Edinilen bilgilere göre olay Sivas kent merkezi tren garı önünde meydana geldi. Yüksek hızlı trenle Sivas’a gelen bir yolcu valizini gar kapısı girişinde unuttu. Valizden şüphelenen gar güvenliği durumu polis ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen ekipler, valizin bulunduğu bölgeyi güvenlik şeridiyle çevirdi ve vatandaşları uzaklaştırdı. Bomba imha uzmanları, şüpheli valizi incelemek için bölgeye çağrıldı. Yapılan incelemeler sonrası valizin sahibinin yakınına ulaşıldı. Olay yerine gelen çanta sahibinin yakını çantayı teyit etti. Kontrolü yapılan çantanın içinden çeşitli eşyalar çıktı.
Kategori: Sivas
-
Kalaycı tezgahından spor sahasına
Sivas’ın Zara ilçesinde unutulmaya yüz tutmuş kalaycılık mesleğine hayat veren Yılmaz Öncü, bir yandan da antrenörlük yaparak gençleri geleceğe hazırlıyor.
Sivas’ın Zara ilçesinde yaşayan Yılmaz Öncü, ata yadigarı ve unutulmaya yüz tutmuş kalaycılık mesleğini büyük bir özveriyle sürdürüyor. Öncü, bir yandan 150 yıllık dükkanda kalaycılık mesleğini yaşatırken bir yandan da gençlere spor aracılığıyla umut ve disiplin aşılayan bir antrenörlük görevini yapıyor. Gündüzleri atölyesinde bakır eşyaları yeniden parlatan Öncü, akşamları ise yeşil sahada gençleri geleceğe hazırlıyor. Geleneksel mesleğini sürdürürken aynı zamanda Zara Spor’da antrenörlük yapan Öncü, iki farklı alandaki çalışmalarını başarıyla yürütüyor.
“İkisi de sevmeden yapılabilecek meslekler değil”
Yılmaz Öncü, hem kalaycılığın hem de antrenörlüğün sevilmeden yapılabilecek bir iş olmadığını söyleyerek, “İnsanlar asıl mesleğimin kalaycılık olduğunu öğrenince şaşırıyorlar. Kalaycılığın ne olduğunu bilmeyenler dahi var. Kalaycılık mesleği bitmeye başladı. Artık süs eşyası olarak kullanılıyor. Bakır eşyalar da kalay istemiyor.Futbol mental açıdan zor, kalaycılık ise fiziki olarak yapması zor bir meslek. İkisi de sevmeden yapılabilecek meslekler değil. Özellikle kalaycılık çok zahmetli bir meslek, gençlerimizde bu devirde o zahmete katlanmak istemiyorlar. Gündüz dükkânda kalaycılık yapıyorum akşamları ise arkadaşlara işten çıktıktan sonra da antrenmanlarımızı gerçekleştiriyoruz. İki işi de bir arada yürütmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
-
42 yıllık mesleğine feda etti
Aşıklar Diyarı olarak bilinen Sivas’ta tek, Türkiye’de ise sayılı ud ustalarından olan Mustafa Karaoğlu, parmak uçlarını çok sevdiği mesleğine feda etti.
Türkiye’nin gönül coğrafyasının en özel şehirlerinden biri olan ve âşıklar diyarı olarak anılan Sivas, halk müziğinde yaktığı türküleriyle, yetiştirdiği âşıklarıyla biliniyor. Bu kadim şehirde, 42 senedir ud sanatını yaşatmaya çalışan 66 yaşındaki Mustafa Karaoğlu, Sivas’ın tek ud ustası olarak küçük yaşlardan itibaren kendini bu sanata adadı.Ancak bu uzun yılların bir bedeli oldu Karaoğlu parmaklarındaki tırnaklarını bu uğurda kaybetti. Kendisi için çalmaktansa yapmanın sevgisinin çok daha ağır bastığını vurgulayan Karaoğlu, “Bir dönem ud çalıyordum. Tırnaklarımda hasar oluşunca daha da çalmak için elime almadım. Neredeyse 11 yıldır hiç çalmıyorum” ifadelerine yer verdi.
“Çalmaktansa yapmanın sevgisi çok daha ayrı”
Küçük yaşta başladığı ud yapımını 42 yıldır aralıksız sürdüren 66 yaşındaki Mustafa Karaoğlu, “Ben burada ud yapıyorum, keman tamir ediyorum. Çok küçük yaşta başladım. Babam marangozdu. Orada bazılarını görüp esinlendim. Karayollarında çalışıyordum ama dükkânımı hiç kapatmadım. Emekli olduktan sonra da kendimi dükkânıma adadım.42 yıldır ud yapıyorum. Orglarda hazır ses çalsa da biz onları kullanmayız. Biz atalarımızdan gördüğümüz sazlarımızla uğraşıyoruz. Org dijital bir alet. Ruhu yok. Bir dönem ud çalıyordum. Tırnaklarımda hasar oluşunca daha da çalmak için elime almadım. Neredeyse 11 yıldır hiç çalmıyorum. Zaten profesyonel anlamda çalmıyordum.
Benim için çalmaktansa yapmanın sevgisi çok daha ayrı. Ben bu işe başladım başlayalı vatandaşın ilgisi oldu. Bu ilgi halen de devam ediyor. İyi bir udun yapımı 20 gün sürer. Yapımında çeşitli birçok ağaç kullanılır. Göğüs kapağına olmazsa olmaz ladin kullanıyoruz. Sırtı gül ağacıdır. Ceviz, kiraz, venge gibi birçok çeşidi kullanıyoruz” dedi.
“Her gün gele gele buranın çırağı oldum”
Şimdilik çok şey yapamasa da ustasının yanından ayrılmadığını söyleyen lise son sınıf öğrencisi Yusuf Aykanat, “Klasik Türk müziği ile ilgileniyorum. Ud çalmaya gayret ediyorum. Dükkânda şimdilik çok şey yapamasam da ustamdan öğreniyorum. Ben babamın teşvikleriyle bağlama çalmaya başlamıştım.Zaten onun öncesinde bir piyano eğitimim ve nota bilgim vardı. Nota bilgimi ilerletirken bağlama çalmaya başladım. Türk müziğine öyle bir girişim oldu. Üniversitede Türk müziği yapan yerel korolar vardı. O korolara gittiğim zaman udu gördüm. Çok hoşuma gitmeye başladı. Ud almak için saz evlerini dolaşmaya başladım. Buraya geldim, ustamla tanıştığımda bileğime baktı dedi ki ‘sen güzel ud çalarsın, hep gel’ dedi. Ben de her gün gele gele buranın çırağı oldum” şeklinde konuştu.
-
Yüksek Hızlı Tren garında bomba paniği
Edinilen bilgiye göre, tarihi tren garı önündeki bez çanta vatandaşların dikkatini çekti. Çantadan şüphelenen vatandaşlar durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alarak, bomba imha uzmanlarını çağırdı. Yapılan incelemede bez çantanın içerisinde gıda maddeleri olduğu belirlendi. Yüksek Hızlı Tren ile İstanbul’a gidecek olan S.K’nın trene yetişmeye çalışırken elindeki bez çantayı gar önünde unuttuğu anlaşıldı. Çantayı almak için olay yerine gelen baba Abdullah Arı’nın kızı S.K. ile olan telefon görüşmesi ise şahit olanları gülümsetti.
-
Sulu tarım kısıtlandı
Son 3 yılda hububat üretiminde rekor üstüne rekor kıran Sivas’ı kuraklık etkiledi. Barajlardaki su seviyelerinin yetersizliği nedeniyle 120 bin dönüm arazide sulu tarım kısıtlandı.
Sivas’ta iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan kuraklık sonrası barajlardaki doluluk oranının tehlikeli düzeye düşmesi üzerine 120 dönüm tarım arazisinde sulu tarıma kısıtlama getirildi.Başta şeker pancarı ve patates gibi suya ihtiyaç duyan tarım ürünlerinin kısıtlandığı bölgelerde çiftçiler alternatif tarım ürünlerine yöneldi. Kuraklığın etkilediği barajlar, dron ile havadan da görüntülendi.
Konuya ilişkin açıklama yapan Sivas Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Çetindağ, Pusat-Özen, Ulaş Karacalar ve Kangal Kocakurt barajlarındaki doluluk oranlarının yetersizliği nedeniyle sulu tarıma kısıtlama getirildiğini ifade etti.“Suyu daha çok isteyen bitkilerde kısıtlamaya gidildi”
İklim değişikliğini Sivas’ın iliklerine kadar yaşadığını ifade eden Çetindağ, “Bugün 11’inci ayın yarısına geldik. Şu anda yaklaşık 6’ncı aydan bu yana yağmur yağmadı. 2024 yılı dolu dolu geçti, tüm ürünlerde en üst seviyelere çıktık fakat şu an kuraklığın yaşanmasından dolayı büyük sıkıntılar yaşanıyor.Biliyorsunuz Sivas’ımız şeker pancarında ve patateste Türkiye’deki sayılı illerimizden biri. Bu şeker pancarı, patates ve yem bitkilerine baktığımız zaman daha çok suyla ilgili. 6’ncı aydan bu yana yağış olmadığı için barajlarımız yüzde 20 ile yüzde 10 arasında kaldı. Kuraklık nedeniyle önümüzdeki yıl şeker pancarında, patateste ve yem bitkilerinde yani suyu daha çok isteyen bitkilerde bir kısıtlamaya gidildi” dedi.
“Sivas kuraklığı iliklerine kadar yaşıyor”
İlerleyen aylarda yeterli yağış olması halinde kısıtlama kararının değerlendirileceğini ifade eden Çetindağ, “Şu anki aldığımız kararla önümüzdeki yıl şeker pancarında, patateste ve yem bitkilerinde, yani su isteyen bitkilerde bir kısıtlamaya gidilecek. Biz çiftçilerimizi buna göre hazırlıyoruz. Kuraklık her geçen yıl ilerliyor ve Sivas’ta bunu iliklerine kadar yaşıyor.Şu anda rakıma bakıldığında Sivas, en yüksek rakıma sahip olan illerden bir tanesi ama bir damla yağmur düşmedi. Şu anda bunu kara kara düşünüyoruz ama ümidimizi de kesmiyoruz. Sivas’ımızda kar ve yağmur olmadığı sürece büyük sıkıntı yaşanıyor. Sadece barajlarda değil yer altı sularımızla da ilgili yağmur ve kar olması lazım ki yer altı sularımız da bundan faydalansın.
Eğer istediğimiz gibi kar yağar, barajların doluluk oranı artarsa bu karar tekrardan değerlendirilecek. Ülkemizin 85 milyon insanını doyurmak bizim çiftçilerimizin elinde. Biz çiftçiler olarak hazırlığımızı yaptık, inşallah önümüzdeki yıl da bu sıkıntıyı yaşamayız diye bekliyoruz” diye konuştu.
-
Doğanın renkleri kumaşlarda hayat buluyor
Sivas Olgunlaşma Enstitüsü’nde doğal boyama ve ekolojik baskı teknikleriyle üretilen ürünler, hem sağlıklı yapıları hem de benzersiz olmalarıyla öne çıkıyor. Sivas Olgunlaşma Enstitüsü, geleneksel el sanatlarını modern tekniklerle birleştirerek doğallığı ve estetiği bir arada sunan ürünler tasarlamaya devam ediyor. Doğal boyama ve ekolojik baskı teknikleriyle hazırlanan ürünler, hem sağlıklı hem de parmak izi gibi benzersiz olmalarıyla öne çıkıyor. Bitkisel boyalar ve çevre dostu yöntemlerle üretilen kumaşlar, hem insan sağlığını koruyor hem de sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor.
Her biri el emeğiyle hazırlanan bu ürünler, kullanılan teknikler sayesinde aynı desenin tekrar edilemez olmasıyla eşsiz birer sanat eseri niteliği taşıyor. Sivas Olgunlaşma Enstitüsünde doğal boyama ve ekolojik baskı üzerine çalışmalar yapan Ayşegül Baş, boya elde edilebilecek olan doğal ürünleri mevsimine göre doğadan topladıklarını belirterek, “Meşe mazısı, ıhlamur, meşe palamudu, havacıva, soğan kabukları, kök boya, ceviz kabukları gibi ürünlerle boya elde ediyoruz. Hiçbir kimyasal kullanmadan kişilere sunuyoruz” şeklinde konuştu.
“Doğal boyalar ve kumaşlar kullanılıyor”
Hiçbir kimyasal kullanılmadan ürünlerini vatandaşa sunduklarını belirten Baş, “Doğal boyama ve ekolojik baskı üzerine çalışmalar yapmaktayız. Bu süreç üç yıldır devam ediyor. Son yıllarda kök boya üzerine yoğunlaştık. Bu ürünleri mevsiminde doğaya çıkarak topluyor ve sonra da kurutuyoruz. Bunları depoladıktan sonra kullanacağımız zaman ipek, pamuk, yün gibi kumaşlarımızı hazırlıyoruz. Boyalarımızı kaynatıyoruz ve kullanım amacına uygun olarak ayırıyoruz.Meşe mazısı, ıhlamur, meşe palamudu, havacıva, soğan kabukları, kök boya, ceviz kabukları gibi ürünlerle boya elde ediyoruz. Böylelikle doğal ürünleri kullanıyoruz. Hiçbir kimyasal kullanmadan kişilere sunuyoruz. Meşe palamudunda kahverengi ve siyah tonları aralığında renkler elde ederken, kadife çiçeğinden sarıdan haki yeşiline kadar, ceviz kabuğundan kahverengi ve tonları elde ediliyor.
Nar kabuğundan da sarı renkten koyu renklere kadar birçok farklı renk tonları elde edebiliyoruz. Ekolojik baskıya başlamak için doğal boyalarımızı ve kumaşlarımızı hazırlıyoruz. Doğaya çıkıp kendi kullanacağımız yapraklarımızı topluyoruz. Yaprakların kendi rengini kumaşa bırakmasını sağlıyoruz. Burada bir nevi parmak izi işlemi kullanıyoruz” dedi.
-
Sivas’ta kaçak ve sahte alkol operasyonu: 600 bin lira değerinde malzeme ele geçirildi
Sivas İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından kaçakçılık suçlarıyla mücadele kapsamında Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde kent merkezinde bulunan bir iş yerine operasyon düzenlendi. Yapılan operasyonda iş yeriyle birlikte, depo ve araç içerisinde arama yapıldı. Yapılan aramalarda bin 302 litre sahte-kaçak alkol yapımında kullanıldığı değerlendirilen etil alkol, 360 adet kaçak alkol yapımında kullanılan alkol aroması kiti, 23 adet cinsel içerikli gıda-çikolata, 65 adet cinsel içerikli sıvı içecek, 3 litre ev yapımı sahte-kaçak alkol ve 7 şişe sahte bandrollü viski ele geçirildi. Ele geçirilen malzemelerin piyasa değerinin yaklaşık 600 bin TL olduğu belirlenirken, 1 kişi hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet suçundan yasal işlem başlatıldı.
-
Çin Seddi değil Türk seddi
Sivas’ın İmranlı ilçesine bulunan, Çin Seddi ve dinozor sırtına benzetilen doğa harikası Diş kayalıklarının turizme kazandırılması bekleniyor.
Sivas’ın İmranlı ilçesinde Gelenli – Boğazören köyleri arasında yer alan, nasıl ve ne şekilde oluştuğu bilinmeyen dev set, görenleri kendisine hayran bırakıyor. Dağların ortasında oluşan ve dağları ikiye ayırmış bir görüntüsü olan kayalıklar, dünyanın en uzun savunma duvarı olan Çin Seddini ve 243 ile 233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıkmış 66 milyon yıl öncede tüm türlerinin soyu tükenmiş olan bir dinozor sırtını andırıyor. Civar halkı yer yer 60 metre yüksekliğe ulaşan ve yaklaşık 15 kilometre uzunluğundaki kayalıkların turizme kazandırılmasını istiyor.“Çin seddine benzetiliyor ama değil”
Bu setin geçmişini kimsenin bilmediğini ifade eden Şehriban Karakuş, “Çok ilginç bir görüntüsü var. Sanki bir mimar yapmış gibi dört bir çevreyi kaplamış. Bizim köyümüzün dört yüz yıllık bir mazisi var ama kimse sorsak bu taşlar hep burada duruyormuş. Çin seddine benzetiliyor ama değil. Çin seddini insanlar örmüş ama bu kendiliğinden var olan bir şey. Çok güzel bir görüntüsü var” şeklinde konuştu.“Dinozor sırtına benzetenler var”
İncelendiği takdirde bu alanın bir turizm kaynağı olabileceğini söyleyen Mehmet Karakuş, “Bu taşın oluşumu bir insan yapımı değil. Tabi bir oluşum. Çok ilginç bir görüntüsü var. Çin seddine ve dinozor sırtına benzetenler var. 15- 20 kilometre uzunluğu var. İlginç bir yapı. Gelip görünmesi gerekiyor. İncelenmese belki buraya bir turizm kaynağı olur” dedi. -
9 asırdır hiç solmadı
Sivas’ın İmranlı ilçesine bağlı Karacaören köyünde bulunan, 9 asırdır adeta boynu bükülmeyen ardıç ağacı, görenleri kendine hayran bırakıyor.
Sivas’ın İmranlı ilçesi Karacaören köyünün hakim bir noktasında bulunan ardıç ağacı heybetiyle dikkat çekiyor. Bölge halkı tarafından oldukça öneme sahip olan bu ağaç 2016 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından koruma altına alındı.Anıt ağaç olarak kayıtlara geçen ve boz ardıç olarak da bilinen 950 yaşındaki bu ağaç, yıllardır doğal güzelliğini koruyarak doğaseverlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Köy sakinleri ağacın yıllardır solmadığını ifade ederek ağacın yaşının daha fazla olabileceğini belirtti.
“Bu ağaç hiç kurumadı”
Bu ağaç hiç kurumadı daha da kurumaz diyen köy halkından Ali Naci Gülçiçek, “Ağacın etrafı böyle değildi kökleri hep dışarıdaydı. Yaşlı bir amcamız buranın etrafını yaptı. Ağaç kökündeki boşluklara toprak doldurdu. Bu ağaç hiç kurumadı daha da kurumaz. Özelliği, sırrı kendisinde” dedi.“Bu ağaç daha da yaşlıdır”
Koruma altındaki ağacın yaklaşık 950 yıllık bir ağaç olduğunu söyleyen Rıza Çürük, “Bu ağacın akıbetini bilen yok. Köyün kuruluşu 350 yılı geçmiş, bu ağaç o zamanda burada yerindeymiş. Bu ardıç ağacı. Ardıç ağaçlarının ömrü çok uzun olur. Bu ağacın 950 – 960 yıllık bir geçmişi olduğu belirlendi. Fakat bence bu ağaç daha da yaşlıdır. Köyümüzde bu ağaca benzer iki ağaç daha var. Bu ağaç şimdiye kadar kurumadı” şeklinde konuştu. -
Sivas’ta kaçak tütün operasyonu, binlercesi ele geçirildi
Sivas İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, kaçakçılık faaliyetlerini engellemek amacıyla bir iş yerine operasyon düzenledi. Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen operasyonda; 34 bin 200 dal bandrolsüz veya geçersiz bandrollü boş makaron, 6 bin dal içi doldurulmuş makaron, 2 kilogram bandrolsüz nargile tütünü, 1 adet elektronik sigara ve 3 kilogram bandrolsüz paket tütün ele geçirildi. Olayla ilgili olarak bir şüpheli hakkında, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet suçundan yasal işlem başlatıldı.