Kategori: Sağlık

  • Prof. Dr. Bülent Orhan:”Sigara kullananlar olmasa akciğer kanseri hiç olmazdı”

    1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle kanser hastalığı konusunda halkı bilgilendirmeye yönelik toplantı gerçekleştirildi. “Kansere Karşı Takım Ruhu” adı verilen ve vatandaşların yoğun ilgisini çeken faaliyet 2 gün sürdü. Acıbadem Hastanesi Onkoloji uzmanları, yeni tedavi yöntemleri, kemoterapinin yan etkileri, erken tanının önemi gibi konularda halkı bilgilendirdi. Katılımcıların sorularını de cevaplayan uzmanlar, erken teşhisin önemini vurguladı.

    Toplantıda kanserde erken teşhisin önemini anlatan Tıbbi Onkoloji Uzm. Dr. Zuhal Başkan, “Erken teşhis hayat kurtarır. Kanser, giderek daha çok sayıda insanın tanıştığı önemli bir hastalık. Ama yeni gelişen tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde tedavi başarısı da artıyor. O nedenle erken teşhis için tarama programlarından yararlanmayı ihmal etmeyin” dedi. Kansere karşı alınacak önlemlerin başında yaşam biçiminde yapılacak değişiklerin geldiğini söyleyen Dr. Zuhal Başkan, “Sağlıklı beslenme, daha fazla hareket etme ve ideal kilonun korunması bile kansere karşı önemli oranda korur” dedi.

    “Tedavinin eğitimli ve deneyimli bir ekip tarafından yürütülmesi önemlidir” 
    Kemoterapinin yan etkileri hakkında bilgi veren Acıbadem Bursa Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Hatice Doruk, “Kanser tedavisinde birçok güzel yenilik olsa da yine de en sık başvurulan tedavilerin başında kemoterapiler geliyor. Ancak kemoterapilerin mide bulantısı, halsizlik gibi bazı yan etkileri oluyor. Bu etkilerin azaltılması için destek tedavilerinin düzenlenmesi ile süreç daha rahat atlatılabilir. Tedavinin eğitimli ve deneyimli bir ekip tarafından yürütülmesi önemlidir” dedi.
    Konuşmacılardan Tıbbi Onkoloji Uzm. Prof. Dr. Bülent Orhan, kanserden korkulmaması gerektiğinin altını çizerek, “Kanser önlenebilir bir hastalık, erken teşhisle çok kolay tedavi edilebilir. Sigara kullananlar olmasa akciğer kanseri hiç olmazdı” dedi. Yeni tedavi yöntemlerinden de bahseden Bülent Orhan, “İmmünoterapi kanser tedavisinde çığır açtı. Eskiden tedavi edemediğimiz birçok kanseri, düşük yan etki ve yüksek etkinlikle tedavi etme şansımız yeni gelişen tedavi yöntemleriyle oluştu” ifadelerini kaydetti.

    Radyasyon Onkoloji Uzm. Dr. Aslı Saran İkizler, sigara ve tütün ürünlerine dikkat çekerek, “Kanserden korunmanın tedaviden daha kolay olduğunun altını çizmek istiyorum. Lütfen özellikle gençler her türlü sigara ve tütün ürününden uzak durun başlayıp bırakmak çare olmayabiliyor. O yüzden hiç başlamamanızı rica ediyorum” mesajı verdi. Program konuşma ve soruların ardından müzik dinletisi ile sona erdi.

  • 6 Nisan 2019 Marlboro, Lark, Parlement, LM, Muratti sigara zamları ve yeni sigara fiyatları

    Sigara kullanan tiryakiler Marlboro ne kadar, Parlament sigara ne kadar oldu, Muratti sigara paket fiyatı ne kadar şeklinde internette araştırma yapıyorlar. Sigaranın paket fiyatlarına uygulanan yeni zamlar sonrası hangi sigara, ne kadar oldu. Yapılan zamdan sonra sigaralarda paket başına 2 liralık zam uygulandı. Bugünden itibaren sigaralara yapılan zamlar uygulanacak. Sigara içen vatandaşların merak ettiği sigara zamlarıyla ilgili yapılan açıklama haberimizde. Sigara içinde en tehlikelileri arsenik (fare zehiri), benzin, kadmiyum (akü metali), hidrojen siyanid (gaz odaları zehiri), toluen (tiner), amonyak ve propilen glikol olmak üzere 4000’in üzerinde kanserojen ve toksik madde bulunmaktadır. Sonuç olarak ciğerlerimizde katran (asfalt) oluşmaktadır..

    SİGARAYA NE KADAR ZAM GELDİ

    Sigara fiyatlarına bu sabahtan itibaren uygulanan zam dikkat çekti. Sigaranın paket fiyatlarına uygulanan yeni zamlar sonrası hangi sigara, ne kadar oldu. Yapılan zamdan sonra sigaralarda paket başına 2 liralık zam uygulandı. Bugünden itibaren sigaralara yapılan zamlar uygulanacak. Sigara içen vatandaşların merak ettiği sigara zamlarıyla ilgili yapılan açıklama haberimizde.

    PARLIAMENT VE MARLBORO NE KADAR OLDU?

    Marlboro, Lark, Muratti, LM, Parlement sigara fiyatları şu şekilde oldu:

    Marlboro – 15 TL

    Marlboro Touch Blue/Gray/Aqua/One – 14 TL

    Parliament – 15 TL

    Muratti – 13 TL

    Muratti Blu – 12 TL

    Lark – 12 TL

    Lark Reserve – 11.5 TL

    L&M – 11.5 TL

    LM Mode Red – 11 TL

    2019 OCAK AYI SİGARA FİYATLARI BU ŞEKİLDEYDİ

    Kent Switch Sigara Fiyatı: 11,00 TL
    Kent Blue Sigara Fiyatı: 12,00 TL
    Kent Gray Sigara Fiyatı: 12,00 TL
    Kent White Sigara Fiyatı: 12,00 TL
    Kent Slim Sigara Fiyatı: 12,00 TL
    Kent D Range Blue Sigara Fiyatı: 10,00 TL
    Kent D Range Gray Sigara Fiyatı: 10,00 TL
    Kent N Range Black Sigara Fiyatı: 12,00 TL
    Kent N Range Grey Sigara Fiyatı: 12,00 TL
    Camel Sigara Fiyatı: 10,00 TL
    Camel Soft Fiyatı: 10,00 TL
    Camel Box (Kutu) Fiyatı: 10,00 TL
    Camel White Fiyatı: 10,00 TL
    Camel Green Fiyatı: 10,00 TL
    Marlboro Blue Fiyatı: 13,00 TL
    Marlboro Touch Blue Fiyatı: 13,00 TL
    Marlboro Gray Fiyatı: 13,00 TL
    Marlboro Aqua Fiyatı: 13,00 TL
    Marlboro One Fiyatı: 13,00 TL
    Uzun Parliament Fiyatı: 15,00 TL
    Kısa Parliament Fiyatı: 15,00 TL
    Parliament Slim Fiyatı: 15,00 TL
    Parliament Aqua Fiyatı: 15,00 TL
    Uzun Marlboro Fiyatı: 14,00 TL
    Kısa Marlboro Fiyatı: 14,00 TL
    Muratti Rosso Fiyatı: 12,00 TL
    Muratti Azure Fiyatı: 12,00 TL
    Muratti Tone Fiyatı: 12,00 TL
    Muratti Mode Fiyatı: 12,00 TL
    Muratti Mone Fiyatı: 12,00 TL
    Muratti S-Mode Fiyatı: 12,00 TL
    Muratti S-One Fiyatı: 12,00 TL
    Uzun Lark Fiyatı: 11,00 TL
    Kısa Lark Fiyatı: 11,00 TL
    Lark Mode Blue Fiyatı: 10,50 TL
    Lark Reserve Fiyatı: 10,50 TL
    Uzun Chesterfield Fiyatı: 10,50 TL
    Kısa Chesterfield Fiyatı: 10,50 TL
    Chesterfield Slim Fiyatı: 10,50 TL
    Chesterfield Click Fiyatı: 10,50 TL
    Chesterfield Blue Fiyatı: 10,00 TL
    Chesterfield Gray Fiyatı: 10,00 TL
    Chesterfield Mode Navy Fiyatı: 10,00 TL
    Uzun L & M Fiyatı: 10,50 TL
    Kısa L & M Fiyatı: 10,50 TL
    L & M Blue Line Fiyatı: 10,50 TL
    L & M Mode Red Fiyatı: 10,00 TL
    Winston Touch Fiyatı: 10,50 TL
    Winston Sigara Fiyatı: 11,00 TL
    Monte Carlo Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Monte Carlo Slender Fiyatı: 8,50 TL
    LD Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    LD Slender Sigara Fiyatı: 8,50 TL
    Rothmans Uzun Mavi Fiyatı: 9,00 TL
    Rothmans Kısa Mavi Fiyatı: 9,00 TL
    Rothmans Gri Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Rothmans Slender Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Rothmans Slim Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Uzun Viceroy (Kırmızı, Mavi, Gray) Sigara Fiyatı: 9,50 TL
    Kısa Viceroy (Red, Navy Blue, Gray) Sigara Fiyatı: 9,50 TL
    Viceroy Switch Sigara Fiyatı: 9,50 TL
    Viceroy Switch (Mentollü) Sigara Fiyatı: 9,50 TL
    Viceroy D-Range Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Uzun Tekel 2000 (Kırmızı, Mavi) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Kısa Tekel 2000 (Kırmızı, Mavi) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Tekel 2000 DK Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Uzun Tekel 2001 (Kırmızı, Mavi) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Kısa Tekel 2001 (Kırmızı, Mavi) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Kısa Tekel 2001 Soft Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Uzun Samsun 216 (Kutu – Box) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Kısa Samsun 216 (Yumuşak – Soft) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Uzun – Kısa Samsun (Normal) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Uzun Maltepe (Soft – Yumuşak) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Kısa Maltepe (Soft – Yumuşak) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Kısa Maltepe (Kutu – Box) Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Vogue (Mavi) Sigara Fiyatı: 14,00 TL
    Vogue Mentollü (Yeşil) Sigara Fiyatı: 14,00 TL
    Kısa HD Sigara Fiyatı: 7,50 TL
    Uzun HD Sigara Fiyatı: 7,50 TL
    HD Slim (Altınyaprak, Blue) Sigara Fiyatı: 8,00 TL
    President Kısa Sigara Fiyatı: 7,50 TL
    President Uzun Sigara Fiyatı: 7,50 TL
    Medley (Sarı, Mavi, Kırmızı, Beyaz): 7,00 TL
    Vigor Sigara Fiyatı: 8,00 TL
    Vigor Ultimate Sigara Fiyatı: 8,00 TL
    Vigor Ocean Sigara Fiyatı: 8,00 TL
    Salem Sigara Fiyatı: 12,50 TL
    Anadolu Sigara Fiyatı: 8,50 TL
    Davidoff Sigara Fiyatı: 13,00 TL
    West KS/SL Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    West Grey Slims Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    West Red Line / Navy Line Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Polo Grey / Blue / Purple Slims Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Bianca Rose Slims Sigara Fiyatı: 10,00 TL
    Bianca Lite Slims Sigara Fiyatı: 10,00 TL
    İmperial Dark Blue SL Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    İmperial Classic Red KS / SL Sigara Fiyatı: 9,00 TL
    Bockwoods Sigara Fiyatı: 17,00 TL
    Monte Cristo Sigara Fiyatı: 17,00 TL

    SİGARANIN ZARARLARI

    Sigara bağımlılık yapıcı bir madde olması ve serbest satılabilmesi nedeniyle günümüzde insan sağlığını tehdit eden en önemli faktörlerden biridir. Yalnızca bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir sorundur da.

    Sigara içinde en tehlikelileri arsenik (fare zehiri), benzin, kadmiyum (akü metali), hidrojen siyanid (gaz odaları zehiri), toluen (tiner), amonyak ve propilen glikol olmak üzere 4000’in üzerinde kanserojen ve toksik madde bulunmaktadır. Sonuç olarak ciğerlerimizde katran (asfalt) oluşmaktadır.

    SİGARANIN ZARARLARI

    Sigara içinde en tehlikelileri arsenik (fare zehiri), benzin, kadmiyum (akü metali), hidrojen siyanid (gaz odaları zehiri), toluen (tiner), amonyak ve propilen glikol olmak üzere 4000’in üzerinde kanserojen ve toksik madde bulunmaktadır. Sonuç olarak ciğerlerimizde katran (asfalt) oluşmaktadır.

    Sigara bağımlılığının 2 yönü vardır. Fiziksel ve psikolojik bağımlılık. Fiziksel bağımlılığı yapan sigaradaki nikotindir. Psikolojik bağımlılık ise kişiye göre değişir. Kendine güvensiz, sorunlardan kaçan kişiler psikolojik bağımlılığa daha eğilimlidir. Sigaranın içindeki yabancı maddeler dokularda irritasyon ve hasar oluşturur. Buna karşı savunma amacıyla kandan çekilen hücreler iltihap alanına toplanır.

    Damarların zamanla daralması ile tüm dokulara gelen kan ve oksijen miktarı azalır. Dokunun beslenememesi sonucunda zamanla hasar gelişir. Aslında en dramatik sonuçlarından biri, içindeki kanserojenlerin en yoğun ve uzun etki ettikleri organlar başta olmak üzere tüm kanserlerin oluşma riskini yükseltmesidir.

    SİGARANIN ZARARLARI NE KADAR SÜREDE GEÇER

    Uzmanlar uzun zaman sigara kullanmış bireylerin sigarayı bırakmaya karar verdikleri ve bunu uygulamaya koydukları andan itibaren vücudun kendini yenilemeye başladığını söylemektedirler. Bununla birlikte hiç sigara içmemiş gibi olmanın imkânsız olduğunu belirtmekle beraber normal bir bireyin vücut sağlığına ancak 10 yılda geri dönebildiğini açıklamışlardır. Sigarayı bıraktığınızda;

    İlk yirmi dakikada nabzınız normal seyrine döner ve tansiyonunuz dengelenir.
    8 saat sonra vücut kendini yenilemeye başlar, kan oksijeni normal seviyeye ulaşır.
    24 saat sonra karbon monoksit vücuttan atılır.
    48 saat sonra nikotin vücuttan tamamen temizlenir, cilt kendini yeniler.
    2-12 hafta sonunda vücut kan dolaşımı düzenlenmiş olur.
    1-9 ay sonunda akciğer hücreleri yenilenmiş olur.
    Kanser riski yarı yarıya azalır.
    10 yıl sonra akciğer kanseri görülme riski sigara içenlerin yarısındaki riske kadar düşer.
    10 yıl sonunda kalp hiç sigara içmemiş gibi yenilenir.

    SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN EN ETKİLİ YÖNTEMLER NELER?

    Öncelikle sigarayı bırakmak için bir tarih ve bir yol belirlemk gerekmektedir. Son yıllarda sigarayı bırakma konusunda hem toplumsal hem de idari bir çaba görülmekte ve sağlık kuruluşları bu konuda aktif destek sağlamaktadırlar.

    1. Anti nikotin hapları: Anti-nikotin hapları, sigarayı bırakma süreciniz için çok yardımcı tedavilerden birisidir. Hap, içerisinde bulunan özel bir madde (bupropion) ile beynin bağımlılık merkezine nüfuz ederek sigaraya ihtiyaç duyma veya isteme uyarılarını engeller. Genellikle ilk üç gün birer tablet ve ardından da ihtiyaca göre arttırarak kullanılır. Başarı oranı ise yüzden 30 civarındadır. 2. Akupunktur yöntemi: Aküpunktür, yüzyıllardır özellikle Asya’da kullanılan başarılı bir tedavi yöntemidir. Tedavi, hastalığın ya da problemin bağlı olduğu merkez noktalarına iğne batırarak, özel yöntemlerle sağlanır. Sigarayı bırakmaya yardımcı olmak için yapılan aküpunktür da ise kulağa bağlı olan 3 farklı noktaya yapılan iğne ile sigaraya duyulan isteğin azalması sağlanır. Aküpunktür başarı oranı yüzde elli civarındadır. 3. Nikotin bandı tedavisi: Nikotin bandı tedavisi, çoğu kişinin kullandığı ve sigarayı bırakmada oldukça etkili olan en çok bilinen yöntemdir. Nikotin bantları cilde yapıştırılarak kullanılır ve nikotin ciltten emilir. Bu yöntemi kullanırken alınacak olan nikotin miktarı, kişinin sigarayı tüketme miktarına göre değişir. Örneğin günde 15 adet sigaradan fazla tüketen bir birey için haftada 21 mg ya da günde 10 adet sigara tüketenlere ise 7 – 14 mg içeren nikotin bantları önerilir. Not: Deri veya sedef hastalığına sahip kişiler için nikotin bandı tedavisi uzmanlarca tavsiye edilmemektedir. 4. Nikotin sakızları: Günde 25 adetten fazla sigara tüketen kişiler için 4 mg, daha az tüketenler için ise 2 mg nikotin içeren sakızlar önerilmektedir. Sakızı 5 ya da 10 kez yavaş bir şekilde çiğnedikten sonra ağız dinlendirilmelidir ve bir sakız 20 dakikadan daha fazla çiğnenmemelidir. Nikotin sakızları, 8 veya 12 haftalık bir kullanım periyodu sonrasında etkisini göstermektedir. Nikotin sakızının başarı oranı ise yüzde 8 ila yüzde 16 arasındadır.

  • Çay ve kahve için akciğer kanseri uyarısı! “Günde iki fincan bile riskli”

    ABD’de yapılan araştırma, yaşam süresini artırdığı, depresyon, kalp krizi ve bazı kanser türlerinin gelişme olasılığını azalttığı bilinen kahve ve çayın, günde en az iki fincan içildiğinde sigara tiryakisi olmayanlarda bile akciğer kanseri riskini artırabileceğini ortaya koydu.

    LiveScience’ın haberine göre, ABD’de Vanderbilt Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Jingjing Zhu liderliğinde yürütülen araştırma, yaşam süresini artırdığı, depresyon, kalp krizi ve bazı kanser türlerinin gelişme olasılığını azalttığı bilinen kahve ve çayın, günde en az iki fincan içildiğinde sigara tiryakisi olmayanlarda bile akciğer kanseri riskini artırabileceğini ortaya çıkardı.

    Araştırma kapsamında ABD ve Asya’da 1.2 milyon kişinin katıldığı 17 farklı araştırmanın verileri incelendi. Katılımcıların ortalama 8,6 yıl boyunca takip edildiği ve 20 bin 500’den fazlasının süreç içinde akciğer kanserine yakalandığı belirtildi.

    Uzmanlar, sigara içmeyenler için günde iki ya da daha fazla fincan kahvenin, akciğer kanseri riskini yüzde 41, iki ya da daha fazla bardak çayın da yüzde 37 oranında artırdığı sonucuna vardı.

     

    KAFEİNSİZ KAHVE, KAFEİNLİDEN YÜZDE 15 DAHA RİSKLİ

    Risk oranında, kişinin yaşı, ırkı ve içtiği kahvenin türüne göre önemli bir değişiklik gözlenmediği, bilhassa kafeinsiz kahvenin, kafeinli olandan yüzde 15 daha yüksek risk oranıyla ilişkilendirildiği kaydedildi.

    Zhu, araştırmalarının gözleme dayalı olduğuna, kahve ile akciğer kanseri arasındaki neden sonuç ilişkisini tam olarak bilmediklerine işaret ederek, kavurma aşamasında ortaya çıkan bir durumun riski artırıyor olabileceğini aktardı.

    Araştırmanın bulguları, Amerikan Kanser Araştırma Derneği’nin 31 Mart’ta düzenlenen yıllık toplantısında sunuldu.

    Levine Kanser Enstitüsü’nden doktor Julie Fisher, bulguları “ilginç ve merak uyandırıcı” sözleriyle nitelendirirken, bu bağlantıya ilişkin daha fazla araştırma yapılması gerektiğini ifade etti.

  • Almanya Türk doktoru konuşuyor, 3 boyutlu yazıcılarla ‘yapay organ’ geliştiriyor

    Alman medyası, Münih kentinde bulunan Ludwig-Maximilians-Üniversitesi Beyin Felci ve Demans Enstitüsü’nün Araştırma Grubu Müdürü olan Dr. Ali Ertürk’ün çalışmalarının, kanser hastaları için büyük bir umut olduğunu yazdı. Sadece Almanya’da şu anda yaklaşık 10 binden fazla hasta hastanın organın beklediğini; bunların yaklaşık 7 binden fazlasının ise böbrek beklediğini yazan Alman basını, Türk doktorun çalışmaları ile ‘organ bağışı sırası’ ve ‘yaşlanmanın’ da önüne geçilebileceğini yazdı.

    Nörobiyoloji uzmanı Dr. Ali Ertürk’ün detaylı organ haritaları çıkararak, ‘3D biyolojik yazıcılar’ ile geliştirdiği organ prototiplerinin bilim dünyasında konuşulmaya başlandığını yazan Alman basını, Türk doktorun çalışmalarını “Üzerinde çalıştığı proje kanser hastaları için umut” başlığı ile okuyucuları ile paylaşıyor.

    TÜRK DOKTOR DHA’YA KONUŞTU: HEDEFİMİZDE VÜCUTTAKİ ORGANLARI TEKRAR YAPAY OLARAK ÜRETMEK VAR

    Başında bulunduğu laboratuvarda 12 farklı ülkeden 15 kişi ile çalıştığını söyleyen Ludwig-Maximilians-Üniversitesi Beyin Felci ve Demans Enstitüsü Araştırma Grubu Müdürü Dr. Ali Ertürk, “Fizik, kimya, mühendislik gibi farklı alanlardan gelen ekibimizle yeni teknolojiler geliştiriyoruz. Bu teknolojileri hem kanser çalışmalarında, hem de yapay organ çalışmalarında kullanıyoruz. Bizim geliştirdiğimiz teknolojiler detaylı görüntüleme yapabilmek için oluşturulan teknolojiler. Kanserin vücutta nasıl yayıldığını görüntüleyebilmek için kullanılan bilgisayar ve tomografilerin çözünürlüğü aslında çok yüksek değil, çok küçük kanser hücrelerini gösteremiyorlar. Bunları görmek çok önemli. Bizim geliştirdiğimiz teknolojilerle kanser hücrelerini tek hücre seviyesine kadar görüntüleyebiliyoruz. Bunu laboratuvarda hayvanlar üzerinde yaptık. Bunu yapabilmek için de bu dokuları şeffaf hale dönüştürüyoruz. Bunları şeffaflaştırdıktan sonra lazerli tarama yapan mikroskopları kullandıktan sonra bütün hücreleri detaylı şekilde görebiliyoruz. Bu, bize kanserin vücutta nasıl yayıldığını gösteriyor ve de kullanılan kanser ilaçlarının etkisini gösteriyor. İlaçlar, kanser hücrelerini yakalayabilmiş mi, etki edebilmiş mi bunları tek tek görebileceğimiz yeni teknolojiler geliştirdik. Bunları son birkaç yıldır benim laboratuvarımda geliştiriyorduk” diye konuştu.

    “YAPTIĞIMIZ TEKNOLOJİLER, KOMPLEKS YAPILARI TEK HÜCRE SEVİYESİNE KADAR GÖSTEREBİLİYOR”

    “Kanser çalışmalarının yanında yapay organ üretme üzerine de yoğunlaştık. Hedefimizde vücuttaki organları tekrar yapay olarak üretmek var” diyen Ertürk, “Organlar çok karmaşık ve üretebilmek için en önemli ihtiyaç detaylı haritalar. Bir gökdeleni düşünün, bunun için bir mimari plan gerekiyor. İnsan organları da gökdelenlere göre milyonlarca kez daha karışık. Bizim yaptığımız teknolojiler, bu kompleks yapıları tek hücre seviyesine kadar gösterebiliyor. Bir böbrekte hangi hücre nerede, damarlara göre pozisyonları detaylı olarak görebiliyoruz” dedi.

    “HEDEFİMİZDE BİRKAÇ YIL İÇİNDE ORGANLARI ÜRETMEK VAR”

    “Umarım önümüzdeki birkaç sene içinde yapay insan organları üreteceğiz ve belki ondan birkaç sene sonra da ilk organ nakli çalışmalarımız başlayacak.

    Hedeflerinin bu haritalarla, 3 boyutlu biyolojik yazıcılarla, organları tekrar oluşturmak olduğunu belirten Ertürk, “Umarım önümüzdeki birkaç sene içinde yapay insan organları üreteceğiz ve belki ondan birkaç sene sonra da ilk organ nakli çalışmalarımız başlayacak. Dünya çapında yüzbinlerce insanın böbrek ihtiyacı var ve hedefimiz bunu öncelikle böbreklere uygulamak. Bunun haricinde şeker hastaları için pankreas, kalp hastaları için yeni kalp, yeni kalp kasları yapmak, mide gibi organları tekrar yapabilmek, diş gibi dokuları oluşturmak için çalışmalarımızı başlattık. Hedefimizde tüm organları yapay olarak oluşturmak var ve bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. Daha önce hayal gibi görünen bir konsepti, gerçeğe dönüştürüyoruz” dedi.

    Araştırma Enstitüsü Grubu Müdürü Dr. Ali Ertürk, 1 Temmuz’dan itibaren oldukça büyük bir bütçeye sahip Neuherberg’deki Helmholtz Merkezi’nde Doku Mühendisliği ve Rejeneratif Tıp Enstitüsü Yöneticisi olarak görev yapacak.

  • Doğum kontrolünde yeni yöntem araştırılıyor: Gebelik önleyici takı

    Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden bilim insanları tarafından yeni bir doğum kontrol yöntemi olmak üzere ‘gebeliği önleyici takıları’ test ediliyor.

    Takılara yerleştirilen doğum kontrol hormonlarını içeren bandın deriyle temas edecek tarafa takılmasıyla gebeliğin önlenebilmesi bekleniyor.

    Araştırmacılar, gebeliği önleyici hormonları küpe, saat, yüzük gibi takılara eklemek konusunda çalışmalar yapıyor.

    Enstitüden Profesör Mark Prausnitz, “Takı takmak kadınların günlük rutinlerinin daha alışılmış bir parçası olabilir. İlaç almaktan daha kolay ve daha kolay hatırlanabilir” dedi.

    Araştırmacılar, kadınların bu bantları istedikleri takılarla kullanabileceklerini ve bunun günlük hayatı neredeyse etkileyecek bir yöntem olduğunu belirtti.

    Araştırmacılar ayrıca, söz konusu yöntemi hayvanlar üzerinde denedi. Bir farenin üzerine 16 saat boyunca yerleştirilen bant, uykuda geçeceği tahmin edilen 8 dakikada çıkarıldı. Deneyde, bantın çıkarıldığı sürede vücutta gebeliği önleyici hormonların azaldığı görüldü.

    Uzmanlar, doğum kontrol haplarında yüzde 1’lik bir açık olduğunu ve yanlış kullanıldığında bunun yüzde yüzde 8’e kadar çıkabildiğini belirtiyor.

    Araştırmacılar söz konusu takıların doğum kontrol yöntemlerine ulaşılması zor olan ülkelerde de kolaylık sağlayabileceğini düşünüyor.

  • Reflü Azaltmaya Yardımcı Doğal Öneriler

    Türkiye’de her 4-5 kişiden birinde görülen reflü mide içeriğinin rahatsız edici bir biçimde yemek borusuna doğru kaçarak şikayetlere neden olmasıdır. Tanısı endoskopik olarak yemek borusunun görüntülenmesi ve/veya kateter veya kapsül kullanılarak yemek borusunun asit maruziyetinin gösterilmesi ile konulur. Liv Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğr. Gör. Ekrem Aslan reflü hastalarını rahatlamasını sağlayacak önerilerde bulundu. İşte Reflü Azaltmaya Yardımcı Doğal Öneriler.

    • Gece atıştırmaları reflü yakınmalarını belirgin şekilde arttırır. Yatmadan 3 saat önce yemek yenilmemesi reflü şikayetlerini azaltacaktır.
    • Sigara içmek, miktarına bağlı olarak reflü yakınması gelişiminde önemli bir risk faktörüdür.
    • Sigara ve alkol tüketiminin kesilmesi reflü yakınmalarını azaltacaktır.
    • Özellikle gece reflü yakınması olan hastalarda yatak başının 15-20 santim kadar yükseltilmesi ve sol yan pozisyonda yatılması reflü yakınmalarını azaltır. Sırtüstü ve sağ yan pozisyonda yatılmasının reflü yakınmasını arttırdığını bildiren çalışmalar mevcuttur.
    • Obezite, karın bölgesi yağlanmasında artış ve artmış vücut yağ dokusu reflü için risk faktörleridir. Reflü şikayetleri olan hastalarda kilo vermek yakınmaları belirgin biçimde azaltacaktır.
    • Ağırlık kaldırma ve mekik gibi egzersizler reflü yakınmalarını arttırır. Ancak, hafif-orta düzey egzersizler ile (tempolu yürüme, yüzme, aerobik egzersizler gibi) reflü şikayetlerinde azalma sağlanabilir.
    • Dar çamaşırlar ve kıyafetler karın içi basınç artışına neden olduğundan reflü yakınmalarını arttırır. Reflü hastalığı olanların sıkmayan rahat kıyafetler giymesi önerilir.
    • 50 yaşın üzerinde yeni başlayan reflü yakınması olanlar veya 5 yıldan uzun süredir haftada birden fazla reflü atağı olanların endoskopi yaptırması gerekir.
    • Ailesinde yemek borusu kanseri öyküsü olanlar ile kilo kaybı, kansızlık, reflü şikayetlerine eşlik eden yutma güçlüğü veya ağrılı yutma ve kanlı kusma gibi alarm semptomu olan hastaların yaşına bakılmaksızın endoskopi ile değerlendirilmeleri gerekir.
    • Yemekler sık aralıklarla ve küçük porsiyonlar halinde yenmelidir. Lifli gıdaların tüketilmesi reflü gelişimini azaltır. Kafeinli içecekler, baharatlı ve tuzlanmış gıdalar, gazlı içecekler, yağlı gıdalar ve çikolata reflü yakınmalarını arttırabilir. Bu gıdaları tüketirken dikkatli olunmalı ve şikayete yol açıyorsa tüketiminden kaçınılmalıdır.
  • Bamya Tohumu Nelere İyi Gelir? Faydaları Neler?

    Hem lezzetli tadı hem de faydaları ile bilinen bamya son zamanlarda internette araştırılmaya başlandı. İnsanlar tarafından şifa kaynağı olarak bilinen bamya insan vücudunda birçok problemin giderilmesinde kullanılabilir. Bamya ülkemizde genellikle yemek olarak tüketilir. Peki bamya tohumunun faydaları nelerdir? Bamya Tohumu Nelere İyi Gelir? Bamya Tohumunun Faydaları Neler? İşte bazı detaylar..

    BAMYA TOHUMUNUN FAYDALARI NELER ?

    Bamya tohumu göğüs sertliği çeken ve sürekli boğazının altında gıcık olan insanlar içinde etkiler oluşturmaktadır. Vitamin ve mineral yönünden zengin olan bamya tohumu özellikle kış aylarında insan vücuduna direk etki ederek hastalıkların vücudunuzu etkilemesini önlemektedir. Bamya tohumu herhangi bir şekilde tüketilmesi kışın özellikle çocukların bağışıklık sisteminin güçlenmesinde oldukça önemli rol oynar. Lif oranı yüksekliği ile bilinen bamyanın vücuttaki liflerin yenilenmesi ve kuvvetlenmesi amacıyla tüketilmesi gerekir.

    B ve C vitaminleri, aynı zamanda da potasyum, demir, kalsiyum, çinko gibi mineraller bakımından zengin olduğu bilinen bamyanın tohumları da tüm bu faydalı maddeleri içinde barındırıyor.

    Bamya tohumu, kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olabilir.

    Kolesterol üzerinde de olumlu etkileri olduğu bilinen bamya tohumu, kötü kolesterolün düşmesini sağlar.

    Vücutta tümör oluşma ihtimalini en aza indirir.

    Aynı zamanda sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasına destek olan bamya tohumu, bu sayede hazımsızlık problemi çekenlere yardımcı olabilir.

    Hafızayı ve konsantrasyonu güçlendirici etkiye sahiptir.

    Bamya tohumu sinir, stres ve uykusuzluk problemlerinin çözülmesine yardımcı olabilir.

    Bağırsakların temizlenmesine yardımcı olabilir.

    Astım ve bronşit gibi hastalıkların iyileşme sürecinde destek olur.

    BAMYA TOHUMU NASIL TÜKETİLMELİ ?

    Bronşit için bamya tohumu faydalarından yararlanılacak ise kavrulup daha sonra çekilmesi gerekir. Kahve yapar gibi hazırlanan bamya tohumu içilir ve üzerine bir süre herhangi bir şey tüketilmez.

    Bir bardak oda sıcaklığında bekletilmiş suya 9-10 adet bamya tohumu eklenir ve sabaha kadar bekletilir. Sabah uyanınca bamya tohumu bekletilen su içilir.

    Bamya kürü yapılacak ise; 9-10 adet bamya tohumunu toz haline getirilir. 1 yemek kaşığı bal ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile karıştırılan ve macun kıvamına getirilen karışımdan her gün 1 çay kaşığı tüketilir.

  • Gören inanamıyor! Elinde tuttuğu patates değil…

    Samsun’da işçi emeklisi Mustafa Aytürk’ün (62) mesanesinden ameliyatla 522 gram ağırlığında taş çıkarıldı.

    Samsun’da işçi emeklisi Mustafa Aytürk’ün (62) mesanesinden ameliyatla 522 gram ağırlığında taş çıkarıldı. Ameliyatı gerçekleştirilen Üroloji Uzmanı Opr.Dr. Can Aydın, 37 yıllık meslek hayatında ilk defa bu büyüklükte tek parça halinde bir mesane taşı vakası gördüğünü söyledi.

    İşçi emeklisi 4 çocuk babası Mustafa Aytürk, idrar yapmakta zorlanınca doktora başvurdu. Çeşitli ilaç tedavileri yapılan Aytürk’e 10 yıl önce mesanesinde taş olduğu ve ameliyat gerektiği söylendi. Ancak ameliyattan korkan Mustafa Aytürk, ilaç kullanmaya devam etti. Geçen hafta ağrıları artan Aytürk, Gazi Devlet Hastanesi Üroloji Bölümü’ne başvurdu. Burada yapılan tetkiklerde Mustafa Aytürk’ün mesanesinde çok büyük bir taş olduğu belirlendi. Ameliyata alınan Aytürk’ün mesanesinden 522 gram ağırlığında tek parça halinde taş çıkarıldı. Ameliyat sonrasında taşı gören Mustafa Aytürk ve yakınları büyük şaşkınlık yaşadı.

    “GÖRÜNCE PATATES SANDIM”

    20 yıldır idrar yaparken sıkıntı yaşadığını anlatan Mustafa Aytürk, “Doktorlara gittim, ‘İltihap var’ diyorlardı. İlaç kullanıp bir iki ay rahatlıyordum. 10 yıl önce gittiğim doktorum bana taş olduğunu, ameliyat olmamı söyledi. Ben olmak istemedim. Yine ilaç içtim, ameliyat için gelmedim. Ancak daha sonra daha kötü oldum. Tekrar doktora gittiğimde ameliyat olmam gerektiğini söylendi. Bu kadar büyük taş olduğunu bilmiyordum. Bu taş yüzünden ben çok çektim. Ameliyattan sonra taşı gördüğümde çok şaşırdım. Ben ilk görünce patates sandım. Şaka yapıyorlar sandım. Bu taş benim vücudumda bunca yıl nasıl durmuş inanamadım. Yıllarca bu taş ile yaşamışım. Gören herkes şaşırıyor. Bana ‘Bu taşı nasıl büyüttün?’ diyorlar. Allah doktorumdan razı olsun. Şimdi çok rahatım. Sanki yeniden doğmuş gibi oldum. Devletimizin imkanları nedeniyle Sağlık Bakanlığı’na ve doktorlarımıza çok teşekkür ederim” dedi.

    “37 YILLIK MESLEK HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK TAŞ”

    Ameliyatı gerçekleştiren Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Can Aydın da, 37 yıllık meslek hayatında ilk defa bu büyüklükte tek parça halinde bir mesane taşı vakası gördüğünü söyledi. Opr. Dr. Can Aydın, “Hasta idrar yapmakta zorlanma şikayetiyle bize geldi. Bizim için standart, alışkın olduğumuz bir şikayet. Tetkikler yaptıktan sonra taşı tespit ettik. Yaklaşık 25 dakika süren ameliyatımızı gerçekleştirdik. Aslında hastamıza 10 yıl önce yine ameliyat demişiz ama o zaman hastamız muhtemelen korktu ve gitti. Aslında o zaman muhtemelen bu taş daha ufaktı. Şimdi bayağı büyük bir taş haline gelmiş. İlk defa bu büyüklükte tek parça halinde bir mesane taşı görüyorum. 37 yıllık meslek hayatımda ilk defa böyle bir şey gördüm. Çok nadir görülebilecek bir durum. 522 gramlık, eni 8 santimetre, boyu ise 10 santimetre uzunluğunda bir taş bu. Hastamızın sağlık durumu gayet iyi. Bundan sonra bir sorun yaşamayacak, idrar yapmanın mutluluğunu yaşayacak” diye konuştu.

  • 13 Yıl Boyunca Yanlış Hastalığın Tedavisini Aldı!

    Bursa’da yaşayan Yılmaz çiftinin hayatı 15 yıl önce yanlış konulan MS hastalığı teşhisi ile kabusa döndü. Tam 13 yıl boyunca hasta olmadığı halde MS tedavisi gören 38 yaşındaki Fatma Yılmaz, ilaçlar ve iğneler yüzünden şimdi yürüyemiyor. Elden ayaktan düşen genç anne, 6 yaşındaki kızının bakımını bile emekleyerek ya da sürünerek yapabiliyor. Yılmaz çiftinin hayatını mahveden olay, 2004 yılında yaşandı. Kene tarafından ısırılan genç kadın bir süre sonra bacaklarındaki şişmeler ve morarmalar sebebiyle doktora başvurdu. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde 32 gün yatarak tedavi gören Fatma Yılmaz’a yapılan tetkikler sonucunda MS teşhisi konuldu. 2004 yılından bu yana MS ilaçları ve iğnelerini her gün kullanan Yılmaz’ın tedavi gördüğü süreçte durumu daha da kötüye gitti. Uludağ Üniversitesindeki doktoru birkaç yıl önce özel bir hastaneye geçen Fatma Yılmaz, maddi durumu özel hastanede tedaviyi sürdürmeye uygun olmadığı için tedaviyi Şevket Yılmaz Eğitim Araştırma Hastanesinde devam ettirme kararı aldı. Acı gerçek bu hastanede yapılan tetkiklerle ortaya çıktı. MS hastası olmadığı belirlenen Yılmaz’ın asıl hastalığının Lyme olduğu kendisine söylendi. Ancak yıllardır Lyme hastalığına karşı hiçbir tedavi görmediği için hastalığının oldukça ilerlemiş durumda olduğu belirtildi.

    Fatma Yılmaz, “2004 yılında Uludağ Üniversitesi tarafından bana MS hastalığı teşhisi kondu. Teşhisin ardından 2018 yılına kadar MS tedavisi gördüm. 2018 yılında MS değil de Lyme hastası olma ihtimalim geldi aklıma. Bunu doktorlarla paylaştım ve tahlil yaptırmaya karar verdik. Yapılan tahlil sonuçları benim MS hastası olmadığımı gösterdi. Asıl hastalığım Lyme çıktı. Ama yıllardır Lyme hastalığına karşı hiçbir tedavi görmediğim için hastalığım oldukça ilerlemiş durumda. Hastayken kızıma hamile kaldım ve doğum yaptım. Bu bakteri taşıyıcı bir bakteri olduğu için kızıma da geçmiş olabilir” dedi.

    Tedavi için 35 bin liralık ilaçlar da cabası 
    Yanlış bir teşhisle hem sağlığı hem gençliğinden olan Fatma Yılmaz, mağduriyetini mahkemeye taşıdı. Sağlığına kavuşabilmek için İstanbul’daki özel bir merkezde tedavi olması gerektiğini söyleyen Fatma Yılmaz, “Lyme hastalığının tedavisi oldukça masraflı. Bizim durumumuz ortada, eşim akciğer kanseri. Ayın sonunu zor getiriyoruz. 15 günlük bir tedavi paketi almam gerektiğini söylüyorlar, bunun maliyeti 35 bin lira. Ardından 2 yıl boyunca her ay 2 bin liralık takviye ilaç kullanmam gerekiyor. Elimizde avucumuzda hiçbir şey yok. Devletin aylık 4 paket verdiği hasta bezi bile yetmiyor. Yetkili kurumlara başvurduğumuzda da hastalığımın beni öldürecek boyutta olmadığı için tedavimin karşılanamayacağını söylüyorlar. Ben bu hale yanlış teşhis yüzünden geldim. Evladımın elinden tutup bırakın okula götürmeyi, yan odaya bile götüremiyorum. Çalışabilecek gücümüz olsa çalışırız, kimseden bir şey istemeyiz. Ben kimseden para istemiyorum, sadece tedavi olmak istiyorum” diyerek yardım istedi.

    Yılmaz’ın hastalığından haberdar olan ve seçim kampanyaları kapsamında vatandaşla görüşen AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten, Yılmaz’ı ziyaret etti. Ziyaret sırasında Yılmaz’ın derdini dinleyen Mesten, “Seçim sebebiyle vatandaşımızla buluşuyorduk. Kardeşimizin hastalığını duyduk, geldik ziyaret ettik. Bu evde çok büyük bir örnek duruyor. Eşi de kanser olmasına rağmen umutlarını hiç kaybetmeyen, birbirlerine destek olan bu kardeşlerimize biz de AK Parti olarak elimizden gelen desteği vereceğiz. Eminim Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bizim bu konuda her türlü imkanı seferber etmemizi ister” dedi.

    Yılmaz’ın eşi Eray Yılmaz da akciğer kanserini yendiğini ve eşi için elinden geleni yapacağını kaydetti. Yetkililerden ve hayırseverlerden destek isteyen Eray Yılmaz, aynı zamanda Lyme tehlikesi yaşayan kızının da tedavi olabilmesi için yardım talep etti.

    O bakteri Tıp Fakültesi doktorlarını da kandırdı 
    Sakırga türü kenelerin ısırması neticesi Borrelia burgdorgeri adlı bakterinin insana geçmesiyle görülen Lyme hastalığının en büyük özelliği birçok hastalığı taklit etmesi. Bu yüzden doktorlar tarafından tam teşhis koymak zor. Hastalık kalp krizi, şizofreni, bipolar bozukluk, beyin tümörü, bazı kanser türleri, otizm, huzursuz bacak sendromu, ürtiker, haşimato tiroidi, alzheimer, parkinson, MS, ALS gibi kas hastalıkları, çölyak gibi pek çok hastalığı taklit ediyor. Hastalığın değişik şekillerde ortaya çıktığını belirten uzmanlar, “İlk belirti olarak deride kenenin ısırdığı bölgede kızarıklık oluşur. Hedef organlar deri, merkezi sinir sistemi, göz ve kalp gibi organlarda olabilir. Eklemlerde şişlik, sıvı birikimi, hareket etmede zorluk görülür. Hastalık antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Bir kısım hastalarda hastalığın belirtileri tedaviden aylar ya da yıllar sonra da devam edebilir. Bu belirtiler kas ağrıları, kireçlenme, boyun tutulması, zihnî arazlar, asabî şikayetler ve aşırı yorgunluk olabilir” dedi.

  • Türk Eczacılar Birliği’nden ‘aşı reddi’ açıklaması: Hiçbir bilimsel dayanağı yok

    Aşı reddinin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını ve 2017 yılında 23 bin 600’e yükseldiğinin belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Kamuoyunda aşı kabulü noktasında yaşanan direncin arttığına, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgi kirliliğinin hızla yayıldığına endişeyle tanıklık ediyoruz. Yapılan araştırmalar, ülkemizde 2011 yılında 183 olarak kaydedilen aşı reddi sayısının 2017 yılında 23 bin 600’e yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu akıl almaz artış halk sağlığı sorunlarını, salgın risklerini, ölümle sonuçlanabilecek vakaları beraberinde getirdiği gibi ülkemizin geleceği olan çocuklarımızı da tehdit etmektedir.”

    DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ AŞI REDDİNİN SAĞLIĞI TEHDİT ETTİĞİNİ AÇIKLADI

    Aşının sağlık alanındaki en önemli buluşlardan biri olduğunun belirtildiği açıklamada bu veriler ‘korkutucu’ olarak nitelendirildi. Açıklama şöyle devam etti:

    “Sağlık alanındaki en önemli buluşlardan olan aşılar sayesinde geçmişte pek çok kişinin ölümüne yol açmış olan menenjit, çocuk felci, kızamık, kabakulak gibi hastalıklar ölümcül olmaktan çıkmıştır. Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri, aşı sonucunda her yıl yaklaşık 3 milyon kişinin enfeksiyona bağlı ölümünün engellendiğini, pek çok hastalığın ve salgının önüne geçildiğini göstermektedir. Ancak son zamanlarda büyük oranda artış gösteren aşı reddi, uzun yıllar süren çalışmalar sayesinde olumluya giden tablonun hızla olumsuza dönmesine sebebiyet vermektedir. Sürdürülebilir halk sağlığının önündeki en büyük engellerden birisi olan aşı reddi, yalnızca ülkemizde değil dünyada da artış göstermiş durumda. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamaları, 2019 yılında sağlığı tehdit eden 10 sebepten birisinin de aşı kararsızlığı olduğunu gösteriyor. Kızamık vakalarının dünya genelinde yüzde 30 oranında artmış olması, Avrupa’da yaşanan geniş çaplı kızamık salgını da aşı reddinin sonuçlarından. Ülkemizdeki verilere baktığımızda 2016 yılında 9, 2017 yılında 69, 2018 yılında ise 557 kızamık vakasının bildirilmiş olduğunu görüyoruz. 2001 yılında görülen kızamık vakası sayısının 30.509 olduğunu göz önüne aldığımızda ise bağışıklama çalışmalarının ne denli başarılı olduğu ortaya çıkmaktadır. UNICEF’in istatistikleri ise boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, çocuk felci ve verem sebebiyle tüm dünyada gerçekleşen çocuk ölümlerinin 1989 yılında 5 milyon civarında iken, gelişen aşılama uygulamaları sayesinde bu sayının günümüzde 100 bin dolaylarına gerilemiş olduğunu göstermektedir.”

    ‘TÜRKİYE’DEKİ AŞILAR, KURUMLAR TARAFINDAN KABUL GÖREN AŞILARDIR’

    Sağlık Bakanlı tarafından aşıların güvenilir ürünler olduğunun belirtildiği söylenirken, “Sağlık Bakanlığımız, aşıların güvenilir ürünler olduğunu, özellikle bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışının engellemesinin, bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçilmesinin hedeflendiğini kamuoyu ile sıklıkla paylaşmaktadır. Aşılama programları, halk sağlığına yaptığı katkının yanı sıra ekonomik ve sosyal alanlarda da başarıyı beraberinde getirmektedir. Aşı reddinde sıklıkla karşılaşılan argümanlardan birisi de aşıların güvenilir olmadığı yönündeki bilimsel temelden yoksun iddialardır. Oysa aşılar, üretim ve dağıtım aşamalarında çok sıkı kontrollerden geçirilmekte. ülkemizde uygulanan tüm aşılar Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), EMA, FDA gibi dünyaca kabul görmüş otoritelerce ya da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından ruhsatlandırılmakta, Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen ve onaylanan GMP (İyi Üretim Prosedürleri) kurallarına uygun üretilmektedir” denildi.

    ‘MEDYADA BİLİMSEL TEMELLİ KONUŞMAYANLARA YAPTIRIM UYGULANMALI’

    Son olarak kamuoyuna çağrıda bulunulan açıklamanın son bölümü ise şöyle:

    “Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere konunun tüm muhataplarına çağrımızdır: Öncelikle aşı ile ilgili medyada yaratılmaya çalışan olumsuz algının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Medyada bilimsel temelden yoksun açıklamalar yapan kişilere yasal yaptırımlar uygulanmalıdır. İtalya’nın aşı politikası gündeme alınmalı, bir çocuğun aşılanmamasının tüm çocukların sağlığının tehlikeye attığı göz önünde bulundurularak çocuklarını aşılatmayan ailelere tıpkı zorunlu eğitime karşı çıkanlara uygulanan yasal işlemlere benzer işlemler uygulanmalıdır. Son olarak ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 3. Maddesi kapsamında çocuğun üstün yararı gözetilerek aşı politikaları bir an önce gözden geçirilmeli, aşı karşıtlığına karşı yaptırımlar uygulanmalıdır.  Aşı reddine ilişkin karşımızda duran tablonun vahim bir hal aldığını ve mevzunun geleceğimiz olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, sağlık otoritesini ve sağlık alanındaki tüm paydaşları konuya ilişkin duyarlılık göstermeye, sorumluluk almaya, hep birlikte hareket ederek halk sağlığını tehdit eden bu duruma karşı ortak tavır sergilemeye davet ediyoruz.”