Kategori: Sağlık

  • Bakanlık Boyalı Kıyma İddiaları Üzerine Harekete Geçti

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, gerek sosyal medyada gerekse bazı basın yayın organlarında yer alan “hileli kıyma” iddiaları üzerine Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ekiplerince harekete geçildiği belirtildi. Bakanlık ‘kıymada boya kullanılıyor’ iddialarına, “Rutin olarak yapılmakta olan gıda kontrol ve denetim çalışmalarına ek olarak toplanan numuneler, Bakanlığımız laboratuvarlarında analiz için işleme alınmıştır. İlk analiz sonucuna göre, ‘kıymada boya kullanıldığı’ bulgusuna rastlanılmamıştır” yanıtını verdi.

    BAKANLIK GÖRÜNTÜLER ÜZERİNE HAREKETE GEÇTİ

    Sosyal medyada yer alan videolarda vatandaşlar, marketten aldıkları paket kıymayı suya batırarak test ediyor. Test sonucunda su kırmızı rengini alırken kıyma olarak satılan maddenin beyazladığı görülüyordu. Bakanlık bu görüntüler üzerine harekete geçerek ürünleri analiz etmeye başladı.

    “33 İLDEN NUMUNE ALINMIŞ OLUP LABORATUVARLARA GÖNDERİLMİŞTİR”

    Haberlere konu edilen satış noktalarında bahsi geçen ürün grubu ile ilgili numune alma işleminin gerçekleştirildiğinin ifade edildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

    “Rutin olarak yapılmakta olan gıda kontrol ve denetim çalışmalarına ek olarak toplanan numuneler, Bakanlığımız laboratuvarlarında analiz için işleme alınmıştır. İlk analiz sonucuna göre, ‘kıymada boya kullanıldığı’ bulgusuna rastlanılmamıştır. Ayrıca 9 ilde kıyma ve kuşbaşı üretimi yapan 10 et parçalama tesisinden ve Türkiye genelinde 33 ildeki satış noktalarından numune alınmış olup analiz için laboratuvarlara gönderilmiştir. Çıkacak olan detaylı laboratuvar analiz sonuçları da kamuoyuyla ayrıca paylaşılacaktır.”

    HASSASİYET VE TİTİZLİKLE YAPILDI MESAJI

    Açıklamada, laboratuvar analizlerinde, kıymada yağ oranı, cinsiyet tayini, boya, protein oranı gibi detayların incelendiği aktarılarak, halk sağlığı ve gıda güvenliğini ilgilendiren her türlü bilgi, belge ve iddianın Tarım ve Orman Bakanlığınca hassasiyetle ve titizlikle dikkate alındığının altı çizildi.

    Bakanlık tarafından yürütülen rutin gıda kontrol ve denetim faaliyetlerinin etkinliğinin artırılması için vatandaşların da sürece dahil olmasının son derece önemli olduğunun ifade edildiği açıklamada, “Tüketicilerimizin alışveriş yaparken, satın aldıkları ürünlerin ambalaj bütünlüğünün bozulmamış olmasına, etiket üzerindeki son tüketim tarihine, işletme onay numarasına, ürünün etikette belirtilen muhafaza şartlarını taşıyıp taşımadıkları gibi kriterlere dikkat etmeleri gerekmektedir.Şüpheli bir durumda Alo 174 gıda hattına veya en yakın il/ilçe müdürlüklerimize bildirmeleri, ihbarda bulunmaları hassasiyetle rica olunur” değerlendirmesinde bulunuldu.

  • Bakanlıktan çok önemli ‘sağlık raporu’ açıklaması

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlık raporu çeşitlerinin 200’den fazla olduğunu tespit ettiklerini ve yapılacak düzenlemeler ile rapor sayısının azaltılacağını belirtti. Koca, yazılı olarak yaptığı açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;

    Vatandaşlarımızdan gelen bildirimler değerlendirilmiş; çeşitli kurumların tek hekim tarafından düzenlenebileceği mevzuatta tanımlanan sağlık raporları (sürücü ve sürücü adayları sağlık raporları, askerliğe elverişli sağlık raporu, spor lisansı, yivsiz av tüfeği alabilir raporu, akli meleke, kurum ve kuruluşlara sunulmak üzere verilen durum bildirir tek hekim sağlık raporları) haricinde; mevzuatta tanımlı olmadığı halde çeşitli raporlar talep ettikleri görülmüştür.

    Bakanlığımızca yapılan saha çalışmasında mevzuat harici istenen sağlık raporu çeşidinin 200’den fazla olduğu tespit edilmiştir. Bunlar arasında satranç oynayabilir, mendil kapmaca oynayabilir, okul gezisine katılabilir, belediye kurslarına katılabilir, temizlik personeli olabilir gibi çeşitli eğitim ve faaliyetlere katılma veya bazı görevleri yapma gibi durumlarda istenen raporlar sayılabilir. Vatandaşlarımız Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) yönlendirilip, aile hekimlerinden bu gibi raporları almaları istenmektedir.

    Bu tür rapor talepleri vatandaşlarımızı gereksiz bürokratik işlemlerle uğraştırdığı gibi, aile hekimlerimiz üzerinde de fazladan iş yükü oluşturmaktadır. Bu ek iş yükü, hastalara ayrılan zamandan çalarak hizmet kalitesini düşürebilmektedir. Sağlık Bakanlığı olarak buna benzer gereksiz bürokratik süreçleri ortadan kaldırmak, hem vatandaşımızı hem de aile hekimlerimizin yükünü hafifletmek amacıyla çalışmaktayız.

    Diğer devlet kurumları ile Bakanlığımızın yaptığı ortak çalışmalarda bu tür raporların talep edilmemesi hususunda ön mutabakat sağlanmıştır. Mevzuat haricinde rapor tanzimi yapılmaması için gerekli mevzuat düzenlemelerine başlanmıştır. Bu süreç neticesinde raporların nüshaları ihtiyaç halinde e-nabız üzerinden de temin edilebilecektir.

    Kısa sürede uygulamaya geçeceğimiz düzenlemelerle; rapor sayısı azaltılacak ve raporlar standart hale getirilecektir. Bu sayede vatandaşlarımızın gereksiz iş ve zaman kaybının önüne geçilecek, ASM’lerde daha kaliteli hizmet verilmesi desteklenmiş olacaktır.

  • Çene estetiği için Türkiye’ye geldi, hayatı kabusa döndü

    Shoq Khlalid Alharbi’ye iddiaya göre ameliyatta bakteri bulaştı ve vücudunda deri kaybı oluşmaya başladı. Bir türlü tedavi edilemeyen enfeksiyon nedeniyle organ yetmezliği yaşamaya başlayan Alharbi, 3 yıl içerisinde tedavi olabilmek için 56 operasyon daha geçirdi. Genç kız daha sonra operasyonu gerçekleştiren doktor ve hastaneden şikayetçi oldu.

    DHA’ya konuşan estetik cerrahı Ö.E, genç kızın operasyondan 1-2 gün sonra taburcu olduğunu olaydan sonra hep birlikte dışarıda yemek yediklerini bu sürede hiçbir sağlık sorununun olmadığını söyledi.

    SADECE ÇENE AMELİYATI OLACAKTI

    Londra’da bir üniversitede okuyan Shouq Khalid Alhabri , sosyal medyada paylaşılan estetik operasyonlardan etkilenerek İstanbul’da özel muayenehanesi olan estetik cerrahı Ö.E ile iletişime geçti. Daha sonra 27 Temmuz 2015’te annesi ve kız kardeşi ile İstanbul’a gelen Alharbi, başlangıçta sadece çene ameliyatı olmak üzere cerrahla görüştü. Görüşmede genç kızın, doktorun da yönlendirmesi ile belden yağ aldırma ve kalça silikon estetiği yaptırmaya karar verdiği iddia edildi. Toplam 10 bin dolara anlaşan Alharbi, 4 Ağustos 2015’de cerrahın anlaşması olduğu ileri sürülen özel bir hastanede gerekli tahliller ve tespitlerin yapılmasının ardından ameliyata girdi. Çene ve diğer ameliyatların ardından genç kızın sağlık durumu kötüleşmeye başladı. Narkozun etkisinden çıktıktan sonra durumu ağırlaşan Alharbi’nin operasyon geçirdiği bölgelerde koyu renkli yumru büyüklüğünde morarmalar ve çürümeler oluştu.

    KONSOLOSLUĞUN GİRİŞİMİYLE BAŞKA HASTANEYE YATIRILDI

    Dava dosyasında yer alan bilgilere göre, aile sağlık durumu giderek kötüleşen genç kızın tam teşekküllü bir hastaneye nakil edilmesini istedi. Ancak hastane yönetimi hastanın yüzde 80 hayati tehlikesinin olduğunu belirterek ailenin talebini geri çevirdi. Bunun üzerine aile, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu ile görüştü ve kızlarının hastaneye nakil edilmesi yardım istedi. Başkonsolosluğun da girişimi ile Alharbi’nin hastaneye yatışı yapıldı. Burada 1 ay içinde 21 ayrı ameliyata giren genç kızın tedavi masrafları toplam 519 bin 814 lira tuttu. Daha sonra hastanenin de yönlendirmesi ile genç kızın tedavisinin Almanya’da devam ettirilmesi kararlaştırıldı. 11 Eylül 2015’te Alharbi’nin nakli özel bir ambulans uçakla Almanya’daki hastaneye yapıldı.

    TEDAVİSİ ALMANYA’DA SÜRÜYOR

    Almanya’da da 36 kez ameliyat masasına yatan Shouq Khalid Alhabri’nin tedavi masrafları yaklaşık 60 bin Euro tuttu. Baba Alharbi’nin bu süreçte kızının tedavi masraflarını ödeyebilmek için Suudi Arabistan’da bulunan villa tipi 2 gayrimenkul ve 2 lüks aracını sattığı, üzerine bir de 2 milyon 500 bin riyal borç aldığı iddia edildi. Shouq Khalid Alhabri’nin halen tek başına hayatını idame ettiremiyor. Devam eden tedavi kapsamında birkaç operasyona daha girmesi gereken Alharbi’nin maddi imkansızlıklar nedeniyle ameliyat olamadığı ileri sürüldü.

    TAZMİNAT DAVASI AÇTI

    Genç kız, 3 yılın ardından mahkemeye başvurarak maddi ve manevi tazminat davası açtı. Davacı, haksız eylem nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi için şimdilik, 539 bin 814 Türk Lirası 75 kuruş, 59 bin 114 Euro 32 sent ve 28 bin dolar maddi tazminat ile 200 bin lira olan manevi tazminatın davalılar tarafından ödenmesini istedi.

    Shouq Khalid S. Alhabri’nin avukatı Madona Movsesyan yargı süreci hakkında DHA’ya bilgi verdi. Movsesyan, “Müvekkilimiz Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye gelerek bir takım estetik operasyonları geçirmiştir. Bu operasyon sırasında vücudu bakteri kapmış ve sağlığına geri dönebilme adına 1 milyon Türk Lirası’na yakın bir tedavi masrafı yapmıştır. Şu an sağlığına henüz kavuşabilmiş değil. Her iki kalça lop ve bel bölgesinden et parçaları alınarak yerine suni deriler takılmış. Biz de bu operasyonu yapan ilgili hekime ve hastaneye karşı dava açmış bulunmaktayız. Yargılama sürecimiz devam etmektedir.” dedi.

    CERRAH Ö.E: TABURCU OLDUĞUNDA SAĞLIK SORUNU YOKTU

    Öte yandan DHA’ya konuşan estetik cerrahı Ö.E, genç kızın operasyondan 1-2 gün sonra taburcu olduğunu olaydan sonra hep birlikte dışarıda yemek yediklerini bu sürede hiçbir sağlık sorununun olmadığını belirtti. Aynı ameliyatı Alharbi’nin diğer kız kardeşine de yaptığını belirten Ö.E, operasyondan yaklaşık 8 gün sonra Shouq Khalid Alhabr’ın şikayetlerinin başladığını söyledi. Söz konusu rahatsızlığın kalça bölgesindeki hijyen sorunlarından dolayı yaşanmış olabileceğini kaydeden Ö.E, ayrıca olaydan sonra ailenin kendisiyle irtibata da geçmediğini söyledi.

    İLK DURUŞMA 5 MART’TA

    Dava dosyasını inceleyen mahkeme, ön inceleme duruşmasının 5 Mart 2019 görülmesine karar verdi.

  • Karpal Tünel Sendromu’ndan Nasıl Korunulur?

    Her yaş grubunda görülebilen ancak en çok orta yaş grubundaki kadınlarda ortaya çıkan “Karpal Tünel Sendromu”, öncelikle sık kullanılan el bileğini etkiliyor ve hastaların yüzde 50’sinde, her iki el bileğinde de oluşabiliyor. Hastalığın ilerlediği ve tedavinin geciktiği durumlarda, parmaklarda güç kaybı yaşanabiliyor. El bilek sinirlerini olumsuz etkileyebilecek hareketlerden kaçınmak ve düzenli egzersiz yapmak, hastalıktan korunmada önemli rol oynuyor. Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Yılmaz Niyazi Yazman, “Karpal Tünel Sendromu” oluşumuna karşı önerilerde bulundu.

    Her iki elde de görülebilir

    Karpal tünel sendromu, elin önemli sinirlerinden biri olan “median” sinirinin el bileğinde sıkışması sonucu ortaya çıkar. En sık belirtileri; baş parmak, işaret parmağı ve orta parmaklarda genellikle geceleri aralıklarla ortaya çıkan uyuşma, karıncalanma, yanma gibi şikayetlerdir. Hasta bu nedenle uykudan uyanır ve ellerini sallayarak rahatlatmaya çalışır. Hastalığın ilerlediği durumlarda, zamanla ellerde ve parmaklarda güçsüzlük meydana gelir ve şikayetler diğer elde de başlayabilir. Bunun yanında karıncalanma ve uyuşma artar, devamlılaşır ve başparmakta kuvvetsizlik başlar. Çok ileri evrelerde ise başparmak tarafındaki kasta erime görülebilir.

    Gebelikte başlayıp, doğumla bitebilir

    Karpal tünel sendromu; gebelik döneminde başlayıp, yalnızca bu süreçte devam eden ve doğum sonrasında kendiliğinden düzelebilen bir seyir de gösterebilir. Hastalık erken dönemde anne adayında, sabahları orta parmakta uyuşma ve karıncalanma ile belirti verir. Bu durum, parmakların hareket ettirilmesi ile ortadan kalkar. Karpal tünel sendromu olan ve şikayetleri olan gebelerde egzersiz ve yaşam şekli değişiklikleri önemlidir. El ve el bileğini zorlayıcı hareketler yapmamak, el bileğini dinlendirmek için istirahat, ateli kullanmak, tuz ve su alımı ile kilo dengesini kontrolde tutmak, el bileği egzersizleri yapmak, hastalığın olumsuz etiklerini azaltacaktır.

    Belirtileri boyun fıtığı ile karıştırılabilir

    El-bilek hastalığı, diğer sinirleri etkileyen hastalıklar ile karışabilir. Özellikle boyun fıtıkları belirtileri buna dahildir. Ayrıca sinir sistemini etkileyen şeker hastalığı, tiroit hastalığı, romatoid artrit, kronik böbrek yetmezliği gibi diğer metabolik hastalıkları olanlarda karpal tünel sendromu daha çok gelişebilir. Karpal tünel sendromunun teşhisi EMG ile konulmaktadır. EMG ile hastalığın seviyesi hakkında da fikir edinilir. Karpal tünel sendromu çok hafif düzeyde ise el bileği atelleri kullanılabilir. Bunun yanında el bileğini zorlayıcı aktivitelerden kaçınmak da hastalığın ilerlemesini önleyebilir. Tedavide el bileğinden uygulanan tetik nokta enjeksiyonu da hafif düzeydeki hastalarda yararlı sonuçlar vermektedir.

    Elleri zorlayıcı hareketlere dikkat!

    El bileğinin tekrarlayıcı ve zorlayıcı hareketleri, karpal tünel sendromu oluşumu için önemli bir risktir. Bu nedenle bazı meslek gruplarında bu hastalığın görülme sıklığı daha fazladır. El bileğinin sürekli kullanıldığı bazı meslek grupları olan marangozlar, bahçe işleri ile uğraşanlar ve çiftçiler, hayvancılık ile uğraşan kişiler, ev kadınları ve el işi yapanlar, fabrika işçileri ile uzun süre bilgisayar başında çalışanlarda, sinir harabiyeti ortaya çıkmaktadır.

    El bileğini doğru kullanmak için…

    1. Bilgisayar kullanımında uygun mouse tercih edin.

    2. Bileğe yük bindirecek şekilde masaya dayanarak çalışmayın.

    3. Ağır yük kaldırmayın.

    4. El işi yaparken dikkat edin ve elde çamaşır sıkma gibi işlemlerden kaçının ya da bileğinizi zorlamamaya özen gösterin.

    5. El bileğini kuvvetlendirici özelliği olan ve gün içinde 10’ar kez tekrarlamanız gereken şu egzersizleri yapın:

     

    • Bileklerinizi düz tutup, parmaklarınızı kendinize çekin ve bu şekilde 5 saniye (5’e kadar sayın) tutup parmaklarınızı eski haline getirin.
    • Parmaklarınızı sıkıp elinizi yumruk yapın, sonra yumruğunuzu aşağı doğru bükün. Bu hareketi yaparken de 5’e kadar sayın ve daha sonra bileklerinizi düz tutun ve parmaklarınızı gevşetin.

     

  • Uludağ Üniversitesi’nde Üretilip, Kilosu 100 Liradan Satılıyor

    Bursa Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi, son yıllarda artan arı ölümleri üzerine Bursa, Balıkesir ve Yalova’daki aracılarla bir araya gelip, arı ölümlerini asgariye indirmek için çalışma başlattı. Bursa Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi, kampüs içinde yetiştirdiği balların kilosunu 80 liradan, longoz ormanlarında ürettiği kestane ve ıhlamur balının kilosunu 100 liradan ve Marmara adasında ürettiği organik balların ise kilosunu 100 liradan satışa sunuyor. İçine herhangi bir katkı maddesi ve hile katılmayan doğal ballar bilenler tarafından tercih ediliyor.

    Yapılan üretim ve çalışmalarla ilgili bilgi veren Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İbrahim Çakmak, “Merkezimizde Bursa, Balıkesir ve Yalova’daki arıcılık birlikleri ve temsilcilikleriyle arı ölümleriyle ilgili toplantı halindeyiz. Son günlerde çok tartışılan arı ölümlerini tartışıyoruz. Bunun nedenleri ve çözüm önerileri konusunda görüşmeler yapıyoruz. Arı ölümleri genellikle tarım ilaçlarının kullanıldığı bölgelerde var. Bu ölümler mart ayı sonuna doğru belirginleşecektir. Bizim arı ölümleriyle ilgili 2 projemiz var, birincisi biz biliyoruz ki ölen koloniler 4 petek ve altında olan kovanlarda mevcut. Biz 4 çerçeve ve altında olan kovanları tespit ettik, bunları ısıtıyoruz ve sıcaklık ve nem kontrolü sağlıyoruz. 2 projemizde farklı bir ısıtma yöntemi kullanacağız. Ses dalgalarını kaydedip o ses dalgalarından koloninin içinde neler olup bitiyor, koloni ölümlerini bize haber verecek sinyaller olur mu, onları tespit etmeye çalışıyoruz. Marmara adasını, Anadolu arısının koruma bölgesi, hem de organik ekoloji merkezi olarak kullanmak istiyoruz. Kampüsün içerisinde ürettiğimiz balın 850 gramını 650 liradan satıyoruz. Kestane ve ıhlamur balının kilosunu 100 liraya, Marmara adası balını ise 100 liraya satmaktayız. Polen, arı sütü ve bal karışımının ise kilosunu 150 liradan satmaktayız” dedi.