Kategori: Siyaset

  • Ömer Çelik’ten Yunanistan’a sert tepki

    Ömer Çelik’ten Yunanistan’a sert tepki

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Yunan faşistlerini cesaretlendiren siyasileri kınıyoruz. Bayrağımızı yakan faşistler, dün Ayasofya Camii’nde, bayrağımızın gölgesindeki milletimizin mesajını iyi anlamalıdır” dedi.

    AK Partili Çelik, Twitter’daki hesabından, Yunanistan’da Türk bayrağının yakılmasına tepki gösterdi. Çelik, Yunanistan’ı şiddetle kınadıklarını belirterek, “Ayasofya Camii’nin açılmasını güya protesto etmeye çalışan Yunan faşistlerini cesaretlendiren siyasileri kınıyoruz. Kafası Bizans hayalleriyle dolu dar görüşlü Yunan siyasiler kendi toplumlarını zehirliyorlar. Kendilerini Bizans’ta zanneden bu hayalperestler Ayasofya Camii’nin dünkü mesajını er ya da geç anlamaya mecburdurlar” dedi.

    ‘MİLLETİMİZİN MESAJINI İYİ ANLAMALILAR’

    Dün, kendi bayraklarının yanına Bizans bayrağı asıp yas ilan edenlerin Türk bayrağına saygısızlık yapamayacağını belirten Çelik, “Bayrağımızı yakan faşistler, dün Ayasofya Camii’nde, bayrağımızın gölgesindeki milletimizin mesajını iyi anlamalıdır. Bayrağımıza dün eşlik eden sancaklar ve Ayasofya Camii’nde verilen mesajlar hafızamızın sadece tarihe değil geleceğe ait olduğunu da gösterdi. Ayasofya Camii tüm insanlığın ortak değeri olarak herkese açıktır. Bayrağımızın ve sancakların dediği gibi, orası Ayasofya Camii’dir” diye konuştu.

  • İyi Parti Bursa Milletvekili: “Bugün yoklamalarda üçüncü partiyiz”

    İyi Parti Bursa Milletvekili: “Bugün yoklamalarda üçüncü partiyiz”

    İYİ Parti Uluslararası İlişkiler Başkanı ve Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, “Genel Seçimlerden beşinci parti çıkmıştık, bugün kamuoyu yoklamalarına bakarsanız üçüncü partiyiz.” dedi.

    Erozan, parti çalışmaları dolayısıyla geldiği Edirne’de, İYİ Parti İl Başkanı Ekrem Demir ile basın toplantısı düzenledi.

    Partisinin üye sayısının artış eğiliminde olduğunu ve oy oranının arttığını belirten Erozan, şöyle devam etti:

    “Son 6 ayda yurt içinde 50 bin yeni üyemiz var. Buna benzer yurt dışında da sayımızı artırma çabası içindeyiz. Birbirimizle kucaklaşmamız lazım. Genel seçimlerden beşinci parti çıkmıştık, bugün kamuoyu yoklamalarına bakarsanız üçüncü partiyiz. Sadece üçüncü parti değiliz, merkez ve merkez sağda Erdoğan’ın ardından ikinci sıradayız.” diye konuştu.

    Yurt dışı oylarını artırmak için çeşitli programlar başlattıklarını anlatan Erozan, hedeflerinin en az yurt içinde aldıkları oy oranına ulaşmak olduğunu kaydetti.

    Erozan, parti olarak her zaman seçimlere hazır olduklarını ve 31 Mart Yerel Seçimleri’nde başlattıkları seferberliğin devam ettiğini sözlerine ekledi.

  • Tansu Çiller Ayasofya’nın açılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı

    Tansu Çiller Ayasofya’nın açılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı

    Eski başbakanlardan Tansu Çiller, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin açılmasının çok büyük bir dirayet ve cesaret istediğini belirterek, “Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün buna emeği geçenleri ayrı ayrı, teker teker kutlamak isterim.” dedi.

    Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin açılış programına katılan Çiller, basın mensuplarının soruları üzerine, bugünün bir vuslat ve özlem günü olduğunu ifade etti.

    Bugün bu özleme cevap verildiğini anlatan Çiller, “Bu heyecan, bugün bir vuslat günü olarak ortaya çıkıyor. Tabii ben bunun ne kadar güç olduğunu bilen bir geçmişten geliyorum. Çok büyük bir dirayet ve cesaret isteyen bir şeydir. Dolayısıyla bunu başaran bütün arkadaşlarımı canıgönülden kutlamak istiyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün buna emeği geçenleri ayrı ayrı, teker teker kutlamak isterim.” dedi.

    Ayasofya’nın bir dünya mirası olduğuna da işaret edilmesi gerektiğini vurgulayan Çiller, “Dolayısıyla Türkiye bu konuda her zaman hassasiyet göstermiştir. Göstermeye de devam edecektir. Bugün Ayasofya Camii’ne geliyoruz. Namaz kılmaya geliyoruz. Herkes bir şey söyler. Ama son sözü daima milletimiz söyler. Milletimiz de ne söylerse iyi söyler, güzel söyler. Ve bugün milletin dediği olmuştur. Vuslat günüdür. Hayırlı olmasını diliyorum.” ifadelerini kullandı.

    “Kadına şiddette tümüyle karşıyım”

    Tansu Çiller, oğlu Mert Çiller ve eşi Zeynep Çiller ile ilgili basında yer alan haberlerin sorulması üzerine, kadına şiddet haberlerinin her zaman kendisini üzdüğünü söyledi.

    Yaşamını kadınların toplumda daha iyi bir yer edinebilmeleri için bir büyük uğraş vermeye adadığını anlatan Çiller, şunları kaydetti:

    “Bunu iktidardayken yaptım. Hatta muhalefetteyken ana muhalefetteyken, hatta koalisyonların sayılarının yetmediği ortamda buna destek vermek için meclise girerek hep yaşamımın parçası yaptım. Sadece öyle değil Anadolu yollarında, otobüslerde, yurt dışında kadını temsil ederken hep buna özen göstermiş bir geçmişten geliyorum. Tabii şunu söylemek lazım; kadına şiddete tümüyle karşıyım. Bunu kim yaparsa yapsın, kadına kalkan eli tutarım, müsaade etmem. Ancak bugün bir algı operasyonu da söz konusu. Bu algı operasyonunda çizilmek istenen bir imaj, çizilen bir resim var. Bunu Ömer adaletiyle dahi düşünsem, doğruyla ve hakikatle örtüşür bulmuyorum. Tabii herkes bir şey söyler. Herkesin de bir hesabı vardır. Ama Allah’ın da bir hesabı vardır. Zaman da daima doğrunun yanındadır. Yine öyle olacaktır. Ne olursa olsun çok üzgünüm. Aileler dağılmasın. Özellikle küçük çocuklar etkilenmesin, üzülmesin. Dolayısıyla gerçekten üzgünüm.”

  • HDP’li Gergerlioğlu: “Sosyal medyalarımızı artık bir göz takip etmeye çalışacak”

    HDP’li Gergerlioğlu: “Sosyal medyalarımızı artık bir göz takip etmeye çalışacak”

    HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, sosyal medyaya yönelik kanun teklifine ilişkin, “Sosyal medyalarımızı artık bir göz takip etmeye çalışacak. Kabul edilecek bir durum değil.” dedi.

    Gergerlioğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Osman Kavala’nın bir sivil toplum aktivisti olduğunu söyleyerek, “Kavala bu haksız hukuksuz tutukluluktan kurtulsun diye haykırıyoruz.” ifadesini kullandı.

    Sosyal medyaya yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifini eleştiren Gergerlioğlu, “Sosyal medyalarımızı artık bir göz takip etmeye çalışacak. Kabul edilecek bir durum değil. Sosyal medya yasasıyla özgürlükleri kısıtlamaya çalışıyorlar. Muhalefetin sesini kesmeye ve iktidarlarını bu şekilde devam ettirmeye çalışıyorlar.” diye konuştu.

    Sosyal ağların Türkiye’de temsilcilik açma zorunluluğuna değinen Gergerlioğlu, “Türkiye’deki despotik anlayışın boyunduruğu altına sosyal medya kurumlarını almak için sosyal medya şirketlerinin Türkiye’de temsilcilik açması isteniyor. Eğer bu temsilcilik açılmazsa para cezası ve bant kısıtlama cezası getirilecek. Bu, Twitter’a, Youtube’a, sosyal medya organlarına girememeniz anlamına gelecek. Zaten yasakçı bir ortamdaydık. 408 bin web sitesinin, 130 bin URL’nin, 7 bin Twitter hesabının yasaklı olduğu bir ülkeden bahsediyoruz.” dedi.

    Kırşehir cezaevinde bazı mahkumların 65 gündür açlık grevinde olduğunu söyleyen Gergerlioğlu, “Bu insanlar, üniversitelerinde okuyan insanlar olabilirlerdi. Adalet Bakanlığı yetkililerini göreve çağırıyoruz.” ifadesini kullandı.

    Muğla’nın Ula ilçesinde öldürülen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in ne ilk ne de son olduğunu ifade eden Gergerlioğlu, “Kadın cinayetleri, kadına yönelik taciz, tecavüz, öldürme olayları her gün yaşanırken iktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek istiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden niye çekilinir, bunu anlamak mümkün değil.” diye konuştu.

  • CHP Covid-19 tarım raporunu açıkladı

    CHP Covid-19 tarım raporunu açıkladı

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, “Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı. Bu Konseyin alacağı kararlarla birlikte şeffaf ve katılımcı şekilde işletilecek bir Tarım Gıda Kurulu kurulmalıdır.” dedi.

    Sarıbal, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, 22 Temmuz 1980’de Merter’deki evinin önünde düzenlenen suikast sonucu yaşamını yitiren DİSK’in Kurucu Genel Başkanı ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i ölümünün 40’ıncı yılında andı.

    Kadın cinayetlerine değinen Sarıbal, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak istediğini belirterek, bu durumu eleştirdi.

    Kovid-19 sürecinde tarımın ve gıda güvenliğinin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirten Sarıbal, bu nedenle kendilerinin de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu ile bir rapor hazırladıklarını söyledi.

    Kovid-19 sürecinde, tarım ve gıda için çözüm önerileri konulu, “CHP Kovid-19 Tarım Raporu”nda “Koronavirüs sürecinde dünyada ne oldu?”, “Türkiye’de neler yaşandı?”, “AK Parti iktidarları döneminde tarımda neler yapıldı?”, “Bundan sonra neler yapılmalı?” gibi sorulara cevap aradıklarını aktaran Sarıbal, raporda acil eylem planı olarak önerdikleri 4 ana başlık ve 72 maddeden oluşan öneriler yer aldığını bildirdi.

    Bu önerilerin, tarımsal üretimde 44 madde, gıda üretiminde 11 madde, gıda dağıtımında 10 madde, ithalat ve ihracat süreçlerinde ise 7 maddeden oluştuğunu aktaran Sarıbal, şöyle konuştu:

    “Uluslararası Çalışma Örgütü, salgın nedeniyle işletmelerin tam veya kısmi olarak kapatılmasının, dünyadaki iş gücünün yüzde 81’ini yani 2,7 milyar çalışanı etkilediğini bildirmektedir. 31 Mart’ta Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yapılan ortak açıklamada özellikle gıdanın uluslararası ticaretine vurgu yapılırken, aynı zamanda ülkelerin gıda güvenliğini sağlamaları gerektiğine dikkat çekildi. Dünya ekonomisinden bağımsız olmayan ve Kovid-19 ile mücadele içinde olan Türkiye’nin de bir gıda krizi ile karşı kaşıya kalabileceği ihtimali dışlanmamalıdır. Hükümetler yaşanan bu ani daralma sonucunda hem küresel hem de ulusal ölçekte ekonomik krizle baş etmek için stratejik öneme sahip sektörlere ve toplum kesimlerine yönelik destek programları açıklamaktalar. Bu sektörlerin başında stratejik öneme sahip tarım ve gıda sektörü gelmektedir. Her ülkenin kendi iç tüketimini karşılayacak ve üretimini kalıcı şekilde arttıracak önlemleri alması gerektiği bu salgın ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.”

    Türkiye’de benimsenen yanlış tarım politikalarının yanı sıra kapitalizmin neo-liberal evresinde Türkiye gibi ülkelere dayatılan yeni uluslararası iş bölümünün de tarımdaki çöküşte belirleyici olduğunu iddia eden Sarıbal, son 20 yılda Türkiye’de uygulamaya konulan tarım politikalarıyla “aile çiftçiliği”nin tahrip edildiğini öne sürdü.

    Hükümetin büyük şirketlerin egemen olduğu tarım gıda sistemine uygun yasaları uygulayarak tarımsal üretimi, endüstriyel üretim biçimi haline dönüştürerek giderek zayıflattığını savunan Sarıbal, “Tarımsal üretimin bu şekilde zayıflatılması, çiftçilerin tarımdan uzaklaşmasına ya da çiftçilerin üretime devam edebilmek için borçlanmasına neden olurken, endüstriyel tarımsal üretim için gerekli olan emek biçimi mevsimlik işçilik olarak yaygınlaştı.” dedi.

    “İnsan sağlığını tehdit eder hale geldi”

    Endüstriyel tarımla ekolojinin tahrip olduğunu, toprak ve suyun kirlendiğini, bitkisel üretim ile hayvan yetiştiriciliği birbirinden koparılarak hayvan sağlığının bozulduğunu iddia eden Sarıbal, bu sürecin bir çıktısı olarak da tarımsal ürünlerdeki besin değerlerinin düşerek insan sağlığını tehdit eder hale geldiğini söyledi.

    Sarıbal, “Gıda ürünün ne kadar ucuz olduğu önemli olunca gıda soframızdaki zehirli kimyasallara dönüştü. Sağlıklı gıdaya erişim ise sınıfsal bir ayrıcalık oldu. Oysa, sağlıklı gıdaya erişim bir yurttaş hakkıdır.” ifadesini kullandı.

    Kovid-19’un gösterdiği gibi dünyada sağlık ve gıda alanında hızlı hareket edip gerekli önlemleri alan hükümetlerin yeni dönemde ekonomik ve sosyal olumsuzlukları daha hızlı aşacaklarını belirten Sarıbal, şunları kaydetti:

    “Ama ne yazık ki ülkemizde, tarım ve gıda sektörünü olası bir krizden kurtaracak tedbirler yeterince hayata geçirilmedi. Gerek muhalefet partileri gerekse meslek örgütleri bu konudaki acil ihtiyacı sürekli gündeme getirmelerine rağmen hükümet, salgın öncesi geçerli olan uygulamalarla yetinmeyi tercih etmekte ve bunun olası bir tarım ve gıda krizini önleyebileceğini düşünmektedir. Bu yanılsama ile Kovid-19 sürecinde tarım ve gıda sektöründe belirgin bir dönüşüm sağlayacak tedbirler almaması nedeniyle, yakın gelecekte gıda enflasyonu ve sonrasında bir gıda krizi ile karşı karşıya kalacağımız aşikardır. Öncelikle Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı. u Konseyin alacağı kararlarla birlikte şeffaf ve katılımcı şekilde işletilecek bir Tarım Gıda Kurulu kurulmalıdır. Salgınının yarattığı tahribatları ve yeniden bu tür salgınların oluşmasına mahal vermeyecek şekilde, ekolojik perspektifle, gıda güvenliğini gözeterek, tarımsal üretim, gıda üretimi ve dağıtım süreci, ithalat ve ihracat politikaları ile Türkiye’de yaşayan herkesin sağlıklı gıdaya erişimini sağlayacak kapsamlı planlar yapmalıdır.”

  • İyi Parti istifayla sarsıldı!

    İyi Parti istifayla sarsıldı!

    İYİ Parti kurucu üyesi Mahmut Bozkurt, partisinden ve kurucu üyelikten istifa etti.

    Bozkurt, istifa dilekçesinde, Adıyaman’da 28 Haziran’da parti açısından utanç verici bir kongre gerçekleştirildiğini iddia ederek, Teşkilat Başkanı Koray Aydın’ın bütün ilçe başkanlarını tek tek arayarak kurduğu baskılar sonucunda Adıyaman İl Başkanlığı Kongresi’nin ülkücülerle ülkücü olmayanlar arasında bir mücadeleye dönüştürüldüğünü savundu.

    Adil olmayan kongre sonucunda Koray Aydın ve onun hizipçi askerlerinin binde 2’lik oyunun, kendisinin yüzde 12’lik oyuna karşı galip geldiğini ileri süren Bozkurt, “Böylece Koray Aydın, kendi uzun vadeli planının Adıyaman bölümünü başarıyla tamamlamış oldu. Kağıt üzerinde kongreyi o aldı fakat gerçekte İYİ Parti Adıyaman’da kaybetti.” ifadesini kullandı.

    24 Haziran 2018 Genel Seçimleri’nde Adıyaman’dan İYİ Parti milletvekili adayı olduğunu ancak seçilemediğini hatırlatan Bozkurt, dilekçesinde şunları kaydetti:

    “Sayın Genel Başkanım ben Adıyaman’da 200 bin nüfuslu büyük bir aşiretin önde gelen bir üyesiyim. Bu büyük ailenin içinde ülkücü yok denecek kadar azdır ama Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına bağlı bir topluluktur. Benim milliyetçi kimliğimde buradan kaynaklanmaktadır.

    Adıyaman il kongresinde teşkilat başkanının güdümündeki binde 2’lik bir oyun, yüzde 12’lik oyu, kağıt üzerinde yenmiş olması hayal kırıklığına sebep olmuştur. Partiye oy vermeyenler delege yapılırken, parti için çalışan, ter döken insanlar delege yapılmamıştır. Bu insanların hakları teşkilat başkanı tarafından organize edilen bir kumpas sonucunda ben ve arkadaşlarımda güvensizlik oluşturmuş, partiyle ilişkimin devam etmesi durumunda ise artık benimle birlikte hareket etmeyeceklerini haykırmışlardır.”

    Bozkurt, bu çerçevede kurucusu olduğu İYİ Parti ve kurucu üyelikten istifa ettiğini vurguladı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Pınar Gültekin mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Pınar Gültekin mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Pınar Gültekin’i katleden caninin hak ettiği en ağır cezayı alacağından şüphem yoktur. Davanın bizzat takipçisi olacak, bir daha asla yaşamak istemediğimiz kadına şiddetin son bulması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Dün bir cani tarafından hunharca katledildiğini öğrendiğimiz Pınar Gültekin’in acısı bizleri kedere boğdu. Kadına karşı işlenen tüm suçları lanetliyorum. Bu canilerin ve işledikleri bu rezil cinayetlerin bizim medeniyetimizde de anlayışımızda da yaşantımızda da tek bir kum tanesi kadar yeri ve bahanesi yoktur, olamaz. Hep birlikte bu şiddete karşı duracak, bunları millet olarak yeneceğiz. Pınar Gültekin’i katleden caninin hak ettiği en ağır cezayı alacağından şüphem yoktur. Davanın bizzat takipçisi olacak, bir daha asla yaşamak istemediğimiz kadına şiddetin son bulması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ne gerekiyorsa yapacağız. Pınar Gültekin’e rahmet, kederli ailesine, arkadaşlarına, sevenlerine sabır diliyorum” ifadelerini kullandı.

  • “Türkiye’de tarım arazileri 35 milyon dönüm azaldı”

    “Türkiye’de tarım arazileri 35 milyon dönüm azaldı”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye’de tarım arazisinin son iki yılda 35 milyon dönüm azaldığını söyledi.

    Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin görüşlerini açıkladı.

    Sırıbal, 2015 yılında Suruç’taki patlamaya değinerek, “Bu katliam göz göre göre geldi. O günden beri katliamın sorumluları bulunmadı, ceza alan kimse yok ve yargılama devam ediyor. Davayla ilgili dosyaya ulaşım yasağı devam ediyor. Bu olay da faili meçhul bir olaya dönüşmüş durumda.” diye konuştu.

    Orhan Sarıbal, katliamın sorumlusu olarak bilinen şahsın daha önceden emniyet güçlerince de bilindiğini ancak hiçbir önlemin alınmadığını iddia etti.

    Suruç patlamasının önleminin alınması durumunda Ankara Garı’ndaki patlamanın da olmayacağını savunan Sarıbal, “Görevi kötüye kullanmaktan yargılanan kişilerin dosyaları para cezasıyla kapatıldı. Gar patlamasındaki kamera kayıtları davaya ancak 3,5 yıl sonra girdi. Gönderilen kayıtlardan patlama öncesi ve sonrasındaki 5 saatlik görüntü de yok.” dedi.

    Orhan Sarıbal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 2 yıllık değerlendirme toplantısını anımsatarak, uygulanan tarım politikalarını eleştirdi.

    “Bir eli yağda bir eli balda olanların toplumun gerçeklerinden uzak olduğunu” ifade eden Sarıbal, “Türkiye’de tarım arazisi son iki yılda 35 milyon dönüm azaldı. Tarımda ithalatımız son iki yılda 17 milyar 549 milyon dolara ulaştı. 2019 yılında buğday, ay çiçeği, mısır, patates ithalatında cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Son iki yılda çiftçiye vermeleri gereken 176 milyarın tamamını vermediler.” görüşünü savundu.

  • CHP’li Lale Karabıyık: “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”

    CHP’li Lale Karabıyık: “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, “İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir.” ifadesini kullandı.

    Karabıyık, yazılı açıklamasında, İstanbul Sözleşmesi’nin, Mayıs 2011’de İstanbul’da imzalandığını, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdiğini hatırlattı.

    Sözleşmenin 34 ülkede uygulandığını, diğer ülkelerde sözleşmenin daha iyi nasıl uygulanacağının tartışıldığını ifade eden Karabıyık, iktidarın, sözleşmeden çıkma telaşında olduğunu ileri sürdü.

    Karabıyık, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması ile ilişkili hükümler içerdiğini belirtti.

    “İktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getiriyor”

    Karabıyık, şöyle devam etti:

    “Yani çok basit ve yalın şekliyle İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini içeriyor. AKP ise iktidarı döneminde, 7500’den fazla kadın öldürülmüş, 100 binden fazla kadın cinsel saldırıya uğramışken, iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getiriyor.”

    İstanbul Sözleşmesi’nin haksız iddialarla eleştirildiğini aktaran Karabıyık, “Her gün kadına yönelik şiddet haberi aldığımız, faillerin cezasızlık güvencesiyle şiddeti artırdığı ülkemizde kadınları ve kadın haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulamaz.” ifadesine yer verdi.

    Karabıyık, “İstanbul Sözleşmesini feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir. Tek amacı kadını korumak ve kadına yönelik şiddete son vermek amacı taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atılması düşünülemez çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşatır.” değerlendirmesini yaptı.

  • Cinsel saldırıyla suçlanan HDP’li vekil hakkında fezleke

    Cinsel saldırıyla suçlanan HDP’li vekil hakkında fezleke

    Cinsel saldırı ile suçlanan, bağımsız Mardin Milletvekili Tuma Çelik için, Meclis’te hazırlık komisyonu kuruldu. Komisyon, Tuma Çelik’in dokunulmazlığının düşürülmesine ilişkin fezlekeyi görüşecek.

    Seçim çalışmaları sırasında bir kadına tecavüz ettiği iddia edildi

    Seçim çalışmaları sırasında düzenlenen dernek toplantısına katılan bir kadına tecavüz ettiği iddia edilen Çelik, HDP’den ihraç edildi. İhraç kararını HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, partisinin Merkez Disiplin Kurulu Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada duyurdu. Çelik daha önce, ‘Bir kadın bana yönelik iftiralarda bulunarak şantajlara başladı’ demiş ve ‘partinin zarar görmemesi için’ istifa ettiğini açıklamıştı.