Kategori: Siyaset

  • Ümit Özdağ’dan Bahçeli’ye tepki

    Ümit Özdağ’dan Bahçeli’ye tepki

    Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terörist başı Öcalan’a özgürlük ve Meclis’te konuşma çağrısı üzerine basın açıklaması yaptı.

    Prof. Dr. Ümit Özdağ yaptığı açıklamada: “Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün yaptığı açıklamada terörist başı Öcalan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşup DEM grubuna seslenmesi gerektiğini söylemiştir. Devlet Bahçeli’nin bu çağrısı Recep Tayyip Erdoğan ve Özgür Özel tarafından da desteklenmiştir” şeklinde konuştu.

    Özdağ konuşması şu şekilde sürdürdü;

    Bu çağrıya çözülme ortakları DEM, CHP, AKP’nin açık desteğinin olduğunu görüyoruz. Artık Türkiye’de Cumhur İttifakı ve CHP’den oluşan yeni adıyla Cumhur Halk Partisi vardır. Cumhur Halk Partisi, DEM’le koalisyon içerisindedir. Artık Erdoğan, Özel, Bahçeli ve Öcalan’ın el ele yürüdüklerini görüyoruz.

    Devlet Bahçeli’nin ‘terörist başı Öcalan TBMM’de DEM grubuna konuşsun’ ifadesi tam bir siyasal cinnettir. Devlet Bahçeli belli ki terör örgütünü hiç tanımamış.

    Terör örgütünün sözde başkanlık konseyi yapmış olduğu edepsiz açıklamada, ‘Savaşa biz karar veririz’ mealinde açıklamalar yaptı. Terör örgütünde terörist başı Öcalan’ın artık fiili bir otoritesi yok. Ancak kurucu olmasından kaynaklanan simgesel bir otoritesi var.

    Öcalan’ın ne demesini bekliyorsunuz?
    ‘Hadi silahlarınızı gömün, barış yapalım.’ Böyle mi demesini istiyorsunuz?
    Siz önce Türk milletine itiraf edin. Öcalan’a bu konuşmayı yapması için ne verdiniz?

    Özgür Özel, ‘El yükseltiyorum. Devlet Bey, Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerine ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum’ diyor. Erdoğan’a, Bahçeli’ye, Özel’e soruyorum; Öcalan’a Türk Milletine ait olan neyi teklif ediyorsunuz? Neyi vermeye karar verdiniz?

    Türkiye’nin bir bölgesinin Kürdistan olmasına mı karar verdiniz?

    Devletin resmi dilini değiştirmeye mi karar verdiniz?

    Federal bir Türkiye kurmaya mı karar verdiniz?

    Güneydoğu’da, Doğu Anadolu’da özel bir Kürdistan kurmaya mı karar verdiniz?
    Öcalan size ne karşılığında ne veriyor?

    Bunu Türk Milletine açıklamak zorundasınız.

    Bu iş öyle Meclis’te yapılacak konuşmalarla halledilecek bir iş değil. Öcalan’a hangi tavizleri verdiniz? Öcalan, Suriye PKK’sı PYD’nin 140 bin kişiden oluşan yapısını dağıtacak mı?

    Yoksa Öcalan’a sadece Türkiye’de değil Suriye’de de mi devlet kurma izni veriyorsunuz?

    Öcalan’ın terör örgütünü lağvetme gücü yoktur. İlginç olan çözüm süreci faciasını bu ülkeye yaşatan AKP’nin DEM ve ardılı partilerin ve terör örgütünün aklına bile gelmeyen terörist başını Meclis’te konuşturması teklifi Türk Milliyetçiliğini temsil iddiasındaki Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den gelmiştir. Terörist başı Öcalan’a olmayan payeler sunmak Devlet Bahçeli’ye düşmez.

    Devlet Bahçeli’nin bu ifadelerinden dolayı ortaya haklı bir infial çıkmıştır. Vatanseverler, Türk Milliyetçileri derin bir hayal kırıklığı içerisindedirler.

    Şehitlerimiz, Gazilerimiz kendilerine hakarete uğramış hissetmektedirler. Devlet acziyet içine sokulmuştur.

    Türk Devleti’nin terörü durdurmak için terörist başının desteğine ihtiyacı yoktur. Bahçeli’nin bu ifadeleri, Erdoğan’ın destek açıklamaları, Özgür Özel’in destek açıklamaları terör örgütü ile can siperane mücadele eden kahraman ordumuzu, kahraman jandarmamızı ve kahraman polisimizi demoralize etmektedir.

    ‘Biz ne uğruna şehit oluyoruz’ sorusunu sormalarına neden olmaktadır. Türk ordusunun ve polisinin en seçkin evlatlarından 793 tanesi, jandarma ve polis özel harekat mensupları Hendek Çatışmalarında şehit düşmüşlerdi. Binlerce yaralımız vardı. Sizin siyasette yaptığınız hataların bedelini onlar aziz kanlarıyla düzeltmeye çalıştılar.

    Ülkemiz terörle mücadele bulunduğu konumdan daha geriye düşürülmeye çalışılmaktadır. Bahçeli böyle bir sürece alet olmaktadır. Bahçeli’nin terörist başını Meclis’te konuşturma fikri kendisine mi aittir? Yoksa yerli ve milliliği elden bırakmayan AKP tarafından mı kendisine söyletilmiştir?

    Bahçeli bir süre önce ‘Çok şey değişecek. İnşallah Türkiye değişmez’ demişti. Sayın Bahçeli Türkiye’yi değiştirmeye karar vermişsiniz anlaşılan. Nereye kadar değiştireceksiniz?

    Öcalan’a neler vereceksiniz?

    Türk halkına, Türk Milletine ait olan neleri Öcalan’a devretmeye karar verdiniz?

    Bahçeli bunu kimin söylettiğini Türk Milletine açıklamak zorundadır. Kendi fikri midir yoksa Erdoğan böyle söylediği için mi söylemiştir?

    Biz, Zafer Partisi olarak bu çağrıya verilen desteklere hiç şaşırmadık. Çünkü bu çağrının sahibi Bahçeli, zamanında ortağı olduğu koalisyon hükümetini bozdu ve erken seçimle AKP’yi iktidara taşıdı.

    Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olabilmesi için Meclis oturumuna katıldı, ön ayak oldu. Parlamenter sistemden tek adam rejimine geçişin ve sonrasındaki çöküşün mimarlarından birisi oldu.

    Ne zaman sıkışsa AKP’nin stepnesi olduğu, koltuk değneği olduğu, destek olduğu ayakta kalmasını sağladı. Şimdi de görüyoruz ki Bahçeli, Öcalan’a koltuk değneği olmaya karar vermiş.

    Terörist başını Meclis’e çağırmak sadece kahraman gazilerimiz ve aziz şehitlerimize değil, büyük Türk Milletine Gazi Meclisimize ve Cumhuriyetimize hakarettir. Bu hakareti yapan kişi Devlet Bahçeli’dir.

    Şimdi tekrar soruyorum; Bahçeli, Erdoğan, Özel, terörist Öcalan Meclis’te konuşursa terörün bitmeyeceğini, sona ermeyeceğini bilmez mi?

    Bahçeli, Erdoğan, Özel, terörün arkasında Batılı emperyalist güçler olduğunu ve onların Türkiye Sevr koşullarına gelmedikçe, terörü vekil güç olarak kullanmaya devam edeceğini kestiremez mi?

    Bahçeli, Erdoğan ve Özel, PKK’yı Öcalan’ın yönettiğini mi zannediyorlar?

    Bahçeli, Erdoğan ve Özel, terör örgütü alanda yenilip silah bırakmaya zorlanmadıkça kendiliğinden silah bırakmayacağını bilmez mi?

    10 yıl önceki çözüm sürecinin memlekete ne ağır maliyetler ödettiğini bilmezler mi?

    Dün lideri ölen FETÖ terör örgütü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalamıştı. Çok aşağılık bir eylemdi bu bombalama eylemi. Bir başka ülkenin ordusu bile bizim parlamentomuzu bombalamaz, bizim ordumuz da başka bir ülkenin parlamentosunu bombalamaz. Ama terör örgütü FETÖ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni Gazi Meclisimizi bombalatmıştı. Şimdi Bahçeli, Öcalan’ı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin içine sokup vicdanını, manevi şahsiyetini meclisin bombalatmaya hazırlanıyor.

    Bahçeli Türkiye’de bozulma, çözülme ve çöküşlerin daimi işaret fişeği olarak kullanıldı. Bahçeli attığı siyasi adımlarla AKP’yi bu milletin başına musallat etti, tek adam sistemiyle parlamenter demokrasiyi değiştirdi ve şimdi Öcalan ve DEM’le işbirliği yaparak kalanı da yok etmek istiyor.

    Bahçeli’nin yolu yıkım yoludur. Onunla olan veya destek verenler de bu yıkıma ortaktırlar.

    Şimdi buradan Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül vermiş bütün kardeşlerime seslenmek istiyorum. Lider bildiğiniz kişinin terör seviciliği yapması sizi kızdırıyorsa, parti içindeki emeklerinizin değişik klikler tarafından keyfi menfaatlerine kurban edilmesinden bıktıysanız, sizleri Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve Alparslan Türkeş’in ülküleri doğrultusunda vatan uğruna mücadele etmeye ve terörün karşısında duran, dimdik duran Zafer Partisi’ne gelmeye davet ediyorum. Gün, devletimiz, milletimiz ve bayrağımız için mücadele günüdür.

    Sizlere düşen bu kutlu mücadele de bizi yalnız bırakmamanız, yanımızda olmanızdır. Bu vesileyle sevgili Cumhuriyet Halk Partililere de seslenmek istiyorum. Gerçek Atatürkçülere seslenmek istiyorum; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devleti Öcalan’a vermeyi teklif eden Özgür Özel’in arkasından gitmeyin. Atatürk’ün kurduğu genç Cumhuriyete ihanet eden bir başka terörist başı Şeyh Said’e vatan haini diyemeyen adamlar Atatürkçü olamazlar, Atatürk’ün partisine genel başkanlık edemezler. Onun için bütün gerçek Atatürkçü Cumhuriyet Halk Partilileri Zafer Partisi’ne davet ediyorum.

    Sevgili AK Partililere de seslenmek istiyorum; sevgili vatansever, AKP’li kardeşlerim: PKK ile ilk müzakere sürecinde Dolmabahçe’de ulaşılan ve halka duyurulan mutabakat terörle mutabakat sürecini Haziran 2015 seçimlerinde siz oylarınızla sandığa gömerek durdurdunuz. Erdoğan’ı siz iktidardan düşürdünüz. ‘Allah devlete ve millete zeval vermesin’ diyorsunuz. Evet, Allah devlete ve millete zeval vermesin Cumhur İttifakı ve CHP şimdi devlete ve millete zeval vermeye hazırlanıyorlar. Buna izin vermeyelim sevgili kardeşlerim. Bütün vatansever AK Partilileri de Zafer Partisi’nin çatısının altına davet ediyorum. Devletimize ve milletimize zeval gelmesini birlikte engelleyelim diyorum.

    Biz Zafer Partisi olarak, Atatürk’ün bize emanet olan Cumhuriyeti ve devletimizi, kurucu ilkeler ve değerler ışığında ve hukuk devleti esaslarına göre korumaya oluşan tehditleri milletimize anlatmaya ve bunlara kararlılıkla karşı koymaya devam edeceğiz.

    Bu rezil gidişe Yunanistan’ın önünde diz çökerek Doğu Akdeniz ve Ege’de verilecek tavizlere, Kıbrıs’ta verilecek tavizlere karşı çıkıyoruz. Biz bu rezil gidişle terör örgütüne teslim olup Öcalan’a verilen tavizlere karşı çıkıyoruz. Bunun için de artık Türk milletine gitmenin zamanı geldiğini düşünüyoruz.

    Hodri meydan! Siz yanınıza Öcalan’ı alın, biz Türk Milletini alalım. Erken seçimde sandığa gidelim.

    Ne mutlu Türk’üm diyene!

  • Cevdet Yılmaz’dan vergi açıklaması

    Cevdet Yılmaz’dan vergi açıklaması

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, HAK-İŞ Konfederasyonu 49. Kuruluş yıl dönümü programına katıldı. Yılmaz, çalışma hayatını ilgilendiren konularda temel ilkelerinin, çalışanı ve işvereni mağdur etmeden uzlaşı zemininde buluşmak olduğunu, son yıllarda çalışanın ücretinde önemli iyileştirmeler yaptıklarını ifade etti. Asgari ücretle bu ücrete kadar tüm gelirleri her türlü vergiden istisna kıldıklarını bildiren Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Bu kanunu düzenlemeyi yapmamış olsaydık, asgari ücret ve asgari ücrete kadar tüm gelirlerden vergi alıyor olsaydık ne kadar vergi alacaktık diye baktığınızda 2025’te 810 milyar lira gibi bir rakamla karşılaşıyoruz. Yani 810 milyar liradan kamu olarak vazgeçtik biz. Maliyemiz vazgeçti.”
    Yılmaz, Türkiye’nin istihdam üreterek büyüdüğünü anlatarak, emeğin yoğun olduğu iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşandığını ifade etti. Yılmaz, iş gücü arzının yeterli olmadığını ve işverenlerin en çok şikayet ettiği hususların başında çalıştıracak personel bulamamanın geldiğini gözlemlediklerini belirtti.

    “Çok kazanandan çok, az kazanandan az almak”

    Yılmaz, vergi sisteminin adaletli olmasının, üst gelir gruplarının sorumluluklarını yerine getirmesini sağlarken dar gelirli vatandaşların sırtındaki yükü hafiflettiğini vurguladı. Yılmaz, “Bizim de anlayışımız budur. Çok kazanandan çok, az kazanandan az almak, vergideki temel amacımız bu. Vergi adaletini güçlendirmek, vergide etkinliği sağlamak. Bu yönde geçtiğimiz dönem önemli adımlar attık” şeklinde konuştu.

    Gelir vergisi tarifesinde en alt dilimdeki vergi oranını düşürdüklerini, en üst dilimdeki vergi oranını yükselttiklerini vurgulayan Yılmaz, “Vergi gelirlerinde sağlanan iyileşmeyi vatandaşlarımızın refahı ve ülkemizin istikrarı için verimli alanlara yönlendireceğiz. Bütçemizde temel vurgumuz şu, deprem harcamaları azaldıkça bir mali alanımız, imkanlar oluşacak. Bu mali imkanları da iki temel amaç için kullanmayı planlıyoruz. Birincisi ekonomimizi büyütmek, reel sektörümüzü, üretimimizi desteklemek, kalıcı bir şekilde yapısal dönüşümle sanayimizin teknolojik gücünü, katma değerimizi yükseltmek. İkincisi de sosyal refahı kalıcı bir şekilde arttırıcı tedbirler almak. Bu yönde bütçemizin imkanlarını değerlendirmek” ifadelerini kullandı.

    Cevdet Yılmaz, istihdamda kayıt dışının bir dönem yüzde 50’lerin üzerinde olduğunu, şu anda yüzde 20’lerin bir miktar üzerinde bulunduğu ve kayıt dışılığı en az seviyelere çekmeyi hedeflediklerini ifade etti.

  • Özgür Özel Kürtçe şarkılarla karşılandı

    Özgür Özel Kürtçe şarkılarla karşılandı

    CHP Genel Başkanı Özel’in Batman, Mardin, Şırnak, Hakkari, Van’ı kapsayan Doğu ve Güneydoğu ziyaretinin ilk durağı Diyarbakır oldu.

    Özel, Diyarbakır Havalimanı’nda partililer tarafından Kürtçe şarkılar eşliğinde karşılandı. Özel, daha sonra konvoy eşliğinde kalacağı otele geçti.
    Özel, yarın Diyarbakır’da kadın sivil toplum kuruluşları ile kahvaltıda bir araya gelecek. Ardından Diyarbakır Valiliği, Sur ilçesinde esnaf ziyareti, fabrika işçileriyle öğle yemeği, Amed Sportif Faaliyetler Kulübü, CHP İl Başkanlığı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ziyareti ve Kent Konseyi Toplantısı’na katılacak.

  • Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ni komisyona sundu

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ni komisyona sundu

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’ni sundu. Dünyanın farklı bölgelerinde güven ve istikrarı tehdit eden pek çok gelişmeler yaşandığını ifade eden Yılmaz, bütçenin siyasi istikrarın göstergesi olan ve 22 yıldır aralıksız görev yapan AK Parti Hükümetlerinin 23’üncü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ise 7’nci bütçesi olduğunu belirten Yılmaz, “2025 Yılı Bütçesi, ‘istikrar, icraat ve kalkınma bütçesi’dir. Bu yılki bütçemizi, paylaşacağım hususlar itibarıyla kazanımları sürdürülebilir hale getiren; ekonomik kalkınma ve sosyal refahı önceleyen bir bütçe olarak tanımlayabiliriz. 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz, yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, sosyal refahı artıran bir yaklaşıma sahiptir. Bütçemizde; büyümenin sağladığı imkânları, toplumun bütün kesimleri ile paylaşmak esas alınmıştır” ifadelerini kullandı.
    2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin işçisi, esnafı, emeklisi, genci ve yaşlısıyla toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları gözetilerek hazırlandığının altını çizen Yılmaz, “Her bir programında 81 ilimizin gereksinimleri düşünülerek huzurlarınıza getirilmiştir. 2025 Yılı Bütçesi, güçlenen beşeri sermayemizin, daha etkin hale gelen işgücü piyasamızın bütçesidir. Yüksek katma değerli üretimin, Türkiye’nin artan AR-GE ve yenilikçilik kapasitesinin bütçesidir. 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz; çevresel sürdürülebilirliğin; yeşil ve dijital ekonomiye geçiş yönünde teknolojik dönüşümün bütçesidir. Kamu altyapı yatırımlarının etkinleştirilmesi ve tarımda verimliliğin ve üretimin artırılmasını içermektedir” dedi.
    Bütçenin afet sonrası dönemde Cumhurbaşkanı liderliğinde ortaya koyulan hızlı rehabilitasyon ve hızlı ihya kararlılığını yansıttığını dile getiren Yılmaz, bütçe teklifinin mali disiplinin korunması, ekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi politikaları ile uyumlu olduğunu söyledi.

    Dünya ekonomik büyüme oranlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Yılmaz, “2024 yılında ABD’nin yüzde 2,6, Avro Bölgesi’nin yüzde 0,9 oranında büyümesi öngörülmekte iken 2025 yılında bu ekonomilerin sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,5 oranında büyüyecekleri tahmin 2023 yılında yüzde 1,7 oranında büyüyen gelişmiş ülkeler grubunun, yatay bir seyirle 2024 yılında yüzde 1,7 oranında, 2025 yılında ise hafif ivmelenerek yüzde 1,8 oranında büyümesi beklenmektedir. 2024 yılında ABD’nin yüzde 2,6, Avro Bölgesi’nin yüzde 0,9 oranında büyümesi öngörülmekte iken 2025 yılında bu ekonomilerin sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,5 oranında büyüyecekleri tahmin edilmektedir” şeklinde konuştu.
    Küresel görünümün ardından Türkiye ekonomisine ilişkin son dönemlerdeki gelişmeleri aktaran Yılmaz, “Güçlü yapısı ve yüksek büyüme oranlarıyla milli gelir büyüklüğümüz Cumhuriyetin 100’üncü yılı itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşarak, 1,1 trilyon dolara ulaşmıştır. Böylece, 2022 yılında dünya ekonomileri arasında 19’uncu sırada yer alan Türkiye ekonomisi, 2023 yılı itibarıyla iki sıra birden atlayarak 17’nci sıraya yükselmiştir. Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden GSYH büyüklüğüne göre ise ülkemiz dünyanın en büyük 11’inci, Avrupa’nın en büyük 4’üncü ekonomisi konumundadır. 2024 yılında öngörülen tahminler ışığında, ülke sıralamamızın sabit kalması beklenmektedir” şeklinde konuştu.
    2023 yılının ikinci yarısından itibaren enflasyonu kontrol altına almak amacıyla uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının etkileri iktisadi faaliyet üzerinde kademeli olarak, özellikle 2024 yılı içerisinde görülmeye başlandığını belirten Yılmaz, “2024 yılının ilk yarısında dezenflasyon süreciyle uyumlu olarak dengelenmeye başlayan büyüme oranı yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiştir. Net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 1,4 puan olmuştur. Bu dönemde, hizmetler sektörü yıllık yüzde 3,9 oranında artış kaydederek hafif ivme kaybetmesine karşın büyümenin sürükleyicisi olmaya devam etmiştir. Diğer taraftan, inşaat yatırım harcamaları öncülüğünde toplam sabit sermaye yatırımları aynı dönemde yüzde 4,7 oranında artmıştır” ifadelerini kullandı.
    2025 yılı Bütçe Teklifine ilişkin rakamsal detayları paylaşan Yılmaz, “2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçe giderlerinin 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 12 trilyon 800 milyar lira olacağı öngörmekteyiz. Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 3,1 olarak gerçekleşeceği beklenmektedir. Deprem nedeniyle bütçe açıklarında yaşanan arızi artış sonrasında, bütçe açığını yeniden Hükümetlerimiz dönemindeki ortalama seviyesine yaklaştırıyoruz” dedi.

    “Bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdik”
    Ak Parti Hükümetleri döneminde mali disipline kararlılıkla devam ettiklerini ifade eden Yılmaz, “Bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdik. 2002 yılında milli gelire oranla yüzde 14,3 olan faiz giderlerini oldukça düşük seviyelere indirdik. Nitekim, 2025 yılı bütçesinde faiz giderlerinin yüzde 3,2 seviyesinde olmasını öngörmekteyiz” dedi.
    2025 yılında merkezi yönetim bütçe gelirlerinin, 2024 yılı gerçekleşme tahminlerine göre yüzde 41,2 artışla 12 trilyon 800 milyar liraya yükseldiğini ifade eden Yılmaz, vergi gelirlerinin ise yüzde 46,5 oranında artarak 11 trilyon 139 milyar liraya ulaşacağını tahmin ettiklerini söyledi.
    Orta Vadeli Programda öngörülen makro büyüklükler çerçevesinde hazırlanan 2025 yılı bütçesinin temel özellikleri hakkında bilgi veren Yılmaz, “Her yıl olduğu gibi, 2025 yılı bütçesini de toplumun tüm kesimlerini gözeten ve koruyan bir yaklaşımla hazırladık. 2002 yılından beri eğitimi en öncelikli meselemiz olarak gördük ve eğitim bütçemizi 2025 yılında 2 trilyon 181 milyar liraya yükselttik. Böylece merkezi yönetim bütçesinden 2002’de yalnızca yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime 2025 yılında yüzde 14,8 oranı ile en büyük payı ayırdık” şeklinde konuştu.

    “Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi için 2025 yılında 1 trilyon 452 milyar lira kaynak ayırdık”
    7528 sayılı Kanun ile öğretmen yetiştirme sürecinde reform mahiyetinde düzenlemeler yaptıklarını dile getiren Yılmaz, “Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi için 2025 yılında 1 trilyon 452 milyar lira kaynak ayırdık .Tüm çocuklarımızın kaliteli eğitime erişimini sağlamak için özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okulların fiziki koşullarını iyileştirmeye öncelik veriyoruz. Bu kapsamda, yeni dersliklerin yapımı, okulların depreme karşı güçlendirilmesi, bilişim altyapılarının iyileştirilmesi ve internet erişiminin sağlanması gibi çalışmalar yürütülmektedir. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesini 2024 yılı ödeneğine göre %41,2 artırarak 100 milyar liradan 142 milyar liraya çıkarıyoruz. Son iki yılda eğitime ayrılan yatırım bütçesini 3,55 kat artırmış bulunmaktayız” dedi.

    “Sağlık hizmetleri için 2025 yılında 1 trilyon 106 milyar lira kaynak ayırıyoruz”
    AK Parti hükümetleri döneminde en fazla önem verdikleri konuların başında sağlığın geldiğinin altını çizen Yılmaz, “Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmalarını sağlamak amacıyla merkezi yönetim bütçesinden sağlık hizmetleri için 2025 yılında 1 trilyon 106 milyar lira kaynak ayırıyoruz. Sağlık Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamaları da dikkate alındığında sağlık alanına kamu kaynaklarından ayrılan toplam tutar 2 trilyon 435 milyar liraya ulaşmaktadır. 2022 yılında başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık personelimizin sabit ek ödemeleri merkezi yönetim bütçesine alınmış ve taban ödeme adıyla ilave bir ödeme unsuru getirilmiştir. Aynı zamanda hekimlerimizin mali haklarının yanında emekli aylıkları da önemli oranda artırılmıştır” ifadelerini kullandı.

    “Sosyal yardım bütçesini, 2025 yılında 650,9 milyar liraya çıkarıyoruz”
    Sosyal devlet ilkesiyle refahı toplumun tüm katmanlarına yaymaya kararlı olduklarını vurgulayan Yılmaz, “Dünyanın en iyi işleyen, en kuşatıcı sosyal destek sistemine sahip ülkelerinden biri olarak sosyal yardım bütçesini, 2025 yılında 650,9 milyar liraya çıkarıyoruz. Bu tutar bütçemizin yüzde 4,4’üne denk gelmektedir. 2002 yılında yüzde 0,4 olan sosyal yardım ve desteklerin GSYH’ya oranını 2025 yılında yüzde 1,1’e yükseltiyoruz. 2025 yılında; ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın sağlık primi giderlerini karşılamak amacıyla 130,9 milyar lira, 65 yaş üstü yaşlılarımız, bakıma ihtiyacı olan engelli vatandaşlarımız ve yakınlarına bağlanan aylıklar kapsamında 87,6 milyar lira kaynak ayırdık” diye konuştu.
    2025’de tarıma ayrılan bütçeye ilişkin ise Yılmaz, “Tarıma ayırdığımız kaynağı 705,6 milyar liraya çıkartıyoruz. Bu kapsamda; tarımsal destek programları için 135 milyar lira, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 166,3 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için 204,6 milyar lira, kaynak ayırıyoruz. Tarıma yönelik vergi harcamalarının 199,8 milyar lira olmasını öngörüyoruz” dedi.
    2025 yılında reel sektör desteklerine devam edeceklerini dile getiren Yılmaz, “Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odağımızla özel sektör önceliğinde büyüme stratejimizi sürdürüyoruz. Reel kesim destekleri için bütçemizden 561 milyar lira ödenek öngörüyoruz. Bu kapsamda; Sosyal Güvenlik Kurumu işveren prim ödemeleri için 222,8 milyar lira, tarımsal krediler sübvansiyon desteği olarak 160 milyar lira, Halk Bankası esnaf kredileri sübvansiyon desteği için 60 milyar lira mesleki eğitim kapsamında ödenen Devlet katkısı için 29,6 milyar lira, ihracat başta olmak üzere diğer reel sektör destekleri için 56,9 milyar lira, kaynak ayırdık” şeklinde konuştu.

  • TBMM Başkanı Kurtulmuş, Angola Ulusal Meclis Başkanı Cerqueira ile görüştü

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, Angola Ulusal Meclis Başkanı Cerqueira ile görüştü

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, Angola Ulusal Meclis Başkanı Cerqueira ile görüştü. Her iki ülke arasında parlamento başkanları düzeyinde ilk temas olan bu toplantının, Ankara’da, milli iradenin merkezi TBMM’de gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Kurtulmuş, “Angola Meclis Başkanı Cerqueira ve heyetini ağırlamaktan, bu güzel görüşmeyi gerçekleştirmekten dolayı memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim” diye konuştu.
    Kurtulmuş, şunları kaydetti:
    “Angola, Afrika’nın önemli ülkelerinden birisidir. Mesafeler uzak olmakla birlikte Türkiye ile sıcak ilişkileri geliştirme noktasında ilerleyen bir ülke. Her iki ülkenin devlet başkanlarının gerçekleştirdiği karşılıklı ziyaret, iki ülkenin ilişkilerini stratejik seviyeye çıkartmak bakımından önemli bir adım oldu. Yapılan anlaşmaların gereği olan özellikle savunma sanayi, turizm ve alt yapı hizmetleri başta olmak üzere birçok alanda Türkiye ile Angola arasındaki iş birliğinin kapıları açılmış oldu. Ümit ederim ki, imzalanan bu anlaşmalar çerçevesinde varılan mutabakatların sonuçlarını almak en kısa sürede mümkün olsun ve iki ülke arasında başta ticari ilişkiler olmak üzere ilişkilerimizi daha da ileriye götürmek sağlansın. Şu anda esasında düşük seviyede olan ikili ticaret hacmi 500 milyon dolar seviyesine çıkması ilk plandaki hedeflerimizdendir. Ümit ederim bunu gerçekleştirmek kısa süre içerisinde mümkün olacaktır.”

    Cerqueira, Türkiye gibi büyük ülkelerle her alanda yapılacak iş birliklerine önem verdiklerini söyleyerek, Türkiye ile ilişkilerin stratejik ortaklık seviyesinde olmasından da memnuniyet duyduklarını dile getirdi.
    Cerqueira, bir soru üzerine, Angola’dan Türkiye’ye devlet ve anayasa başkanlarının geçmişte ziyaretler gerçekleştirdiğini ancak yasama olarak ilk ziyareti gerçekleştirdiklerini anlattı. Parlamentolar arası diplomasiyle çalışmasının önemine dikkat çeken Cerqueira, barışı sağlamak, uluslararası arenadaki çatışmaları sonlandırmak ve insani yardım gerçekleştirmek istediklerini bildirdi.

    Kurtulmuş, bir gazetecinin ‘İsrail, Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırılarını devam ettiriyor. Beyrut’ta Hariri Hastanesi’nin çevresini bombaladı. Geçtiğimiz günlerde İsrail tehdidine ilişkin Meclis’te bir kapalı oturum düzenlendi. İsrail tehdidi hala sürüyor mu, değerlendirmeleriniz ne olur?’ şeklindeki sorusuna “İsrail’in bölgede sadece Filistinlilere, sadece Araplara değil bölge halklarının tamamına karşı olduğunu; bölge halklarını köleleştirmek, kendi emri altına almak, bölge ülkelerinin egemenliğini ortadan kaldırarak arz-ı mevud’u gerçekleştirmek için son adımı atmak üzere olduğunu sadece biz söylemiyoruz, şu anda ‘Gazze kasabı’ lakabını çoktan hak etmiş olan İsrail’in Başbakanı diyor ki ‘Artık savaş yeni bir safhaya gelmiştir, bu da kıyamet savaşıdır.’ Kendi paranoyak birtakım dini hezeyanlarının üzerine oturttukları siyonist ideolojinin artık son noktaya geldiğini, Nil’den Fırat’a kadar olan coğrafyada hakimiyetini ilan etmek üzere olduğunu bizatihi kendisi ilan ediyor” ifadelerini kullandı.
    Kurtulmuş, uluslararası hukukun geride kaldığını belirterek, “Aslında İsrail, uluslararası hukukun kaidelerini dibinden bombalayarak yok ediyor. Filistin’in, İran’ın, Suriye’nin, Lübnan’ın egemenliğini yok ediyor. Bölge ülkelerinin tamamına karşı diyor ki ‘Bana kim karşı çıkarsa çıksın herkesi yok edebilecek bir niyete sahibim’. Netanyahu ve çetesi Orta Doğu’da büyük bir ateş çukuru açmıştır. Bu saldırgan tavrını devam ettirdiği sürece bu ateş çukuruna kendileri düşecektir. Bölge halklarının bir an evvel birlik ve beraberlik içerisinde, dünyada adaletten hakkaniyetten yana olan insanların da birlik ve beraberlik içerisinde bu saldırganlığı durdurması lazım” dedi.

  • Bakan Fidan: “Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz”

    Bakan Fidan: “Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Braze ile bakanlıkta gerçekleşen görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Letonyalı mevkidaşının göreve geldikten sonra ilk kez Türkiye’ye resmi ziyaret gerçekleştirdiğini aktaran Fidan, ilerleyen dönemde karşılıklı üst düzey ziyaretlerin artırılmasını beklediklerini ve ekonomik iş birliğini hem geliştirmeyi hem de çeşitlendirmeyi hedeflediklerini söyledi.

    FETÖ elebaşının ölümü ile rehavete kapılmadan terörle mücadeleye devam edileceğini vurgulayan Fidan, mevkidaşı ile terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını belirterek, “Özellikle FETÖ’yle mücadelede daha kuvvetli iş birliği ve somut adımlar atılması beklentimizi buradan da bir kez daha ifade etmek istiyorum. Dünkü basın toplantımızda da ifade etmiştim, FETÖ’yle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Asla ve asla rehavete kapılmayacağız” değerlendirmesinde bulundu.

    “Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz”
    Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde Letonya’nın samimi destek veren ülkelerden biri olduğunu dile getiren Fidan, “AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedeftir. AB ile ilişkilerimizin yapıcı ve sonuç odaklı bir şekilde geliştirilmesi yönünde siyasi irademiz mevcuttur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu hususu yeri geldikçe vurgulamaktadır. Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Bakan Fidan, uluslararası hukukun dünyanın hem kuzeyinde hem de güneyinde uygulanması gerektiğinin altını çizerek, “İsrail’in Lübnan’daki saldırısının durmasını istiyoruz. İsrail, sivilleri öldürerek barışa ve güvenliğe ulaşamaz. İsrail’e ve tüm Orta Doğu’ya barış ve güvenlik gelmesini istiyorsak, Filistinlilerin kendi ülkelerinde kendi devletlerini kurmalarını uluslararası kamuoyu olarak desteklemeliyiz” diye konuştu.

    Diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesinin 30. yılının kutlandığını hatırlatan Braze, “Biz gerçekten güvenliğin ve savunmanın önemini anlıyoruz. NATO’da müttefikiz ama son derece önemli coğrafi bölgelerde yer alıyoruz. Türkiye’nin güneyinde yaptığı ve NATO’nun tamamı için yaptıkları takdire şayan. Biz güvenliğimizi ve savunmamızı önemli bir husus olarak değerlendiriyoruz. Savunma harcamalarımızın yüzde 3’ünden fazlasını aktarıyoruz” ifadelerine yer verdi.

  • ”Tarihi fırsat penceresi kişisel hesaplara kurban edilmemeli”

    ”Tarihi fırsat penceresi kişisel hesaplara kurban edilmemeli”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terörsüz bir Türkiye inşa etmek istediklerini söyledi.

    “Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemiz sancılı bir dönemden geçerken, İsrail’in Gazze’de yaktığı ve Lübnan’a taşıdığı yangın sınırlarımıza yaklaşırken iç cephemizi kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. 85 milyona gelin, bir olalım, iri olalım, diri olalım diyoruz.” ifadelerini kullandı.

    TERÖRİSTBAŞI GÜLEN’İN ÖLÜMÜ

    Milletin çocuklarını hizmet diyerek, himmet diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur. Rabbimiz bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır.

    Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Devletimizin tüm kurumlarının nefesi FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız. Şehit olan bütün kahramanları rahmetle yadediyor, ruhları şad olsun diyorum.

    AK PARTİ’DE KONGRE SÜRECİ

    Biliyorsunuz 12 Ekim itibariyle 8’inci Olağan Kongre sürecimizi başlatmış bulunuyoruz. Kongrelerimizi bir bayram havasında başarıyla tamamladık. Yeni seçilen ve görevlerine devam eden kardeşlerimi tebrik ediyorum.

    AK Parti çatısı altında bencilliğe yer yoktur. Bu kadronun hamurunda biz vardır. Bu kadronun kalbinde koltuk, makam, rütbe hırsı değil, millete hizmet etme aşkı vardır. Vazife almak elbette önemlidir ama aslolan gönüllü olmaktır. AK Parti bir gönül hareketi olarak doğmuştur. Fitne, nifak için AK Parti’nin sağlam, sarsılmaz ve yıkılmaz kalesinde gedik açmak için pusuda bekleyenleri sevindirmeyeceğiz.

    Dün MKYK toplantımızda da söyledim; partimiz ne kadar güçlüyse Türkiye de emin ellerdedir. AK Parti’nin sendelemesinin bekleyen şer odaklarının olduğunu biliyoruz. Bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz. Parti ve ittifak olarak son bir yılda üst üste yaşanan seçimler sebebiyle gerilen siyasi atmosferi dağıtmaya yönelik adımlar atıyoruz.

    “85 MİLYONA BİR OLALIM DİYORUZ”

    Sandığın ufukta görülmediği 3,5 yıllık süreyi ülkemiz açısından bir icraat seferberliğine dönüştürme çabasındayız. Bölgemiz sancılı bir dönemden geçerken, İsrail’in Gazze’de yaktığı ve Lübnan’a taşıdığı yangın sınırlarımıza yaklaşırken iç cephemizi kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. 85 milyona gelin, bir olalım, iri olalım, diri olalım diyoruz.

    Türkiye ortak paydasında 85 milyon olarak bir araya gelebilelim istiyoruz. Milletimizin arasına nefret tohumları saçanların şaibeli bir kurultay süreciyle de olsa bir köşeye atılması Türkiye’nin birlik ve dirliği noktasında değerli bir kazanımdır.

    Eski Türkiye’nin kifayetsiz, muhteris siyasetçilerin bu iklimi zehirlemesine müsaade etmemeliyiz. Gerilim ve sokak siyaseti sadece buna tevessül edenlere değil, tüm millete kaybettirecektir. Hiç kimsenin ülkemizin yükünü daha da ağırlaştırmaya hakkı olamaz. Türkiye’ye kaybettirecek bir denklemin içine girenleri bu millet affetmez.

    “TERÖRÜN OLMADIĞI TÜRKİYE” MESAJI

    Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, Meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekün millet olarak hep beraber terörün olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz.

    Devlet millet için ve millete hizmet için vardır. Devletin görevi vatandaşına imkanlar dahilinde en iyi hizmeti sunmaktır. Bu temel konularda zafiyeti olan bir devlet, vazifesini hakkıyla yerine getiremiyor demektir.

    KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ

    Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyada savurduğu hakaretleri, kendisine aynen iade ediyorum. Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi CHP’nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. CHP’nin sadece eski genel başkanı değil yeni lideri de bu konuda bize eleştiride bulunamaz.

    YENİDOĞAN ÇETESİ SORUŞTURMASI

    Son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, insan olan herkesin vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde… Soruşturmanın başlama tarihi 1,5 sene öncesine uzanıyor. Şikayet üzerine hemen harekete geçildi. Sağlık, emniyet, yargı birimlerimizin işbirliği ile çete teknik ve fiziki takibe alınıyor, sorumluların üzerine gidiliyor. Titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor. 47 şüpheliden 22’si şu an cezaevinde. Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ’da bir, İstanbul’da 9 hastanenin ruhsatını iptal ediyor. 12 masumun hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa hepsiyle ilgili işlemler gecikmeksizin yapılıyor.

    Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle 1,5 milyon insanımızın çalıştığı sağlık ordumuzu kimse töhmet altında bırakamaz. Masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için Cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim. Gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların, içerden veya dışardan sistemi sabote etmesine izin vermeyeceğiz”

  • ”Bu ülkede terörün bitmesine tam destek vereceğiz”

    ”Bu ülkede terörün bitmesine tam destek vereceğiz”

     

    ”Çok berbat bir şey yaptı bu çete… Sağlık çalışanlarına duyulan saygıyı bir düşünün… Bu çürük elmalar, hekimleri yenidoğan hemşireleri, sağlık emekçilerini zan altında bırakan, geçmişte evladını kaybetmiş ama şimdi ‘acaba’ sorusuyla o acıları yeniden depreştiren bir travma yarattı. Kolay atlatamayacağız.”

    YENİDOĞAN ÇETESİ SORUŞTURMASI

    Savcı tehdit edilmese şu anda o hastanelerin yenidoğan ünitelerinde bebekler yatıyor olacaktı. 19 aydır çalışmaya devam ettiği gibi… Bebekler 1 yıldır ölüyor, nisana kadar ölmeye devam etmiş, aynı hastaneler çalışmaya devam edecekti. Yenidoğan bebekleri öldürerek kazanç sağlamaya çalışan gözü dönmüşlüğe olanak sağlayanın bu iktidarın sağlık politikaları olduğunu görmeyen varsa, bundan sonra başına gelen hiçbir şeye şaşırmasın.

    Şu anki Sağlık Bakanı’nın toplumla inatlaşmamak için görevi bırakması lazım. Kendisini kişisel sebeplerle değil, fevkalade ilkesel bir yerden istifaya davet etiyorum. Sorgulamanın sonundaki o ilin il sağlık müdürü bu kadar şeyden haberdar ve mani olamamışsa, aksi çok zor ispatlanır ama kanun önünde bakanlık yetkisiyle, her şeyi ortaya dökülmesi gereken bakanlığın başında durarak adaletin sağlandığına kimse ikna edemez.

    Bugün arkadaşlarımız gerekli başvuruları yapacak. Bundan önceki sağlık bakanını, hem de hastanesi kapatılan sağlık bakanı hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bir kez daha bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bu Meclis, nasıl kendini bombalayan Fetullahçı çetenin hastanesini, okulunu, fabrikasını bedelsiz olarak kamulaştırdıysa bu hastanelerin tamamını ibreti alem olsun diye kamulaştırmalıdır.

    FETÖ ELEBAŞI GÜLEN’İN ÖLÜMÜ

    Dün partimizin arasında tarihsel bir husumet olduğu Fetullahçı Terör Örgütü’nün elebaşı öldü. Bu ülkeye çok büyük kötülükler etti. Sorularını çaldığı, sınavlarda başaracakken başarısız bıraktığı gençler, mülakatta kendi çetesinden değil diye elettiği gençler, kurumlarda mobing yaparak işinden ettikleri ve darbe sırasında akıttığı kanlar… Ülkede darbeye kalkışmış, bu milletin evlatlarını ezmiş bir çetenin liderini Amerika’dan alamamış olmak…

    BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ BAŞLIYOR

    2025 yılı bütçesi geldi, TBMM’ye sunuldu. Grubumuz titiz bir çalışma içindeler. Bu dönem bütçede CHP’nin etkili, net, sert, veriye dayalı, öneren, ihbar eden etkili muhalefetini hep beraber izleyeceğiz. Hepinize başarılar diliyorum.

    Cumhurbaşkanlığı bütçesi yüzde 38 artarak 16,9 milyar liraya yükseldi. Sarayda dakikada neredeyse iki asgari ücret harcanıyor. Geçen sene 23 bin lira harcıyorlardı. Faiz harcamaları bütçede neredeyse 2 trilyon lira… Dakikada 3 milyon 700 bin lira faiz ödüyoruz. Kişibaşına her birimiz için 23 bin lira koydular, bizim adımıza faiz olarak ödeyecekler. Her 5 liralık verginin 1 lirası faize gidecek.

    BAHÇELİ’NİN ÖCALAN AÇIKLAMASINA YANIT

    “Türkiye’de bir daha şehit gelmeyecekse, bir daha kan akmayacaksa, anaların gözyaşı duracaksa, Kürt ve Türk’ün de anasının gözünden akan yaşlar duracaksa, bu ülke bir ve beraber olacaksa, askere, Mehmetçik’e namlular doğrulmayacaksa, bunun için söylenen her söz ve söyleyen her aktör kıymetlidir. Kim ne söz söylüyorsa, bütün geçmişten yaşadıklarımıza rağmen bu sözlere kıymet veriyoruz.”

    “Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki; Bu ülkede terörün bitmesine, annelerin gözyaşının silinmesine biz tam destek vereceğiz”

    “GEÇMİŞTE ETMEDİĞİNİZ HAKARET KALMADI”

    “Ancak bunu yapan kişiye, sanki bunu tek başına yapacakmış diye, olmayan bir güç kuvvet atfeden kişiye şunu söylemek isterim;

    Geçmişte biz o partiyle sizin kurduğunuz gibi bir ilişki kuruyoruz, sohbet ediyoruz ya da seçimlerde adayımıza Kürt seçmenden destek alıyoruz diye ne sahte videolarınız kaldı ne etmediğiniz hakaret aldı. Ama bu partiye ne terörist dediğini kaldı ne başka hakaret kaldı.

    Bahçeli’nin geçmişte söylediği her lafın ne kadar boş ve yalan olduğunu siz gördünüz. Ben bunları hepinizin vicdanlarına havale ediyorum.”

  • Bahçeli’den Öcalan çağrısı: “Meclis’e gelsin ilan etsin”

    Bahçeli’den Öcalan çağrısı: “Meclis’e gelsin ilan etsin”

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni çözüm süreci tartışmalarına ilişkin önemli mesajlar verdi.

    Terörist başı Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği sırada “Her türlü hizmete hazırım.” dediğini anımsatan Devlet Bahçeli, “Buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.” dedi.

    “TERÖRÜN BİTTİĞİNİ HAYKIRSIN”

    “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun.” diyen MHP lideri, şöyle devam etti:

    “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.

    Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.

    Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.”

    “HER TÜRLÜ FEDAKARLIĞA HAZIRIZ”

    Türkiye ve Türk milleti için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını söyleyen Bahçeli, “Tarih huzurunda diyorum ki, yeminliyiz. ‘Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye’ temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım.” ifadelerini kullandı.

    Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şöyle:

    “Tarihin dönüm noktaları, keskin virajları, kritik eşikleri, geleceğe eklemlenmesi beklenen kırılgan bağlantı hatları vardır. Anlaşılan odur ki; Türkiye ve dünya olarak böylesine aktüel bir işleyişin tam ortasındayız. Tarihi ve milli mirasımıza sarılarak, bin yıllık kardeşliğimiz üzerinde titreyerek geçmişle geleceği yeniden inşa, yeni baştan ihya sorumluluğu, tarihin mühim sahnesinde omuzlarımıza binmiştir.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu fikri olarak Türk milliyetçiliğinin, sağlam ve sağ duyulu duruşun adresi olarak varlığını güçlü şekilde ibra etmesi, artık kaçınılmaz aşamaya gelmiştir. Belki bugünden sonra tarihin akışı daha farklı olacaktır. Belki bugünden sonra Türkiye’nin prangaları tamamen kırılacaktır. Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşüne hız vermenin zamanıdır.

    Bugün kitabın ortasından ve hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım. Alışıldık söylem kalıplarından az da olsa taşmanın vakti geldiyse o vakit bu vakittir. Muazzez milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin belki de ilk adımını atmış olacağım. Türkiye’nin çözemeyeceği hiçbir sorunu yoktur. Yeter ki isteyelim.

    “TÜRK EKONOMİSİ ŞİDDETLİ FIRTINAYI ATLATMIŞTIR”

    Türkiye ekonomisi çok şükür şiddetli fırtınayı atlatmıştır. Milli gelirimiz 1,1 trilyon dolar sınırını aşmıştır. Cari açıkla, dış ticaret açığı inişe geçmiştir. Ekonomik büyüme her yıl ortalama yüzde 5’in üzerinde gerçekleşerek Türkiye’nin dinamik yönünü teyit etmiştir. Türkiye ekonomisi eski teorik şemalara sığmayan bir özellikle sürekli ilerleme, gelişme halindedir.

    Salgın, savaş, ekonomik operasyonlar, ticaret kamplaşmaları, diplomatik restleşmeler, tek yanlı yaptırımlar ve 6 Şubat depremlerinin neden olduğu kabarık faturalar ortada duruyorken, Türkiye’nin ekonomi alanında gösterdiği performans değerlidir.

    Bilinmelidir ki Cumhurbaşkanlığı Kabinemizin yanındayız. Ekonomi yönetimine güveniyoruz. Doğru yolda olduklarını görüyoruz. Döviz kuru, faiz ve enflasyon kuşatmasını güç birliği yaparak kıracağız. Ekmeği büyüteceğiz. Dar ve orta gelirli insanlarımızı asla yalnız bırakmayacağız.

    Her vatandaşımızdan bir bahaneyle 750 lira almak yerine, tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten pay veren bir Türkiye’ye ulaşmak hayal değil, ulaşılacak bir hedeftir.

    YENİDOĞAN ÇETESİ SORUŞTURMASI

    Diyarbakır’da Narin, Tekirdağ’da Sıla, İstanbul’da İkbal ve Ayşenur evlatlarımız en ağır saldırıları maruz kalmış ve hayata veda etmişlerdir. Siyasal ve toplumsal tarih insan doğasını esas alan iki düşüncenin cepheleşmesini deşifre etmiştir. Bunlardan birisi insanın doğuştan kötü olmakla iddia etmekle birlikte, diğeri insanın iyi veya kötü olmasını içinde bulunduğu şartlara bağlayan düşüncedir.

    İnsan varlıkların ve yaratılmışların en şereflisidir. Bebeklere, çocuklara, kadınlara, masumlara kastedenler esfel-i safilindir. Yenidoğan bebekleri, SGK’dan günlük 8 bin lira alabilmek için ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvurarak cinayet işleyen yaratıklar, insanlığın yüzkarasıdır. Bunlar olsa olsa ölüm ve soygun çetesi, kana susamış katiller güruhudur.

    Adeta düğmeye basılmışçasına kadınlara, bebeklere, çocuklara yönelik saldırı ve cinayetler furyasının seriye bağlanması, ardından eş zamanlı olarak toplumsal infialin kışkırtılıp bunun da siyasi propaganda aparatı olarak kullanılması başka bir tertibin ihtimalini akla getirmektedir.

    Suçluların yakasından tutulması milletimizin en haklı talebidir. Toplumsal dokumuzu sarsacak, insan hak ve onurunu ayağa düşürecek kahredici olayların sosyal ve ulusal medyada ifşa edilmesi son derece kuşku vericidir. Sağlık Bakanımızın da temas ettiği üzere; suç ve cinayetler aylar öncesinde tespit edilmiş fakat bugünkü gibi gündeme gelmemiştir.

    “BAKANIN İSTİFASINI İSTEMEK HANGİ AKLA HİZMETTİR?”

    Teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır. Adli süreç zamanında işletilmiştir. Peki Sağlık Bakanımızın istifasını istemek hangi akla hizmettir? Sağlık alanındaki parlak gelişmeleri karalamak nasıl bir politik angajmanın ürünü, kimlerin talimat veya tembihidir?

    Sağlık bakanımızı, İstanbul İl Müdürlüğü görevinden itibaren konuyla ilgili sergilemiş olduğu dürüst duruşundan dolayı tebrik ediyorum. Bebek katillerinin en ağır şekilde cezalandırılmalarını bekliyor, MHP’yi karalayan şerefsiz bir suçlunun tehditleri karşısında üstlendiği görevin itibarını koruyan Cumhuriyet Savcımızı gönülden kutluyorum.

    “KANI DÖKÜLEN MASUM SİVİL HALKTAN BAŞKASI DEĞİL”

    Etrafımızın yangın yerine döndüğünü hepiniz görüyorsunuz. İsrail, Yahya Sinvar’ı da katletti. İki gün önce İsrail vandallığı Gazze’de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 87 kişiyi öldürdü. Lübnan abluka altında can çekişirken yine kanı dökülen masum sivil halktan başkası değildir.

    TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞI GÜLEN’İN ÖLÜMÜ

    Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yaptıysa orada çürüyüp gitmelidir.

    “SEÇİMLER ZAMANINDA OLACAK”

    Türkiye’de güven bunalımı yoktur. Seçimler zamanında yapılacaktır. Ve herkes siyasi hesabını buna muvaffık yapmak durumundadır.

    BARO BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

    İstanbul 1 Nolu Baro Başkanlığı Seçimlerinde, İstiklal Marşımızı hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit atması KHK ile ihraç edilmiş eski bir CHP vekilinin başkan seçilmesi, yaptığı konuşmasında ‘Anayasa’nın ilk dört maddesine olumlu anlamda dokunmayı’ telaffuz etmesi yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir. Bu zatın anayasanın ilk dört maddesine nasıl dokunulacağını açıklaması, böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını akıl, izan ve kokuşmuş ideolojik süzgecinden geçirmesi tavsiyemizdir.

    YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMASI

    DEM’e uzattığım el günlerdir tartışılıyor. Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Önüne gelen kendi meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Görüş ve düşüncelerimi berrak ölçüde açıklamış olsam da birileri yine rahat durmuyor. Yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini iddia edenlere kadar pek çok iddia ve ifade malumlarınız olacağa üzere gündeme gelmiştir.

    Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır. Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir. Ama kolektif kimlik ve etnik bir temelde çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir.

    Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşimin sorun olarak gösterilemez. ‘Kürt sorunu var’ demek yalan sözlerin, yıkım bekleyenlerin ortak propagandasıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, asimilasyon politikasına hiçbir zaman tenezzül etmemiştir. Silah dışlanmadan refah mertebesine ulaşmak zordur.

    Terörist için şiddet bir amaç değil, araçtır. Toplumu yıldırmak yegane önceliktir. Bugüne kadar terörle mücadelede elde edilen ortak tecrübeleri şu şekilde sıralamamız mümkündür;

    1- Tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi terörün silahsız çözümü de asla yoktur. Hiçbir taviz, hiçbir geri adım teröristi tatmin etmeyecektir.

    2- Gerçek dünya ile teröristin kanlı hayatı arasında çok ciddi farklar vardır. Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar arasındaki çekişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacaktır.

    3- Tek tek teröristler üzerinde tesirli olmak, ihanetin sonunun olmadığını açıklamak örgütteki çözülmeyi hızlandıracaktır. Terör örgütünün taleplerini kabul etmek, tehdide boyun eğmek değildir. Ancak silah ve şiddet karşısında toplumun boyun eğdiğini göstermek ne kadar yanlışsa demokratik atmaktan imtina edilmesi o ölçüde hatalıdır.

    “TERÖRİSTLERİN ADALETE TESLİM OLMASI TEK ÇIKIŞTIR”

    Terörle hiçbir yere varılmaz. Türkiye bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere dayatmaları işe yaramayacaktır. Bir yanda terörle amansız mücadele ederken, demokratik reformların yapılması akla en yatkın seçenektir.

    Terör eylemlerine ön şartsız derhal son verilmesi, bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip devlete teslim olması, Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmeleri, terör örgütü için tek çıkıştır.

    “TERÖR ELEBAŞI ÇIKIP SİLAH BIRAKTIĞINI İLAN ETMELİ”

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde her meselenin ele alınıp, çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız.

    ‘Her türlü hizmete hazırım’ diyen terörist başı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.

    Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere sesleniyorum. Eğer terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lavedildiğini haykırsın.

    Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne Edirne… Adres İmralı’dan DEM’e uzansın, terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız.”

  • Bahçeli’den yenidoğan çetesi açıklaması

    Bahçeli’den yenidoğan çetesi açıklaması

    – MHP Lideri Bahçeli: “Yeni doğan bebekleri SGK’dan 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvuran ve cinayet işleyen yaratıklar insanlığın yüz karasıdır.”