Kategori: Siyaset

  • AK Parti Sözcüsü Çelik: “Bebek katilleri en ağır cezayı alacak”

    AK Parti Sözcüsü Çelik: “Bebek katilleri en ağır cezayı alacak”

    Çelik, Ramazanoğlu Camii Konferans Salonu’nda, AK Parti Çukurova 7. Olağan İlçe Kongresine katıldı. Çelik, burada yaptığı konuşmada, “Yenidoğan Çetesi” olarak bilinen ve yoğun bakımdaki bebekleri öldürüp para alan şüpheliler hakkında konuştu. Çelik, “Yenidoğan Çetesi” üyelerinin en ağır cezayı alacağını belirterek, “Yenidoğan Çetesi bebeklerin öldürülmesine dönük olarak ortaya çıkartılan bir cinayet şebekesidir. Şundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu cinayet şebekesi bütün uzantılarıyla, bütün bağlantılarıyla tam olarak ortaya çıkartılacak ve hukuk vasıtasıyla hepsi en ağır cezayı alacak. En ağır şekilde cezalandırılacaktır” dedi.

    Çelik, bir yıldır devam eden İsrail soykırımına da sert tepki gösterdi. Çelik İsrail’in dalga geçer gibi hareketler sergilediğini belirterek, “Hem öldürüyorlar hem de dalga geçer gibi gıda paketi atmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

    Çelik, şöyle devam etti:
    “Ama sonuçta insanlık bir şey gördü. O gördüğümüz Batı’nın sokaklarında yankılanıyor. Batı’nın üniversitelerinde yankılanıyor. İnsan onuru, adalet, hakkaniyet ne olursa olsun diz çökmez.”
    İsrail’in her yeri işgal etmek istediğini söyleyen Çelik, “Soykırım şebekesi İspanya gibi Filistin hükümetini tanıyan birkaç Batılı ülke dışında bütün Batılı ülke hükümetlerini ve bakanlar kurulunu işgal etmiş durumda” dedi.

  • Bakan Sibiha Türkiye’ye geliyor

    Bakan Sibiha Türkiye’ye geliyor

    Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirecek olan Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha’yla 21 Ekim’de bir araya gelecek.
    Bakan Fidan’ın görüşmelerde, Ukrayna’yla çok boyutlu ilişkilerin seyrinden duyulan memnuniyeti dile getirmesi, Türkiye’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına desteğini yinelemesi, savaşın yayılmasının giderek artma tehlikesinin ele alınması bekleniyor. Ayrıca Fidan’ın, Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin, savaşa uluslararası hukuk temelinde, adil ve kalıcı bir çözüm sağlanmasına yönelik girişimlere destek vermeye hazır olduğunu vurgulaması ve diplomatik çözümün, müzakere süreçlerine tüm tarafların katılımıyla gerçekleşebileceğinin altını çizmesi öngörülüyor.

    Ukrayna ile ilişkilerde önemli ilerleme
    Bakan Fidan, Ukrayna’ya son ziyaretini 25 Ağustos 2023 tarihinde gerçekleştirmişti. Ukrayna’dan Türkiye’ye Dışişleri Bakanı düzeyinde son ziyaret ise 3 Aralık 2020 tarihinde dönemin Bakanı Dmitro Kuleba tarafından yapılmıştı. Fidan, önceki dönemde Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi olarak görevde bulunmuş olan Bakan Sibiha’yla en son, 9 Ekim tarihinde Dubrovnik’te düzenlenen Ukrayna-Güneydoğu Avrupa Zirvesi marjında bir araya gelmişti. Türkiye-Ukrayna ilişkileri 2011 yılında Stratejik Ortaklık seviyesine yükseltilmiştir. Bu süreçte, ekonomi, enerji ve savunma sanayii alanları başta olmak üzere, ikili iş birliğinde önemli ilerleme sağlanmıştır. Savaşın başlamasının ardından barış girişimleri ve bölgesel güvenlik başlıkları da ikili ilişkilerde ön plana çıkmaya başlamıştır.
    Bakan Sibiha’nın ziyareti, Türkiye ile Ukrayna arasındaki iş birliğinde yakalanan ivmenin artırılmasına imkan tanıyacak. Söz konusu ziyaret sırasında, iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasında diplomat değişimi alanında bir Mutabakat Zaptı ile 2025-2026 dönemine ilişkin bir İstişare Eylem Planı imzalanması öngörülüyor.

    Savaşa rağmen ikili ticaret hacmi artıyor
    Türkiye ve Ukrayna arasındaki ticaret hacmi 2023 yıl sonunda 7,3 milyar dolar olarak kaydedildi. İkili ticaret hacmi devam eden savaşa rağmen artmaya devam ediyor. Ayrıca, iki ülke arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın önümüzdeki dönemde yürürlüğe girmesi öngörülüyor.

    Türkiye’nin savaş sürecindeki tutumu
    Türkiye, hem insani hem de ekonomik boyutlarıyla savaşın etkilerini hafifletmeye yönelik girişimlerini sürdürüyor. Türkiye, 2022 Mart ayında Ukrayna ve Rusya Federasyonu taraflarını ilk defa bir araya getiren toplantılara ev sahipliği yapmıştı. Türkiye ayrıca, BM ile birlikte Karadeniz Tahıl Koridoru girişimi kapsamında yaklaşık 33 milyon ton Ukrayna tahılının ihracatına imkan sağlamıştı. Türkiye aracılığıyla taraflar arasında esir takası gerçekleştirilmişti. Türkiye bölgede barış ve istikrarın yeniden tesisi için aktif diplomatik rol üstlenmeye devam ediyor.

  • “Gelsinler bu işe kim karıştıysa bunların bütün hastanelerini ve bütün mal varlıklarına kamu adına el koyalım”

    “Gelsinler bu işe kim karıştıysa bunların bütün hastanelerini ve bütün mal varlıklarına kamu adına el koyalım”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da düzenlenen Vestel Manisa Yarı Maratonu’na katıldı. Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Vestel iş birliğinde düzenlenen maratonun başlangıç düdüğünü Manisa Valisi Vahdettin Özkan, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ve ilçe belediye başkanlarıyla birlikte çalan Özel, maraton sporcularını ilgiyle izledi.

    Genel Başkan Özel, maratonda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Soruşturmayı yürüten savcıyı makamında tehdit eden ve 12 bebeği öldürdükleri belirlenen ‘Yenidoğan Çetesi’yle ilgili açıklama yapan Özel, “Bugün memleketim Manisa’dayız. Manisa’da maraton düzenleniyor. Türkiye’nin bütün ağır gündemi ortadayken bugün Manisa’da Manisalılar siyah eşofmanlarıyla kadın cinayetlerine tepkilerini dile getirerek ve Türkiye’de yaşanan her türlü hukuksuzluğa, haksızlığa karşı özellikle de son günlerde yeni doğanlara yönelik olarak yaşanan utanç verici ve hiçbirimizin artık onlarla aynı ülkede yaşamaya bile tahammül etmediği bir çeteyle karşı karşıyayız. Buna karşı da bugün bir kez daha memleketim Manisa’dan bir çağrıda bulunuyorum ve diyorum ki ülkeyi yönetenler sorumluluktan kaçamazlar. Bu rezalete bulaşan kim varsa görevleri icabı kusur işlediler gibi görev suçundan falan yargılamak değil, bunları bilerek, kasten tasarlayarak ve örgüt kurarak ölüme sebebiyet verme suçundan yargılamak ve bir daha gün ışığına çıkarmamak lazım. Ayrıca bu işe karışan ne kadar hastane varsa öyle ‘ruhsatlarını askıya aldık iptal ettik’ değil bu hastanelerin kamulaştırılması, hastanenin bütün varlığına, binalarına, hastanenin tüm ekipmanlarına kamu adına el konup, Sağlık Bakanlığına kaydedilmesi lazım. Olağanüstü hal ilan edip, meclisin yetkililerini kullanarak 15 Temmuz darbesine karışan cemaatin tüm varlıklarına, tüm hastanelerine, okullarına, dershanelerine, arsalarına el konuldu. Bugün Kanun Hükmünde Kararnameye gerek yok. Meclis yerine görev yapıyor OHAL sırasında. Şu anda ben ana muhalefet partisi olarak teklifte bulunuyorum. Gelsinler bu işe kim karıştıysa bunların bütün hastanelerini ve bütün mal varlıklarına kamu adına el koyalım. İbreti alem olsun. Bir daha bir hastane sahibi ‘böyle bir şey benim hastanede yaşanırsa hastane elden gider’, bunu bilsin. En ağır tedbiri almamız gerekiyor. Bunu bir kez daha ifade ediyorum” dedi.

    Özel sözlerine şöyle devam etti: “Mevcut bakanın sorumlu olduğu konu şu. O günlerde İstanbul İl Sağlık Müdürü kendisi ve haberdar oldukları konudan biz 19 ay sonra haberdar oluyoruz. Demek ki burada çok ciddi bir ihmal var. O günün il sağlık müdürü bugünün bakanı. Onun sorumluluğu bu yönde. Ama o günlerin Sağlık Bakanı da Sağlık Bakanlığı konunun üzerine yeterince gitmediyse o da sorumlu. Ama bir tane gerçek sorumlu var. Hani hep diyor ya, ‘benim ben’ diye kendini işaret eden iki bakanı da atayan kalemin sahibi aynı kişi. Gerçek sorumlu Recep Tayyip Erdoğan. Onun dışında bütün sorumluların üzerine gidilmeli. Ama onlar tali sorumluluklar. Bu ülkede sağlığı bu kadar metalaştıran, sağlık alanında verilen hizmeti ticarileştiren, hastanelerin performansa dayalı bir sistemle çalışmasını sağlayan ve bu çocukların sevk edilip kaldığı o özel hastanelerde özel hastanelere yenidoğan yoğun bakımın çok olması, devlet hastanelerinin az olmasına sebebiyet veren sistem ortada. Bu sistemin kurucusu ve bu Cumhuriyet Meydanı’nda insanlardan oy isterken bu sistemi kurmakla övünen kişi Recep Tayyip Erdoğan, gerçek sorumlu o.”

    Sığınmacılar konusuna değindi
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman Şansölyesi Olaf Scholz ile görüşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel, “Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Alman Şansölyesi Olaf Scholz’u yolcu ederken basın toplantısında söylediği bir cümleye dikkat çekmek istiyorum. O da ‘Lübnan’dan yeni sığınmacılar gelirse kapımız açık’ diyor. Bunu bir soralım bakalım; bu ülkedeki Recep Tayyip Erdoğan dışında kim böyle düşünüyor? Hangi işsizimiz, hangi yoksulumuz böyle düşünüyor? AK Parti’ye MHP’ye oy verenler Tayyip Erdoğan’a bunun için mi oy verdiler? Diyor ki ‘Suriye’den yeni sığınmacılar gelirdi. Lübnan’dan sığınmacılar gelirse kapımız yine açık’ diyor. Ya bu memlekette biz Suriyelilerin Esad geçtiğimiz hafta genel laf çıkardı. Genel affa göre ülkelerine dönüyorlar. Artık korkmalarına gerek yok. Hızla teşvik edilip yollanmalarını beklerken bahsediyor. Gidip Esad’la konuşması ve bu işi çözmesi beklenirken yeni sığınmacılardan bahsediyor. Çıldırmamak elde değil. Kendisine oy veren herkese kendisini şikayet ediyorum. Ve şöyle bir şey var. Almanya’dan her gün bir uçak sığınmacı gelecek. O konuda anlaşmış. Ben Almanya siyasetini çok yakından takip eden Olaf Scholz’la defalarca görüşen, Almanya’da Olaf Sholz’un partisinin eş genel başkanını daha geçen hafta 10 gün önce Ankara’da ağırlayan birisiyim. Ve çok mutlular. Diyorlar ki ‘Erdoğan Almanya’daki sığınmacıları da alıyor. Anlaştık.’ Lübnan’dan gelenleri Türkiye’de tutacak şimdi dün de onu söylüyor. Buradaki temel mesele örneğin Eurofighter uçak almak karşılığında Almanya’dan sığınmacı alıyor. Daha önce F35 projesindeydik. F35 projesinden Türkiye çıkartıldı. Doğru, yeterli tepkiyi veremedi. F16 için yalvar yakar olduk, olmadı. Eurofighter için şimdi Almanya’daki sığınmacıları getirecek. Ayrıca Lübnan’dan gelene de kapımız açık diyor. Birkaç milyon Lübnan’dan gelse ne yapacağız, bunlar ne yapıyorlar? Tayyip Erdoğan’ın ekmeğini mi yiyorlar? Bu ülkenin, yoksulların ekmeğini yiyorlar. İşsizlerin yerine çalışıyorlar. Canımıza tak etmişken bıçak kemiğe dayanmışken çıldırmamak elde değil. Yeni sığınmacılardan bahsediyor. Ben kendisinin Olaf Scholz’la oturup yeni sığınmacılar getirmesini değil Esad’la oturup mevcut sığınmacıları ülkelerine yollamasını bekliyorum. Bu çağrımı bir kez daha yapıyorum. Kendisine oy veren her seçmene bu tutumunu şikayet ediyorum. Bundan hemen 3-5 sene önce de bu tip işler yaptı. Bugün halimiz ortada. O yüzden lütfen bu yalan yanlış tutumundan bir an önce vazgeçsin” şeklinde konuştu.

    Maratona amatör kümede mücadele eden Manisaspor eşofmanlarıyla katılan Özel, “Biz doğuştan Manisasporluyuz. Benim bulunduğum yerden 250 metre aşağıdaki Manisa Doğuymevinde doğdum ben. 150 metre ileride de nüfusuna kayıtlı olduğum mahalle. Bizim kundağımız Manisaspor” diye konuştu.

    Maratonla ilgili konuşan Özel, “Manisa Maratonu Manisa Büyükşehir Belediyesi ve sponsorları tarafından düzenlenen ve Manisa’ya güç veren güç katan, Manisa’yı hak ettiği yerlere ulaşmak için hem yurt içi hem yurt dışında tanınmasını sağlayan çok önemli bir etkinlik. Ona da kendi memleketim ve seçim bölgem olduğu için başkanların daveti üzerine geldik belediye başkanlarınızla birlikte biraz önce yarı maratonun açılışını yaptık. Birazdan da halk aşısının açılışını yapmak üzere buradayız” ifadelerini kullandı.

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşmaların ardından eşi Dilek Özel, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, CHP İl Başkanı İlksen Özalper ile birlikte yürüyüş yaptıktan sonra İstanbul’a hareket etmek üzere Manisa’dan ayrıldı.

  • Netanyahu suikast açıklaması

    Netanyahu suikast açıklaması

    İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Caesarea’daki evine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlenen saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Netanyahu açıklamasında saldırının İran tarafından yapıldığını iddia ederek, “Bugün bana ve eşime suikast düzenlemeye çalışan İran ajanları acı bir hata yaptı. Saldırı beni savaşı sürdürmekten caydırmayacak ve İsraillilere zarar veren herkes ağır bir bedel ödeyecek” dedi.
    Gazze Şeridinde ve Lübnan’da saldırıların devam edeceğini vurgulayan Netanyahu, “Gazze’den esirlerimizi ve kuzeydeki sakinlerimizi geri getireceğiz” ifadelerini kullandı.

    “İranlı vekiller, İran’ın gerçek yüzünü bir kez daha ortaya çıkarmıştır”
    İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bugün Başbakan Netanyahu ve ailesine suikast girişiminde bulunan İranlı vekiller, İran’ın gerçek yüzünü ve liderlik ettiği şeytani ekseni bir kez daha ortaya çıkarmıştır” dedi.
    İsrail Meclisi’nde (Knesset) Başkanı Amir Ohana ise, “İran, vekili Hizbullah aracılığıyla bugün büyük bir hata yaptı. Bedelini ödeyecekler. Bana kalırsa, bedelini ödedikten sonra, bırakın İHA’yı, kağıttan uçak uçurmayı öğrendiklerine bile pişman olacaklar” diye konuştu.
    İsrail Başbakanlık Ofisinden bugün Netanyahu’nun evinin İHA ile hedef alındığını açıklamış, Netanyahu ve eşinin saldırı sırasında evde olmadığı ifade edilmişti.

  • “Aile Rehberi Sistemi’ni başlatıyoruz”

    “Aile Rehberi Sistemi’ni başlatıyoruz”

    “IAS International Awareness Summit- Uluslararası Farkındalık Zirvesi”ne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, siyasi temsilciler, kadın girişimciler ve çok sayıda davetli katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program kadını vurgulayan kısa film ile devam etti. Ardından keman ve piyano eşliğinde Özgür Filistin isimli beste sanatçılar tarafından çalınırken videosu ise sahnede bulunan ekrana yansıtıldı. “Dönüşüm Bizimle Başlar” mottosu ile gerçekleştirilen zirvenin temel gayesi toplumun her kesimine hitap etmesi ve aynı zamanda planlanan projelerin önünün açılmasıdır. “Bize Fark Etmez” mottosu ile yapılan zirvede 2 oturum şeklinde panel yapıldı. ‘Bir Yastıkta Bir Ömür, Başarı ve Güven’ ve ‘Çıraklıktan Ustalığa Giden Yol, Bir Yolculuk Hikayesi’ isimli panellere katılan girişimciler hayat hikayesini salondakiler ile paylaştı. Zirve’de kadının ticari yaşantısında, iş hayatında karşılaştığı olumsuz durumların iyileştirilmesini, aile şirketlerinde sürdürülebilirliği ve en önemlisi aile hayatı ile iş hayatı arasındaki dengenin nasıl sağlanması gerektiği konuşuldu. Panele katılan girişimciler ve davetlilere çeşitli ödüller de verildi.

    “Güçlü Kadın, Güçlü Türkiye demektir”

    Bakanlık olarak, kadının iş gücüne katılımının ve istihdamının artırılması öncelikleri arasında yer aldığını belirten Bakan Özdemir Göktaş, “Girişimcilikte güç ve etkilerini konuşturan kadınlar, yarınlarımızda söz sahibi oluyor. Kadınların çalışma hayatına katılımı, bir ülkenin ekonomik büyüklüğünün yanı sıra sosyal ve kültürel gelişimini de etkileyen son derece kritik bir konudur. Bakanlık olarak, kadının iş gücüne katılımının ve istihdamının artırılması, kadın girişimciliğinin ve kooperatifçiliğinin desteklenmesi önceliklerimiz arasında yer alıyor. Aldığımız tedbirler, uyguladığımız teşvikler ve yürüttüğümüz politikalarla bu konuda önemli bir mesafe kat ettik. Atılan güçlü adımlarla kadın istihdam oranı yüzde 32,9’a, kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 37,3’e çıkardık. 12. Kalkınma Planı’mızla, 2028 yılı sonuna kadar kadının iş gücüne katılma oranını yüzde 40,1’e, istihdam oranını ise yüzde 6,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. Kadını güçlü kılacak her somut adım, ülkemizin güçlenmesi demektir. Güçlü Kadın, Güçlü Türkiye demektir. Kadınların, iş dünyasındaki varlığının, ekonomik çeşitliliği artırmak, yeniliği ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmek açısından kritik bir öneme sahiptir” dedi.

    “Daha fazla kadına ulaşmak için ‘kadingirisimci.gov.tr’ isimli web sayfasını oluşturduk”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ortak çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “TÜİK verilerine göre bugün, işveren ve kendi hesabına çalışanlar içindeki kadın oranı yüzde 17,8’dir. Bakanlık olarak, kadınların ekonomik hayata katılımlarına destek olmak, kadın girişimciliğini artırmak için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bu neticede başlattığımız yeni bir projeyle temiz teknoloji alanında kadın girişimcilerin şirketlerini büyütme süreçlerine destek oluyoruz. TÜBİTAK ile iş birliği içerisinde yürüttüğümüz bu çalışma kapsamında bir de yarışmamız bulunuyor. Bu yarışmayla da temiz teknoloji alanındaki başarılı fikirleri ödüllerle destekliyoruz. Kadın girişimciliğini desteklemek için çeşitli kurumların çalışmalarını tek bir platformda toplayarak daha fazla kadına ulaşmak için ‘kadingirisimci.gov.tr’ isimli web sayfasını oluşturduk. Bunun yanı sıra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla Yüzyılın Kadın İstihdamı İş Pozitif Programı İş Birliği Protokolü’nü imzaladık. Bu protokolle de kadın istihdamının artırılması ve çalışma hayatına aktif katılımını sağlamak için ortaklaşa çalışmalar yürütüyoruz” şeklinde konuştu.

    “Kadınların değişen iş gücü piyasasına tam, eşit ve etkin katılımlarını artırmayı hedefliyoruz”

    Bakanlığın girişimcilik desteklerinin yanı sıra mesleki eğitimler ve farkındalık çalışmalarıyla da kadınlara destek olduğunu aktaran Özdemir Göktaş, “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile kadınların değişen iş gücü piyasasına tam, eşit ve etkin katılımlarını artırmayı hedefliyoruz. 12’nci Kalkınma Planı’mızda da yer alan ‘İş ve aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik çalışmalara hız verilecektir’ hedefi doğrultusunda yeni hizmet modelleri oluşturuyoruz. En çok önemsediğimiz hizmet ise 0-3 yaş grubunu kapsayacak şekilde mahalle tipi kreş modelinin yaygınlaştırılmasıdır. Böylece kadınların iş ve ev arasında bir tercih yapmak zorunda olmalarının önüne geçmeyi hedefliyoruz. ‘Finansal Okuryazarlık ve Kadınların Ekonomik Güçlenmesi Seminerleri’ ile kadınların ekonomik destekler, teşvikler ve başvuru mekanizmalarına daha kolay ulaşmalarına imkân sağlıyoruz. ‘Kadınların Kooperatifler Yoluyla Güçlendirilmesi Projesi’ ile kadınların ekonomik ve sosyal hayata daha etkin katılımlarını teşvik ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Bakanlık olarak, Aile Rehberi Sistemi’ni başlatıyoruz”

    Programda yeni bir sistemden bahseden Bakan Göktaş, “6284 sayılı Kanunumuzla kadın ve çocuk başta olmak üzere şiddetin her türlüsüyle mücadeleyi güçlü bir şekilde sürdürüyoruz. ‘Şiddete sıfır tolerans’ ilkemiz doğrultusunda eylem planlarımız, farkındalık çalışmalarımız, koruyucu hizmetlerimizle şiddetin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için büyük bir kararlılıkla çalışıyoruz. 81 ilimiz ve 922 ilçemizin sosyal risk haritalarını çıkardıktan sonra kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı, bağımlılık gibi sosyal olguları bütüncül olarak görebileceğiz. Elde edeceğimiz bulgularla her bir şehre, ilçeye, mahalleye hatta aileye özgü koruyucu ve önleyici faaliyetler belirleyebileceğiz. Bakanlık olarak, Aile Rehberi Sistemi’ni başlatıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaşmasını hedeflediğimiz Aile Rehberi Sistemi ile, talep eden haneleri yakından takip ederek, sorunlara hızlı ve etkili çözümler bulmayı hedefliyoruz. Bu yolda attığımız her adımla, koruduğumuz her hayatla, sağladığımız her destekle, geleceğe umutla bakacağız” diye konuştu.

    “İsrail yönetiminin özellikle kadınlar ve çocuklara yönelttiği zulüm asla kabul edilemez”

    Yaşama hakkı için mücadele eden Filistinli kadın ve çocuklara özellikle dikkat çeken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş “İsrail’in tam bir yıldır devam eden soykırımı nedeniyle hayatını kaybeden masum insan sayısı 40 binleri aştı. Bugün Gazzeli çocuklar, hiç büyüyemeden, çocukluklarını yaşayamadan, acılarını, haykırışlarını, gözyaşlarını kimseye duyuramadan bu dünyadan ayrılıyor. Akılalmaz zulümlere maruz kalan, her gün hayatla ölüm arasında yaşayan Filistinli kadınlar unutulmaz yaralar alıyor. İsrail yönetiminin Filistin halkına, özellikle kadınlar ve çocuklara yönelttiği zulüm asla kabul edilemez. Tüm dünyada direnişin sembolü olan Filistinli kadınlar, çocuklarını yaşatmak, vatanlarını korumak için insanüstü bir çaba sarf ediyor. Her ne olursa olsun, cesaretleriyle verdikleri mücadeleden asla ödün vermiyorlar. Sergiledikleri bu dik duruşla, dünyada milyonlarca insanı adalet ve özgürlük için ayağa kaldırıyor. Kadınların ve çocukların geleceklerini şekillendirmede aktif rol alacakları bir hayata sahip olmalarını savunmayı sürdüreceğiz. Güvenli ve sağlıklı bir ortamda yaşamaları için dünyadaki bütün mazlum kadınların sesi olmaya Türkiye devam edeceğiz” dedi.

  • Erdoğan, Almanya Başbakanı Scholz’u kabul etti

    Erdoğan, Almanya Başbakanı Scholz’u kabul etti

    Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’nde basına kapalı gerçekleşen kabul, yaklaşık 1 saat sürdü.

    Kabulde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da hazır bulundu.

    Kabulün ardından Erdoğan ve Scholz çalışma yemeğine geçti.

    MASADAKİ KONULAR

    Scholz’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başta Türk-Alman ilişkilerini, ekonomi politikalarını, Ukrayna’daki savaşı, Ortadoğu’daki mevcut durumu, göç meselesini, ekonomi odaklı hususları ve Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının satışını ele alması bekleniyor.

    Göç konusunun önemli bir mesele olduğunu belirten Scholz, “AB ile Türkiye’nin bu konuda birlikte çalışması doğru ve mantıklıdır. Biz bunu her zaman destekledik ve Avrupa Birliği’ne ilgili anlaşmaları genişletmesi çağrısında bulunduk.” ifadelerini kullandı.

    İki ülkenin özellikle ekonomi, ticaret ve enerji alanlarındaki potansiyeli ve iş birliği imkanlarını daha da geliştirmekten yana oldukları biliniyor.

    İki lider, eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu’na katılmak için gittikleri ABD’nin New York kentinde bir araya gelmişti.

  • Çelik’ten ‘Yenidoğan çetesi’ açıklaması

    Çelik’ten ‘Yenidoğan çetesi’ açıklaması

    Çelik, partisinin Sarıçam 6. Olağan Kongresi’ne katıldı.

    “Kongre sürecinin tarihi bir ana denk gelmesi son derece önemli”

    Burada konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, kongrelerin öneminden bahsederek, “Kongreler bizim için demokrasi bayramlarımızın en güzel adresleri ve duraklarıdır. Bu kongreleri yaparken ilk yola çıktığımız arkadaşların aramızda olması bizlerin ne büyük kadrolara sahip olduğunu gösteriyor. Kongre sürecinin tarihi bir ana denk gelmesi son derece önemli. Dünyanın içerisinden geçtiği tabloya baktığımızda bu yolu birlikte yürümemizin ne kadar Türkiye için kıymetli olduğu son derece önemli” ifadelerini kullandı.

    “Netanyahu hükumetinin bir katil sürüsüdür”

    Türkiye’nin etrafında birçok istikrarsızlığın olduğuna vurgu yapan Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in soykırımlarına karşı en net duruşu sergileyen tek lider olduğunu belirterek şunları söyledi:

    “Türkiye haritasını önümüze aldığımızda yukarımızda Rusya-Ukrayna savaşı. Aşağıya baktığımızda maalesef İsrail’in gerçekleştirdiği bir soykırım ve cinayet silsilesi devam ediyor. Doğumuzda İran-İsrail arasında her an bir çatışma riski bulunuyor ve batımızda Balkanlar’daki istikrarsızlığı takip etmeye devam ediyoruz. Tam bunun ortasında Akdeniz’de neredeyse balıkçı kayığı girecek nokta kalmamış. Akdeniz’in neredeyse tamamında savaş gemileri dolmuş durumda. Karadeniz’de aynı şekilde istikrarsızlık devam ediyor. Tam bu tablonun ortasında istikrarın adresi olarak Türkiye’nin yoluna tavizsiz bir şekilde devam etmesi son derece önemli. Her türlü istikrarsızlığa ve kaosa rağmen Türkiye’nin yoluna güçlü bir şekilde devam etmesi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü duruşuyla gerçekleşiyor. Biz 2002’de hangi inanca, hangi azme ve enerjiye sahipsek aynı inanca ve kararlılığa bugün sahibiz. Yeni ufukların peşinden koşmaya devam ediyoruz. Bugün Cumhurbaşkanımız insanlık cephesinin üstünde bütün insanlık adına en net ve kararlı sözleri söyleyen tek liderdir. Gazze’de gerçekleşen soykırım ve cinayetlere bütün dünya sessiz kalırken ve buradaki cinayet şebekesi olan Netanyahu hükumeti her gün yeni bir soykırıma imza atarken ilk baştan itibaren en üst düzeyde insanlık değerlerini savunan ve Netanyahu hükumetinin bir katil sürüsü olduğunu ifade eden, bununla kararlılıkla mücadele etmek için bütün dünyayı davet eden tek lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.”

    “Bedeli ne olursa olsun Gazze’nin yanında olacağız”

    AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak Gazze’nin yanında olacaklarını yineleyen Ömer Çelik, “Dün yine bir kere daha İsrail’in Nazi ve katil İsrail Dışişleri Bakanı Katz Cumhurbaşkanımıza saldırdı. İsrail Dışişleri Bakanı Katz bir katildir, bir cinayet şebekesi üyesidir, bir canidir, bir soykırım şebekesinin tetikçisidir. Cumhurbaşkanımız ise insanlık değerleri savunucusudur. Onun için her ne olursa olsun insanlık cephesi kazanacak, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sözü kazanacak. Katiller mahkum olacak, soykırım şebekesi mahkum olacak, Gazze kazanacak, insanlık kazanacak. Cumhurbaşkanımız karşısında cinayet sözü söyleyenlerin, soykırım sözü söyleyenlerin eninde sonunda insanlık mahkemesinde yargılandığını göreceğiz. Netanyahu ve İsrail Dışişleri Bakanı Katz insanlığın lanetlileri listesinin en başında yer alacaklar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ise insanlığın şeref listesinin en başında yer alacak. Biz buradan bir kere daha söz veriyoruz, biz AK Partiyiz, biz cumhur ittifakıyız. Bedeli ne olursa olsun bu yolu cumhurbaşkanımız ile yürüyeceğiz ve bedeli ne olursa olsun Gazze’nin yanında duracağız. Gazze’nin şehitlerinin yanında duracağız” dedi.

    “Zalimin karşısında, mazlumdan yana olacağız”

    Muhalefetin ‘Hamas teröristtir’ sözlerine de tepki gösteren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Cumhurbaşkanımız Gazze için onlar bir Kurtuluş Savaşı veriyor derken karşımızdaki muhalefetten bazıları Hamas’a terörist diyordu. Hamas’a terörist diyenler Netanyahu’dur, İsrail Dışişleri Bakanı nazi olan Katz’dır. Cumhurbaşkanımız ilk günden bu yana Hamas bir terör örgütü değildir, kendi topraklarını savunan Kurtuluş Savaşçılarıdır demişti. Bir sürü kişiye suikast düzenlediler. Anneleri çocuklarından ayırdılar. Bu Gazze’de her gün ölümle burun buruna gelmelerine rağmen dimdik ayakta duruyorlar. İsrail her yer işgal etmeye kalktı. İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni, pek çok batılı ülkenin hükumet üyelerini işgal etti ama İsrail Gazze’yi işgal edemeyip onlara diz çöktüremedi. Biz, bu büyük siyasi okulda cumhurbaşkanımızdan, ‘Zulmün karşısında diz çökmemeyi’ öğrendik. Ne olursa olsun zalimin karşısında, mazlumdan yana olacağız. Zalimler her gün mazlumları öldürürken bizler Gazze’ye sahip çıkmaya, cumhur ittifakını güçlendirmeye ve Gazze’nin şehitlerinin yanında durmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    “İsrail’in ölüm makineleri Birleşmiş Milletler’e saldırıyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün bölgelerdeki istikrarsızlığı önlemek için çaba harcadığını anlatan Çelik, “Balkanlar’daki istikrarsızlığın çatışmaya dönüşmemesi için yegane ağırlık koyan lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bugün, birileri Lübnan’ı işgal etmeye kalkarken, İsrail’in ölüm makineleri Birleşmiş Milletlere’e saldırırken Birleşmiş Milletler’e ‘Kendi askerlerine sahip çık’ diyen lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. İsrail, Suriye ve Lübnan’ı işgal etmeye kalkarak bütün bir bölgeyi yutmaya çalışırken, etrafımıza daha çok kan ve zulüm getirmeye kalkarken bunun karşısında yegane gür ses, yegane insanlık sesi cumhurbaşkanımızdan geliyor. Bu salonlarda, meydanlarda, sokaklarda birliğimizi güçlendireceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Cephemiz, insanlık cephesidir”

    İsrail’in ‘Büyük İsrail’i eninde sonunda kuracağız’ sözleri karşısında da Lübnan, Suudi Arabistan, Gazze ve Ürdün’ün yanında olduklarını dile getiren Ömer Çelik, “Son zamanlarda üzerimize 2 noktadan geliyorlar. Birincisi terör örgütlerini besleyerek Türkiye’ye saldırtmaya çalışıyorlar. İkincisi iç cephemizi parçalamaya çalışıyorlar. Bizi içeride birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. O yüzden cumhurbaşkanımız, ‘İç cepheye sahip çıkalım’ diyor. Bu yolu sonuna kadar yürüyeceğiz. İlk gün ki heyecanımızdan daha çok enerjiye sahibiz. Cephemiz, insanlık cephesidir. Bundan 1 sene önce bu olaylar başladığında İsrail’in katil başbakanı Netanyahu, ‘Bölgedeki bütün haritalar değişecek’ dedi. Daha olaylar başlar başlamaz ilk beyanatın bu olması son derece ilginç. Arkasından İsrail’den Suriye ve Irak’a uzanan ‘David koridorunu kuracağız’ açıklamasını yaptı. Geçenlerde İsrail Maliye Bakanı Smotrich çıktı ve ‘İçine Suriye’yi, Lübnan’ı, Suudi Arabistan ve Ürdün’ü alan büyük İsrail’i eninde sonunda kuracağız’ dedi. Burada kimsenin sesi çıkmazken buna karşı çıkan tek lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bunun bizim içinde tehdit oluşturduğu en net şekilde ortaya konulmuştur. Halen çıkıp muhalefet sözcülerinden ‘Böyle bir tehdit yok’ açıklaması gelirken bundan 1 gün sonra İsrail kabinesinin 2 üyesi, ‘Büyük İsrail kurmak istiyoruz’ dedi. Bunlara müsaade etmeyeceğiz. Suudi Arabistan’ın, Lübnan’ın, Ürdün’ün ve sonuna kadar Gazze’nin yanında durmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    “İsrail’e her türlü yardımı yapmak isteyenler var”

    Amerika’nın İsrail’e desteklerinin sürdürdüğünü dile getiren Ömer Çelik, “Geçmişte bir sürü cinayet şebekesiyle uğraşıp onları hezeyana uğratıp mağlup ettik. Bunları da mağlup edeceğiz. Eninde sonunda bu cinayet şebekesinin üyeleri insanlık mahkemesinde yargılanıp birer soykırım suçlusu olarak cezalarını alıp çekecekler. Bugün kimin nerede durduğu yarın kayıtlara daha güçlü bir şekilde geçecek. Bugün bu meseleyi durdurmak yerine İsrail’e savaş gemileri gönderenler, İsrail’e her türlü yardımı yapmak isteyenler var. İsrail gıda ve ilaç yardımlarını engellese bile ona destek vermeye devam edeceğiz diyenler var. Bu sözün üstüne onlara destek vermeye devam edeceğiz demek İsrail’e daha çok çocuk, kadın öldür demektir. Türkiye, bu zulme direnen ülke olmaya devam edecek” dedi.

    “Kaybettiğimiz bebekler için çok üzgünüz”

    Türkiye’nin günlerdir konuştuğu yenidoğan bebek çetesine yönelik yürütülen soruşturma hakkında da açıklama yapan Çelik, daha sonra şu ifadeleri kullandı:

    “Bazı hastanelerin yenidoğan servislerinde bir cinayet çetesinin çıkar elde etmek için yenidoğan bebekleri öldürdükleri, ölümlerine sebebiyet verdikleri haberlerini hassasiyetle takip ediyoruz. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’mız bu süreci takip ediyor. Parti olarak biz de konunun son derece yakından takipçisiyiz. Bizi son derece üzen, birkaç gündür uyutmayan ve ortaya çıkan tablo, cinayet şebekesinin diyalogları, ortaya çıkan konuşmaları herkeste bir şok etkisi oluşturmuştur. Her ne olursa olsun cinayet şebekesi sağda, solda tehditler savurmaya da devam ediyor. Bunların hiçbirine biz taviz verecek kadro değiliz. Bu cinayet şebekesinin bütün uzantılarını ortaya çıkartırız ve bu cinayet şebekesini hak ettikleri cezayla karşılaşmaları için her türlü mücadeleyi veririz. Vatandaşlarımız gibi üzgünüz ve bu konunun her yönüyle araştırıldığını ifade etmek isterim. Kaybettiğimiz bebekler için çok üzgünüz. Hepsine Allah rahmet eylesin. Bakanlıklarımız ile birlikte parti olarak konunun takipçisiyiz. Bu çetenin hak ettiği cezayı alabilmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız.”
    Konuşmanın ardından kongre düzenlendi.

  • Özel’den Yenidoğan Çetesi açıklaması

    Özel’den Yenidoğan Çetesi açıklaması

    CHP tarafından Ankara Hasanoğlan’da düzenlenen “Eğitim Zirvesi”ne CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, partinin eğitim politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, eğitim uzmanları, sendika ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Zirvede konuşan Yavaş, “Belediye başkanı olduktan sonra kendim de köy enstitüsü mezunu bir öğretmenin öğrencisi olarak atıl duran Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün bir an evvel restorasyonu için çalışmaya başladık. Hamam yapısı, ahşap atölyesi, yerleşkede bulunan, benzeri yapılar ile Hasanoğlan Yerleşkesi’nin bulunduğu alanın çevre düzenlemesini, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 2021 tarihinde istedik. Uygun bulundu. Sonra bunu kararla bize bunu bildirdiler. Daha sonra biz meclis kararı aldık bununla ilgili ve bir gün Elmadağ Belediye Başkanımızı ziyarete geldik. Buraları gezdik ve burayı bir an evvel restore edeceğimizi, bu anıları gelecek kuşaklara aktaracağımızı söyledik. Bu gazetede haber oldu. Bir gün sonra hemen bu haber çıktıktan sonra anında yazı geldi. Ve Milli Eğitim Bakanlığı dedi ki biz yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemine göre Milli Eğitime bağlı bütün her tarafın restorasyonu her şeyi bize aittir. Bu nedenle geri alıyoruz dediler ve bizden geri aldılar. Geri aldıkları tarih 2021. Şimdi 2024’deyiz. Daha çivi çakılmadı ve hiçbir işlem yapılmadı bugüne kadar. Hadi yapmıyor yapanlara engel olmayın. Ama biliyorsunuz bu yeni bir usul değil. En son okulların temizliğini, gönüllü olarak talep ettik. Çünkü o görüntüler içimizi sızlattı. Bize 450 okuldan talep geldi. 83 tanesi izin verdi. Geri kalanı iptal etti. Yani yeter ki siz yapmayın pis kalırsa pis kalsın mantığıyla bu şekilde iptal edildi. Malzeme isteyen binin üzerinde okul oldu. Bunların da 525 tanesini verdik. Geri kalanını da iptal etti. İnşallah tertemiz oluyordur” diye konuştu.

    Mansur Yavaş’ın ardından konuşmasını gerçekleştiren CHP Lideri Özel, “Bir mesele ne kadar ticarileşirse, eğitimde kurumla veli arasına ya da öğrenciler arasına, öğretmenle öğrenci arasına paranın olduğu bir şeyler girerse orası yozlaşıyor, bozuluyor ve savruluyor. Elbette çok sayıda özel eğitim kurumu var, belki de Türkiye’de eğitimin özelleşmesi kolay kolay geri dönülemeyecek bir noktaya geldi ama buna bir yerde dur demek lazım. Maliyeti ne olursa olsun bunu artısını, eksisini hesaplayıp, artık bu özelleştirmeyi, özelleşmeyi, paralı eğitimi, parası olanla olmayan arasında hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlayan sistemi komple değiştirmek gerekiyor. Hemen olmayacak ama şundan emin olun, bizim iktidarımızda geldiğimiz günden sonra eğitim asla bir gün öncesine göre daha ticari olmayacak. Her gün ticari eğitimden adım adım kamusal, eşit, kaliteli ve ayrımsız bir eğitim politikasına ve öğretim düzeyine dönmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’de hiçbir şeyin güvende olmadığını belirten Özel, “Memlekette çocuk okutuyorsun, güvende değil. Üniversiteye gidiyor, güvende değil. Evleniyor, güvende değil. Boşanıyor, güvende değil. Takip ediliyor, polise başvuruluyor, savcıya gidiyor, güvende değil. Maalesef yeni doğuyor, güvende değil. Hatta ve hatta insanlar ‘Bu şartlarda çocuk mu doğrulur’ diyor gençler, çocuk sahibi olmuyor. Gidiyor kedi sahipleniyor, o bile güvende değil. Memlekette güvende olan hiçbir şey yok. Sadece özel okul sahibinin sermayesi güvende, özel hastane sahibinin yatı, Mercedes’i güvende. Ama maalesef çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız” diye konuştu.

    Konuşmasının sonunda “Yenidoğan çetesi” ile ilgili değerlendirmede bulunan Özel, “Mayıs 2023’te ilk şikayet gidiyor. Mayıs 2023’ten Ekim 2024’e kadar geçen sürede hiçbir şey yok, soruşturmayı yapan savcıyı tehdit edecek kadar bütün bilgilere ulaşmış çete. Dün başından tutulup arabaya sokuluncaya kadar aramızda dolaşıyor caniler katiller. El kadar bebeği hastane hastane gezdiriyor. Bu iş yapılırken iki eski Sağlık Bakanı’nın hastanesi işin tam göbeğinde. “5 Temmuz gecesi nasıl FETÖ’nün bütün hastaneleri, bütün okulları, bütün dershaneleri, bütün binaları bir gecede kamulaştı, kardeşim OHAL ilan etmeye gerek yok, bu halde buradayız. Getirin, Meclis eliyle o hastanelerin hepsini bir gecede kamulaştıralım. Özel hastaneymiş, bu işe karışan o özel hastanelerin tamamının bugün ruhsatları askıya alınmalı. Her yere kayyum atıyorsun ya, o hastanelere devlet eliyle direkt kayyum atanmalı, yasal düzenleme salı günü Meclis’ten oy birliğiyle geçirilmelidir, hodri meydan” dedi.

  • Büyükelçi atamaları Resmi Gazete’de

    Büyükelçi atamaları Resmi Gazete’de

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile birlikte, Güney Afrika nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğine Çok Taraflı İlişkiler Genel Müdürü Kezban Nilvana Darama Yıldırımgeç, Sierra Leone Cumhuriyeti nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’ne Enerji ve Çok Taraflı Ulaştırma Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Burak Rende, Güney Sudan Cumhuriyeti nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğine Protokol Genel Müdür Yardımcısı Metin Ergin, Sırbistan Cumhuriyeti nezdinde ise Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğine İkili İlişkiler Genel Müdürü İlhan Saygılı atandı.

    Resmi Gazete’de yer alan karara göre, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda açık bulunan Sosyal Yardımlar Genel Müdür Yardımcılığına Mehmet Safa Koçi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda açık bulunan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcılığına İş Müfettişi Erhan Taylan atandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda ise bazı üst kademe kamu yöneticileri görevden alındı. Yerlerine ise Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 1.Hukuk Müşavirliğine Murat Demir, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. Genel Müdür Yardımcılığına Selçuk Advan ve Mithat Aydın, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşavirliğine Devran Ünlü, Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyeliklerine Zafer Benli ve Mithat Yüksel ve Türkiye Taşkömürü Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliğine Halil Yılmaz atandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda ise 17 adet Vergi Başmüfettişi ve 2 adet Vergi Müfettişi ataması yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nda Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Metin Türker ve 14. Bölge Müdürü Mustafa Şentürk görevden alınırken 2. Bölge Müdürlüğü’ne 3. Bölge Müdürü Hacı Ahmet Çiçek, 9. Bölge Müdürlüğü’ne 8. Bölge Müdürü Gültekin Aksan ve 14. Bölge Müdürlüğü’ne Melikunnas Özkaya atandı. Sağlık Bakanlığı’nda ise Sağlık Yatırımları Genel Müdürü Rıza Uçan görevden alındı ve yerine Mehmet Fidan getirildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında açık bulunan 6 bölgenin Liman Başkanlıklarına atamalar gerçekleştirilirken Ticaret Bakanlığında ise 13 Ticaret Başmüfettişi ve 1 Ticaret Müfettişi ataması yapıldı. Ayrıca karar ile birlikte Helal Akreditasyon Kurumunda Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Zafer Soylu ve Genel Sekreterliğe Mustafa Süleyman Beşli getirildi. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 1. Hukuk Müşavirliğine ise Nergis Sağlık atandı.

  • “HDP kapatma davasında raportörün incelemesi sürüyor”

    “HDP kapatma davasında raportörün incelemesi sürüyor”

    Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, “Basın Bilgilendirme Toplantısı” kapsamında gazetecilerle bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkan Özkaya, HDP’nin kapatılması çerçevesinde görülen davanın uzamasına ilişkin, dosyaların inceleme aşamasında olduğunu belirtti. Özkaya, “HDP kapatma davasında raportörün esas incelemesi sürüyor. HDP davasının bugüne kadarki davalardan iddianamenin niteliği itibarıyla önemli bir farkı var. İddianamede 3 binden fazla kovuşturma ve soruşturma dosyası delil olarak gösteriliyor. Bu adli dosyaların bazıları da hala devam ediyor. Raportör gerekli güncellemeleri yapıyor. 1 yıl 6 aydır raportör incelemesi sürüyor. HDP kapatma davasında esas inceleme raporunun henüz tamamlanmamış olmasının esas sebebi bu” dedi.

    Özkaya, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin AYM’ye karşı söylemlerine ilişkin ise, “Anayasa Mahkemesi kararları ile yoluna devam ediyor. Bu tür tartışmalarla ilgili yorum yapmayacağım” ifadesini kullandı.

    Yargıtay ile AYM arasında yaşanan gerginliğe değinen Özkaya, “İki yüksek yargı kurumunun bu tür tartışmalar hakkında konuşmasını doğru bulmuyorum. AYM’nin bireysel başvurularda ihlal kararı oranı yüzde 3 seviyelerinde. Bu da AYM’nin iddia edildiğinin temyiz işlemi yapmadığının önemli bir göstergesi. AYM, vereceği bir kararda Yargıtay’da içtihat değişikliğine neden olacaksa o dosyada artık Yargıtay ile görüşme yapıyor. Arada yeni dönemde böyle bir mekanizma kuruldu. Yargıtay’ın ön dosya ile ilgili görüşü de alınıyor” şeklinde konuştu.

    Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay’a ilişkin yargı kararına uyulmaması üzerine yapılan 3. başvuru ile Gezi davasında yapılan bireysel başvuruların ne zaman gündeme alınacağı sorusuna Özkaya, “Dosyalar hazır olduğunda incelenir hale geldiğinde değerlendirilecek. Takvim veremiyorum ama çok uzamaz” cevabını verdi.

    ‘Sokak Hayvanları’ yasasına da değinen Başkan Özkaya, “Konu ile ilgili raportöre talimat verdik. ‘Elindeki dosyaları bir kenara bırak bu dosyaya yoğunlaş’ dedik. Rapor tamamlandığında bekletmeksizin gündeme alınacak. Bu konunun kamuoyu gündeminden çıkarılması gerekiyor” diye konuştu.