Kategori: Sivas

  • İstanbul’un stresinden kaçıp çoban oldu

    İstanbul’un stresinden kaçıp çoban oldu

    Uzun yıllar İstanbul’da lokantada aşçılık yapan Gazi Tepe, emekli olmasının ardından memleketi Sivas’ın Hafik ilçesi Pusat köyüne yerleşerek bambaşka bir hayata adım attı. Yoğun şehir hayatı ve stresinden sıkılan Tepe, doğanın içinde çobanlık yapmaya başladı. Zorlu geçen bu yeni yaşamına rağmen Tepe, doğayla iç içe olmanın verdiği huzuru ve çobanlık gelirinin kendisini idare ettiğini belirtti. Ancak bu mesleğin zorluğunu da vurgulayan Tepe, özellikle gençlerin masa başı işlere yöneldiğini ve çobanlığı tercih etmediğini söyledi. “İstanbul yaşanacak bir yer değil, kalabalık” diyen Tepe, Sivas’ın doğal güzelliklerinin ve sakinliğinin İstanbul’un karmaşasından çok daha iyi olduğunu ifade etti.

    “İstanbul yaşanacak bir yer değil, kalabalık”

    Sivas’ın Hafik İlçesine yerleşen Çoban Gazi Tepe, İstanbul’un yaşanacak bir yer olmadığını söyleyerek, “Davarları otlatıyorum. İki kişiyiz. Zor ama yapacak bir şeyimiz yok. Koyunlar benim değil çobanım. Sıkıntı, bu işi yapacak adam yok. İnsanlar işsiz geziyor ama yapmıyorlar bu işi, zor geliyor. Zor geldiği içinde kimse yapmıyor. Dağlar da gezmek zor ister istemez. Akşama kadar koyunların peşindesin. Geliri idare ediyor. Gençler bu işi yapmaz. Gençler hazır masa istiyor. Bende bu sene başladım. Emekli oldum İstanbul’dan taşındım buraya geldim. İstanbul’da aşçıydım. Lokantada çalışıyordum. İstanbul yaşanacak bir yer değil, kalabalık. Burası doğal İstanbul’da her şey var” dedi.

  • İşte Anadolu irfanı: Elini eşinin omzuna koymak için izin istedi

    İşte Anadolu irfanı: Elini eşinin omzuna koymak için izin istedi

    Çektiği Anadolu portreleriyle milyonlarca kişiye ulaşmayı başaran Sivaslı fotoğraf sanatçısı Eren Özdal’ın Sivas’ın Gazi köyünde çektiği video Anadolu’da yaşayan irfan ve edebi gözler önüne serdi.

    Özdal’ın köyde portre çekimleri yaptığını gören 80 yaşındaki Ahmet Özer, genç fotoğrafçıyı ikramda bulunmak üzere evine davet etti. Özdal bu sırada Özer ve eşine hatıra fotoğrafı çekip hediye etmek istedi. Fotoğrafın çekildiği sırada Özer’in elini hanımı Şahşenem Özer’in omzuna koymak için izin istemesi cep telefonu kamerasına yansıdı. Özer’in “Hanımımdır elimi omzuna koyabilir miyim” dediği anlar yaklaşık 5 milyon kişi tarafından izlenerek beğenildi. Özer çifti, çekilen fotoğraflarını ise evlerinin en güzel köşesine astı.


    Elini öptü duasını aldı

    İhlas Haber Ajansı ekibiyle birlikte Özer ailesini ziyaret eden Özdal, 80 yaşındaki çiftin ellerini öperek dualarını aldı. Ziyaret sırasında konuşan Ahmet Özer, misafir ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, “Ben misafir geldiğinde çok memnun oluyorum, başımın üstünde gezdirmeyi, memnun etmeyi düşünüyorum. Aç mı, susuz mu, hali hatırı iyi mi? Onları soruyorum. Eren buraya gelmişti, benden haberi yoktu. ‘Gardaş, orada ne duruyorsun? Yukarı gel çay ikram edeyim, yemek yedireyim’ dedim. Eren de geldi. Elimizden ne geldiyse soğan ekmek yedik beraber. Videodan sonra çok arayan oldu. Bizim burada hayâ oluyor, utanıyoruz. Biz böylesi şeylere alışkın değiliz. Ondan dolayı Eren’den müsaade aldım. Utandığımızdan dolayı öyle oldu” ifadelerine yer verdi.


    “Anadolu kültürü halen yaşıyor”

    Fotoğraf sanatçısı Eren Özdal, yaşayan Anadolu kültürünü fotoğraflayıp aktarmanın gayreti içerisinde olduğunu vurgulayarak, “Fotoğraf sevgisi bende küçüklükten gelen bir şeydi. Her fotoğrafçının da köylere gidip fotoğraf çekme isteği vardır. Ben de ailemin ve arkadaşlarımın desteği ile birlikte gerçekleştirdim. Aslında bu kadar büyüyeceğini, sevileceğini tahmin etmiyordum. Sonradan milyonlar izlenince bende de bir heyecan oluştu. Köyleri geziyorum, fotoğraf çekiyorum. Rastgele mesela Ahmet amca gibi kişilerin evlerinin önünden geçiyorum. Eve davet ediyorlar, fotoğraf çektiriyorlar, sohbet, muhabbet ediyoruz. İnsanlar Anadolu’yu, bu görüntüleri özlemişler. Ahmet amca ile denk geldik, videosunu çekip paylaştım. İnsanların da oldukça hoşuna gitti. Şehirde yaşayanlar gerçekten bu anlardan çok etkileniyorlar. Videoları çekip paylaşıyorum, insanlar da izliyor ve beğeniyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. Ahmet amcanın videosunu 1 günde 5 milyon kişi izledi. 300 bin beğeni sayısını geçti, yorumlara zaten diyecek bir şey yok. Yorumların hepsini tek tek okudum, bir tane kötü yorum yok. Biz Anadolu’yu ne olarak biliyorsak aynı örf, adet, gelenek burada kesinlikle devam ediyor. Televizyon programlarında ve sosyal medyada etkileşim almak için Anadolu’yu kötüleyen insanlar tamamen çıkarları uğruna kötülüyorlar. Burada her şey tamamen doğal, örf, adet, gelenek, edep üzerine kurulu. Burada her şey hala çok güzel” şeklinde konuştu.

     

  • Dakikalarca kalp masajı yapıldı, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı

    Dakikalarca kalp masajı yapıldı, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı

    Dakikalarca kalp masajı yapılan adam kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

    Edinilen bilgilere göre olay geçtiğimiz gün Sularbaşı Mahallesi 12-4 sokaktaki bir apartmanın çatısında meydana geldi. Tamir için çatıya çıkan 54 yaşındaki Nurettin Yılmaz, kalp krizi geçirerek bir anda yere yığıldı. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Çatıya çıkan sağlık ekipleri dakikalarca kalp masajı yaptı. İtfaiye merdiveninin uzatılmasıyla Yılmaz, aşağı indirildi. Yılmaz aşağı indirildiği sırada dahi itfaiye ekibince kalp masajı devam etti. Ambulansla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Yılmaz, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, Yılmaz’ın cenazesinin Ay Yıldız Camisi’nden kaldırılacağı öğrenildi.

     

  • Madımak olayında hayatını kaybedenler anıldı

    Madımak olayında hayatını kaybedenler anıldı

    2 Temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında yaşanan olaylarda Madımak Oteli içerisinde 33 şair, yazar, ozan, 2 otel personeli ve otel dışında 2 kişi olmak üzere 37 kişi hayatını kaybetmişti. Madımak olaylarında hayatını kaybedenler için olayların 31. yıl dönümünde anma etkinlikleri düzenlendi. İlk olarak Sivas Valisi Yılmaz Şimşek ve il protokolü bugün Bilim ve Kültür Merkezi olarak kullanılan Madımak Oteli’ne giderek, olaylarda hayatını kaybedenler için oluşturulan köşeye karanfil bıraktı ve dua etti. Vali Şimşek duanın ardından konuşma yaptı.

    “Aramıza nifak tohumları ekmek isteyen şer odaklarına fırsat vermeyelim”

    Bilim ve Kültür Merkezi olarak kullanılan Madımak Otelinde konuşma yapan Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, “31 yıl önce bu mekânda meydana gelen acı olayın yıl dönümü. Bizde bu vesileyle buraya geldik. Burada hayatını kaybeden canlar, vatandaşlar ve sanatçılar için karanfil bırakıp onlar için dua ettik. Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun. Tabi bu acı sadece burada hayatını kaybedenlerin yakınlarının acısı değil, hepimizin acısıdır. Tüm Sivas’ın acısı, tüm Türkiye’nin ülkemizin acısıdır. Temennimiz bu tür üzücü olayların, acı olayların bir daha olmamasıdır. Bu anlamda da hepimize düşen önemli görevler var. Birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Birbirimize daha da yakınlaşmamız gerekiyor. Sevgi ve kardeşlik tohumlarını tekrar yeşertmemiz gerekiyor ki, aramıza nifak tohumları ekmek isteyen şer odaklarına fırsat vermeyelim.

    Biz biliyoruz ki bu topraklarda yüzyıllardır hangi inançtan ve mezhepten olursa olsun, herkes barış içerisinde yan yana kardeşçe yaşamışlardır. İnşallah bundan sonrada yaşayacaklardır. Yine bu toprakların yetiştirmiş olduğu Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel, Ruhsatı gibi ozanlarımızda bizlere hep kardeşliği, sevgiyi, barışı öğütlemişlerdir. Türkülerinde ve şiirlerinde bize bunları mesaj olarak vermişlerdir. Bizlerde onların mesajlarını doğru algılayıp, o yönde adımlar atıyoruz. Birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmek istiyoruz. Sivas’ta sevgi ve barış iklimini her zaman diri tutmak istiyoruz. İnşallah bu çaba ve çalışmalarımız sonucunda bizden sonraki nesillere daha sevgi dolu, barış dolu ve kardeşlik dolu bir dünya bırakabilelim” dedi.

  • 677 yıllık minare restore edilecek

    677 yıllık minare restore edilecek

    Sivas’ta Çevre Haftası etkinlikleri kapsamında Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Cumhuriyet Başsavcılığı birlikteliğinde 1347 yılında Eretnaoğulları’nın kurucusu Alaeddin Eretna’nın, dabaz hastalığından ölen oğlu Şeyh Hasan için yaptırıldığı rivayet edilen Güdük Minare çevresinde yükümlüler tarafından temizlik çalışması yapıldı. Etkinliğe Vakıflar Bölge Müdürü Cemal Karaca ve Denetimli Serbestlik İl Müdürü Hasan Ünal Tekağaç katıldı. Temizlik öncesi Karaca ve Tekağaç konuşma gerçekleştirdi. Vakıflar Bölge Müdürü Cemal Karaca, Güdük Minare’nin projesinin hazır olduğunu ve ödenek alındığı takdirde bu sene içerisinde restore edileceğini söyledi.

    “Güdük minarenin restorasyonunu umut ediyorum ki bu sene yapacağız”

    Güdük Minare’nin restorasyon çalışmalarına bu sene başlamayı planladıklarını söyleyen Karaca, “Türbelerimizin temizliğini zaman zaman çeşitli kurumlar, şahıslar, muhtarlarla yapıyoruz. Buranın projesi hazır. Sadece Ankara’dan burayla ilgili bize ödenek tahsisi yapılıp restore edilmesi gerekiyor. Sizin gördüğünüzü biz de görüyoruz. Bizim vazifemiz bunu takip etmek ve sonuca getirmek. Şuanda da müracaatımızı Ankara’ya tekrar yaptık. Her sene başında bu müracaatları yapıyoruz. Cumhurbaşkanlığı onayıyla binalarımızın restorasyonuna müsaade ediliyor. Güdük minarenin restorasyonunu umut ediyorum ki bu sene yapacağız” şeklinde konuştu.

    “Temiz ve düzenli bir şehir”

    Denetimli Serbestlik İl Müdürü Hasan Ünal Tekağaç , Sivas’ın temiz bir şehir olduğunu söyleyerek, “ Çevre sorunları ve ekosistemin korunmasına yönelik ‘hepimizin bir dünyası var’ temalı çevre haftası nedeniyle böyle bir etkinlik düzenliyoruz. Sivas tarihine son derece sahip çıkan bir memleket. Türkiye’nin değişik yerlerinde görev yaptığım için biliyorum. Sivas tarihi meydana gelip de hayran olmamak elde değil. Sivas diğer illere göre çok temiz bir şehir. Ben tüm sokaklarını dolaşıyorum gerçekten temiz ve düzenli bir şehir. İnşallah Sivas, tarihine ve temizlik düzenine daha çok geliştirerek sahip çıkar. İnşallah Güdük Minare’ de ilerleyen dönemde restore edilir ve güzel bir bina haline gelir. Turistlerin de burayı görmesini ben çok arzu ederim” diye konuştu.
    Konuşmaların ardından dua edilip türbe ziyaret edilerek yükümlüler tarafından temizlik çalışması yapıldı.

  • 38 yıl sonra minaresine kavuştu

    38 yıl sonra minaresine kavuştu

    Sivas’ın Gemerek ilçesine bağlı Eskiçubuk köyüne 1986 yılında bir cami yaptırıldı. Camiye, maddi imkânsızlıklar nedeniyle minare yapılamadı. 38 yıldır minaresi olmayan camiye minare sonradan yapılmak istendi. Köy sakinlerinin birleşerek yapmak istediği minare ile ilgili anlaşmazlık çıkınca hayırsever Bilal ve Ayfer Koç çifti, minarenin yapımını üstlendi. Bir dönem dışarıdan bakıldığında konuta benzeyen cami, aradan geçen 38 yılın ardından minaresine kavuştu.

    Minareyi köy sakinlerinin bir araya gelerek yaptırmak istediği ancak anlaşmazlık çıktığını ifade eden Bilal Koç, “Komşularla anlaşmazlık oldu, biz de araya girdik. Caminin minaresini yaptırmaya vesile olduk. 1986 yılından bu yana camide minare yoktu. Hanım ile anlaştık, ve yaptık” dedi.

    “Dışarıdan bakıldığında evi andırıyordu”

    Çocukluğu Eskiçubuk köyünde geçen Ayfer Koç ise, “Cami yapılmıştı ama minaresi yoktu. Biz gelip giderken üzülüyorduk. Karı-koca karar verdik, sürpriz olmasını istedik. Dışarıdan bakıldığında orası bir ev gibiydi. Cami olduğu belli değildi. Şimdi iyi oldu hiç değilse bir minaresi var artık” ifadelerine yer verdi.

    “Minare için iki senedir mücadele veriliyordu”

    Köy sakini Ekrem Şenol ise, “1986 yılında yapılmış bir cami. Minare için iki senedir mücadele veriliyordu. Bir araya gelememişler. Hayırseverlerimiz de karar vermişler ve yaptırdılar. Herkesin umduğundan daha da güzel bir görüntü oldu. Köyümüzün camisinde 38 sene sonra minare göründü” diye konuştu.

  • Bozkırın saklı cenneti hayran bırakıyor

    Bozkırın saklı cenneti hayran bırakıyor

    Sivas’ın Yıldız beldesinde bulunan Değirmenaltı Mağaraları ve Şelalesi görenleri kendine hayran bırakıyor. Yeşil renklerin tonu, su sesi ve mesire alanıyla birlikte dikkatleri üzerine çeken Değirmenaltı Şelalesi, çevre halkı tarafından da yoğun ilgi görüyor. Kent merkezine 52 kilometre uzaklıkta bulunan şelale, hafta içi ve hafta sonu ziyaretçilerini ağırlıyor.

    “Buranın insana huzur veren bir özelliği var”

    Değirmenaltı Şelalesi’ne ilk kez geldiğini söyleyen Özlem Küçükkaya, “Çok şahane bir yer, şelaleyi çok beğendim. Ağaçlıklar, yeşillikler şahane. Buranın insana huzur veren bir özelliği var. Bu şelaleye herkesin gelmesini ve görmesini tavsiye ederim” dedi.

    Lise 2’nci sınıf öğrencisi Hiranur Küçükkaya ise, “Buraya ikinci kez geliyorum. Özellikle sınav haftamdan sonra buraya gelince kendimi dinlenmiş hissediyorum. Çok güzel bir yer. Şehir hayatından sıkılmış insanların buraya gelmeleri iyi olur diye düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.

  • Sivas’ta Şakayık çiçeği hasadı başladı

    Sivas’ta Şakayık çiçeği hasadı başladı

    Sivas’ın Gemerek ilçesine bağlı Tatlıcak mezrasında toprakla buluşturulan Şakayık çiçeğinin hasadı başladı. Zarif görünümü ve kokusuyla mest eden çiçeğin hasadına Sivas İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Vali Yardımcısı Şakir Öner Öztürk İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Şarkışla ve İl Tarım ve Orman Müdürü Seyit Yıldız katıldı.

    İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Vali Yardımcısı Şakir Öner Öztürk açıklamasında; “Gemerek İlçemizde şakayık çiçeğini üreten çiftçimize teşekkür ediyoruz. İlimizde yeni bir üretim alanın açılmış olması bizleri mutlu ediyor. Umuyorum ki yakın zamanda farklı üreticilerimizde şakayık çiçeği üretimine yönelecektir. Üretime katkı sağlayan tüm üreticilerimizin yanındayız.” dedi.

    Sivas’ta Şakayık çiçeği hasadı başladı

    Tarım ve Orman İl Müdürü Seyit Yıldız ise, “İlimiz bitkisel üretim desenine yeni bir bitki eklemenin mutluluğu içerisineyiz. Şakayık; küçük alanlarda daha çok verim alınan katma değeri yüksek önemli bir süs bitkisidir. Bu durum, geleneksel üretici görünümüne yeni bir ilçemizde alternatif bir ürün olarak yetiştirilmeye başlanan şakayık çiçeğinin soğuk iklim şartlarını sevmesi ve aynı zamanda çok su isteyen bir bitki olmaması nedeniyle ilimiz şakayık yetiştiriciliği için uygun iklim şartlarına sahiptir. Ürün çeşitliliği açısından şakayık bitkisinin bölgede yaygınlaştırılmasına yönelik yapılacak çalışmalarla birlikte bölgenin şakayık bitkisi yetiştiriciliğinde önemli bir noktaya gelmesi hedeflenmektedir. Şakayık projemiz Gemerek İlçemiz için planlanmakta olup ilerleyen yıllarda diğer ilçelerimizde de uygulanması hedeflenmektedir.” dedi.

  • Kilim motiflerini bastona işliyor

    Kilim motiflerini bastona işliyor

    Sivas’ta baston işleme ustalığı yapan 65 yaşındaki Erol Aşın, dede yadigarı mesleğini yaklaşık 50 yıldır sürdürüyor. Gelişen teknoloji karşısında yok olan mesleğini yaşatmak için kolları sıvayan Aşın, bastonlara yeni bir soluk getirdi. Aşın, Sivas’ın meşhur kiliminin motiflerini bastonlar üzerine işleyerek Sivas’ın unutulmaya yüz tutmuş kültürel mirasını bu şekilde yaşatmak istiyor. Sivas’ın ünlü kilim desenlerini bastonlara uygulayan Aşın, bu özelliğiyle kentte tek olma unvanını taşıyor.

    Kilim motiflerini bastona işliyor

    “Her şeyini kendi elimle yapıyorum”

    El işlemeleri ile hediyelik eşya ve Sivas halısı desenli baston işlemeciliğinin son temsilcileri olduklarını belirten Erol Aşın, “Sivas ile ilgili Sivas’ın öz sanatı ağızlık, kalem, baston gibi hediyelik eşya işleri yapıyoruz. 65 yaşındayım yaklaşık 50 senedir bu işi yapıyorum. Sanatımız dede ve baba mesleğidir. Bizlerde bu işlerin son demleriyiz. Sivas’ta baston yapan arkadaşlarımız var ama onlar fabrikasyon şekilde yapıyor. Biz sadece elde yapıyoruz ve bir bastonu yaklaşık iki günde bitirebiliyorum. Budanmış ağaçların dallarından alıyorum ve onları kurutup, doğrultuyorum. Her şeyini kendi elimle yapıyorum ve torna makinaları kullanmıyorum” dedi.

    Kilim motiflerini bastona işliyor

    “Bu işler de bizimle beraber ölmesin”

    Yaptığı sanatı, mesleği gelecek nesillere aktarmaya çalışan ve mesleğinin de kendisiyle ölüp bitmemesini isteyen Aşın, “Gençler yanıma geliyorlar. Ben de onlara gelin gençler öğreteyim sizlere diyorum. Çünkü bu işler de bizimle beraber ölmesin, birileri öğrensin, birileri yapsın en azından bizleri anarlar ve bizleri rahmetle yâd ederler inşallah. Çünkü biz geçmişlerimizi bir sanat ve meslek öğrettiler diye rahmetle yad ediyoruz. Ben bu sanatla 4 tane delikanlı evlendirdim, emekli oldum, geçimimi sağladım. Yani gençlerimizde bu cesaret yok” şeklinde konuştu.

    Kilim motiflerini bastona işliyor

    Kilimden etkilendi, desenleri bastonlara işlemeye başladı

    Bu sanatı hobi olarak yapılabileceğini belirten Aşın, “Bu meslekte kimse kalmadı. Benim 4 oğlumdan 2 tanesi hala boş zamanlarında gelip bu işi yapıyorlar. Ben herkes bir şeyler yapsın istiyorum. İnsanların boş gezmesini istemiyorum. Bu işi hobi olarak yapsınlar ve boşa vakit geçirmesinler. Sürekli üretim halinde olalım. Ülkemizin üretmesi, çalışması gerekiyor. Çalışan insan daha dinç ve huzurlu olur. Sivas’ta talebimiz çok fazla yok çünkü insanlarla hediyeleşmemiz azaldı. İnsanlarla konuşmayı istişare yapmayı severim. Sivas halılarımız kilimlerimiz çok eskidir. Sivas kilimi Türkiye’de ve dünyada çokça biliniyor. Kilimlerden çok fazla etkilendim ve o şekilde yapmaya başladım” diye konuştu.

  • Buğday rekoltesinde rekor artış bekleniyor

    Buğday rekoltesinde rekor artış bekleniyor

    Geçtiğimiz yıl yaşanan yoğun yağışlardan dolayı buğdayda verim ve kalite kaybının yaşandığı Sivas’ta, çiftçiler bu yıldan ümitli. Aşırı yağışlar sonrası tarlalarda görülen septorya hastalığına karşı çiftçiler, verim ve kalite kaybını en aza indirmek için ilaçlama yapmaya başladı. Konuya ilişkin açıklama yapan Sivas Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Çetindağ, “Türkiye’nin tahıl ambarı olan Sivas’ta toprakla buluşan tohumlar büyüyor. Yüksek verim ve kalitede buğday hasat etmeyi ümit ediyoruz” dedi.
    Sivas’ın Türkiye’nin buğday deposu olduğunu ifade eden Çetindağ, “2023’teki hava koşullarından dolayı sarı pas hastalığı nedeniyle aşırı derecede verim kaybı oldu. Kalite ile birlikte katma değer de düşmüş oldu. Geçtiğimiz sene yaşanan sorunları yaşamamak için Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz ile birlikte tüm çiftçilerimize eğitimler verilerek uyarıldı. Arkamızda gördüğünüz tarlada da olduğu gibi zamanında ilaçlama yapıldı. Hava şartlarının geçen seneye göre iyi gitmesinden dolayı da hem verimin yüksek olması hem de kalitenin yüksek olmasını bekliyoruz” dedi.

    “2024 yılında inşallah en üst kalitede buğdayımız olacak”

    Çiftçilerin her geçen yıl üretime ağırlık verdiğini dile getiren Çetindağ, şu ifadelere yer verdi:
    “Bizim amacımız ülkemize katma değer sağlayacak kaliteli buğdaylar üreterek, ithalata bırakmadan kendi içimizde yetecek kadar üretmek. Bu sene Sivas’ta gayet
    güzel gidiyor. Çiftçilerimiz geçen sene yaşadığımız sıkıntıları yaşamamak için elinden geleni yaptılar, tarlalarını ilaçladılar. Şu anda da ilaçlamalara devam ediliyor. Bizler de sürekli bunun takibindeyiz. 2024 yılında inşallah en üst kalitede buğdayımız olacak. Geçen sene yaşadığımız sıkıntıları bu sene yaşamıyoruz. Tabii afetler olmadığı sürece rekoltemiz de, kalitemiz de iyi olacak. Şu ana kadar Sivas’ta yağışlarımız yeterli oldu ama kar yağışının az olmasından dolayı yer altı sularında sıkıntı var. Ancak yağmurların yeterli olduğunu görebiliyoruz. Bu şekilde de devam ederse herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız.”