Kategori: Siyaset

  • “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Stratcom Youth 2024 Küresel İletişimde Gençlik ve Teknoloji: Yeni Dönem” programına katıldı.

    Stratcom Gençlik Forumunun bu yılki temasının küresel iletişimde gençlik ve teknoloji olduğunu belirten Altun, İletişim Başkanlığı olarak küresel iletişim konusunu farklı boyutlarıyla ele aldıklarını söyledi. Altun, “Mesaj alışverişinden bahsediyoruz. Bu ilişki küresel alanda cereyan eden söz konusu etkileşim aslında eşitler arasında gerçekleşen, göz hizasında cereyan eden bir ilişkide değil bir anlamıyla hiyerarşik bir ilişki, asimetrik bir ilişki. Yani bir tarafta mesaj üreten ve onları dağıtan aktörler var diğer tarafta bu mesajlara muhatap olan onları tüketen geniş toplum kesimleri var. Bir yanda gür bir şekilde bağıra çağıra konuşan aktörler var öte yanda ise suskun, susturulmuş aktörler var. Kelimenin tam anlamıyla sessiz yığınlar var. Ne yazık ki bugün karşımızda küresel bağlamdaki sömürü ilişkileri meşrulaştıran bir küresel iletişim rejimi var. Nasıl ki karşımızda adaletsiz bir küresel düzen varsa aynı şekilde bu düzene dayanak oluşturan bir küresel iletim düzeni var. Biz bu adaletsiz iletim üzerinden gerçek anlamda adil bir iletişim düzenine geçmek için mücadele ediyoruz. Elbette bir yandan ülkemizin küresel itibarını marka değerini arttırmak için çabalıyoruz, daha da güçlendirmek için çabalıyoruz. Öte yanda hakikat odaklı iletişim anlayışını hakim kılmaya çalışıyoruz ve bu doğrultuda ülkemizin sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürdürdüğü küresel adalet mücadelesine katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte bizler gençlerimizin öncü bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu nedenle küresel iletişim alanında yaşanan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, sorunları ve çözüm ödevlerini gençlerimizle birlikte konuşalım, müzakere edelim istiyoruz ve bu toplantıyı da tam da bunun için düzenliyoruz” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhuriyetin 100’ncü yılında ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyon belgesinin yayınlandığını hatırlatan Altun, “Eğer bu belgeye bakacak olursanız bu belgede yer alan hedeflerin tümünde gençlerin genç toplum kesimlerinin gençliğin merkezi bir rolü olduğunu görebilirsiniz. Türkiye Yüzyılı vizyonunun merkezinde gençler yer alır; bilim, kalkınma sanayi, savunma, eğitim, teknoloji ve benzeri alanların tümünde. Gençler nesne değildir, öznedir. Türkiye’nin hem bugününde hem gelecek vizyonunda gençler kurucu aktörleridir. Gençler Türkiye’nin küresel iletişim süreçlerini etki etme bu süreçleri yönlendirme gayretlerinin de önde gelen aktörlerindendir. Gerek teknolojik yeniliklere gerek inovatif girişimlere bilimsel buluşları imza atma noktasında gerekse de yeni teknolojileri kullanmak ve onları dönüştürme süreçlerinde gençler toplumun önündedir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında her şeyden önce gençlerimizin özgüveni etkili gençlerimizin girişimciliği etkili” şeklinde konuştu.

    “2002 sonrasında, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükümetlerin uyguladığı gençlik politikalarıyla gençlerin özgüveni, girişimci ruhu ve cesareti kökleşmiş ve bu doğrultuda toplumsal, kurumsal ve kültürel ortamlar inşa edildi” diyen Altun, şunları kaydetti: “Bu durumun ortaya çıkması, kıymetli genç kardeşlerimin her şeyden önce bir zihniyet değişimiyle ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki bu ülkede yıllar yılı, biz yapamayız, biz geri kaldık, biz beceremeyiz diyerek bütün bir topluma bir adeta ezilmişlik psikolojisi aşılanarak, bir tür öğrenilmiş çaresizlik zerk edildi. Şükürler olsun ki, Türkiye büyüdükçe, genişlikçe, yeniliklere imza attıkça, bölgesinde ve dünyada iddialı, istikrarlaştırıcı bir güç olarak öne çıktıkça bu psikoloji aşılmaya başlandı. Bugün, Türkiye’nin öncülük ettiği ve gençlerimizin de içinde önemli roller üstlendiği teknolojik yeniliklerin, keşiflerin, inovasyonların arkasında bu öğrenilmiş çaresizliğin terk edilmiş olması gerekiyor. Her ne kadar söz konusu ezilmişlik psikolojisini, öğrenilmiş çaresizlik duygusunu aşamayan kesimler varsa da bunların giderek marjinelleştiğini, sayılarının giderek azaldığını, siyasal temsilcilerinin giderek daraldığını memnuniyetle görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır”

    22 yılda zihniyet değişimi yaşadıkları başka bir konu olduğunu da ifade eden Altun, “O da gençliğe, gençlere, genç toplum kesimlerine yönelik egemen bakış açısında yaşanan değişimdir. Modern Türkiye tarihine baktığımızda gençlerin farklı kesimler tarafından ya tepeden inme bir modernleşme anlayışıyla endoktrinasyon nesnesi olarak ele alındığını görüyoruz. Ya bir toplumsal ya da siyasi hareketin ideolojik yakısı yahut bildirilmiş kıtası olarak ele alındığını görebiliriz. Yahut da tüketim toplumunun, tüketimcilik kültürünün bir unsuru, bir bileşimi, bir nesnesi olarak telakki edildiğini görebiliriz. Bu yaklaşım esas itibariyle farklı şekillerde karşımıza çıkmıştır ve buna uygun olarak gençlerimizin ya hedonizmle ya radikalizmle özdeşleştirilmeye çalışıldığını yine görüyoruz. Gençlerin nesneleştirildiği asit tüketimler olarak ele alındığı, toplumda konumlandırıldığı bir paradigmadır bu paradigma. Ne mutlu ki değerli arkadaşlar, yeni Türkiye’de bu paradigmaya yer yok. Yeni Türkiye’de gençler toplumun kurucu aktörleridir. Gençler hiçbir siyasi hareketin bildirilmiş kıtası yahut ideolojik yakıtı değildir olmamalıdır. Gençler endoktrinasyon nesnesi de değildir ve tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bu nedenle siyasette, bilimde, teknolojide toplumun her alanında önce olmaları gereken bir toplum kesimidir. Biz gençlere, gençliğe, toplumun diğer kesimleri gibi ortak iyi için çalışan ve ferdiyetinin yüceliği anlayışını özümsemiş kesimler olarak bakan bir paradigmanın içinden konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği mevcut siyasi irade gençlere her zaman ve her koşulda tam da bu inanç ve özgüvenle destekleme sözü vermekte. Gençlerin anlaşılması, sorunlarını çözüme kavuşturması için bu duygu ile çabalamaktadır” değerlendirmelerinde bulundu.

    Türkiye Yüzyılı vizyonunun sınırlarının uzay vatana ulaştığını vurgulayan Altun, “Her iki astronotumuzun sağladığı bu önemli başarı Türkiye’nin uzay sektörüne dönüp artan ilgisini pekiştirdi ve Türkiye’nin günümüz küresel uzay yarışındaki atılımını kanıtladı. Uzay bugün hem sivil hem de askeri amaçlar için kullanılabilir durumda ve çeşitlenen bu amaçlar bizi bir yol ayrımına getirdi. Ya bu alanda yatırım yapıp yenilikleri fırsatları kavrayacağız, bunların peşinden koşacağız ya da diğer uluslararası aktörlere bağımlı kalacağız. Türkiye bu yol ayrımında kararını verdi ve fırsatları yakalayan öncü ülke olmayı tercih etti” ifadelerini kullandı.

    2018 yılında Türkiye’nin uzay çalışmalarını koordinat etmek üzere Türkiye Uzay Ajansı kurduklarını belirten Altun, “2021 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Milli Uzay Programı, ülkemizin uzay politikaları alanındaki güçlü iddialarını yansıtan bir stratejik çerçeve ortaya koydu. Öte yandan, Türkiye’nin biriktiği uydu projeleri, ülkemizin uluslararası rekabet gücünün arttırılması, yerli ve milli teknoloji kapasitesinin daha da geliştirilmesi ve savunma alanında öncü bir aktör olabilmemiz adına önemli kazananlar sağladı. Yine bu bağlamda ülkemiz uzay çalışmaları alanında pek çok uluslararası iş birliğine imza aldı. Uzay teknolojileri alanında bağımsız, güçlü bir aktör olma hedefimiz çerçevesinde yürüttüğümüz bu çalışmalar içerisinde gençlerin hep önemli bir payı olduğu olmaya da devam ediyor. Gençlerimiz mutlulukla, memnuniyetle görüyoruz ki günden güne uzay çalışmaları alanına daha fazla ilgi gösteriyor, daha fazla varlık gösteriyor bu çalışmalar” diye konuştu.

    “Milli teknoloji hamlemiz genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    Altun sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır. Genç mühendislerimiz, genç bilim insanlarımız sayesinde bu hamle başarılı sonuçlar üretmiştir. İnsansız otonom araçlar alanındaki derlemeler ve savunma sanayimizde gelinen yüksek teknolojik düzey, yerli otomobilimizin, yerli uygularımızın imalatı gibi kilometre taşları, az önce de altını çizdiğim uzay yolculuğumuz gibi başarılar ve elbette TÜBİTAK başta olmak üzere kurumlarımızın ilk öğretimden doktora düzeyine kadar verdiği proje destekleri, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinin somut tezahürleridir.”

    “Teknofest markasının bu yıl 1 milyon 630 bin yarışmacının başvurusuna kucak açmış olması da Türkiye’nin gelecek nesillere verdiği değeri, gençlerimizin dinamizminin somut göstergeleridir” diyen Altun, “Evet sizler karşımızdaki gençlik çok şükür özgüvenlidir ve sınırlarının aşılabildiği nedeni farkındalığa sahiptir. Bu ülkenin gençliği için gökyüzü artık sınır değil sadece başlangıçtır. Ülkemiz merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini bilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisindedir. Bunların yanında uzay çalışmaları ve Milli Teknoloji hamlesi yanında bir diğer başlık da günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen, dünyamızı ve bütün sektörleri hızla dönüştüren yapay zeka araçlarıdır. Bugün yapay zeka kaynaklı algoritmaların siyaset, bilim, finans, iletişim ve benzeri pek çok alanda kullanıldığına hepimiz şahitlik ediyoruz. Yapay zeka araçları bir yandan yeni imkanları sunarken öte yandan ciddi meydan okumaları da elbette beraberinde geçiliyor. Biz bu meydan okumalarının farkında olarak ihtiyatlı ve fakat cesur bir yaklaşımla yapay zeka teknolojilerine yaklaşıyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Milli Teknoloji ve Dijital Türkiye hedefleri doğrultusunda ulusal yapay zeka stratejisini oluşturmuş durumdadır. Bu çerçevede ulusal yapay zeka stratejisi eylem planı ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
    Gençlerin bugün insanlığı ilgilendiren vicdani tutumu olduğunu aktaran Altun, “Gençlerimizin vicdani tutumu, gençlerimizin, ülkemizin, bölgemizin, insanlığın bugünle ve geleceğine ilişkin sahici tavırlarıdır. Biz bu tavrı çok farklı şekillerde görüyoruz. Fakat bu tavrı özellikle nerede gördük? 15 Temmuz 2016 tarihinde gördük. Gençlerimiz 15 Temmuz’da hain bir terör örgütü aracılığıyla hayatı geçirmeye çalışılan darbe görünümlü işgal planına karşı şanlı bir direniş ortaya koydu. Birçok genç kardeşimiz şehit düştü. Tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Birçok kardeşimiz gazi oldu. Gazilerimize de sıhhat içerisinde, afiyet içerisinde, uzun ömürler diliyoruz. Gençlerimiz darbecilere, işgalcilere ağır bir ders verdi. Dünya tarihine geçecek nitelikte ağır bir ders verdi” dedi.

    Gazze’de İsrail hükümetinin yürüttüğü soykırım girişimlerine karşı gençlerin sadece Türkiye’de değil, küresel alanda mücadele verdiğini bildiren Altun, “Küresel iletişim platformlarında bütün engellemelere, sansür girişimlerine rağmen gençlerimizin Filistinli mazlumlarla nasıl dayanıştığını görüyoruz. Onlara ses olmaya çalıştıklarını görüyoruz ve her biriyle gerçekten gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • “ABD’nin Gazprom yaptırımları Türkiye’yi etkileyebilir”

    “ABD’nin Gazprom yaptırımları Türkiye’yi etkileyebilir”

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Kabine Toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını cevapladı.

    Ukrayna ve Rusya arasında sona ermek üzere olan gaz sevkiyatı anlaşmasına yönelik soruyu cevaplayan Bakan Bayraktar, “Bizim arz güvenliği açısından gaza ihtiyacımız var. Sanayimizin gaz ihtiyacı var. Geçmişte İran’a yaptırım vardı ama doğalgazda muafiyet vardı biliyorsunuz. Biz de böyle bir muafiyet istiyoruz ABD’den Rus doğalgazı için” diye konuştu.

    Bayraktar ayrıca, Biden yönetiminin görev süresinin sonlarına doğru aldığı bu kararların bölgedeki enerji dengelerini yeniden şekillendirebileceğine işaret ederek, bu yaptırımların hedefi Rusya gibi görünse de Türkiye üzerinde ciddi bir baskı oluşturabileceğini kaydetti. Bakan Bayraktar, “Biden yönetimi giderayak, anlamıyoruz. Bir buçuk ay kaldı. Kötü tarafı, bu ambargoların bir gecede kalkması zor. Türkiye’ye muafiyet verilmezse hedef Rusya değil Türkiye demektir. Öyle değil mi?” ifadelerini kullandı.

    “Endişe edilen şeyleri düşünerek özelleştirmenin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz”

    Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine ilişkin Bakan Bayraktar, sendika ile görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek, çalışanların endişelerini dikkate aldıklarını ifade ederek, “Endişelendikleri noktalar var. Endişe edilen şeyleri düşünerek özelleştirmenin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz” dedi.

    Santraldeki çalışanların çoğunun kamu işçisi olmadığını vurgulayan Bayraktar, “Şu anda da kamusal bir çatı altında değiller. Endişe ettikleri hususları gidermemiz lazım” şeklinde konuştu. Çayırhan Termik Santrali’nin daha önce 20 yıl boyunca özel sektör tarafından işletildiğini hatırlatan Bayraktar, özelleştirmeyle birlikte yerli kömürden üretimi artırmayı hedeflediklerini söyledi.

    Son 4 yıldır devlet eliyle işletilen santralin işçilerin haklarına zarar verilmeden özelleştirileceğini vurgulayan Bakan Bayraktar, “Çayırhan çalışmalı, hatta daha çok çalışmalı. Şu anda bin 249 kişi çalışıyor. Özel sektör eliyle çalıştığı zaman bu sayının artması lazım” dedi.

  • DEM ve Öcalan yüzyüze görüşsün

    DEM ve Öcalan yüzyüze görüşsün

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK elebaşı terörist Abdullah Öcalan’a yaptığı Meclis çağrısını yineleyerek, “22 Ekim’de ne demişsek arkasındayız. İmralı ile DEM grubu arasında yüz yüze temasın bir an evvel yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz. Yeterince çile çekildi, yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir.” dedi.

    Uluslararası sistemin iflas bayrağını çektiğini belirten Bahçeli, “Dünyanın bugünkü hali, nükleer savaş riskine işaret etmesi, küresel cepheleşmenin silah dışındaki uzlaşma arayışlarını gölgelemesi, uluslararası sistemin çöküş alarmıdır. Maalesef durum ciddi ve kritiktir. Türkiyemizin karşılaşma olasılığı giderek artan bütün senaryoları değerlendirerek hazırlık yapması sadece bir güvenlik önlemi değil bir varoluş meselesidir. Ne tarafa dönsek kanlı boğuşma sahneleri gözümüze çarpmaktadır.” ifadelerini kullandı.

    Herkesin gözü üstümüzdedir diyen Bahçeli, “Türkiye’nin çevresi füzelerle kuşatılmaktadır.” diye konuştu.

    İsrail Başbakanı Netanyahu hakkındaki tutuklama kararını da değerlendiren Bahçeli, “İsrail yönetimi dökülen kanın hesabını verecektir. Caniyahu ve eski savunma bakanının kaçışı, kurtuluşu söz konusu değildir.” dedi.

    Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı açıklamalar şöyle:

    27 ülkede 2021 yılından itibaren risk düzeyi önemli ölçüde yaygınlaşmıştır. Mali’den Somali’ye kadar uzanan çatışma boyutu son 3 yıl içinde iki katına çıkmış durumda. Ortadoğu’nun küresel çatışma haritasında kilit faktör olduğu bilinmektedir. Dünyanın tamamı korku tünelindedir. Ukrayna’nın batının silahlarıyla Rusya’yı vurması Putin’in söylemleriyle 3. dünya savaşı ihtimalini gün ışığına taşımıştır. İnsanlığın yeni bir yıkımı kaldırması mümkün değildir.

    Yaşanan iki dünya savaşının en ağır sonuçlarıyla yüzleşen Türkiye ve Türk milletidir.

    Türkiye’nin iki ateş arasında kalması ya da taraf olmaya zorlanması trajik neticelere yol açabilecektir. Elbette hiç kimseden korkumuz yoktur. Ancak barış ümitlerini canlı tutmak, fason kahramanlıklar taslamak ne devlet aklıyla ne de tarih şuuruyla bağdaşmayacaktır.

    Biden’ın aldığı veya alacağı her karar sakat ve mahsurludur. Başikanlık devir teslim törenini beklemeden insanlığı ateşe atmak için fırsat kollayan Biden’ın görevinden derhal alınması dünya barışımı muazzam bir hizmet olarak tarihe geçecektir.

    “TÜRKİYE’NİN ÇEVRESİ FÜZELERLE KUŞATILMAKTADIR”

    Türkiye’nin çevresi füzelerle kuşatılmaktadır. Herkesin gözü üstümüzdedir. Alacağımız karar ve varacağımız sonuçlar bölgesel akışı değiştirebilecektir. Bu taş yerinden oynarsa gök kubbe herkesin başına yıkılacaktır. Cihan yıkılsa bile bizim cephemiz yıkılmayacaktır.

    NETANYAHU HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI

    İsrail yönetimi dökülen kanın hesabını verecektir. Kararın uygulanması hukuki bir yükümklülüktür. Aralarında Fransa, İspanya, Belçika, Cezayir, İtalya, Hollanda gibi ülkeler, ülkelerine gelmeleri halinde tutuklayacaklarını açıkladılar. Şerefsiz canilerin ibretlik sonlarını görmeye az kalmıştır.

    “MHP SÖZÜNÜN ARKASINDADIR”

    Kürt kardeşlerimizi sömüren, çocuklarını zorla dağa götüren ne kadar bölücü ve terörist varsa hepsini birden kaybetmeye, bunun da bedelini ödemeye mahkumdur. Türk milletinin asli mensubu olmak duruyorken emperyalizmin kanlı menüsünden yer almak insanlık onurunun hiçe sayılmasıdır. Kürtü Türkten ayırmak dünyayı güneş sisteminden ayırmak kadır imkansız be deli saçmasıdır. Acımız bir geleceğimiz bir. El ele vererek terörü ve bölücülüğü gündemimizden çıkarmalıyız. Türkiye’yi devirmek isteyenler bir karar eşiğindedir. Terörü lanetleyecek misiniz yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz? MHP her süzünün arkasındadır. 22 Ekim 2024 tarihli grup toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız. İmralı ile DEM grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz. İnandığımız yolda hiç bir baskıya aldırış etmeyiz. Onun bunun tefikalarıyla Türkiye’nin hayrına olacak görüş ve düşüncelerimizden vazgeçmeyiz. Terör insanlığın ortak düşmanıdır. Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur. Yeterince çile çekildi, yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir.

  • Rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerine ilişkin genelge yayımlandı

    Rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerine ilişkin genelge yayımlandı

    “Rehberlik, Teftiş ve Denetim Faaliyetlerinin Düzenli ve Etkin Bir Şekilde Yerine Getirilmesi” ile ilgili 2024/14 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlandı. Yayımlanan genelgeye göre, kamu hizmetlerinin etkin, verimli, saydam ve hesap verebilir şekilde sunulması, rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerinin düzenli ve kapsamlı yürütülmesi için bir dizi önemli düzenleme hayata geçirilecek. Bu çerçevede yayımlanan genelgede, rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerinin esas amacı; kamu hizmetlerinin sunumunda değişen ve gelişen şartlara göre sorunlar ve çözümlerini tespit edip, uygulanmasına rehberlik ederek kamu kurum ve kuruluşlarının hizmetlerinin iyileştirilmesini ve geliştirilmesini sağlamak olduğu açıklandı. Yayımlanan genelgeye göre kamu kurum ve kuruluşlarının dikkat etmesi gereken maddeler şöyle sıralandı;

    1. Vatandaşa temas eden faaliyetlerin izlenmesi, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde talep ve ihtiyaçların en hızlı şekilde usulüne uygun karşılanması, hizmet memnuniyetinin artırılması, hizmet sunulan tüm alanlarda her türlü işlem ve uygulamanın ilgili mevzuata uygun icra edilmesi ve denetlenmesi sağlanacaktır. Sorunların mahallinde hızlıca ve ilk elden çözüleceğine dair kamu yönetimine duyulan güven ve itimat korunacaktır.

    2. Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet kalitesi ve performansının artırılması amacıyla denetim görevi esnasında kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmayan usul, yöntem ve uygulamalar tespit edilerek eksiklik veya hataların öncelikle yerinde giderilip düzeltilmesi sağlanacak, bu konuda ilgili kurumlara ve personele rehberlik edilecektir.

    3. Statüsüne bakılmaksızın tüm kamu görevlilerinin verilen görevleri layıkıyla ifasını teminen hiyerarşik amirlerince; niteliklerine uygun birim ve görevlerde çalıştırılması, çalışma disiplininin sağlanması, iş heyecanını ve motivasyonunu zinde tutacak tedbirlerin alınması hususları denetim faaliyetlerinde takip edilecektir.

    4. Tüm kamu kaynaklarının azami tasarruf ve verimlilik esasına göre kullanıp kullanılmadığı kontrol edilecektir.
    5. Kamu kurum ve kuruluşlarının rehberlik, teftiş ve denetimle görevli birimleri, görevleri kapsamındaki denetlemelerini teknolojik imkânları da kullanmak suretiyle düzenli olarak yapacaklardır. Yapılacak denetlemeler denetim dişi alan bırakılmayacak şekilde, tam bir tarafsızlıkla yerine getirilecektir.

    6. Vatandaşların usulüne uygun müracaat ve şikâyetleri üzerinde hassasiyetle durulacak; kamu kurum ve kuruluşlarına intikal eden başvuru ve ihbarlara ilişkin gerekli inceleme, denetim veya soruşturmalara derhal başlanacak, sorumluları hakkında gerekli idari ve cezai işlemler gecikmeksizin uygulanacaktır.

    7. Görevleri sırasında gerekli yardım, bilgi, evrak, kayıt ve belgeleri istemeye yetkili olan denetim görevlilerinin bu kapsamdaki istekleri ilgili mevzuat çerçevesinde ivedilikle yerine getirilecektir.

    8. Kamu kurum ve kuruluşlarını inceleme ve denetleme faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla rehberlik, teftiş ve denetimle görevli birimlerin çalışmalarının takibi ve koordinasyonu ile ilgili işlemler Devlet Denetleme Kurulu tarafından yapılacaktır. Söz konusu birimler, yıllık çalışma programları ile faaliyet raporlarını Devlet Denetleme Kurulu’na göndereceklerdir. Bunların düzenli izlenmesi ve değerlendirilmesi için gerekli takip sistemi oluşturulacaktır.

  • “Yap-İşlet-Devret bir finansman ve yapım modelidir”

    “Yap-İşlet-Devret bir finansman ve yapım modelidir”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2025 yılı bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Bakan Uraloğlu, sabah saatlerinde başlayan komisyon görüşmelerinde önce sunum yaptı. Sunumda Bakan Yardımcıları ve üst düzey bürokratlar da hazır bulundu. Bakanın sunumun ardından milletvekilleri, bütçeye ilişkin eleştirilerini ve görüşlerini dile getirdi. Vekillerin konuşmalarının ardından milletvekilleri Bakan Uraloğlu’na bakanlığa ve bütçeye ilişkin sorularını iletti.

    İnternet hızı ile ilgili eleştirilere cevap veren Bakan Uraloğlu, “İnternet hızı noktasında bizim bir fiber altyapımız var. Bu fiber altyapımız bazı caddelere, sokaklara ve evlere kadar gidebiliyor. Artı yine bizim kullanıcılarımızla ev içi tesisatlarını ayrı tutuyorum. Bizim internet kullanıcılarımızın da belli paket hızlarında talepleri var. Bundan dolayı biz şu andaki tespit edilen uluslararası kriterlere göre iyi bir yerde olmadığımızla ilgili iddialar var. Burada elbette bizim yapmamız gerekenler var. Ve Telekom’un imtiyaz hakkı sürecinde daha çok para yerine daha çok yatırımı şart koyarak bunları inşallah telafi edeceğiz. Ama burada unutmayalım. Mevcut altyapı daha yüksek kapasitede olduğu halde yeterince talep olmadığı için tam anlamıyla da kullanılmayabiliyor” dedi.

    “Avrupa Birliği ülkeleri sosyal medya platformları kullanıcılarının güvenliğini sağlamak için ciddi kurallar getirdi”

    Muhalefet milletvekillerinin, sosyal medya platformlarına getirilen yasaklara yönelik eleştirilerine ise Bakan Uraloğlu, “Avrupa Birliği ülkeleri sosyal medya platformları kullanıcılarının güvenliğini sağlamak için yasa dışı içeriklerin yayılmasını önlemek anlamında ciddi kurallar getirdi. Fransa, Hollanda, Birleşik Krallık, Avrupa Birliği kurumlarında TikTok’un kamu personellerince ve iş kapsamında sağlanan cihazlarda kullanılması yasaklamış. Yine baktığımız zaman Avustralya örneğine baktığımızda on altı yaş altındaki çocukların kullanması noktasında bir yaklaşım var. Brezilya’da aynı şekilde. Yine ABD’de Biden yönetimi, Nisan 2024 tarihinde TikTok’un Amerika merkezli bir şirket tarafından satın alınmaması halinde hizmetine son verileceği noktasında bir yaklaşım gösterdi. Bakın ben 58 yaşındayım. Ben üç tane kızım var. İki tane kız torunum var. Hepimizin etrafında da bir dünya insan var. Ya Allah rızası için ya. Şu sosyal medyada biz gerçekten yasakçı bir zihniyette değiliz. Ama herkesin de gerçekten hakkını bilmesi lazım.Yani oraya koyulan her şeye biz susacak mıyız? Yani seslemeyelim mi? Bütün milli ve manevi değerlerimize hakaret edilen ve hiçbir disiplini olmayan bir medyaya hiç müdahale etmeyelim mi? Ama ben size şunu söyleyeyim; sosyal medya platformları sağlayıcılarından kesinlikle çok daha özgürlükçü yaklaşımımız var. Bunu özellikle söylemek isterim” cevabını verdi.

    “Yap- İşlet- Devret aynı zamanda bir finansman ve yapım modelidir”

    Yap- İşlet- Devret projeleri ve Kamu Özel İşbirliği projeleri noktasında eleştirilere ilişkin Uraloğlu, “Biz bir yatırımı üç yöntemle yaparız. Bir kamu kaynağından yaparız. Tamamen milli bütçeden yaparız. İki dış kredi temin ederek yaparız. Üç; Yap- İşlet- Devret projeleri ve Kamu Özel İşbirliği yaparız. Bizim bütçemizde ne var? Bakarız. Ondan sonra yine bizim bütçemiz ülkemizin kredi bilitesi nedir? Ona bakarız. Kredi alabilme şartlarına bakarız. Ve sonrasında da bu işin yapılabileceğine bakarız. Yap- İşlet- Devret aynı zamanda bir finansman ve yapım modelidir. İkisinin beraber olduğu modeldir. Burada bunu kaçırmamamız gerekir. Biz burada eğer hani birinci, ikinci alternatiflerde çözüm bulamamışsak üçüncü alternatife giderek Yap- İşlet- Devret modeline gidiyoruz” ifadelerini kullandı.

    “AJET’te güncel bir rötar problemi yoktur”

    AJET ile ilgili eleştirilere cevap veren Bakan Uraloğlu, “AJET aksadığı zamanda şöyle bir teşvik yapalım dedik. Elbette haklı eleştirilerin gereğini yapmak durumundayız. Bakın Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan kuzeyimizdeki hava koridoru kapalı. Ve Filistin’deki zulümden dolayı güneyimizdeki hava koridorunun önemli bir bölümü kapalı. Rötarların olduğu temmuz ayında da Avrupa Kupası Futbol Turnuvası var. Elbette yapılanmasından kaynaklanan problemler de vardır. Ama bunları çözdük ve bakın şu anda güncel bir rötar problemi yoktur” dedi.
    Çukurova Havalimanı’nın tarım arazisi yapılması şeklindeki eleştirilere ilişkin Uraloğlu, “Biz binlerce insanın tepesinden Şakirpaşa’da egzoz gazlarını salıyoruz. Ona kimse itiraz etmiyor. Ama havacılık kriterlerini sağladığımız bir yere niye havalimanı yaptık şeklinde eleştiriler var. Bunu da sizlerin takdirine sunuyorum” diye konuştu.

    Devam eden tünel yapım çalışmaları hakkında bilgi veren Uraloğlu, “Ovit Tüneli karayollarında kuzey güney akslarımızda on sekizinci aksımızdı. Sadece bir Ovit Tüneli olarak düşünmeyin. Onun devamında Kırık Tüneli, Dallıkavak Tüneli var. Mardin’e kadar uzanan bir hatla ilgili çalışmalar devam ediyoruz. Yine güncel rakamı söyleyeyim. Türkiye’de bin kişiye yüz seksen dört otomobil düşüyor. Yüz altmış yediden buraya çıktı. Elbette beş yüz rakamları beklenen rakamlardır” şeklinde konuştu.

    Ankara-İzmir Hızlı treninin bitiş tarihi hakkında bilgi veren Uraloğlu, “Sunumumuzda 2027 ve 2028 gözüküyor. Bu bizim sözleşmeye göre olandır. Ama iddiamız ve hedefimiz daha önce söylediğimiz gibi Afyon’a kadar 2026’da tamamını da 2027’de bitirmek bizim hedeflerimiz arasındadır” ifadelerini kullandı.

    Antalya’da devam eden yol yapım çalışmalarına ilişkin açıklamada bulunan Uraloğlu, “Antalya merkezdeki kavşakları ihalesini yaptık. Sözde kalmayacak. İki yılda bitireceğiz. Niye iki yılda bitireceğiz? Turizm sezonu haricinde çalışacağımız için birinci yılda alt yapısını ikinci yılda da üst yapısını yazın da çalışmamak şartıyla inşallah bitirmiş olacağız. Antalya Alanya Otoyolu’nun çevre yolu ayağı eksik diye bazı vekillerimizin eleştirisi var. Antalya- Alanya Otoyolu’nu fizibilitesini yapmak için mevcut çevre yoluna bağlantı yapacak şekilde orayı tamamlama şartıyla. Yine Alanya çevre yoluna bağlantı yapabilecek şekilde projenin boyunu kısaltarak ancak fizibil hale getirdik. Ama bağlantıları da bu iki çevre yoluyla inşallah yapmış olacağız” dedi.

  • Erdoğan: “Netanyahu için çember daralıyor”

    Erdoğan: “Netanyahu için çember daralıyor”

    Cumhurbaşkanı Kabinesi Toplantısı Sonrası Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Erdoğan, “Öncelikle, maarif davamızın öncüleri olan öğretmenlerimizin, dün kutladıkları 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü bir kez daha tebrik ediyorum. 23 Kasım’da gerçekleştirdiğimiz programla hem ulvi bir vazifeyi yerine getiren sevgili öğretmenlerimizle bir araya geldik. Hem de 20 bin yeni öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Vatanımızın her bir köşesinde, birer eğitim neferi olarak aşkla görev yapacaklarına inandığım yeni öğretmenlerimizi tekrar kutluyorum” dedi.
    Eğitimi, son 22 yıldır önceliklerinin ilk sırasına yerleştirmiş bir iktidar olduklarının altını çize Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evlatlarımızın en iyi şekilde yetişmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. Şurası da bir gerçektir ki; eğitimde değişime ve yeniliğe direnmek, bizatihi hayatın kendisine direnmek manasına gelir. Ülkemizde maalesef kendini halen 1940’ların şartlarında gören, eğitime bir gelişim ve tekâmül aracı olarak değil, bir ideolojik formatlama aracı olarak bakan bir kesim bulunuyor. ‘Kökü mazide ati’ tasavvurumuza uygun bir şekilde hayata geçirdiğimiz Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizin uygulanmasında, bu çevrelerin temelsiz eleştirilerine, engellemelerine ve sabotajlarına maruz kalıyoruz” dedi.

    “Milletçe hepimizin geleceğini ilgilendiren eğitim meselesi, günlük siyasi tartışmaların ve ideolojik takıntıların objesi haline getirmenin yanlıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm paydaşların katkısı alınarak hazırlanmış, bilimsel, kuşatıcı, modern, milli ve manevi değerleri önceleyen, insanı merkeze alan yeni modelimiz, Türkiye Yüzyılının inşasını kolaylaştıracaktır. İstikbalimizin teminatı olarak gördüğümüz 20 milyon öğrencimizin en iyi şekilde yetişmesi, en iyi eğitimi alması, imkanlardan en iyi şekilde ve eşit olarak istifade etmesi için üzerimize düşeni yapacağız. Yine önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ekonomik şartları iyileştikçe, bunun öğretmenlerimize de etki etmesi için her türlü adımı atacağız. Bir kez daha tüm öğretmenlerimize emekleri, fedakarlıkları, sabırları için ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor, şehit öğretmenlerimizi rahmetle anıyor, emekli öğretmenlerimize sağlıklı, hayırlı ömürler diliyorum” diye konuştu.

    “Kadın hakları konusunun araçsallaştırılmasına izin vermeden, kadınların hayatın her alanında hak ettiği yere gelmesi için çaba harcadık”

    25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde, şiddetin olmadığı bir Türkiye ve dünya için çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, “Kim ne derse desin, Türkiye, bizim hükümetlerimiz döneminde, kadına şiddet başta olmak üzere şiddetin her çeşidiyle mücadelede tarihi nitelikte kazanımlar elde etmiş, ülkemiz çok ileri bir noktaya gelmiştir. Kadına yönelik yanlış algıların kırılmasından iş, eğitim ve siyaset alanındaki bariyerlerin kaldırılmasına kadar nice başlıkta sorunları çözdük, eksikleri giderdik, meselelerimizin üzerine gitme cesareti gösterdik. Kadın hakları konusunun araçsallaştırılmasına izin vermeden, kadınların hayatın her alanında hak ettiği yere gelmesi için çaba harcadık” dedi.
    Son 22 yılda bu konuda çok köklü, çok kapsamlı reformları devreye aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette tüm sorunları çözdük iddiasında değiliz. Ama geriye doğru baktığımızda aşılmaz görülen duvarların yıkıldığı, nice yanlışın, nice hatalı uygulamanın düzeltildiği tartışmasız bir gerçektir. Dünün gözümüzde büyüyen sorunları bugün artık tarihe karıştı; inşallah bugünün sorunları da yarın önümüze çıkmayacak. Kadınlarla dayanışma içinde fiziki ve psikolojik şiddete karşı mücadelemizi devam ettireceğiz” değerlendiresinde bulundu.

    “Türkiye olarak, İsrail hükümetinin saldırgan politikasına ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biriyiz”

    Dış politikada oldukça yoğun ve karmaşık bir gündemle karşı karşıya olunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim 2023’te başlattığı saldırıların Lübnan’ı, Suriye’yi ve diğer bölge ülkelerini de içine alacak şekilde genişlediğine dikkat çekti. Erdoğan, “Birileri ısrarla görmezden gelse de, Türkiye’nin hemen yanı başında son derece kanlı, son derece tehlikeli bir savaş tam 14 aydır devam ediyor. Türkiye olarak, İsrail hükümetinin saldırgan politikasına ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biriyiz. Katıldığımız her uluslararası toplantıda, Gazze’de yaşanan vahşete dikkat çekiyoruz. Gazze’ye gönderilen insani yardımlar noktasında da 86 bin tona ulaşan yardım miktarıyla ilk sırada yer alıyoruz. İsrail’le ticareti tamamen keserek, yaklaşık 9,5 milyar dolarlık bir ticaret hacminden sarfı nazar ettik. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma başvurumuzu geçtiğimiz aylarda yaptık. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası örgütlerde İsrail’i çatışmaları durdurmaya zorlayacak tedbirler alınması için uğraşıyoruz. İslam dünyasının İsrail hükümetine karşı tek yürek, tek bilek olması için yoğun gayret gösteriyoruz” açıklamasını yaptı.

    “Biz, insanlığımızın sınandığı bu imtihan günlerinde; Filistin halkına ve Gazzeli mazlumlara kardeşlik görevimizi yerine getirmenin derdindeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin, Filistin halkının haklı mücadelesine verdiği güçlü desteğin en yakın şahidi, bizzat Filistinli, Gazzeli kardeşlerimizdir. Böyle insani bir meseleden dahi siyasi rant devşirmeye çalışan siyaset tüccarlarını, bugüne kadar muhatap almadık, bundan sonra da almayız. Çoğu çocuk ve kadın 50 bin masumun kanı üzerinden oy hesabı güdenleri önce Allah’a, sonra da aziz milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Şahsımıza, partimize ve iktidarımıza işbirlikçi iftirası atanlar, önce gitsinler, Filistin direnişine terör yaftası vuranlarla kurdukları işbirliğini sorgulasınlar; 14-28 Mayıs seçim sürecinde Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı söylemlere sessiz kalmalarının hesabını versinler. Kimse kusura bakmasın; bizim, Filistin Davasına sağladığımız desteğin zekâtı bile bunların tamamının yaptıklarından katbekat fazladır” diye konuştu.

    “Soykırım duruncaya, Gazze ve Filistin tamamen özgürleşinceye kadar tüm gücümüzle, tüm imkanlarımıza kardeşlerimizin yanında olacağız”

    Türkiye’nin Filistin, Gazze ve Lübnan için görünenden, konuşulandan, basına yansıyandan çok daha fazlasını yapmakta olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Soykırım duruncaya, Gazze ve Filistin tamamen özgürleşinceye kadar tüm gücümüzle, tüm imkanlarımıza kardeşlerimizin yanında olacağız. Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi İkinci Olağanüstü Ortak Zirvesi’ndeki konuşmamızda, bu dik ve dirayetli duruşumuzu yine çok güçlü biçimde ortaya koyduk. Riyad toplantısında, Gazze’deki katliamın durdurulması için ülkemizin attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından sitayişle bahsedildi” dedi.

    Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’ne katılmak üzere gittikleri Bakü’de de iklim krizi yanında Gazze’deki İsrail barbarlığını gündeme getirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada ayrıca Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede attığı adımları anlattım. Eşim Emine Erdoğan’ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel bir projeye dönüşen ‘Sıfır Atık Hareketi’nin önemini ifade ettim. Her iki zirvede pek çok devlet ve hükümet başkanıyla görüşmeler yaptık; ve bunların tamamında Gazze ve Lübnan’daki katliamlara dikkat çektik. 14 Kasım’da ülkemize resmi ziyarette bulunan Katar Emiri Şeyh Temim’le olan görüşmemizin ana konusu ticari ve ekonomik ilişkilerimizin yanı sıra, Gazzeli ve Lübnanlı kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntılardı. Aynı şekilde 18-19 Kasım tarihleri arasında Brezilya’nın RİO şehrinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesinde de Gazze soykırımıyla birlikte İsrail’in işgal ve istila politikasının ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için oluşturduğu tehdidi tüm boyutlarıyla muhataplarımıza izah ettik” değerlendirmesini yaptı.

    “İnsan haklarında mangalda kül bırakmayanların katliamlarını sürdürmesi için İsrail’e verdiği koşulsuz destek, herkes gibi bizi de öfkelendiriyor”

    Tüm bunlar apaçık ortadayken, Filistin meselesi konusunda Türkiye’yi haksızca eleştirmenin, bir hassasiyetin değil, kötü niyetin göstergesi olduğunu söyleyen Erdoğan şunları kaydetti:
    “Şehit edilen her Filistinli kardeşimizin acısı, herkes gibi bizim de yüreğimizi dağlıyor. Sıkıştırıldıkları 360 kilometrelik dar bir alanda, bombaların altında hayatta kalma mücadelesi veren kardeşlerimizin dramları, herkes gibi bizi de hüzünlendiriyor. İnsan haklarında mangalda kül bırakmayanların katliamlarını sürdürmesi için İsrail’e verdiği koşulsuz destek, herkes gibi bizi de öfkelendiriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden uluslararası medya kuruluşlarına kadar elimizi attığımız her yerde şahit olduğumuz ikiyüzlülük, herkes gibi bizim de umutlarımızı kırıyor. Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, yılmadan, siyonist lobinin baskılarına teslim olmadan, kimseden çekinmeden, korkmadan Filistin halkına ve Gazzeli kardeşlerimize destek oluyoruz, olmaya da devam edeceğiz. Filistin halkı da bu zor günlerin sonunda felaha, barışa, huzura kavuşacak; zalimler kaybedecek, kazanan Filistin Davası olacaktır.”

    Soykırım suçlularının döktükleri masum kanlarının hesabını mutlaka adalete vereceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkarması, bu yönde atılmış çok cesur bir adımdır. Netanyahu ve katliam şebekesi için çember giderek daralmaktadır. Bu kararın uygulanması, Roma Statüsüne taraf ülkeler için bir samimiyet testi teşkil ediyor Kararı uygulamakla yükümlü ülkelerin çoğunun destek beyan etmesini, bu bakımdan takdire şayan buluyoruz. Türkiye olarak, biz de, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı bu cesur kararı destekliyoruz” diye konuştu.

    “Diğer sahalarımızla birlikte 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğalgaz üretimimizle karşılıyoruz”

    BOTAŞ’ın kuruluşunun 50’nci yıldönümü münasebetiyle Anadolu Ajansı öncülüğünde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı desteğiyle tertiplenen İstanbul Enerji Forumu’nun sektörün geleceğine ufuk çizen bir toplantı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Enerjide Tam Bağımsız Türkiye hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Madenciliğin, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içindeki hacmini 20 yıl gibi bir sürede 4 katına çıkararak, 2023 yılında 270 milyar liraya ulaştırdık. Maden ihracatımızı 7 kat artırarak 2023 yılında 5,7 milyar dolara çıkardık.2024 yılında bor ürünlerinden, yüzde 97’si ihracat olmak üzere, toplam 1,3 milyar dolar satış rakamını yakalayacağız. Doğalgazda, Sakarya Gaz Sahası’ndaki üretimimiz 7 milyon metreküpü buldu. Diğer sahalarımızla birlikte 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğalgaz üretimimizle karşılıyoruz. Bölücü terör örgütünden temizlediğimiz bölgelerde petrol arama-sondaj çalışmalarımız kesintisiz sürüyor. Muhalefetin, keşfimizi açıkladığımızda akıllarınca dalga geçtiği Gabar’daki petrol kuyularımızda, günlük üretim miktarı 57 bin varile yükseldi. 2024 yılında; Şırnak, Hakkâri, Van başta olmak üzere toplam 84 sondajı tamamladık. Bu sondajlarda 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. 2025 yılında ise 143 arama sondajı yapmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin şu an günlük ürettiği petrol miktarı 155 bin varili geçmiştir. Son bir yılda yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi neticesinde, 11 milyar dolarlık doğalgaz ithalatını önledik. Önümüzdeki 11 yılda rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü, 4 kat artışla, 120 bin megavata yükseltmeyi hedefliyoruz. Ülkemizin 70 yıllık hayali olan nükleer enerjiyi, Akkuyu Santrali projemizle gerçeğe dönüştürüyoruz. Akkuyu Santrali devreye girdiğinde, inşallah Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu temin edecek. Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle artan enerji ve emtia fiyatlarından vatandaşlarımızın olumsuz etkilenmemesi için her türlü tedbiri aldık. Vatandaşlarımızın elektrik ve doğalgaz faturalarına, 2023 yılında 328 milyar lira, 2024 yılının ilk 10 ayında da 275 milyar lira destek olduk. Halihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede yüzde 60, yüksek kademede yüzde 40; doğalgaza ise yüzde 63 destek uygulanıyor” ifadelerini kullandı.
    Dar gelirli vatandaşlara elektrik tüketim desteği kapsamında hanedeki kişi sayısına göre aylık 150 kilovatsaat kadar destekleme yapıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıl başından beri 4,1 milyon haneye 8,1 milyar lira elektrik tüketim desteği, 654 bin haneye ise 1,4 milyar liralık doğalgaz tüketim desteği verdik. Bu sene içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı yapıyoruz. Bir taraftan enerjide yeni atılımlar gerçekleştirirken, diğer taraftan da sosyal devlet vasfımızın gereğini ifa etmeye çalışıyoruz” dedi.
    Bugünkü kabine toplantısında çalışma-sosyal güvenlikten dış politikaya, içişlerinden savunma ve güvenlik meselelerine kadar pek çok konuyu değerlendirdiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bakanlıklarımızın 2025 yılı bütçesine dair görüşmeler, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam ediyor. Halka hesap vermenin en önemli nişanesi olan bütçe sürecine, kabine olarak, büyük önem atfediyoruz. Geçen yıl boyunca yaptıklarımızı tek tek anlatırken, gelecek yılla ilgili vizyonumuzu ve hedeflerimizi de milletimizin temsilcileriyle paylaşıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi, bizim halkımızdan gizlimiz-saklımız yoktur” dedi.

    “Bizim hesabını veremeyeceğimiz hiçbir işimiz de yoktur”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeminde bütçe görüşmelerinde yaşananlar da vardı. Erdoğan, “Bizim hesabını veremeyeceğimiz hiçbir işimiz de yoktur. Hükümetlerimizin alameti farikası bugüne kadar daima şeffaflık ve hesap verebilirlik olmuştur. Muhalefetten gelen her çeşit yapıcı eleştiriye, tenkite, teklife, fikre açık olduğumuzu defalarca vurguladık. Türkiye’nin ufkunu açan, yolunu aydınlatan, millete ve memlekete hayrı dokunacak her öneriye kapımızı ardına kadar açık tutuyoruz. Ama; zorbalığa, kabadayılığa, komisyon basıp Gazi Meclis’in çatısı altında terör estirilmesine de hiçbir surette eyvallah etmeyiz. Geçtiğimiz günlerde Meclis’imizden yansıyan sahneler, hepimizin yüzünü kızartmış, muhalefetin hizmet gibi bir derdinin olmadığı görüşmüştür. Genel Kurul safahatında benzer kötü sahnelerin yaşanmaması en büyük temennimizdir. Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket ederek, Gazi Meclis’imizin milletimizin gözündeki konumuna gölge düşürmeyeceğine inanıyorum” açıklamasını yaptı.

    Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yürütülmesi; eğitim, sağlık, gıda, ticaret gibi alanlar başta olmak üzere tüm hizmetlerin vatandaşların hak ve menfaatlerini koruyacak şekilde icra edilmesinin öncelikleri olmaya devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımıza hizmet veren her kurumun denetim ve teftişi konusunda bugüne kadar gösterdiğimiz hassasiyet kamuoyumuzun malumudur. Ancak son günlerde kamuoyuna yansıyan birtakım hadiselerde denetim ve yaptırım zafiyeti olduğuna dair bir intiba oluştu. Bu algının önüne geçmekte kararlıyız. Kim olursa olsun hiç kimse hukuktan, nizamdan, kanunun kendisine yüklediği mesuliyetleri yerine getirmekten azade değildir. Devlet kadroları içinde farklı vasıflarda çalışan herkesin görevi, halkımıza en iyi şekilde hizmettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 85 milyonun tamamının hizmetindedir, bütün vatandaşlarının emrindedir. Millete hizmetten kaçmanın, halkın verdiği imkanları suistimal etmenin hiçbir mazereti olamaz. Hele hele bulunduğu konumu menfaat sağlama vasıtası olarak görenlere asla müsamahayla yaklaşamayız. Bir süredir milletimizden çokça şikâyet aldığımız yetkisiz çakar ve tepe lambası kullanımıyla ilgili cezaları artırdık. Ruhsatsız ateşli silahlar konusunda da kapsamlı bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Her iki hususta da bundan sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız” diye konuştu.

    Kamu kurum ve kuruluşlarının inceleme ve denetleme faaliyetlerinin daha etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla bir adım daha attıklarını duyuran Erdoğan,” Devlet Denetleme Kurulumuzla ilgili bir genelgeyi inşallah bugün yürürlüğe koyuyoruz. Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulumuz; teftiş, rehberlik ve denetim faaliyetlerini bundan sonra çok daha sıkı takip edecek. Hatası, kusuru, ihmali, yanlışı olan kim varsa, bunun gereğinin yapılmasını temin edecek” ifadelerini kullandı.

  • Edirne’nin kurtuluş gününde CHP’nin çelengi sahipsiz kaldı

    Edirne’nin kurtuluş gününde CHP’nin çelengi sahipsiz kaldı

    Edirne’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 102’inci yılı kutlamaları çerçevesinde ilk tören sabah saatlerinde Atatürk heykeli önünde gerçekleşti. Program sunucusu tarafından il protokol sırasına göre çelenklerin sunumu esnasında ilk olarak Edirne Valiliği, ardından Garnizon ve daha sonra ise Edirne Belediye Başkanlığı çelenklerinin sunumu gerçekleşti. Sunucunun siyasi partiler ve sivil toplum kuruluş çelenkleri anonsu sonrasında ilk olarak iktidar partisi AK Parti’nin anons edilmesi ile çelenk il başkanı ve yöneticiler tarafından sunuldu. CHP’nin anonsu sonrasında hiç kimsenin çelengi almaya ve sunmaya gitmemesi herkesi hayrete düşürdü. CHP’li Edirne Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleşen programda CHP çelenginin sahipsiz kalması protokolde bulunan CHP’liler arasında soğuk rüzgarların esmesine ve tepkilere neden oldu.

    CHP İl Başkanı Avukat Harika Türkay Taybıllı, İstanbul’da il başkanları toplantısında olmasından dolayı programa katılamadı. Ancak CHP Edirne İl Başkanlığı’nda programa katılan hiç kimsenin çelenge sahip çıkmadığı görüldü.
    Törene Edirne Valisi Yunus Sezer, Edirne Garnizon Komutanı Tuğgeneral Yüksel Kolcu, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, kurum, protokol, siyasi parti üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

  • Bakan Tekin: “Siber güvenlik konusunda toplumun korunmaya muhtaç bütün kesimlerinin korunabileceği bir yasal metin hazırlığı içerisindeyiz”

    Bakan Tekin: “Siber güvenlik konusunda toplumun korunmaya muhtaç bütün kesimlerinin korunabileceği bir yasal metin hazırlığı içerisindeyiz”

    Netflix Türkiye, Milletlerarası Ticaret Odası (ICC Türkiye) ve Habitat Derneği ortaklığında yürütülen ‘Geleceğin Ekranı’ projesi kapsamında dijital okuryazarlık, bilinçli içerik tüketimi, dijital ebeveynlik ve hikayelerin gücü konularının ele alınacağı Geleceğin Ekranı Zirvesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Endüstriler Meclisi ev sahipliğinde Kabul Salonu’nda düzenlendi.

    “Siber güvenlik konusunda toplumun korunmaya muhtaç bütün kesimlerinin bu anlamda korunabileceği bir yasal metin hazırlığı içerisindeyiz”
    Toplantının açılışında konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’de 18 milyon öğrenci ve 1 milyon 200 binin üzerinde öğretmen ile bakanlığa bağlı 100 binin üzerinde kurum olduğunu belirterek, Milli Eğitim Bakanlığı’nın dijital okuryazarlık, bilinçli içerik tüketimi ve dijital ebeveynlik konularında doğru adres olduğunu söyledi. İşbirliği yapmak isteyen herkese bakanlığın kapılarının açık olduğunu ifade eden Bakan Tekin, şu ifadeleri kullandı:
    “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla Türkiye’de 12 yıllık zorunlu eğitim kapsamında ve okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanacak müfredatı yeniledik. Bu yenileme çalışmalarımız içerisindeki okuryazarlık türlerinden bir tanesi dijital okuryazarlık. Bir ders olarak değil ama bütün programların içerisine yedirdiğimiz başlıklardan bir tanesi. Çünkü biz dijital alanda çocuklarımızın yetkinliklerinin de artırılmasını sadece bir ders bazında değil, bütün hayat becerileri anlamında kazanmasını istiyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin önemli farklılıklarından birisi bu. Sıkça atıfta bulunduğumuz OECD benzeri ya da Birleşmiş Milletler bünyesindeki değişik eğitim ve kültürle ilgilenen, raporlar yazan yapıların altını çizdiği önemli hususlardan bir tanesi şu; klasik anlamda okullar ve öğretmenler eğitim-öğretim süreçleri üzerinde maksimum yüzde 50 civarında eğitim öğretim süreçlerinin başarılı olmasını sağlayabilir. Kalan kısımda ana unsur ebeveynler. Ebeveynlerin, ailelerin eğitim öğretim süreçlerine daha proaktif bir biçimde dahil oldukları bir süreci başlatmak istedik. Bütün bu süreçlerin sağlıklı yürüyebilmesi açısından bazı konuların da yasal düzenlemelerle mutlaka güvence altına alınması gerekiyor. Bu anlamda da özellikle sağlıklı dijital medyanın sağlıklı kullanımı, siber güvenlik gibi konularda çocuklarımızın da daha doğrusu toplumun korunmaya muhtaç bütün kesimlerinin bu anlamda korunabileceği bir yasal metni de ilgili kamu otoriterleriyle birlikte paylaşmak üzere hazırlık içerisindeyiz. Dolayısıyla tüm bunların başarılı olabilmesi, Netflix tarzı platformların toplumlar tarafından benimsenebilmesi, kuşkusuz o toplumların kültür unsurlarına saygı göstermesiyle mümkün olacaktır. Biz de bu anlamda kültürel değerlerimize saygı gösterilmesini de önceliklerimiz arasına aldık. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu konuda bizimle iş birliği yapmak isteyen herkes ile iş birliği yapmaya açığız.”

    “Elimizdeki en önemli koz medya okul yazarlığı ve dijital medya okul yazarlığıdır”
    RTÜK Başkanı Şahin ise, “Biz medyaya karşı ne kadar dikkatli davranırsak davranalım. İçerikleri ne kadar oluştursak oluşturalım. İçeriklere ne kadar sert tedbirler alırsak alalım. Medya okur yazarlığı ve dijital medya okur yazarlığını yaygınlaştıramamamız halinde bunların karşılığının çok fazla olmadığını gördük. Siz ne yaparsanız yapın eğer bir ebeveyn çocuğun ekran karşısında kaç saat geçirmesi gerektiğini bilmiyorsa ekranda çocuklarından neler izletmesi gerektiğini bilmiyorsa veya da bir çocuğun ekranın karşısında kendisine verilen görüntülerle mücadele etmesi bilmiyor ise hayal ve gerçeği kurguyla gerçeği ayırt edemiyorsa siz ne kadar denetim ve düzenleme faaliyetlerinizi geliştirirseniz geliştirin, yasaklarsanız yasaklayın veyahut da ne kadar çok dikkat ederseniz edin bunun başarıya ulaşması şansı çok yüksek değildir. Bu anlamda elimizdeki en önemli koz medya okul yazarlığı ve dijital medya okul yazarlığıdır” diye konuştu.
    Zirve hatıra fotoğrafı çektirilmesinin ardından sona erdi. Zirveye Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, TOBB Türkiye Endüstriler Meclisi Başkan Yardımcısı Berat Kuzu, Habitat Derneği Genel Başkan Yardımcısı Bora Caldu ve Netflix Türkiye temsilcileri katıldı.

  • AK Partili Şahin, KESDER’in genel kuruluna katıldı

    AK Partili Şahin, KESDER’in genel kuruluna katıldı

    Şahin, burada yaptığı konuşmada, dernekte şimdiye kadar görev alan herkese teşekkür etti vevefat edenlere Allah’tan rahmet diledi.
    Derneğin çalışmalarını yakından takip ettiğini ifade eden Şahin, “Şimdiye kadar hayırlı işlere imza attılar bundan sonrada hayırlı işlere imza atacaklarına inancım tamdır. Rabbim birlik ve beraberliğinizi daim etsin. KESDER’in bir çok etkinliğine katıldık, gördüğümüz hep birlik, beraberlik, yardımlaşma, dayanışma ve hoşgörü. Ben burada sadece Eskipazar’lıları görmüyorum, Yenice, Eflani, Safranbolu ve Ovacık’tan da hemşehrilerimiz var. Bizim bütün ilçelerimiz değerli. Biz top yekün hep birlikte Karabük’üz. Karabük’ün meseleleri bize geldiğinde akan sular duruyor. Bütün ilçelerimizdeki hemşehrilerimizle birlikte ‘Karabük’ü nasıl daha ileriye götürürüz, nasıl faydalı işler yaparız’ gayreti içindeyiz.” diye konuştu.
    AK Parti Karabük Milletvekili Durmuş Ali Keskinkılıç, önceki Dönem Karabük Milletvekili Cumhur Ünal, Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya, Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, Ovacık Belediye Başkanı Ahmet Şahin, AK Parti İl Başkanı Ferhat Salt, İYİ Parti Karabük İl Başkanı Şaban Şahin, KESDER Başkanı İdris Çankaya’da kongrede birer konuşma yaptı.
    Kongrede mevcut başkan Çankaya, güven tazeledi.

  • Başkan Kumral belediye personeliyle kahvaltıda buluştu

    Başkan Kumral belediye personeliyle kahvaltıda buluştu

    Etkinlikte personelin özverili çalışmaları ve belediyeye olan katkıları için teşekkür eden Başkan Kumral, birlik ve beraberlik mesajları verdi.
    Programda, emekliliğe ayrılacak olan belediye çalışanı Mehmet Can için de özel bir veda gerçekleştirildi. Başkan Kumral, Mehmet Can’a yıllar boyunca belediyeye verdiği hizmetler ve gösterdiği özveri için teşekkür ederek bir plaket takdim etti. Kumral, “Mehmet Can’ın emekleri her zaman takdirle anılacak. Kendisine emeklilik hayatında sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir dönem diliyoruz” dedi.

    Başkan Kumral, konuşmasında tüm belediye personeline duyduğu minnettarlığı dile getirdi. Belediye hizmetlerinin başarıya ulaşmasında personelin fedakarlıklarının ve gayretlerinin büyük rol oynadığını vurgulayan Kumral, “Belediyemize değer katan, ilçemiz için canla başla çalışan tüm personelimize şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.