Kategori: Sağlık

  • 10 yaş altı çocuklarda el, ayak ve ağız hastalıkları arttı

    10 yaş altı çocuklarda el, ayak ve ağız hastalıkları arttı

    Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, 10 yaş altı çocuklarda el, ayak ve ağız hastalıklarının arttığını söyleyerek, hastalığın bulaşıcı olduğuna dikkat çekti. Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, özellikle ilkokul ve okul öncesi çocuklarında görülen el, ayak ve ağız hastalıkları ile ilgili konuştu. Hastalığın okullarda temas ile bulaştığını kaydeden Toker, “Bu dönemde el, ayak, ağız hastalığı dediğimiz ve bir virüsle bulaşan hastalık, 10 yaş altında olan çocuklarda çok sık görülüyor. Bu kreş ve ilkokul dönemini kapsıyor.

    Bu hastalık elde ve ağızda çıkan yaraların temasıyla hem de ağızdaki yaraların hapşırma, tıksırma ve yakın temasla, konuşma gibi salınmasıyla bulaşabiliyor. Özellikle ağız içerisinde ağrılı yaralar, yutma güçlüğü yapabiliyor. El ve ayak tabanlarında ağrılı su toplayan küçük yaralar oluşabiliyor. Bu yaraları olan çocuklarımız sınıfta masa, sıra, oyuncak, kalem ve ortak oyun oynarken yaptığı temaslar ile birbirlerine bulaştırabiliyorlar” dedi.
    Toker, hastalığın bulaştığı çocuklarda ateş yüksekliği ve halsizlik gibi durumların görüldüğünü sözlerine ekledi.

  • Sağlık alanındaki planlamalar masaya yatırıldı

    Sağlık alanındaki planlamalar masaya yatırıldı

    Göreve yeni atanan Antalya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Behzat Özkan, Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Yılmaz Güler ve ekibini ziyaret etti. Ziyaret esnasında Prof. Dr. Özkan’a Antalya Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Murat Türkyılmaz, Başkan Yardımcıları Dr. Mustafa Yıldırım, Fatih Yavuz ve ekibi, Alanya İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Nadir Aldemir eşlik etti. Prof. Dr. Behzat Özkan, Başhekim Doç. Dr. Güler ve hastane yönetimi ile birlikte tanışma ve genel değerlendirme toplantısı yaparak hastanenin işleyişi, kazandırılan özellikli birimler, teknik ekipman ve donanım ihtiyaçları, bölgenin ihtiyacı olan sağlık yatırımları ve mevcut durumu hakkında brifing aldı.

    İlçeye sağlık alanındaki planlamalarının temelinin atıldığı ilk toplantıda ilçeye kısa, orta ve uzun vadede kazandırılması planlanan sağlık çalışmaları, izlenecek olan yol haritası masaya yatırılarak fikir alışverişinde bulunuldu. Antalya İl Sağlık Müdürü Behzat Özkan daha sonra Başhekim Güler ve ekibi ile birlikte verilen sağlık hizmetlerini ve çalışmaları yerinde inceledi. Özkan, yatan hastaları odalarında ziyaret ederek durumları hakkında bilgi aldı ve geçmiş olsun dileklerini iletti.

  • Sağlığa yatırım sürüyor

    Sağlığa yatırım sürüyor

    Konya’nın merkez Selçuklu İlçe Belediyesi’nin sağlık alanında örnek yatırımlarından bir tanesi olan Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi, hizmete girmek için gün sayıyor. Başkan Pekyatırmacı ve İl Sağlık Müdürü Koç yapımında sona gelinen tesisi inceledi.
    Selçuklu Belediyesi’nin sağlık alanındaki yatırımlarından bir tanesi olan ve hizmet vereceği tarihte sona yaklaşılan Toplum Ruh Sağlığı Merkezi vatandaşların sağlık hizmetine daha modern ve konforlu alanlarda ulaşmasına imkan sağlayacak.

    Yapımında sona gelinen tesis Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı ve Konya İl Sağlık Müdürü Mehmet Koç tarafından ziyaret edildi. Yazır Mahallesi’nde inşa edilen Toplum Ruh Sağlığı Merkezi, Selçuklu Belediyesi, Konya İl Sağlık Müdürlüğü ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü iş birliğinde yürütülerek kurumlar arası işbirliğinin de uyumunu ortaya koyuyor.

    “Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi projemiz tüm Türkiye’ye örnek olacak”
    Örnek bir tesisi daha Selçuklu’ya kazandırmaktan memnuniyet duyduklarını ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, “Türkiye’ye örnek olacak iki projemiz Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi projelerimizde artık sona geldik. İl Sağlık Müdürlüğümüze binalarımızın teslimini yaptık.

    İl Sağlık Müdürlüğümüz de hızlı bir şekilde binalarımızın tefrişiyle ve kullanıma hazır hale getirilmesiyle ilgili çalışmalarını yürütüyor. Bugün İl Sağlık Müdürümüz ve ekibiyle birlikte tekrar binalarımızı dolaştık. Kullanımla ilgili, fonksiyonla ilgili gerekli talimatları hocamız ekibine verdi. İnşallah en kısa sürede artık burada faaliyetlerin başlamasını bekliyoruz. Bu proje tüm Türkiye’ye örnek olacak. Çünkü Toplum Ruh Sağlığı Merkezi Projesi şu anda Türkiye’de ilk defa uygulanan ayrı münferit binada, mekanda ilk defa uygulanan bir proje.

    Burada hem psikiyatri bölümünde tedavi gören hastalarımızın rehabilitasyonuyla ilgili önemli çalışmalar yapılacak hem de toplum ruh sağlığı açısından bizim üzerimize düşen çalışma gruplarına destek olabileceğimiz kısım neyse onları da bizlerin de desteğiyle, iş birliğiyle o çalışmaları da burada yapmış olacağız. Yine Sağlık ve Hayat Merkezi zaten Selçuklu’muzda, Konya’mızda daha önce farklı örnekleriyle hayata geçirdiğimiz bir projeydi.

    Burada da Sağlık ve Hayat Merkezi’nde ayrı, münferit bir binada hayata geçirmiş olduk. Yazır Mahallemiz nüfusu 60 bini geçen büyük bir mahalle. Aslında hem Yazır Mahallemize hem Selçuklu ilçemize hem de Konya’mıza hizmet edecek önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Ulaşım akslarının birleşiminde otobüs güzergahlarının, tramvay hattının kesişim noktasında vatandaşlarımızın da rahatlıkla ulaşabileceği bir lokasyonda bu projeyi hayata geçirmiş olduk” dedi.

    Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi gibi iki güzide eserden dolayı Selçuklu Belediye Başkanı ve ekibine teşekkür eden İl Sağlık Müdürü Mehmet Koç, “Konya’mız sağlık açısından hem binalarıyla hem uygulanan projeleriyle Türkiye’ye örnek oluyor. Bu örnek projelerden de iki tanesinin birlikte tamamlandığını görmekten mutluluk duyuyorum. Özellikle Toplum Ruh Sağlığı Merkezi psikiyatri kliniklerimizde tedavisi tamamlanan hastalarımızın topluma kazandırılması açısından çok büyük önem arz ediyor. Bu projeyi başkanımızla birlikte ilk planlandığımız andan itibaren psikiyatri klinik başkanı ve diğer hocalarımızla istişare halinde en verimli, en güzel şekilde planlandı ve hayata geçirildi. İnşallah uygulama olarak da en kısa sürede vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız.

    Bu yönden de ayrı bir binada temelinden itibaren toplum ruh sağlığı projesi olarak planlanan ve yapılan güzide eserlerden, nadide eserlerden biri oldu. Başkanınıza teşekkür ediyorum. Sağlıklı Hayat Merkezi de yine Konya’mızda ilk defa Selçuklu Altınoğlu Aile Sağlığı Merkezimizin üzerinde hem Aile Sağlığı Merkezi hem Selçuklu Sağlıklı Hayat Merkezi olarak hizmete sunduğumuz, başkanımızın bizlere hediye ettiği binamızda çok güzel hizmetlere öncülük etti ve Konya’mızda da bu işin ilk başlangıcı oldu. Burada da ayrı bir bina şeklinde ihtiyaçtan dolayı yine Sağlıklı Hayat Merkezi olarak planlanan nadir binalarımızdan.

    Belki de Türkiye’de ilk bina olma özelliğini taşıyor. Burada psikolog, diyetisyen, fizyoterapist, çocuk gelişimci, sosyal gelişimci gibi arkadaşlarımız vatandaşlarımıza randevu usulüyle birebir hizmet verecek. Ayrıca kanser taramaları, aşılama hizmetleri, üreme sağlığı gibi hizmetler burada verilecek. Konya’mız artık sağlıkta çıtayı çok yükseltti ve bu konuda da belediyelerimiz çok büyük katkı sağlıyor, hayırseverlerimiz destek sağlıyor. Ama burada lokomotif olan Selçuklu Belediyemize ayrıca teşekkürlerimi ve minnetlerimi iletiyorum. Ülkemize, Konya’mıza, Selçuklumuza hayırlı olsun” şeklinde konuştu.

  • Öğrencilere ağız ve diş sağlığı eğitimi

    Öğrencilere ağız ve diş sağlığı eğitimi

    Konya’nın Karapınar ilçesinde ilkokul öğrencilerine ağız ve diş sağlığı eğitimi verildi. Karapınar İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri okullarda bilgilendirme çalışması düzenliyor. Çalışmalar çerçevesinde Vehbi Yurt İlkokulu öğrencilerine ağız ve diş sağlığı eğitimi verildi. Karapınar Sağlık Müdürlüğünde görevli Diş Hekimi Buğra Karagöz, çocuklara diş fırçalama alışkanlığı kazandırılması, ağız ve diş sağlığının önemini anlattı. Öğrenciler, verilen eğitimi dikkatlice dinledi. Tüm okullarda gerçekleştirilmesi planlanan eğitimlerde, erken yaşlarda diş sağlığı konusunda farkındalık oluşturarak çocukların bilgilendirilmesi, doğru ve sağlıklı beslenmeye yönlendirilmeleri amaçlanırken, sağlıklı beslenme ve diş çürümesine en çok neden olan besinler hakkında da bilgiler veriliyor.

  • Her 4 kişiden biri risk altında

    Her 4 kişiden biri risk altında

    29 Ekim Dünya İnme Günü vesilesiyle Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü, inme risk faktörleri ve korunma yolları hakkında önemli bilgiler paylaştı. Yapılan açıklamada, sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün ve alkol kullanımının inme riskini artırdığına dikkat çekildi.
    Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü, 29 Ekim Dünya İnme Günü dolayısıyla önemli bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, inme oluşumunda sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün ve alkol kullanımı gibi risk faktörlerinin etkili olduğu belirtildi.

    “Her 4 kişiden biri inme riski taşıyor”
    Açıklamada, dünya genelinde 25 yaş üstü her 4 kişiden 1’inin hayatının herhangi bir döneminde inme ile karşılaşacağı öngörülmekte, her yıl yaklaşık 12 milyon kişiye ilk kez inme tanısı konulmakta ve yılda 7 milyon kişinin inme nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisi verildi.

    “İnme, önlenebilir bir hastalıktır”
    İnme, beyin damarlarındaki tıkanıklık veya kanama sonucu beynin kan akışının kesilmesi veya azalması ile meydana gelir ve dünya çapında önemli bir engellilik ve ölüm sebebi olmaktadır. Bilim insanları, bireylerin sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimseyerek inme riskini azaltmaları gerektiğini vurguladı.

    “Kronik hastalıklarla mücadelede yaşam tarzı değişiklikleri”
    Sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün ve alkol kullanımı gibi risk faktörlerinin, yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri ve obezite gibi durumları tetiklediği ifade edildi. Araştırmalar, yaşam tarzında yapılacak küçük değişikliklerle inmenin yüzde 90 oranında önlenebileceğini göstermektedir.

    “Hastalık Yönetimi Platformu (HYP) uygulaması”
    Bakanlık, aile hekimleri başta olmak üzere birinci basamak sağlık hizmet sunucularının kronik hastalıkların erken teşhisi ve tedavisinde daha aktif bir rol alması amacıyla Hastalık Yönetimi Platformu (HYP) uygulamasını geliştirmiştir. Bu kapsamda aile hekimleri, bireylerde hipertansiyon ve obezite, 40 yaş üstü bireylerde ise diyabet ve kalp damar hastalıkları için değerlendirmeler yapmaktadır.

    “Sağlıklı bir yaşam için adım atın”
    Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü, herkesin kayıtlı olduğu aile hekimlerini düzenli olarak ziyaret etmeleri, kronik hastalıklara yönelik periyodik tarama ve izlem yaptırmaları gerektiğini vurguladı. Açıklamanın sonunda, sağlıklı yaşam için öneriler sıralandı:
    Sağlıklı beslenin!
    Hareket edin!
    Sigaradan ve alkolden uzak durun!
    Aile hekiminize başvurun!
    Tarama ve izlemlerinizi yaptırın!

  • Otobüsteki doğumda bebek ve annenin durumu iyi

    Otobüsteki doğumda bebek ve annenin durumu iyi

    Çocuk hastalıkları Uzman Doktoru Özge Yurtseven, Düzce’de otobüste doğum yaparak hastaneye kaldırılan anne ve bebeğin durumunun iyi olduğunu açıkladı. Sakarya’dan Bolu’ya seyir halinde olan şehirlerarası otobüs içerisinde doğum sancısı oluşan ve Düzce otogarında otobüs içerisinde doğum yapan anne ve bebeğin sağlık durumu ile ilgili Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzman Doktoru Özge Yurtseven açıklamalarda bulundu.

    Çocuğun ve annenin durumunun iyi olduğunu dile getiren Yurtseven, “Şehirlerarası yolculuk esnasında bir doğum gerçekleşmiş. Acil sağlık ekiplerine haber verilmiş. Ekip gittiğinde zaten bebek doğmuş durumda imiş. Annenin ikinci çocuğu olduğu için doğumun hızlı gerçekleştiğini düşünüyoruz. Bebek ambulans ile hastanemize getirildi. Bebeğin ilk müdahalesini yaptık. Ön muayenesini yaparak gayet sağlıklı olduğunu gördük. 3 bin 200 gram ağırlığında dünyaya gelmiş. Anne ve bebeğinin sağlık durumları gayet iyi durumda. Şu anda gözlem altına alarak kontrollerini yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Serebral Palsi hastası çocuk, özel ayakta durma aracına kavuştu

    Serebral Palsi hastası çocuk, özel ayakta durma aracına kavuştu

    Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan 12 yaşındaki Serebral Palsi hastası Ahmet Budak, bir hayırseverin özel olarak imal ettirdiği engelli ayakta durma aracına kavuştu.
    Yüksekova ilçesinin Yeşildere Mahallesi’nde yaşayan Ahmet Budak (12), Serebral Palsi hastası olarak dünyaya geldi. Demir doğrama işi yapan 5 çocuk babası Aydın Budak, Ahmet’in yüzündeki sevinci görmek için kendi atölyesinde ona özel engelli ayakta durma sehpası yapmış ve bu sehpa ile engelli çocuğunu mahalle mahalle dolaştırmıştı. Kendi imkanlarıyla haftalarca uğraştığı ayakta durma sehpasını hazır hale getiren baba, oğlunu ayakta durabilecek şekilde gezdirmeye devam ediyor.

    Oğlunun mutluluğu için hayalini kurduğu engelli ayakta durma sehpasının önüne taktığı demir çubukla çekerek mahalle mahalle gezdiren fedakar babanın bu merhametli davranışı görenlerin yüreklerini ısıtmaya devam ediyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) aracılığıyla paylaşılan videonun milyonlara ulaşmasıyla, bir hayırsever, Ahmet Budak’a umut ışığı oldu. Özel olarak imal ettirdiği engelli ayakta durma aracını Serebral Palsi hastası Ahmet Budak’a hediye etti.

    “Allah, fedakar babasından razı olsun”
    Yüksekova’da olmaktan mutluluk duyduğunu belirten hayırsever, “Bugün Ahmet’i görmek için Yüksekova’ya geldik. Çok keyifli vakit geçirdik. Allah razı olsun. Ahmet’in ailesi beni en iyi şekilde karşıladılar ve misafirperverliklerini en iyi şekilde gösterdiler. Ahmet’e de çok iyi şekilde bakıyorlar. Özellikle babasından Allah razı olsun. Ahmet’i bu şekilde görmek beni çok mutlu etti çünkü çok çok iyi bir ailesi var. Gelirken de ona böyle ona uygun şekilde yapılmış bir cihaz getirdik. Bu cihaz onun ebatına göre özel yapıldı. İnşallah bu cihazla daha güzel yürüyebilecek. Bir nebze onu mutlu edebilmişsem ne mutlu bana. Çok teşekkür ediyorum buna vesile olan herkese” dedi.

  • Dişi için verilen iğne yüzünden 7 aydır topallıyor

    Dişi için verilen iğne yüzünden 7 aydır topallıyor

    Eskişehir’de 7 ay önce dişindeki çürüğü tedavi ettirmek için gittiği hastanede kendine verilen antibiyotik iğnelerini Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde vurulduktan sonra sol bacağında sızı hissetten ve topallamaya başlayan 3 çocuk annesi Yazgül İkiz, 7 farklı hastane dolaşsa da derdine bir deva bulamadı. Yazgül İkiz, sakat kalmaktan korkarken suç duyurusunda bulundu.
    Eskişehir’de yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Yazgül İkiz, geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda dişindeki rahatsızlık için Eskişehir Ağız Ve Diş Sağlığı Hastanesi’ne gitti. Burada kendine verilen antibiyotik iğnelerini alan İkiz, Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne gitti. Burada iddiasına göre iğneleri bir hemşire tarafından yapılan Yazgül İkiz, sol bacağında çok şiddetli bir sızı hissetti. Sızısı hiç dinmeyen talihsiz kadın tekrar Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne gitti. Burada Hasta Hakları Birimi’nden destek ve ilgi görmediğini belirten İkiz, duyduğu sızı eşliğinde topallayarak ile evine döndü. Yürümesi de gün geçtikçe güçleşen İkiz Eskişehir Şehir Hastanesi’ne giderek muayene oldu. Burada da kendine ilaç yazılan kadın bir fayda göremedi.

    7 aydır 7 hastane dolaştı
    Yapılan muayene ve ilaçlardan fayda göremeyen Yazgül İkiz, Eskişehir Anadolu Hastanesi’ne gitti. Burada da 400 TL karşılığında ilaç yazdıran İkiz yine umduğu faydayı bulamadı. 7 ayda, 7 hastane dolaşan 45 yaşındaki talihsiz kadın bir kutu ilaç biriktirirken sakat kalmaktan korkuyor. Sadece dişindeki çürüğü tedavi ettirmek isteyen kadın şimdi sol bacağının üzerine basamıyor. Son olarak savcılığa giden kadın suç duyurusunda bulunduğunu belirtti.

    “Girmediğim doktor kalmadı ve ben bu ağrıma bir çare bulamadım”
    Başından geçenleri anlatan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Yazgül İkiz, “Ben bayramın 2’nci gününde dişim şiştiği için diş hastanesine gittim. Doktor bey bana ilaç ve iğne verdi. İğneyi aldım ve bayramın 2’nci gününde vurulmaya başladım. Antibiyotik ve ağrı kesici kullandım. Yüzüm şiştiği için hemen hastaneye gittim. Yunusemre Devlet Hastanesi’nin acilinde iğne ilk vurulduğunda bana çok ağır geldi. Baktılar, ‘Günde 4 iğne yiyorsun, olabilir’ dediler. Ertesi gün bir daha gittim, ‘Ayağım uyuştu, ben bu gece uyuyamadım’ dedim. Sonrasında bana, ‘Ya bacım çok biliyorsun, biz biliyoruz iğneyi’ dedi.

    Ben 3 kere iğneyi vurulduktan sonra bir daha vurulmadım. Elimde 15 iğne vardı. Sabah 2, akşam 2 iğne vuruluyordu. Ağrıda duramadığım için tekrar hastaneye gittim. Yunusemre Devlet Hastanesi’ndeki hemşire hanım benimle ilgilenmedi. Ardından başhekime çıkmak istedim. Yardımcısı gelip bana, ‘Önce hasta haklarına gitmen lazım’ dedi. Ben hasta haklarına gittim, durumu anlattım. Hasta hakları önüme kâğıt verip şikâyetçi olmamı söyledi. Ben de, ‘Şikâyet etmek istemiyorum. Bu bölüme kim bakıyorsa bana yardımcı olun’ dedim. Oradaki kadın müdürünü çağırdı. O da bana, ‘Gidin, 182’ye başvurun dedi. Ben 182’de kime başvuracağım ki? Bu bölüme kim bakıyor? Ben bilemediğimi söyledim. İlgilenmedi, beni gönderdi. Orada zaten mağdur oldum.

    Birebir hasta haklarından şikayetçiyim. Doktorların hepsi beni biliyor şu an. Girmediğim doktor kalmadı ve ben bu ağrıma bir çare bulamadım. O kadar ağrım var ki şu an ayağım çekiyor. Topuğuma basamıyorum, çökmeler oluşuyor ve geceleri yatamıyorum. Yeşil reçete antidepresan hapları veriyorlar. Eskişehir’de gitmediğim hastane kalmadı. Eskişehir Şehir Hastanesi’ne de gittim. İlker bey, ‘Sinir damarına denk gelmiş’ diyerek bana ilaç verdi. İlaçları içtim, geçmediği için tekrar gittim. O da, ‘Belinde fıtık olabilir, acilen beyin cerrahına git’ dedi. Beyin cerrahına gittim, o ise durumun kendisiyle ilgili olmadığını söyledi. Yani doktor doktor gezdim” dedi.

    “Sağlık Bakanlığından yardım istiyorum”
    Özel hastanelerden de derdine çare bulamayan Yazgül İkiz, suç duyurusunda bulunduğu konusunda şöyle konuştu:
    “Eskişehir Anadolu Hastanesi’ne de gittim, orada bana sinir ve damar doktoru Zühtü bey baktı. Hoca bana, ‘Evet, sinir damarına denk gelmiş olabilir ama ben bu şişiği anlamadım. Ağrı doktoruna gidin’ dedi. Ben de oraya gittiğimi belirttiğimde doktor bunun kendi bölümü olmadığını söyledi. Özel Anadolu Hastanesi’nde hocaya ilaç yazdıracaktım, hoca önce giriş yaptırmamı istedi ve 400 TL para verdim. Ben hem maddi hem de manevi çok kötü durumdayım. Yunusemre Devlet Hastanesi’nde fizik doktoruna gittim.

    O da bana, ‘Şu an sinire denk gelmiş ama ben buna fiziği uygun görmüyorum. Durmadan ilaç içeceksin’ dedi. Ayağıma basamadığımı söyledim, ‘Olabilir, bunun tedavi süreci çok sıkıntılı’ dedi. Yani kimse elini taşın altına koymadı. Şu ağrıyı alan yok. Çok kötüyüm ve psikolojim bozuldu. 7 aydır gezmediğim hastane kalmadı, 7 hastane gezdim ve bana bir sürü ilaç verdiler. Ben adliyeye gittim, savcılığa suç duyurusunda bulundum. Geçen ay savcı beyin kendisiyle görüştüm, adli tıp istedim. O da bana, ‘1 sene de olabilir, 1 buçuk sene de. Sen başının çaresine bak, beni bekleme ve doktor doktor gez’ dedi ama doktorlar bakmıyor. Dişim için gittim, bacağımdan oldum. Ben Sağlık Bakanlığından yardım istiyorum.”

  • Yeni bir bakteri türü bulundu

    Yeni bir bakteri türü bulundu

    Aydın’daki üniversitede çalışmalarını sürdüren akademisyenler, sürüngenlerin bağırsağında yaşayan Helicobacter cappadocius adı verilen yeni bir bakteri türünü buldu.

    ADÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Kurtuluş Olgun, Prof. Dr. Nazan Üzüm ve Prof. Dr. Aziz Avcı’nın yer aldığı çalışmada Apathya cappadocica (Kayseri Kertenkelesi) ve Ophisops elegans (Tarla Kertenkelesi) isimli kertenkelelerin bağırsağında yaşadığı tespit edilen Helicobacter cinsine ait yeni bir tür bulundu. Söz konusu türe Helicobacter cappadocius ismi verilerek bu cinsin dünya genelindeki tür sayısı 85’e çıkarıldı.

  • Dijital bağımlılık öğrenme güçlüğüne sebep oluyor

    Dijital bağımlılık öğrenme güçlüğüne sebep oluyor

    Dijitalleşen dünya, uzaktan online ders sistemleri, yeni nesil öğrenme teknikleri, sosyal medyayla birlikte, çocuk ve ergenleri ekran başından almanın pek de mümkün olamayacağı hale ulaştı. Bu noktada ise yapılacakların başında; erken dönem, yani 0-6 yaş ekran kısıtlaması, okul çağı dönemi ve ergenlikte ise yakın takip ve bilinçli ekran-internet kullanımı için aile desteği büyük önem taşıyor.

    Klinik Psikolog Ayşegül Nezor, ekran kullanımı ve ilerisinde bekleyen tehlike ‘bağımlılıkla’ ilgili, ebeveynlerin çocukları ‘oyalama’ ihtiyacının önemli bir etken olduğunu vurgulayarak, ailelerin önce kendileri için ekrana mesafe koyarak rol model olması gerektiğini, ardından ise sosyal alan açarak bağımlılık sonrası yaşanacak sorunları bertaraf edeceklerinin altını çizdi. Nezor, “Özellikle son 5 yılda çocuklar daha küçük yaşlarda teknolojiyle tanışıyor ve buna paralel çevrimiçi platformlara daha fazla erişim sağlıyorlar. Ekran kullanımının bu kadar küçük yaşa inmesinde, ebeveynlerin çocuklarını oyalama ihtiyacı hissettiğinde telefon ve tablet gibi dijital cihazlara başvurması oldukça önemli bir etken. Aileler bir şekilde çocukların ekrana alışmasına vesile oluyor, diğer taraftan ise doğurduğu sorunlara çare arıyor.

    Bu noktada geleneksel oyuncaklardan çok robotlar ve dijital oyunlarla ilgilenmelerinin ve dış mekan oyunlarından uzak kalan kuşak olarak büyümelerini payı da oldukça büyük. Yaşamlarının pek çok alanında ekranların yer aldığı ve teknoloji ile büyüyen yeni nesil için, diğer kuşaklardan farklı bir beyin yapısına sahip olarak dünyaya geldiklerini söylemek de mümkün. Bu durum çocukların hem fiziksel hem de zihinsel gelişiminde ciddi etkilere sebep oluyor .

    Tencere, tava, araba, bebek gibi geleneksel oyuncaklarla oynayan çocuklar hem hayal gücünü kullanıyor hem de fiziksel dünyayla daha fazla etkileşim kurarken, telefon ve tablet kullanan çocuklar pasif izleyicilere dönüşüyor. Ekran karşısında geçirilen uzun süreler çocukların düşünme, problem çözme ve sosyal becerilerini geliştirme fırsatlarını da kısıtlayabiliyor. Bu cihazlar çocukları kısa vadede sustursa da, uzun vadede bağımlılık, dikkat dağınıklığı ve duygusal gelişim sorunlarına da yol açtığı, yapılan çalışmalar arasında mevcut. Böylelikle öncesiyle karşılaştırdığımızda aileler, çocukların internet kullanımını daha zor kontrol edebiliyor ve bu da sınır koyma konusunda daha fazla bilinçlenme ihtiyacını ortaya çıkarıyor” dedi.

    “10-13 yaş aralığı dijital bağımlılığa daha açık”
    Dijital bağımlılıkla ilgili yapılan araştırmalara göre ‘10-13 yaş aralığındaki çocukların dijital bağımlılığa daha açık’ olduğunu söyleyen Nezor, “Bu durum, onların okulda odaklanmalarını zorlaştırıp öğrenme süreçlerini olumsuz etkiliyor. Amerikan Pediatri Akademisi’nin raporları da, günde iki saatten fazla ekran kullanımının çocuklarda dikkat dağınıklığı, uyku bozuklukları ve akademik başarısızlık riskini artırdığını gösteriyor.

    Türkiye’de de çocukların sosyal medya ve oyun bağımlılığı üzerine yapılan çeşitli çalışmalar bu doğrultuda benzer sonuçlar vermiştir. Ayrıca, dijital cihazların uzun süreli kullanımı, çocukların öz denetim becerilerini zayıflatıyor ve anlık tatmin arayışlarını arttırıp tatminsiz olmalarına sebebiyet verebiliyor. Bu yüzden, ebeveynlerin bu durumu göz önünde bulundurup, çocuklarının ekran sürelerini takip etmeleri, sınırlamaları ve çocuklarını fiziksel aktiviteler ile yüz yüze sosyal etkileşimlere yönlendirmeleri büyük önem taşıyor” dedi.