Kategori: Sağlık

  • ‘Zam Gelecek’ Diye Vatandaş İlaç Bulamıyor!

    Cumhuriyet’ten Sibel Bahçetepe’nin haberine göre İstanbul Beylikdüzü’nde iki çocuğun domuz gribi şüphesiyle yaşamını yitirmesinin ardından gözler piyasadaki ilaçlara çevrildi. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, piyasada domuz gribi ilacını bulmada zorluklar yaşandığını ancak sorunun bununla sınırlı kalmadığını belirterek “Halk arasında domuz gribi diye bilinen gripte artış var.

    Planlanmış olan ilaçlar yeterli gelmiyor. Ayrıca her yıl şubat ayında ilaca zam yapıldığı için firmalar bu zammı bekliyor ve şu an tansiyon, epilepsi, göz ilaçlarını, ağrı kesicileri bile eczanelerde bulmak zor. Firmalar depolara ilaç vermek istemiyor. Örneğin şu an benim eczanemde en çok kullanılan 150 ilaç yok. Önümde, eczanemde olmayan 10 sayfa A4 kâğıdına yazılı olmayan ilaçlar var” dedi. Sarıalioğlu, her ilaca yapılacak şubat zammı öncesinde aralık-ocak-şubat aylarında benzer sorunların yaşandığını kaydetti.

    Fiyat Değerlendirme Komisyonu, özellikle yurt dışından gelen ve ithal olan ilaçların fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan Avro kuru geçen yıl yapılan artışın ardından 3.40 liraya yükseltmişti. 20 Şubat’ta yine ilaç kuruna zam gelecek. Zam gelmeden önce pek çok ilaç firmasının ilaçları piyasaya vermekten kaçındığını söyleyen Sarıalioğlu, “İlaç firmaları depolara, depolar da piyasaya ilaç vermekten kaçınıyor. Çünkü zam dönemlerinde ellerindeki ilaçları çıkarıp zamlı şekilde piyasaya sunmayı tercih ediyorlar” dedi. Bu nedenle piyasada pek çok ilacın bulunamadığını, domuz gribi ilaçlarının da bunlar arasında yer aldığını vurgulayarak “Halk arasında domuz gribi diye bilinen gripte artış var. Planlanmış olan ilaçlar yeterli gelmiyor” diye konuştu.

    HAFTA SONUNA İLAÇ SEVKIYATI

    Sarıalioğlu, “Domuz gribi ilacı sıkıntısı var. Grip vakalarında artış olunca talep fazlası yaşandı ve sıkıntı ortaya çıktı. İlaçların yüzde 60’ı ithal fakat yerli ilaçlarda da sorun yaşanıyor, ilaç zammı nedeniyle. Geçen yıl yüzde 20 gibi bir zam yapılmıştı, bu yıl da yüzde 15-25 oranında zam bekleniyor. Bakanlık yılda bir kez fiyat düzenlemesi yapacağına örneğin üç ayda bir yüzde 5 gibi bir oranda yapsa bu problem yine yaşanmaz”

    STOKLAR YETERLİ

    Sağlık Bakanlığı ise yaptığı açıklamada ilaç stoğunun da yeterli olduğu savundu. Sarıalioğlu, Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasının ardından domuz gribi üreten ilaç firması şirketi ile görüşme yaptıklarını belirterek “Firmadan sabah itibarıyla günlük ortalama 50 bin kutu ilacı İstanbul’daki depolara dağıtım yapacakları bilgisini aldık. Önümüzdeki hafta itibariyle domuz gribi ilacı sıkıntısının sona ereceğini tahmin ediyoruz” dedi.

  • Sağlık Bakanlığı’ndan Grip Açıklaması: 1 Milyon Kutu Şurup Daha Piyasaya Verilecek

    Sağlık Bakanlığıgrip vakalarıyla ilgili açıklama yaptı.

    Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Mevsimsel grip her yıl tüm dünyada ciddi sayıda klinik hastalığa sebebiyet veren, özellikle risk gruplarında ağır seyredebilen bir hastalıktır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı olarak her yıl grip mevsiminde bu konuyla ilgili düzenli açıklamalar ve uyarılar yapmaktayız.

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünyada her yıl 290 bin ila 650 bin arasında influenza ilişkili ölüm görüldüğünü rapor etmektedir. Hastalık özellikle gebelerde, 5 yaş altı çocuklarda, 65 yaş ve üzeri kişilerde, kronik hastalığı (kalp, akciğer, böbrek, karaciğer, metabolik veya hematolojik) olanlarda ve immün yetmezliği olanlarda ağır seyretmektedir. Ölümle sonuçlanan her vakada olduğu gibi; İstanbul’da H1N1 şüphesiyle hayatını kaybeden iki çocuğumuzun ölüm sebebinin belirlenmesi için de inceleme başlatılmıştır.

    “VAKA SAYILARINDA OLAĞANÜSTÜ DURUM YOK”

    Grip Bilim Kurulu, son olarak 8 Ocak tarihinde toplanarak raporunu hazırlamıştır. Buna göre, bu yıl ülkemizde dolaşımda olan grip virüslerinin yarısı influenza A (H1N1) tipindedir. Vaka sayıları ve artış hızı geçen yıllarla benzer oranda seyretmekte olup virüs tipleri ve pozitiflik oranlarında olağanüstü bir durum söz konusu değildir. Öte yandan, 2009’da küresel bir salgın yapmış olan influenza A (H1N1) virüsü artık “domuz gribi” olarak tanımlanmamaktadır ve insanlarda normalde görülebilen mevsimsel grip ajanları arasında yer almaktadır.

    Grip, tedavisi olan bir hastalıktır. Hekimin gerekli gördüğü durumlarda antiviral ilaçlar tedavide etkilidir. Hastalık belirtileri başladıktan sonraki ilk 48 saat içerisinde başlanan antiviral tedavinin daha etkili olduğu bilinmelidir. Antibiyotik tedavisinin ise gripte yeri yoktur.

    “İLAÇ STOĞU YETERLİ”

    İlaç Takip Sistemi (İTS) rakamlarına göre grip tedavisinde kullanılan antiviral ilaçların eczane, depo ve üretici firmalardaki sayılarına bakıldığında; şurup formunda 235 bin kutu; tablet formunda ise 790 bin kutu ilaç mevcuttur. Buna ilaveten Sağlık Bakanlığı depolarındaki 600 bin kutu ilaç ile beraber toplam 1 milyon 625 bin kutu ilaç bulunmaktadır.

    1 MİLYON KUTU ŞURUP PİYASAYA SÜRÜLECEK

    Üretici firmayla yapılan görüşmeler sonucu Ocak ayı sonuna kadar 1 milyon kutu şurubun daha piyasaya verilmesi sağlanacaktır. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere tüm hastalarımıza yetecek miktarda ilaç mevcuttur. Firmaların ilaç tedariki kesintisiz olarak devam etmektedir.”

  • Bursa Uludağ Üniversitesi Profesörü Tayar: Beslenmenizi Renklendirin

    Sebze ve meyvelerin sağladıkları vitamin, mineral, posa ve fitokimyasallar ile sağlığı geliştirdikleri, yaşlanmanın sebep olduğu etkileri önledikleri, kanser ve kalp hastalıkları riskini azalttığını belirten Prof. Dr. Mustafa Tayar, renklerine göre gıdaları ve faydalarını sıraladı.

    Beyaz renkli gıdalar LDL kolesterolü düşürüp, kalp hastalıkları riskini azalttığına dikkat çeken Tayar, “Muz, armut, karnabahar, sarımsak, soğan, mantar, patates gibi beyaz renkli gıdaları tüketerek kalp hastalıkları riskinizi minimuma indirmeniz mümkün. Mavi ve mor renkli gıdalar etkisini en çok hafıza üzerinde gösteriyor. Bu renkteki gıdalar pek çok kanser türüne başta prostat kanseri olmak üzere yakalanma riskini azaltıyor. Dolaşım sisteminin korunmasına ve sağlıklı yaşlanmaya da yardım ediyor. Erik, siyah üzüm, patlıcan, böğürtlen, incir, yaban mersini, lahana gibi gıdaları yoğun tüketilmelidir” dedi.

    Sarı ve turuncu renkli gıdalar bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağladığını belirten Tayar, “Göz ve kalp hastalıklarına karşı kalkan oluşturuyor. Portakal, şeftali, mango, kavun, havuç, ananas, üzüm, balkabağı, kayısı, sarı elma, mısır bu renk gıdalar arasında. Yeşil renkli gıdalar kemikleri koruyor, dişleri güçlendiriyor, göz sağlığına zarar gelmesini önlüyor. Bazı kanser türlerine yakalanma riskini de azaltıyor. Yeşil renkli gıdalar arasında kivi, ıspanak, brokoli, brüksel lahanası, marul, lahana, avakado, yeşil elma, salatalık, biber, taze soğan, roka gibi gıdalar yer alıyor. Domates, kırmızı elma, çilek, karpuz, ahududu, kiraz, turp gibi kırmızı gıdalar sağlık açısından oldukça önemli. Kırmızı renkli gıdaların Alzheimer hastalığından korunmada başrolü oynadığı artık kanıtlandı. Kırmızı gıdalar, kalbin kan akımını düzenliyor ve üriner sistemin sağlığını da koruyor” diye uyardı.

  • Bursa İl Sağlık Müdürülüğü’nden Grip Uyarısı

    Bursa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer Kaşıkcımevsimsel grip hastalığı ve korunma yöntemleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Gribin birçok yolla bulaşabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Kaşıkcı, “Esas olarak gripli birinin öksürük, hapşırma ve konuşması esnasında etrafa yayılan damlacıklarla bulaşır. Ayrıca grip virüsü olan bir yüzeye veya eşyaya dokunup, daha sonra kendi ağzına, gözlerine ya da burnuna dokunmakla da bulaşabilir. Hastalar, belirtilerin başlamasından önceki 1 gün ile 5-7 gün sonrasına kadar ki süre içerisinde hastalığı diğer insanlara bulaştırabilirler. Çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar daha uzun süre bulaştırıcı olabilirler” şeklinde konuştu.

    Ellerinizi Sık Sık Yıkayın

    Gribe yakalanmamak için yapılması gerekenleri sıralayan Uzm. Dr. Kaşıkcı, “Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınmalı ve grip benzeri bir hastalık geçirildiğinde evde istirahat edilmelidir. Aksırma ve öksürme esnasında burun ve ağız kâğıt mendille kapatılmalı ve kullanılan kâğıt mendil çöp kutusuna atılmalıdır. Kâğıt mendil yoksa kolun iç yüzüne aksırmak veya öksürmek gerekir. Sabun ve su ile eller sık sık yıkanmalı veya el dezenfektanları kullanılmalıdır. Bulaşma yollarından olan ağız, burun ve gözlere kirli ellerle temas etmekten kaçınmalıdır. Yüzeyler sık sık temizlenmelidir” dedi.

    Beslenmeye Dikkat

    Gripten korunmada diğer önemli bir faktöründe beslenme olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Kaşıkcı, sözlerini şu şekilde sürdürdü;

    “Gerek grip olmadan önce gerekse grip olduktan sonra dengeli ve sağlıklı beslenme büyük önem arz etmektedir. Günlük kalori ihtiyacının farklı besin gruplarından doğru oranlarda sağlanması gerekiyor. Özellikle C vitamini bağışıklık sistemini destekleyen önemli besinlerden biridir. Günlük olarak portakal, kivi, brokoli maydanoz, karalahana gibi C vitamini yönünden yüksek besinler tüketilmelidir. Bunların yanı sıra bol miktarda sıvı da alınmalıdır.”

  • İntihardan Vazgeçirdiği İddia Edilen İlaç Satışa Sunuldu

    Spravato adıyla piyasaya sürülecek olan ilaç tedavisinin Prozac gibi geleneksel ilaçları kullanarak çok az oranda iyileşme yaşayan, ruh sağlığı tedavisi konusunda yardım arayan daha fazla insana umut vereceği umuluyor.

    HAYVAN SAKİNLEŞTİRİCİ

    Daha önce havyan sakinleştirici olarak kullanılan ketamin, tedavi konusunda çekincelere neden oluyor.

    İlaç, doktorlara depresyon konusunda yeni bir yöntem sunuyor olmasına rağmen psikiyatristler ilacın ne kadar etkili olacağı konusunda ikiye ayrılıyor. Bir kısım sağlık görevlileri de bu ilacın bağımlılık yapabileceği ve istismara yol açabileceği görüşünde.

    BAE’deki Priory Ortadoğu Tıp Merkezi’nde Danışman ve Tıp Direktörü Dr. Said İslam “Depresif belirtilerde iyileşme göstermesi 3-4 hafta sürebilen geleneksel antidepresanların aksine, bu ilacı kullanan hastalarda saatler içinde olumlu değişiklikler görülebilir. İlacın maliyeti konusundaki endişelerin yanı sıra kötüye kullanım ve bağımlılık yapma potansiyeli konusunda da endişeler var” diyor.

    Geleneksel antidepresanlar, beyindeki ruh hali, duygu ve uyku üzerinde iyi bir etkiye sahip olduğu düşünülen bir nörotransmitter olan serotonini artırarak çalışırken, Spravato yeni bir beyin yolu ‘Glutamat’ı hedefliyor.

    Glutamat, öğrenme ve hafızada önemli bir rol oynayan ve normal beyin fonksiyonu için gerekli görülen bir nörotransmitterdir.

    SEANSI 600 DOLAR! BAE VATANDAŞLARINA ÜCRETSİZ

    Ancak Spravato tedavisi ucuz değil ve seans başına yaklaşık 600 dolar olarak fiyatlandırılması bekleniyor. BAE vatandaşları ve bazı sigorta sahipleri için ilaç ücretsiz olacak.

    İlaç, Johnson & Johnson Janssen Pharmaceuticals tarafından üretildi ve geçtiğimiz mart ayında FDA tarafından onaylandı. FDA, ilacın kötüye kullanımının önüne geçmek için sadece doktor reçetesi ile kullanılmasını istiyor.

  • Uzmanlardan Uyarı: D Vitamini Takviyesinin Azı Karar, Çoğu Zarar

    D vitaminin kemik sağlığı haricinde başka hastalıkların tedavisinde kullanımı ile ilgili araştırmalar 2000 yılından itibaren hızla artmaya başladı. Bu noktada Amerikan Tabipler Birliği Dergisi’nde (JAMA) yayınlanan bir araştırmaya göre, potansiyel olarak güvenli olmayan miktarlarda D vitamini alan insan sayısında yüzde 2,8’lik bir artış yaşandığı ortaya konuldu. Ayrıca günlük 1.000 IU veya daha fazla D vitamini alan kişilerin sayısı da yüzde 18 yükseliş gösterdi.

    Son yıllarda kalp hastalığından kansere kadar her türlü hastalığı önlemek umuduyla D vitamini takviyeleri alınmaya başlayanlar için uzmanlardan uyarı geldi. D vitamini ve kalsiyumun kemik sağlığı için gerekli olduğu konusunda hem fikir olan uzmanlar, çok yüksek dozda alınmasının ise daha fazla fayda sağlamadığını dile getirdiler.

    Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Nişantaşı Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan, “D vitamininin güçlü kemikler oluşturmaya yardımcı olduğu tartışılmaz bir gerçek ama ne kadar alınması gerektiği konusu hep tartışmaya açık oldu. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki bilinenin tam tersi olarak aslında yüksek doz D vitaminin zararlı bir etkisi olabileceği belirtiliyor” dedi.

    TÜRKİYE’DE DE ARTIŞ VAR

    Türkiye’de de son zamanlarda yüksek ve gereksiz D vitamini kullanımının arttığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan şu uyarılarda bulundu:

    “Çok yüksek dozlarda yani günde 25000 IU D vitamini takviyesi alındığında, kalsiyum bozuklukları, böbrek fonksiyon bozuklukları ve yumuşak doku kalsifikasyonu görülebilir. Bazı kaynaklarda 4000 IU dozun tolere edilebilir üst limit olduğu ifade ediliyor. Bağırsaklarda görülen Crohn hastalığı, ülseratif kolit gibi besinleri düzgün bir şekilde emmesini önleyen rahatsızlıkları olan kişiler ile gastrik bypass ameliyatı geçirenler yüksek dozda D vitamini alımına ihtiyaç duyabilirler. Ancak çoğu insanda yüksek dozlar gereksizdir ve potansiyel olarak zararlıdır. Yeterli olup olmadığından endişe ediyorsanız, günde 1000 IU gibi küçük veya orta miktarda D vitamini almak mantıklıdır.”

    D VİTAMİNİ TAKVİYESİNİ KİMLER ALMALIDIR?

    D vitamini takviyelerine kimlerin ihtiyacı olduğu konusuna da açıklık getiren Dr. Öğr. Üyesi Doğan, “Kış aylarında D vitamini alım dozu yaz aylarına oranla daha yüksek alınmalıdır. Yapılan bir çalışmaya göre okul çocuklarında alınması gereken dozun en fazla 2000 IU’ya kadar olduğu belirtilmiştir. Dışarıda az zaman geçiren, güneş ışınlarından çok az faydalanan insanlar da yeterli dozda takviye almalıdırlar. D vitamini ‘güneş vitamini’ olarak adlandırılır. Vücut, güneşe maruz kaldıktan sonra D vitaminini üretir ve yaşlandıkça bu üretim azalır. 65 yaşın üzerindeki kişiler 20’li yaşlarında olanlara göre dörtte bir daha az D vitamini üretir. Bu durumda da yine bir uzman kontrolünde D vitamini takviyesi alınmalıdır” şeklinde konuştu.

  • Eşek Sütü Sabunu Faydaları Nelerdir? Nasıl Kullanılmalıdır?

    Eşek sütü, bileşenleri bakımından anne sütüne en yakın süttür. Son zamanlarda eşek sütünü tercih edenler oldukça fazla. İçinde bol miktarda A, B, C ve E vitamini; büyük ölçüde kalsiyum, magnezyum, çinko, fosfor, sodyum ve magnezyum taşımaktadır. Dolayısıyla eşek sütü sabunu oldukça faydalıdır.

    Eşek Sütü Kullanan Bir Kraliçe

    Eşek sütü eski çağlardan beri güzellik ve sağlık kaygıları için kullanılıyor. İyileştirme etkisi ve tedavi edici gücü olduğu söylendiğinden ilaç yerine kullanıldığını biliyoruz. Mısır Kraliçesi Kleopatra ise güzelliğini eşek sütüne borçluymuş.
    Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın genç kalmak için süt banyosu yaptığını herkes bilir, ama o sütün eşek sütü olduğu nedense pek söylenmez. Üstelik Kraliçe Kleopatra’nın bir banyosu için 700 eşeğin sütü gerekmiştir. Evet, eşek sütü şifa niyetine içilmesi ya da vücuda sürülmesi yanında yüzyıllardır sabun olarak da kullanılır ve faydaları saymakla bitmez.

    Eşek sütü sabunu faydası ile yüzyıllardır bilindiği için tarih boyunca insanlar daha güzel bir cilde kavuşmak için bu sabuna başvurur. Eşek sütü sabunu sivilce başta olmak üzere pek çok cilt problemine deva olabilir.

    İsterseniz eşek sütü sabunu faydası ve olumlu özellikleriyle nelere iyi geliyor, birlikte birlikte göz atalım.

    Eşek Sütü Sabununun Cilde Faydaları

    Zengin vitamin içeriği ile eşek sütü faydaları saymakla bitmiyor cinsten. Ama ben yine de faydalarını saymayı deneyeyim.

    Cilt lekeleri ve cilt kararmalarına iyi geliyor.

    Sivilce, akne ve siyah noktalardan kurtarıyor.

    Kırışıklıkları gideriyor, cildi gençleştiriyor. Sedef ve egzamaya karşı eşek sütü sabunu oldukça etkili.

    Gençleştirici etkisiyle cilde büyük faydalar sağlar, yaşlanma etkilerini geciktirir. Daha genç bir görünüm sağlayan eşek sütü sabunu, kırışıkları giderici ve cildi yenileyici özellikleriyle öne çıkar.

    Nem oranını dengeler ve cildin daha sıkı, daha dolgun bir görünüme kavuşmasını sağlar. Soğuk aylarda yıpranan ve kuruyan ciltler üzerinde olumlu etki gösterir.

    Cilt lekeleri ve cilt kararmaları üzerinde etkilidir, lekelerin kolayca geçmesine yardımcı olur. Özellikle yaşlılıkta görülen lekeleri hücre yenileme özelliği sayesinde geçirebilir.

    Yıpranma, tahriş ve kızarıklıklara karşı cildi korurken, ölü hücreleri uzaklaştırır ve derinlemesine bir temizlik sağlar. Ciltte görülen alerjik reaksiyonlara bağlı kızarıklıkların daha kolay geçmesini sağlar, kaşınma hissini ciddi oranda azaltır.

    Eşek sütü sabunu sivilce, siyah noktalar ve aknelere karşı etkili bir koruma kalkanı oluşturur.

    Zengin vitamin ve mineral içeriği cilt sağlığını korur, sorunlu hücrelerin yenilenmesine katkıda bulunur. Daha sağlıklı ve daha parlak bir cilt için düzenli kullanımı tavsiye edilir.

    Sedef hastalığı tedavisinde yardımcı bir etken olarak kullanılır. Egzama başta olmak üzere benzer pek çok deri sorununu daha hızlı tedavi olmasını sağlar.

    Saçlar üzerinde etkilidir, kepek oluşumunu önler, saçların kendini yenilemesine ve onarmasına yardımcı olur.

    Eşek Sütü Sabunu Ne İşe Yarar, Nasıl Kullanılır?

    Cilt sorunlarına karşı etkili ve işlevli bir ürün olan sabunun kullanımı oldukça kolay bir ürün olarak öne çıkar. Kullanım amacına ve yerine bağlı olarak kullanım biçimi değişebilen eşek sütü sabunu genel olarak günde 3 kez kullanılır:

    Sivilce ve yüzdeki diğer sorunlarına karşı kullanıldığında sabah, öğle ve akşam saatlerinde köpürterek cilde maske gibi sürülmesi gerekir.

    En az 5 dakika bekledikten sonra cilt yıkanır ve su ile durulanır.

    Zararları bakımından bilinen herhangi bir sorun yoktur. Yan etkisi olmayan doğal bir sabun olan eşek sütü sabunu vücudun tüm bölgelerinde gönül rahatlığı ile kullanılabilir. Eşek sütü sabununu bilinen bir zararı olmamasına karşın, bazı maddeler yoğun olarak bulunduğundan nadiren de olsa alerjik sorunlar görülebileceğinden herhangi bir duyarlılık durumunda kullanımın kesilmesi ve doktora danışılması önerilir.

    Sabunu sabah, öğlen ve akşam olmak üzere günde 3 kez düzenli olarak kullanmalısınız.

    Bildiğimiz sabun kullanır gibi cildinizi ıslatıp sabun ile köpürttükten sonra bir 5 dakika beklemeniz öneriliyor. Sonrasında fazla ovuşturmadan bol su ile durulayın. Kullananlar ciltlerinde ferah bir his yayıldığını belirtiyor.

  • Glutatyon Nedir? Vücutta Üretimi Nasıl Arttırılır? Azalırsa Neler Olur?

    Sağlıklı kalmak ve hastalıklardan korunmak için vücudun ürettiği en güçlü antioksidan, glutatyon. Glutatyonun, vücudun çöpçüsü olduğunu belirten Fizyoterapi Uzmanı Dr. Buğra Buyrukçu, “Vücutta azalmaya başladığında kalp damardan kansere pek çok ölümcül hastalığa neden olabilir” dedi.

    Glutatyonun Vücut İçin Önemi Nedir?

    Glutatyon, bitkiler, hayvanlar, mantarlar ve bazı bakteri ve archaea‘da bir antioksidandır. Glutatyon, serbest radikaller, peroksit, lipit peroksit ve ağır metaller gibi reaktif oksijen türlerinin neden olduğu önemli hücresel bileşenlere zarar gelmesini önleme yeteneğine sahiptir.

    Tam bir doğal mucize olan bu glutatyonun vücudun, hücrelerin, bilhassa karaciğerin temizliğinden sorumlu olduğunu söyleyen Dr. Buyrukçu, “Bir anlamda vücudun ve hücrelerin kendini temizleyebilme yeri. Yani vücudun çöpçüsü. Tam bir koruma kalkanı. Bağışıklık sistemini güçlendirirken bedende biriken ağır metallerin, toksinlerin vücuttan atılmasını sağlıyor, paslanma ve iltihaplanmanın önüne geçiyor. Normal koşullarda vücudun ürettiği doğal bir antioksidan. Ancak zamanla rezervi yetmemeye başlıyor” diye konuştu.

    Glutatyon hangi besinlerde bulunur?

    Yaş, beslenme, sigara ve alkol gibi nedenlere bağlı olarak vücutta azalmaya başlayan glutatyonun mutlaka takviye edilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Buğra Buyrukçu, “Aksi halde kendini temizleyemeyen vücut yaşlanmaya, organlar fonksiyonlarını yerine getirememeye ve kalp damar hastalıkları, demans, kanser gibi birçok ciddi sorunlar oluşturabilecek hastalıklar ortaya çıkmaya veya belirmeye başlıyor.

    Vücutta azalan glutatyonun takviyesi için elbette beslenme önemli ancak yeterli olmayabiliyor. Yine de glutatyon üretimini tetiklemek için soğan, sarımsak ve lahana tüketmek gerekiyor.

    Glutatyon içeriği en yüksek besinler arasında yer alan ıspanak, bamya, karnabaharı sofradan eksik etmemek veya B12 takviyesi çok işe yarıyor” açıklamasında bulundu.

    “Glutatyon artışı için en etkili yöntemin ise damar yoluyla ilaç alınması olduğunu bildiren Dr. Buyrukçu, şöyle devam etti: “Ağız yoluyla takviye çok büyük oranda işe yaramıyor. Damar yolu takviyesinde ise maalesef ülkemizde zaman zaman bilinçsizce hareket ediliyor. Eczacılar Odaları vasıtasıyla getirtilen ilaçları yerine kaçak olarak getirilen ve merdiven altı olarak tabir edilen yerlerde kaynağı belli olmayan ilaçlar kullanılıyor.” Dr. Buyrukçu ayrıca bu ilaçlara karşı da vatandaşları uyardı.

  • Burun Kuruluğuna Ne İyi Gelir?

    Burun içi kuruduğundarahatsız edici ve bazen ağrılı olabilir. Kuru bir burun için, buhar inhalasyonu, nemlendirici ve burun spreyleri veya burun yıkamaları kullanılabilir. Kuru bir burun genellikle zararsızdır. Bununla birlikte tedavi edilmezsekaşıntıyanmakabuklanmaburun kanamasıtıkanıklık gibi rahatsız edici semptomlara neden olabilir. Buna engel olabilmek için evinizde yapabileceğiniz pratik çözümler mevcut” diyen Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Denizhan Dizdar, burun kuruluğunu engelleyebilmek için 4 pratik yöntem önerdi:

    1-ODANIZI NEMLENDİRİN

    Nemlendiricilerburun tıkanıklığını hafifletmeye yardımcı olabilir. Nemli ortam, burun tıkanıklığını hafifleten ve sinüslerin düzgün bir şekilde drenajını sağlayan nazal geçişi nemli tutmaya yardımcı olur. Nemlendiriciler, evlerde ve ofislerde klima ve merkezi ısıtma nedeniyle kaybedilen nemin yerini alabilir. İdeal olarak bir kişi her ikisi de sağlığa zararlı olabilecek küf ve bakteri üremesini önlemek için nemlendiricilerini her gün temizlemelidir. İdeal nem oda sıcaklığına bağlı olarak yüzde 30-50 arasında değişmektedir. Daha yüksek nem seviyelerinin, belirtileri daha da kötüleştirebilecek toz akarlarının ve diğer alerjenlerin büyümesini destekleyebileceğini belirtmek önemlidir. Bağıl nemi ölçen bir cihaz olan bir higrometre, bir kişinin nemlendiricinin ne zaman ve ne zaman kullanılacağına karar vermesine yardımcı olabilir.

    2-BUHAR SOLUYUN

    Nemlendiriciye erişimi olmayan insanlar, buharı; sıcak su torbası, sıcak duş, banyo veya saunadan sağlayabilirler. Bununla birlikte buhar inhalasyonunun yararları geçicidir. Cildi yakmaktan kaçınmak için suyun kaynamadığından veya aşırı sıcak olmadığından emin olunmalı.

    3-BOL SU İÇİN

    Çok az su içmek, nazal pasajlar dahil olmak üzere vücudun dokularını kurutabilir. Burnun nemli kalması için en iyi yol, günde en az 2 litre su içmektir.

    4-TUZLU BURUN SPREYLERİ İLE BURNUNUZU YIKAYIN

    Tuzlu burun spreyi, kuru bir burun için yardımcı olabilir. Tuzlu burun spreyleri burun pasajlarını nemlendirir. Bu, mukus akışını iyileştirmeye yardımcı olur ve iltihaba neden olmadan önce toz, kir ve polen gibi tahriş edici maddeleri temizler.

    Tuzlu burun spreyleri eczanelerden alınabilir. Her zaman bu ürünlerin ambalajını dikkatle okuyun ve talimatları takip ettiğinizden emin olun.

  • Chia Tohumu Faydaları Neler? Nasıl Kullanılmalı? Nasıl Tüketilir?

    Chia tohumu, yüzyıllar boyunca Maya ve Aztek diyetlerinin temel yiyeceklerinden biri olmuştu. Chia, Maya dilinde “güç” anlamına gelirdi ve bu bitkinin tohumları “koşucuların yemekleri” olarak bilinirdi çünkü koşucular ve savaşçılar uzun mesafeler alırken veya savaş sırasında “yakıt” olarak bu tohumları tüketirlerdi. Bugün tohumlar, sağlıklı bir bedene sahip olmak için gösterdiği yararlar nedeniyle herkesin ilgisini çekiyor. Zengin bir gıda maddesi olarak dikkat çeken Chia tohumları antioksidan nitelikleriyle de öne çıkarak yeniden günlük beslenmeye dahil oluyor.

    Chia tohumu nasıl kullanılır?

    Aztek uygarlıklarından günümüze uzanan bir geçmişi olan Chia tohumu ile ilgili olarak en çok merak edilen konulardan birisi Chia tohumu nasıl kullanılır sorusu. Son yıllarda popüler bir ürün hale gelse de uzun yıllardan beri tüketilen bir bitki tohumu türüdür.

    Siyah küçük noktacıklar halinde bir görünüme sahip olan Chia tohumu, puding şeklinde sıklıkla tüketiliyor. Ara öğünlerde tatlı tüketmek yerine Chia pudingi tüketebilir, tatlı ihtiyacınızı bu şekilde giderebilirsiniz.

    Chia tohumu nasıl kullanılır için verilecek diğer bir yanıt ise sıvı içinde bekleterek kullanım olacaktır. Tohumu süt, yoğurt ya da suyun içinde bekleterek sağlıklı ve lezzetli bir biçimde tüketebilirsiniz.
    Diğer bir yöntem olarak ise tohumu çiğ olarak tüketmeyi deneyebilirsiniz.

    Salata ve tatlılarınızın üzerine serperek kullanabileceğiniz bu tohumun çiğ tüketilmesinin hiçbir zararı bulunmuyor.

    Chia tohumu kullanımı için diğer bir öneri de toz haline getirerek kullanmak. Toz haline getirilmiş tohumları çay olarak tüketebilir, et yemeklerine katabilir ya da ekmek hamurunun içine katabilirsiniz.

    Chia Tohumu Nasıl Tüketilir?

    Bir fincan sıvı (badem sütü, meyve suyu veya inek sütü popüler seçimlerdir) bir çeyrek fincan tohum ile karıştırıp tüketilebilir. Chia tohumu tüketmenin en popüler yollarından biri olan chia tohumlu puding kolayca yapılabilen bir tatlıdır.

    Tohumlar jelleştikten sonra ve karışım artık sulu olmadığında, “puding” yenmeye hazır kıvama gelmiştir. Bu chia pudingi birkaç gün boyunca buzdolabında saklanabilmesine rağmen, 15 dakika gibi az bir sürede hazırlanabilmektedir. Chia’nın kendi başına baskın bir tadı olmadığı için, baharat, doğranmış meyve, fındık ve isteğe bağlı farklı diğer soslarla tüketilebilmektedir

    Chia tohumunun faydaları

    -100 gramında 17 gram protein bulunan Chia tohumu ideal bir protein kaynağı.
    -Cildi daha genç ve parlak gösteren Chia tohumunun etkili olabilmesi için düzenli bir şekilde kullanılması gerekiyor.
    -Chia tohumunun faydaları arasında tok tutucu özelliği de yer alıyor. Bu sayede kilo alımını dengelemek mümkün.
    -Tam bir lif deposu olan tohumun 100 gramı içinde yaklaşık olarak 11 gram lif bulunuyor.
    -Lif bakımından zengin olan Chia tohumu bağırsak sistemini düzenliyor. Kronik kabızlık, hazımsızlık,gaz gibi sağlık problemlerini varsa düzenli olarak Chia tohumu tüketmelisiniz.
    -Omega 3 yönünden de zengin olan bu tohumu bu özelliği ile kanser hücrelerini önlüyor ve beyni koruyor.
    -Chia tohumunun faydaları arasında gün boyu enerji vermesi ve kişiyi dinç tutması da yer alıyor.
    -Kan şekerini dengeleyen Chia tohumu diyabet hastalığını önlüyor.
    -Kalsiyum ve A vitamini yönünden de zengin olan tohumu, diş sağlığını korumasının yanı sıra kas gelişimine de yardımcı oluyor.
    -Hamile kadınlar için ideal bir besin türü olan Chia tohumu bebeğin sağlıklı gelişiminde oldukça büyük bir etkiye sahip olabilir.

    Yeni araştırmalar, chia tohumlarının faydalarının sandığımızdan daha fazla olduğunu gösteriyor. Örneğin; tohumlar, cildin daha sağlıklı olmasına yardımcı olurken yaşlanmanın belirtilerini de azaltabiliyor. Bunun yanı sıra kalp ve sindirim sistemini destekler, daha güçlü kemik ve kasların inşa edilmesine yardımcı olur. Çok daha fazlasını da sağlayabilen tohumlar, diyabet tedavisinde bile kullanılabiliyor.

    Tohumlar, yoğun lif içeren ve sağlıklı yağlara sahip olan yapısı nedeniyle vücudun insülin düzeylerini dengelemesine yardımcı olurken bağırsak hareketlerinin de düzenli hale gelmesini sağlıyor. Ek olarak bağırsaklardaki prebiyotiklerin büyümesine de katkıda bulunurken verdiği tokluk-dolgunluk hissi ile daha zor acıkmaya neden olur.

    Chia, enerjinizin ve metabolizma hızınızın artmasına yardımcı olur. Yayınlanan bir araştırma, tohumları tükettikten sonra 90 dakikalık bir spor etkinliğinde performansın enerji içecekleri tüketildiğindeki kadar yükseltebildiğini gösteriyor. Ayrıca çalışmalar, diyetinize chia tohumlarının eklenmesinin ardından, vücudun metabolizmasını etkileyen ve obezitenin bir bileşeni olan “karın yağı” dokusunu da azalttığını gösteriyor.

    İçerdiği kalsiyum sayesinde kemiklerin daha güçlü hale gelmesine yardımcı olan chia, sahip olduğu bor miktarı ile kemiklerin ve kasların sağlıklı büyümesini sağlar. Bitki temelli protein kaynakları arasında öne çıkan tohumlar, kas gelişimi ve oluşumda önemli bir besin kaynağı olarak da fayda sağlar.