Kategori: Siyaset

  • Milli Eğitim Bakanı Tekin ve Gençlik ve Spor Bakanı Bak Trabzon’da açılışa katıldı

    Milli Eğitim Bakanı Tekin ve Gençlik ve Spor Bakanı Bak Trabzon’da açılışa katıldı

    Trabzon’un Akçaabat ilçesinde hayırsever bir iş adamı tarafından yaptırılan spor lisesi, spor salonu, öğrenci yurdu ve futbol sahasından oluşan eğitim kompleksi ile Sebat Gençlik Spor İdari Binası ve Sebat Gençlik Spor futbol sahasının açılışı yapıldı. Açılışta bir konuşma yapan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Trabzon ve Akçaabat’ın çok kıymetli bir eser kazandığını dile getirerek, “Bu tip eserlerin bizlere çok katkısı var. Trabzon’da 8 yıl çalıştım. Trabzon bir spor şehri. Akçaabat Sebat benim için de çok önemli. Erdemoğlu Ailesi’nin yaptıklarını görünce gururlandık. Türk insanına yaptığı hizmetlerden dolayı canı gönülden tebrik ediyorum. İbrahim Erdemoğlu’nun Trabzon’a olan vefasını kutluyorum. Bu tesislerde Türk sporunu uluslararası arenada temsil edecek, bayrağımızı dalgalandıracak gençlerimiz yetişecek. Bu eser Trabzon’a çok yakıştı. Trabzon’a hayırlı olsun” ifadelerini kullandı.

    Bakan Tekin: “Sportif ve akademik eğitim bir arada”
    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de, “Türkiye’de uzun yıllar sportif eğitim ile akademik eğitim birbirinin alternatifi olarak görüldü. Çocuklarımıza ya akademik eğitim ya da sportif eğitim almalarını tavsiye ettik. Birbirlerini örtüştüremedik. 20 yıl öncesine kadar spor lisesi adıyla bir kurum yoktu. Spor liseleri kendi içerisinde uzmanlaşamadı. Spor liselerini tematik hale getirmeye başladık. Milli Eğitim Bakanlığı olarak işimiz akademik eğitim vermek. Sportif eğitimle ilgili teknik altyapı, donanım biz bilmeyiz. Proje okullarıyla beraber voleybol okulu kuralım, müfredatını, eğitimci kadrosunu Voleybol Federasyonu yapsın, akademik eğitimini de biz yapalım. Böyle bir model gerçekleştirdik. Şu anda 22 branşta yapıyoruz. Bu şekilde çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren aynı anda sportif ve akademik eğitimlerini verebiliriz. Bu yıl ilk defa Türkiye’de spor ve müzikle ilgili olarak daha erken yaşlarda eğitim-öğretimlerini başlatacağımız bir adım attık. Spor ortaokulları kurmaya başlıyoruz. Burada da liseyle birlikte spor ortaokulu olacak. Tesisimizin Trabzon ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

    “Yetenekli ve ahlaklı gençler yetişecek”
    Trabzon Valisi Aziz Yıldırım da, “Spor lisesi, Erdemoğlu Ailesi’nin eğitime ve gençlerimize verdiği değeri ortaya koyuyor. Bu lisenin sadece Trabzon’a değil, tüm ülkemize spor anlamında yetenekli ve ahlaklı gençler yetiştireceğine inancımız tamdır. Sadece fiziksel aktivite değil, aynı zamanda disiplin, takım ruhu, azim ve dürüstlük gibi birçok değeri de içinde barındırmaktadır. Eğitim alacak gençler hem bu değerlerle yetişecek hem de ülkemizi spor anlamında en iyi şekilde temsil edeceklerdir” diye konuştu.

    “Sporun her yönüyle öne çıkan bir şehir”
    Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ise yaptığı konuşmada, “Ülkemizin bütün şehirlerinin özellikleri, güzellikleri, değerleri var. Trabzon’umuz da tebarüz eden yönleri itibarıyla tarih, kültür ve sanat şehri olmakla beraber sporun ve eğitimin de merkezi olan bir şehir. Şehrimizde 2007 yılında Avrupa Yaz Oyunları yapıldı. 2011 yılında olimpiyatlar yapıldı. 2016 yılında darbeye rağmen liselerarası olimpiyatlar yapıldı. Sadece futbolda değil, bireysel ve salon sporlarında da öne çıkan bir şehir. Bu hizmeti Trabzon’umuza kazandıranlardan Allah razı olsun” şeklinde konuştu.
    Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, “Spor kompleksimizde spor lisesi, öğrenci yurdu, kapalı spor salonu Sebat Gençlikspor’umuzun kulüp binası, 2 adet futbol sahası yer alıyor. Akçaabat’ımıza hizmet ediyoruz. Gerekli olan yatırımları katkılarınız ile ilçemize kazandırıyoruz. Bu kapsamda birçok önemli yatırımlara kavuştuk. Trabzon ve bölgemizin sporuna önemli katkı sağlayacak olduğunu düşündüğüm bu spor kompleksinin şehrimize ve ülkemize hayır getirmesini temenni ediyorum” dedi.

    Konuşmaların ardından kurdele kesimi gerçekleştirilerek, davetliler spor kompleksini gezdi. Daha sonra bir gösteri maçı gerçekleştirildi. Açılışa Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Gaziantep Valisi Kemal Çeber, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili Mustafa Şen, Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, eski Devlet Bakanı Faruk Özak, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, Trabzonspor Kulübü Başkanı Ertuğrul Doğan, Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barzani’yi kabul etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barzani’yi kabul etti

    Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, sabah saatlerinde Ankara’ya geldi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Ankara’ya gelen Barzani, görüşme öncesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya geldi.

    Barzani, bu görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul edildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Barzani görüşmesi, geçtiğimiz dakikalarda başladı.

  • Bakan Fidan, IKBY Başkanı Barzani’yi kabul etti

    Bakan Fidan, IKBY Başkanı Barzani’yi kabul etti

    Bakan Fidan, Ankara’ya ziyarette bulunan IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’yi kabul etti. Görüşmede Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da yer aldı.

  • “Afrika-Türkiye ticaret hacmi 27 milyar dolara yaklaştı”

    “Afrika-Türkiye ticaret hacmi 27 milyar dolara yaklaştı”

    11’inci Dünya Sektörler Arası İşbirliği Forumu (WCI FORUM – World Cooperation Industries Forum) Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın katılımıyla İstanbul Wow Convention Center’da düzenlendi. ‘Afrika’ya yatırım, Geleceğe Yatırım’ temasıyla gerçekleşen forumda Afrika’nın 54 ülkesinden yaklaşık bin 500 iş insanı, Türk iş insanları ile bir araya geldi.

    Forum’un açılışında Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve WCI Forum Başkanı Utku Bengisu açılış konuşması gerçekleştirdi. Bakan Bolat, yaptığı konuşmada Türkiye ile Afrika arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda Türkiye’nin kazan kazan prensibi ile ticari iş birliklerine açık olduğunu ifade etti. Bakan Bolat, ‘‘Afrika kıtası ile 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 7 kat artarak 37 milyar dolara ulaştı. Özellikle altyapı, kentleşme, teknoloji, telekominasyon, yenilenebilir enerji ve turizm başta olmak üzere birçok sektör, Türk ve Afrikalı iş insanlarımıza önemli fırsatlar sunmaktadır” dedi.

    Afrika ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisinin benimsendiğini ifade eden Bakan Bolat, ‘‘Türkiye, 2005 yılında ‘gözlemci’ statüsünde olduğu Afrika Birliği’nde, 2008 yılında ‘stratejik ortak’ konumuna gelmiştir. 2013 yılından itibaren ise ülkemiz, Afrika ile olan ilişkilerini ‘Afrika Ortaklık Politikası’ çerçevesinde ele almaktadır. Bu politikanın diplomatik ilişkilere yansıması olarak, Afrika ülkelerindeki büyükelçiliklerimizin sayısı 2003 yılında 12 iken, 2024 yılında neredeyse 4 katına çıkarak 44’e ulaşmıştır. Yakın gelecekte de bu sayının 50’ye ulaşmasını hedefliyoruz. Yine bugün geldiğimiz noktada, 31 Afrika ülkesinde Ticaret Müşavirliğimiz bulunmaktadır. 2003 yılındaki sadece 4 adet Ticaret Müşavirliğinden ulaştığımız bu seviye, Afrika ülkeleri ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmeye verdiğimiz önemin en önemli göstergelerinden biridir” şeklinde konuştu.

    ‘‘2024’ün ilk 9 ayında Afrika-Türkiye ticaret hacmi 27 milyar dolara yaklaştı”

    Afrika kıtası ile Türkiye arasında ki ticaret hacmine ilişkin de bilgi veren Bakan Bolat, ‘‘2003 yılında Afrika kıtası ile 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 7 kat artarak 37 milyar dolara ulaştı. Bu dönem zarfında ihracatımız 10 kat artarak 2,1 milyar dolardan 22 milyar dolara; ithalatımız ise 3,3 milyar dolardan 15 milyar dolara ulaştı. 2024 yılının ilk dokuz aylık döneminde ise Afrika-Türkiye ticaret hacmi 27 milyar dolara yaklaştı. Bu değerin 15,8 milyar dolarını Türkiye’nin ihracatı, 11,1 milyar dolarını ise Türkiye’nin Afrika’dan ithalatı oluşturmaktadır” diye konuştu.

    ‘‘Afrika’daki Türk yatırımları, 2023 yılı itibarıyla 2,3 milyar dolara ulaştı”

    Afrika’daki Türk yatırımlarının arttığına da dikkat çeken Bolat, ‘‘Afrika kıtasında hızla gelişmekte olan ticari faaliyetlere ek olarak, müteahhitlik ve yatırımlar konusunda giderek derinleşen bir ilişkimiz bulunmaktadır. Bu çerçevede, yatırım pozisyonu bakımından 2003 yılında 67 milyon dolar olan Afrika’daki Türk yatırımları, 2023 yılı itibarıyla 2,3 milyar dolara ulaştı” ifadelerini kullandı.

    ‘‘Afrika ve kıtadaki ülkeler ile ilişkilerimizin günden güne gelişmesi için çaba harcıyoruz”

    Afrika kıtasına her alanda katkıda bulunmaya çalıştıklarını belirten Bakan Bolat, ‘‘Afrika ve kıtadaki ülkeler ile ilişkilerimizin günden güne gelişmesi için çaba harcıyoruz. Bu bağlamda, THY’nin de Afrika’daki faaliyetleri giderek artmaktadır. 2003 yılında sadece Kuzey Afrika ülkelerine uçuş gerçekleştiren THY, 2024 yılında ise Afrika’da 62 destinasyona uçuş gerçekleştirmekte ve böylece Afrika Kıtasını transit rotalar ile tüm dünyaya bağlamaktadır” dedi.

    WCI Forum Başkanı Utku Bengisu: ‘‘Afrika’ya yardım değil yatırım yapın sözümüz, yalnızca ticaret temelli değil kardeşliğe dayalı bakış açımızın ürünüdür”

    WCI Forum Başkanı Utku Bengisu ise Afrika pazarının Türkiye ihracatında oluşturacağı potansiyelin altını çizdi. Bengisu yaptığı konuşmada, ‘‘Organizasyonlarımızda , Ticaret Bakanlığımızın üretimi ve ihracatı önceliklediği hedefler doğrultusunda özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerimiz özelinde çalışmalarımızı büyük bir kararlıkla sürdürmekteyiz” diye konuştu.

    Bengisu konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘‘Afrika Gelecektir, Gelecek Afrika’da sözü azim ve mücadele kaynağımız oldu. Seyahatlerim sırasında ki gözlemlerimi ve duygularımı yansıtan yaygın kabul gören Afrika’ya yardım değil yatırım yapın sözümüz, yalnızca ticaret temelli değil kardeşliğe dayalı bakış açımızın ürünüdür. Türkiye zulmün karşısında yer alan adaleti, barış ve huzuru dış politikasının esası sayan güçlü bir ülkedir.”

    WCI Forum’un açılış konuşmalarının ardından Utku Bengisu, Bakan Bolat’a plaket takdim etti. Ardından Bakan Bolat ile WCI Forum yetkilileri stantları ziyaret etti.

    Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve WCI Forum Başkanı Utku Bengisu’nun yanı sıra WCI Forum İcra Kurulu Başkanı Abdulkadir Develi, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Davut Altunbaş, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Ahmet Güleç, Gana Cumhuriyeti Yollar ve Otoyolları Bakanı’nın katıldığı WCI Forum, 2 gün boyunca sürecek.

  • Özgür Özel: “İktidar suçüstü oldu”

    Özgür Özel: “İktidar suçüstü oldu”

    CHP lideri Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu’nda düzenlenen ‘Yerel Yönetimlerde Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilir Tarım Konferansı’na katıldı. Konferansta konuşan Özel, gıda güvenliğine dikkati çekerek, “İstediğiniz kadar dolarınız olsun, euronuz olsun, altınınız olsun, eğer kendinize yetecek bir tarımınız yoksa açsınız, sefilsiniz, perişansınız demektir. O yüzden yine genel iktidarın boş bıraktığı bir alan bugün burada her birinin ayrı ayrı yaptığı projeler ve bizim bütünleşik olarak yönetmeye çalıştığımız bu alan son derece önemli hale geliyor. 1900’lerin ilk çeyreğinde önce kurtuluşu başarıp, sonra kuruluşu gerçekleştirdik ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk şapkayı taktı, traktörün üstüne çıktı, meselenin önemine vurguyu yaptı. Hem bütün Türkiye’de tarımla ilgili bir Cumhuriyet devrimi başlattı hem de kendisi Atatürk Orman Çiftliği’yle araştırmaya, geliştirmeye dayanan ‘iyi tarım uygulamaları’ diye sonradan tanımlayacağımız noktada bir irade ortaya koydu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’nın ortasında çok büyük bir alanı tarıma ayırdı ve vasiyetiyle emanet ettik” ifadelerini kullandı.

    “İktidar suçüstü oldu”

    Özel, konferans sonrası salondan çıkarken gazetecilerin sorularını cevapladı. Özel, bir gazetecinin ‘750 liralık savunma sanayii fonu’ ile ilgili sorusu üzerine, “Arkadaşlar iktidar suçüstü oldu. Hem dezenformasyonları hem oyun planları suçüstü oldu hem de vatandaştan ‘İsrail saldıracak tehlike büyük, her an saldırı gelebilir havaya bak’ deyip yankesicilikle para çarpmaya çalıştılar. İyi ki 1 Ekim’de Erdoğan meclis kürsüsünde söyleyince ‘Gel hemen anlat’ dedik. İyi ki gizli oturum talep ettik, iyi ki gizli oturumda bir şey söylemediklerini bütün meclis biliyor. Söylediklerini açıklamıyoruz, 10 yıl gizli. Söylemedikleri şu; Erdoğan’ın dediği tehlikeye işaret eden hiçbir somut veri yok. Demek ki neymiş; milleti ürkütüp, korkutup açlık, sefalet, yoksulluk, işsizlik içindeki milletin bunlardan yakınması yerine daha büyük korkulara gark olmasını istemişler. Bununla da yetinmemişler, ‘hadi biraz para ver İsrail’e karşı savunma sanayiini güçlendirelim.’ Savunma sanayiine 180 milyar para aktarıldı geçen sene helali hoş olsun” ifadelerini kullandı.

    “Milletin sırtından düşsünler”

    Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Biz savunma sanayiinin güçlenmesine de karşı değiliz, yatırımlara da karşı değiliz ama Türkiye’nin en karlı bankaları dururken parayı o bankanın kredi kartından nakit avans çekmeye muhtaç insanların cebine el atmayın. Çok lazımsa bankalardan alın, çok lazımsa zenginlerden alın. Teklif geri çekildi, bütçe sonrasına kaldı. Zaten bütçede savunma sanayii bütçesi görüşülecek. Orada da teklifimiz şu; ‘Açığınız ne kadar beyler?’ Dediklerine göre 70 milyar. 70 milyarı koyun bütçeye alın parayı. Bu ülkenin savunma sanayii fonunun 180 milyar değil, 250 milyara ihtiyacı varsa elinizi tutan mı var? Ben bu iktidarın bütçesine oy vermem, hatırları için o kaleme (savunma sanayii bütçesi) ben de oy vereyim. Yeter ki milletin sırtından düşsünler.”

    Programa Özel’in yanı sıra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara’nın CHP’li ilçe belediye başkanları ve milletvekilleri katıldı.

  • Erdoğan, Taksi Durağı’nı ziyaret etti

    Erdoğan, Taksi Durağı’nı ziyaret etti

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya’nın Dikmen semtinde bulunan Hatça Ana Taksi Durağı’nı ziyaret ederek taksici esnafıyla ve vatandaşlarla sohbet etti.

  • Öcalan hakkında ‘şartlı salıverme’ teklifine şehit ve gazi derneklerinden tepki

    Öcalan hakkında ‘şartlı salıverme’ teklifine şehit ve gazi derneklerinden tepki

    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından meclise sunulan müebbet hapis cezası alanları kapsayan 110 maddelik ‘şartlı salıverme’ kanun teklifine şehit ve gazi dernekleri tepki gösterdi. Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Bursa Şube Başkanı Haşim Sivri kanun teklifine karşı yaptığı açıklamada, “Uyuyan sinir uçlarımız uyandırılırsa önünde duramayacakları bir sele maruz kalacaklarını asla unutmasınlar” dedi.

    “Şehitlerimizin kanı şimdiye kadar yerde kalmamıştır ve bundan sonra da kalmayacaktır”

    Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Bursa Şube Başkanı Haşim Sivri yaptığı açıklamada, “Bölücü terör örgütünün, maalesef Gazi Meclisimizde bulunan sözde siyasi temsilcilerinin terörist başı ve tüm terör olaylarının baş müsebbibi olan bebek katili Abdullah Öcalan’a ve diğer teröristlere özgürlük kisvesi altında başlattıkları eylem ve açıklamalar şu anda meclis komisyonlarına taşınmak istenmektedir. 8 Ekim 2024 tarihinde, aralarında bebek katili Abdullah Öcalan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılanların şartlı salıverilmelerini de kapsayan 110 maddelik kanun teklifi meclis komisyonuna sunulmuştur. Ne ilginçtir ki teklif jet hızıyla komisyona gelmiştir. Bu deli saçması tasarı komisyona gelirken hamasi vatan ve millet nutukları atanlar nerededir? Yoksa bir oldubittiye getirilip milletimizin sinir uçlarına dokunmak mı istiyorlar. Böyle bir şeyi asla yapmalarını önermiyoruz. Uyuyan sinir uçlarımız uyandırılırsa önünde duramayacakları bir sele maruz kalacaklarını asla unutmasınlar. Yüce milletimiz, şehit ailelerimiz 8 bin 500 lira, gazilerimiz asgari ücret düzeyinde maaş alıp, ekonomik sıkıntılar içerisinde mücadele ederken ve zaten yaralıyken bir de böyle bir yara daha açılmasını kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Teröre karşı mücadele ederken can veren bizler, kanlarımızla vatanın her karış toprağını sulayan şehit ve gazi ailelerimiz; Gazi Meclisimizin çatısı altında terör yandaşlarını, terör sevicilerinin barındırılmasını ve Türkiye Cumhuriyetimizin nimetlerinden faydalanmalarını istemiyoruz. Aziz milletimiz şehit anne, baba eş ve çocukları ile kahraman gazilerimiz olarak başta vatan evlatlarının katili, cani, bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan olmak üzere ve diğer teröristlere özgürlük, şartlı salıverilme gibi saçma, akla ve gerçeğe uymayan bu deli saçması kanun teklifinin söz konusu bile edilmemesini önce hükümetimizden sonra Gazi Meclisimizde bulunan ülkesine ve milletine bağlı milletvekillerinden talep ediyor ve bu durumu lanetleyen açıklamalarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan: İsrail tehlikesi ülkemize yaklaşıyor

    Erdoğan: İsrail tehlikesi ülkemize yaklaşıyor

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezinde düzenlenen “Filistin’in Geleceği Konferansı”nda konuştu. Erdoğan, İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze’nin, benzerlerine sadece İkinci Dünya Savaşı sırasında tanık olunan 2 milyon insanın toplandığı bir temerküz kampına dönüştüğünü ifade etti.
    İsrail’in yıldırma politikasıyla sürekli kuzeyden güneye, güneyden kuzeye sürüklenen Gazzelilerin büyük bir insani trajedi yaşadığını belirten Erdoğan, yaklaşan kış mevsimiyle birlikte bu trajedinin daha da derinleşeceğin açık olduğunu kaydetti.

    “Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir”

    Gazze’ye, kış mevsiminden önce daha fazla insani yardım ulaştırılması noktasında uluslararası toplumun ve İslam dünyasının daha fazla gayret sarf etmesinin gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Yine bu süreçte, Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir” dedi.

    “Kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak?”

    İsrail’in, Lübnan Geçici Görev Gücü’ne saldırmasıyla başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletlere alenen meydan okuduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu hoyratlıklara şimdiye kadar daimî üyelerden net bir tepki gelmemesi, en az saldırılar kadar vahim bir durumdur. Soruyorum; kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak? Kafasında UN yazılı mavi kaskı olan askere uzanan elleri kıramayan Birleşmiş Milletler; Gazzelilere, Lübnanlılara uzanan kirli elleri nasıl engelleyecek? Her gün itibar kaybeden Birleşmiş Milletleri, içine düştüğü bu utanç girdabından kim çekip alacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bölgemizin kan deryasına dönmesini, Gazzeli sivillerin diri diri yakılmasını daha ne kadar seyredecek? İslam dünyası bu barbarlığın önüne geçmek için ne zaman adım atacak? Son Birleşmiş Milletler hitabımda Genel Kurulun 1950 tarihli barış için birlik kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi bu süreçte mutlaka değerlendirilmelidir. İsrail yönetimi, Gazze ve Lübnan’da uyguladığı vahşetle sadece on binlerce masumu değil, dünyanın son bir asırda inşa ettiği tüm yapıları, kuralları ve değerleri de katletmektedir. Gazze ve Lübnan’da ölen sadece çocuklar, sadece kadınlar, yaşlılar ve siviller değil, insanlığın vicdanıdır, binlerce yıllık ortak birikimidir” ifadelerini kullandı.

    “Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz”

    Bu soykırım karşısında Türkiye’nin ilk günden itibaren itirazlarını ve ikazlarını en yüksek seviyede dile getiren ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
    “Biz, Filistin sevindiğinde sevinen, üzüldüğünde üzülen; Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz. Tarih boyunca ne zaman Filistin’de bir kan aksa, bir gözyaşı dökülse acısı bizim de yüreğimizi dağlamıştır. Kimseyi ayırmadan zalimlerin karşısında, mazlumların yanında güçlü bir duruş sergiledik. Zulme sessiz kalanlardan olmadık. Zulme rıza gösterenlerden olmadık. ‘Adam aldırma da geç’ diyenlerden asla ve asla olmadık. Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. Tarihimizden, inancımızdan, insanlığımızdan kaynaklanan görevlerimizi layıkıyla yerine getirmeye çalıştık. Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz.”

    “Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz”

    Erdoğan, Türkiye’nin Gazze’de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren ve İsrail’e karşı somut tedbirler alan tek devlet olduğuna vurgu yaparak, “Önce 54 kalemde, ardından da bütün kalemlerde İsrail’le ticari ilişkileri durdurduk. Yaklaşık 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik. Mısır makamlarının da destekleriyle Gazzeli kardeşlerimize gönderdiğimiz insani yardımların toplam miktarı 84 bin tonu aştı. Bu yardım miktarıyla Türkiye, Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke konumundadır. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının sesi, nefesi, savunucusu olan hükümet, yine biziz. Yabancı liderlerle yaptığımız görüşmelerin vazgeçilmez gündem maddesi, Filistin Devleti’nin tanınması ve Gazze’de katliamların engellenmesidir. Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz” diye konuştu.

    Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanında açılan Soykırım Davası’na müdahillik başvurusunun 7 Ağustos’ta yapıldığını hatırlatan Erdoğan, STK’lerin Filistin konusunda mahkemeye dosya ve delil sunmaya devam ettiğini ve soykırımcı canilerin uluslararası hukuka hesap vermesi için ellerinden geleni yaptıklarını ve yapacaklarını sözlerine ekledi.
    Türk milletinin boykot ve protesto gösterileriyle katliama olan tepkisini ortaya koyduğunu aktaran Erdoğan, tüm imkansızlıklara rağmen vatan topraklarını savunan Filistin halkının yanında sapasağlam durduklarını dile getirdi.

    “Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız”

    Yılbaşında 114 ülke ve 448 siyasi partiye mektup göndermek suretiyle AK Parti olarak Filistin’de işlenen katliama dikkat çektiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun dışında gençlik ve kadın kollarımız, Filistin halkıyla dayanışmamızı sergileyen çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiler. Gazze ve işgal edilmiş diğer Filistin topraklarında yapılan zulümleri daima milletimizin gündeminde tutmayı başardık. Aynı şekilde Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı hedef alan tacizler karşısında da çok kararlı bir duruş sergiledik. Ateşkes görüşmelerine destekten kanser hastası ve yaralıların ülkemize getirilmesine kadar geniş bir alanda faaliyetler yürüttük. İnşallah bundan sonra da kimseden çekinmeden, tehditler karşısında geri adım atmadan Filistin davasına, Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız” ifadelerine yer verdi.

    “Allah’ın izniyle, bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla neticelenecektir”

    Erdoğan, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceklerinin altını çizerek, “Türkiye, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerinin yanındadır. Zafer, inşallah Gazze ve Lübnan’da inananların olacaktır. Büyük acılar yaşansa da, Allah’ın izniyle bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla neticelenecektir. Hiç endişeniz olmasın; bir gün gelecek, bu gözyaşı, bu acı son bulacak. Gazzeli anneler çocuklarının kefenini değil, inşallah çeyizini hazırlayacak. Gazze’de, Batı Şeria’da, işgal edilmiş tüm Filistin topraklarında çocuklar özgürce koşacak, korkusuzca oynayacak, gökyüzüne baktıklarında savaş uçaklarını değil; güneşi, ayı, parıldayan yıldızları görecek. Buna biz tüm kalbimizle inanıyoruz. Gördüklerimiz karşısında yeise kapılmıyor, karamsarlığa düşmüyor, Alemlerin Rabbi olan

    Allah’tan ümidimizi asla kesmiyoruz” dedi.

    Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına Filistinli şair Mahmut Derviş’in şu dizesiyle son verdi:
    “Bir Filistin vardı, Bir Filistin gene var. Zalimler ölüm kusan silahlarıyla yok etmeye çalışsa da bir Filistin hep var olacak. Vatanı, toprağı ve inancı uğruna direnen Filistin, tüm insanlığın iftihar kaynağı olacak.”

  • “İsrail hükümetinin bedel ödemesi şart”

    “İsrail hükümetinin bedel ödemesi şart”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Ürdünlü mevkidaşı Ayman Safadi, AK Parti Genel Merkez binasında düzenlenen “Filistin’in Geleceği” adlı konferansta konuştu.

    “70 yıldır gözümüzün önünde gerçekleşen bir trajedidir”

    Bugün Gazze’de karşı karşıya kalınan trajedinin yeni bir trajedi olmadığına değinen Fidan, “70 yıldır gözümüzün önünde gerçekleşen bir trajedidir. Uluslararası, Arap ve İslam camiası maalesef güçsüz kalmış ve bu trajediyi bitirme konusunda başarısız olmuştur. Son 70 yıldır bölgede yaşayan insanlar ızdırap çekmekte ve hepimiz Filistin konusu nedeniyle bir utanç duyuyoruz. Bu trajedi 7 Ekim’den bu yana yeni bir form aldı ve hiç kimse böyle bir şeyin tahayyülünde bile değildi. İş artık soykırıma geldi. Bir soykırım gözümüzün önünde meydana gelmekte ve uluslararası camia bunu durdurma noktasında yaramamakta ve çaresiz kalmaktadır” diye konuştu.

    “42 bin insan bilinçli ve sistematik bir şekilde hedef gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılarda hayatını kaybetti”

    Gazze’de çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 42 bin insanın bilinçli ve sistematik bir şekilde hedef gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılar sonucunda hayatını kaybettiğini hatırlatan Fidan, “Savaş terminolojisine baktığınız zaman bu kişiler İsrail askerleri tarafından hedef alınıyor. Bazı askeri analistler çok fazla kadın ve çocuk öldürüldü çünkü yapay zeka tarafından hedef belirlemesi yapıldı diye söylüyorlardı. Yapay zeka ‘vurun’ diyor, makine öldürüyor dediler. Kendilerinin ortaya koyabilecekleri en güzel ve en iyi bahane bu zaten, başka bir şey yok. Bu da insanlık değerlerine yapılan bir başka saygısızlık” değerlendirmesinde bulundu.

    “Soykırım yapıldığının altını kalın çizgilerle çizmeliyiz ve hiçbir zaman unutmamalıyız”

    Bakan Fidan, Filistin meselesinin kökenine gidilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Bununla alakalı çok şey söyleniyor ama çok az şey yapılıyor. Soykırım yapıldığının altını kalın çizgilerle çizmeliyiz ve hiçbir zaman unutmamalıyız. Bizlerin bu neden eyleme geçmesi lazım. İkinci nokta ise soykırımdan daha büyük bir trajedi daha var, bu da uluslararası camianın takındığı tavır. Uluslararası camia ve sistem tamamıyla çökmüştür ve bu da görmüş olduğumuz bir sınav oldu ve sınavın sonucunda son 1 yıldır sistem çöktü” ifadelerini kullandı.

    “Dünya 5’ten büyük dedik ve her zaman demeye de devam edeceğiz”

    Gazze’de yaşanan katliamın uluslararası camia tarafından belli bir azınlığın faydasına olacak şekilde tasarlandığının kanıtı olduğunu söyleyen Fidan, “Dünya 5’ten büyük dedik ve her zaman demeye de devam edeceğiz. Bu noktada uluslararası sistemin temel problemi budur. Bunu çözmemiz gerekiyor ancak bu çözülene kadar Gazze’de yaşanan benzer problemlerin tekrar yaşanacağını göreceğiz. Ukrayna’da ve Afrika’da binlerce insan hayatını kaybediyor. Yüz binlerce insan dünyanın dört bir tarafında açlık çekiyor çünkü uluslararası sistemin tercihleri var ve bazın azınlıkta olan imtiyazlı ülkelerin öncelikleri doğrultusunda gidiyor. Sistemin çöküşü, soykırım ve uluslararası camianın işe yaramamasını durdurmamız lazım. Özellikle batıdaki ülkelerin halkları her şeye tamam demiyor. Bizim orada da dostlarımız var. Oradan da biliyoruz ki insanlar da buna karşı ama uluslararası sistem maalesef buradaki soykırımı durdurma konusunda adım atmıyor. İnsanlar ellerinden geleni yapıyorlar, bu suça ortak olmuyorlar. Son aylarda bazı Avrupa ülkelerinin ön plana çıktığını görüyoruz. Filistin Devletini tanıyorlar. İspanya, Slovenya, İrlanda ve Norveç aldığı tanıma kararlarıyla gerçekten asil ülkeler” dedi.

    “Netanyahu kendisi adına son 20 yıldır başarılı bir sistem oluşturdu ve iki devletli çözümü bölgede bile unutturdu”

    En baştan beri bölgedeki çözümün iki devletli yapıdan geçtiğinin altını çizdiklerini kaydeden Fidan, sözlerine şöyle devam etti:
    “İki devletli çözüm, Filistin ve İsraillilerin güvenliği için elzemdir. Bölgede İsrail halkına sorduğunuz zaman onlar da Filistin halkına bunun verilmesi gerekiyor diyor. Biz dostlarımızla birlikte son 1 yıl içerisinde iki devletli çözüm için çok çalışıyoruz. Netanyahu kendisi adına son 20 yıldır başarılı bir sistem oluşturdu ve iki devletli çözümü bölgede bile unutturdu. İki devletli çözüm gerçekleşmediği müddetçe bölgesel krizlere neden olacak. Bunu durdurabilmemiz ve çatışmanın bölgeye yayılmaması için adil bir şekilde meseleyi ele almamız ve iki devletli çözümü getirmemiz lazım. Biz her zaman bunun altını çiziyoruz ama Netanyahu hükümeti uzun zamandan bu yana Filistinlilere devlet verme niyetini göstermiyor. Mevcut durumu İsrail’in güvenlik meselesiymiş gibi göstermeye çalışıyor. Biz, İsrail ve halkının, gelecek nesillerin güvenliğinin olabilmesi için iki devletli çözüme ihtiyacınız var ve bu tek çözüm opsiyonudur diyoruz. Filistinlilerin kendi egemenlikleri olursa ancak bu gerçekleşebilir. Şu anda biz uluslararası camianın tamamına bir çağrı yapıyoruz. İki devletli çözümü lütfen benimseyin ve bunun için bastırın. Bunu da elinizden gelenin en iyisiyle yapın. Dostlarımız ve uluslararası camia sayesinde BM’ye bağlı 150’nin üzerinde ülke Filistin Devletinin tanınması yönünde bir karar aldı ve Filistin BM’de artık temsil ediliyor. Genel Kurul’da diğer ülkelerin temsilcileriyle oturuyor. Bu tarihi bir başarıdır.”

    “Kahire’deki ilk zirvede Avrupa ülkelerinin ateşkes kelimesini kabul etmediğimizi gördük”

    Birkaç ülke haricinde neredeyse her ülkenin Gazze’de derhal bir ateşkes, çok hızlı bir şekilde Gazze’ye ulaştırılacak insani yardımlar ve iki devletli çözümde mutabık olduğunu ifade eden Fidan, “Evrensel olarak ülkeler tarafından kabul edilmiş olan soykırıma karşı bütün devletlerin mutabık olduğu bir husus. Bizim için problem şu; bunu nasıl yürürlüğe koyacağız ve uygulayacağız. Bu pozisyona gelebilmek ve bütün ülkeleri bu 3 gerçeği kabul etmeye ikna edebilmek çok zordu. Savaş başladıktan yaklaşık 1 ay sonra Kahire’de ilk bölgesel zirve gerçekleştirildi. Hem bölgeden hem Avrupa’dan hem de diğer ülkelerden liderler geldi. 20 bakan tek bir oda tartışmalara başladığımızı ve bu zirvenin nihai bildirgesi üzerinde mutabık kalmaya çalıştığımızı çok iyi hatırlıyorum. Biz Avrupa ülkelerinin ateşkes kelimesini kabul etmediğimizi gördük. Kimse ateşkes kelimesini bu bildirgenin içine derç etmek istemedi” ifadelerine yer verdi.

    “ABD’deki iki kanat da bu soykırımı durdurmak için herhangi bir şekilde fayda sağlamıyor”

    ABD’nin kör bir şekilde İsrail’in planını desteklediğini ve bölgede çözüm konusunda yapılan işi daha güç hale getirdiğine vurgu yapan Bakan Fidan, “ABD sadece bölgeyi değil aynı zamanda uluslararası sistemi domine ediyor ve veto gücüne de sahip. Şu anda ABD’de de İsrail politikaları ile ilgili iki kanat. Bunlardan bir tanesi İsrail sınırlarının genişletilmesini savunuyor. İsrail ne yaparsa yapsın desteklemek istiyorlar fakat iki devletli çözümü destekleyen bir grup da var ama İsrail’in soykırım yapmasını engelleyecek hiçbir şey yapmıyorlar. Bu iki kanat bu soykırımı durdurmak için herhangi bir şekilde fayda sağlamıyor. Sürekli olarak protestolar gerçekleştiriyorlar ama bu da açıkçası hiçbir şeye değmiyor. Bu hepimiz için çok büyük bir husus ve hepimiz bunun farkında olmamız lazım. Maalesef, Avrupa’daki bazı ülkeler ABD’nin pozisyonu yüzünden ABD’nin politikalarını destekliyorlar ve herhangi bir soru sormadan bunu yapıyorlar” açıklamasında bulundu.

    Tek bir kamyonun bile Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye geçemediğini söyleyen Fidan, Filistinli insanlara gönderilen her türlü insani yardımın Mısır’ın El-Ariş kentinde durdurulduğuna dikkati çekti.

    “İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart”

    “Ne söylersek söyleyelim oradaki trajediyi bir zerre anlatmaya yetmez” diyen Fidan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “Elimizden geleni yapmalıyız, yorulmadan, bıkmadan çok çalışmalıyız ve insani yardımın oraya girebilmesi için her şeyi yapmamız lazım. Bu insanlığın bir numaralı önceliği olmalıdır. BM Genel Sekreteri de oradaki insani krizden dolayı oldukça endişeli. UNRWA bir BM kuruluşu, Netanyahu hükümeti tarafından bir terörist organizasyon olarak kabul ediliyor ve ona da saldırıyorlar. Kelimelerin ve diplomasinin artık sınırına geldik diye düşünüyorum. Uluslararası camianın artık hukuk yoluna başvurması, İsrail’in boykot edilmesi ve daha fazla desteklenmemesi gerekiyor. Her ne alanda olursa olsun uluslararası camianın desteği kesmesi gerekiyor. İkinci aşamaya geçmemiz lazım, eğer geçemezsek İsrail soykırıma devam edecek. İsrail şu anda bir ekonomik, askeri ve politika olarak herhangi bir bedel ödemiyor. Netanyahu hükümetinin bedel ödememesi durumunda her hangi bir şekilde süregelen soykırımı durdurmamız mümkün değil. Dolayısıyla, İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart.”

    “Uluslararası medya artık daha çok Lübnan’a odaklanmaya başladı”

    Netanyahu hükümeti tarafından savaş çığırtkanlığının devam etmesinin ve savaşın Lübnan’a sıçramasının Gazze’yi unutmaya sebebiyet vermemesi gerektiğini kaydeden Fidan, “Böyle bir tehlike de var. Uluslararası medya artık daha çok Lübnan’a odaklanmaya başladı. Bu savaş belki başka alanlara da sıçrayabilir. Lübnan’daki savaşın Gazze’yi unutturmasını engellemeliyiz” diye konuştu.

    Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi ise İsrail’in Batı Şeria ve Lübnan’da sürekli savaş suçu işlediğine dikkati çekerek, bir ülkenin bu tür sorumsuzluktan sonra cezalandırılmadığının görüldüğünde o zaman hukukun uygulanmadığının söylenebileceğini kaydetti.

    “Orta Doğu üstüne düşen görevi yapmadı”

    Ukrayna’da uygulanan uluslararası hukukun Gazze’de ve Lübnan’da neden uygulanmadığına değinen Safadi, “Durum aynı değil, Gazze’nin bir devlet olduğu konusunda mutabık değiliz diyorlar. Biz buranın bir devlet olduğunu düşünüyoruz ve uluslararası hukukun çiğnendiği ve toprakları işgal altında olan bir devletten bahsediyoruz. Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın egemenliğini de hiçe sayıyor. Sürekli olarak masum insanlara saldırıyor ve hayatlarından ediyor. Orta Doğu üstüne düşen görevi yapmadı. İsrail’in uluslararası hukuk nezdinde sorumlu gösterilememesi büyük bir problem. Şu anda uluslararası mahkemelerde İsrail soykırım suçuyla yargılanıyor. Dünyanın bunu görmezden gelmesi ve hukukun en hızlı biçimde insani yardımların İsrail tarafından engellenmesi hukuki bir sorundur. İsrail’in yargılanması gerekmektedir. Bir sonraki savaşta yine insan hakları çiğnendiğinde geç olabilir çünkü uluslararası hukuk gereğini yerine getirmiyor” dedi.

    “Gazze’de yaşanan acının dindirilmesi için kolektif bir duruş sergileniyor”

    Gazze’de yaşanan acıların dindirilmesi için kolektif bir duruş sergilenmesi gerektiğine vurgu yapan Safadi, “Bir plan dahilinde hareket etmek ve bağımsız, egemen bir Filistin Devleti’ni kabul etmek gerekiyor. Özellikle Batı Şeria ve Gazze’yi de içine alacak şekilde ve başkenti Kudüs olacak şekilde bir planı devreye sokmak ve yeniden inşayı sağlamak gerekiyor. Eğer buradaki acılara göz yummaya devam edersek gerçekten 2,3 milyonun her şeyi kaybettiğini göreceğiz. Herkesin aile üyelerini, hastanelerin, okulların, ibadethanelerin ve kiliselerin kaybolduğunu göreceğiz” ifadelerini kullandı.