Kategori: Siyaset

  • Perinçek’ten HDP yorumu: “Kapatma davası açılmalı”

    Perinçek’ten HDP yorumu: “Kapatma davası açılmalı”

    Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, iki HDP’li ismin milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili olarak “PKK terör örgütüne üyelik suçundan hüküm giyen iki sözde vekil artık Meclis’te oturamayacak. Bu bir başlangıçtır” dedi. Perinçek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP hakkında kapatma davası açması gerektiğini söyledi.

    Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yargıtay tarafından kesinleşen cezalarının Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda okunması sonucu HDP’liler Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın vekilliğinin düşürülmesini değerlendirdi.

    Kişisel Twitter hesabında açıklamalarda bulunan Perinçek, ‘PKK/HDP terör örgütünü bitirmede yeni aşama’ başlığıyla yaptığı paylaşımlarda şunları kaydetti:

    “PKK-HDP’li iki ismin milletvekilliklerinin düşürülmesiyle yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. TSK’nın, Polisimizin ve Köy Korucularımızın başarılarından sonra, şimdi PKK’nın yasal düzlemdeki örgütlenme olanakları temizlenecektir.

    Bu aşama, terör örgütünün ele geçirdiği belediyelere kayyum atanmasıyla başlamıştı. Ancak PKK’nın Meclisten temizlenmesi, teröre karşı mücadelenin kesin sonuca ulaştırılması için şarttır. Halk, ‘Meclis’te PKK istemiyoruz’ sloganıyla yıllardan beri bu zorunluluğu dile getiriyor.

    HDP diye PKK’dan ayrı bir örgüt yoktur. Tek bir örgüt var. Ve bu örgütün başı, kolları ve ayakları var. HDP, PKK’nın programına ve amacına bağlıdır. HDP, PKK’nın emri altındadır, PKK örgütlenmesi içindedir. HDP, PKK’nın eylem planı içinde çalışır.

    PKK, iki ayakla yürür. Bir ayak silahlı PKK’dır. Diğer ayak, silahlı PKK’nın emri altında yasal olanakları kullanan bölücü terör örgütlenmesidir. Her iki ayak, aynı başın emrindedir. Baş her canlı ve örgütsel organizmada olduğu gibi bir tane. El ve ayaklar ise birden fazladır.

    PKK’nın belediyelerden ve Meclis’ten temizlenmesi, öncelikle vatan bütünlüğünün ve yurtta barışın gereğidir. Güvenlik güçleri PKK’nın bir ayağını kırıyor, ama belediye ve Meclisteki ayağını kırmazsak, terörü bitiremeyiz, vatanı bütünleştiremeyiz, yurtta barışı sağlayamayız.

    Hukuk nedir, bilen bilmeyen konuşuyor. CHP-HDP/PKK İttifakı ve diğer yandaşları, vatan bütünlüğü ve yurtta barıştan bağımsız bir hukuk ve yargı icat etmeye kalktılar. Hukuku devlet yapar ve devlet yaptırımıyla uygulanır. Hukuk, devletin program ve siyasetinin emrindedir.

    Hukuk da, yargı da devlet bütünlüğünün ve yurtta barışın emrindedir. Devletin ve ülkenin bütünlüğüne muhalif bir hukuk ve yargı, dünyanın hiçbir yerinde olamaz! Başka deyişle Bölücü Terörü koruyan bir hukuk ve yargı yoktur ve olamaz.

    Temel hak ve özgürlükler vatan bütünlüğü içinde ve terörün bulunmadığı bir ortamda var olabilir. Hukuk devleti ilkesi vatan bütünlüğü ve yurtta barış içindir. Devlet, hukuk devleti ilkesiyle kendi işlevini yerine getirmek için kendi koyduğu kurallara bağlılık güvencesi verir.
    Hukuk devleti, bu açıdan en başta devlet ve millet bütünlüğüne ve yurtta barış ilkesine bağlılıktır. Hiçbir kurumun, örgütün, partinin ve vatandaşın o kurallara karşı faaliyet özgürlüğü yoktur. Olursa, ne devlet kalır, ne hukuk kalır, ne de hukuk devleti kalır!

    CHP ve HDP/PKK sözcüleri, PKK belediyelerini ve Meclisteki PKK’yı korumak için milli irade kavramına sarılıyorlar. Milli irade, devlet halinde örgütlenmiş milletin iradesidir. Teorik bir varsayım olarak kabul edilir. Millî irade, milleti ve devleti bölmenin iradesi değildir.

    Türk Devletinin yargısı, o sözde milletvekillerini bölücü terör suçundan mahkum ederken, onların milli iradeyi temsil edemeyeceklerine de karar vermiştir. Milli irade gibi Türk devriminin getirdiği demokratik kurum, bölücü terör örgütünü desteklemek amacıyla kullanılamaz!

    Bölücü terör suçundan hükümlü iki şahsın milletvekilliklerinin düşmesi, Meclis’in kararı nedeniyle değildir. Yasama organının böyle bir yetkisi yoktur, TBMM yetkisi dışına çıkmış değildir. Yargının hükmü, anayasa gereği Meclis’te okunmuştur ve yasal süreç tamamlanmıştır.

    ‘Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları beklenmeliydi’ gibi hukuk dışı iddialar var. Bilgisizlikten geliyor. Anayasa Mahkemesi’nin ve AİHM’nin Yargıtay’ın kesinleşen hükmünü kaldırma yetkileri bulunmuyor. Türkiye’de hiç kimse Türk yargısını bertaraf etme şansına sahip değildir.

    Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru konusunda alacağı karar, Anayasaya uygunluk konusunda bir saptama kararıdır, Yargıtay’ın hükmünü değiştirme kararı değil. AİHM kararının Yargıtay Kararını kaldırma veya değiştirme yetkisi yoktur.

    Türk yargısı FETÖ ve PKK’nın üzerine yürüyor. Yargı altın çağını yaşıyor! PKK terör örgütüne üyelik suçundan hüküm giyen iki sözde vekil artık Meclis’te oturamayacak. Bu bir başlangıçtır.

    Yargıtay’ın kesinleşmiş kararı aynı zamanda HDP’nin bölücü faaliyetlerin odağı haline geldiğini gösteren son kanıttır. PKK, hala Meclis’tedir. Bu karardan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sorumluluğu, HDP hakkında kapatma davası açmaktır.

  • Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’nin Libya’daki varlığı, Yunanistan’ın Ayasofya ile ilgili açıklamaları ve TBMM’de milletvekillikleri düşürülen üç isimle ilgili MHP’nin tavrına yer verildi.

    “AYASOFYA’DAN ÇAN DEĞİL EZAN SESİ YÜKSELECEK”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayasofya ile ilgili tartışmalar için “Son günlerde Yunanistan’ın sivil ve askeri yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar milli tahammülü zorlamaktadır. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır Ayasofya’dan çan sesi değil Allah’ın izni le ezan sesi yükselecektir.” ifadelerini kullandı.

    “DEMOKRASİ VE AHLAKIN ZORUNLU BİR GEREĞİDİR”

    Bahçeli, CHP’li Enis Berberoğlu ile HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın millletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin ise, “İki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.

    Bahçeli’nin hedefinde HDP’nin Ankara’ya yürüyüşü kararı da vardı. Bahçeli kararla ilgili “HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır” dedi.

    Medya, Tanıtım ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı tarafından paylaşılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “TÜRKİYE DÜŞMANLARI DÖRT KOLDAN ÜZERİMİZE GELMEKTEDİR”

    Türkiye’mizi kapsam ve hedefine alan stratejik tehditlerin mahiyeti çeşitlenirken, muhtevası hem çetrefilleşmekte hem de çetin bir hal almaktadır.

    Milli hassasiyetlerimizi tahriş, milli haklarımızı taciz, milli haysiyetimizi tahrip etmek için sürekli tertip ve tezgâh kurgulayan iç ve dış odaklar ülkemizi köşeye sıkıştırmak amacıyla menfi ve menfur operasyonlarını devamlı güncellemektedir. Türkiye düşmanları dört bir koldan ısrarla üzerimize gelmektedir.

    “KAĞITTAN KAPLANDAN FARKSIZ OLAN MUHALİFLER…”

    Gerçekleri çarpıtmak geldiğimiz bu aşamada imkânsızdır. Türkiye’nin zafiyetini kollayan, açığını kovuşturan, olmayan acziyet ve ataletini konuşan çıkar lobisinin yerli ve yabancı uzantılarını bundan sonra gizleyip saklayacak hiçbir maske kalmamıştır.

    Yağmura ve rüzgâra dayanıksız kâğıttan kaplandan farksız olan Türkiye muhaliflerinin tuzakları beyhude, iftiracı ve izansız taarruzları boşunadır. Bunlar ne yaparsa yapsın muvaffak olamayacaklardır. Feraseti yüksek aziz milletimiz karanlık niyetlerin, kapalı devre çalışan servis elemanlarıyla hıyanet figüranlarının ziyadesiyle farkında ve bilincindedir.

    “LİBYA’DAKİ VARLIĞIMIZ CHP VE İTTİFAK ODAKLARINI TELAŞLANDIRDI”

    Geldiğimiz bu aşamada, Türkiye özet olarak şu ana başlıklarla ifade edilebilecek iç ve dış stratejik tehditlere direkt maruz ve muhataptır:

    Libya’daki haklı, hukuki ve meşru varlığımız dış güçleri rahatsız ettiği gibi, CHP’yi ve ittifak ortaklarını da telaşlandırıp ürkütmektedir.

    Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle 27 Kasım 2019’da uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde imzalanan “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” bölgesel dengeleri etkilemekle kalmamış lehimize çevirmiştir.

    Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarımız bu sayede güçlü olarak savunulmuş, bununla birlikte güvenceye kavuşturularak teyit ve tescil edilmiştir. Türkiye tarihin sesine kulak vermiş, coğrafyanın mesajına dikkat kesilmiş, deniz ve kara sınırlarımız üzerinde kuşku uyandıran mesnetsiz şayia ve şaibelerin sabırla üstesinden gelmiştir.

    “KİRALIK TETİKÇİ KOMPLOLARI ÇUVALLADI”

    Türkiye ile Libya arasında kurulan diyalog köprülerinin tarihsel, kültürel ve ülkesel müktesebata müzahir olacak şekilde tesisi ve temini sağlanmıştır.

    Darbeci Hafter’in işgal ve yıkım girişimleri boşa çıkarılmıştır. Kiralık tetikçilerin komploları çuvallamıştır. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra iç işgal cephesi de Türkiye ile Libya arasındaki müspet ilişkileri asla hazmedememişlerdir.

    CHP emperyalizmin sınır bekçisi olmak uğruna milli hedeflere kara çalmış, zalim planların tedarikçisi ve teşvikçisi konumuna göz göre göre düşmüştür. Siyasetin ayrık ve ayıplı markası CHP’nin bu durumu yürek yaralayıcı, utanç vesikasıdır.

    Libya’da Hafter’in mevzi kaybı, istila ettiği yerlerden aşama aşama çekilmek zorunda kalması Zillet İttifakı’nı sukutu hayale uğratmış, ters köşeye yatırmıştır. Türkiye’nin kaybına umut ve siyasi ikballerini bağlayanlar küresel zulmün içimizdeki taşeronlarıdır.

    “CHP, İP VE HDP’NİN İSTEDİĞİ DE BUDUR”

    Milli varlığımızın karşı kutbunda birleşen, bekamıza diş bileyen, pusu kuran, çevremizi önce boşaltıp sonra da kuşatmak isteyenler kandan nemalanan zalimlerdir.

    Son gelişmeler heveslerin kursaklarda kaldığının ispat ve ilanıdır. Ne var ki, Libya merkezli oyunlar bitmeyecek, pis senaryolardan vazgeçilmeyecektir. Stratejik tehditlerin dozajında herhangi bir azalma bu ortam ve şartlar dahilinde oldukça zor ve zahmetli bir zamana ihtiyaç duymaktadır.

    Türk milletinin dayatmayla Anadolu’ya çekilip içe kapanması, etrafındaki hadiselere ilgisiz ve iradesiz yaklaşması, herkes bilmelidir ki, vatanı orta ve uzun vadede tamiratı ve telafisi neredeyse imkansız risklere mahkum edecektir. CHP-İP-HDP’nin istediği de budur.

    “CHP YANLIŞA DÜŞMÜŞTÜR”

    KOVİD-19 sonrası yeni bir dünyanın çatısı örülüp kapısı aralanırken milli ve haklı davalarımızdan taviz vermemiz, tarihin gerisine düşmemiz, bizzat içinde olmamız gereken olayları yedek kulübesinden izlememiz düşünülemeyecektir.

    Bu nedenle CHP yanılmıştır, yanlışa düşmüştür, yanlış ata oynamıştır. CHP tutsak alınmış, FETÖ-PKK-küresel vampirlerin yörüngesine girmiştir. İnanıyorum ki, emel ve eylem ortaklarıyla birlikte hukuki ve demokratik bedeli de mutlaka ödeyecektir.

    “‘NE İŞİMİZ VAR LİBYA’DA’ DİYENLER”

    Ne işimiz var Libya’da, ne arıyoruz Suriye’de sorusunu soran gafiller süngüleri düşmüş, sadakatleri erimiş mağlup ve mankurtlardan başkası değildir. Vatan müdafaasının sınır hattı Misak-ı Milli Haritası’nın son eşiğinden başlayacaktır.

    Türkiye’nin haklarından, tezlerinden, ülkülerinden ödün vermesi milli şerefini tartışmaya açacaktır. Mücavir toprak ve ülkelerdeki mevcudiyetimizin yegâne dayanağı uluslararası hukuk ve milli güvenlik mülahazalarıdır.

    Bilinmelidir ki, sınır ötesinde bulunduğumuz meskûn mahallerden geri dönersek, tehditlere boyun eğersek, eşzamanlı şekilde Türk vatanına hainler ve zalimler hücum edecektir.

    “RUSYA’NIN TUTUMU ESAD’A GÜVEN VERMEKTEDİR”

    Suriye’de son iki hafta içinde verdiğimiz şehit sayısı ikidir. İdlib’in güneyindeki M-4 Karayolu hala temizlenmiş değildir. Bugüne kadar Türk-Rus askerlerinden mürekkep birlikler 15 kez ortaklaşa devriye görevini yerine getirmişlerdir.

    Moskova Mutabakatı’nın üzerinden de üç ay geçmiştir. Rus yönetiminin sık sık Türkiye’ye yükümlüklerini yerine getirme uyarısı sorumsuz ve sorunlu bir dilin aleniyet kazanmasıdır.

    M-4 Karayolunun 6’şar kilometrelik kuzey ve güneyinde mezkur mutabakat hükmü gereğince görevini harfiyen icra eden ülke Türkiye’dir. Bu kapsamda Libya ve Suriye’de ikili oynayan Rusya’nın siyasi tutumu güvensizlik aşılamakta, terör örgütlerine ve Esad rejimine güven vermektedir.

    “SURİYE’NİN GELECEĞİNİ BİZZAT SURİYELİLER BELİRLEMELİDİR”

    Milli bekamızı tehdit eden terör musibeti vatan toraklarıyla birlikte sınır ötesindeki alanlardan muhakkak temizlenecektir. Toplumsal sinir uçlarımıza dokunan seri tahrik ve saldırganlıkların cevabı inanıyorum ki misliyle verilecektir.

    CHP’nin, HDP’nin, İP’in ve diğer ziyan olmuş siyasi zihniyetlerin müfsit ve müfrit zorlamalarına aldırış edip itibar edecek milli ve ahlaki düşünen hiç kimse yoktur.

    Önemle altı çizilmesi gereken husus şudur: Suriye’nin geleceğini bizzat Suriyeliler belirlemelidir. Fakat tezahür eden Suriye Anayasa Komitesi’nin 2.tur görüşmeleri Cenevre’de 25-29 Kasım 2019 tarihinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

    “TÜRKİYE TARİHİN DOĞRU TARAFINDA DURUŞ GÖSTERDİ”

    BM Suriye Özel Temsilcisinin 19 Mayıs 2020’de, Suriye’de çatışan tarafların anayasa taslak çalışmaları için Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmasıyla ilgili düşünce ve teklifi Suriye meselesinin siyasi çözüm için yeni bir teşebbüstür.

    Türkiye tarihin doğru tarafında duruş göstermiştir. Kaldı ki komşu ülkelerin siyasi ve toprak bütünlüklerine de saygılıdır.
    Bu saygının hatalı yorumu, buna eklemlenmiş hunhar operasyon ve projeler aynısıyla ters tepecek, nifak eken felaket biçecektir.
    Türk milleti bölgesel ve küresel emperyalizme karşı tek ses, tek bilek, tek yürektir.

    “YUNANİSTAN AKLINI BAŞINA ALMALIDIR”

    Son günlerde Yunanistan’ın sivil ve asker yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar milli tahammülü zorlamaktadır. Yunanistan yönetimi aba altından gösterdiği sopanın kendi tepesine ineceğinden ya habersizdir ya da nefret ve öfke selinin tesiriyle körleşmiştir.

    İki durumda da kaybedecek olan bellidir. Komşuluk hukukunu yok sayıp iki asırdır şantaj ve saldırgan bir siyasetin müellifi olan Yunanistan aklını başına almalı, denizin dibine gömülmek istemiyorsa denetim ve kontrolü elden bırakmamalıdır.
    Türkiye hiçbir küstahın sabah akşam tehdit edeceği bir ülke değildir.

    Herkes haddini hududunu iyi bilmelidir. Savaş baltalarını çıkarıp fütursuzca sallayanlar unutmasınlar ki, Türk milleti muzaffer ve kahraman bir millettir.

    Yunanistan Savunma Bakanı’nın askeri çatışma ihtimalini de ifade ederek “Her türlü senaryoya göre hazırlık yapıyoruz” demesi korkak bir meydan okumadır.

    Türkiye Cumhuriyeti, stratejik bir tehdide dönüşen Yunanistan’ın Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve diğer milli konulardaki alçak hesaplarını alt üst edecek muktedirliğe sahiptir.

    “BİZANSI İHYA PEŞİNDE KOŞA AHMAKLAR…”

    Ayasofya Caminde manevi aşk ve adanmışlıkla okunan Fetih Suresi’nden rahatsızlık duyan, egemen devlet vasfımızı hiçe sayıp hayasızca tepki gösteren Yunan Hükümeti’ne hatırlatırım ki, Ayasofya fethin kutlu bir sembolü, kutsal bir emanetidir.

    Kıbrıs Limasol’daki Köprülü Camisi’nin avlusuna molotofkokteyli atanların ve Larnaka’daki Tuzla Camisi’nin duvarına Bizans bayrağı asanların kimlerden beslendiği aşikârdır.

    Camilerimize yönelik bu çirkin saldırıları şiddetle lanetliyor, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin suçluları derhal bulup cezalandırmasını ümit ediyorum. Bizans’ı ihya peşinde koşan ahmaklar boşa kürek çekmektedir. Zulmün perdesi 567 yıl önce kapanmıştır.

    Ayasofya Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.
    Ayasofya’dan çan sesi değil, Allah’ın izniyle ezan sesi yükselecektir.

    “KARANLIK ELLER PROVOKASYONA HIZ VERDİ”

    Uzun bir süredir milli ve manevi değerlerimiz seri ve sistematik şekilde istismara uğramaktadır. Karanlık eller son günlerde provokasyonlarına hız vermişlerdir.

    Zamanlama itibariyle şüphe uyandıran bu düşmanca muamelelerin iç huzur ve barış ortamımızı bozmak, budamak, sabote etmek gayesi taşıdığı açıktır.

    İzmir’de bazı camilerimizin hoparlörlerinden korsan müzik yayını yapan alçaklardan Etimesgut’ta işlenen bir cinayeti Türk-Kürt karşıtlığına sabitlemeye çalışan satılmışlara, dahası Kiliselere yönelik saldırılarla birlikte Hrant Dink Vakfı’na gönderilen tehdit mektubuna varıncaya kadar fitne ve bozguncu emeller boş durmamıştır.

    “SOKAK EDEBİYATI YAPAN CHP VE YEDEKLERİ…”

    25 Mayıs 2020 Pazartesi günü ABD’de işlenen ırkçı cinayet sonucunda sokaklara çıkan göstericileri Türkiye’de emsal gösterip devamlı surette sokak edebiyatı yapan CHP ve yedeklerinin yangına körükle gitmeleri tehlikeli bir tuzaktır.

    Türk yargısının hükmünü verdikten sonra Anayasa’nın 84. maddesinin 2.fıkrasına göre milletvekillikleri düşürülen ve işledikleri suçların hukuken karşılığını gören eski milletvekillerini müdafaa bahanesiyle CHP-HDP-İP’in aynı kareye girmesi ibretlik bir tablodur.

    “ANKARA’YA YÜRÜYÜŞ HABİS VE HAİN BİR HEDEFİN İCRA PLANIDIR”

    HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır.

    Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, CHP’li yöneticilerin devamlı; “Bizi sokağa çekmek istiyorlar” beyanı sinsi bir hazırlığın, sokaktan iktidar ve ikbal devşirmenin gizli ajandasıdır. Hiç kimse bu bayat numaraları yemeyecek, yutmayacaktır.

    CHP-HDP-İP şer bir amacın sacayağıdır. Kılıçdaroğlu’nun bedel ödemekten bahsetmesi, TBMM Genel Kurulu’nda CHP-HDP ittifakının sıra kapaklarına vura vura, nefes alamıyoruz propagandasıyla gözler önüne serilmesi büyük bir tehdittir.

    DEMOKRASİ VE ADALETİN ZORUNLU GEREĞİDİR

    Hakkında fezleke düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını 7 Mart 2016’da ilk kez dile getiren CHP Genel Başkanı’dır. “Bağımsız yargının önünde hesap verelim” diyen bizzat bu şahıstır.

    İki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur.

    Milletvekili sıfatını taşımalarına rağmen suç işlemiş şahısların, diğer tutuklu ve hükümlü kişilerin aksine, milletvekilliğinin sağladığı haklardan istifade talepleri, anayasal bir kuralın dönem sonuna bırakılmasını istemeleri kınanması gereken bir çelişki, aynı zamanda da haksızlıktır. Bu haksızlık giderilmiş, adalet yerini bulmuştur.

    “4 HAZİRAN’DA GAZİ MECLİS AYIKLANMIŞTIR”

    TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır. 4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır.

    Sokağa göz kırpan, sokakta gelecek arayan, yeni bir Gezi çıkmazına umut bağlayan, milletimizin huzur ve güvenliğine kast eden kim olursa olsun karşılarında Türk devletinin kudretini bulacaklardır.

    Cumhur İttifakı’nın dış destek ve tesirli muhtemel sokak hareketlerini kaynağında söndürmeye gücü yetecektir. Bekçilerimizi terörle ilişkilendiren, polislerimizi ve askerlerimizi hayasızca isnat eden gafiller sabrımızı test etmemelidir.

    “TÜRKİYE SOKAKTA BULUNMAMAIŞTIR”

    KOVİD-19 salgınının yaralarını sarmaya azim ve inanmışlıkla çaba gösteren Türkiye’yi; sokakların karanlığına, asayişsizliğin kundağına, kutuplaşmanın kuytusuna hiçbir mihrak itemeyecektir.

    Türkiye sokakta bulunmamış, sokağa da teslim edilmeyecektir. İstikbal hedeflerimizi perdelemeye, istiklal sevdamızı nefessiz bırakmaya hiç kimsenin provokasyon ve rezil projesi kafi gelemeyecektir.

    Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletine fedakârca, hiçbir karşılık beklemeden hizmete sonu cefada olsa sefada olsa kararlılıkla devam edecektir. Türklüğün sancağı inmeyecek, Türk milleti hiçbir zulmete tamam demeyecektir.

  • Seçim sistemi değişiyor… Baraj düşüyor

    Seçim sistemi değişiyor… Baraj düşüyor

    MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin milletvekili transferleri ile ilgili açıklamasından sonra, AK Parti sadece bu konuyla sınırlı olmayacak şekilde tüm seçim mevzuatında kapsamlı bir değişiklik yapılması için düğmeye bastı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında geçen hafta yapılan MYK toplantısında seçim yasalarında yapılacak değişiklikler konusunda bir komisyon kurulması kararlaştırılmıştı. AK Parti’nin hukukçu kurmaylarından oluşan bu komisyon, çalışmalara tüm seçim yasalarını tarayarak başlayacak.

    DAHA ÖNCE DE KONUŞULDU

    AK Parti, daha önce 5 ayrı yasanın ‘Türkiye Seçim Yasası’ olarak tek çatı altında birleştirilmesi konusunda bir taslak hazırlamıştı. Bu taslak ile 400 maddelik hükümler, 170 maddeye indirilmiş, seçim barajının indirilmesi ve daraltılmış bölge seçim sistemine geçilmesi dahil birçok öneri gündeme getirilmişti. AK Parti yönetimi geçmişte yapılan bu çalışmayı raftan indirdi. 2023 seçimlerinden önce kapsamlı bir seçim mevzuatı değişikliği ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öteden beri savunduğu daraltılmış bölge seçim sisteminin yeniden tartışmaya açılacağı, yüzde 10’luk seçim barajının ‘sıfır baraj’, ‘yüzde 7 veya 5 baraj’ gibi alternatiflerin gündeme getirilebileceği belirtiliyor. Barajın indirilmesi 2018’de de gündeme gelmiş ancak Cumhurbaşkanı’nın buna itiraz ettiği ifade edilmişti.

    AK Parti kaynakları, seçim mevzuatına yönelik çalışmalar konusunda acele edilmeyeceğini, Meclis’in açılacağı ekim ayından sonra tüm partilerin uzlaşmasının aranacağını dile getirdi. Parti kurmayları, yapılacak değişikliklerle ilgili olarak “Daraltılmış bölge seçim sistemi daha akla yatkın bir formül. Ancak belki de dar bölge ve daraltılmış bölge arasında bir yöntem benimsenebilir. Örneğin metropol kentlerde, seçim çevrelerinin sayısı arttırılarak, milletvekilli başına düşen nüfus sayısı azaltılır. Bu tam daraltılmış bölge olmaz ama kesin bir şey var. Metropollerde seçim bölgelerinin sayıları arttırılacak. Baraj zaten ittifaklarla otomatik olarak kalktı. Ona ilişkin de çalışma yapılabilir” bilgisini verdi.

    TÜRKİYE MİLLETVEKİLİĞİ ZOR

    Öte yandan, yıllardır tartışılan ‘Türkiye Milletvekilliği’ sisteminin de seçim mevzuatının değiştirilmesi çalışmaları sırasında gündeme getirilebileceği ancak, bunun için anayasa değişikliği gerektiğinden, hayata geçirilmesinin zor olduğu değerlendiriliyor. AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, geçen hafta yaptığı açıklamada bu konuyla ilgili “Pratik olarak farklı partilerin mecliste girmesini sağlayacak imkânlar var. Buna rağmen bu daha da zenginleştirilebilir birtakım yeni çalışmalar yapılabilir. Örneğin bir zamanlar çok konuşuldu, Türkiye milletvekilliği gibi bir konu gündeme getirilir. Diyelim 600 milletvekilinden 100 tanesi buna ayrılır, her parti aldığı oy oranında parlamentoda ilave milletvekili koyabilir” demişti.

  • CHP’de Kurultay tarihi açıklandı

    CHP’de Kurultay tarihi açıklandı

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ertelenen parti kurultayının Ankara Eryaman’daki stadyumda ağustos ayında yapılacağını söyledi

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, T24’ten Fikret Bila’ya açıklamalarda bulunurken, koronavirüs salgını nedeniyle ertelenen ve ne zaman yapılacağı merak konusu olan kurultay hakkında da mesaj verdi.

    Kılıçdaroğlu ertelenen kurultayı, Ankara Eryaman’daki stadyumda ağustos ayında yapmayı planladıklarını söyledi.

    Kılıçdaroğlu, “Bu kurultayın adını ‘İktidar Kurultayı’ koyduk. Çünkü iktidara yürüyoruz. Halk artık iktidar değişikliği istiyor. Sorunlarını çözen bir iktidar görmek istiyor. İlk seçimde bu değişimi yapacağına ve bizi iktidara getireceğine inanıyorum. Planımızla, programımızla, kaynakların doğru kullanımına dayalı bütçe anlayışımızla her türlü hazırlığımızı tamamlamış durumdayız” diye konuştu.

    CHP’nin ertelenen Büyük Kurultayı’nın tarihi için Bilim Kurulu’nun önerileri bekleniyordu.

    ‘ADALET YÜRÜYÜŞÜ’ SORUSUNA YANIT

    Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine düzenlenen Adalet Yürüyüşü’nün bir benzerini bugünkü koşullarda doğru bulmadığını da aktardı. Bila’nın sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu,”Bugün koşullar farklı. Bu koşullarda böyle bir yürüyüşü yanlış buluyorum. CHP’nin de diğer muhalefet partilerinin de çok dikkatli olmaları lazım. Gerginlik yaratacak, provokasyonlara açık eylemlerden uzak durmalıyız. Çünkü Erdoğan’ın istediği zaten bu. Muhalefeti provokasyonlara açık şekilde sokağa dökmek ve bu gerginlik üzerinden politika yapmak. Bu tuzağa düşmemeliyiz, Erdoğan’ın oyununu bozmalıyız.” dedi.

  • HDP Ankara’ya yürüyüş kararı aldı

    HDP Ankara’ya yürüyüş kararı aldı

    HDP, Hakkari Milletvekili Leyla Güven, Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ve CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekilliklerinin düşürülmesi ardından HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) dün olağanüstü toplandı.

    AKP ve MHP koalisyonunun seçmen iradesine darbe vurduğu değerlendirilmesinin yapıldığı olağanüstü MYK toplantısında Ankara’ya yürüyüş başlatılması kararı çıktı.

    Toplantıdan 3 aşamalı eylem planı kararı çıktı. Eylem planlarından biri Ankara’ya başlatılacak yürüyüş. ‘Adalet ve Özgürlük’ vurgulu yürüyüşe HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın öncülük edeceği öğrenildi.

    Yürüyüşün 15 Haziran’da başlatılması planlanıyor ve iki koldan başlatılacak. Bir grup Edirne’den başka bir grup da Hakkari’den Ankara’ya gelecek. Ancak yürüyüşler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlattığı Adalet Yürüyüşü gibi kesintisiz olmayacak.

    Yürüyüşe bütün seçilmişlerin ve parti yöneticilerinin de katılacağı öğrenildi. Yürüyüşle ilgili net bilginin HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay tarafından kamuoyuna gelecek hafta açıklanacağı belirtildi.

  • Bakan Soylu’dan 3 milletvekili hakkında açıklama

    Bakan Soylu’dan 3 milletvekili hakkında açıklama

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğlulları ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in milletvekilliklerinin düşürülmesi tartışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Bakan Soylu’nun açıklamasından satır başları:

    “Birkaç gündür Meclis’teki milletvekillerinin hukukun gereği milletvekili statüsünün üzerinden alınması sebebiyle ‘darbe’ sözü üretmeye çalışıyorlar. Allah’ınızı severseniz, siyasete en büyük darbe terördür. Ülkeye en büyük darbe terördür. Terörü, darbeyi meşrulaştırmak için hukukun, demokrasinin, kardeşliğin yolunu tıkamakla eş tutmayınız.”

  • Doğu Perinçek: HDP kapatılırsa Kürtlerden oh sesi duyarız

    Doğu Perinçek: HDP kapatılırsa Kürtlerden oh sesi duyarız

    Perinçek, HDP’nin kapatılması durumunda Kürtlerin de nefes almaya başlayacağını söyledi.

    Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CNN Türk canlı yayınında Akıl Çemberi programına katıldı.

    HDP’li iki ismin milletvekilliğinin düşürülmesinin tartışıldığı programda; Perinçek, HDP konusundakini fikrini açık bir şekilde ortaya koydu.

    KARŞIDA AMERİKA VAR, FRANSA VAR, İSRAİL VAR

    Doğu Perinçek, “Topyekün bir mücadeleyle PKK sorununu çözebiliriz. Karşıda Amerika var. Hatta Fransa var. İsrail var. Bu güçlere karşı sadece Mehmetçik’i görevlendirerek polisi görevlendirerek sonuç alınamaz.

    KÜRT VATANDAŞLARIMIZ RAHATLAYACAK

    O nedenle topyekün; devlet ve millet her cephede… Yalnız silahlı cephede değil. Meclis’e de sokmayacağız belediyeler de olamaz. Kürt vatandaşlarımız da rahatlayacak, özgürleşecek.

    HDP KAPATILSIN OH SESİ DUYACAĞIZ

    Emin olun bugün kapatılsın HDP, en çok sevinecek olanlar; Güneydoğu’da yaşayanlar… Hakkari’de, Mardin’de Urfa’da, Muş’ta, Bitlis’te Bingöl’de… En başta Kürt vatandaşlarımız olacak. Oradan bir ‘oh’ sesini birlikte duyacağız. Bunu ben biliyorum.

    HDP’YE PKK’YA DEVLET BÜTÇESİNDEN 90 MİLYON LİRA

    HDP’nin kapatılması köklü çözümdür. HDP’ye PKK’ya 90 milyon TL her yıl devlet bütçesinden veriliyor. Bu ne biçim çıkmazdır. Nasıl büyük bir paradokstur.” ifadelerini kullandı.

  • Öztrak: CHP’den, Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız

    Öztrak: CHP’den, Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ”Ne Enis’ten ne de CHP’den; Kuran için, ezan için, bayrak için, vatan için, millet için, işgalcilere karşı göğsünü siper eden Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız. Bizi sokağa çekmeyi başaramazsınız” dedi.

    CHP’li Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi. Öztrak, dün TBMM’de, demokrasi ve millet iradesinin ayaklar altına alındığını savunarak, “Meclis tutanaklarına açıkça yansıdığı gibi, Enis Berberoğlu hakkında ‘siyasi ve askeri casusluk’ iddiaları düşmüştür. Verilen cezanın gerekçesi, ‘gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’tır. Ama her zamanki gibi mafyatik troller devreye giriyor ve arkadaşımızı, mahkemenin bile suçlu bulmadığı ‘casusluk’ suçuyla sabaha kadar sosyal medyada linç etmeye çalışıyorlar. Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği, bu davadan yargılanan diğer şahıslarla ilgili suçlama kalmamışken, milletvekilimiz Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuşken, Meclis’in geçmiş uygulama ve içtihatları yok sayılarak düşürüldü. Millet iradesiyle inatlaşanlara, millet sandıkta dersini verir” dedi.

    ‘BİZİ SOKAĞA ÇEKMEYİ BAŞARAMIZSINIZ’

    Öztrak, Berberoğlu’nun kendisinin 40 yıl arkadaşı olduğunu belirterek, “Ne yaparsanız yapın. Ne Enis’ten ne de CHP’den; Kuran için, ezan için, bayrak için, vatan için, millet için, işgalcilere karşı göğsünü siper eden Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız. Bizi sokağa çekmeyi başaramazsınız. Ama yumuşak başlıyız dediysek de uysal koyun olmadığımızı, bileceksiniz, öğreneceksiniz” diye konuştu.

  • TBMM Başkanı tutuklanan vekiller hakkında açıklama yaptı

    TBMM Başkanı tutuklanan vekiller hakkında açıklama yaptı

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Meclis’te Cuma namazının ardından çıkışta basın mensuplarına açıklamada bulundu. Şentop, üç ismin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin yapılan eleştirilere, “Yasama döneminin sonuna kadar beklenmesi yönünde bir teamül bulunmuyor. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru, kesin hükme engel değildir” dedi.

    Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 3 ismin milletvekilliğinin düşürüldüğü iddiasına ilişkin ise, “26’ncı dönemde 8 milletvekilliği kesin hüküm sebebiyle düşürülmüşken, bugün Anayasa ve İçtüzük hükümlerine göre bir hareket yapıldığında, kalkıp bunun arkasında başka şeyler aramak bence tamamen bir hukuk cehaletidir” diye konuştu.

    Şentop, CHP’lilerin dün makam kapısına Anayasa kitapçığı bırakarak protestoda bulunmasıyla ilgili de, “Herkes Anayasayı ve İçtüzüğü okusun. Anayasa ve İçtüzük, kitabı sağa sola göstermek, basın önünde poz vermek, sağa sola atmak için kullanılan bir materyal değil, okumak, anlamak için vardır” ifadesini kullandı.

  • CHP liderinden ‘Berberoğlu kararı’ tepkisi

    CHP liderinden ‘Berberoğlu kararı’ tepkisi

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine tepki göstererek, “Benim bu millete bir sözüm var, hangi bedel, hangi engel çıkarılırsa çıksın bu memlekete hakkı, hukuku, adaleti getireceğiz. Bedeli ne olursa olsun, bu bedeli ödemeye hazırız” dedi.

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, dün Enis Berberoğlu hakkında verilen hükmün okunması sonrası milletvekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. Haksız yere düşürüldü. Hukuka, anayasaya aykırı olarak düşürüldü. Bunu tartışıyoruz, Enis Berberoğlu saygın bir gazeteci, saygın bir siyasetçi. Türkiye’yi bilen, Türkiye koşullarını bilen, tarihini bilen değerli bir insan Enis Berberoğlu” dedi.

    “Haksız yer mahkum edildi” diye sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu, “Adaletsiz yere mahkum edildi. Demokrasinin, adaletin olmadığı yerde bu tür olaylarla karşılaşıyoruz. CHP olarak, koşullar ne olursa olsun demokrasiyi, hakkı, hukuku ve adaleti sonuna kadar savunacağız. Bu memlekete gerçek bir demokrasi gelene kadar mücadele edeceğiz. Bu memlekete hak, hukuk ve adalet gelinceye kadar mücadele edeceğiz. Daha önce de söylemiştim, bu mücadelede bir bedel ödenecekse bu bedeli önce CHP’liler ödeyecek, diye. Enis Berberoğlu o bedeli ödeyenlerden birisidir” ifadelerini kullandı.

    CHP lideri konuşmasında şunları söyledi:

    “Anayasaya aykırı, Enis Berberoğlu Yargıtay kararından sonra tekrar milletvekili seçildi. AYM’ye başvurdu. Haksızlığı oraya götürdü. Adalet, hak, hukuk istiyordu. 83’üncü maddenin gereği yapılmadı. Adaletin olmadığı yerde hukuk, anayasa olmuyor, TBMM vesayetten kurulmuyor.

    Benim bu millete bir sözüm var, hangi bedel, hangi engel çıkarılırsa çıksın bu memlekete hakkı, hukuku, adaleti getireceğiz. Bedeli ne olursa olsun, bu bedeli ödemeye hazırız.”