması MMS olan mucizevî bir mineral hapının koronavirüsü silip süpüreceğini iddia ediyor.

    Hapın içeriğinde Klorin Dioksid yani bir beyazlatıcı kimyasal madde var.

    Sather ve bir grup insan bu bileşimin reklamını yapmaya koronavirüs daha ortaya çıkmadan başlamışlardı. Sather Ocak ayında “Klorin Dioksid (MMA) sadece kanser hücrelerini öldürmekle kalmıyor koronavirüsü de silip atabiliyor” diye bir tweet attı.

    Geçen yıl Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) Sather ve diğerlerinin reklamını yaptığı MMS’i kullanmanın tehlikeleri hakkında bir uyarı yayınladı. Aynı uyarı başka ülkelerin sağlık makamları tarafından da yapıldı.

    Amerikan sağlık yetkilileri uyarıda “Bu ürünü zararlı olmadığı ya da herhangi bir hastalığın tedavisine fayda sağladığı konusunda hiç bir araştırma görülmedi” diyor.

    Yetkililer ayrıca bu ilacı alanlarda baygınlık, kusma, ishal ve vücudun aşırı susuz kalması gibi etkiler görüldüğünü de uyarıya eklemiş.

    (BBC Türkçe)

  • Hayat Hastanesi 42 yaşında

    Bursa’nın ilk özel sağlık kuruluşlarından biri olan Özel Hayat Hastanesi, 42 yaşında. 42’nci kuruluş yıldönümü vesilesiyle hastanede düzenlenen programa yönetim ve hastane personeli iştirak etti.

    Saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Dr. Ahmet Özkul, “İlk günlerden bu yana sürekli yükselen bir grafiğimiz var, bunun mutluluğunu yaşıyoruz. Bu güzel ortamda bulunmuş olmanın keyfini yaşıyorum. Biz Hayat Hastanesi idik, Hayat Sağlık Grubu olduk. Hayat Hastanesi’yle, Hayat Tıp Merkezi’yle, Hayat Diş Polikliniği’yle, OSGB’siyle, Hayat Vakfı’yla bir noktaya geldik. Gözüm arkada kalmayacak. Bugüne ulaşmamızda emeği bulunan her arkadaşımıza teşekkür ediyorum. Ayrıca şükrediyorum böyle bir ekibe sahibiz diye” ifadelerini kullandı.

    Yeni hastane binasında ikinci, genelde de 42’nci yılın kutlandığına işaret eden Özel Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Uzman Dr. Fatih Özkul ise, “Eski hastanede böyle organizasyonlarda 50-60 kişi görürdük, ama şimdi baktığımda artık salonlara sığmıyoruz, maşallah. Bu binada ikinci, genelde de 42’nci yılımız kutlu olsun” diye konuştu.

    “Yaptığımız işi doğru yapmak, kendimiz ve ülkemiz için çok çalışmalıyız” diyen Dr. Fatih Özkul; “Doğru işler yapabilmeliyiz. Olumlu veriler görüyoruz. Bu veriler gösteriyor ki 2018’de güzel işler yapmışız, 2019’da daha iyisi olmuş. Son 2 senede çok başarılı geçmiş. Bizi bu günlere getiren eski hastanede yakaladığımız başarıydı. Orada itibar, başarı ve güven kazandık. Burada onları pekiştirdik. Oradan aldığımız şey kurum kültürümüzdür. Güler yüzlü, etik ve doğru sağlık hizmeti bizim kurum kültürümüzdü. Kendi yakınımıza nasıl hizmet veriyorsak, hastalarımıza da o şekilde hizmet vereceğiz. Son 2 senede 500 bin kişiye sağlık hizmeti vermişiz. Kolay rakamlar değil. İnsanlar bizleri tercih etmiş. Bursa’da olumlu anlamda en çok konuşulan hastanelerdeniz. Hep beraber daha güzel yıllar göreceğiz.”

    Her çalışana ayrı ayrı teşekkür eden Özel Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Betül Kabalar da, “Burada çok güzel ve başarılarla dolu bir 2 yıl geçirdik. Genelde de hep üzerine katarak geliştiğimiz bir 42 yılı geride bıraktık. Hepimizin katkılarıyla oldu bu başarı. Bu yüzden hepinize çok çok teşekkür ediyorum. İnşallah bu yıl çok daha güzel geçer” şeklinde konuştu.

  • Sağlık Bakanı Koca’dan Koronavirüs Haritası

    Türkiye sıkı önlemlerle bugüne dek bu listeye girmemeyi başardı. Komşularımız ve Avrupa önlemlerde yavaş kaldı. Yurt dışından gelenlerimiz kurallara uymalı.

    Sağlık Bakanlığı’ndan yurt dışı dönüşler için 14 gün kuralı

    • Yurt dışından son 14 gün içinde dönenler buradaki ilk 14 günlerini evlerinde geçirmelidir.
    • Bulunulan ortam sık sık havalandırılmalıdır.
    • Mümkün olan en az kişiyle temas kurulmalıdır..
    • Yaşlı ve kronik hastalarla temas kurulmamalıdır.
    • Eller normal sabunla sık sık yıkanmalıdır.
    • Evden çıkılacaksa mutlaka maske takılmalıdır.
    • Soğuk algınlığı belirtisinde sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır.
    • Rapor almak gerekiyorsa sağlık kuruluşları yetkilidir.

  • Koronavirüs Dünyayı Tehdit Ediyor

    Çin’in Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) dünya genelinde bulaştığı kişi sayısı 101 bini geçti. Hükümetler ise virüsün ilerlemesini durdurmak için sert önlemler almaya devam ediyor.

    Bu sayıyla birlikte son yıllarda yaşanan diğer büyük salgınları da gölgede bıraktı. Daha önce küresel ölçekte etkili olan SARS, MERS ve Ebola salgınları daha az insanı etkilemişti.

    Kovid-19 görülen ülkelerdeki yeni vakalara ilişkin güncel verilerin derlendiği “Worldometer” internet sitesi, dünya genelinde yeni tip koronavirüs vaka sayısını 101 bin 926 olarak güncelledi. Sitede yeni tip koronavirüsten 3 bin 466 kişinin öldüğü, 56 bin 123 kişinin iyileştiği belirtildi.

    Avrupa ülkelerinde hızla yayılmaya devam eden yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle bugüne kadar 220 kişi hayatını kaybetti. Avrupa’da Kovid-19’dan en fazla etkilenen ülke İtalya olurken, son resmi verilere göre burada ölü sayısı 197, tedavisi devam eden virüsün bulaştığı kişi sayısı da 4 bin 636 olarak biliniyor.

    Koronavirüs hastalarından Avrupa’da ölümlerin en fazla görüldüğü ikinci ülke ise 9 ölü ile Fransa oldu. Vaka sayısının 653’e ulaştığı Fransa’da koronavirüse yakalananların arasında merkez sağ Cumhuriyetçiler’den (LR) milletvekili Jean-Luc Reitzer ve Ulusal Meclis’teki bir çalışan da bulunuyor. Reitzer’in 25 Şubat’ta Ulusal Meclis’te toplantılara katıldığı belirtiliyor.

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, mevcut durumda 2 seviyesinde olan koronavirüse karşı ulusal alarm seviyesinin gelecek günlerde salgının daha fazla yayılmasıyla 3’üncü seviyeye çıkarılabileceği uyarısında bulundu. Macron, özellikle genç Fransızlardan yaşlı insanları ziyaret etmemesini istedi.

    Fransa’nın ardından Kovid-19’un en fazla yayıldığı ülke olan İspanya’da Kovid-19 teşhisi konulan hastalarda hayatını kaybedenlerin sayısı 3 artarak 6’ya çıktı. Diğerleri gibi bugün ölen hastaların da ileri yaşta (76, 82 ve 91 ) oldukları görüldü. Hayatlarını kaybedenlerden ikisinin Madrid’deki bir huzurevinde kaldığı açıklanırken, aynı yerde yaşlılardan ve çalışanlardan toplam 19 kişi de koronavirüs teşhisi konulduğu bildirildi.

    Ayrıca Katolik dünyasının önemli bayramı olan 5-12 Nisan arasındaki Paskalya öncesinde bazı kiliselerin geleneksel olarak organize ettiği dini etkinlikler (Hz. İsa heykelciğinin ayağının yıkanıp, öpülmesi gibi) Kovid-19’a karşı önlem gerekçesiyle iptal edildi.

    Fransa’da bir Türk hayatını kaybetti

    Fransa’nın kuzeyindeki Soissons kasabasında yaşayan Türk vatandaşı Halil Bıçkı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında hayatını kaybetti.

    Madrid’in Leganes ve Torrejon de Ardoz ilçelerindeki iki evangelist kilisede koronavirüs vakalarına rastlandığı açıklandı. Avrupa’da koronavirüsün can aldığı diğer ülkelerden İngiltere’de 2 ölü ve 163, Hollanda’da 1 ölü ve 128 vaka, İsviçre’de ise 1 ölü 128 vaka bulunuyor. Virüsün Avrupa’da bulaştığı diğer ülkelerse şu şekilde; Almanya’da 400, Belçika 109, Avusturya’da 50, Yunansitan’da 45, Portekiz’de 13, Çekya 12, Romanya’da 8, Macaristan 4, Polonya 1, Slovakya 1.

    Irak’ta bir ilk

    Sağlık Bakanlığına bağlı Karh Bölgesi Sağlık Dairesi Müdürü Casib el-Hicabi, yaptığı yazılı açıklamada, “Bağdat’ta koronavirüse yakalanarak Fırat Hastanesi’ne kaldırılan bir hasta, yapılan tedavi sonucu hastalığı tamamen yendi ve taburcu edildi.” ifadelerini kullandı.

    Hicabi, detaylı bilgi vermediği açıklamasında, bu kişinin ülkede yeni tip koronavirüsü yenen ilk hasta olduğunu kaydetti. Irak’ta koronavirüs nedeniyle 3 kişi hayatını kaybetmiş, vaka sayısı 35 olarak açıklanmıştı.

    İran’dan radikal karar

    İran Cuma İmamları Politika Belirleme Konseyi Başkanı Hacı Ali Ekberi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele kapsamında ülkedeki tüm eyalet merkezlerinde bu haftaki cuma namazlarının iptal edildiğini söyledi.

    Güney Amerika ülkesi Peru’da çeşitli Avrupa ülkelerinde bulunan bir kişide yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tespit edildiği açıklandı. Peru Devlet Başkanı Martin Vizcarra, canlı yayında yaptığı açıklamada, “Bugün, ülkemizde ilk Kovid-19 vakasının daha önce İspanya, Fransa ve Çek Cumhuriyeti’nde bulunan 25 yaşındaki bir erkekte görüldüğünü doğrulamak durumundayım.” dedi.

    Virüs için tedavide yeni umut

    Yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı laboratuvarlarında aşı çalışması başlatıldı. Aşı çalışmaları ile ilgili açıklama yapan Kara Kuvvetleri Tıbbi Ar-Ge Komutanı Tuğgeneral Michael Talley, Kara Kuvvetleri laborantlarının, Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), sağlık endüstrisi ve akademiden birçok kuruluşla işbirliği yaparak bir aşı test çalışmasına başladıklarını ifade etti.

    Tuğgeneral Talley, potansiyel aşıların en kısa zamanda sıkı insanlar üzerinde test edilmesine başlanacağını kaydetti. Walter Reed Kara Kuvvetleri Araştırma Enstitüsü Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi Direktörü Dr. Kavyon Modjarrad ise “Aşının testlerinin ilk aşamasını farelerde denemeye başladıklarını belirtti. Modjarrad, ikinci aşamada testlerin maymunlar dahil anatomisi insan anatomisine yakın hayvanlarda yapılacağını ifade ederek, insanlar üzerindeki testin tam olarak ne zaman yapılacağına dair bir takvim vermekten kaçındı.

    Dünya Sağlık Örgütü’nden uyarı

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Çin’in Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) dünya genelinde hızla yayılmasına ilişkin, “Ülkeleri, her bir vakayı bulmaya, test etmeye, izole etmeye, tedavi etmeye ve her temasın izini sürmeye çağırıyoruz.” dedi.

    Kaynak: (AA-DHA)

     

     

     

     

  • Koronavirüs 1 Saatte Teşhis Edilecek

    Dünyada hızla yayılan koronvirüsü ve solunum yolu hastalıklarını bir saat içerisinde test edecek sağlık kiti bulmayı başaran Alman diagnostik şirketi Qiagen’in Amerikan biyoteknoloji devi Thermo Fisher’e 11.5 milyar dolara satılacağı iddia edildi.

    Qiagen’in koronavirüsüyle ilgili sağlık kiti Fransa’nın başkenti Paris’teki havalimanında ilk kez denendi ve başarılı oldu. Söz konusu sağlık kitini bir çok ülke satın almak için şimdiden başvuru yaptı. Amerikan biyoteknoloji devi Thermo Fisher ise, koronavirüsünü hızlı test etmeyi başaran sağlık kiti üreten Alman diagnostik şirketi Qiagen’i 11.5 milyar dolara satın almak için harekete geçti.

    Thermo Fisher’in Qiagen’i satın alacağını açıklamasının ardından iki şirketin hisseleri borsada hızla yükselmeye başladı.

    Yıllık cirosu 25 milyar doların üzerinde olan biyoteknoloji şirketi Thermo Fisher’in borsadaki değeri 120 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

  • 70 binde bir görülen rahatsızlığı fizik tedaviyle yenecek

    Cornelia de Lange sendromu, vücudun birçok kısmını etkileyen bir rahatsızlık. Hastalığın karakteristik özellikleri, doğum öncesi ve sonrası yavaş gelişme sonucu kısa boy, orta veya ileri derecede zeka geriliği, kol, kafa ve parmak kemiklerinde anormallikler olarak biliniyor. 70 binde bir görülen bu hastalığın tedavisi için gecesini gündüzüne katan Beyhan ailesi, çocuklarının bir gün kendi başına kendi işlerini yapabileceği günü sabırsızlıkla bekliyor. Anne karnında ilk teşhisin gelişim geriliği olarak konulduğunu belirten Anne Müge, “Doğum sürecim sıkıntılı geçti. 3 yaşında olan Nazlı Melek yaklaşık 1 kilo 700 gram dünyaya geldi. 21 gün kuvözde kaldı. Bebeğim 3 ay normal beslenme sürecini gerçekleştiremedi. Çünkü çocuğumda beslenme sıkıntısı varmış. Daha sonra Cornelia de Lange sendromu teşhisi konuldu. 70 binde görülen bir sendrom olduğunu öğrendiğimizde ne yapacağımızı bilemedik. Nereye gideceğimizi, kime soracağımızı, nasıl bir şey olduğunu doktorların dahi bilmediği bir sendromla karşı karşıya kaldık” dedi.

    Daha sonra sosyal medya aracılığıyla kendilerine bir ailenin ulaşmasıyla bazı gerçekleri öğrendiklerini belirten Müge Beyhan, “Türkiye’nin değişik yerlerinden ailelerin olduğu bilgisine ulaştık. Sosyal medya aracılığı ile bir birimizden fikir alışverişinde bulunduk. Nazlı Melek’in sık kaşları, bıyıkları, kısa kolları, küçük yapısı, avucumun içi kadar yüzü vardı. Nazlı Melek’i ilk 3 ay biberonla besledik. Ama Nazlı Melek bu şekilde beslenemiyormuş. Burundan hortumla ile beslemeye başladık. Büyüdüğü için burnundan değil, karnından pek ile beslenmeye geçtik. Çünkü bu sendrom ağızla beslenmesi zor olan bir sendrommuş. Peg ile beslenmeyle biraz daha yol kat ettik. Boyu olsun, gelişimi olsun biraz ilerledi. 10 ay boyunca hastane işleri ile uğraştık . Sıkıntılarımızdan bir tanesi rapor meselesi idi, çünkü bu çocukların teşhisi olduğu halde devlet belirli sürelerde rapor yeniletti. Bu bizim için zor bir süreçti.

    Hekimler, fizyoterapistler, ergoterapistler ve özel eğitim merkezlerindeki öğretmenler ile sürekli birlikteyiz. Çok yol kat ettik. Şu an çok güzel, bundan sonrası da güzel olacak inşallah. Tek isteğimiz, Nazlı Melek’i tek başına bizden bağımsız şekilde yürümesi, kendi başına yemek yemesi, zararlı belki ama, benden çikolata istemesidir. Bizim çocuklarımızın yapabildikleri belli, ama herkesin bir umudu var. Bizim de umudumuz en kısa zamanda yürümesidir” diye konuştu.

    Artık yemek yiyebiliyor

    Hiç aralıksız aldıkları fizik tedavinin yanı sıra ergoterapi uygulamalarıyla artık yemek meselesinin ortadan kalktığını ifade eden anne Beyhan, “Karnımızdan besleniyorduk. Biz şu anda ağızdan beslenmeye geçtik. Ergoterapistimizin uyguladığı oral motor rehabilitasyon ile (ağız içi masajlarla, dil masajlarıyla, yüz masajlarıyla yutma rehabilitasyonu) bunu başardık. Terapistlerimiz bir gün Nazlı Melek’in yürüyebileceğini söylüyor. Konuşma kabiliyetinin az olduğu bir sendrom. Şu an çok fazla kelime bilgisi yok. Baba, dede, mama gibi kelimeler duyduk. İnşallah bundan sonra daha çok kelime duyarız. İlk karşılaştığımızda ne yapacağımızı bilmiyorduk. Artık biliyor ve bunları da ailelere aktarıyoruz.

    Nazlı Melek’in tedavi için geldiğinde 10 aylık olduğunu ifade eden Fizyoterapist Sinem Demir, “Öncelikle kuvöz sürecinin de sebep olduğu hastane ortamı korkusunu yenmeye çalıştık. Daha sonra motor gelişimine yönelik çalışmalarımızla devam ettik. Başta dönme, desteksiz oturma ve yattığı yerden kalkma gibi aktiviteleri gerçekleştiremezken, bugün dönebilen, oturmaya geçebilen, desteksiz oturabilen biri haline geldi. Bu çocukları evlerine hapsetmeyelim. Çeşitli kuruluşlarda alacakları fizik tedavi ile daha bağımsız fertler haline gelmeleri ve topluma katılmaları gerekiyor” dedi.

    Nazlı Melek’e 13 yaşındaki abisi Nebi de büyük destek veriyor. Onunla evde oyunlar oynayan Nebi, kardeşi için gerekli masajı da yaparak kardeşine gözü gibi bakıyor.

  • Bursa’da Organ Bağışında İzlenecek Yol Tanıtıldı

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Başkanlığı’nda düzenlenen toplantıya İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer Kaşıkcı ile Bursa Organ Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi, Uludağ Üniversitesi Kalp, Karaciğer ve Böbrek Nakli Merkezi, Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Böbrek Nakil Merkezi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Böbrek Nakli Merkezi ve Bursa Acıbadem Hastanesi Böbrek ve Karaciğer Nakil Merkezi yetkilileri katıldı.

    Toplantıda Bursa bölgesinin kadavradan nakillerde yakalamış olduğu başarı ele alınarak, 2020 yılı ve ilerleyen yıllarda izlenecek olan yol haritası masaya yatırıldı. Bursa bölgesinin organ naklinde son yıllarda uluslararası başarılar elde ettiğini ve Türkiye’de lider konumda olduğunun altını çizen Bursa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer Kaşıkcı, “Bölgemiz için son 3 yıllık verilerimizin değerlendirmesini yaparak, 2020 yılının planlamasını yapacağız. Bu anlamlı başarının devamını sağlamamız gerekiyor” dedi.

    Bursa bölgesi olarak organ bağışı konusunda işbirliği için bu tarz toplantıları önemsediklerini ifade eden Uzm. Dr. Kaşıkcı, “Organ bağışının önemini vatandaşlara anlatma konusunda kaynaklarımızı olabildiğince verimli kullanmalıyız. Sağlığın ele alındığı her alanda ortak çabayla organ naklini ön plana çıkartacağız. Önümüzdeki yıllarda çeşitli kurumlarla işbirliklerimizi arttırarak devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Hastalarından Aldığı 70 Ton Kiloyla Rekor Kırdı

    Uzun yıllar devlet hastanesinde görev yaptıktan sonra özel sektörde hizmet veremeye başlayan Prof. Dr. Kayaoğlu, 25 yıldır laparoskopik cerrahı olarak hizmet veriyor. 13 yılda 2 bin 100 obezite ve şeker ameliyatı yaptı. Yaptığı ameliyatlarda hiç bir hastasının can kaybı yaşamazken bu zamana kadar ameliyat yaptığı hastalar 70 ton kilo verdi. Hastalarına 70 ton kilo kaybı yaşatan doktor kırılması zor bir rekora imza attı.

    “Ameliyat Ettiğim Hasta Sayısı 2 Bin 100’ün Üzerinde”

    25 yıldır laparoskopik cerrahi ile uğraştığını ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Ayhan Kayaoğlu, “13 yıldır da sıfır hasta kaybı ile obezite ve şeker hastalığı ameliyatları yapmaktayım. Ameliyat ettiğim hasta sayısı 2100’in üzerinde ve hastalarımızın toplam kilo kaybı 70 tonu aştı. 13 yılda ameliyatını gerçekleştirdiğim 2 bin 100’ün üzerindeki hastam için yeni bir hayat başladı. Tabi ki bu benim için son derece memnuniyet veren bir durum. Hastalarımla adeta büyük bir aile olduk. Aramızda çok özel bir bağ oluştu. Laparoskopik yöntemle mide, kalın barsak, yemek borusu ve pankreas kanserlerinin ameliyatlarında tercih edilen ismim aynı zamanda şeker hastalığı ve obezite tedavisine yönelik olarak yapılan duodenal switch ve ileal interpozisyon ameliyatları ile pankreas başı kanserine yönelik olarak yapılan laparoskopik whipple ve yemek borusu kanserine yönelik olarak yapılan torako-laparoskopik total özefajektomi ameliyatları gibi ülkemizde halen çok az sayıda cerrahın gerçekleştirdiği ileri düzey ameliyatları da yapan ender isimlerin başında geliyorum” dedi.

    Bilimsel çalışmaları ile 2 birincilik, bir tane üçüncülük kazanan Kayaoğlu’nun çalışmaları 650’nin üzerinde uluslararası makalede referans gösterildi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde ihtisas yapan Prof. Dr. Kayaoğlu’nun 2 yıl yurt dışı tecrübesi de bulunuyor.

  • Çocuğunuzun Kulağına Yabancı Cisim Kaçarsa Ne Yapmalısınız?

    Çocuklar için her şey özellikle de küçük parçalar daima merak uyandırır. Onlarla oynamak, bazen tadına bakmak, kimi zaman koklamak çocuklarda sık rastlanan durumlardır. Ancak bu merak bazen istenmeyen durumlara yol açabilir.

    KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Hüsamettin Olgun Op. Dr. Hüsamettin Olgun, “Kaşınan kulakların yabancı bir cisimle kaşınması ve çocuklarda kulağa yabancı küçük cisimler sokma alışkanlığı ciddi kulak problemlerine sebebiyet verebiliyor. Böyle bir durumda yapılması gerekenin hemen bir kulak burun boğaz uzmanına başvurmak lazım. Tedavide doktor tarafından yabancı cismin kulağından çıkarılması esastır. Kaçan cisimlerin çıkartılmaya çalışılması veya KBB uzmanı olmayan yerlerde çıkartılmaya çalışılması, yabancı cisimlerin daha ileri itilmesi, işi daha da zorlaştırıyor. Dış kulak yolunda ciddi kanamalara veya kulak zarının delinmesine yol açabiliyor. Hatta bazen ameliyat gerekebiliyor” dedi.