Kategori: Siyaset

  • Enis Berberoğlu hakkındaki itiraz, üst mahkemeye gönderildi

    Enis Berberoğlu hakkındaki itiraz, üst mahkemeye gönderildi

    Gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası alan ve Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararı verdiği Enis Berberoğlu’nun yeniden yargılanmasına yer olmadığı hükmüne yapılan itiraz, üst mahkemeye gönderildi.

    Enis Berberoğlu’nun avukatları tarafından İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere, Anayasa Mahkemesi’nin “yeniden yargılama” hükmünü yerinde görmeyen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan itiraz dilekçesi, incelendi.

    Mahkeme heyeti, usul ve yasaya uygun kararlarının yerinde olduğunu belirterek, dilekçe ve dava dosyasının, itirazı inceleyecek olan ve üst mahkeme sayılan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verdi.

    İtiraz dilekçesi İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yasal süresi içerisinde incelenip karara bağlanacak.

  • Muharrem İnce: CHP yönetimine güvenmiyorum

    Muharrem İnce: CHP yönetimine güvenmiyorum

    CHP Yalova eski Milletvekili Muharrem İnce, dün ziyaret ettiği Iğdır’da bir CHP’linin, “Geleceğinizden haberimiz olmadı” demesi üzerine, “Bunu bilerek yapıyorum. Pandemi var, kababalık olmasın. Beni karşılamaya gelen CHP yönetimine güvenmiyorum, arkadaşlarıma zarar verir” dedi.

    Muharrem İnce, ülke genelinde başlattığı ‘Memleket Hareketi’ programı kapsamında dün Iğdır’a geldi. İnce, cadde ve sokaklarda esnafı ziyaret edip, vatandaşlarla görüştü. Söğütlü Mahallesi’nde otobüse binerken yanına gelen ve kendisinin de 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde CHP’den Iğdır Milletvekili adayı olduğunu söyleyen Metin Ova, “Sizin buraya geleceğinizden haberimiz olmadı. Keşke söyleseydiniz” dedi. Bunun üzerine İnce, “Bunu bilerek yapıyorum. Pandemi var, kababalık olmasın. Beni karşılamaya gelen CHP yönetimine de güvenmiyorum, arkadaşlarıma zarar verir” diye konuştu.

    İnce daha sonra Ardahan ve Kars ziyaretlerinde bulundu. İnce gezilerini bugün de Ağrı ve Erzurum’da sürdürecek

  • Bahçeli: Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır

    Bahçeli: Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’nin genel seçimlerin zamanında yapılmasından, sandığın 2023 Haziran ayında kurulmasından yana olduğunu belirterek, “Bu tutarlılığımızı ve kararlılığımızı muhafaza edeceğiz. Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır.” dedi.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Hatay ve Kahramanmaraş’ta insanları evsiz bırakan, tarım arazilerini çöle çeviren, ağaçları yakıp yıkan, bitkileri, hayvanları katleden yangının son zamanların en trajik olayları arasında yer aldığını ifade etti.

    Devamında Osmaniye ve Trabzon’da da orman yangınlarının görülmesinin büyük bir kayıp ve üzüntüye yol açtığını belirten Bahçeli, yangınların nasıl çıktığıyla ilgili araştırma ve incelemelerin doğal mecrasında devam ettiğini söyledi.

    “Ağacımıza, doğamıza, insanımıza kim ya da kimler sabotaj yapmışsa bulunup en ağır şekilde cezalandırılmaları ertelenemez bir hedeftir.” diyen Bahçeli, “Bilindiği üzere, bölücü terör örgütü 2019 yılında ‘ateşin çocukları insiyatifi’nin kurulduğunu, bu hain grubun çakmak ve kibritle mücadele edeceğini duyurmuştu. Bu teröristler Hatay’daki sözde kutsal ateşi de selamlamışlar ve yangınların sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Ateşin böyle nesebi gayri sahih çocukları var mı bilemeyiz. Fakat bildiğimiz bir şey varsa o da şudur: Bunlar iblisin çocukları, ifritin çaşıtları, ihanetin çakallarıdır. Kimin çocukları oldukları esasen meçhul olan bu şerefsizlerin kısa sürede yakalanıp yaktıkları kadar yakılmaları, dahası yaptıkları her türlü kötülük ve menfur eylemlerden dolayı hesaba çekilmeleri en acil hukuk ihtiyacıdır.” değerlendirmesini yaptı.

    Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Dün emzikli bebeklerimize kurşun sıktılar, bugün ormanları yakıp canlıları ateşte kavurdular. Dün sözde öz yönetim ilanlarıyla vatanımızın bir bölümünü işgale kalktılar, bugün ağaçlarımıza, kuşlarımıza, yeşil bitki örtümüze nefret saçtılar. Dün masum insanlarımızı, Mehmetlerimizi, polislerimizi, korucularımızı katlettiler, bugün de aynı yerdeler. Hazin gelişmeler karşısında aydın müsveddelerinin tepkilerini duyanınız oldu mu? Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin haktan ve hakikatten yana tavrını göreniniz oldu mu? Savaşa hayır bildirileri hazırlayıp çözülmeye, çürümeye ve çöküşe boyun eğmemizi isteyen aklı ve kalbi esirleşmiş iş birlikçi güruhun itirazına tesadüf edeniniz oldu mu? Peki, terörist Demirtaş’ın hakkındaki iddiaları göğsüne asacağı şeref madalyası gibi gören CHP Genel Başkanı’ndan ses çıktı mı? Bırakınız büyüğünü, en küçük bir sitem işitildi mi? Kılıçdaroğlu, şereften ne anlıyor, şeref deyince aklına ve hatırına ne geliyor? Hayata ve doğaya kast eden hainlerin elebaşı Demirtaş’la ilgili nazlı nazlı kahvaltı rezervasyonu yapanlar, evlerinin kapılarını açmak için hazır kıta bekleyenler, sorarım sizlere, nasılsınız, iyi misiniz?

    Terör seviciler, terörist hayranları, eğip bükmeden, istismar ve inkara yeltenmeden şu soruma da cevap vermelidirler: Geçtiğimiz hafta, Ağrı Doğubayazıt’ta şehit düşen ve gelecek ay evlenecek olan Çorum İskilipli Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Emre Dokumacı’nın muhterem annesine, babasına, hatta al bayrağa sarılı tabutuna kapanıp ağlayan nişanlısı Hatice Karagöz evladımıza ne diyecekler? Ne anlatacaklar? Onların gözlerinin içine hangi cesaretle bakabilecekler? Teröriste terörist diyemeyen bize göre teröristtir. Hainlere arka çıkan, kol kanat geren, bununla yetinmeyip siyasi iş birliğe heves eden kim varsa dökülen kanda, yanan ormanda, yıkılan umutlarda payları ve parmak izleri olan namertlerdir.”

    Bahçeli, bütün imkanlar seferber edilerek facianın yaralarının sarılacağına, zarar ve ziyanların gecikmeye mahal bırakmadan telafi edileceğine inandığını belirterek, “Unutmayınız, tüm ağaçlarımızı yaksalar da fidan dikecek toprağımız vardır; topraklarımız susuz kalsa da hamd olsun sulayacak kanımız vardır.” dedi.

    “Terazi var tartı var, her şeyin bir vakti var”

    Devlet Bahçeli, konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisine yönelik “erken seçim çağrısı yapma” önerisini anımsattı.

    “CHP Genel Başkanı’nın seçim isteği de sipariştir, aynı zamanda hezeyandır.” diyen Bahçeli, “kaçış sendromu” yaşayan Kılıçdaroğlu’nun düne kadar “erken seçime karşı olduğunu” söylediğine işaret etti.

    “Sayın Kılıçdaroğlu ülkemi ve milletimi canımdan aziz biliyor, her şeyden çok seviyorum. Bunu senin teyit ve tayin etmen ne haddindir ne hakkındır. Ancak senden ve zihniyetinden hiç mi hiç hazmetmiyorum.” ifadelerini kullanan Bahçeli, “Seçime gidip ne yapacaksın, nereye ulaşacaksın, sana kimler ne söyledi? Neyi vaat ettiler? Ankara’dan bir Bişkek mi çıkarmayı düşünüyorsun? Buna mı hazırlanıyorsun? Osman Kavala’ya duyduğun sempatinin altında yatan asıl neden Sorosçuların desteğini mi almak?” sorularını yöneltti.

    Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Biz erken seçim talebini söyleyenden daha çok söyletenleri yani sahibinin sesini ve kimliğini merak ediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, sen ki, KKTC’deki Kapalı Maraş bölgesine bile yabancısın, sanki ilk kez duymuş gibisin, sana bakıp bakıp üzülüyorum, hep çalışmadığın yerlerden sorularla karşılaşıyorsun. Kılıçdaroğlu’na diyorum ki seçimi falan boşver, altının para ettiği bir dönemdeyiz, söz gümüşse sukut altındır, sükut et de biraz kazan. Terazi var tartı var, her şeyin bir vakti var, beklemesini bil. Sakın ha tedbiri elden bırakma, davetsiz gelen döşeksiz oturur. Kulağına küpe olsun, elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez. Hele biraz sabret; gurkun cücüğü güzün sayılır. Bu işlere kafa yorma, seçim meçim derdine düşme; işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol. Göz var izan vardır, bizim görüşümüz açıktır, değişmemiştir. MHP, genel seçimlerin zamanında yapılmasından, sandığın 2023 yılının Haziran ayında kurulmasından yanadır. Bu tutarlılığımızı ve kararlılığımızı muhafaza edeceğiz. Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır.”

    Türkiye’nin 2023 hedeflerine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarını inşa ederek, yapısal reformları hayata geçirerek ulaşacağını dile getiren Bahçeli, anket aldatmalarını milletin iradesinin yıkıp geçeceğini kaydetti.

    Bahçeli, “Cumhur İttifakı; inanmış gönüllerin mecmuuyla, yüksek ülkülerin muazzam heyecanıyla, millete adanmış milli ve yerli duruşun manevi hikmetiyle yoluna ve yolculuğuna sonuna kadar devam edecektir.
    Kim aday olursa olsun, hangi partiler zilletin çatısı altına sığınırsa sığınsın, parlamenter sisteme dönmenin hesabını hangi siyasi defolar yaparsa yapsın, nafiledir, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşayacak, geleceğin rotası Cumhur İttifakı’nın fedakarlıklarıyla çizilecektir. MHP, sözünün eridir. 2023’de Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır, Türk milleti Cumhur İttifakı’yla kutlu yarınlara yürüyecektir. Hiç kimse ülkemizin hızını kesemeyecek, ekonomide yıkım ve kriz çığırtkanlığı yapanlara, yalan ve umutsuzluk aşılayanlara aziz millet varlığı icazet vermeyecektir. Türkiye salgını da bertaraf edecek, etrafındaki çemberi de yaracaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Çare yoktur, çözüm kalmamıştır, Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan’ın kafasına vura vura alınmalıdır.” dedi.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen haftaki toplantıda, “Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının, ateşkes, diyalog, müzakere, diplomasi gibi kandırmacalar yoluyla çözüm teklifleri, şu aşamada tuzaktır, tertiptir, yenilgiye onaydır.” dediğini hatırlattı.

    İki ülke arasında ateşkes çağrıları, diyalog arayışları, masa kurma önerileri, yanlı ve tarafgir arabulucuların baskılarının, Dağlık Karabağ davasını karalamaktan ve kilitlemekten başka manaya gelmediğini vurgulayan Bahçeli, “Neyin ateşkesi, neyin görüşmesi, konu vatan konusudur, konu bağımsızlık onurudur.” ifadesini kullandı.

    Bahçeli, terörist devlet Ermenistan’ın, Dağlık Karabağ’dan çekilmeden, işgal ettiği toprakları hak sahibi Azerbaycan’a teslim etmeden silahları indirmenin, ateşi dindirmenin, masalarda çözüm aramanın, cinayetlerin, rezaletlerin ve zulmetin meşrulaşması anlamına geleceğini söyledi.

    Cephede başarı sağlanmadan, işgal altındaki Türk toprakları özgürleşmeden “ateşkes olsun” demenin, hiçbir şart altında geçerli olamayacağını, Türklüğün vicdanında kabul görmeyeceğini vurgulayan Bahçeli, “Ermenilerin diplomasiyle, diyalogla, görüşme ve temas trafiğiyle Dağlık Karabağ’ın bütününden çekilmeleri, sadece boş bir hayaldir. O halde, zor oyunu bozacak, güç kullanarak vatan toprakları alınacaktır.” diye konuştu.

    “Ateşkes kararı üzerinde mutabakat, bir tavizdir”

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, çatışma alanının Ermenistan sınırları içinde olmadığını itiraf etmesinin, “bir nevi işgalin reddi” olduğunu belirten Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Elbette Azerbaycan’ın ‘evet’ diyeceği siyasi ve stratejik adımlar desteklenmelidir. Buna diyeceğim bir şey yoktur. Ancak Moskova’da kurulan masada çözümsüzlük hali somutlaşmıştır. Ateşkes kararı üzerinde mutabakat, bize göre bir tavizdir. Nitekim pamuk ipliğine bağlı ateşkesi ihlal eden beklendiği gibi Ermenistan olmuştur. Katille pazarlık kurşun, bomba, kalleşlik olarak fatura edilmiştir. Çare yoktur, çözüm kalmamıştır, Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan’ın kafasına vura vura alınmalıdır. Dağlık Karabağ kahramanlık ve silah zoruyla Azerbaycan’a geçmelidir. Ateşkes ve diplomatik görüşmeler bundan sonra ele alınmalıdır.”

    Bahçeli, bugün Bakü ve Gence’yi bile tehdit noktasına gelen Ermenistan’ın, bu çatışma sürecinden güçlenerek çıkması halinde, geleceğin Azerbaycan Türklüğü için çok ağır sonuçlara yol açacağını kaydetti.

    Ermenistan’ın, işgal ettiği her yerden önşartsız çekilmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, “Bakü’yü hedef yapanlar, Erivan’ın da bir gece ansızın bedel ödeyeceğini ne akıllarından ne de kabus dolu anılarından çıkarmamaları hayatları ve güvenlikleri açısından en makul davranıştır. Bizden söylemesi; Türk milleti bilendir, beklenendir, özlenendir, sevilendir, adaletin nişanesidir, dahası zulmün yuvasını dağıtacak devasa kuvvettir.” dedi.

    “CHP kim, Doğu Türkistan’ı savunmak kim?”

    Yaşanılan süreçte Doğu Türkistan meselesinin tekrar gündeme getirilmesinin tesadüf olmadığını söyleyen Bahçeli, “Uygur Türklüğü’nün sorunu kuşkusuz sorunumuzdur. Hak gaspları, hukuk ihlalleri, insani trajediler hiçbir zaman onaylamayacağımız zorbalıklardır. Fakat MHP, karanlık mahfillerde hazırlanıp servis edilen kirli senaryoların zehirli akıntısına kapılmayacak, hiçbir telkine alet olmayacaktır.” ifadelerini kullandı.

    “CHP bize Uygur Türklüğü konusunda parmak sallayamaz, istikamet çizemez, dikte edemez, tavsiye ve tembihte bulunamaz.” diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Onlar Moskova yolu gözlerken, biz esir Türklerin davasıyla nefes alıyorduk, Turan ülküsüyle, Türklüğün muzaffer günlerine ulaşma heyecanıyla fikir ve siyaset mücadelesi veriyorduk. Çizgimizde kırıklık yoktur, halen bu azimdeyiz, bu ahlaktayız, bu düşünce namusuna sahibiz. CHP kim, Doğu Türkistan’ı savunmak kimdir? Hele bir de Serok Ahmet var ki gürültü patırdı çıkarmakta üstüne yoktur. Kalkmış bize soru sormuş: Doğu Türkistan’da yapılan zulme niye sessiz kalıyormuşuz? Hızını alamamış olacak ki Doğu Türkistan’ı kaça sattığımızı da sorularının arasına iliştirmiş. Be hey Serok, söylesem anlamazsın, göstersem algılayamazsın, sussam gönül razı değil, yine de şunu bilmelisin ki satmak senin işindir, pazarlamak seninle anılan bir meslektir. Sen Doğu Türkistan’ın haritada yerini bilmiyorken Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in kalbi bu sevdayla çarpıyordu. Sen git Kobanici yoldaşlarınla kucaklaş, ecdadımızın geride kalan türbelerini boşaltmak için sözler ver, gücün yeterse kamyonlara yükleyip kaçabildiğin kadar kaç, belki kurtulur, belki yakayı kurtarırsın. Aklının ermediği konularda yorum yapma, masken düşer; çamurlu yollarda yürüme, üstün başın batar. Ne tuhaf bir haldir ki zilletin ortakları hiç bilmedikleri, uğruna hiç mücadele etmedikleri Doğu Türkistan meselesini gündeme taşıyorlar, istismarla oyalanıyorlar. Çünkü bunların kulaklarına fısıldayan, önlerine talimatname koyan dış mihraklar görev başındadır.”

    KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri

    Bahçeli, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklı mücadelesinden ödün vermeden sağlam duruşunu koruduğunu dile getirerek, Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi’nin tekrar mavi sulara açılmasının bu dirayetin, cesaretin, iradenin ezcümle bir neticesi olduğunu söyledi.

    KKTC’de geçen pazar günü gerçekleşen Cumhurbaşkanı seçiminde hiçbir adayın ilk turda yeterli oyu alamadığını, bütün gözlerin bu hafta sonunda yapılacak ikinci tura çevrildiğini anımsatan Bahçeli, “Kıbrıs milli bir davadır. Kıbrıs Türklüğü’nün kararlarına bağlıyız ve saygılıyız. Düşüncemiz ve inancımız odur ki toprak vererek çözüm arayanların KKTC’nin geleceğinde olmaması, Kıbrıs Türklüğü’nü temsil makamına oturmaması tarihi bir görev ve sorumluluktur.” dedi.

    Adil, kalıcı ve kapsayıcı bir barışın önüne Rumların set çektiğini belirten Bahçeli, “KKTC Cumhurbaşkanı seçimini müteakiben kurulacak müzakere masasına, Rumlar iyi niyetle ve ön yargısız gelirlerse ne ala, var olan sorunlar hakkaniyetle çözülebilecektir. Aksi halde müzakere sayfası kapanmalı, masa dağılmalı, herkes ocağında sağ olmalıdır. Federasyon modeli üzerinde yürüyen görüşmelerin sonuç vermediği ortadadır. Eşit ve egemen iki devlet seçeneği yegane çözüm olarak önümüzdedir.” diye konuştu.

    Kıbrıs Türklüğünün milli ve tarihi çıkarları hilafına her ilişki, her irtibat, her anlaşma ve uzlaşmanın kesinlikle yok hükmünde olduğunun altını çizen Bahçeli, “Vatan toprağı vererek çözüm arayan değil, Rumlara şirinlik yaparak ayakta kalmaya çalışan değil, vatana sahip çıkan, Rum oyunlarına aldanmayan ahlaklı ve milli bir cumhurbaşkanı vazgeçilmez bir mecburiyettir, bizim de başımızın tacıdır. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır, çileler, sıkıntılar, işkenceler, kanlı Noeller, ıstıraplı yıllar, şehitler unutulmamıştır, Kıbrıs Türklüğü geleceğini kendi iradesiyle tayin etmeli, geçmiş acılar tekrar yaşanmamalıdır.” değerlendirmesini yaptı.

  • Akşener: Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır

    Akşener: Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan için kurulacak masalarda yer alması gerektiğini belirterek, “Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır. Bunu, Azerbaycan’ımızın yalnız olmadığını, dosta düşmana göstermek için yapmalıdır” dedi.

    İYİ Parti lideri Akşener, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Kötü bir hafta sonu geçirdiklerini belirten Akşener, Hatay ve Kahramanmaraş’taki orman yangınlarının yürekleri dağladığını söyledi. Akşener, “Özellikle Hatay’da, kent merkezlerine dayanan alevlerin yarattığı tahribat, belki de onlarca yılda tamir edilemeyecek. Bizim için kutsal olan, cennet doğamızı yakanları, Yüce Allah’a havale ediyorum. Allah’ın bize lütfu olan o muhteşem ormanlarımıza ateş düşürenler, oradaki masum canlıları ateşe verenler, bilsinler ki, hesap günü geldiğinde Cenabıhakk’ın en ağır azabıyla cezalandırılacaklar. Bu işin arkasında, hayata ve insana dair ne varsa düşman olan, terör örgütünün olduğu şüpheleri var. Bu konuda güvenlik birimlerimiz hızlı hareket etmeli ve gereğini bir an önce yapmalı. Yapılan, tüm dünyada infial yaratacak bir alçaklıktır. PKK’nın gerçek yüzünü dünya kamuoyuna göstermek de, en başta hükümetin görevidir” dedi.

    ‘MASA BİZİM İÇİN AR MESELESİDİR’

    Akşener, Azerbaycan’daki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek, “Moskova’daki ateşkes masasından kalktıktan birkaç saat sonra, Gence’de sivillere bomba yağdıran bu gözü dönmüşlüğü artık dünya daha iyi tanımalıdır” diye konuştu. Akşener, diplomasi masasında Türkiye’nin olması gerektiğini daha önce söylediğini, hem Azebaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev hem de iktidarın sözcülerinin kurulacak masada Türkiye’nin olması gerektiğini deklare ettiklerini hatırlattı. Akşener, “Ancak, bir sabah ansızın kurulan masada, taraflar dışında sadece Moskova vardı. Ve Rus Dışişleri Bakanı, ‘büyük abi’ edasıyla ateşkesi ilan etti. Kardeşimizin vurulduğu bir savaşla ilgili masa, bizim için ar meselesidir. Dışarıdan, ‘Türkiye’nin o masada ne işi var?’ diyenlerin hesaplarını anlarım. Ama üzülerek izledik ki, içeride de maalesef, onlarla ağız birliği yapanlar oldu” diye konuştu.

    ‘İKTİDARI DİKKATLİ OLMAYA DAVET EDİYORUM’

    Akşener, haziran ayında, Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldıran Kanada’nın Ermeni diasporasının baskıları üzerine silah ihracatını durdurduğunu hatırlatarak, “Batı Dünyası, Türkiye’yi, meselenin bir tarafı görüyor demektir bu. Türkiye, Kanada’dan, insansız hava araçlarının optik parçalarını alıyor. Bu ambargo, İHA’larımızın üretimini olumsuz etkileyecek. Dolayısıyla, ambargo uygulayacak kadar içinde gördükleri Türkiye’yi, masaların dışında tutmak isteyen bu ikiyüzlülüğe karşı, dikkatli olmak zorundayız. Şüphesiz bundan sonra da, başka masalar kurulacak. Bir kez daha uyarıyorum ki, Türkiye o masalarda kardeşinin yanı başında oturmalıdır. Bunu, Azerbaycanımızın yalnız olmadığını, dosta düşmana göstermek için yapmalıdır. İktidarı bu konuda dikkatli olmaya davet ediyorum. Yurt dışında, ilgili ülkelerde, diplomasi ve lobi faaliyetlerine ağırlık verilmeli ve haklılığımız dünyaya anlatılmalıdır. Karabağ’da yolumuzun bağlanmasına izin veremeyiz. Çünkü Karabağ; Sadece Azerbaycan Türk devletinin değil, bir büyük coğrafyadaki her Türk’ün davasıdır” dedi.

    Akşener, il il gezdiklerini belirterek, en son Giresun ve Yozgat’a gittiklerini, ziyaretlerde milletin derdini dinlediklerini kaydederek, “Yine bir dokunduk, yine bin ah işittik” dedi.

  • CHP’li Öztrak: Ermenistan yönetimini lanetliyoruz

    CHP’li Öztrak: Ermenistan yönetimini lanetliyoruz

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ”CHP olarak sivil yerleşim yerlerine saldırarak, kardeşlerimize karşı, savaş ve insanlık suçu işleyen Ermenistan yönetimini bir kez daha lanetliyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde video konferans yöntemiyle toplandı. Toplantı sonrasında, parti sözcüsü Faik Öztrak basın toplantısı düzendi. Öztrak, Azerbaycan’a yönelik saldırıdan dolayı Ermenistan’a tepki göstererek, “Masayı kuran, ‘bölgede Rusya’dan habersiz kuş uçamaz’ mesajını veren, dolayısıyla, ateşkesin bir anlamda garantörü olan Rusya, bu saldırıları neden önlemedi? Biz, CHP olarak sivil yerleşim yerlerine saldırarak, kardeşlerimize karşı, savaş ve insanlık suçu işleyen Ermenistan yönetimini bir kez daha lanetliyoruz. Gence’de şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralananlara şifa ve tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize de başsağlığı diliyoruz. Kardeşlerimizin acıları, bizim de acımızdır. Azerbaycan toprağı olan Karabağ’da Ermeni yönetiminin işgali son bulmadan, Kafkasya coğrafyası huzur bulamayacaktır. Biz CHP olarak bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

    ‘HİÇBİR ŞEYİN KARANLIKTA KALMAMASINI BEKLİYORUZ’

    Öztrak, Hatay’ın farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınlarının herkesin yüreğini dağladığını belirterek, şöyle konuştu:

    “Sadece çığlıkları duyulmayan, o güzelim ağaçlar yanmadı. Kaplumbağasından, kuşuna pek çok canlı da kavrulup, yaşamını yitirdi. Yangın yerleşim yerlerine de hasar verdi. O güzelim ormanlarımızla beraber, geleceğimiz de yandı. Genel Başkanımızın talimatıyla, MYK üyelerimiz yangın bölgesine gitti. Milletvekillerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, vatandaşlarımızın yanında oldular, acılarını paylaştılar. Canla başla uğraştılar. CHP olarak bundan sonra da bölgedeki mağdur vatandaşlarımızın yanında olmaya, vatandaşlarımıza elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz. Tek bir ağaç yakan, tek bir canlının yaşamına kasteden bizden olamaz. Bu arada bölücü terör örgütünün, yangınların sorumluluğunu üstlenme çabası dikkatle izlenmelidir. Bu yangın üzerinden yapılacak bölücü propagandaya ya da kurulacak tuzaklara izin verilmemelidir. Bunun için yangını çıkaranların biran evvel tespit edilerek, adalet önüne çıkarılmalarını, olan bitenin tüm boyutlarıyla aydınlanmasını ve hiçbir şeyin karanlıkta kalmamasını bekliyoruz.”

  • DSP Genel Başkanı Aksakal, KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirdi

    DSP Genel Başkanı Aksakal, KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirdi

    DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, KKTC’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin, “Ben inanıyorum ki 18 Ekim Pazar günü Kıbrıslı kardeşlerimiz daha büyük bir katılımla sandık başına gidecek, sınırları kan ve gözyaşlarıyla çizilmiş öz vatanlarına sahip çıkacaklardır.” ifadesini kullandı.

    Aksakal, KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

    Kuzey Kıbrıs halkının yeni cumhurbaşkanını seçmek için dün sandık başına gittiğini anımsatan Aksakal, katılımın yüzde 60 seviyelerine ulaşamamış olmasında pandemi koşullarının önemli bir etkisi olduğu ifade etti.

    Seçim sonuçlarından, Kıbrıs Türk halkının kendilerini Türkiye’deki kandaşlarından uzaklaştırmak ve o topraklardan yok etmek isteyen emperyalist stratejilere “one minute” dediğinin anlaşıldığını vurgulayan Aksakal, şunları kaydetti:

    “Güney Kıbrıs’ta uluslararası hukuk yok sayılarak oluşturulmuş bir gecekondu devletine bugün Yunanistan ve Fransa başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, ABD, İngiltere arka çıkarken 450 yıllık öz be öz Türk yurdu Kıbrıs Adası üzerinde Türkiye’nin karar gücünden rahatsız olanların varlığını biliyoruz. KKTC halkı 37 yıllık devletlerini bu emperyalist planların sahiplerine bırakacak değildir. O topraklar üzerinde Dr. Küçük, Toros Denktaş, Kıbrıs Fatihi Ecevit, Mücahit Erbakan’ın emekleri ve hakları var. O toprakların yeniden vatan yapılmasında yediden yetmişe Kıbrıs Türk halkının, kahraman Mücahitlerin, Mehmetçik’in kanları, gözyaşları var.

    Ben inanıyorum ki 18 Ekim Pazar günü Kıbrıslı kardeşlerimiz daha büyük bir katılımla sandık başına gidecek, sınırları kan ve gözyaşlarıyla çizilmiş öz vatanlarına sahip çıkacaklardır. Birinci turda yeterli oy oranına ulaşamamış olan adaylar, bu demokratik yarışın sonunda kendilerini destekleyen seçmenlerini, güçlü bir cumhurbaşkanı çıkarmak adına Denktaş’ın hayalini gerçekleştirmek için kol kola girmelidirler. Türk milleti asildir. AB’nin bir parmak bal tuzağına düşmeyecektir. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.”

  • Soylu’dan Erdoğan’ın talimatıyla ‘gönül alma’ ziyareti

    Soylu’dan Erdoğan’ın talimatıyla ‘gönül alma’ ziyareti

    Bakan Soylu’ya Mardin Valisi Mahmut Demirtaş, AKP Mardin Milletvekili Cengiz Demirkaya, İl Jandarma Komutanı Halil Şen eşlik etti. 

    Sakarya’da yaşanan olay nedeniyle ‘geçmiş olsun’ dileklerini ifade eden Bakan Soylu, “Yaşanan olaydan dolayı çok üzgünüm. Onlar adına sizden özür diliyorum. Ayrıca size Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını getirdim. Bana, ‘gönülleri kırılmışsa gönüllerini al’ talimatı verdi. Eksik olur mu olur, aksak olur mu olur, yanlış davranış olur mu olur. Yanlış davranışın iki tane karşılığı var. Bir tanesi toplum ve millet der ki; ‘Ayıp etmişsin.’ İkincisi de; hukuk var. Üçüncüsü de var, o da; Hepimiz Allah’ın birbirimize emanetiyiz. Diyor ki ‘siz kardeş olun.’ Bize emir buyuruyor. Hepimiz birbirimize yanlış davranırsak, bir de öteki dünya var. Hukuk herkes için var. Hiç kimse memleketinden dolayı, cinsiyetinden dolayı, erkek midir kadın mıdır? Ondan dolayı, ayrı bir davranış yok. Eğer insanlara haşin davranırsan. Ayıp edersen öbür dünyada hesabını verirsin. Onun için ben o söylenen sözlerden dolayı hem üzüntümü ifade ediyorum hem de onlar adına özür diliyorum. Bunlar doğru davranışlar değil. Kabul etmeyiz. Bunun için hep beraberiz. Başkalarına fırsat vermeden inşallah çoluk çocuğumuzu hayırla yetiştiririz. Memlekette onların çok güzel yaşamalarını temin ederiz” dedi.

  • MHP’li Bulut süt üreticilerinin sorunlarına çözüm istedi

    MHP’li Bulut süt üreticilerinin sorunlarına çözüm istedi

    MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, “Devletimizin birçok alanda aldığı yerinde ve etkili tedbirlerin, süt üreticileri için de bir an evvel hayata geçirilmesini istiyoruz.” dedi.

    Bulut, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz ve MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı ile Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Kovid-19 salgınının hayatın birçok yönünü ve toplumun her ferdini etkilediğini hatırlattı.

    Bulut, sürecin başından itibaren devletin tüm sektörlere ilişkin olağanüstü performans sergileyip yerinde ve etkili tedbirlerle sürecin yaratacağı hasarı minimum düzeyde tutmaya gayret gösterdiğini söyledi.

    Tüm bu azme ve gayrete rağmen hala çözüm bekleyen ve müdahale edilmesi gereken bazı alanların, sektörlerin bulunduğunu belirten Bulut, bunlardan birinin süt üreticilerinin durumu olduğunu kaydetti.

    Bulut, “Bir an evvel devletin süt üreticilerinin içinde bulunduğu mali açmazlara ilişkin etkili ve yerinde çözüm önerilerini gündeme getirmesi gerekiyor.” dedi.

    Süt fiyatlarının 15 Kasım 2019’da toplanan Ulusal Süt Konseyince, üreticiden fabrikaya 2 lira 30 kuruş ve KDV olarak belirlendiğini anımsatan Bulut, aradan geçen sürede konseyin bir daha toplanmadığını, fiyatların, sabitlenmiş şekilde beklediğini ifade etti.

    Bu süreçte girdi fiyatlarındaki olağanüstü artışın, süt üreticilerinin belini tamamen büktüğünü dile getiren Bulut, “Acil ve ivedi bir şekilde Ulusal Süt Konseyinin bir yıl aradan sonra Anadolu’daki bu sese kulak vermesi, bir an önce yeniden toplanması, vatandaşın belini bükmeyecek şekilde ama süt üreticisinin de yüzünü güldürecek bir şekilde fiyat ayarlamasını yeni baştan inşa etmesi gerekiyor. Devletimizin birçok alanda almış olduğu yerinde ve etkili tedbirlerin süt üreticileri için de bir an evvel hayata geçirilmesini istiyoruz.” diye konuştu.

    Bulut, ayrıca “Yem Konseyi”nin kurularak fiyat denetimini ve köylüye verilen yemle ilgili kalite denetimi yapması gerektiğini kaydetti.

    “İnsanlık suçu işlemektedir”

    MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz da Mersin’in, Türkiye’nin en önemli tarım kentlerinden biri olduğuna işaret ederek üreticilerin bazı sorunlar yaşadığını söyledi.

    Bu sorunların başında, girdi maliyetlerinin geldiğini belirten Kılavuz, üreticilerin bu maliyetlerin düşürülmesini istediğini aktardı.

    Kılavuz, “Bunun yanı sıra sulama ihtiyacının karşılanması, kapalı devre sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması önemlidir. Çiftçimizi zorlayan bir başka husus, kredi ödemeleridir. Kredilerin geri ödemelerinde faizin kaldırılması ve kredilerin yapılandırılması üreticilerimizi rahatlatacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Ermenistan’ın Azerbaycan’ı işgaline yönelik de Kılavuz, Dağlık Karabağ bölgesinde, uluslararası anlaşmaları hiçe sayan, hukuku ayaklar altına alan bir işgalin sürdüğünü belirtti.

    “Ermenistan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasını fırsat bilerek Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmiştir.” diyen MHP’li Kılavuz, bu işgaller sırasında binlerce soydaşı katleden Ermenistan’ın, medeni dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlediğini vurguladı.

    Kılavuz, Dağlık Karabağ’da birçok şehrin Ermenistan’ın işgali altında bulunduğunu ve çatışmaların başladığı günden bu yana Ermenilerin, sivillere yönelik saldırılarına devam ettiğini anımsattı. Kılavuz, şöyle devam etti:

    “Hınçak’tan, Taşnak’tan ve Asala’dan ilham alan Ermenistan, terör devleti olarak işlediği cinayetler, yaptığı soykırım ve katliamlardan ötürü tarih ve hukuk önünde hesap vermelidir. Ermenistan’ın gerçekleştirdiği alçakça saldırıları nefretle lanetliyorum. Karabağ’ın işgalden kurtulması tarihi bir haktır.”

    MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı da Ermenistan’ın, Azerbaycan topraklarında provokatif saldırılarına tekrar başladığına işaret ederek “Azerbaycan ordusunun ilerlemesi yaklaşık 30 yıldır işgal altında bulunan Karabağ’ın da kurtarılması ümidini tekrar canlandırmıştır.” dedi.

    Ermenistan’ın geçen pazar günü Gence’ye sonra da Mingeçevir ve Terter’e saldırmasının, buralardaki masumları hedef almasının, insanlık suçu olduğunu vurgulayan Kaşıkçı, “Çatışma bölgelerinde bozgun yaşayan Ermenistan’ın, İran sınırından içeri sokulan PKK/YPG’li teröristleri de yanına alarak mazlumlara ateş ve ölüm yağdırdığına, tüm dünyanın dikkat kesilmesi gerekmektedir.” diye konuştu.

  • Davutoğlu: “Açıklanan Yeni Ekonomi Programı, hiçbir güven unsuru taşımıyor”

    Davutoğlu: “Açıklanan Yeni Ekonomi Programı, hiçbir güven unsuru taşımıyor”

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yeni ekonomi programının güven unsuru taşımadığını ileri sürerek, döviz kurundaki artışın bunun göstergesi olduğunu söyledi.

    Davutoğlu, parti genel merkezinde ekonomik gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi.

    Davutoğlu’na, partisinin Ticaret Politikaları Başkanı Mustafa Mente, Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Serkan Özcan ve Genel Başkan Danışmanı İbrahim Turhan da eşlik etti.

    Pandemi döneminde, hükümete toplumun geniş kesimlerini rahatlatan bir model teklif ettiklerini belirten Davutoğlu, tekliflerinin birçoğunun hayata geçirilmediğini dile getirdi.

    Türkiye için “ekonomide gelecek modeli” ismiyle bir model ortaya koyduklarını anımsatan Davutoğlu, “Kasım ayı başında yapacağımız kongremizde bu model sunulacak.” dedi.

    Davutoğlu, Gelecek Partisi olarak üç ayda bir ekonominin değerlendirmesini yapacaklarını da bildirdi.

    Açıklanan Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile ilgili de görüşlerini açıklayan Davutoğlu, hükümetin daha önce Orta Vadeli Program (OVP) hazırladığını anımsattı. Davutoğlu, OVP ile hedefin piyasalara “güven vermek” olduğuna dikkati çekti.

    Davutoğlu, şöyle devam etti:

    “Açıklanan YEP hiçbir güven unsuru taşımıyor. Niye taşımıyor? Eskiden Orta Vadeli Program açıklandığında piyasada güven hasıl olur, ‘bu hükümet ne yapmak istediğini biliyor, çerçevesini çizmiş’ denirdi. Ama bir hafta içerisinde piyasada güven oluşmadığı gibi her gün kur yeni yeni rekorlar kırıyorsa zaten bu, programın temel hedefinden saptığını ve hiçbir şey gerçekleştirmediğini ortaya koyuyor.”

    Ahmet Davutoğlu, enerjideki fiyatlar ve sanayi ham maddesinin dolar kurundan etkilendiğinin altını çizerek şu değerlendirmede bulundu:

    “Enflasyonun en önemli sebeplerinden biri, Türkiye sanayi ülkesi olduğu, enerji de üretemediği için enerji ve sanayi ham maddesindeki fiyat artışının enflasyon üzerinde yaptığı baskıdır. Son 8 ay içerisinde ham madde ve enerji kaynaklı toplam ithalatımız 102 milyar dolar. Bunları da sanayide kullanmışız. Peki kurdan dolayı bu 102 milyar doların yüklediği maliyet nedir? 103 milyar lira.”

    Görevden alınan eski Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ali Edizer ile ilgili bir soruya Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

    “Hekim eşi olarak ve hekimlerin dünyasını tanıyan biri olarak açıkçası hicap duydum. Sosyal medyanın yaygınlaşması, olumlu birçok tarafının yanında, herkesin aklına gelen her sözü hemen sarf etmesi gibi bir kültürü de yaygınlaştırdı. Bulunduğu makam, Türk tıp tarihinin en önemli kurumlarından biridir. Orada üst düzey görev yapanın birinci sorumluluğu da Türk hekimliğine katkıda bulunmaktır. Kadın onuruyla ilgili bu herkes tarafından kınanacak sözleri sarf etmek bu makamlarda bulunanların yapmaması gereken bir şey. Görevden alınması doğru olmuştur.”

    Davutoğlu, ara seçim iddiasının sorulması üzerine de partisinin son dönemde örgütlenmelerini hızlandırdığını belirterek, “Biz Gelecek Partisi olarak, ne zaman hangi şartlarda bir seçim olursa girebilmenin yolunu bulacağız.” dedi.

  • İYİ Partili Türkkan: Arkadaşlarımızın tepkilerini demokratik buluyorum

    İYİ Partili Türkkan: Arkadaşlarımızın tepkilerini demokratik buluyorum

    İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, partideki muhalif milletvekillerinin tutumuna ilişkin “Biz demokrasi ile ilgili mücadele vermiş bir ekibiz. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın tepkilerini ben demokratik buluyorum” dedi.

    İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, 2’nci Olağan Kurultay’da ‘oy verilmeyecekler’ listesinde isimleri bulunan milletvekillerinin genel başkan Meral Akşener ile görüşmesini değerlendirdi. Türkkan, “Genel başkanımız diğer milletvekilleriyle de görüşüyor, benimle de görüştü, görüşüyor evet. Biz demokrasi ile ilgili mücadele vermiş bir ekibiz. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın tepkilerini ben demokratik buluyorum. İstemeyebilirler. Onlar birisini istemeyebilir, birileri de onları istemeyebilir, bu demokratik bir tercih. Bu tercihi sorgulamak doğru değil. Bu arkadaşların bu tepkilerini bu minvalde değerlendiriyorum. Sayın Akşener de arkadaşlarımızı dinliyor. İYİ Parti’nin yükselmesinden rahatsız olanların bunu devamlı gündemde tutmaları da normal, bunu da anlayışla karşılıyorum. Bizim yükselmemizden rahatsız olan siyasi partilerin bunu gündemde tutarak İYİ Parti’ye çelme takmaya çalışmasına alışığız. Biz yola çıktığımızdan beri çelme yemekten bir hal olduk. Ama her defasında ayağa kalktık. Bize çelme takanların iki seksen yere uzandıklarını seyrettik. Hiç kimse İYİ Parti’de herhangi bir sıkıntı beklemesin” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkkan, sosyal medyada erkeklere ikinci eş çağrısı yapması ardından görevden alınan eski GATA Başhekim Yardımcısı Dr. Ali Edizer ile ilgili de “Bu adamın hekimlik ruhsatının, diplomasının iptal edilmesi lazım. Doğru olan bu” diye konuştu.