Kategori: Siyaset

  • CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: “Çiftçilerin borçları ertelensin”

    CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: “Çiftçilerin borçları ertelensin”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, çiftçi borçlarına ilişkin “2020 yılında hiçbir borcun geriye ödemesi yapılmasın. Bütün borçlar faizsiz olarak 2021 yılına ertelensin. Bütün takip, icra, haciz işlemleri durdurulsun. 2021’e kadar derli toplu bir çalışma yürütelim, bu borçları en az 2-10 yıl yapılandıralım. Çünkü başka türlü çiftçinin bu borçlardan kurtulma şansı yok.” dedi.

    Sarıbal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin 2 yıl önce geçtiği “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin tarıma yaramadığını, istihdamın, büyümenin, çiftçi borçlarının ve ithalatın kötü bir noktaya geldiğini söyledi.

    Tarımsal hasılanın 2017’de 51,9 milyar dolarken, bunun 2018’de 44,9, 2019’da ise 48,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Sarıbal, son 2 yılda 10,4 milyar dolarlık bir kaybın olduğunu ifade etti.

    Sarıbal, tarımsal hasılada son 10 yıldaki kaybın 107,3 milyar doları bulduğunu vurgulayarak, tarımsal hasılanın yüzde 30 düşüşle rekor kırdığını savundu.

    AK Parti iktidarları döneminde Türkiye’nin toplam büyüme oranı yüzde 5,6 seviyesindeyken, tarımsal büyümenin yüzde 2,7’de kaldığına dikkati çeken Sarıbal, “Son 2 yılda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bu oran daha da düşerek yüzde 2,5’e gerilemiş durumda. Tarımda kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolar seviyesinde.” diye konuştu.

    Sarıbal, tarımsal istihdam alanında gerilemelerin yaşandığını, son 2 yılda 778 bin kişinin tarımdan çekildiğini ifade ederek, 2018’in nisan ayında 706 bin 409 kişi tarım sigortalıyken, nisan 2020’de bunun 585 bin 386 kişiye düştüğünü aktardı.

    Sarıbal, 2018’de bir çiftçinin aylık sigorta primi 583,48 lira iken 2020’de bunun yüzde 56,6 artarak 913,80 liraya geldiğine dikkati çekerek, “Çiftçinin geliri 3 bin dolar seviyesinde, bu aşağı yukarı 20 bin lira ediyor. 913 lirayı 12 ile çarptığınızda yaklaşık 11 bin liraya denk gelir. Yani 20 milyar geliri olan bir kişi, 11 bin lira Bağ-Kur sigorta primi ödeyecek. Yani kişi başına düşen milli gelir payının yüzde 50’sini sigortaya ödeyecek. Böyle bir şey olabilir mi?” dedi.

    “Borç kontrol edilemez hale geldi”

    Çiftçinin, zorunluluktan dolayı tarımdan koptuğunun altını çizen Sarıbal, çiftçilerin, 2018 temmuzda bankalara 99,9 milyar, Tarım Kredi’ye ise 7,6 milyar lira borçluyken, 2020 mayıs ayında bunun bankalara 118,1 milyara, Tarım Kredi’ye ise 10 milyar liraya çıktığını söyledi.

    Takipteki borç sarmalının da büyüdüğünü anlatan Sarıbal, son 2 yılda tarım ve hayvancılıktaki cari açığın büyüdüğünü, tarımda kullanılan elektriğin, gübrenin, ilacın, yem, sulama ve mazotun zamlandığını ifade etti.

    “Borçları yapılandıralım”

    Sarıbal, açıklamasının ardından kendisine yöneltilen “Çiftçiler, ertelenen borçlarını sonbaharda ödemeye başlayacak. Bununla ilgili yorumunuz nedir?” sorusuna, şu yanıtı verdi:

    “Bu borcun büyüklüğü artık kontrol edilemez bir hale geldi. Takipteki borç miktarı 5,4 milyarken, belki o günlerde çok daha yukarı çıkacak. Yani takiple, icrayla tahsil edilmek istenen borç miktarı çok hızlı artacak. Önerimiz, 2020 yılında hiçbir borcun geriye ödemesi yapılmasın. Bütün borçlar faizsiz olarak 2021 yılına ertelensin. Bütün takip, icra, haciz işlemleri durdurulsun. 2021’e kadar derli toplu bir çalışma yürütelim, bu borçları en az 2-10 yıl yapılandıralım. Çünkü başka türlü çiftçinin bu borçlardan kurtulma şansı yok. Eylül-ekimden itibaren ciddi bir takip sürecinin olacağını görüyoruz, hele kasım-aralıkta çok daha ciddi borç takibi olacak. Bu dediklerimizi yapmazsa, buradan doğru hükümet bir tavır ortaya koymazsa çitçinin 2020’nin sonbaharı ve kışı eziyet olacak.”

  • TBMM’de kritik oylama başladı

    TBMM’de kritik oylama başladı

    ‘Meclis Başkanlık’ seçimi Genel Kurul’da başladı. Başkanlık seçimi için ilk tur oylamalara geçildi.

    TBMM Genel Kurulunda, Meclis Başkanı seçiminde ilk tur oylama başladı. AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop, CHP Ankara Milletvekili Haluk Koç, HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, İYİ Parti Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz ile TİP Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Erkan Baş, TBMM Başkanı adayı oldu.

  • CHP Parti Sözcüsü Öztrak gündemi değerlendirdi

    CHP Parti Sözcüsü Öztrak gündemi değerlendirdi

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Çoklu baro projesi, avukatlara partilerine, etnik kimliğine, dini inancına göre cübbe dikme projesidir. Daha da önemlisi bu aziz vatanı bölme ve ihanet projesidir.” dedi.

    Öztrak, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

    Sakarya’nın Hendek ilçesinde, havai fişek fabrikasında yaşanan patlamadan dolayı tüm işçilere ve Hendek halkına geçmiş olsun dileğinde bulunan Öztrak, CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un gelişmeleri takip etmek üzere bölgeye hareket ettiğini, ayrıca il başkanının da olay yerinde olduğunu söyledi.

    İktidara yönelik eleştirilerde bulunan Öztrak, işsizlik buhranının pençesine düşürülen vatandaşa had bildirilmeye, vatandaşın sesinin kesilmeye çalışıldığını savundu. Öztrak, yasama ile adalet sisteminin savcı ve yargıç ayağından sonra adaletin üçüncü sac ayağı savunmanın yani baroların da bölünmeye ve vesayet altına alınmaya çalışıldığını ileri sürdü. Barolara ilişkin kanun teklifinin dün TBMM’de görüşülmeye başladığını anımsatan Öztrak, bunun bir FETÖ projesi olduğunu savundu. Öztrak, “Ak baroları kurma hayaliyle, kamu kuruluşu niteliğinde meslek kuruluşu olan baroları bölüp parçalarken, bu milletin kardeşliğine, birliğine ve bütünlüğüne kasteden terör örgütleri bu defa da baroları ele geçirirse ne yapacaksınız? Milletten bir kez daha af mı dileyeceksiniz?” diye konuştu.

    Düzenlemeden hukuk devletinin zarar göreceğini ileri süren Öztrak, “Çoklu baro projesi, avukatlara partilerine, etnik kimliğine, dini inancına göre cübbe dikme projesidir. Daha da önemlisi bu aziz vatanı bölme ve ihanet projesidir.” ifadelerini kullandı. Öztrak ayrıca, baro başkanlarının salgın döneminde, 1 hafta önce 27 saat Ankara’nın kapısında, dün de TBMM kapısında bekletildiğini belirterek eleştirilerde bulundu.

    “Millet sizi görüyor, notunuzu veriyor.”

    Milletin haber alma özgürlüğü üzerinde kurulan vesayetin, RTÜK eliyle pekiştirilmeye çalışıldığını savunan Öztrak, “Devlet yönetiminde böyle bir yozlaşma ne görüldü ne de yaşandı. En son en çok izlenen özgür kanallardan Tele 1 ve Halk TV ekranlarının 5 gün karartılmasına karar verdiler. Aslında karartılan ekranlar değil, halkın gerçekleri öğrenme hakkıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Milletin gerçekleri terk etmemek için direndiğini dile getiren Öztrak, “Şimdi yeni yasaklarla, sansürlerle milletimizin bu direncine saldırılıyor ama ne yaparsanız yapın, ne kadar saldırırsanız saldırın, milletimiz gerçekleri terk etmeyecektir. Attığınız her adımda, söylediğiniz her sözde, yaptığınız her işte millet sizi görüyor, notunuzu veriyor. Sandık geldiğinde de yerinizi gösterecek.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyaya ilişkin açıklamalarına değinen Öztrak, “Erdoğan tam bir hafta önce, gençlerle yaptığı dijital toplantıda, ‘İhmal edilmeyecek kadar önemli bir mecra.’ diyerek sosyal medyaya iltifatlar yağdırıyordu. Buna rağmen Erdoğan, o toplantıda gençlerin ‘dislike tsunamisi’nden kurtulamadı. Gençler ‘Sana oy moy yok.’ diyerek sandıktaki kaderine işaret etti. Erdoğan sosyal medyada gençlerden çalımı yiyince, ‘Bak topu patlatırım.’ diyen mızıkçı çocuklara dönüverdi. Bir densizin alçakça hakaretlerini bahane ederek sosyal medyayı topyekun kapatacağını söyledi. Yine millete had bildirme moduna geçti.” ifadelerini kullandı.

     “Aklı başında herkes tarafından kınandı”

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak’ın uğradığı alçakça saldırının, bu ülkedeki aklı başında herkes tarafından kınandığını belirten Öztrak, “Elbette olması gereken de buydu. Kaynağı ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin nefret diline, itibar suikastlarına karşı ortak tutum alınmalıdır ama şu da bir gerçek, Sayın Meral Akşener, Sayın Canan Kaftancıoğlu, Sayın Başak Demirtaş ve toplum önündeki daha pek çok kadın için, yeşil benekli troller sosyal medyada itibar suikastları düzenlerken neden bu kadar öfkelenmediniz, had bildirmeye kalkmadınız Sayın Erdoğan?” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başlamasından bu yana 2 milyon 281 bin vatandaşın işinden olduğunu dile getiren Öztrak, “100 milyar dolar gelirimiz cebimizden alındı. Market raflarında bebek mamalarına sanki pahalı elektronik aletmiş gibi hırsız alarmı takılmaya başlandı. Bebek maması ateş pahası olmuş. Bıraktık büyükleri, bebelerimiz ne yiyip içecek? Biz bu ekonomiden başka neyi konuşacağız? Ama bunlar sarayın umurunda mı? O, baroları, televizyonları, sosyal medyayı vesayeti altına alıp bebeğine mama alamayan işsiz anne babanın isyanını gizlemekle uğraşıyor.” diye konuştu.

    Aylık enflasyonun yüzde 1’in üzerinde olduğunu, bunun mevcut fiyat serisindeki ikinci en yüksek haziran ayı enflasyonu olduğunu aktaran Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yılın ilk yarısında tüketici enflasyonu yüzde 5,8. Son bir yılda yüzde 12,6. Bu arada sarayın talimatlı marketlerinden toplanan, baskı altındaki gıda fiyatları da aylık olarak düşmüş. Ancak buna rağmen yıllık yüzde 13’e dayanan gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonuyla bu alanda dünyada en yüksek enflasyonu olan ülkelerden biriyiz. Bu alanda rakiplerimiz, Ruanda, Kazakistan, Sri Lanka gibi ülkeler. Bu yıl 70 yılın en büyük çekirge istilasına uğrayan Kenya’da dahi gıda enflasyonu yüzde 8,2. Ne yapsanız yapın mızrak çuvala sığmıyor. Milletimizin tenceresi dolmuyor. Milletimiz sizin güdümlü market fiyatlarını pazarda, markette bulamıyor. Tüm dünyayı bize güldüren, o kerameti kendinden menkul ‘enflasyon-faiz teorilerinize’ ne oldu? Merkez Bankasının faizi yüzde 8,25 ama enflasyon yüzde 12,62. Hani faiz sebep, enflasyon sonuçtu? Faiz düştü 8,25’e. Niye bu enflasyon düşmüyor? Yüzde 12’yi geçti.”

    “Ekonomi politikalarında 50 yıl öncesine gittik”

    Emekliye verilen bayram ikramiyesinin 1500 lira olması gerektiğini, polisler, sağlık çalışanları, imamlar ve diğer başka memurların 3600 ek göstergeyi beklediğini ifade eden Öztrak, esnafın da sesini duyurmaya çalıştığını söyledi. Faik Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Bu ucube rejimle beraber ekonomi politikalarında 50 yıl öncesine gittik. Ülkemiz 1970 model politikalarla dünyadan koparılıyor. Gencimize, kadınımıza, çalışanımıza dünyada ne varsa en iyisini alabilecek, üretebilecek imkanı vermek yerine, saray, insanımızın bunları görmesini engellemeye, bunlara erişme umudunu yok etmeye uğraşıyor. Gümrük duvarları yükseltiliyor. Sermaye hareketleri kısıtlanıyor. Piyasalar 90 metrelik sahada oynamaları gereken oyunu, 10 metrede hem de karşılarında rakip olmadan yerli oyuncularla oynamaya zorlanıyor. Şimdi de Rekabet Kurulunun sopası şirketlere sallanıyor.”

    Rekabet Kurulunun 5 Alman otomobil firması için soruşturma açtığını duyurduğunu, ancak 11 Haziran’da alınan kararın 1 Temmuz’da açıklandığını anlatan Öztrak, “Rekabet Kurulu bu kararı açıklamak için 20 gün neden bekledi? Acaba Alman Volkswagen firması, Türkiye’de yatırım kararını sürdürme kararını almış olsaydı bu soruşturma kararı yine de alınacak mıydı? Yoksa iptal mi edilecekti? Bu kadar keyfi, hukuktan uzak bir yaklaşımın hüküm sürdüğü ve öngörülebilirliğin olmadığı bir yerde ne yerli ne de yabancı sermaye yatırım yapar. Yapmıyor da zaten.” diye konuştu.

    Ekonomi bürokrasisinin bittiğini, liyakat olmadığını belirten Öztrak, şunları kaydetti:

    “1970 model antika bir arabada gibiyiz. Bu arabada ne yol kontrolü var ne şerit ne takip sensörleri var ne de otomatik fren sistemi var. Hasılı ne denge ne de fren var. Binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete. Direksiyonun başındaki şoför acemi, antika arabayı kullanamıyor, o alışmış otomatik araba kullanmaya. Ekonomi düz yolda kaza üstüne kaza yapıp duruyor. Oysa sarayın bir de yaveri var. Tam bir antika araba meraklısı. ‘Bırakın bir de o kullansın’ diyeceğiz ama o da baroları bölüp etnik ve radikal terör örgütlerine teslim ederek, ülkede yeni bir beka sorunu yaratma ve milletin sosyal medyasını karartmakla meşgul, koalisyon ortağıyla birlikte. Sarayın yaveri ‘kraldan çok kralcı’ olmuş. Saraydan daha çok sesi çıkıyor. Yetmiyor üstüne bir de boykot eylemi yapıyor. Bu arada, Yunan Cumhurbaşkanının burnumuzun dibindeki Eşek Adası’na yaptığı ziyaretle ilgili sarayın yaverinden de saraydan da tık duymadık. Yoksa Tank Palet Fabrikası’nın, Katar ordusuna peşkeş çekilmesini içinize sindirdikleri gibi, Eşek Adası’nın Yunan toprağı olmasını da kabul mu etiler. Ne oldu yerlilik? Nereye gitti millilik?”

    Milletin, zamanı geldiğinde, kendisini küçümseyenlere, iradesini yok sayanlara, en ağır şamarı atmayı bildiğini ifade eden Öztrak, “İbret vesikasını uzaklarda aramaya gerek yok. Kıssadan hisse almak isteyenler için 30 Mart 2019 ve 23 Haziran 2019 seçim sonuçları ortadadır.” dedi.

    Faik Öztrak, daha sonra soruları yanıtladı.

    AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Öztrak, şöyle konuştu:

    “İstanbul Sözleşmesi’yle uğraşmalarının altındaki temel neden şudur, milletimiz işsizlikle, yoksullukla, pahalılıkla boğuşuyor. Aman bunlar görünmesin, milletimizin dikkatini başka yere çekelim diye uğraşıp duruyorlar. İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddetle ilgili Avrupa’nın en önemli dokümanlarından biridir. Bunu nereye koyacaklar? Madem uluslararası sözleşmelerle uğraşacaksınız, o zaman ben size bir uluslararası sözleşmeden bahsedeyim. Uluslararası Çalışma Örgütünün 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi var. 1971 yılında bu sözleşmeyi kabul etmişiz. Uluslararası sözleşme mi istiyorsunuz, hem de bu sözleşmeyi duyunca aziz milletimiz mutlu, memnun olsun mu istiyorsunuz? O zaman bu sözleşmenin gereğini yerine getirin, Aile Destekleri Sigortası Kanunu’nu derhal çıkarın, biz de buna sonuna kadar destek verelim.”

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile Libya’da olduğuna dair son dakika bilgileri geçtiği belirtilerek CHP’nin Libya sürecini nasıl izlediği ve değerlendirdiğinin sorulması üzerine Öztrak, “Libya sürecini büyük bir dikkatle izliyoruz. Orada bulunan askerlerimizin ayağına taş değmemesini istiyoruz. Bu çerçevede Libya’da olan bitenlerin bu ülkenin milli menfaatleri doğrultusunda gelişmesini de destekleyeceğimizi açıkça ifade ediyoruz.” dedi.

  • Türkiye-İran-Rusya Zirvesi başladı

    Türkiye-İran-Rusya Zirvesi başladı

    Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye’nin siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün muhafazası, sahada sükunetin tesis edilmesi ve ihtilafa kalıcı çözüm önceliğimizdir.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin videokonferans yöntemiyle katıldığı Astana Formatında Türkiye-Rusya Federasyonu-İran Üçlü Zirvesi başladı.

    Zirvenin basına açık bölümünde konuşan Erdoğan, “Suriye” temalı altıncısı düzenlenen zirveye video konferansla katılarak liderlerle bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu belirtti ve zirvenin ülkeler ve bölge için hayırlara vesile olmasını diledi.

    Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle herkesin zorlu bir mücadelenin içerisinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran’da ve Rusya’da salgından dolayı yaşanan can kayıplarından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

    Putin ve Ruhani’nin şahsında Rusya ve İran halklarına, kendi ve Türk halkı adına başsağlığı dileyen Erdoğan, İran’ın başkenti Tahran’daki bir klinikte gaz sızıntısı nedeniyle meydana gelen patlamada hayatını kaybeden İran vatandaşları için de başsağlığı diledi.

    Türkiye olarak salgınla mücadele sürecinde vatandaşlara en iyi sağlık hizmeti vermenin yanında dost ve kardeş ülkelere de yardım ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Dünyanın 137 ülkesine tıbbi yardım ve malzeme desteğinde bulunduk. Günlük vefat sayılarını 16’lara kadar indirmeyi başardık. Yarım milyonu aşkın insanın hayatına mal olan bu musibetten dünyamızın en kısa zamanda kurtulmasını temenni ediyoruz. 2017’nin Kasım ayında başlattığımız Astana formatındaki üçlü zirve süreci, Suriye’de barış, güvenlik ve istikrarın tesisine önemli katkılar sağladı. Suriye’nin siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün muhafazası, sahada sükunetin tesis edilmesi ve ihtilafa kalıcı bir siyasi çözüm bulunması temel önceliklerimizdir.”

    “İş birliğimiz hiç şüphesiz Suriye’nin geleceğini de belirleyici olacaktır”

    Bugünkü toplantıda da bu ivmenin devam ettirileceğine inandığını vurgulayan Erdoğan, “Türkiye olarak ihtilafın başından itibaren Suriyeli kardeşlerimizin yanında olduk. Etnik kimliğine, kökenine, inancına bakmadan milyonlarca Suriyeli sığınmacıya kucak açtık.” dedi.

    Suriye’nin terör örgütleri eli ile parçalanmaması için büyük hassasiyet gösterdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Gerektiğinde fiili müdahalede bulunarak insani dramın ve bölücü emellerin önüne geçtik. Komşumuz Suriye’nin bir an önce huzur, güvenlik ve istikrara kavuşması için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz. Astana garantörleri olarak sergileyeceğimiz iş birliği, hiç şüphesiz bu ülkenin geleceğini de belirleyici olacaktır. Bugünkü toplantımızı bu ideal yolunda atılmış bir adım olarak görüyor, şimdiden katkılarınız için teşekkür ediyorum. Yapacağımız istişarelerin Suriyeli kardeşlerimiz ve tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum.”

    Zirvede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da eşlik etti.

  • CHP’li Sarıbal: “Katliamların hesabı ne yazık ki sorulmadı”

    CHP’li Sarıbal: “Katliamların hesabı ne yazık ki sorulmadı”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Maraş, Çorum ve Sivas katliamının hesabı ne yazık ki sorulmadı.” dedi.

    Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 2 Temmuz 1993’te yaşanan olayların 27. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 2 Temmuz’da bir insanlık suçu işlendiğini ve bu suçlarda zaman aşımı olmayacağını belirtti.

    Pir Sultan Abdal Derneğinin düzenlediği etkinliklere katılmak üzere Sivas’a giden 33 ozan ve yazar ile 2 otel çalışanının kaldıkları otelde yakılarak katledildiklerini söyleyen Sarıbal, “Aynen Maraş’ta, Çorum’da olduğu gibi Sivas katliamı da göz göre göre gelmişti. Yerel basının yaptığı açıklamalar, yerel yönetimlerin yaptığı etkinlikler, dağıtılan el broşürlerine göre aslında bir katliamın gerçekleşeceği konusunda çok net bir tutum ve öngörü vardı. Başta Türkiye edebiyatının usta çınarı Aziz Nesin olmak üzere bütün katılanlar hedef gösterildi, kalabalık otel etrafında toplandı, ellerinde benzin ve gaz bidonlarıyla oteli yaktılar. Güvenlik güçleri bu katliamda seyirci kaldı.” diye konuştu.

    Olaydan sonraki gelişmeler ile dava sürecine ilişkin de bilgi veren Sarıbal, o günün sanıklarını mahkemede savunanların bugün aldıkları görevler üzerinden bakıldığında, bu davanın nasıl bir siyasal İslam davası olduğunu net bir şekilde gördüklerini ileri sürdü.

    Sarıbal, “Maraş, Çorum ve Sivas katliamının hesabı ne yazık ki sorulmadı. Bugün Almanya’da 9 sanığın olduğu söyleniyor. Ne yazık ki Türkiye mahkemeleri, Almanya’dan bu sanıklarla ilgili herhangi bir çağırma talebinde bulunmadı. Aynı şekilde bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma da açmadılar. Dolayısıyla yapanın yanına kar kaldığı, hatta bir kısmının ödüllendirildiği, devlet ve sistem tarafından korunduğu önemli bir tarihsel süreci birlikte yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.” ifadesini kullandı.

    Bu katliamların insanlığa karşı işlenen suçlar olduğunu söyleyen CHP’li Sarıbal, “İnsanlık suçlarının zaman aşımı olmaz. Er ya da geç bu katliamların hesabı sorulacaktır. Vicdanı, insanlığı, adaleti olan tüm insanların ses çıkarıp bütün katliamları kınaması gerekiyor. Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta katledilenlerin anısı önünde saygıyla eğitiliyoruz ama bu yetmez; yeni katliamlar yaşanmaması için başta siyasiler olmak üzere bütün toplumu insanlık adına sorumluluğa, katliamları lanetlemeye çağırıyorum.” şeklinde konuştu.

  • Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi video konferans yöntemiyle yapılacak

    Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi video konferans yöntemiyle yapılacak

    Astana formatında 6’ncısı düzenlenecek “Suriye” konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirve Toplantısı, video konferans yöntemiyle yapılacak.

    İletişim başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Zirveye, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani video konferansla katılacak.

    Zirve Toplantısı’nda, Suriye’deki güncel gelişmelerin değerlendirilmesi, sahada ateşkesin sürdürülmesi, mültecilerin gönüllü geri dönüşleri için gereken şartların temini ve siyasi sürecin ilerletilmesi amacıyla önümüzdeki dönemde atılacak müşterek adımların istişare edilmesi bekleniyor.

  • AK Parti Sözcüsü’nden Macron’a sert tepki

    AK Parti Sözcüsü’nden Macron’a sert tepki

    AK Parti MYK toplantısı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Libya’da darbeci Hafter’i destekleyen Fransa’nın Türkiye’yi suçlamasına sert tepki gösteren Çelik, “Libya’da suç işleyen sizsiniz, tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz. Ruanda’da yaptığınız hataları tekrar ediyorsunuz. Bir insanlık suçundan bahsedilecekse Macron’un arkasında olduğu eylemlerden bahsedilebilir.” dedi.

    Çelik’in açıklamalarından satır başları;

    -1 milyon yazılımcı projesi 7 haftada rekor düzeye ulaştı. Gençlerimizin gösterdiği ilgi sevindirici. Proje, 616 bin 713 kişiye ulaştı.

    – (Viyana’daki terör yanlısı eylem) Avusturya makamlarını terörü himaye etme şeklindeki sistematik davranışlardan uzak durmaya davet ediyoruz. Siyasi hesaplarla terörizmi kucaklayan Avusturya polisinin soruşturulmasını Avusturya makamlarından bekliyoruz.

    -(Bataklık operasyonu) Bu bataklıkla mücadelede tarihi bir adımdır. Operasyonda 70 milyon liraya el konuldu. Bugün ilan edilen operasyonun tarihi niteliği büyüktür. Uluslararası işbirliğini uyuşturucuyla mücadele konusunda ne kadar etkili yürüttüğümüzü göstermektedir.

    -(Macron hakkında) Libya’da suç işleyen sizsiniz, tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz. Ruanda’da yaptığınız hataları tekrar ediyorsunuz. Bir insanlık suçundan bahsedilecekse Macron’un arkasında olduğu eylemlerden bahsedilebilir.

    – Güney Kıbrıs Rum yönetiminin muhatabı Kuzey Kıbrıs Türk yönetimidir. Güney Kıbrıs’ın Türkiye tarafından muhatap alınması diye bir şey söz konusu değildir. Türkiye’ye karşı şununla bununla hareket etmeniz Türkiye’nin tavrını değiştirmez. Bu mahalle dayanışması gibi konulara biz gelmeyiz. Hukuk ve hakkaniyetle hareket ediyoruz ama Türk donanması ile şaka yapılmaz. Bu sizin boyunuzun ölçüsünü çok aşar.

    -(Erdoğan’ın video konferansla katılması) Mehmet Emin Akbaşoğlu’nun testi pozitif çıkınca bugün tedbir olarak daha önce yaptığımız gibi böylesi bir yaklaşım ürettik.

    -(Bahçeli’nin Türköne ile ilgili açıklaması) Buradan yola çıkarak FETÖ konusunda mücadele gevşiyor mu diye muhalefetten bir saldırı başlardı. Bu saldırıyı gerçekleştirenler bunların dersaneleri televizyonları kapatılırken gidip kendilerini siper edenler. Cumhur İttifakı, FETÖ ile mücadele konusunda son derece kararlıdır ve asla bir gevşeme söz konusu olmayacaktır. Cumhur İttifakı, FETÖ ile mücadele konusunda yüzde 100 aynı görüşe sahiptir. FETÖ’ye karşı en ufak bir taviz verilmeyecektir.

  • Erdoğan, Türkmenistan Devlet Başkanı ile görüştü

    Erdoğan, Türkmenistan Devlet Başkanı ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan Devlet Başkanı Kurbankulu Berdimuhammedov ile telefonda görüştü.

    İletişim Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Görüşmede, iki ülke arasındaki iş birliğini geliştirecek ve ilişkileri güçlendirecek adımlar ele alınmış, bölgesel meseleler değerlendirilmiştir” denildi.

  • Dışişleri: Ülkemizin Güney Kıbrıs’la masaya oturması söz konusu olamaz

    Dışişleri: Ülkemizin Güney Kıbrıs’la masaya oturması söz konusu olamaz

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Avrupa Birliği (AB) Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in, Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) bir araya getirme teklifine ilişkin, “Ülkemizin, Kıbrıs Cumhuriyeti unvanını gasp eden ve Kıbrıs Türklerini temsil etmeyen GKRY ile masaya oturması hiçbir şekilde söz konusu olamaz” dedi.

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in, Türkiye ile GKRY’i bir araya getirme teklifi ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Aksoy, “Hiçbir açıklamasında Kıbrıs Türklerinin Ada’nın doğal kaynakları üzerindeki eşit haklarına atıfta bulunmayan ve Kıbrıs Türklerini yok sayan AB’nin bu teklifi ciddiyetten uzaktır. Daha önce de defaatle vurguladığımız üzere, Kıbrıs meselesi çözülene kadar hidrokarbon kaynakları konusunda Kıbrıs Rumlarının muhatabı Kıbrıs Türkleridir. Bu çerçevede, GKRY Dışişleri Bakanı’nın muhatabı da biz değil, KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Kudret Özersay’dır. Doğu Akdeniz meselesinde bir çözüm arzu ediliyor ise, atılacak ilk adım, Ada’daki iki halkın bir an önce bir araya gelerek, hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve işletilmesi konusunda, gelir paylaşımı dahil, ortak bir işbirliği mekanizması kurmalarıdır. KKTC’nin 13 Temmuz 2019 önerisi bunun için gerekli zemini sağlamaktadır” dedi.

    Kıbrıs Adası’nın batısında deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasının ise, ancak Kıbrıs meselesi çözüldükten sonra mümkün olabileceğini kaydeden Aksoy, “Ülkemizin, Kıbrıs Cumhuriyeti unvanını gasp eden ve Kıbrıs Türklerini temsil etmeyen GKRY ile masaya oturması hiçbir şekilde söz konusu olamaz” ifadelerini kullandı.

  • HDP’li 3 milletvekili koronavirüse yakalandı

    HDP’li 3 milletvekili koronavirüse yakalandı

    Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç imzalı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

    “Daha önce de açıkladığımız gibi Grup salonumuzun da bulunduğu katta bir temizlik personelinin enfekte olduğu hafta başında tespit edilmiştir. Bunun ardından çay ocağı, kat personeli, danışmanlar ve milletvekillerinin test yaptırmaları kararı alınmıştır.

    Şu ana kadar yapılan testlerde toplamda 3 vekilimizin enfekte olduğu anlaşılmıştır. Vekillerimiz doktor kontrolü altındadır ve sağlık durumları iyidir.

    Yeni bir gelişme olması durumunda kamuoyunu bilgilendireceğiz. “