Kategori: Siyaset

  • “Siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerek”

    “Siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerek”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanı Dr. Ömer İleri, bölgesel savaşlarda sosyal medya mecralarının sergilediği tavır, milli teknoloji hamleleri ve siber vatana yönelik atılan adımlar ve Türkiye’nin sosyal medya mecralarına yönelik gerçekleştirdiği hukuki uygulamalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
    İleri, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Ukrayna ve Rusya savaşında sosyal medya mecralarının ve dijital platformların takındığı tavırların, bütün dünyada yaşanan mavi ekran krizinin ve son olarak İsrail’in çağrı cihazlarına yönelik saldırı biçiminin her şeyden önce spesifik ürünlere bağımlılık noktasında tehlikeli süreçlere yol açabilen bir durum olduğuna değinerek, siber vatanın doğru bir şekilde savunulması konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti iktidarları olarak çok ciddi çalışmaların yapıldığını kaydetti.

    “Siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerek”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerektiğine dikkati çekerek, “Bu yetiyor mu? Yetmiyor. Bunun da ötesinde şu an etkileri devlet sınırlarını aşan o büyük internet devleri dediğimiz firmaların ülkemize oluşturdukları etkilerini bir anlamda yönetmemiz gerekiyor. Bu yetiyor mu? Bu da yetmiyor. Ülkemizdeki dijital ekosistemin daha da üretken hale gelmesi için düzgün bir rekabet ortamını sağlamamız ve sürdürmemiz gerekiyor ama bu da yetmiyor. Bütün bunlara ek olarak bir taraftan da siber güvenlik noktasında almış olduğumuz tedbirleri güçlendirerek devam ettirmemiz ve belli paradigma değişikliklerine gitmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
    Ak Parti olarak milli teknoloji hamlesinin bir çatı ve yönlendirici kavram olarak uzunca bir süredir gündemlerinde yer aldığına değinen İleri, bu çerçevede son derece planlı ve programlı bir icra sürecinin yaşandığına değindi.

    “Uzaya fırlatılan uydular, milli yerli araçlar yerlilik ve millilik noktasında çok önemli bir aşama”

    Yapay zeka ve siber güvenliğe kadar bir çok stratejik alanda yol haritalarının oluşturulduğuna vurgu yapan İleri,
    “Hem üniversite düzeyinde hem mesleki eğitim noktasında insan kaynağının yetiştirilmesi için önemli çalışmalar yapıldı. Bunlara ek olarak, bir taraftan da bu oluşturulan yenilikçi kültürün süreklilik sağlaması noktasında TEKNOFEST ve benzeri organizasyonlarla hakikaten gençliğimizin özgüvenini kazanması anlamında çok ciddi hamleler hayata geçti. Geldiğimiz noktada gerçekten çok önemli bir başarı hayata geçmiş durumda. Savunma sanayindeki yerlilik oranından tutun, ulaştığı yüksek ihracat düzeyine kadar, şu an gayri safi milli hasılamızdan ARGE’ye ayrılan paya kadar gerçekten geniş bir yelpaze. Uzaya fırlattığımız uydularımız, yollarda gördüğümüz milli yerli araçlarımız, hakikaten yerlilik ve millilik noktasında çok önemli bir aşamaya geldik” diye konuştu.

    “İnternet devlerinin yönlendirilmesi noktasında üretken bir ekosistemin hayata geçmesi için önemli genelgeler yayınlandı”

    İnternet devlerinin yönetilmesi, yönlendirilmesi noktasında Türkiye’de önemli ve üretken bir ekosistemin hayata geçmesi adına Açık Kaynak Kod Genelgesi gibi önemli genelgelerin yayınlandığını ifade eden İleri, “Bunun yanına özellikle yasamanın ortaya koyduğu mesela 5651 sayılı internet ortamındaki suçlarla mücadeleye dair kanun çıktığı gün itibarıyla alanındaki öncü kanunlardan biridir. Bu da bizim dönemimizde hayata geçmiş bir kanundur. Zaman zaman güncellenen bir kanundur. Onun dışında KVKK süreci, yine geçtiğimiz günlerde SPK kanununa yaptığımız güncelleme sonucu kripto varlıkların bir yasal zemine kavuşmuş olması, bir yasal çerçeve bu anlamda ortaya konmuş olması; yasama noktasında da aslında o ekosistemin verimli ve etkin hale gelmesi anlamında çok önemli adımlardı. Bu adımlar devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    Gelecek dönemde Rekabeti Koruma Kanunu’na istinaden yeni bir çalışmanın gerçekleştirileceği müjdesini veren İleri, dijital alandaki rekabeti de verimli bir şekilde tesis etmek ve sürdürmek noktasında Türkiye’nin çok önemli bir adım atacağını ve bu adımın dünya konjonktüründe öncü adımlardan bir tanesi arasında yer alacağının altını çizdi.
    Siber güvenlik noktasında devletin birçok kurumunun ve biriminin önemli çalışmaları hali hazırda ortaya koyduğunu ve koymaya da devam ettiğine dikkati çeken İleri, bu çerçevede Türkiye’nin Uluslararası Telekomünikasyon Birliği tarafından hazırlanan endekslere göre şu an dünyada 11, Avrupa’da ise 6’ncı sırada yer aldığını belirtti.

    “Siber Güvenlik Başkanlığı kısa bir süre sonra meclisimize getirilecek”

    Gelecek süreçte hayata geçecek olan Siber Güvenlik Başkanlığına dair açıklamalarda bulunan İleri, “Gerek kararname yoluyla gerek yasal mevzuat yoluyla önemli bir çalışma hayata geçiyor olacak. Bu çalışma şu an belli bir olgunluk seviyesine geldi. Kısa bir süre sonra inşallah meclisimize getirilecek” dedi.
    Sosyal medya mecralarının ilk kurulduğu günlerde ‘ifade özgürlüğü nişanesi’ olarak sunulduğuna değinen İleri, bugüne kadar geçen süreç içerisinde bu mecraların iddia edildiği gibi özgür mecralar olmadığının görüldüğünü sözlerine ekledi.

    “Türkiye Cumhuriyeti Devleti toplumu etkileyen mecralarla ilgili düzenlemeleri ortaya koymuş vaziyettedir”

    İnstagram ve Discord gibi Sosyal medya mecralarında özgürlük adı altında yayılan söylemlerin topluma ciddi zararlar verebileceğini son günlerde yaşanan olaylarla da görüldüğünü söyleyen İleri, sözlerine şöyle devam etti:

    “Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi sınırları içerisinde bir anlamda faaliyet gösteren ve Türk toplumunu etkileyen bu mecralarla ilgili düzenlemeleri öncü bir şekilde hatta zamanında ortaya koymuş vaziyettedir. 5651 sayılı kanun son derece açık ve net ifadelerle hangi tedbirlerin alınacağını, bu platformlarda hangi yükümlülüklerin olduğunu, bu platformlardan olan beklentileri ortaya koymuş vaziyette. Bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti tabii ki yürütmesiyle, yargısıyla bu kanunu takip ediyor. Dolayısıyla geçtiğimiz süreçte de bu kanun noktasında ortaya konan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi noktasında gerekli tedbirler alındı ve alınmaya devam ediyor. Ama günün sonunda bu erişim engelleme süreçlerine baktığımızda ortadaki yargı sürecinin nesnesi olan durumların hakikaten çocuklarımıza yönelik, gençlerimize yönelik, toplumun geneline yönelik son derece nahoş, son derece zararlı içeriklerle ilgili olduğunu da bütün toplum görüyor”

    Öte yandan İleri, Türkiye’deki muhalefet siyasetinin özellikle milli çıkarlar noktasında bir ortak duruş sergileme yeteneğini de geliştirmesi gerektiğine değindi.

    İleri, dijital hukuk anlayışının gelişmesi gerektiğini vurgulayarak, yaşanan bu süreçlere olay bazında müdahale etmenin veya mücadele etmenin kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini ve burada topyekun bir zihin dünyasının oluşturulması gerektiğini söyledi.

    Son dönemde sosyal medya platformlarında yer alan yasa dışı kumar sürecinin toplumsal bir sorun olduğunu kaydeden İleri, AK Parti’nin bu konuyu ele aldığını ve ilerleyen süreçte çalışmaların olacağını ifade etti.

  • “İlk 4 maddeyle ilgili bir tartışma söz konusu değildir”

    “İlk 4 maddeyle ilgili bir tartışma söz konusu değildir”

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cenevre Başkonsolosluğu’nda İsviçre’deki Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Cenevre’deki programlarını değerlendiren Kurtulmuş, milletvekilleriyle birlikte Parlamentolar Arası Birlik (PAB) 149. Genel Kurulu’na katılmak üzere Cenevre’de bulunduklarını, yarın ve sonraki günlerde Genel Kurul çalışmalarının olacağını ifade etti. İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği’nin (İSİPAB) istişare toplantısını yaptıklarını dile getiren Kurtulmuş, “İslam ülkelerinden çok sayıda meclis başkanı ve meclislerini temsil eden heyetler buradaydı. Bugünkü bizim İSİPAB toplantısında, önceki toplantısındaki temel konularımızın başında gelen husus, APA Genel Kuruluna Cezayir ve Filistin tarafından verilen, Filistin halkının davasının savunulması ve İsrail’in saldırganlığının durdurulmasıyla ilgili bir acil gündem talebi var” dedi.
    Acil gündem talebinin Genel Kurul’da ele alınması ve oylanarak bu kararın çıkartılması için gayret sarf edileceğini belirten Kurtulmuş, “Ayrıca hemen bu toplantıdan sonra bizim milletvekili arkadaşlarımız ve diğer ülkelerin katılımcı milletvekilleri, kendi bölgelerindeki diğer parlamenterle de temas haline geçerek yarın ve öbür gün devam edecek Genel Kurulda bu kararın alınması için bütün gücümüzü ortaya koyacağız, seferber edeceğiz. Ümit ederim ki bu acil gündem tasarısı kabul edilir ve böylece Filistin’de yaşananların uluslararası gündeme daha rahat bir şekilde taşınması ve İsrail hükümetinin durdurulmasıyla ilgili özellikle Uluslararası Adalet Divanı’nda alınan kararların ve Birleşmiş Milletlerin kararlarına uyması konusunda İsrail’e politik bir baskının yapılması mümkün olur” şeklinde konuştu.

    APA’nın önceki genel kurulunda benzer bir tasarının sadece 12 oy eksikliği dolayısıyla gündeme girmediğini dile getiren Kurtulmuş, bu toplantıda ise yeterli sayıya ulaşmayı ümit ettiklerini söyledi.

    “3. maddeyle ilgili bir tartışma varmış gibi göstermek en hafif tabiriyle haksızlıktır”

    TBMM Başkanı olarak bugüne kadar önümüzdeki anayasa süreçlerine ilişkin konuşmaktan bilerek hep kaçındığını kaydeden Kurtulmuş, “Çünkü benim Meclis Başkanı olarak en temel görevim bu sürecin açık, şeffaf ve herkesi işin içine katacak şekilde sürdürülebilmesidir. Geçtiğimiz yasama yılında bütün siyasi partilerle temaslar gerçekleşti. Hiçbir siyasi parti kategorik olarak kapıyı kapatmadı. Tabii ki eleştirileri var, demokrasinin güzelliği de burada. Herkes farklı fikirleri söyleyecek ama sonuçta partiler arasında eğer Meclis’te güzel bir konsensüs ortaya çıkarsa bizim zihnimizden geçen çok büyük bir katılımla, çok büyük bir ortaklıkla parlamentoda 400’ün çok üstünde bir oyla anayasa kabul edilsin. Bunun için çalışmaları sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
    Meclis’te 6 siyasi parti grubunun bulunduğunu, 14 siyasi partinin temsil edildiğini belirten Kurtulmuş, yeni anayasa yapım sürecinde sadece partilerin görüşlerinin alındığı bir süreç değil, hukuk fakültelerinin, yargı camiasının, sivil toplum kuruluşlarının, kararı ve kanaati olan, bu konuyla ilgili çalışması olan herkesin görüşlerinin açık bir şekilde tartışılabileceği bir platformu oluşturmaya çalıştıklarını vurguladı. Kurtulmuş, “Meclis’in açılmasından bir gün evvel yaptığım basın toplantısı ama ondan evvelki birçok görüşmemde, televizyon konuşmalarında açıklıkla ifade ettim. İlk 4 maddeyle ilgili bir tartışma söz konusu değildir. Kaldı ki bu konuda da çok titiz olmamız gerektiği bir süreçteyiz. Altını çizerek en az 7-8 kere söylediğimi ben hatırlıyorum. İlk 4 madde hakkında tartışma yapılması, tartışmanın başlatılması aslında sürece zarar veren ve vakit kaybettiren bir gelişme olur” diye konuştu.

    Gazi Üniversitesi’ndeki konuşmasında sanki 3. maddeyle ilgili bir mesele gündeme geliyormuş gibi yanlış bir algının oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Kurtulmuş, “Bu en hafif ifadeyle bir algı meselesidir, algı yönetimidir. Kabul etmem mümkün değil. Konuşmamın hiçbir yerinde 3. madde diye bir şey geçmemiştir. Ben şunu söylüyorum. Usul esasa mukaddemdir. Yani anayasada hangi maddeleri yazacağınızdan daha ziyade, anayasanın nasıl yapılacağı, demokratik, şeffaf bir şekilde süreçlerin hangi yöntemlerle yönetileceği ve bu süreçte de anayasanın ruhuna, yapımına, diline ilişkin konuları ben şimdiye kadar konuştum. 3. maddeyle ilgili bir tartışma varmış gibi göstermek en hafif tabiriyle haksızlıktır, yanlışlıktır ve bir algı operasyonudur” dedi.

  • İsrail’in BM üssüne saldırısına tepki

    İsrail’in BM üssüne saldırısına tepki

    Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL), bölgenin güvenliğine katkıda bulunmak amacıyla görevlendirilmiştir. İsrail’in savaşı bölgeye yayma saikiyle hareket ettiği dikkate alındığında, UNIFIL’in rolü daha da fazla önem arz etmektedir. İsrail’in UNIFIL’e düzenli olarak saldırması, Netanyahu hükümetinin Lübnan’a yönelik işgal politikası izlediğinin ve her koşulda silah kullanmaya hazır olduğunun bir delilidir. BM Güvenlik Konseyi’nin her bir üyesi, bizzat görevlendirdikleri BM güçlerine karşı İsrail’in saldırılarına engel olmakla yükümlüdürler. Tüm devletleri, İsrail’e ve İsrail’i silahlandıran ülkelere karşı ortak bir tutum takınmaya çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı.

  • “Rusya’ya balistik füze göndermedik”

    “Rusya’ya balistik füze göndermedik”

    İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İran’ın Rusya’ya Ukrayna savaşında kullanılmak üzere balistik füze gönderdiği yönündeki iddialara tepki gösterdi. Arakçi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, New York’ta Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora ile görüşmesine değinerek, “New York’ta Josep Borrell ve Enrique Mora ile yaptığım görüşmede, İran ve Rusya arasındaki askeri iş birliğinin yeni olmadığını ve bu işbirliğinin Ukrayna krizinden önceye dayandığını belirttim. Borrell’e, bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’e ileri teknoloji silahlar verdiğini ve İran’a karşı askeri operasyonlarda istekli bir şekilde yer aldıklarını söyledim. Ayrıca ABD’nin maksimum baskı politikasının hala devam ettiğini ve Avrupa’daki ekonomik kuruluşların tamamen ABD Hazine Bakanlığı’nın politikalarına uyduğunu hatırlattım” dedi.

    “Rusya’ya balistik füze göndermedik”

    İran’ın Rusya’ya balistik füze gönderdiği iddialarını yalanlayan Arakçi, “Açık bir şekilde tekrar söylüyorum, Rusya’ya balistik füze göndermedik. Eğer Avrupa’nın İsrail’in şantajına karşı geri adım atmak için bir bahaneye ihtiyacı varsa daha farklı bir hikaye bulsun” ifadelerini kullandı.
    Avrupa Birliği, İran’ın Rusya’ya Ukrayna savaşında kullanılmak üzere balistik füzeler gönderdiğini öne sürmüş ve balistik füzelerin Rusya’ya transferinde rol oynayan kurum ve kişilere yönelik yaptırımlar uygulanmasının planlandığını duyurmuştu.

  • “Lübnan’da derhal ateşkes uygulanmalı”

    “Lübnan’da derhal ateşkes uygulanmalı”

    İsrail, Lübnan’a yoğun saldırılar düzenlerken, ateşkes çağrıları yapılmaya devam ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüşerek, devam eden çatışmaları ele aldı. Macron görüşmede, “Lübnan’da derhal ateşkes uygulanmalı” ifadelerini kullanarak, Hizbullah saldırılarının derhal durdurulması gerektiğini söyledi.

    ABD’den İsrail’e füze sistemi desteği

    İsrail medyası, ABD’nin Hizbullah ve İran tarafından gerçekleştirilen saldırılara karşı İsrail’de THAAD Anti-Balistik Füze Sistemi konuşlandıracağını belirtti. Habere göre, gelişmiş füze savunma sistemi İsrail topraklarında Amerikan askerleri tarafından kontrol edilecek.

  • Kim’in kız kardeşinden Güney Kore’ye İHA uyarısı

    Kim’in kız kardeşinden Güney Kore’ye İHA uyarısı

    Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un’un kız kardeşi ve Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi Başkan Yardımcısı Kim Yo-Jong, Güney Kore’nin Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang semalarına insansız hava aracı göndermesine ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. Güney Kore’nin insansız hava araçları ile Kuzey Kore semalarından propaganda broşürleri bıraktığını iddia eden Kim, “Düşman ülkenin başkentine broşür atılması siyasi amaçlı ağır bir provokasyon ve egemenlik ihlali olarak kabul edilir. Ama son olayda asıl vahim olan, bu broşürlerin insansız hava araçları ile bırakılmasıdır” dedi.

    “Kasıtlı bir provokasyon”

    Yaşanan “olayı kasıtlı bir provokasyon” olarak niteleyen ve Kuzey Kore hava sahasının ihlal edildiğini vurgulayan Kim, Seul yönetiminin olaydaki sorumluluğunu inkar ettiğini ifade etti.
    “Güney Kore Milli Savunma Bakanı, suçu sivil toplum örgütlerine atma bahanesi işe yaramayınca, olayın ulusal güvenlik gerekçesiyle doğrulanamayacağını açıklayarak belirsiz tavrını ortaya koymuştur” diyen Kim, “Olayı ne inkâr ne de itiraf eden bu tutum, ordunun mevcut olayın baş suçlusu ya da suç ortağı olduğunu ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.

    Güçlü misilleme uyarısı yaptı

    Güney Kore’nin sürekli olarak Kuzey Kore tarafından gönderilen çöp yüklü balonlardan şikayet ettiğini hatırlatan Kim, “Önce Kuzey Kore’den kaçanların oluşturduğu Güney Koreli örgütlerin bu tür eylemleri kaç kez yaptığını kamuoyuna açıklamalarını tavsiye ediyorum” dedi.
    Propaganda broşürleri taşıyan insansız hava araçlarının sınırı geçerek yeniden Kuzey Kore semalarına sızması halinde, “güçlü bir misilleme yapacaklarını” söyleyen Kim, “Tekrarlanacak muhtemel bir provokasyonun bedelinin ne olacağı konusunda düşünmelerini tavsiye ediyorum” dedi.

    Saldırı tehdidinde bulundu

    Güney Kore’nin Kuzey Kore’nin egemenliğini ihlal etmenin bedelini ödeyeceğini belirten Kim, “Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı tarafından da açıklandığı üzere, Seul’ü ve askeri gücünü yok etmeye yönelik saldırımızın zamanı askeri eylem planımızda netleştirilmemiştir. Bu zaman bizim tarafımızdan belirlenecektir” uyarısında bulundu. “Güney Kore’ye ait bir insansız hava aracının başkentimiz üzerinde bir kez daha görülmesi kesinlikle korkunç bir felakete yol açacaktır” diyen Kim, “Şahsen böyle bir şeyin olmamasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

    Kuzey Kore Güney Kore’yi suçlamıştı

    Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı, Pyongyang semalarında propaganda broşürleri taşıyan Güney Kore’ye ait insansız hava araçlarının tespit edildiğini iddia etmişti. Güney Kore Savunma Bakanlığı ise iddiayı önce reddetmiş, daha sonra ise Kuzey Kore karşıtı sivil toplum örgütlerinin olaydan sorumlu olabileceğini açıklamıştı.

  • “Müfredatımızı yüzde 35 oranında sadeleştirmiş olduk”

    “Müfredatımızı yüzde 35 oranında sadeleştirmiş olduk”

    Küçükçekmece’de Avrasya Bir Vakfı 2024-2025 dönemi cumartesi konferanslarının açılışı yapıldı. Konferansa Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanı sıra Küçükçekmece Kaymakamı Mustafa Anteplioğlu, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Avrasya Bir Vakfı Başkanı Şaban Gülbahar, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Eray Güçlüer ve vakıf yönetim kurulu üyeleri katıldı.

    Yılın ilk konferansını Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin verdi

    Program neticesinde “Millî Eğitim Bakanlığı’nın Stratejik Vizyonu ve Türk Milli Eğitim Sisteminin Geleceği” isimli yılın ilk konferansını ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin verdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti. Ardından selamlama konuşmaları yapıldıktan sonra Bakan Tekin sunum eşliğinde konferansını gerçekleştirdi.

    Lozan Antlaşması’nda yer almayan yabancı okulların denklik sorunuyla ilgili karşılıklı bir antlaşma yapılmak istendiğini belirtti

    Bakan Tekin konuşmalarında Milli Eğitim İstatistikleri adı altında öğretmen, öğrenci, okul ve derslik sayıları hakkında bilgi verdi. Milletler arası okullar ile ilgili yaptığı konuşmada ise özel okullardan bahseden Tekin, Lozan Antlaşması’nda yer almayan yabancı okulların denklik sorununa da değinerek karşılıklı bir antlaşma yapılmak istendiğini belirtti. Bakan Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde yapılan yenilikler neticesindeki eğitim sistemini de anlattı. Yusuf Tekin program sonunda katılımcıların sorularını da yanıtladı. Programda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e Avrasya Bir Vakfı Başkanı Şaban Gülbahar tarafından çeşitli hediyeler verildi.

    “Çalışan öğretmenlerimizin 800 bini son 22 yılda atandı”

    Konferansta son 22 yılda öğretmen ve derslik sayıları hakkında konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Büyük eğitim ailesi olarak öğretmenlerimizle Türkiye’de 750 bin derslikle öğrencilerimize hizmet etmeye çalışıyoruz. Çalışan öğretmenlerimizin 800 bini son 22 yılda atandı. Bu da yüzde 80’e yakın bir rakam yapıyor. Yapılan dersliklerin sayısı ise son 22 yılda iki katından daha fazla artmıştır. Güçlendirme, yıkılıp yeniden yapılan dersliklerle birlikte bu sayı üç kata kadar çıkıyor. 22 yılda daha önceki derslik sayısının iki buçuk katı, öğretmen sayısı iki katı artmış ve dersliklere etkileşimli tahtalar kurulmuştur. Birleşmiş Milletler’in ve diğer eğitimle ilgili yayınlanan raporlarda ‘Türkiye neredeyse bütün dersliklerinde bu imkanı sağlamış dünyadaki tek ülke’ şeklinde geçiyor” dedi.

    “Türk çocuklarının Türkçe ve Türk kültürü ile ilgili ders alma haklarını uluslararası bir sözleşme ile garanti altına almak istiyoruz”

    Yabancı okullar konusuna değinen Bakan Tekin, “Cumhuriyet’imizin kurucu kadroları Lozan Antlaşması ile beraber ülkemizde yaşayan ülkeye sadık durumdaki azınlıkların eğitim öğretim hakları başta olmak üzere bütün haklarını güvence altına aldı. Türkiye’de Ermeni, Rum ve Musevi vatandaşlarımızın devam ettiği okullarımız var. Diğer yabancı okullar ise Lozan Antlaşması’nda yok. 1940’lı yıllardan itibaren açılmaya başlıyorlar. Bu yıl bu okullara Türk öğrenci kaydını yasakladık. Eğer Türk öğrenci kaydederseler suç sayılacağı ve kapatma gerekçesi olacağını söyledik. Eğer uluslararası sözleşme imzalarsak bu okullar legal statüye kavuşacak. Biz de bunun karşılığında özellikle Almanya ve Fransa’nın yaşayan Türk çocuklarının Türkçe ve Türk kültürü ile ilgili ders alma haklarını uluslararası bir sözleşme ile garanti altına almak istiyoruz” şeklinde konuştu.

    “Müfredatımızı toplamda yüzde 35 oranında sadeleştirmiş olduk”

    Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile uygulanan müfredattan bahseden Tekin, “Kendi milli manevi değerlerimizi bu ülkeyi ve toplumu ayakta tutacak temel değerlerimizin müfredatın içerisinde olmasını istedik. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli hem uluslararası verilerden beslenen hem de kendi değerlerimizi yansıtan bir model oldu. Yetkin ve erdemli insanı önceleyen bir öğrenci profili tanımlaması ile becerileri tetikleyici bir eğitim sistematiği yaptık. Her bir çocuğun farklı bir birey olduğu eğitim öğretim süreci inşa etmeye çalıştık. Müfredatımızı toplamda yüzde 35 oranında sadeleştirmiş olduk” ifadelerini kullandı.

  • “Kendi ayaklarımız üzerinde çok güçlü bir şekilde durmak durumundayız”

    “Kendi ayaklarımız üzerinde çok güçlü bir şekilde durmak durumundayız”

    Türkiye Innovation Week İnovalig Şampiyonları kazananları için İstanbul’da bulunan Haliç Kongre Merkezi’nde ödül töreni düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, girişimciler ve ödül kazananlar katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcı Cevdet Yılmaz, Savunma Sanayii Fonu’na destek amaçlı meclise paket teklif edildiğini ifade ederek, “Savunma sanayii bir taraftan güvenlik için çok önemli. Güvenliğin olmadığı yerde ne demokrasi olur ne temel hak ve hürriyetler olur ne de kalkınma olur. Güvenlik her şeyin temeli. Mutlaka güvenli bir ortam sağlamalıyız” dedi.

    “Cari işlemler açığımız 9,7 milyar dolar seviyesine hızlı bir gerileme kaydetti”

    Cari işlemler açığının 9,7 milyar dolar seviyesine gerilediğini belirten Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Hedefimiz ülkemizi hem bölgesel hem de küresel çapta pek çok startuplara, unicornlara, hatta decacornlara ev sahipliği yapan ilerici, ileri teknolojiler üreten inovatif firmalar açısından bir cazibe merkezi haline getirmektir. Bakanlığımız olarak bu bilinçle ülkemizin teknolojik dönüşümünü sağlayacak ve ihracat kapasitesini artıracak çalışmaları uygulamaya koymaktayız. Malumları olduğu üzere son 22 yılda mal ve hizmetler ihracatımızı 7,5 katı arttırmış bulunuyoruz. Eylül ayı itibariyle de son 12 aylık yıllıklandırılmış mal ihracatımızı 261,6 milyar dolara, hizmetler ihracatımızı da yıllık 111 milyar doların üzerine çıkarmış bulunuyoruz. Ağustos itibariyle açıklanan, ödemeler dengesi ve cari işlemler rakamlarına baktığımızda ilk sekiz ay itibariyle cari işlemler açığımız ilk sekiz ay itibariyle cari işlemler açığımız 9,7 milyar dolar seviyesine hızlı bir gerileme kaydetti. Ağustos ayında da altmış bir ayın en yüksek aylık cari işlemden fazlası olan 4,3 milyar dolarlık cari işlemler fazlası verdik. Böylece son üç ayda üst üste işlemler fazlası vermeyi başarmış bulunuyoruz” dedi.

    “Türk malı damgalı ürünlerin dünyanın dört bir ucuna taşımak için sizlerle beraber ter döktük”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Türk malı damgalı ürünlerin dünyanın dört bir yanına ulaştığını belirterek, “Bugün büyük bir gururla söylemek isterim ki yirmi iki yıl boyunca uzak yakın demedik, zor coğrafya demedik, engeller var, birçok sıkıntılar var demedik. Birileri gibi şurada ne işimiz var, burada ne işimiz var da demedik. Sizlerin alın teri olan Türk malı damgalı ürünlerin dünyanın dört bir ucuna taşımak için sizlerle omuz omuza çalıştık, beraberce ter döktük. Zorluklarla karşılaşsak da önümüze engeller çıksa da, bunları aşmak için sabır, azimle, sarsılmaz bir inançla hep birlikte mücadele ettik. İhracatımızı nasıl daha fazla arttırabiliriz sorusunun peşinde tam yirmi iki yıldır kıta kıta, ülke ülke sizlerle beraber dolaştık. Halen bu ortak çabayı sürdürüyoruz. Sizlerle birlikte verdiğimiz mücadelenin neticelerini her alanda görmenin haklı şerefini yaşıyoruz. Son yirmi iki yılda dolar bazında ülkemiz ekonomisi hâkim olarak yaklaşık beş kat büyüme sergiledi. Kişi başına gelirimiz 3 bin 600 dolardan geçen sene sonu itibariyle 13 bin 43 dolara çıktı. Bu yılın rakamları henüz çıkmış değil. Ancak orta vadeli programımızda bu yılsonu itibariyle yine çok ciddi bir büyüklüğe ulaşacağız” ifadelerini kullandı.

    “Kendi ayaklarımız üzerinde çok güçlü bir şekilde durmak durumundayız”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, milli savunma için yapılan yatırımların önemine dikkat çekerek, “Bugün bölgemizde yaşanan gelişmeleri hep birlikte görüyoruz. Uluslararası kurumlara güven, çok çok zayıflamış durumda. Uluslararası hukuka güven, ahlaki değerlere çok çok zayıflamış durumda. Birçok kavramın içi boşalmış durumda. Gazze’de yaşanan hadiseler bize şunu açık ve net gösteriyor. Kendi ayaklarımız üzerinde çok güçlü bir şekilde durmak durumundayız. Başkalarının merhametine, başkalarının güzel söylemlerine aldanarak yolumuza devam edemeyiz. Birlik içinde olmamız lazım. İç cephemizi güçlendirmemiz lazım. Ekonomimizle, teknolojimizle her alandaki başarılarımızla ülkemizi geleceğe hem daha müreffeh hem daha güvenli bir ülke olarak taşımak durumundayız. İşte bu açıdan bu çalışmaların çok çok önemli olduğunu ifade etmek isterim. Bu kapsamda meclisimize de bir paket teklif edilmiş durumda. Savunma Sanayii Fonu’na destek amaçlı bir paket. Burada tek bir kuruş bile bütçeye gitmeyecek. Bu son paketle ortaya konan tüm unsurlar savunma sanayiini güçlendirmeye dönük olarak bu alandaki çalışmalarımıza tahsis edilecek. Çelik Kubbe projemizden diğer kritik teknolojilere kadar bu alandaki varlığımızı daha da güçlendireceğiz. Bölgemizde yaşananlar son yirmi yılda bu alanda yaptıklarımızın ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar doğru kararlar verildiğini göstermektedir. Savunma sanayii bir taraftan güvenlik için çok önemli. Güvenliğin olmadığı yerde ne demokrasi olur ne temel hak ve hürriyetler olur ne de kalkınma olur. Güvenlik her şeyin temeli. Mutlaka güvenli bir ortam sağlamalıyız. Dolayısıyla bu alandaki yaptıklarımız sadece güvenliği sağlamıyor. Refahımızı arttırmak, özgürlüklerimizi temel hak ve hürriyetlerimizi daha rahat bir şekilde yaşamamız bakımından da olmazsa olmaz diye düşünüyorum” dedi.

  • “Güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz”

    “Güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz”

    Erdoğan, AK Parti 8’inci Olağan İl ve İlçe Kongrelerine gönderdiği video mesajda katılımcıları selamlayarak, kongrelere katılamasa da kalbinin salondakilerle birlikte çarptığını, heyecanlarına ortak olduğunu söyledi.

    Kuruluşundan itibaren AK Parti’nin çatısı altında görev yapmış herkese şükranlarını sunan Erdoğan, partiye hizmet etmiş ve destek olmuş kişilerden vefat edenlere rahmet diledi.

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partiyi kurdukları 14 Ağustos 2001’deki gibi aynı heyecanla yollarına devam ettiklerini vurgulayarak, “Doğruluktan, dürüstlükten, samimiyetten ayrılmadan, milletin emanetine halel getirmeden tüm Türkiye için, 85 milyonun her bir ferdi için çalışmayı sürdürüyoruz. AK Partili kadrolar olarak hep birlikte nice zorlukların üstesinden geldik, nice engelle karşılaştık, nice badireler atlattık, nice saldırıları püskürttük. Şartlar ne olursa olsun millete verdiğimiz sözlere daima sadık kaldık. Türkiye’ye, tarihinin en büyük kalkınma, demokrasi ve yatırım hamlelerini kazandırmanın, 81 vilayetimizin her karışında eserlerimizle mührümüzü vurmanın haklı gururunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Siyasetlerinin eser ve hizmet siyaseti olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Biz aynı zamanda milletle ve kendi arasında daima muhabbetin diliyle, gönül diliyle konuşan bir kadroyuz. AK Parti’yi bugünlere getiren sır, milletin sesine kulak vermemizdir, hiçbir komplekse kapılmadan milletin vicdan terazisinde muhasebesini yapması, nerede eksiği varsa üzerine kararlılıkla gitmesidir. 23 yıldır milletin umudu olmayı, milletin sorunlarına çözüm adresi olmayı işte böyle başardık. 8. Olağan Kongre sürecimizde de inşallah aynısını yapacağız. Kongrelerimizi, parti olarak kendimizi yenilemenin yanı sıra milletimizle kucaklaşmanın, 85 milyonun tüm mensuplarıyla gönül köprülerimizi güçlendirmenin vasıtası olarak da görüyoruz” dedi.

    Erdoğan, kongreyle ilgili hedeflerini sıralayarak, “Her zaman olduğu gibi yine kardeşlik ve dayanışma ikliminde kongremizi gerçekleştirecek, çok daha güçlenmiş, güç ve enerji toplamış bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Ak saçlılarımızın ve emektarlarımızın tecrübesini, gençlerimizin heyecanı ve dinamizmini, hanım kardeşlerimizin de nezaket ve samimiyetini birleştirerek inşallah bu hassas süreci yöneteceğiz. Siz dava arkadaşlarıma güveniyorum. Rabbime, şahsıma sizler gibi vefakar, sizler gibi gayretli yol arkadaşları bahşettiği için sonsuz hamdediyorum” açıklamalarında bulundu.

    Kongrenin, Türkiye ve demokrasi adına hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, “Durmak yok, yola devam. Durmak yok, hizmete devam diyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

  • Kişisel Verileri Koruma Kurulu Üyeliklerine seçim kararı Resmi Gazete’de

    Kişisel Verileri Koruma Kurulu Üyeliklerine seçim kararı Resmi Gazete’de

    Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararı ile Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nda boş bulunan 3 üyelik ilgili kanunun 21’inci maddesine göre 10 Ekim tarihli Genel Kurul’un 6’ncı birleşimde seçim yapıldı. Boş bulunan üyeliklere Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan Tamer Aksoy, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubundan Bayram Arslan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubundan Muhammed Serdar Cafoğlu seçildi.