Kategori: Siyaset

  • CHP’li Özel: “Gül’ün, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması mümkün değildir.”

    CHP’li Özel: “Gül’ün, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması mümkün değildir.”

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Abdullah Gül’ün, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması mümkün değildir.” dedi.

    Özel, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in dünkü açıklamalarını dikkatle dinlediklerini belirterek, “Ömer Çelik, bir süredir AK Parti’deki serbest düşüşe engel olamadıklarının farkında. Ne yaparlarsa yapsınlar artık vatandaşın gönlünde bir yer bulamıyorlar.” görüşünü savundu.

    Çelik’in Giresun mitingiyle ilgili, “O olağanüstü şartlarda oluşan bir fiili durumla ilgili.” ifadelerini Özel, “Cumhurbaşkanı’nın her mitinginde koyduğunuz o bariyerleri iki saat önceden boş meydana koyunca nasıl fiili miting oluyor? Miting yapıldıysa bunun sorumluluğunun alınması gerekir. 14 gün sonra Giresun’daki vaka sayısının da alırsın sorumluluğunu.” diye değerlendirdi.

    Özel, 30 Ağustos’un yasaklandığını ileri sürerek, Anıtkabir’e ana muhalefet partisinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile TBMM Başkanvekili Haydar Akar olmak üzere, sadece iki kişiye davet geldiğini öne sürdü.

    Vatandaşın, “Bunlar, Malazgirt’e verdiği önemi 30 Ağustos’a vermiyorlar.” eleştirisinde bulunduğunu iddia eden Özel, şöyle konuştu:

    “Bir toplum mühendisliği yapacaklar akılları sıra, 1920 ile 2002’nin 3 Kasım’ı arasındaki kısmı kesiyor. 1920 ile 3 Kasım’ı birleştiriyor. Arada Atatürk yok. Meydan muharebelerinin başkomutanı, İsmet Paşa, Sevr’i yırtıp atıp Lozan’ı yapmak, Türkiye’nin tapu senedini kazananlar yok. Atatürk ve kadrolarının Türkiye’de büyük bir antiemperyalist zafer kazanması, Anadolu’da örnek bir zafer kazanması, Amerika’ya karşı Johnson mektubuna direnmek, Kıbrıs Barış Harekatı yok. Varsa yoksa ‘one minute’ var. Trump’ın mektubunu yalayıp yutup susmak var.”

    “Düzenli test yapılacaksa maden işçilerine yapılsın”

    Özel, dün Mecliste düzenlediği basın toplantısında adli yıl açılış programına katılacaklardan korona testi yaptırmasının istenmesine ilişkin eleştirilerini hatırlatarak, “O hadsizliğe verdiğimiz cevap ortada. Az bile verdik fazlasını bile hak ettiniz.” dedi.

    Düzenli test yapılacaksa, maden işçilerine yapılması gerektiğini belirten Özel, haftalarca uğraşması neticesinde maden işçilerine bir kez korona testi yapıldığını anlattı.

     “Ölenler bu milletin insanlarıdır”

    Bilim Kurulunun bilime uygun cesur kararlar almasını ve bu kararların bir an önce uygulanmasını beklediklerini ifade eden Özel, “Bilim Kurulu, kafalarda ciddi soruların olduğu bir kaç konuya açıklık getirmelidir.” dedi.

    Türkiye’ye gelecek zatürre ve grip aşısı için ithalatçı firmaların stoklarının kontrol edilmesi gerektiğini belirten Özel, bu aşılarla ilgili geçen yıldan farklı kriterlerin ilan edilmesi gerektiğini söyledi.

    Bu ürünlerin karaborsaya düşebileceğine dikkati çeken Özel, “Kimsenin kendi tercihine ya da parası olanın erişebildiği, ihtiyacı olanın erişemediği bir sürece sürüklenmemesi lazım. Bu iş, Devlet Bahçeli’nin ‘Bayramlarda da trafik kazasında yirmişer kişi ölüyordu’ diyeceği kadar basitleştirilip, sıradanlaştırılacak, normalleştirilecek bir mesele değildir. Ölenler bu milletin insanlarıdır.” ifadelerini kullandı.

    “Amerika’nın aldığı karar berbat bir karardır”

    ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırmasına ilişkin Özel, “Amerika’nın aldığı karar, 1 Eylül Dünya Barış gününde, berbat bir karardır, kötü bir haberdir. Adanın barışına katkı sağlamaz. Doğu Akdeniz’de suları ısındırmaya devam eder. Kıbrıs’taki kimsenin, kuzeyindeki, güneyindeki kimsenin menfaatine değildir. CHP olarak bunu son derece tehlikeli görüyoruz. AKP iktidarının ABD ile ilişkilerimizi, sağduyu, karşılıklı saygı ve kurumsal bağlardan koparıp, kişiler arası ilişkilere indirmesinin faturasını, giderek kabaran bir faturayı hep birlikte ödüyoruz.” yorumunu yaptı.

     “Bunu doğrulatabilmiş değiliz”

    Yalova’da CHP’li Muharrem İnce hakkında ihraç dilekçesi verildiğine yönelik haberlerin sorulması üzerine Özel, şunları kaydetti:

    “Bir iddia olarak, Yalova Merkez ilçeye bir dilekçeyle bir partilinin başvurduğu söyleniyor. Bunu doğrulatabilmiş değiliz. Yalova İl Başkanlığımıza, Genel Merkezimize yollanmış böyle bir talep yok. İki gün önce katıldığımız Merkez Yönetim Kurulunda ve Genel Başkanımızın Sayın Muharrem İnce’nin ihraç edilmesi gibi bir düşünceleri, talebi, böyle bir şeyi akıllarından geçirmeleri dahi söz konusu değil. Bu konuyu, birileri kasıtlı olarak köpürtmeye çalışıyor. Bunu kesin bir dille reddediyoruz.”

    Özgür Özel, şöyle devam etti:

    “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu kimse Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan ile karıştırmasın. Sayın Kılıçdaroğlu’nun demokratik olgunluğu eğer diğer iki liderde olsaydı bugün Türkiye çok başka bir yerde olurdu. Partilerinde en ufak eleştiriyi, ‘Kesin ihraç. Atın partiden dışarı. Yollayın bunların hepsini’ diye partilerinin kurucularını, partilerinin ikinci genel başkanlarını, üçüncü başbakanlarını, MHP’de Meclis Başkanvekilliği yapmış kadın siyasetçilerini, derhal partiden ihraç edenlerle, demokratik olgunluğu hepimize örnek olması gereken Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu kimse karıştırmasın. Sayın Muharrem İnce’nin böyle bir muamele görmesi asla mümkün değildir. En üst düzeyde nezaket, en üst düzeyde saygı görecektir.”

    Abdullah Gül’ün CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı yönündeki soruyu ise Özel, şöyle yanıtladı:

    “Abdullah Gül’ün, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması mümkün değildir. Cumhurbaşkanı adayı ilgili düzenlememize göre, CHP’nin Meclis Grubu tarafından aday gösterilecektir. Elbette partimizin yetkili organlarında tartışıldıktan ve bu konu olgunlaştıktan sonra adaylaşacaktır. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, CHP’lileri rahatsız edecek, CHP’lerin adaylığından memnuniyetsizlik duyacağı hiç kimse olmayacaktır. Abdullah Gül’ün, CHP’nin adayı olması gibi bir konu gündemimizde yoktur. İhtimal dahilinde değildir. Bu haberleri kesin bir dille yalanlıyoruz.”

  • Saadet Parti’li Karamollaoğlu: “Hükümetin Akdeniz’deki kararlılığını destekliyoruz”

    Saadet Parti’li Karamollaoğlu: “Hükümetin Akdeniz’deki kararlılığını destekliyoruz”

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, hükümetin Akdeniz’deki kararlı duruşunu desteklediklerini söyledi.

    Karamollaoğlu, internetten online düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin denizlerinde kendi gemileriyle arama ve sondaj yapmasına ve Karadeniz’de doğal gaz rezervi bulmasına sevindiklerini belirtti. Türkiye’nin ekonomisindeki problemlerin bulunan doğal gazla çözülemeyeceğini ifade eden Karamollaoğlu, “O gazla işsizliği önleyemezsiniz. O gazla milletin daha fazla para kazanmasına imkan vermezsiniz.” diye konuştu.

    Ekonomide düşen ihracat, artan iç ve dış borç, dış ticaret açığı ve işsizlik gibi rakamların önemli sorunlar olduğuna işaret eden Karamollaoğlu, “Altı sene sonra doğal gazdan elde edeceğimiz fayda gelene kadar bu milletin iflahı kesilecek.” değerlendirmesinde bulundu.

    Doğu Akdeniz’deki gelişmelere de değinen Karamollaoğlu, “Hükümetin Akdeniz’deki kararlılığını destekliyoruz. Haklarımızdan kesinlikle taviz vermeyiz. Attığımız meşru adımlardan geri adım atmayız. Bu noktada iktidarı dışa karşı desteklemek zorundayız.” dedi.

    Karamollaoğlu, öğretmen maaşlarının yetersizliğine ilişkin ise bu konuda iyileştirmeler yapılması ve öğretmen sayısının artırılması gerektiğini vurguladı.

    İktidarın eğitimde sözler verdiğini belirten Karamollaoğlu, “Eğitim denince kafanızda iki şey vardı, bina yapacağız, akıllı tahta koyacağız ve tablet dağıtacağız. Bunların hepsini yaptınız ama eğitimde bir ilerleme sağlanmadı. Bunlar araç gereç. Müfredat, öğretmen kadrosu, kadronun niteliği, vasfı… Bunların hiçbirine önem vermediniz. Sadece imam hatip okullarının adedini artırarak manevi eğitime önem veriyoruz kanaatini oluşturamazsınız.” ifadelerini kullandı.

  • HDP Grup Başkanvekili Beştaş, AİHM Başkanı’na seslendi

    HDP Grup Başkanvekili Beştaş, AİHM Başkanı’na seslendi

    HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano’nun, İstanbul Üniversitesinden fahri doktora unvanı almaması gerektiğini savunarak, “Uluslararası mahkemenin başkanıyken fahri doktora alamazsınız. Bu sizin tarafsızlığınızı tartışmaya açar. ” dedi.

    Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Acil bir barış hareketine ihtiyaç duyulduğunu savunan Beştaş, “Kürt meselesinde diyalog ve müzakerenin tarihsel olarak kendisini dayattığını, bu nedenle de ilgili tarafların fedakarlık yapması gerektiğini” söyledi.

    Beştaş, “Eğer Kürtler iyi değilse Türkler iyi değildir. Aynı şekilde eğer Türkler iyi değilse Kürtler de iyi değildir. Biz barış dedikçe, iktidar bize ‘teslim olun, itaat edin’ diyor. Biz gözümüz kapalı bir şekilde barış demeye devam edeceğiz. En kötü barışın, savaştan daha iyi olduğunu söylüyoruz. İlla bir şey için savaşacaksanız, barış için savaşın.” diye konuştu.

    AK Parti Manisa Milletvekili Tamer Akkal’ın, Selahattin Demirtaş ve çocuklarına ilişkin tweet attığını ifade eden Beştaş, bu tweetin insanlık değerleriyle hiçbir ilgisinin olamayacağını belirtti. Beştaş, “İkinci paylaşımındaki düzeltmede de utanmadan ‘danışmanım attı, ben böyle düşünmüyorum’ demiş. Bu nasıl bir şey? Kaç hesabın var? Fake hesabın mı var?” sorularını yöneltti.

    Kimsenin can güvenliğinin kalmadığını iddia eden Beştaş, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un Barış Atay Mengüllüoğlu’na yapılan saldırıyı kınadığını ancak bunun yetmediğini, Şentop’un vesayet iradesine karşı açık bir tutum sergilemesi gerektiğini dile getirdi.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano’nun Türkiye ziyaretine ilişkin Beştaş, “İstanbul Üniversitesi’nden fahri doktora unvanı alacak. Rejimin doktorasını almak, AİHM Başkanlığıyla bağdaşmaz. Bunu reddedin. Sizin önünüzde Türkiye ile ilgili işkence dosyaları var. Uluslararası mahkemenin başkanıyken fahri doktora alamazsınız. Bu sizin tarafsızlığınızı tartışmaya açar. Bu durumda adil karar verip vermeyeceğine güvenemeyiz. ” değerlendirmesinde bulundu.

    Bağımsız Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in, HDP’den ihraç edildiğini ve partileriyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını anımsatan Beştaş, konuyla ilgili adı geçen kadını korumak için susmayı tercih ettiklerini söyledi. Beştaş, iktidarın bu olayı kara propaganda haline getirdiğini iddia ederek, “Kadına karşı şiddet ve cinsel istismar konularında tavrımız nettir. Bu konuda ‘amalarla’, ‘fakatlarla’ haraket etmeyiz.” ifadelerini kullandı.

    Pandemi sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Meral Danış Beştaş, iktidarın şeffaf davranmadığını, kamu çalışanlarına esnek çalışma hakkının verildiğini ancak özel sektör çalışanlarının bu haktan mahrum bırakıldığını kaydetti.

  • BBP Genel Başkanı Destici gündemi değerlendirdi

    BBP Genel Başkanı Destici gündemi değerlendirdi

    Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Topraklarının sadece yüzde 18’i adalardan oluşan Yunanistan’ın kara suları ve kıta sahanlığını sanki bir adalar devletiymiş gibi belirlemeye çalışması ve bu şekilde ilanlara yeltenmesi düpedüz hukuksuzluktur.” dedi.

    Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

    Yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanan parti mensuplarına ve tüm vatandaşlara geçmiş olsun temennisinde bulunan Destici, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.

    Destici, Kovid-19 vaka ve hayatını kaybeden kişi sayılarındaki artışa dikkati çekerek bunun sebebinin, tedbirler konusundaki ihmalkarlık ve toplu organizasyonlar olduğunu söyledi.

    Vatandaşlara tedbirlere uymaları konusunda uyarılarda bulunan Destici, “Tedbirler konusunda ciddi adımlar atılmaya ihtiyaç olduğu noktasındaki fikrimizi de bugün buradan bir kere daha kamuoyuyla paylaşıyoruz. Sosyal ve ticari hayatımızı sarmayacak ölçüde bazı kısıtlamaların yeniden gündeme alınması ve örnek verdiğimiz rakamlarda belirgin bir düşüş sağlanana kadar bu tedbirlere devam edilmesi gerektiğini buradan dile getiriyoruz.” diye konuştu.

    “Yüz yüze eğitime geçilmemeli”

    Uzaktan eğitimin başladığını anımsatan Destici, “Vaka, ölüm ve ağır hasta sayılarında azalma görülmeden ya da artış devam ederse iki sınıfla sınırlı olsa bile yüz yüze eğitime geçilmemesinin daha doğru olacağı konusundaki fikrimizi açıkça beyan ediyoruz.” ifadesini kullandı.

    Öğretmenlerin maaş konusunun gündeme geldiğini hatırlatan Destici, öğretmenlik mesleğinin maaşla ölçülemeyecek kıymette olduğunu bildirdi.

    Destici, “30 sene önce bu ülkede bir ilçede kaymakamdan daha fazla maaş alan öğretmenler, maalesef bugün düz memur seviyesinde maaş alır hale gelmişlerdir. Öğretmen maaşlarını hiç kimse bir yük, yekün, külfet olarak görmemelidir. Bu konu asla gündeme getirilmemeli ve öğretmenlerimiz incitilmemelidir.” dedi.

    Dün açılışı yapılan 2020-2021 Adli Yılı’nın, adalet camiası için hayırlı olması temennisinde bulunan Destici, başta Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz olmak üzere görevleri başında şehit düşen yargı mensuplarını saygı ve rahmetle andı.

    Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan tutuklu bulunduğu cezaevinde yaptığı açlık grevi sonucu hayatını kaybeden Ebru Timtik’in fotoğrafının, İstanbul Barosu binasına asılmasına tepki gösteren Destici, açlık grevlerinin, örgütlerin baskıları sonucu yapıldığını söyledi.

    “Biz tecavüzü, cinayeti ya da başka bir melaneti asla ve kat’a mazur görmeyiz”

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik saldırıların ciddi şekilde arttığını belirten Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Sözde avukatlar gibi sözde milletvekilleri var. Bu milletvekillerinin Türk milletinin hak ve menfaatlerini savunmak yerine bölücülerin, terör örgütlerinin, marjinal sol grupların sözcülüğünü yaptığı, onların gerçekleştirdiği eylemlerde ön safta sanki bir militan gibi davranışlar içinde olduğunu görüyoruz. İster uzman çavuş ister polis ister başka bir kamu görevlisi olsun, tecavüzü, cinayeti ya da başka bir melaneti asla ve kat’a mazur görmeyiz. Onu yapanın arkasında durmadık ve durmayız. Bizim gibi düşünen, bizim hissiyatımızda olan hiç kimse durmaz ve mazur görmez. Gereği yapılır ve yapılmıştır.”

    “Düpedüz hukuksuzluk”

    Doğu Akdeniz’deki gelişmelere de değinen Destici, Türkiye’nin konuyu uluslararası hukuk ve karşılıklı haklar üzerinden değerlendirmeye ve süreci bu eksende yürütmeye çalışmasına rağmen Yunanistan ve konuya müdahil olma gayretindeki devletlerin bu düzleme asla yanaşmadıklarına şahit olduklarını ifade etti.

    Destici, açıklamalarına şöyle devam etti:

    “Topraklarının sadece yüzde 18’i adalardan oluşan Yunanistan’ın kara suları ve kıta sahanlığını sanki bir adalar devletiymiş gibi belirlemeye çalışması ve bu şekilde ilanlara yeltenmesi düpedüz hukuksuzluktur. Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de insan yaşamayan kayalıkları bile tıpkı bir ana kara gibi kara suları ve kıta sahanlığının bir ekseni yapmaya çalışması da yine hukuksuzluktur. Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de hak iddia ederken Türkiye’nin Ege’de adalar dışında sahip olduğu 2 bin 805 kilometre, Akdeniz’de ise 1577 kilometrelik kıyı uzunluğunu yok sayması da ayrı bir hukuksuzluktur. Yunanistan’a ve onun arkasındaki Doğu Akdeniz’e askeri güç göndereceğini açıklayan Fransa’ya sözümüz şudur, ‘İstediğiniz kadar gönderin, biz de onları paketleyip size geri göndermesini biliriz.’

    Yunanistan’ın önce Batı Trakya’da sonrasında Meis Adası’nda sebep olduğu rezillikler, Almanya’nın hukuki durumu ve gerçekliği hiç dikkate ve gündeme almadan yaptığı açıklamalar, ABD’nin Güney Kıbrıs’a 33 yıldır uyguladığı silah ambargosunu kaldırması, Avusturya’nın, Türkiye’nin Avusturya’yı bölmeye çalıştığı yönündeki tuhaf ve akıl almaz gerçek dışı iddiaları, Türkiye’nin önceden planlanmış ve kendisine rol biçilmiş bir senaryoya doğru sürüklenmeye çalışıldığına dair şüphelerimizi artırmakta hatta doğrulamaktadır.”

    Saldırılar karşısında birlik ve beraberlik vurgusu

    Türkiye’nin ciddi bir saldırıyla karşı karşıya olduğuna işaret eden Destici, saldırılar karşısında birlik ve beraberliğin önemli olduğunu vurguladı.

    Kendilerine araç muayene ücretlerine ilişkin çok fazla şikayet geldiğini belirten Destici, bu ücretlerin düşürülmesi yönünde çağrıda bulundu.

    “Dönem zam dönemi değil”

    BBP Genel Başkanı Destici, ÖTV zammı yapıldığını da anımsatarak “Bir pandemi yaşıyoruz. Herkesin mali durumu belli. Dönem, zam dönemi değil indirim, destek, paylaşma dönemi. Herkesin bunu gözardı etmeden düzenlemeler yapması gerektiğini ifade ediyorum.” dedi.

    Mustafa Destici, Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 98. yıl dönümü ile tüm zabıtaların Zabıta Haftası’nı kutladı.

  • CHP’li Özel Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen davetiyeyi yırttı!

    CHP’li Özel Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen davetiyeyi yırttı!

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan adli yıl açılışı töreni için davet edilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Covid-19 testi istenmesine tepki gösterdi ve gönderilen davetiyeyi yırttı.

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılan adli yıl açılış töreni için davet edilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan corona virüsü test sonucu istenmesine sert tepki gösterdi.

    Özel şu ifadeleri kullandı:

    “Bu bir hadsizlik, bu bir terbiyesizlik. Buradan uyarıyoruz. AKP ve onu yöneten küstah akıl, bir daha CHP’ye davetiye yolladığınız herhangi bir yere böyle bir hadsizlik yapmayacaksınız. Ya davetiye yollamayın ya bu rezilliği yapmayın. Bu terbiyesizliği, yok hükmünde kabul ediyoruz ve çiğniyoruz. O sarayı yöneten küstah aklın, iğrenç yaklaşımlarından yaka silkiyoruz. Bunlarla siyaset yapmak zor.”

  • HDP’li vekilin yurt dışı çıkış yasağına itiraz reddedildi

    HDP’li vekilin yurt dışı çıkış yasağına itiraz reddedildi

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçlamasıyla fezleke düzenlenerek TBMM’ye gönderilen eski HDP Milletvekili Tuma Çelik’in, yurt dışı çıkış yasağına itirazı reddedildi.

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, seçim çalışmaları sırasında D.K. adlı kadına nitelikli cinsel saldırıda bulunmakla suçlanan Mardin Milletvekili Tuma Çelik hakkında fezleke düzenleyerek, dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’ye göndermişti. Tuma Çelik hakkında ayrıca yurtdışına çıkış yasağı ve imza adli kontrol hükümleri uygulanmıştı. Bu süreçte HDP tarafından partiden ihraç edilen Tuma Çelik, avukatı aracılığıyla nöbetçi sulh ceza hakimliğine dilekçe vererek, yurt dışı çıkış yasağına itiraz etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, Çelik’in itirazının reddedilmesi için sulh ceza hakimliğine başvurdu. Başvuruyu değerlendiren sulh ceza hakimliği, Çelik’in itirazını reddetti.

  • AK Parti Sözcüsü Çelik’ten ABD’ye tepki

    AK Parti Sözcüsü Çelik’ten ABD’ye tepki

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ”ABD’nin Kıbrıs Rum Yönetimine yönelik silah ambargosunu kaldırması tümüyle yanlış bir karardır. Rum yönetimi Ada’da istikrarsızlığı ve çözümsüzlüğü üreten taraftır. Bu karar, Rum yönetiminin hukuksuz taleplerini teşvik etmektir” dedi.

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırması kararına tepki gösterdi.

    Twitter’dan açıklama yapan Çelik, şu ifadeleri kullandı:

    ”ABD’nin Kıbrıs Rum Yönetimine yönelik silah ambargosunu kaldırması tümüyle yanlış bir karardır. Rum yönetimi Ada’da istikrarsızlığı ve çözümsüzlüğü üreten taraftır. Bu karar, Rum yönetiminin hukuksuz taleplerini teşvik etmektir.

    Türkiye ve KKTC, hukuk, diplomasi ve hakkaniyet dışında hiçbir yolla karar almaya zorlanamaz. Biz hakkaniyet temelinde müzakereden yanayken, Yunanistan korsan anlaşmalarla bu zemini tahrip etmiştir. Güney Kıbrıs Yönetimi asla Kıbrıs Türklerinin haklarını gaspedemez.”

  • Ali Babacan koronavirüs tedavisine hastanede devam edecek

    Ali Babacan koronavirüs tedavisine hastanede devam edecek

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisine ilişkin “Benim genel durumum iyi, ancak bazı şikayetlerim devam ediyor. Doktorumun tavsiyesine uyarak, ilaç tedavim bitene kadar yakın izlem amacıyla hastanede olacağım.” ifadelerini kullandı.

    Babacan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 8 gün önce yakalandığı yeni tip koronavirüse (Kovid-19) ilişkin bilgiler paylaştı.

    Virüse yakalanan eşi ve oğlunun iyileştiğini ve evde kontrol altında olduklarını belirten Babacan, şunları kaydetti:

    “Benim genel durumum iyi, ancak bazı şikayetlerim devam ediyor. Doktorumun tavsiyesine uyarak, ilaç tedavim bitene kadar yakın izlem amacıyla hastanede olacağım. Bir kez daha sizden Kovid-19’u çok ciddiye almanızı, hastalıktan korunmak ve çevrenizdekileri korumak için azami özeni göstermenizi rica ediyorum. Büyük fedakarlıklar gösteren tüm sağlık çalışanlarımıza ve bize geçmiş olsun dileklerini ileten herkese tekrar teşekkür ediyorum.”

  • İYİ Parti’li Özdağ’dan Fransa’ya eleştiri

    İYİ Parti’li Özdağ’dan Fransa’ya eleştiri

    İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, “Fransa’nın Türkiye’ye yönelik düşmanca politikası, Türkiye’nin doğu ve orta Akdeniz’de Libya üzerinden etkinlik kazanmasından duyduğu endişe ve eski sömürgeci refleksleriyle ilgili.” dedi.

    Özdağ, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, DEAŞ’ın sözde emiri Mahmut Özden’in yakalanması nedeniyle istihbaratçıları ve emniyet güçlerini tebrik etti.

    DEAŞ ile mücadelenin sona erdirilebilmesi için sosyal tabanını tamamen yitirmesi gerektiğini ifade eden Özdağ, “Ama DEAŞ terör örgütünün önemli bir sosyal tabanını da Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar oluşturuyor. Suriyeli sığınmacıların, ülkelerine dönme sürecinin başlaması, DEAŞ’ın sosyal tabanını da zayıflatacak.” değerlendirmesinde bulundu.

    PKK/YPG terör örgütünün, bölgede bir suç rejimini Türkiye’nin gözlerinin içine baka baka inşa ettiğini ifade eden Özdağ, “Irak’ın kuzeyinde geçtiğimiz on yıllarda çevrilen filmin, şimdi Suriye’nin kuzeyinde çevrilmeye başladığını görüyoruz. Türkiye için en büyük stratejik tehdit Suriyeli göçü ile milli demografik yapısı bozulma sürecinde olan güneydeki bu terör devletinden gelecektir. AKP hükümeti İdlib’e verdiği stratejik önemin onda birini PKK-YPG tarafından işgal edilen bölgeye vermemektedir. Asıl askeri sığınak yapılması gereken yer, PKK/YPG’nin işgal altında tuttuğu bölgedir.” diye konuştu.

    Hükümetin, öncelikle Türkiye’ye düşman ittifakları parçalayacak bir diplomasi izlemesi gerektiğini dile getiren Özdağ, “PKK/YPG’nin ve arkasındaki devletlerin en önemli güç kaynağını Erdoğan’ın Beşar Esad ile uzlaşmama politikası oluşturmaktadır. Türkiye, karşısındaki ittifakı kırmaya, Beşar Esad ile görüşmelere başlayarak, başlamalıdır. Esad ile görüşmelere başlanması durumunda İdlib’teki tansiyon düşecektir. Türkiye dış politika ve güvenlik politikalarında, etrafımızda gerçekleştirilen kuşatmayı Türk ordusu dışındaki milli güç unsurlarını kullanarak kırmalı, askeri gücünü ise son seçenek olarak değerlendirilmedir.” ifadelerini kullandı.

    Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2020-2021 Adli Yılı Açılış Töreni’ne ilişkin görüşleri sorulan Özdağ, “Yargının sadece içerik olarak değil, şekil olarak da bağımsızlığının açık, net bir şekilde ortaya konulması lazım.” cevabını verdi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Giresun’daki temaslarının sorulması üzerine Özdağ, “Türkiye’nin şimdi askeri gücünü bu tür bir gerilimi vesile ederek, Ankara’da çok büyük bir 30 Ağustos töreniyle ortaya koyması, elindeki bütün yeni silahları Ankara’da Türk halkına ve dünyaya göstermesi gerekirken bunu yapmamış. Sağlık gerekçeleriyle sadece konserle geçiştirmiş. Fakat bir gün sonra onbinlerce insanı çok dar bir alanda bir araya getiren bir toplantı düzenlenmiş.” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkiye’nin sadece Doğu Akdeniz’de güçlü bir eylemlilik içinde olmadığını aynı zamanda Libya, İdlib, Kuzey Irak’ta angaje durumda olduğunu dile getiren Özdağ, Türkiye olarak gerekirse düşmanla mücadeleyi, başkalarının istediği yerde, zamanda ve cephede değil Ankara’nın belirlediği yerde, zamanda ve cephede vermeleri gerektiğini kaydetti.

    Fransa’nın Doğu Akdeniz politikasına ilişkin Özdağ, “Fransa’nın Türkiye’ye yönelik düşmanca politikası, Türkiye’nin doğu ve orta Akdeniz’de Libya üzerinden etkinlik kazanmasından duyduğu endişe ve eski sömürgeci refleksleriyle ilgili. Meselenin Türkiye açısından gerilim ve rekabet boyutu var. Bir de Batı ittifakı içerisinde başka rekabet boyutları var. Ancak Fransa’nın, Türkiye’nin milli menfaatlerini, egemenlik haklarını çiğneyici her politikasına karşı en kararlı şekilde durulması gerekir.” dedi.

  • CHP’den “Türkiye’deki HES Gerçeği ve Giresun Sel Felaketi” raporu

    CHP’den “Türkiye’deki HES Gerçeği ve Giresun Sel Felaketi” raporu

    CHP, “Türkiye’deki HES Gerçeği ve Giresun Sel Felaketi” başlıklı rapor hazırladı.

    CHP Basın Biriminden yapılan açıklamaya göre, Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’de hidroelektrik projeleri yapılırken bir yanda yerel çevre halklarının isyan ettiği, diğer yanda firmaların HES projeleri için birbiriyle yarıştığı, akarsuların denetimsiz biçimde özel sektöre devredilmesiyle HES lisansı borsasının oluştuğu ve lisansların ticari metaya dönüştüğü büyük bir pazarın ortaya çıktığı belirtildi.

    Bunlar yapılırken içinde tüm doğanın bileşenlerini barındıran ekosistemin ikinci plana atıldığı ifade edilen raporda, Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgeleri arasında olması dolayısıyla Giresun ve çevresinin suya dayalı enerji üretimi açısından cazibe merkezi haline getirildiği kaydedildi.

    Nehirlerin, büyük miktarda su kütlesi taşıyan akarsular olmanın ötesinde çevrelerindeki canlı ve cansız varlıklarla bir bütün oluşturan ekosistemler olduğuna dikkat çekilen raporda, şu değerlendirme yapıldı:

    “Giresun ve ilçelerinde yapılmış ve yapılmakta olan hidroelektrik projelerinin yarattığı olumsuz etkiler ve ekosistem üzerinde yaratılan tahribat sonucu yağan yağmur, sele, heyelana ve su baskınlarına sebep olmuştur. Bu nedenle ülkemizdeki bir nehir üzerine ‘HES ya da baraj yapılmıyorsa su boşa akmaktadır’ yaklaşımı kısa, orta ve uzun vadeli stratejiden yoksun, sadece konuyu meta olarak gören yanlış bir politikadır.”

    “ÇED Yönetmeliği, halkın tepkisini, oluşan çevresel ve sosyal etkiyi görmezden gelen yaklaşımlarla geçiştirmiştir”

    Bu projelerle sistematik olarak “doğaya ihanet” edildiği kaydedilen raporda, “HES yatırımlar hayata geçirilirken yapılan ÇED süreçleri layıkıyla yapılmamıştır. Türkiye’de uygulanmakta olan ÇED Yönetmeliği yıllar boyunca HES Projelerinde yaşanılan sorunları, halkın tepkisini, oluşan çevresel ve sosyal etkiyi görmezden gelen yaklaşımlarla geçiştirmiştir.” ifadesine yer verildi.

    Raporda, Giresun’daki sel ve afetten etkilenen hiçbir nehir ve derede kümülatif etki analizi çalışması yapılmadığı iddia edilerek, bu çalışmanın yapılmış olması durumunda Aksu Deresi üzerine 7 farklı HES santrali yapmanın sürdürülebilir olmayacağının anlaşılacağının altı çizildi.