Kategori: Siyaset

  • “Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz”

    “Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’ndeki temaslarını tamamlamasının ardından Türkiye’ye döndü. Dönüş yolunda uçakta gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtlayan Erdoğan, Brezilya temasları, Biden’ın Ukrayna’ya ABD füzelerini kullanma izni vermesi, Trump’ın kabinesinde yer alan isimler, sınır ötesi harekat ihtimali, Bahçeli’nin ‘Öcalan’ açıklamaları sonrası gerçekleştirilen ikili görüşme, CHP’li belediyelerin fahiş konser ödemeleri ve asgari ücret gibi pek çok konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    “Zirvede Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığına dikkat çektim”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyarete ilişkin yaptığı genel değerlendirmede, “Brezilya’nın ev sahipliğinde düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere geldiğimiz Rio de Janeiro ziyaretimizi biraz önce tamamladık. Zirve sonrası yaptığımız basın toplantısında hem zirveyle hem de diğer konularla ilgili kanaatlerimizi paylaştık. G-20, dünya ekonomisinin yüzde 85’ini, nüfusunun üçte ikisini temsil eden istişari bir platformdur. Hatırlayacaksınız, 2015 yılındaki G-20 dönem başkanlığımız sırasında çok önemli hususları gündeme getirmiştik. Terörle mücadele, gıda güvenliği, göç krizi, enerji güvenliği gibi konular bugün de insanlığın ana gündem maddeleri arasında yer alıyor. Brezilya’nın “Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etme” temasıyla yürüttüğü dönem başkanlığındaki çalışmalara aktif şekilde iştirak ettik. Zirvenin ana konularını “Açlık ve Yoksullukla Mücadele” ile “Uluslararası Kuruluşların Reformu” oluşturuyordu. Ayrıca, iklim değişikliği ve enerji dönüşümü konusunda da görüş alışverişinde bulunduk. Katıldığımız oturumlarda bu konularla ilgili girişimlerimizi ve geleceğe yönelik değerlendirmelerimizi dile getirdim. Dış politikamızın vicdani ve girişimci yönünü vurguladım. Zirvede Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığına dikkat çektim. Girişimlerimiz neticesinde G-20 Liderler Bildirgesi’nde Gazze’ye dair güçlü cümleler kabul edildi. Lübnan’daki tehlikeli tırmanışın yanı sıra Gazze’ye insani yardımların ulaştırılmasının önündeki engellerin kaldırılması çağrısı da liderler düzeyinde kayda geçirildi. Malumunuz, milli gelire oranla dünyada en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. Brezilya Dönem Başkanlığı’nın “Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak” girişimine kurucu üye olarak destek verdik. G-20 üyelerini, İttifak’ın çalışmalarında gıda israfının azaltılması ile sıfır atık girişimlerini öncelik haline getirmeye davet ettik. Son 22 yılda hayata geçirdiğimiz politika ve projelerle ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın daima yanında olduk. Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemlerinden birini kurarak, sosyal devlet vasfımızın gereğini yerine getirdik. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar ne olursa olsun, mazluma, fakire, garip gurebaya kucak açan sosyal politikamızdan asla taviz vermiyoruz. Zirvenin ikinci oturumunun konusu, uluslararası kuruluşların reformuydu. “Dünya beşten büyüktür” yaklaşımımızın günden güne daha fazla makes bulduğunu görüyoruz. Güce ve güçlüye hizmet eden mevcut sistem, maalesef, kendinden bekleneni artık veremiyor. Bunun için daha demokratik, daha geniş temsile dayanan, şeffaf ve hesap verebilir bir yapıya ihtiyaç var. Türkiye olarak her platformda bunun önemini ifade ediyoruz. IMF ve Dünya Bankası dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin uluslararası finansal kuruluşlarda daha güçlü bir temsile ihtiyacı olduğunu vurguladık. G-20 platformu, küresel ekonomik krizden bugüne kadar pek çok meselede etkinliğini kanıtladı. Küresel ölçekte yaşadığımız sorunların üstesinden de yine G20’nin kararlı, etkili ve çözüm odaklı anlayışıyla geleceğimiz inancındayım. Toplantılarımızın ve görüşmelerimizin hayırlara vesile olmasını diliyor; sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyor, şimdi sözü size veriyorum” ifadelerini kullandı.

    “G-20 ‘Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifakı Küresel Yönetişim Kurumlarının Reformu’nu tartışıyor. Türkiye, milli gelirine göre dünyada en fazla bağış ve yardım yapan ülke konumunda. Zaten yıllardır ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ diyorsunuz. Dünya yavaş yavaş dediğiniz noktaya mı geliyor? Gelişmeler kaotik küresel düzene işaret ediyor. Karamsar olmak için çok neden var.  Siz daha adil bir dünya umudunuzu koruyor musunuz? Bunun ayak seslerini duyuyor musunuz”

    “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” biliyorsunuz bizim tezimizdir. Bunu dünyaya kitap haline getirerek de duyurduk. Bu, adaletsizliklerle mücadele noktasında attığımız bir adımdır. Türkiye’nin milli gelirine göre en fazla yardım yapan ülkelerden biri olması bu konudaki hassasiyetini ve uluslararası dayanışma konusunda üstlendiği sorumluluğu da gösteriyor. Türkiye bugüne kadar dünyada insani yardım konusunda kendini ispatlamıştır. Bugün küresel yönetişimdeki sorunlar, uluslararası iş birliklerindeki zayıflıklar ve iktidar ilişkileri “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” vizyonunun gerçekleşmesini zorlaştırıyor. Küresel sistemdeki sorunlar, artık telafisi mümkün olmayan hasarları ortaya çıkartıyor. Biz bu zirvedeki konuşmalarımızda da bunu çok açık ve net ortaya koyduk. “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” tezimizin kabul gördüğü ülkeler tarafından açık ve net ifade edildi. Bu bozuk sistem dünyamızı büyük felaketlere sürüklemeden kolları sıvayıp işe koyulmak şarttır. Dünyamızı açık denizde yol alan dev bir gemiye benzetirsek biz güverteden çıplak gözlerimizle görebildiğimiz buz dağını işaret ediyoruz. Bir an önce iyiye, doğruya, adalete, hakkaniyete dümen kırılmazsa o buz dağına çarpacağımızı anlatıyoruz. Yönetişim reformu konusu bu nedenle hayatidir. Bu reformu gerçekleştirmek ve daha adil bir dünyayı inşa etmek devletler olarak hepimizin önceliği olmalıdır. “İmtiyazlarım kaybolur mu? Konforumdan ödün verir miyim?” diye düşünen ve bu konuda bu tip kaygılarla ayak direten ülkeler sadece kendilerinin değil gezegenimizin geleceğini de karartıyor. Biz dünyanın beşten büyük olduğunu, daha adil bir dünyanın mümkünlüğünü anlatmaya devam edeceğiz.

    “Brezilya’da düzenlenen G20 Zirvesinde açlık ve yoksulluk, zat-ı alinizin belirttiği gibi ana tema olarak işlendi. İngiltere merkezli saygın bir araştırma kuruluşunun raporuna göre son 3 yılda Türkiye, Gayrı Safi Milli Hasılasına oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesi seçildi. Bu rapordaki insani yardım yapan ülke sıralamasında Türkiye birinci sırada. Dünya kaynaklarının yüzde 70’ini tüketen Batılı ülkeler ise açlıkla ve yoksullukla mücadelede Türkiye’nin gerisinde yer alıyorlar. Bu durumu nasıl değerlendirmek lazım, nasıl okuyorsunuz”? 

    Biz öncelikle üzerimize düşeni yapmakla görevliyiz ve bunu da yaptık, yapıyoruz. Bundan sonra da tereddütsüz buna devam edeceğiz. Gücümüz nispetinde insani yardım hep önceliklerimiz arasında olmuştur ve bu değişmeyecektir. Türkiye’nin milli gelire oranla en çok insani yardım yapan ülke olarak zirvede bulunması, uluslararası alanda dikkat çekici bir başarıdır. Bundan dolayı da mutluyuz. Bu durum Türkiye’nin insani değerlere ve küresel dayanışmaya verdiği önemi göstermektedir. Ülkemizin insani yardımları çoğunlukla coğrafi yakınlık ve tarihsel bağlarla şekillenen bir stratejiye değil, insan odaklı bir yaklaşıma dayanmaktadır. Buna özellikle dikkat ediyoruz. Aynı zamanda insanların yardıma muhtaç hale gelmesine sebep olan çarpıklıkların, adaletsizliklerin ortadan kaldırılması için de bir mücadele veriyoruz. Çatışmalar, savaşlar, terör, iklim krizleri ve göçleri doğuran çeşitli nedenler ortadan kalkmadan nihai çözüm mümkün değildir. “Açlık ve yoksullukla küresel çapta mücadele edelim. Ancak bununla yetinmeyip, bunları oluşturan zeminleri de ortadan kaldıralım.” diyoruz. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin imkanları nispetinde insani yardım yapmamaları bir sorundur. Batılı ülkelerin yoksulluk ve açlıkla mücadelesi Türkiye’nin gerisinde kalıyor. Dünya kaynaklarının büyük bir kısmını elinde bulunduran Batılı ülkelerin, yoksulluk ve açlıkla mücadelede daha aktif olmamaları, küresel eşitsizliğin ve adaletsizliğin bir yansımasıdır. Onlar böyle yapıyor diye biz de bunları seyredemeyiz. Biz yine yardımlarımızı yapmaya gayret edeceğiz.

    “Sayın Cumhurbaşkanım, Pazar günü Rio’ya indikten hemen sonra Brezilya Cumhurbaşkanı Sayın Lula da Silva ile bir görüşme yaptınız. Bu görüşmeye önem verdiğinize dair öncesinde de açıklamalarınız olmuştu. Pek çok uluslararası konuda Türkiye ve Brezilya ortak hareket ediyor. Gazze’deki mezalim konusunda örneğin iki ülke benzer bir yaklaşım içerisinde. Hem bu konuda hem de ikili ilişkiler anlamında bu görüşme nasıl geçti, içeriğine dair bazı bilgiler vermeniz mümkün mü”?

    Sayın Lula ile bildiğiniz gibi bizim bir samimi dostluğumuz bulunuyor. Birçok konuda özellikle Gazze’deki İsrail mezalimi ile ilgili benzer düşüncelere sahibiz. Brezilya ile ilişkilerimiz, bu tesis ettiğimiz dostluğun etkisiyle her alanda gelişiyor. Bu zirvede toplantı öncesi bir görüşme yapalım dediler. Heyetler arası toplantımızı gerçekleştirdik. Coğrafi olarak ülkelerimiz arasında uzak mesafe bulunsa da dostluğumuz ve ilişkilerimiz tam tersine son derece yakındır. Ülkelerimiz arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili konuları değerlendirme fırsatı bulduk. Enerji, tarım ve teknoloji alanlarında iş birliği yaparak her iki taraf içinde kazan-kazan ilişkisi oluşturma imkanını aramızda konuştuk. Brezilya’nın “Küresel Yönetişim Reformu”nu G20’nin öncelikleri arasına dahil etmesinin önemini değerlendirdik ve bundan duyduğumuz memnuniyeti ifade ettik. Birleşmiş Milletler’in asli görevini yerine getiremez hale gelmiş olması Brezilya’yı da bizim gibi endişelendiriyor. Dünyadaki krizleri ve çatışmaları önlemede yetersiz kalan Birleşmiş Milletler’in bu durumu, birçok riski de kuvvetlendiriyor. Özellikle İsrail saldırganlığının durdurulması için yapılması gerekenleri bizim Birleşmiş Milletler zemininde İsrail’e yönelik silah ambargosu girişimimizi de bu görüşmede ele aldık.

    “ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’nın Amerikan yapımı “Ordu Taktik Füze Sistemi”nin Rusya topraklarında kullanılmasına izin verdiğini açıkladı. Bu karara Ocak ayında göreve başlaması beklenen Donald Trump yönetimine, Ukrayna’ya yapılan Amerikan yardımlarını azaltacağı beklenirken bu iddialara karşı yanıt mı? Bu kararın hemen ardından Fransa ve İngiltere de bu füze işini desteklediklerini açıkladılar. Hatta Ukrayna füze ile vurdu. Dolayısıyla Biden giderayak sizce dünyayı bir felakete mi sürüklüyor”?

    “ ‘Benden sonrası tufan’ anlayışıyla hiçbir yere varılmaz”. Her şeyden önce bu kararı doğru bulmadığımız gibi tasvip de etmiyoruz. Ukrayna-Rusya savaşının başından bu yana daha fazla silah, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı ile değil, daha fazla barış çabası, daha fazla iyi niyet ve diplomasiyle sona erebileceğini düşünüyoruz. Şimdi savaşı körüklemek, hiç bitmemesini hatta yayılmasını sağlamak için yapılmış bir hamle olarak yorumlanacak bir adım Sayın Biden’dan geldi. Biden’ın bu adımı, çatışmayı tırmandırmasının ötesinde Rusya’nın daha büyük bir tepki vermesine yol açacaktır. Sayın Putin de ülkesinin balistik füze saldırılarına uğraması halinde buna nükleer silahla cevap verilmesine imkan tanıyan doktrini onayladı. Tüm bunlar bölgeyi ve dünyayı yeni ve büyük bir savaşın eşiğine getirebilir. “Benden sonrası tufan” anlayışıyla hiçbir yere varılmaz. Ukrayna ve Rusya tarafının kışkırtmalara kapılmadan, sükuneti muhafaza ederek barışa odaklanmaları beklentimiz ve temennimizdir. Bu büyük hatanın oluşturduğu zeminde yapılacak en ufak yanlış, provokasyonlara kapılmak, barut fıçısına ateş atmaktan farksız olacaktır. Dolayısıyla herkese dikkatli davranmayı tavsiye ediyorum.

    “ABD’nin Seçilmiş Başkanı Donald Trump tarafından şu anda isimleri açıklanan kabineye baktığımızda Türkiye’nin politikalarıyla ters düşen isimler olarak öne çıkıyor. Sayın Trump örneğin Türkiye karşıtı bir Dışişleri Bakanı tavsiye etti. O ismin Filistinliler için, Hamas için söylemleri dehşet verici. NATO için, Türkiye için ya da dünya için endişelenmeli miyiz”?

    “İlişkilerimizi ön yargılar üzerine inşa edemeyiz. İlişkilerimizi ön yargılar üzerine inşa edemeyiz. Burada çok dikkatli, çok hassas olmamız lazım. Seçilmiş Başkan Donald Trump her ne kadar savaşları bitireceğini söylese de yeni döneme ilişkin şimdiden yorum yapmak için çok erken. Trump döneminde Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu’ya ilişkin tavrı ve tutumunun nasıl olacağını yeni başkan göreve başladığında göreceğiz. Biz yeni dönemde de Türkiye-ABD ilişkilerini ülkemizin menfaatleri çerçevesinde ilerletmek için gayret göstereceğiz. Sayın Trump’ın kabinesinde kimlerin olduğu, yaklaşım tarzlarını tabii ki analiz ediyor, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Bizim için iktidara gelmeden insanların neleri söylediği, neleri düşündüğü önemsiz değil. Ancak esas olan iktidar sorumluluğunu üstlendikten sonra yaptıklarıdır. Somut adımlara göre adımlarımızı atar, tüm ihtimallere göre tasarruflarımızı yaparız. Biz Sayın Trump’ın savaşları bitirme söylemine inanmak istiyor, bu yönde adımlar atmasını bekliyoruz. Savaşları bitirme yaklaşımıyla hareket eden Amerika, bölgemizdeki çatışmaların barışçıl şekilde sona ermesi için yeni bir iklim oluşturabilir. Bu da bizim en tabii hakkımızdır. Umarız pozitif beklentilerimiz doğrultusunda gelişmelere şahitlik eder ve sorunlarımızı bir bir ortadan kaldırırız. Bizim Gazze’de yaşanan insanlık krizi, İsrail sorunu ve genel olarak Orta Doğu’ya ilişkin tavrımız ortada. Bölgede savaşın sona erdirilmesine dair fikrimizi ve kararlılığımızı kendileriyle telefon diplomasisinde paylaştık, bundan sonraki süreçte de paylaşırız.”

    “Terör meselesini tarihe karıştırma konusunda kararlıyız”

    “Siz, Trump’ın başkanlığının Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyeceğini söylediniz. Suriye’den Amerikan askerinin çekilmesi konusunu da değerlendireceğinizi ifade ettiniz. Bu anlamda, Reuters’da yayımlanan bir haberde Ankara’nın, Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’nin kuzeyinde PKK’lılara desteğini kesmesi noktasında baskı yaptığı ifade ediliyor. “Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde yeni bir harekat düzenleme olasılığı var mı?” soruları yöneltiliyor. Bu konuda değerlendirmeniz nedir”?

    “Milli güvenliğimiz her şeyden önde gelir ve her konunun üzerindedir. Biz terör meselesini tarihe karıştırma konusunda kararlıyız. Sınırlarımızın ötesinde, sürekli ülkemize yönelik milli güvenlik tehditleri oluşturan yapılanmalara kesinlikle tahammülümüz yoktur. Bu konuda ne kadar net ve kararlı olduğumuzu bugüne kadar tüm muhataplarımıza ilettik. Yeni muhataplarımıza da bu yaklaşım tarzımızı, hedefimizi net bir biçimde anlatırız. Suriye’nin kuzeyi, Amerika’nın desteklediği PKK/PYD/YPG tarafından işgal edildi. Bu bölge yalnızca bizim için değil aynı zamanda Suriye için de son derece önemli. PKK/PYD/YPG’nin bu bölgeden temizlenmesi Suriye Yönetimi için de oldukça kritik. Suriye’deki iç savaş, komşumuzun topraklarında derin bir istikrarsızlığı beraberinde getirdi. İstikrarsızlık, bir bataklığın sinekleri topladığı gibi sınırlarımızın ötesine terör örgütlerini çekti. Bu bataklığı kurutmak için biz nasıl çaba gösteriyorsak aynı şekilde Suriye Yönetimi’nin de bu çabayı göstermesi lazım. Biz şu anda o bataklıktaki sineklerle adeta bir mücadele halindeyiz. “Nasıl olsa bataklık kuruyacak, sinekler başıboş dolaşsın” diyemeyiz. Biz terörle mücadelemize devam edeceğiz. Amerika’nın Suriye’den çekilmesinin oluşturacağı yeni duruma da, mevcut gerçekliğe de Türkiye olarak biz hazırız. Milli güvenliğimiz her şeyden önde gelir ve her konunun üzerindedir. Bu konuda Rusya ile gerekli görüşmelerimizi yapmak suretiyle Suriye’deki bu havayı bölgenin lehine çevirme gayretindeyiz.”

    “Hem siz hem MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli aslında her fırsatta Cumhur İttifakı’ndaki uyuma ve birlikteliğe dikkat çekiyor, vurgu yapıyor. Geçen hafta da Sayın Devlet Bahçeli ile bir görüşmeniz oldu. Bu görüşme diğerlerinden biraz daha önemliydi. Çünkü bu Sayın Devlet Bahçeli’nin terörist başı çıkışının ardından yaptığınız ilk görüşme oldu. Öncelikle bu konuyu nasıl ele aldınız ve bununla birlikte umut hakkıyla ilgili bir değerlendirme yaptınız mı”? 

    “Gönül birlikteliğiyle inşa edilmiş bir ittifakımız var. Devlet Bey ile bizim yaptığımız görüşme özellikle Cumhur İttifakı’nın uyumu, insicamı, birlikteliği ile Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyal konjektürde kritik önemdedir. Bizim aramızda bir anlaşmazlık, bir uyuşmazlık, bir fikir ayrılığı asla yoktur. Ama birileri “Cumhur İttifakı bölündü, çatladı” gibi iddiaları ileri sürüyor. Ana muhalefet, eski-yeni yönetim ile belediye başkanları arasındaki kavgayı perdelemek için bu tür söylemlerden medet umuyor. Kimse bizim ittifakımızı kendi naylon ittifaklarıyla, “al gülüm, ver gülüm” düzenine dayalı çıkar ilişkileriyle karıştırmasın. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizim ittifakımız karanlık koridorlarda, kirli masalarda kurulmadı. Bizimki sağlam. Gönül birlikteliğiyle inşa edilmiş bir ittifakımız var. Bu ittifakın hamuru aziz şehitlerimizin kanlarıyla yoğruldu. Sayın Devlet Bahçeli’yle yaptığımız her görüşme, Cumhur İttifakı’ndaki mefkure birlikteliğinin pekiştirilmesi açısından bir fırsattır. Özellikle ülkemizin 40 yıllık terör kamburundan kurtarma konusundaki hassasiyetlerimiz aynı. Şunun bilinmesini isterim: Sayın Bahçeli ile görüşmemizde siyasetin ve ülkenin gündemindeki tüm konuları detaylıca ele aldık. “Terörsüz Türkiye” hedefimize giden yolda atılabilecek ilave adımları aramızda değerlendirdik. Çünkü bugüne kadar teröre karşı verdiğimiz mücadelenin bir anlamı var. Eğer Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresinde biz terörle bir mücadele verdiysek bunun bir anlamı var. Şu anda oralarda görüyorsunuz artık terörün bir esamesi okunmuyor. Bizim şu anda derdimiz, Suriye içerisinde 30 kilometrelik o derinliği hiçbir zaman boşa geçmeyeceğiz ve orada da bu mücadelemizi kahraman Mehmetçiklerimizle beraber sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.”

    “Terörsüz Türkiye hedefi koydunuz bununla ilgili yol haritası nedir? Terörsüz Türkiye ile ilgili öncelikle atılacak adımlar nelerdir? Terörsüz Türkiye hedefi koydunuz. Bununla ilgili bir yol haritası var mı? Öncelikli adımlar nelerdir”? 

    “Mali imkanlarımız savunma sanayiimizi ayakta tutacak güç ve kabiliyete sahip. Ülkemizdeki terör sorununu sonlandırmak için bugüne kadar attığımız adımlar ortadadır. Bu adımların nihai hedefi Terörsüz Türkiye’dir. Bunu gerçekleştirirken kimsenin terörle mücadeleyi bırakmayı düşünebileceğimiz aklından dahi geçmemelidir. Bizim muhatabımız milletimizdir ve terör örgütlerinin istismar ettiği tüm zeminleri ortadan kaldırmak temel amacımızdır. Bunu milletimizle yapacak ve iç cephemizi sapasağlam hale getireceğiz. Son zamanlardaki tartışmalar bile terör örgütünün Kürt vatandaşlarımızı nasıl istismar ettiğini, yıllarca onlara anlattıkları hikayelerin nasıl boşa düştüğünü göstermiştir. Terör örgütünün efendilerine sadakatle hizmet dışında ideolojisi de, davası da yoktur. Onlar sadece emir alır ve onları yerine getirmeye çalışırlar. Bölgemizdeki gelişmelere göre terörle mücadele stratejimizi yeniliyoruz. Terör örgütünün istismar zeminini ortadan kaldırmaya yönelik sosyal ve ekonomik politikalar geliştirdik ve özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan insanlarımızın mağduriyetlerini gidermek için tarihi nitelikle adımlar attık. Eğitim, iş imkanları ve sosyal hizmetlerin güçlendirilmesini bu bağlamda özellikle ele aldık. “Terörsüz Türkiye” hedefimize ulaşmamıza az kaldı, soruna tüm yönleriyle odaklandık ve çözmeye azmettik. Bunun yanında muhalefetin diline doladığı bir konuya da açıklık getirmek isterim. Biz savunma sanayii ile ilgili halktan para toplama gayretinde olan bir iktidar değiliz. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Muhalefet, bizim iktidarımızın “halktan para toplamak suretiyle sıkıntıları gidermenin gayreti içinde olduğumuzu” söyleyecek kadar sefil durumda. Bizim böyle bir derdimiz yok. Hamdolsun bizim mali imkanlarımız şu anda savunma sanayiimizi ayakta tutacak güç ve kabiliyete sahiptir.”

    “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konser vurgunları kamuoyuna yansıdı. Bununla ilgili Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı. Ankara ve İstanbul’daki konser olayıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ayrıca daha önce de başta AK Partili belediyeler soruşturma geçirdi ve aklandı da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş kamuoyunda bu soruşturmaların gelecekte kendilerine engel oluşturacağı gibi algı oluşturmaya çalışıyor. Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim”? 

    “Eğer bir yanlış yapmışlarsa bunun bedelini ödeyecekler”

    Biz konserlere karşı değiliz. Milletimiz belediyelerimize büyük bütçeler, kaynaklar sunuyor. Bu kaynakların çarçur edilmesi, yolsuzluklar yapılması ise konuyu adli boyuta taşır. Yargının yaptığı da bu boyutu araştırmaktır. Biz idari açıdan meseleyi araştırıyoruz, adli bir soruşturmaya ihtiyaç olması halinde de konuyu yargıya intikal ettiriyoruz. Bu bizim görevimiz, bunu yapmak zorundayız. Siyasi açıdan da milletimize verilen sözlerin tutulup tutulmadığını elbette takip ediyoruz. Ankara ve İstanbul’un trafikten toplu taşımaya, çöp toplama ve temizlikten diğer konulara temel belediyecilik hizmetlerinde ciddi sorunları var. Tabii diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak bu isimlerle ilgili konulara girmem. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı bu tür şeylerle uğraşmaz. Burada bizim yargımız gereğini yapar. Burada yolsuzluklar varsa bunları yapanlardan hukuk önünde hesabını ben inanıyorum ki savcılarımız, hakimlerimiz soracaktır. Eğer bir yanlış yapmışlarsa bunun bedelini ödeyecekler, bundan kimse rahatsız olmamalıdır.”

    “Siz yola çıkarken “3Y ile mücadele” dediniz; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar Bu konuda büyük oranda yol alındığını görüyoruz. Yerel yönetimlerde ise muhalefet partileri önemi ölçüde belediyeleri yönetiyor. Özellikle 3Y ile mücadelede muhalefet belediyeciliğini yeterli görüyor musunuz”?

    “Muhalefet belediyelerinin yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadelesi var mı ki sorgulayalım. Yeterli olsalar bugün bu meseleleri konuşmuyor olacaktık. Birçok muhalefet belediyesi bu konularda adım dahi atmadı. Adım atanlar ise sorunlara kalıcı ve etkili çözümler üretmekte yetersiz. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar gibi köklü sorunlarla başa çıkmak, daha fazla kararlılık ve cesaret ister. Bu belediyelerin ciddi bir vizyona sahip olup olmadıkları da tartışmalıdır. Gerçekçi ve somut projeler üretemeyenlerin bu sorunlarla başa çıkması düşünülemez. Bunlarda zaten böyle niyet de ufuk da istek de yok. Onların nelerin peşinde koştuğunu milletimiz görüyor. Şunu anlamaları lazım. Belediyeler milletindir ve onlara layıkıyla hizmete mükelleftir. Bizim bugüne kadar yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla ilgili bir prensibimiz var. Bu dün vardı, bugün var, yarın da olacak. Ama şimdi öyle şeyler anlatıyor ki, mesela bir Genel Başkan pazara gitmiş. Cumhurbaşkanı benimle pazara gelebilir mi? diyor. Sayın Genel Başkan, benim seninle gezmeye vaktim yok. Biz oraları kendimiz ve ilgili arkadaşlarımızla zaten geziyoruz. Hiç endişe etme biz oralardayız. Marketleri, pazarları boş bırakmayız.

    “Geçtiğimiz hafta İstanbul’da yakalanan bir FETÖ’cü mahrem imam, 15 Temmuz’dan sora askeri ve polis okullarına öğrenci yetiştirdiği tespit edilmiş. Geçtiğimiz yıl Tuzla Piyade Okulunda bu yıl da Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde askeri disiplinle bağdaşmayan davranışlar yaşandı. FETÖ’nün hala sızma girişimleri var. Harp Okulları, Polis Akademisi ve diğer kritik okullarla ilgili öğrenci alımında daha hassas tedbirler söz konusu mudur”?

     “FETÖ’ye karşı asla rehavete kapılamayız”

    Biz FETÖ’ye karşı asla rehavete kapılamayız. Terör örgütü “su uyur, düşman uyumaz” yaklaşımıyla pusuda beklemektedir. Onlara imkan veremeyiz, vermiyoruz. Tüm kurumlarımızda FETÖ’nün sızma girişimlerine karşı teyakkuz halindeyiz. FETÖ ile mücadelenin zorlu olduğunu, ülkenin kılcal damarlarına kadar girmiş sinsi örgütü temizlemenin meşakkatli olduğunu biliyorduk ve tüm adımları buna göre attık. Eğitim kurumlarımıza, özellikle de askeri ve polis okullarımıza öğrenci temini konusunda bu zamana kadar görülmemiş bir tedbirler silsilesi uyguluyoruz. Kritik kurumlarımızın yıpratılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bunun için başta insan kaynakları olmak üzere her alanda üst düzey bir tedbir uyguluyoruz. Bunlar her şekle girdikleri için mücadelemizi de bu nedenle daha hassas yürütmek zorundayız. Özellikle güvenlik güçlerimizde ve kritik hizmetlerde görev alacak personel ile ilgili denetimleri artırmış durumdayız. Yargı da bu konuda hassas davranıyor ve FETÖ’cü hainlere geçit vermemek için canla başla çalışıyor. Biz tüm kamuda bu hainlerin izini sürüyor, somut tespitler yaptığımızda da hemen gereğini yapıyoruz. FETÖ’nün sızma girişimlerine karşı daha etkili ve kapsamlı tedbirler geliştiriyor ve uyguluyoruz. Alacağımız her önlem sadece mevcut durumu değil, gelecekteki olası tehditleri de kapsıyor ve çok yönlü bir stratejiyle bu konuya eğiliyoruz.

    “Malum yine yılsonu ve herkesin gözü kulağı hem çalışanların hem emeklilerin maaşlarındaki artışlarda ama biz biliyoruz ki esas mesele alım gücü efendim. Enflasyonda bir düşüş var ve bu düşüş önümüzdeki dönem hem çalışanın hem emeklinin hayatına nasıl yansıyacak acaba”?

    “Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz.

    Bizim amacımız vatandaşımızın toplumun bütün kesimlerini alım gücünü kalıcı olarak artırmaktır. Bunun da yolu enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneye düşürmekten geçer. İlk yılımızı dezenflasyona geçiş olarak öngörmüştük. Mayıs ayından bu yana enflasyonda düşüş var ve bu düşüş devam edecek. 2025 yılında özellikle hem para politikasının gecikmeli etkisi hem maliye politikasında bütçe açığının azalması hem de fiyatları bir şekilde bütçe imkanları çerçevesinde enflasyon hedefi paralelinde oluşturmamız enflasyonu düşürmeye devam edecek.

    Bakın geçen sene asgari ücretli kardeşlerimize biz yüzde 107 buçuk zam verdik. Geçen sene enflasyon yüzde 65’ti. Bu sene biz yüzde 49 zam verdik. Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 49’un altında. Yani yılı da Merkez Bankamızın tahminlerine göre yüzde 44 civarında bir rakamla tamamlayacağız.

    Özetle biz ne emeklimizi ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz. Son 22 yılda da resim buydu, son 1 yılda da aynı şekildeydi, bu sene içerisinde değişmedi. Muhalefet bu konuyu istismar ediyor ama biz önümüzdeki dönemde de aynı prensipler çerçevesinde hareket edeceğiz ve enflasyonun üzerinde, çalışanlarımıza alım gücünü koruyacak çerçevede muamele edeceğiz. Ama aslolan enflasyonun kalıcı bir şekilde düşürülmesidir. Vatandaşlarımızın aldığı temel mallarda enflasyon yüzde 28,5. Sebze meyve gıda dahil mallarda ise yüzde 40 civarında. Enflasyonu şu anda biraz yüksek tutan kira ve özel eğitim gibi hizmetlerdeki enflasyondur.

    Enflasyon kalıcı bir düşüş trendine girdi, inşallah bu şekilde de yoluna devam edecek. Burada şunu da söylemek isterim: Yeni bir adım daha atmayı planlıyoruz. Bu da büyükbaş hayvan ithalini yaparak kırmızı ete çok daha iyi imkanlarla erişimini sağlamaktır. Bunu Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı ile de değerlendirdik. Vatandaş kırmızı ete beklediği fiyatlarla ulaşabilsin diye gerekirse süratle Uruguay’dan Brezilya’dan bu büyükbaş hayvan ithalini yapalım talimatını verdim. Bunu değerlendireceğiz ve bu adımları da atacağız.

  • Özgür Özel, MİT Başkanı ile görüştü

    Özgür Özel, MİT Başkanı ile görüştü

    Edinilen bilgilere göre, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve beraberindeki heyet CHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Özgür Özel ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

    MİT Başkanı Kalın ve heyeti, Özel ve beraberindeki partililere terör örgütlerinin faaliyetleri ve muhtemel tehditlerine ilişkin sunum yaptı. Saat 11.00’de başlayan görüşme saat 13.20’de sona erdi. Sunumun ardından Genel Başkan Özgür Özel’in ek bilgi talepleri, Kalın ve heyeti tarafından yanıtlandı.

    CHP kaynakları, görüşmenin olumlu geçtiğini bildirdi.

  • MHP’li Akçay, Plan ve Bütçe Komisyonu öncesinde çıkan arbedeyi değerlendirdi

    MHP’li Akçay, Plan ve Bütçe Komisyonu öncesinde çıkan arbedeyi değerlendirdi

    Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, MHP Grup Yönetim Toplantı Salonu’nda İçişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri öncesinde yaşanan arbedeyi değerlendirdi. Akçay, İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülmeye başlanacağı esnada Bakan Ali Yerlikaya’nın komisyon salonuna girişinin, CHP grup yöneticileri ve milletvekilleri tarafından terbiyesizce engellenmeye çalışıldığını belirtti. Akçay, “Bu engelleme yapacakların ön safhasına CHP’nin kadın milletvekilleri yerleştirilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşattığı bu zorbalığı ve terbiyesizce davranışları şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu ve komisyonları kanunları görüşüldüğü, müzakerelerin yapıldığı, tartışmaların gerçekleştiği yüce mekandır ve Gazi Meclisimizdir. Kavganın ve zorbalığın yapılacağı yer olamaz ve olmamalıdır. Meclis tarihimiz böyle bir rezalet görmemiştir. 104 yıllık Meclis tarihimizde milli iradenin tecelli etmesini engelleyen birkaç vaka yaşanmıştı” dedi.

    Akçay, Meclisin 15 Temmuz terörist saldırısında dahi çalıştığını belirterek, “Şimdi bu CHP’liler adeta 15 Temmuz zihniyetiyle hareket ederek Meclisin çalışmasını engellemeye gayreti içerisine girmeye çalışmışlardır. Bunun adı milli irade düşmanlığıdır, hukuk tanımazlıktır ve bu gaflettir, delalettir. Cumhuriyet Halk Partisi olur olmaz, yerli yersiz iktidara muhalefet edeceğiz derken ülkemize ne kadar zarar verdiğinin maalesef farkında değildir. CHP bu siyasetiyle terör sevicilerine figüran olmaktadır. CHP pusulasını kaybetmiş, savrulmuştur” ifadelerini kullandı.
    CHP Genel Başkanı Özel’in partisi üzerinde otoritesini kaybettiğine dikkat çeken Akçay, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin başkanı kimdir, belli değildir. 16 Ağustos’ta CHP’nin teklifiyle meclis Genel Kurulu olağanüstü toplanmıştı. CHP tarafından bu toplantı provoke edilmiş, çok ciddi kavgalar yaşanmıştı” şeklinde konuştu.
    Özel’in sözlerini hatırlatan Akçay, CHP’nin hukukun işlemesine engel olmaya çalıştığını belirtti.

  • Bütçe görüşmelerinde gerginlik açıklaması

    Bütçe görüşmelerinde gerginlik açıklaması

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımda, bütçe görüşmeleri öncesi salona girmek isteyen CHP’li üyelerin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya engel olmaya çalışmasını ve bu sırada yaşananları kınadı. Tunç, bu tür saldırıların Türkiye Büyük Millet Meclisine büyük saygısızlık olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi:
    “Demokrasilerde konuşacak sözü olanlar medeni şekilde konuşur. İçişleri Bakanımıza çirkince müdahale etmeye çalışmak, konuşturmamak, milletin temsilcisi sıfatına sahip milletvekillerine asla yakışmaz. Demokrasi, farklı görüşlerin tartışıldığı bir ortamda şiddet değil saygıyı gerektirir. Demokrasi dışı müdahalelerle, saldırılarla bakanlarımız hiçbir şekilde susturulamaz, çalışmaları engellenemez.”

    Tunç, Gazi Meclisin kutsal çatısı altında milleti rahatsız eden, siyasi olgunluktan ve nezaketten yoksun bu tür çirkinliklere neden olanlara milletin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da cevabını vereceğini belirtti.

  • ” KARDEMİR’de kim ne iş yapıyor, belli değil”

    ” KARDEMİR’de kim ne iş yapıyor, belli değil”

    Milletvekili Akay, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 yılı plan bütçe görüşmeleri sırasında Karabük’ün ve KARDEMİR’de yaşanan sıkıntıları aktardı.

    Bakan Bayraktar’a Yenice ilçesindeki doğalgaz çalışmalarının hızlandırılması ile Eflani ilçesinde doğalgaz çalışmalarının başlatılması talebini ileten CHP’li Akay, “Yenice ilçesine taşıma sistemiyle doğal gaz geldi. Şimdi evlere de boru hatları döşenmeye başlandı fakat yavaş gidiyor. Hızlandırılmasıyla ilgili hemşerilerimizin talepleri var, bende hızlandırılmasıyla ilgili bu konuda sizden talepte bulunuyorum. Eflani’de lisans çıkmış fakat işlemler başlanmadı, hızlı bir şekilde Eflani’li hemşehrilerimiz de doğal gazın gelmesini bekliyor. Bu işlemlerin hızlanmasını sizden rica ediyoruz.” dedi.

    “Kimin ne iş yaptığını bilmiyoruz”

    KARDEMİR’de yaşanan sorunları da aktaran Milletvekili Akay, “ Bakanlığınız öncesi KARDEMİR’de Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış ve çok emeğiniz oldu. Fakat şu anda KARDEMİR’de işler iyi gitmiyor. KARDEMİR’in 9 aylık bilanço zararı 2,8 milyar yıl sonu 4 milyar TL’yi bulacak. Yeni yönetimle beraber, özellikle Kardemir içerisinde işi yapabilecek kabiliyette, liyakatte kişiler olduğu hâlde üst düzey yöneticiliklerine dışarıdan insan alınıyor, kimin ne iş yaptığını bilemiyoruz, bu konu kanayan bir yara. Türkiye Varlık Fonu’nun da orada yüzde 4 gibi bir hissesi var orada ve ilgili Bakanlıklarla da istişare ederek bu konunun Bakanlıklar arasında da koordinasyonunun sağlanması, Kardemir’in bu zararının bir an önce bertaraf edilmesi lazım.Satılacağı ilgili yoğun bilgiler var, Kardemir, Karabüklülerin, hepimizin çok önemli bir sanayi kuruluşu. Mutlaka korunması gereken ve mali yapısı güçlendirilmesi gereken bir şirket.” şeklinde konuştu.

  • “Ülkeleri somut adımlar atmaya davet ediyoruz”

    “Ülkeleri somut adımlar atmaya davet ediyoruz”

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, Ulusal Çocuk Forumu’nun kapanış törenine katıldı. Ankara’da özel bir otelde düzenlenen programda konuşan Bakan Göktaş, sadece Türkiye’deki çocukların geleceğini değil, tüm dünya çocuklarının geleceğini güzelleştirmek için çalıştıklarını söyledi. Gazze’deki soykırımın son bulması için çalıştıklarını ifade eden Bakan Göktaş, tüm dünyayı bu konuda somut adım atmaya davet etti. Çocuk Forumu buluşmalarını çeyrek asırdır sürdürdüklerini belirten Bakan Göktaş, “En değerli hazinemiz olan sizlerin sesini duyurduğumuz bu platform hem kültürümüzün hem de demokrasi anlayışımızın somut bir göstergesi oluyor. Bu forumlarımız, çocuk haklarının savunulması, çocukların toplumsal katılımlarının artırılması açısından önemli roller üstleniyor. 25 yıl boyunca binlerce çocuk bu platformda deneyimlerini paylaşıyor ve kendi gelecekleri için söz sahibi olma fırsatı buluyor. Erken yaşlardan itibaren fırsat eşitliği anlayışının ve toplumsal dayanışmanın tohumları ekiliyor. Çeyrek asırlık bu yolculuk, çocukların fikirlerinin ve katılımlarının ne kadar değerli olduğunu açıkça gösteriyor. Çocuk hakları konusunda katettiğimiz mesafe, özellikle çocuk komitelerimizin çalışmaları birçok ülkeye örnek olacak düzeye ulaşıyor. Bu çalışma, geleceğimizi şekillendirecek çocuklarımızın daha adil, daha eşit ve daha umut dolu bir dünya inşa etmeleri için onlara verdiğimiz değerin en anlamlı ifadesi olarak devam edecek” ifadelerini kullandı.

    “Sizler bizim geleceğe dair en büyük umudumuz, en güçlü inancımızsınız”

    Çocukların kendilerine birçok açıdan katkılarının olduğunu söyleyen Göktaş, “Bugün sizleri burada görmek, büyük fedakârlıklarla ulaştığımız kazanımlarımızı emin ellere teslim edeceğimizi gösteriyor. Sizler bizim geleceğe dair en büyük umudumuz, en güçlü inancımızsınız. Her birinizin bu forumlarda sunduğu özgün bakış açıları ve benzersiz fikirler bizlerde yepyeni ufuklar açıyor. Dostluk ve kardeşlik duygularıyla yürüttüğünüz çalışmalarınız, hepimize ilham veriyor. Hiç bitmeyen enerjiniz bizleri de motive ediyor. ‘Çocuk için katılım ve savunuculuk’ üst başlığında düzenlediğimiz bu forumda ulaştığınız sonuçların da önce ülkemiz, sonra dünyamız için faydalı olacağına inanıyoruz. Biz de ülkemizi geleceğe taşımaya yönelik tüm çalışmalarınızda her zaman sizinle olacağız” ifadelerine yer verdi.

    “Gazzeli çocukların maruz kaldığı acılar ve haksızlıkların bir an önce son bulması için tüm ülkeleri somut adımlar atmaya davet ediyoruz”

    Bakanlık olarak sadece Türkiye’nin değil, bütün dünya çocuklarının haklarını korumak ve güçlendirmek için çalıştıklarını ifade eden Göktaş, şöyle devam etti:
    “Bizim için en değerli miras, hiç şüphesiz çocuklarımıza barış, güven ve huzur dolu bir dünya bırakmaktır. Fakat bugün dünyanın farklı coğrafyalarında çocuklar, savaş, çatışma, yoksullukla mücadele etmek zorunda kalıyor. En temel haklarından mahrum bir şekilde umut dolu bir geleceğin hayalini bile kuramaz hale geliyor. Bu acıların hiçbirinin sorumlusu olmayan, masumiyetin sembolü olan çocukların barış ortamına kavuşturulması, bugün acil bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Bugün dünyanın her neresinde yaşıyor olursa olsun çocukların yaşam hakkının kayıtsız şartsız garanti altına alınması için açık bir çağrıda bulunuyoruz. Bugün bir kez daha İsrail’in insanlık dışı saldırılarını durdurması, Gazzeli çocukların maruz kaldığı acılar ve haksızlıkların bir an önce son bulması için tüm ülkeleri, Birleşmiş Milletler ve insan hakları savunucularını somut adımlar atmaya davet ediyoruz.”

  • Bakan Yerlikaya’dan gergin anların yaşandığı Meclis’te “kayyum” açıklaması

    Bakan Yerlikaya’dan gergin anların yaşandığı Meclis’te “kayyum” açıklaması

    İçişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe görüşmeleri öncesinde Meclis koridorunda “kayyum” gerginliği yaşandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, görüşmenin yapılacağı salona yürüdüğü sırada CHP’li ve AK Partili milletvekilleri arasında arbede yaşandı. Bakan Yerlikaya, Bakanlığına ait bütçenin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda belediyelere kayyum atanmasına ilişkin açıklamada bulundu. Yerlikaya, “Tüm belediyeler içerisinde soruşturma, kovuşturma, tutuklama vesaire, bu aşamalarla ilgili biz belediye başkanlarının terörle yandaş olamadığını, olmaması gerektiğini her fırsatta söyledik. Bizim demokrasimiz korunaksız değil. Bin yıldan beri burada yaşıyoruz. Birinci asrını tamamladığımız Cumhuriyetimizin ikinci asrına girdik. İçişlerimizin bütçesiyle ilgili sizlerin onayına geldik. Eleştiri olmadan demokrasi olmaz, bunun da bilincindeyiz. Fakat bunu birbirimize gıybet, iftira borcunun önüne geçmesine müsaade edebilir miyiz? Bu demokrasimizin seviyesini korumamız lazım” dedi.

    40 yıldan beri terörle mücadele edildiğini hatırlatan Bakan Yerlikaya, “Kayyumla ilgili Anayasa’nın 127’inci maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 2016 tarihinde çıkan 45 ve 46’ıncı maddesi var. Kardeşliğimizin üzerine pusu kuran hain alçak terör örgütü var, bunlarla mücadele ediyoruz. Halkın oyuyla seçilmiş, mahalli müşterek ihtiyaçlar için getirilmiş belediye başkanlarının bizim için anlamı şehir eminidir, her şeyin emanet edildiği insandır. Terörle siyaset yan yana gelebilir mi? Gelemez” diye konuştu.

  • Uraloğlu, Azerbaycan’da COP29 toplantısına katıldı

    Uraloğlu, Azerbaycan’da COP29 toplantısına katıldı

    Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, COP29 kapsamında gerçekleştirilen “Şehir İçi Ulaşımın Yeşillendirilmesi” başlıklı yüksek düzeyli yuvarlak masa toplantısına katıldı. Uraloğlu, ulaşım ve altyapı kontrolünün iklim değişikliğine olan etkileri üzerine gerçekleştirilen toplantıda Türkiye’deki çalışmalarla ilgili konuşma yaptı.

    “Elektrikli araçlar, ulaşımda yeşil dönüşümün temel taşlarından birisidir”

    Türkiye’de son yıllarda şehir içi ulaşımın daha yeşil, daha verimli ve daha erişilebilir hale gelmesi için uyguladıkları projelerin şehir yaşam kalitesini artırmaya katkı sağladığını belirten Uraloğlu, “Bu projeler, ulaşım altyapımızı dönüştürürken karbon emisyonlarını azaltma ve halk sağlığını iyileştirme amacına da yöneliktir. Elektrikli araçlar, kentsel ulaşımda yeşil dönüşümün temel taşlarından birisidir. Türkiye elektrikli araçların yaygınlaştırılmasını desteklemek amacıyla önemli yatırımları ve teşvikleri de hayata geçirmektedir. Özellikle yerli ve milli elektrikli otomobilimiz Togg’u ürettik ve her geçen gün yollarımızda artmaktadır” dedi.

    “Bisiklet ve yaya yollarının artırılması önemli bir adımdır”

    Türkiye’deki şehirlerde elektrikli otobüs filolarının hızla büyümeye devam ettiğini ifade eden Uraloğlu, “Bakanlığımız bu konuda gerekli desteği vermek ve halkın ulaşım alışkanlıklarında, köklü değişiklikler oluşturulmasına vesile olmaktadır. Bir süre önce başlattığımız Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefi yol haritası projesi ile ulaşım sektöründe sıfır emisyona erişmeye rehberlik edecek bütüncül, katılımcı ve uygulanabilir bir yol haritası oluşturuyoruz. Bisiklet ve yaya yollarının artırılması, çevre dostu ulaşım alternatiflerinin güçlendirilmesi açısından önemli bir adımdır. Bu amaçla büyük şehirlerde bisiklet paylaşım sistemlerinin yaygınlaştırılması, bireysel ulaşımda daha yeşil seçenekler sunmakta ve halkın çevre dostu taşıma modlarını kullanmaya teşvik etmektedir” diye konuştu.

    “Şehirlerin gelecekteki ulaşım altyapısını şekillendiriyoruz”

    Türkiye olarak bisiklet yollarının sayısını arttırdıklarını ve bisiklet ulaşımını daha güvenli ve daha kolay hale getirdiklerini belirten Uraloğlu, “Bakanlık olarak kent içi ulaşıma yönelik politikalarımız kapsamında metro ve hafif raylı sistem projelerini hayata geçirmekteyiz. Yerel yönetimlerle birlikte sürdürülebilir kentsel ulaşım planlarını hazırlıyor ve şehirlerin gelecekteki ulaşım altyapısını şekillendiriyoruz. Bu süreçte her şehir için özel kentsel hareketlilik planlarının tek elden koordine edilmesi, emisyon azaltımında ve hareketliliğin doğru planlanmasında önemli bir katkı sağlamaktadır” dedi.

    “Gazze’de Filistin halkının zulüm ve soykırıma tabi tutulması asla kabul edilemez”

    Yeşil kent ulaşımı hakkında iş birliği imkanlarını ele aldıklarını söyleyen Bakan Uraloğlu, “Bir taraftan da Gazze’de Filistin halkının her türlü ulaşım hakkında mahrum olarak tecrit edilmesi, zulüm ve soykırıma tabi tutulması asla kabul edilemez. Dolayısıyla uluslararası toplumun iş birliği ile bu saldırıların bir an önce bitirilmesini temenni ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.

  • Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu bir araya geldi

    Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu bir araya geldi

    ABB Başkanı Mansur Yavaş, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bir araya geldi. Konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Yavaş, “Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nu Belediyemizde ağırladık. Son günlerde CHP’li belediyelere yönelik oluşturulmaya çalışılan algı operasyonları başta olmak üzere belediyelere yönelik sorunları masaya yatırdık” ifadelerini kullandı.

  • İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmesinde gerginlik

    İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmesinde gerginlik

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bugün İçişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi ele alınacak.

    Komisyondaki görüşme öncesinde Meclis koridorunda hareketli anlar yaşandı.

    CHP’li milletvekilleri, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın komisyon toplantısına gelişi öncesinde Meclis koridoruna çıktı.

    Milletvekilleri, Bakan Yerlikaya içeri doğru yöneldiğinde, “Sayın Bakan bir dakika.” diye seslendi.

    Ancak o sırada bakanın içeriye girişi engellenince itiş kakış yaşandı.

    Bakan Yerlikaya arbede sonrasında salona giriş yaparken, gerginlik burada da sürdü.

    Görüşmeye bir süre ara verildi.

    ARANIN ARDINDAN YENİDEN GERGİNLİK YAŞANDI

    Verilen aranın ardından yeniden başlayan bütçe görüşmelerinde, CHP’li Ali Mahir Başarır’ın konuşması sırasında bir kez daha gerginlik yaşandı.

    Başarır, İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya yönelik kayyum atanan Esenyurt Belediyesi önünde yaşananları anımsatarak, “Biz İstanbul’da ne hissettiysek siz de hissedin istedik.” dedi.

    “MECLİSTE EŞKİYALIK KABUL EDİLEMEZ”

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Bazı CHP milletvekillerinin İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’ya Meclisteki saldırısı barbarlıktır. Bu saldırıyı lanetliyoruz. Mecliste eşkiyalık kabul edilemez. Hiç kimse Bakanlarımızı ve Milletvekillerimizi susturamaz. Barbarlıkla siyasi mücadele konusunda tecrübemiz yüksektir. Bu mücadeleyi en net şekilde vereceğiz. Barbarlık ve eşkiyalık hakettiği siyasi ve hukuki cevapları her zeminde alacaktır. CHP bu saldırı karşısında gereğini yapmalıdır. Barbarlığın gereğini yapmayanların demokrasiden bahsetmesi de normalleşmeden bahsetmesi de yalan muamelesi görecektir.” sözleriyle tepki gösterdi.

    TBMM’de kayyum gerginliği